Anlayana!...

KÖŞE YAZISI

Aslında bu yazıyı asla yazmak istemiyordum hele ki can dostum, güzel insan kardeşim Cüneyt Aydemir’i kaybettiğim bir günde…

Fani dünyadan ebedi yaşama intikal ettiğimde Cüneyt kardeşimle dertleşirken “keşke yazsaydım” dememek için kalemi elime aldım ve yazıyorum.

Ancak bu güne kadar yazdıklarımın en kısası olacak olan bu yazıda hiç tarzım olmayan bazı ifadeleri yazarlık hayatım boyunca ilk kez kullanacağım için affedin.

           Ruhu hastalıklı bazı mahluklar vardır. Bu hastalık, mahlukun zihnine sirayet ettiğinde ise ortaya adeta bir ucube yaratık çıkar. İşte bu ucube mahluklar, tıpkı aç kalmış enikler gibi sağa sola saldırıp sataşarak kendilerini göstermeye çalışırlar. Zaman zaman da bu emellerinde başarılı olurlar. Tıpkı bu yazıya konu olmayı başardıkları gibi.

           Dikkat ederseniz, çoğul ifadeler kullanıyorum. Ama söylediklerimi üzerine alacak bir mahlûk veya mahluklar vardır elbet. Ve ben, isim zikrederek ekmeklerine yağ sürmeyecek ve ağzımı da kirletmeyeceğim.

           Bu tip mahlûkların çok geniş bir hayal dünyaları vardır. Onlar için işlerin aslı astarı önemli değildir. Kurdukları hayallere uygun düşebilecek kurgular yaratır ve bu kurguları kendilerine zemin yaparlar. İşte bu zeminde kıvırdıkları danslar ve sarf ettikleri edepten fazlasıyla uzak sözlerle adam gibi görünmeyi başardıklarını sanırlar.

Ama sadece sanırlar…

           Bu yazım, bundan sonra olabilecek her türlü edepten uzak karşılıklara da cevaptır. Zira bundan sonra olası edepsizliklere karşılık vermeyeceğiz ve gazetecilik etiği içerisinde yolumuza devam edeceğiz. 

         Daha da uzatmayacağım. Anlayana

Samsun’dan herkese selamlar…