diorex

Ahlaki Yarış

Ahlaki Yarış

               Farkında mısınız, ülkemizde ve genel olarak İslam dünyasında ahlâkla ilgili pek bir şey yazılmaz. Nedendir? Üstünde düşündünüz mü?

           Evet, temel sorun modern Müslüman zihnin, “ahlâk” meselesine yeterince odaklanmamış olmasıdır. Bireyselleşme ve çağdaş akımlardan insanımızın nasibini almış olmasıdır. Bu kavramı duyunca aklımıza hep sıradan birkaç husus geliyor olması çoraklığın bir işaretidir.

            Bir ülkenin maddi ve manevi değerlerinin nasıl üretileceği ve nasıl tüketileceği ahlakı ilgilendiren önemli bir alandır.

    Kuran’da; “merhametli ve fedakâr olma”, “kötülüğe iyilikle cevap verme” ya da “düşmanına bile adil davranma” gibi temel ilkeler önemli yer tutmaktadır.

           Ayrıca Kuranı Kerim de Allah’u Teâlâ Resulüne hitaben şöyle buyuruyor: “Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem/4)

  Konumuz ile alakalı Peygamber (s.a.v.) den üç hadisi şerif:

Müminlerin imanca en kâmil olanı, ahlâkI en güzel olanıdır."

"İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olanlarınız, ahlaki en güzel olanlarınızdır.”

“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”

         Kuranı Kerimde, Adalet,  ahde vefa,  affetme, alçak gönüllülük, ana-babaya itaat, sevgi, kardeşlik, barış, güvenirlilik, doğruluk, iyilik, ihsan, iffet, cömertlik, merhamet, müsamaha, tatlı dilli olma, güler yüzlülük, temiz kalplilik gibi güzel ahlâki hasletleri teşvik eden nice önemli ahlaki ilke belirtilmiştir.

          Öncelikle sosyal ve manevi sorumluluk bilincini kuşanarak zevk tuzaklarından kurtulmak, “hedef” sahibi olmak gerekir. Karşımızda bu ilkeleri hayata geçirerek katkıda bulunabileceğimiz nice toplumsal mesele var

        Ticaret, sanat, bürokrasi, siyaset, komşuluk ve sosyal ilişkiler gibi…

         Zulüm, haksizlik, riya, haset, gıybet, çirkin sözlülük, asık suratlılık, cimrilik, bencillik, kıskançlık, kibir, kin, kötü zan, israf, bozgunculuk... gibi kötü hasletlerden kaçınmayı emreden pek çok ayetin yer alması,  Kuran'da ahlaka ne kadar önem verildiğinin bir göstergesidir.

         Dürüstlükten ayrılmama, güler yüzlü, nazik olma, ince ve hassas ruhlu olma, akrabaları gözetme, cömert olma, iffet ve hayâ sahibi olma, bütün insanları eşit görme, özgüven sahibi olma,  verdiği sözü tutma, böylece “Emin” sıfatını kazanma iyilerin hayatının ekseni olarak görülmektedir.

        Kati yürekli sert ve kırıcı olamama, başkasının ayıbını yüzüne vurmama,  kimsenin sözünü kesmeme,  konuşması bitinceye kadar dinleme, tartışmadan kaçınma, kendini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmama, kimsenin gizli hallerini

araştırmama, Allah'a hürmetsizlik olmadıkça şahsına yapılan kötülükleri ne kadar büyük  olursa olsun bağışlama,  eline imkân geçince öç almayı düşünmeme yüksek ahlakın standartlarıdır.

           Önderler önderi şöyle buyurmaktadır: "Doğruluktan ayrılmayınız, çünkü doğruluk, iyilik ve hayra götürür. İyilik ve hayır da, kişiyi Cennete ulaştırır. Kişi doğru söyleyip doğruluğu aradıkça, Allah katında sıdıklar zümresine yazılır. Yalan sözden ve yalancılıktan sakınınız; Çünkü yalan insani kötülüğe sevk eder. Kötülük de kişiyi Cehennem'e götürür. İnsan yalan söylemeğe ve yalan aramağa devam ede ede, Allah katında nihayet yalancılardan yazılır".

             Bu bağlamda güncelliği nedeniyle; Bir siyasetçinin kendinde taşıması gereken üç temel özellik ”ahlak”, “marifet” ve ”cesaret”ten söz etmek gerekmektedir.(1)

Ahlak: Şu erdemleri içermektedir; İlim, adalet, gazap ve şehvet. Kişi gazap ve şehvetle mücadele edip onları kontrol altına almalıdır. Adaleti ilimle uygulamak ahlaki açıdan bireyi yetkinliğe ulaştırır.

Marifet: Yetenek, kabiliyet ve kişisel olarak bireyi farklılaştıran aynı zamanda ayrıcalıklı hale getiren bir meziyettir. Temelinde akıl ve feraset yer alır. Akıl özgür bir düşünce alanı ister. Kişisel hırs ve ihtiraslar bu özgürlüğün zindanıdır. Feraset, görünmeyene inanmak ve başkasının göremediğini görebilmektir.

Cesaret: Körü körüne öteki diye tanımlananın üstüne atlamak değildir. Cesaret bilgiyle temellendirilmelidir ki buna “akıllı cesaret” denilebilir. Cesaretin ilk merhalesi kendini bilmek, hedefini tayın etmek ve bu hedef doğrultusunda ilerlemektir. İkinci adımı galip gelmektir. Bunun yolu bilgiden, bilginin etkin kullanımından geçer.

Kendime ilke edindiğim ahlâki kurallardan bazıları:
*Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendisi için arzulamadığını başkaları için de arzulamamak,

*Olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak,

*Küçüklere sevgi büyüklere saygı,

*Affetmek, hoşgörülü davranmak, başkalarının kusurlarını araştırmamak,

*Öfkeye hâkim olmak,

*Sözünde durmak, ahde vefa göstermek,

*Doğruluk ve dürüstlükten taviz vermemek,

*Güvenilir olmak,

*Kibirden, gururdan sakınmak mütevazi olmak,

*Cimrilikten, tamahtan uzak durmak, cömert olmak,

*Her hususta sabırlı olmak,

*Asla adaletten ayrılmamak,

*Maddi ve manevi temizliğe riayet etmek,

*Allah’ın verdiği sağlığı ve sıhhate çok dikkat etmek,

*Boş vakitlerimi hayırlı işlerde değerlendirmek,

(1)Bu üç kavramın tarifinde Hasan Sarı’nın Siyasette Gençlik Aşısı adlı makalesinden yararlanılmıştır.

Yorum Yaz