Allah'ın Huzurundan kaçanlara
Her yıl ramazanın gelişiyle beraber insanlar arasında dine dönüş babında bir çoğalma, insanların dini duygularında bir canlanma, amellerinde bir coşma hali peyda olmakla beraber ramazanın manevi ruhuna yakışmayan görüntüler de flaş haber olarak sürmanşetlerden hayat sayfalarını karalamaktadır. Elbette bu çirkin görüntüler yürekten inanların midelerini bunaltmaktadır. Bu ayın teşrifleri ile birlikte ilahi teminatla cinni şeytanlar zincirlere vurulmalarına rağmen insi şeytanlar özgür kaldıklarından şirret dolu şeytanlıklarından bu kutsal mevsimde de vazgeçmemektedirler. Bu münasebetle her islam şehrinin köşe başında bu cellatların eliyle oynanan oyunlar ramazanın maneviyatını katleden görüntüler göze çarpmaktadır. Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar misali açıktan oruç yiyenler, oruç tutanlara gerici yaftası yapıştıranlar vs.
Ama burada benim midemi bulandıran görüntünün mucitleri ramazan karşıtı avanenin veya oruca cephe alanların sergiledikleri negatif görüntü değil, dahası onların sergiledikleri negatif görüntü beni ve sizin gibi yürekten inanmayı kendilerine ilke edinenleri pozitif yönde kamçılamaktadır. Onların kötülükleri bizleri daha iyiye, hayasızlıkları bizi hayaya, çirkinlikleri bizleri güzelliğe, edepsizlikleri bizleri daha edepli olana sevk etmektedir. Asıl derdim sözde ramazanı sahiplenenlerden, oruca sahip çıkıyormuş gibi yapanlardan ve kendilerini ramazanın sahipleri zannedenlerdendir.
Nasıl mı?
Gelin hep beraber bu taifenin sergiledikleri ve ramazanın manevi ruhuna yakışmayan o meşum fotoğrafı hep birlikte görelim ve hep beraber koro halinde onları yazıklar olsun terennümü ile kutsayalım.
Sözde Allahın huzuruna çıkıp Allahın huzurundan kaçanlara, en hızlı teravihi ben kıldırırım deyip ortalıkta afra tafra atanlara, biraz kıratından biraz kiyamından biraz rukuundan biraz i’tidalından biraz da secdesinden çalıp heves dolu hayatlarına aktaranlara yazıklar olsun
Kendi gibi üstlerinin karşısında ruhsuz bir heykel gibi dikilip Allah karşısında esas duruşunu bozanlara, ruhsuz bedenleri Allahın huzurunda el pençe dururken şuursuz ruhları bir fahişenin koynunda geziniyormuşçasına savrulanlara, Allaha en yakın halin secde olduğunu bilip de (Haşa) bir tavuğun gagasını suda beklettiği kadar alnını secdede bekletmeyenlere, kıyamette tanıtım nişaneleri alınlarındaki secde izinin olduğundan haberdar olup da, alınlarını dikene değdirircesine secdeye bastırmaktan kaçınanlara da yazıklar olsun.
Allahın kelamını azı dişleri ile çiğneyenlere, sindire sindire okunması gereken ilahi kelamı salyalı ağızlarında tekerleme gibi yuvarlatanlara, her bir harfinin hakkı ve müstahakkının vererek okunması gereken ayetlerin orasından burasından budayarak dillendirenlere, namazda nerde, kimin huzurunda olduklarından, okuduklarından bihaber olanlara veyl olsun.
Cemaati bir an önce Allahın huzurundan kaçırmak için emir komuta verenlere, huşu ve tederru’un mekanı olan namazı bir ısınma hareketleri havasına dönüştürenlere, Allah ile haşir naşir olması gerekenleri kendileri takip etmekte zorlayıp dikkatleri Allahtan çok üzerlerine toplayanlara da yazıklar olsun.
20 rekatlık teravihi, 20 adet fatihayı, 20 zammı süreyi, 200 tekbiri, 40 semiallhu limen hemideyi, 20 rukuu, 40 secdeyi, 240 tesbihatı, 40 rebbena velekel hemdi, 20 teşehhudu, 20 selamı, 20 kiyamı , 200 itminanı, 15 dakikalık koşu maratonuna sığdıranlara, teravihi en hızlı kıldırma rekoruna sahip olmak için cemaati otomatik vitese sokanlara, termonolojik anlamı nefes almak olan teravihte cemaate nefes bile aldırmayanlara, sizi takip etmekte zorlanıyorum diyenlere ‘bana ne’ deyip kendini hızlı kıldıramaya alıştır deyip hassasiyet sahibi cemaati hassasiyetsizce yargılayanlara, kıldıkları daha doğrusu yaptıkları namazdan başka her şeye benzeyenlere, falan kişi şu kadar hızlı kılıyor diyen kulların bilinçsiz övgülerine mazhar olmak için Allahtan yermeyi hak edecek pahasına namazın hudutlarını çiğneyenlere, biraz daha Allaha misafir olmayı hazmedemeyenlere, kıldıkları değil yaptıkları ile Allaha yükselmek yerine alçaldıkça alçalıp, Allahtan daha da uzaklaşıp uzaklaştıranlara, yarınlarımızın teminatı olan çocukları Allahın evlerinden kovup onları hem Allaha hem de Allahın evlerine küstürenlere, yüreklerini zifiri katran gibi saran günahları unutup, körpe dimağların paçalarına sıçrayan kırmızı çamur lekesini görüp, kırmızıyı gören boğa misali, camileri kirlettiniz deyip, çocukları camilerden kovup onları köhne sokakların serseri kurtlar sofrasına itenlere, kendilerini rahata alıştıranlara beğendirmek için Allaha küstürenlere, libası evliyaları andıran amelleri cebbarin ameli olup, ilim ve birikim, amel ve takva yerine şaşası ve cübberi ile din simsarlığı yapanlara da yazıklar olsun.
Gönül isterdi ki bu mübarek ayda çirkin eylemde bulunanlara sarfı nazar eyleyip onların yaptıklarını görmeyeyim, kem söz söyleyenlere sarfı kulak eyleyip dediklerini duymayayım, onlara cevap vermek yerine Resulullah lisanı ile ‘‘ Ben oruçluyum’’ diyeyim. Ama bıçak kemiğe dayandıktan sonra Toriliğimi konuşturmayıp da ne eyleyeyim.
Bu kutsal zaman diliminde, dua yerine dilimi beddua ile buluşturanlara da yazıklar olsun.