AK Parti o koltuğu kabul etmemeli!

Bu ülke de krizler hiç bitmeyecek sanırım.
Ne kadar normalleşsek, düzelsek, demokratikleşmeye doğru adımlar atsak da birileri sürekli olarak bir yerlerden krizler çıkaracak.
Ekonomik krizler bu ülkenin belini büktü yıllarca.
Ekonomi bir süredir göreceli bir istikrara kavuştu, küresel krizlerden de fazla etkilenmiyoruz.
Ama başka alanlarda çıkacak başka krizler var.
Bunun başını da yargı çekiyor.
Durduk yere çıkarılan krizlerle tansiyonu yükseltmeyi çok iyi başarıyorlar.
2007 seçimleri öncesinde bir 367 krizi çıkardılar.
O aşıldı; seçimden sonra kapatma davası krizi başladı.
İktidar partisi bu krizi yaralı bir şekilde atlattı.
Ama bizde krizler bitmez.
Bir süredir YSK kaynaklı krizlerle boğuşuyoruz.
Geçen yıl referandum tarihini durup dururken birkaç ay ötelediler.
Sonra seçim öncesinde yurt dışında yaşayan vatandaşların oy kullanmasını engellediler.
Yetmedi, listelerin ilan edilmesine birkaç gün kala BDP’li adayların bir bölümünü veto ettiler; kamuoyundan gelen büyük tepki sonucu geri adım attılar.
Ama kriz çıkarmada sınır yok.
Son krizimiz ise Hatip Dicle krizi oldu.
Dicle ile ilgili olara seçimlerden önce verilmiş bir mahkûmiyet kararı var; “terör örgütü propagandası yapmak” gibi nereye çekersen oraya uzayan türden bir maddeden.
Sürekli olarak ağır işlemesinden şikâyet edilen Yargıtay ne hikmetse bu kararı hızla onaylıyor.
Ve buna dayanan YSK da Dicle’nin vekilliğini düşürüyor.
Ve ortaya sıfır kilometre bir krizimiz daha çıkıyor.
Mevcut kanunlara göre YSK, bu kararında haklı olabilir; ama kanunların demokratik ve adil olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Ben şahsen mahkûmiyet kararlarının milletvekilliği seçilmeye engel olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Mademki fırsat eşitliği vardır, herkesin bu haktan faydalanması gerekir.
Şimdi ortada bazı iddialar dolaşıyor.
İddia özetle şu şekilde:
Hatip Dicle’nin avukatları ve BDP’liler Yargıtay kararını 22 Mart’ta öğreniyorlar.
Yani listelerin YSK’ya teslim edilmesinden yaklaşık 20 gün önce.
Bu durumu bile bile neden adaylık başvurusu yaptıkları konusu da başka bir mevzu.
Hatip Dicle ve avukatlarının, bu durumun yaşanacağını bilerek ve kriz çıkması pahasına adaylık başvurusunda bulundukları söyleniyor.
Geldikleri siyasi çizginin kriz çıkarma potansiyeli göz önüne alınırsa şaşılacak bir durum değil bu.
Ancak ne olursa olsun, yaklaşık 80 bin oy alarak seçilmiş bir insanın yerine o oyları hak etmeyen bir ismin şimdi Meclise gidecek olması da adaletsiz bir durumdur.
Ben şahsen AK Parti’den bu teklifi elinin tersiyle itmesini ve “hak etmediğim bir vekilliği istemiyorum” demesini beklerdim.
Ama son haberlere göre AK Parti’nin adayı Oya Eronat, vekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin yerine mazbatayı almış.
Hiç de şık bir davranış değil kanaatimce.
Demokrasiye inanıyorsak, hak edilmeden alınan bu vekillik bizi rahatsız etmeli.
Bir de olayın bir başka boyutu var.
Bazı hukukçular YSK’nın yetkisi dışına çıkarak böyle bir karar verdiğini, zira YSK’nın “düşürme” yetkisi olmadığını ifade ediyorlar.
Yargı bunu ilk kez yapmıyor.
Daha önce de yargı defalarca kendini Meclis yerine koymuş ve yetkisini aşan karalar vermiştir.
Sorunun çözüm merciinde bulunanların ise ne yazık ki iş işten geçtikten sonra akılları başlarına geliyor.
1982 anayasasını bölük pörçük değiştirmek sorunları çözmede yetersiz kaldı.
Tamamen yeni bir anayasa işte bu yüzden çok önemli.
Artık sorunların çözüm yerinin yargı değil Meclis olduğunun gösterilmesi gerekir.
Bu ülke krizlerden bıktı.
Normal bir ülkede, hukukun, bürokrasinin demokrasiye müdahale etmediği, kesintiye uğratmadığı bir ülkede yaşamak hepimizin hakkı.
Çok şey istemiyoruz sanırım.
Rıdvan Demir
24.06.2011 / 08:18çok doğru... oya hanım ysk vekilliğini kabul etmemeli. milletin vekilleri olmalı mecliste
shen
23.06.2011 / 23:58arkadaşım şimdi iyi yazıyosun da bu adamların hiç mi suçu yok. Adama diyorlar kardeşim vekil seçilsen bile hakkında mahkumiyet kararı var, bu yüzden vekil olamazsın. Bile bile adamı aday gösteriyorlar.Bunun öle olacağını bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar şeytanın nerede saklandığını bilir bunlar. Şimdi bunların asıl gayesi prova yapmak tutarsa yarın öbür gün apo için de aynı şeyi yapıp onu ordan çıkarmak. yani bunlar kazansa da kaybetse de berabere kalsalar da yine kavga çıkarırlar. AKP zamanında bunlar çok fazla şımardı. AKP öncesi bunlar beji demek nerde bela çıkarmak nerde yahu. Bunlar türkiyenin önünde büyük bir engel teşkil ediyorlar. Allah aşkınıza bir günde bela istemeyin kriz çıkarmayın. Bakın şırnak vekilleri ne iş yapar.Bugün şırnaktaydım. İnanın belediye var demek için bin şahit lazım. Ne alt yapı ne üst yapı. Cizre şırnak yolu hala tek şerit. Gidip gelmek mesele yahu. Siz asıl işinize bakmayıp başka işlerle uğraşırsanız b....k yoluna gider sizi kimse saymaz.Belasınız kambursunuz yeter artık bükemediğiniz ali öpün ve b.bakan ne diyorsa dnleyin.İnanın kürt halkını başbakandan daha fazla sevemezsiniz.