Amaç Hizmet mi?
Ak Parti bir temayül yoklamasını daha geride bıraktı. Atatürk Spor Salonunda gerçekleştirilen temayül yoklaması geniş bir katılımın hakimiyeti eşliğinde sonuçlandırıldı. Katılımın yoğun oluşu Ak Parti kesimi tarafından sevinçle karşılandı.
Bin beş yüze yakın delege kendi adaylarını seçmek için oylarını kullandılar. Böylece adaylık yolundaki süreçlerden bir tanesi aşılmış oldu. Gecesini gündüzüne katıp her şekilde delegelere ulaşmaya çalışan bazı aday adayları kendilerine verilen desteğin hangi derecede olduğunun da farkına vardılar. Bu oylama bazıları için belki de bir hayal kırıklığı niteliğinde sonuçlandı.
Basında çıkan haberlere baktığımız zaman, genel anlamda her bölge kendi adaylarını seçmeye çalışmış. Yani kendine yakın hissettiği kişileri oylamış. Çünkü sonuçlara baktığımız zaman, en yüksek oyu alan kişiler yaklaşık 1500 oyun, 600 ya da 500'ünü değil de, en fazla ortalaması 300'e denk gelecek oyu alabilmişler.
Ak Parti bu dönemde gayet ılımlı bir siyaset çizgisini ön planda tuttu. Her kesimi kucaklama adına, herkes Ak Partilidir, herkes bizim için değerlidir, çizgisini ön planda tuttu. Bunu uygularken hizmet potansiyelini mi yoksa oy potansiyelini mi ön planda tuttuğunu anlamak pek mümkün değil. Çünkü geçmişinde bu memlekete taş üstüne taş koyup koymadığı tartışılan bir çok aday adayı mevcut ve bunlar Ak Parti çatısı altında adaylığını açıklayabiliyorlar.
Temayül yoklamasının birkaç önemli noktasına değindikten sonra gelelim asıl meseleye; aday adayı olan kişiler
* Yaptığı her işi milletin refahı için yapan
* Kişiliğini her ortamda farklılaştırmayan
* Var olan bozuk düzeni normal seviyenin üstüne çıkaran
* Hayatı pahasına da olsa zulüm ve haksızlığın karşısında hep duran
* Demokratik olmayan bir düzeni, büyük bir özveri içerisinde ve liderliğinin vermiş olduğu avantajla demokratikleştirmeye çalışan
* Demokratik açılım çerçevesinde Kürt ve Türk halkını her odakta tek beden olduğunu ispatlamaya çalışan
* Yapmış olduğu anayasa değişikliği çerçevesinde gücün kanunundan kanunun gücüne geçişini sağlayan
* Bu ülkeyi dış çevrelere karşı küçük büyük her kademede söz sahibi yapan, tabir yerindeyse "varlığı takılır" bir konuma getiren
* Davos gibi stratejik konuların ele alındığı bir dünya toplantısında hiç çekinmeden yumruğunu masaya vurabilen
* Bu ülke insanını ideal standartlara ulaştırmaya çalışan
* Hasta ve fakire, sakatlık maaşı, yeşil kart gibi düzenlemeleri üst düzeye çıkaran
* Kimsenin adından bile bahsetmeye çekindiği, Ergenekon gibi askeri cuntayla donatılmış bir örgütü dize getiren
* 9 yıldır Türkiye'yi, büyük Türkiye olarak içerde ve dışarda söz sahibi yapan, tehditvari her türlü örgüt ve oluşumulardan korkmadan kendini bertaraf eden...
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile aynı safta gitmeyi hak ediyorlar mı? Cezaevi hayatı yaşayan, her türlü zorlu merhaleden geçen sayın Başbakan ile bu davayı sürdürebilecek kapasiteleri var mı? Bunlardan kaç kişi dik duruşu ve dürüstlüğü ile "işte ben buradayım" diyebiliyor? Yeni bitme bir siyaset çizgisi ile iç ve dış odaklara meydan okuyabilecek mi?
Mardin Ak Parti 141 aday adayı ile sahneye çıktı. Dile kolay geliyor, ama asıl insanın içini acıtan vekilliği bir meslekmiş gibi görenlerdir. Aslını düşünecek biri varsa, cevaben; şöyle listeye bir baksın, zaten adayların çoğunun bulundukları konum itibarı ile millete hizmet edilebilecek yeterlilikte olduklarının farkına varacaktır.