diorex

AB İlerleme Raporu üzerine

AB İlerleme Raporu üzerine

Öncelikle şunu söyleyeyim, hükümet kanadının yönelttiği eleştirilere rağmen rapor beklendiği gibi sert değil.

Ayrıca raporda dile getirilen hususlar da sürpriz değil.

Önce AB’nin övdüğü konular.

AB, Türkiye’de ordunun siyaset üzerindeki tahakkümünün azaltılmış olmasını memnuniyetle karşılıyor ve bu noktada hükümetin cesaretini takdirle karşılıyor.

Medya ve bir takım çevrelerdeki tüm sulandırma gayretlerine rağmen Ergenekon ve Balyoz türü davaların çok önemli olduğu ve bu davaların mutlaka sürmesi gerektiği görüşüne raporda yer verilmiş.

AB, bu davaların siyaset üzerindeki bürokratik oligarşinin yıkılması için bir fırsat olduğu kanaatinde.

Ayrıca askeri harcamaların denetime açılması, son referandumda kabul edilen maddelerle gelen değişimler, hükümetin askeri atamalarda daha fazla inisiyatif alması gibi konular AB’nin övdüğü noktalar olarak ön plana çıkıyor.

Yine bir takım çevrelerin geçen yılki referandumdan bu yana eleştirdiği başta HSYK olmak üzere adli alandaki reformlar da AB tarafından olumlu bulunuyor.

AB, yeni HSYK’nın artık daha çoğulcu olduğunu ve kuruldaki siyasi etkinliğin azaldığını raporda özellikle vurguluyor.

Ve AB’nin eleştirdiği konular.

AB, Türkiye’nin Kıbrıs sorunu konusunda giderek sertleştiğini ve çözümsüzlükte direndiğini düşünüyor.

Türkiye’nin ek protokollerdeki şartlara uymasını ve limanlarını Kıbrıs (Rum) gemilerine açması gerektiğini belirtiyor; bildiğiniz gibi bu nedenle bazı fasılların açılması bloke edilmiş durumda.

Yargı alanına gelirsek AB, yargılamalarda tutukluluk süresinin çok uzun olduğunu ve bunun adeta bir mahkûmiyete dönüştüğünü belirtiyor.

Anayasa Mahkemesinin (AYM) yeni yapısında hukuk camiasının yeterince temsil edilmediği vurgulanıyor.

Yine AYM için mecliste yapılan üye seçim yöntemi eleştiriliyor; üyelerin daha büyük mutabakatla seçilmesi gerektiği görüşü destekleniyor.

Başta terörle mücadele kanunu olmak üzere bazı kanunların düşünce ve ifade özgürlüğü önünde engel olarak durmaya devam ettiği eleştirisi yapılıyor.

Yine eleştirilen kanunlar arasında basın kanunu ile dünyada başka hiçbir ülkede olmayan ve bir kişinin kanunla korunduğu tek uygulama olan Atatürk’ü Koruma Kanunu var.  

Ayrıca henüz basılmamış bir kitabın terör örgütü propagandası gerekçesiyle toplatılması da AB’nin sert eleştirisini alıyor.

AB’nin en çok eleştirdiği konulardan birisi de KCK davası.

Rapor, KCK davasını seçilmişlere yönelik bir dava olarak nitelendirip bu durumun Kürt sorunu noktasında karşılıklı anlayışa balta vurduğu görüşünü benimsiyor.

Ayrıca yasalardaki boşluklar nedeniyle özellikle kadınlara yönelik şiddet oranının hızla artmasından endişe ediliyor.

Tüm bu noktalarda acilen bir yargı reformu şart.

Ancak hepsinden önce pek çok kez dile getirdiğimiz gibi bize sıfır kilometre, özgürlükçü ve adil bir anayasa lazım.

Zerdüşt isen sus mu?

BDP’nin meclise gelen kılık kıyafet düzenlemesine eklemek istediği ve Mecliste başörtüsüne imkân sağlayan tasarı üzerinde hala çok konuşulacağa benziyor.

Bildiğiniz gibi kadın vekillerin meclise pantolonla girebilmesi için bir önerge getirildi.

Son anda BDP’nin verdiği önergeyle erkeklerin kravatsız, kadınların da başörtülü olarak meclise girebilmesi istendi.

Ancak komisyon bu gelişme üzerine önergeyi geri çekti.

AK Parti bu konuda BDP’nin samimi olmadığını düşünüyor.

Kendilerince haklı olabilirler.

Daha önce pek çok yazımda BDP kadrolarının (yönetim ve meclis grubu) ağırlıklı olarak bölgedeki sosyal yapıyla uyumlu olmadığı, aynı düşünce ve inanış sistemine sahip olmadığı ve aynı hassasiyetleri taşımadığını belirtmiştim.

Ama sırf böyle değiller diye “BDP kanadından gelen her şeyi, iyi bile olsa, reddetmek gerekir” mantığı çok sakat ve yanlış bir tutumdur.

Peki başörtülüler ne yapacak bu durumda?

Hadi "BDP samimi değil" diyelim, peki bu insanlar "samimi olanların" birşeyler yapması için kaç yıl daha bekleyecekler?

Eğer ki AK Parti yönetimi BDP’nin samimi olmadığını vurguladıktan sonra “şu an anayasa böyle bir düzenlemeye müsait değil, anayasa değişmeden böyle bir düzenleme mahkemeden dönebilir” diyerek pozisyonunu açıklamış olsaydı makul karşılanabilirdi.

Gerçi bunda da AK Parti’nin sızlanmaya hakkı yok çünkü 2002-2007 arası dönemde anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahipken yapmadılar; geçen yıl yapılan referandumda bu tür bir madde eklemeyi akıl edemediler; bu yüzden de anayasa bu konularda bir engel olarak hala duruyor.

Ancak gerekçe olarak sadece “bunlar Zerdüşt, böyle dertleri yoktur” denilirse o zaman demokratik duruş sergilendiği söylenemez.

Kaldı ki gerçekten de Zerdüşt bile olsalar ve de samimi bile olmasalar, bu durum bu önergenin geri çekilmesinin gerekçesi olamaz.

Bir zamanlar Sayın Başbakan “başörtüsü siyasi simge” diyenlere “velev ki öyle olsun” demişti.

Şimdi biz de kendisine bunu hatırlatıyoruz.

Kaldı ki iktidarda 9 yılını doldurmak üzere olan AK Parti, artık milleti başörtüsü ve diğer temel özgürlükler konusunda “henüz zamanı gelmedi”, “hala şartlar müsait değil” diyerek top dolaştırmaktan vazgeçmelidir.

Anayasa referandumunda % 58, son seçimlerde % 50 oy alan bir partinin hala temel özgürlükleri tabiri caizse “savsaklaması”, terörle mücadele kanununu hala değiştir(e)memesi diğer alanlarda sergilemiş olduğu artı puanları da silmektedir.

Bu durumda BDP’nin öne sürdüğü “AK Parti başörtüsü sorununu çözmüyor çünkü hala bundan faydalanmak istiyor” iddiası insanların aklına hızlı bir şekilde yerleşmeye devam edecek.

Türkiye’nin kronikleşmiş pek çok sorununu cesaretle çözen AK Parti bu sorunları da çözebilecek güç ve iradeye sahiptir.

Yorumlar

Image
Hewal
18.10.2011 / 16:59

"Daha önce pek çok yazımda BDP kadrolarının (yönetim ve meclis grubu) ağırlıklı olarak bölgedeki sosyal yapıyla uyumlu olmadığı, aynı düşünce ve inanış sistemine sahip olmadığı ve aynı hassasiyetleri taşımadığını belirtmiştim."<br>Size göre uyumlu olmayabilir. Ama unutmaki ikamet ettiğin ilde, uyumlu, aynı hasasiyetleri taşımadığını söylediğin Bdp yüzde ellinin üzerinde oy aldı son seçimlerde.<br>Ayrıca Akp'nin hal ettiği büyük ve cesaret gerektiren ülke sorunlarını yazsanız çok sevinirim. Malum ya kör bakıyoruz veya görmemekten geliyoruz sizin gördüklerinizi.

Yorum Yaz