diorex

Allah'tan Ummak ve Tövbe

Allah'tan Ummak ve Tövbe

Yüce Rabbimiz, insanlara karşı sonsuz merhametli, dua edenlerin dualarına icabet eden ve nimetlerini karşılıksız olarak verendir. Bu gerçeği kesin olarak bilenler; Allah’a samimi bir kalple iman edenler, O’na kuşkusuz güvenerek bağlananlar, her şeye güç yetirdiğini bilen ve her şeyin her an O’nun kontrolünde olduğuna inanlardır.

Allah’ı gereği gibi tanıyamayan kişiler, her karşılaştıkları zorlukta ya da yaptıkları her hatanın sonunda karamsarlığa kapılırlar. Her şeyin bir hayırla yaratıldığını, zorluklar karşısında Allah’a sığınmak ve tevekkül etmek gerektiğini unuturlar. Allah’ın razı olmayacağı bir davranışta bulunduklarında, O’nun bağışlayıcılığını umut etme konusunda inançları zayıftır. Bu nedenle Allah’tan bağışlanma dilemek, O’nun rahmetine sığınmak yerine üzüntüye ve ümitsizliğe kapılırlar. 

"... Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer Suresi, 53)

Şeytan, insanları Allah’tan uzaklaştırmak için ümitsizliğe düşürür ve karamsar bir ruh hali oluşturmaya çalışır. Şeytan, kurduğu bu düzenle insanlara yapmış oldukları hataları çok büyük, içinden çıkılmaz hatalar olarak gösterir ve böylece onları daha büyük hatalara götürmeye çalışır. Böylece insanların kafalarını bulandırarak samimiyetsiz bir karaktere sahip olmalarını sağlamaktadır. İnsanlar, sürekli şeytanın bu vesveselerine kulak verirlerse, hatalarını telafi ederek ilerlemek yerine daha büyük hatalar yapmaya başlarlar.

İman edenler ise, böyle düşündüklerini fark ettiklerinde hemen Yüce Allah’a teslim olmalı, Kuran’ın hükümlerini düşünmeli ve daha büyük hatalar yapmamak için Allah’a sığınmalıdırlar. Müslüman eğer samimiyetine güveniyorsa, hata yapsa da Allah’ın kendisini bağışlayacağından umudunu kesmemelidir. Yüce Rabbimiz, rahmeti, bağışlayıcılığı ve nimetleri ile her yeri kuşatmışken, insanların hatalar sonucunda karamsarlığa düşmesi şeytanın bir oyunudur. Yüce Allah, Kuran’da Hz. Yakub’un bir öğüdünü şöyle bildirmiştir:

"...Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez."(Yusuf Suresi, 87)

Şeytan insanlara kötü olanı yaptırmak için, yanlışı doğru gibi gösterir. Bir takım kılıflarla meşru hale getirir. İnsanın kafasını karıştırarak, vicdanının sesini ayırt edebilmesine engel olmaya çalışır. Örneğin hak olmayan kazanç sağlamak, Allah katında hoş olmayan bir tavırdır. Ancak şeytan bunu herkesin yaptığını, bir kere yapmaktan bir şey olmayacağını empoze ederek, sanki yapılan doğruymuş havasını oluşturmaya çalışır. Ve bu hata ile insanları daha büyük hatalara sürükler.

Şeytanın en önemli taktiklerinden bir tanesi de, insanın kendisini yeterli görmesini düşündürmektir. Kendisini her konuda yeterli zanneden bir kişi, daha güzel ahlak için güç yetiremeyeceğini düşünür. Kalbinin temiz olduğu ona yeterli gelir. Ancak bu düşünce insanları samimiyetsizliğe iter. Çünkü böyle düşünen bir kişi, ahlaken bazı yanlış tavırları göstermekte hata görmez ve din ahlakından giderek uzaklaşır. Ancak her hatalı davranan insan kendi yaptıklarına şahittir. Allah’ın huzurunda “Haberim yoktu’’ diyebileceği bir pozisyonu olmayacaktır.

Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile. (Kıyamet Suresi, 14-15)

Şeytanın insanları aldattığı diğer bir konu ise, Allah’ın tevbeleri kabul eden olmasıdır. İnsanların kötü bir niyetle, yani “Allah zaten affedendir, beni de affeder” diye düşünerek kötülük yapması, Rabbimiz’in insanlardan istediği samimiyete uyan bir davranış olmaz. Böyle davranan kişinin Allah korkusu giderek azalır. Ancak Allah’ın emir ve yasaklarına kalpten itaat eden bir kişi, şeytanın bu hilesinin Allah’ın izniyle farkına varır. Hak bildiklerini ömrü boyunca uygular.

Yorum Yaz