10 Yıllık Mahkeme Kararları İptal Edilmeli

       17-25 Aralık 2013 tarihlerindeki operasyonlardan sonra bazı konularda sarsıntılar meydana geldi. Örneğin; Ekonomi, Siyasi,Yargı….. 

       Birlikte tahlil edecek olursak, (1) Siyasi alanda ciddi sarsıntı oldu, 10 Bakan değişti, buna bağlı olarak bakanlıkların üst düzey yöneticileri değişti, Emniyet başta olmak üzere   Kamu’da çok sayıda görevlinin yerleri değiştirildi veya görevlerinden alındı. Bu alandaki sarsıntının etkisi kısmen azalmış gibi…..

     (2)Ekonomi alanında döviz tarihin en üst sınırını gördü, Merkez Bankası faiz oranlarını yükseltmek zorunda kaldı, Devlet borçları yukarıya çıktı, aylık enflasyon rakamları beklenin üzerinde çıkmaya başladı, şimdilik kısmen bir normalleşme var.

       (3)Asıl büyük sıkıntı ve sarsıntı Hukuk-Yargıda meydana geldi. Hararet hızla devam ediyor. HSYK’da ciddi değişikliğe gidildi, Modern Hukuka aykırı olan Özel Yetkili Mahkemeler (eski sıkıyönetim mahkemeleri gibi) görevlerine son verildi. yıllardır İstiklal mah.-Sıkıyönetim Mah.- Olağan üstü- Özel yetkili Mahkemelerin varlıkları ve verdikleri kararlar bu ülkede hep tartışıldı. Her seferinde isim değiştirilerek aynı görevleri devam etti. Ne zamanki bazılarına zararı dokununca ancak o zaman kaldırılması veya isim değiştirilmesine gidildi.

       Özel Yetkili Mahkemelerin kararlarıyla göz altında alınanlar, bu mahkemelerin kaldırılmasıyla, peş peşe tahliye kararları verilmeye başlandı. (5 yıldır karar bekleyen tutuklular bir günde tahliye kararları çıktı) Özel yetkili Mahkeme sıfatını taşıyan İstanbul 13.Ceza dairesi yetkisi kalmadığı halde tutukluluk hallerinin devam edilmesine karar verdi.

       Bu durum herkesi şaşırttı. Adalet Bakanı eleştirisini yaparak, HSYK’yı göreve çağırıyorum dedi. Jet hızıyla HSYK devreye girerek açıklama yaptı, ‘’Özel Yetkili Mahkemeler artık yok, İstanbul 13. Ceza Mahkemesinin böyle bir yetkisi de yoktur ve basındaki haberleri de ihbar kabul edilerek, yapılan işlemler hakkında inceleme yapacaklarını’’  açıkladı.

       Bir Televizyon programında “Türkiye’de Hukuk doğru işliyor diye bilir misiniz ?“ sorusuna karşılık Yargıtay Eski Başkanı Prof. Sami Selçuk; “Hukukun doğru işlediğine dair ciddi kuşkularım var” dedi. Yıllar önce daha görevi başında iken benzer bir soruya yine sayın Selçuk; “bizler yargı mensupları karar verirken çok zorlanıyoruz cüzdanımızla-vicdanımız arasında kalıyoruz” demişti.

       Genel Kurmay eski Başkanı İlker Başbuğ da tahliye edildiği gün, bu hakim ve savcıların doğru karar verdiklerine asla inanmıyorum demişti.     

       Sayın Başbakan ise, Devlet içerisinde paralel bir yapı var diyor ve yargıyı eleştiriyor.

       Basında çıkan haberlere göre, balyoz, Ergenekon vs. olaylara karıştığı iddia edilen Askeri mensuplarının emekli edilmesine karar verilmişti. Ancak Silahlı kuvvetlere kumpas yapıldı  açıklamaları üzerine, Genel Kurmay bu emekli işlemlerini askıya aldı.

      KCK davalarından yıllardır içerde yatan binlerce, siyasetçi, aktivist, yazar…hakkında, Hukukun doğru işleyip işlemediğine dair bu güne kadar kimse bir şey söylemedi.

      Gerçekten herkesin kafası karışık, yargı nereye koşuyor diye…. Yargılanan her vatandaş kendi kendine soruyor, acaba gerçek adalet nerede ?  Ve vatandaş soruyor benim hakkımda karar verilirken, yargı mensubu hangi ruh hali içerisinde iken bu cezayı verdi,  hükümet yanlısı bir hukuk anlayışıyla mı,  yoksa paralel yapı dedikleri bir anlayışla mı ? yoksa Sami Selçuk Beyin söylediği gibi cüzdan-vicdan arasında sıkışarak mı karar verildi ? 

   Bütün bu sorular yan yana geldiğinde verilen yargı kararların objektif olup olmadığından vatandaş ne kadar emin olabilir ?

       Olaylar gösteriyor ki, son 10 yıldır (daha ilerisine de gidilebilir) verilen Adli ve İdari kararlar şaibe altındadır.

        Bence Adalet Bakanına ve Hükümete düşen görev şu, son 10 yıldır verilen Adli ve İdari kararlar, ya iptal edilmeli veya yeniden görüşülmesi için vatandaşa itiraz hakkının verilmesi gerekir. Nitekim yargıdaki son değişiklikler bir nevi af niteliğine dönüştü. Yani yeniden yargılama affı.

       Aksi halde verilen ceza kararları, insan vicdanında hep mahkum kalacaktır.