Aferin Mardin Artuklu!
Yoğun bir haftanın ardından Uluslararası Midyat Sempozyumu için ancak yazabiliyorum. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen sempozyumda, kıymetli Hocamla kaleme aldığımız ortak bildiriyle (Süyanilerin İki Dillilik Algı Ve Tutumları) bulunmanın memnuniyetini yaşadım. Oturumların tamamına özellikle değerlendirme oturumuna katılamadım. Ancak bu sempozyumun farkını fark etmek için katıldıklarım kâfi geldi.
Alışılmışın dışında olmak üzere halkın yoğun ilgi göstermesi ve görüşlerini bildirmesi aydınlama yolunda giden yolu hatırlattı bana. Matiat Otel’e gelen turist kafilelerin birinden yaşlı bir turist hanım tebessümümden ve katılımcı olduğumu anlamasından kaynaklanan sıcaklıkla bana doğru geldi ve “Burada ne oluyor?” diye sordu. Midyat temalı bir sempozyumun gerçekleştiğini, söyledim. “Peki bu sempozyum politik mi?” demesi üzerine, biraz politik, biraz bilimsel, biraz da kültürel karşılığını, verdim. Güldü. Birkaç açıklamadan sonra, “İngilizceye tercüme ediliyor mu, konuşmalar?”diye sordu. Zannetmiyorum, dedim. Türkçe, “teeşkür ederim” diyerek ayrıldı. [İngilizcelerini söylerken o kadar rahat değildim ama neyse:-)]
Sempozyum biraz politik bir havada geçti ama yine de bazı yargıların bir daha düşünülmesi için faydalı olduğunu düşünüyorum. Bilimselliğin hiçbir zaman elden bırakılmaması gerekir. Yine de organizasyon başarılıydı. Türkiye’nin ve dahi dünyanın çeşitli yerlerinden gelen bilim adamlarının buluşturulması, sıcak ortamların kurulmaya çalışılması, lisans öğrencisi arkadaşlarımızın ilgilenmeleri ve onların da bu tür etkinliklerle tanışması hoşumuza gitti. Özellikle Süryani vatandaşlarımızın sorunlarını ve görüşlerini dile getirmesi, yıllardır süren suskunluklarını bozmaları açısından önemliydi. Bizim bildirimizin olduğu oturum diğerlerine göre bunu daha fazla hissettirdi. Altan Tan da en beğendiği oturum olduğunu bildirmişti. Ekranlardan tanınan simaların (Müfid Yüksel, Prof. Dr. Mehmet Çelik gibi) halkla bir daha buluşması ve iletişime geçmesi ise sorunların karşılıklı daha iyi irdelediğini düşündürdü.
Birinci günün akşamı için hazırlanan müzik programındaki yöresel motiflerden turistler de istifade etti. Akşam 11 gibi biten programdan sonra biraz maç izlendi ve sonra Mehmet Emin Değer, Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Müfid Yüksel ve Altan Tan’ın bulunduğu sohbet halkasına katıldık. Tema ne Midyat’tı, ne Kürt sorunu ne de başka bir şey. Tema İslam’dı. Adı geçen kişilerin müsadesi olmadan konuşulanları aktaramayacağım. Ama şunu söyleyeyim: İslamcılıkla İslam’ın biraz daha farkına varılıyor. Mehmet Emin Değer’i de ayrıca tanıdım. Risale- Nur’a olan hâkimiyeti ve konuşmaları ilgimi çekti. Dolu biri olduğunu düşündüm.
Hasıl-ı kelam, güzel bir aferini hakkettin Mardin Artuklu Üniversitesi. Böyle güzellikle adını duyalım ki güzel görelim, güzel düşünelim, lezzet alalım. Başta Üniversite yönetimi olmak üzere, Midyat Kaymakamlığı, DİKA, Midyat Belediyesi ve Kadim Akademi’ye teşekkür ediyoruz. Bizi bir daha buluşturun.
Tatil Meselesi
Bakan Bey, cumartesi günleri de çalışak mı?, demiş. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Ben varım, çalışmaya. Zaten iki yüzyıldır, çalışmıyoruz. Çalışalım da farkı kapatalım. Sadece cumartesi değil, pazar günleri de çalışalım ve pazar gününün sıkılıcılığından kurtulalım. Tatil yapmayacak mıyız? Yapalım tabii. Cuma günleri de tatilimiz olsun.