Amaçlanan Eğitim(mi) ?..

Okul yıllarımız şen şakrak, evlatlarımız
eğitim yaşamlarının yeni dönemini arşınlamak amaçlı cadde ve sokaklarımızda.
Çocuklarımızı yaşama hazırlama sürecindeki
sacayağı olan eğitim, artık faal bir durumda.
Eğitimin sözlük anlamına baktığımız zaman
tamamlamak, ıslah etmek tanımını görüyoruz. Terim anlamına baktığımız zaman ise
“ Bir şeyi derece derece olgunluğa eriştirmek, yetiştirmek manası ile
karşılaşıyoruz.”
Peki bizler çocuklarımıza baktığımızda
eğitimin içinde yoğurmaya çalıştığımız ve okulları da aracı kıldığımız bu
yönde, gerçekten olgunlaşmaya yönelik bir yetiştirme uygulayabiliyor muyuz,
yoksa üniversite kapılarında anahtar vazifesi görmesini umduğumuz yoğun sınav
programlarının kucağına mı itiyoruz.
Her şeye evet deyip sorgulamadan
vazifesini yapan, otoriteye mutlak itaat eden çocuklar mı yetiştiriyoruz, yoksa
sorarak merak eden, inisiyatif kullanabilen, iletişim becerileri yüksek,
yeniliğe açık çocuklar mı istiyoruz.
Çocuğumuzun doğduğu zaman “birey” olan
halini, ona vereceğimiz iyi bir eğitimle “kişi” haline getirebilme, aynı
zamanda insan olmayı öğretme süreci olarak ta kullanabiliyor muyuz?
Eğitim aracılığıyla çocuklarımıza bilgi
ezberleme değil, kullanabilme yeteneğini verebilmenin en büyük güç olduğunu ve
bu yöndeki tüm değişimlere açık olmak gereğini
anlatabiliyor muyuz.
Bilginin nasıl sınıflandırılacağını, bu
bilgilerin doğruluğunun nasıl değerlendirileceğini, soyuttan somuta, yakından
uzağa nasıl gidip gelineceğini, sorunlara yeni bir bakış açısıyla nasıl
yaklaşılacağını öğretmek zorunluluğunu, biz büyükler dahi anlıyor ve
anlatabiliyor muyuz?
Kendi kültürünü koruduğu kadar, dışa açık,
hoşgörülü aynı zamanda evrensel değerleri hazmeden, bilgi toplumunun çağdaş
insanı olma becerisini hedeflemiş olmak gayesine yönelmiş bireylerin, bizlerin
çocukları olması, hem bizim hem de ülkemizin kalkınması açısından ciddi bir
zorunluluk.
İşte bu yolu döşeyen temel unsur olan
eğitim; günlük yaşamın pratiklerine cevap veren, üniversite kapılarına yığılan
hatta üniversite bitirdikten sonra bile işsizler ordusuna eleman yetiştiren bir
yapılanmadan mutlaka arındırabilmeli, sürekli gelişen ve değişen günümüz
koşullarında.
Bu
arındırmayı yaparken değişime açık olan kapısını sürekli aktif tutmak,
teknolojik gelişmeleri takip ederek çağdaş gereksinimleri karşılayabilecek
beyin yapılarına sahip sadece bireyler değil, daha çok kişi ve insan olma
özelliklerine taşıyan çocuklar yetiştirebilme göz ardı edilmemeli.
Bilime inanan ve şüphe eden beyinlerin
araştırmacı özellikleriyle tek tip standart insan profilinden farklı, fikri ve
vicdanı hür, kişiliği gelişmiş geleceğin yetişkinlerine, bu ülkenin ciddi bir
şekilde ihtiyacı olduğu tartışılmaz bir gerçek.
Tabi ki bu insanları yetiştirecek eğitim
kadrosunun, ihtiyacı karşılayacak ve kendini yenileme azminde olan
öğretmenlerin, özverili çabalarına ihtiyaç olduğu unutulmamalı.
Bu yönde emek veren, gecesini gündüzüne
katarak karınca misali çalışan tüm eğitimci arkadaşlara başarılar diliyorum.