diorex
dedas

2025 “Öyle bir yıl olsun ki” Katkı sunalım

2025 “Öyle bir yıl olsun ki” Katkı sunalım

                     

                  Şu üzerinde yaşadığımız yerküre saniyede km’lerce hızla belirlenmiş yörüngesinde yol alıp dönerken,bizleri de belirsiz bir hızla mukadder bir sona doğru savurmaktadır.Farkında mısınız ? bilmem; günler,aylar,yıllar ve şu kısa ömrümüz su gibi akıp gitmektedir.Dolayısıyla zaman durmadan kaçınılmaz o sona doğru akarken,ömür de aynı paralelde kendi  tükenmektedir.Bu tükenişin sonunda da inkar edilmez  olan gerçek, dünya hayatının her canlı için fani ve geçici olduğudur.Tüm bunlar apaçık ortada ,nefesler sayılı ve belliyken bizler; bu gerçekle beraber nice değerlerimizi bilinçsizce tüketiyor  ve nice yozlaşmaların içinde dolaşıyoruz.

                  Kültürümüzün asla mirası olmayan ve ahlak anlayışımıza aykırı olan bir yozlaşmanın sonucunda ömür sayfalarımızın arasına aldığımız yeni bir yılbaşına yaklaşmış bulunmaktayız.Bize ait olmayan,kültür yapımıza uymayan fakat bizim bir mirasımızmış gibi adeta sahiplenilen diğer  (anlamsız) kutlama günleri  misali  yılbaşını da  kutlama hazırlıkları fütursuzca ve son sürat  devam etmektedir.Kıymetli dostlar!  Gördüklerim içimi acıtıyor ve acaba atalarımız bugün bu yaptıklarımızı ve ne durumda olduğumuzu  (mekanlardan kalkıp)  görselerdi ,bizlerin mirasçısı siz misiniz?diye hayıflanarak halimize acırlardı.İbret alacağımız,bizleri ayıklayacak,doğal halimize döndürecek ve “ey insan kendine gel” diyecek eksikliklerimiz vardır ki,fakat bir türlü dönüp halimizi görmüyoruz. Geçen  her  bir  yılın veya her  bir  kısa zamanın  vücut  binamızı eskitiyor  olması hiç mi bir şey ifade etmiyor? En açık şekliyle  bizlere dünya  üzerinde  çok az bir  zamanın  kaldığının habercisi değil midir? Buna karşın insanoğlu (Bizler) geride  bırakılan   zamanı ve saatleri, maalesef her  yıl   bir  takım  yanlışlarla acımadan israf  etmektedir. Şöyle ki, Dini  ve ahlaki değerlere  dikkat  etmeden, gayr-i  meşru   tutum  ve  davranışlarla, eğlence  aldatmasıyla  nefesler  tüketilirken güzel  hayatlar  ve  yarınlar boş yere heba  edilmektedir. Sergilenen bu  acı tablodan habersiz, dünyanın   farklı -farklı   coğrafyalarında  çeşit-çeşit zulümlere  maruz   kalan insanların  feryatlarını  duymuyor, gözyaşlarını  görmüyor,insan kanı ile çizilen sinsi planları bilmeden,nefis düşkünlüğüne aldanarak , dünyayı  bir  eğlence  gezegeninden  ibaret  zannetmektedir.Soruyorum ! Yaradılış fıtratına uymayan ve yakışmayan adeta hayvansı bu yaşam tarzları ne zamana kadar devam edecektir? Uyanın,Uyanalım diyorum….

               Günümüzde öyle bir yılbaşı alışkanlığı vardır ki, doğru mu? yanlış mı? İçerik ve mahiyetine bakılmadan içine dalınmaktadır.Bilinmelidir ki,  Hıristiyan kültürüne mal  olduğu, Müslüman kültürüyle hiçbir ilgi ve alakasının olmadığı gibi,Müslümanların yeni yılı Muharrem Ayı ile başlandığı  bir o kadar açıktır.Öyle olmasına karşın,Müslüman’ım dediği halde yılbaşı gecesinin sarhoşluğuna, eğlence ,kumar  ve içki  alemlerine bilinçsizce hazırlananları maalesef yine ortalıklarda hazırlık içersinde olduklarını  görmekteyiz.Herkese soruyorum !!!!  Hiç Hıristiyan ve Yahudilerin, Müslümanların bayramı veya yılbaşları için böyle hazırlık yaptıklarını gördünüz mü?.....Hayır dediğinizi duyar gibiyim..Öyle ise Müslümanlara neler oluyor ki, Vatikan Kilisesini geride bırakacak bir yanlışa giriyorlar? Yine Uyanın,Uyanalım diyorum…

              Bu nasıl bir şahsiyetsizliktir ??? Hicri yılbaşı gelir-gider kimsenin ruhu duymaz, kimsecikler umursamazken, Miladi yılbaşı geldi mi yer yerinden oynar, toplumun ayakları birbirlerine dolanır.                Şu kesindir ki,bir milletin kendi dini değerlerini bırakıp,yabancıların örf ve adetlerini benimsemesi, o milletin çöküşü anlamındadır.Bu çöküşün sonucu gösteriyor ki,Dünyanın dört  bir tarafına baktığımızda Müslümanların yaşantıları dini yönden  nasıl zayıfladığı ve çöktüğü ortadadır.

           Allah’u Teala  cc. Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluğu  yasakladığını hepimiz bilmekteyiz. Bu durumu bilerekten, Müslümanlar  herkese karşı insanlık vazifelerini şüphesiz  yerine getirmelidir. Fakat onlarla oluşturulacak yakınlaşma ( dostluk), onların düşüncelerini, yaşayışlarını,örf ve adetlerini benimseyip,yaşamak anlamına gelmemelidir.Biz Müslümanlar onlara yaklaştıkça,onları taklit ettikçe bizlerden  razı olacaklarını mı zannediyorsunuz ? Kesinlikle hayır..Bugün Avrupa’nın bir çok ülkesinde yaşayan Müslümanların karşılaştıkları zorluklar, “Ya bize uyun yada ülkenize dönün” yaklaşımları, Kıbrıs,Bosna-Hersek,Cezair,Afganistan,Filistin,Irak,Suriye,Libya,Mısır,Azerbaycan  ve bir çok yerde  akıtılan kanlar neyin sonucudur? AB’ye başvurumuz (Hıristiyan Kulubü  olması) konusunda Müslüman Ülke olduğumuz için bizden hoşnut olmadıkları her yaklaşımlarında göstermiyorlar mı? Tüm bunları görmezden gelerek onların kültürü olan yılbaşını taklit ederek kutlamak, onları mutlu etmek değil midir? Çılgınca, bilinçsizce ve hesapsızca bu yanlış davranışlarda bulunacak Müslüman kardeşlerime İstiklal Marşı Şairimiz M.Akif ERSOY’un şu beyitini hatırlatıyorum.

Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan---Hey sıkılmaz, ağlamazsan bari gülmekten utan.”

                  Yabancıların ilim ve tekniğini bırakıp, örf ve adetlerini, yaşantılarını,kültürlerini,giyim şekillerini alarak Medeniyet ve zenginlik elde edilmez.Bu  olsa  olsa  kendi öz benliğini inkar etmenin yanında resmen basitleşmenin göstergesi olur.”Çam ağaçlarına,hindi sürülerine savaş açarak zafer kazanmak mı medeniyet ? İçki şişelerini boşaltmak, kumar masalarında küflenmek, sabahlara kadar kadın-erkek tepişmek mi medeniyet? Medeniyet değil ,cahilce  yozlaşmak, inanç ve kültür yönünden tükenmek kısacası  bitmek denilse daha doğru olur.” Şöyle bir görsel basına kısa süreliğine baktığımda bu gece için yapılan hazırlıklar,harcanan emek ve enerji adeta beni  kahrediyor.Millet bu geceyi huzur ve güven içerisinde geçirmesi için binlerce güvenlik görevlisi işbaşında…Yine Soruyorum !!  İyi,güzel  ve doğru bir iş ise “Eğlenmek,içki içmek,kumar oynamak,nara atmak,sarhoş olmak,terlerde tepinmek ve diğer iğrençlikleri yapmak” bu gecede  yapılacaklardan neden korkuluyor,önlemler alınıyor ve zaten millet huzur ve sakinlik içerisindeyken  bu kadar personeli teyakkuzda tutmak neyin işaretidir. Geçmişteki korkulardan ve anormalliklerden  çekincenin işaretleridir.Demek ki,doğru işler yapılmıyor bu gibi gecelerde..Kardeşlerim gidin evinize adam gibi oturun,çoluk çocuklarınızla  birlikte sakin bir gece geçirmeye çalışın.Sağlığınız ve huzurunuz her şeyden önemlidir.Başkalarının ve yoldan çıkmışların yaşam tarzları asla sizleri cezp etmesin.Ayrıca bu  gecede (Yılbaşı Gecesinde) tüketilecek içkilerin istatistiğinin tutulmasını talep ediyorum !!!!!

                 Tek bir Allah’a ve emirlerine inanan Müslümanlar, temeli putperestliğe ve bozulmuş Hıristiyanlığa dayanan bu yılbaşı adetini yerine getirirken,Yahudi ve Hıristiyanların kültür ve  tarihi bilgilerine dönüp baskınlar.Bakarken de aynı zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in şu sözlerini  de iyi hatırlasınlar. “ Kim yaşantısı ile bir topluma benzerse o toplumdan olur”. Öyle ise gelin bu yılbaşında Rabbimizi gazaplandırmadan,Allah’ın gazabına uğramış  olanlara benzemeden, yanlış davranışlardan kaçınalım.Yılbaşı gibi basit,yanlış  ve yozlaşmış hareketlere kapılarak, çoluk çocuğumuza kötü örnek olmayalım.İslam’ı bütün varlığımızla yaşayalım.İslam’ın dışında olan hiçbir sistemin  saadet getirmeyeceğini bilelim.

Değerli okuyucularım  ve kıymetli kardeşlerim,,,Bir millet kendi durumunu değiştirmedikçe Allahu  Teala , O milletin durumunu değiştirmeyeceğini bilmemiz gerekir. Miladi yılbaşı  Hz.İsa’nın  doğumuyla başlar ve o şekilde hesaplanır.Hicri yılbaşı ise,Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle bilinir.Hicretin öncesi ve sonrasında neler yaşandığını neler yapıldığını ve ilk İslam devletinin temellerinin nasıl atıldığını cümle alemin malumudur.

 

Sahip olduğumuz  akıl   sayesinde doğruyu-yanlıştan, güzeli-çirkinden  ayırt  edebilen   ve her şeyin  Mutlak  Hakimi Allah’u  Teala’nın  varlığına  inanarak, tükenme yönünde ilerleyen ömrümüzün  ve  içinde  yaşadığımız  her  anın  kıymetini  bilmeliyiz. O,  gelmesi  muhakkak  olan  güne  kendimizi  iyi hazırlamalıyız.Zor günler için arı kovasını bal ile doldurur.Karınca cüssesinden çok daha büyük yükleri yuvasına taşıma telaşı yaşarken, insanoğlu anlamsız ve yararsız işlerle  uğraşmaktadır.

             2024 yılı belli ki bitecek ve  2025 yılına kavuşmamıza birkaç gün kalmıştır.Ömrümüzün   bir   yılını  daha   geride  bırakmak  üzereyiz. İnsan  için  her  yılın başlangıcı  yarınlar için bir umut, insanlık   için muhasebe   ve  tefekkür  vakti  olmalıdır. Bitmiş  olan  bir yılı  karla mı? zararla mı?  kapattığını    hesabı iyi yapılmalıdır.Her işin envanteri gibi bir yıllık bilançoları çıkarıp artı ve eksi taraflarını bilmek  önemlidir.Hele bir de bu son birkaç yıl,dünya coğrafyasının bir can pazarına döndüğü, insanlığın ayaklar altına alındığı ve soykırımlarım alenen işlendiği son zamanlar…. Dünyalık olan ne varsa bizler için vardır diyenlere inat; geçmiş bir yılın özellikle yanı başımızdaki ülkelerde  nasıl acılar,kan ve gözyaşlarıyla yoğrulduğunu görmezlikten gelemeyiz. Kumarın alası sayılan ve sözüm ona Milli Piyango’nun bereketlisi  olarak kabul edilen Nimet Abla ‘larının yolunu bir şeyler kazanırım diye tutanlar, kardeş,komşu,akraba ve Müslümanların yolunu tutsalar çok daha kazançlı ve mutlu olacaklarını bilmemeleri kahredicidir.

… İnsanlığın içine düştüğü bu çarpık duruma “ Yerde ve gökte bulunan herkes üzülerek matem ve yas tutmaz mı? Uyanmak ve gerçeklerin farkına varmak için illaki Kıyametin kopmasını mı beklemek gerekir? ”Hayır tabi ki…

Sonuç olarak söylüyorum:

          Ömrümüzün ve elimizdeki nimetlerin kıymetini bilelim.Normal  her gün ve gecelerimiz gibi, bu yıl başı gecesini de  Mevla’mızın  rızasına uygun,ibadetle, faydalı işlerle, halimizi tefekkür ile geçirelim. Rabbimize el  açarak güzel dua ve temennilerde bulunalım. Ya Rabbi : “Günlerimizi, aylarımızı  ve   yıllarımızı bereketli  kıl, ömrümüzü hayırlı  amellerle  geçirmeyi nasip  eyle “diyerek  “ İnsanlığın ve Müslümanların arasına düşen nifak tohumlarını kurut,akan kan ve göz yaşını durdur,bütün Müslümanlarla kardeş olduğumuzu bir kez daha bizlere hatırlat, şu fani dünyada son nefesimizi vermeden  önce kulluk görevlerini yapan  ve bizleri rızanı kazanmayı amaç edilenlerden eyle” halis ve samimi dualarla evimizde ve ailelerimizle huzur içerisinde gecemizi geçirelim.”Bizlere “Yeni bir yıl” değil, yeni bir “İnsanlık” gerekiyor bilincine varalım.

 

                Kötülüklerin  yok olduğu,insanlığın insanca  yaşadığı, Cahit Sıtkı TARANCI’nın dediği gibi  öyle bir yıl olsun ki, “Gök mavi,dal yeşil,tarla sarı olsun.Kuşların,çiçeklerin diyarı olsun.Ne başta dert ,ne gönülde hasret olsun.Kardeş kavgasına son olsun.Ne zengin fakir,ne sen ben farkı olsun.Kış günü herkesin evi barkı olsun.Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun.Olursa şikayet ölümden olsun.O da gençlerden olsun. “ dileklerimle..Kalın sağlıcakla..

Editör: Kadir Üründü

Yorum Yaz