28 Şubat Hala Devam Ediyor

KÖŞE YAZISI

           Başörtüsü mağduriyeti ile ilgili basına düşen bir haber gündeme 28 Şubat post modern darbenin ürünü bir uygulamayı akla getirdi. Bu defa mağdur 13 yaşında 8. sınıf öğrencisi Sedanur Ağsu.  Yer Gaziantep Merkez Şahinbey İlçesi Türktepe İlköğretim Okulu. Kızın tek suçu Allahın emretmiş olduğu başörtüsünü emrini yerine getirmek. Şimdi uğramış olduğu haksızlıkları öğrencinin ve annesinin dilinden dinleyelim.

           Sedanur AĞSU "Okula gittiğim gün okul müdürü, benim kolumdan tutarak `hemen başındakini çıkar yoksa odaya kitlenirsin` dedi. Ben böyle okumak istediğimi söylediğimde ise, beni alt katta bir odaya kapattı. Çantamı almak için sınıfa gitmem gerektiğimi söylediğimde de `Senin diğer öğrencilerin arasına girmen yasak, sana diğer kuralları da anlatayım: teneffüse çıkmak yasak, kantine çıkmak yasak, dışarıya çıkmak arkadaşlarınla konuşmak yasak.`dedi."

           Ağsu, iki haftadır okula geldiği her gün rehberlik odasına kapatılarak kapının üzerine kilitlendiğini ve okulun dağılımına kadar odada tutulduğunu söylüyor.

           Çocuğunu okula gönderdiği günden beri kızının rehberlik odasında tecrit edildiğini belirten Nurgül Ağsu ise, "Çocuğumu tek kişilik bir odada tecrit edip üzerini kilitliyorlar. Okul müdürüne bunu neden yaptıklarını sorduğumda ise `Odada dosyalar olduğu için kilitliyoruz` dedi. Kızım yaklaşık iki haftadır eğitim alamıyor, derslere alınmıyor, teneffüse gidemiyor." İfadelerini kullanmış. Okulun kantincisinin dahi kızına hakaret ettiğini ve onu azarladığını belirten anne Ağsu, "Kantinci dahi çocuğumu azarlayabiliyor. Çocuğum geçen gün ihtiyacı için gittiği kantinde kantinciden hakaret görmüş, bunu al git bir daha buraya gelme, odandan çıkma demiş." Anne Ağsu, "İlçe milli eğitim müdürü `Daha önce sizin gibi gelenleri buradan küfürle kovduk. Sizin sorunuz için bizde çözüm yok` dedi ve bana hakaret ederek dışarı çıkardı." Demiştir.

          Her şeyden evvel okula başörtüsü ile gitmeyi yasaklayan bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Başörtüsü temel bir hak ve hürriyettir. Temel hak ve hürriyetler anayasa göre ancak kanunla sınırlanabilir. Hal böyle iken hükümleri 1981 yılında çıkarılan bir yönetmeliğe dayanılarak başörtüsü takan bir kız çocuğuna karşı böyle bir eyleme girişilmesinin yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Yani temel hak ve hürriyetler yönetmelikle kısıtlanamaz. Başörtülü olarak okula giden bir öğrenciyi, okul yöneticileri ve öğretmenlerinin öğrenciyi okula almama gibi bir durumları yasal olarak söz konusu olamaz. Okul yöneticileri okula kaydını yaptıran her öğrenciyi okula almak durumunda. Yönetmeliğe göre yapabilecek tek işlem öğrencinin derse başörtülü girdiği konusunda tutanak tutma ve disiplin işlemidir. Dersten çıkarma veya derse almama, tecrit etme, bir odada tutma, okulun açık alanlarını kullanmayı yasaklama gibi bir hukuksuzluklar söz edlimez. Hele hele zorunlu olarak eğitime tabi tutulan durumlarda öğrenci her ne şekilde olursa olsun okula alınmak durumunda ve okuldan atılma gibi bir durum söz konusu olmamaktadır.

          Şimdi kraldan daha çok kralcı olan okul yöneticilerinin eylemlerine bakalım.  Başörtülü kız çocuğunu tecrit edip odaya kitlemek 5237 Sayılı TCK nın 109 maddesinde geçen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşturur. Yine kız çocuğunun derslere alınmaması ise TCK’nin 112 maddesinde tarifini bulan eğitim ve öğretimin engellenmesi suçunu oluşturur.             Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, eğitim ve öğretimin engellenmesi suçlarına bulaşan kamu görevlileri hakkında savcılığın hemen harekete geçip Türk Ceza Kanununa aykırı davranan şahıslar hakkında hemen soruşturma açması gerekmektedir.

           Halkın % 99 Müslüman olan bir ülkede hala modern yobazlığın ürünü olan bu tür uygulamalara rastlamak maalesef mümkün. 28 Şubat post modern darbe ürünü olan bu tür uygulamaları yapanlar hakkında davalar açılırken o dönemi aratmayan bu tür uygulamaların hala sürdürülüyor olması meselenin ciddiyetini göstermektedir. Bir vesayet rejiminden kurtulalım derken başka vesayet makamlarının devreye girerek vatandaşları mağdur etmesi hukuk devleti ilkesini  zayıflamaktadır. Halkın inanç ve değerlerine aykırı olan uygulamalar kimden gelirse gelsin mutlaka ters tepecektir. Mağduriyetler üzerine iktidar inşa edenlerin başörtülü kız çocuğunun tecrit edilip psikolojik baskı altına alınmasına karşı kerahat uykularına yatmalarını anlamak ise mümkün değildir.

        Umarım bir an önce suç işleyenler hakkında gerekli cezai ve idari işlemler başlatılır ve hak ettikleri cezalarla cezalandırılırlar.