Zenci Musa - İsmail Bilgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Zenci Musa kimin eseri? Zenci Musa kitabının yazarı kimdir? Zenci Musa konusu ve anafikri nedir? Zenci Musa kitabı ne anlatıyor? Zenci Musa PDF indirme linki var mı? Zenci Musa kitabının yazarı İsmail Bilgin kimdir? İşte Zenci Musa kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İsmail Bilgin
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 978-605-08-2787-3
Sayfa Sayısı: 368
Zenci Musa Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Osmanlı için yaşamış Sudanlı bir asker; Zenci Musa…
Kuşçubaşı Eşref’in gözü kapalı güvendiği, çatışmaya girecekse sağında istediği bir delikanlı…
Tarık Bin Ziyad’ın yanında savaşan büyük dedelerinin anlatıp durduğu hikâyelerle büyüdü. Dedesi Şeyh Mansur’dan Osmanlı’nın görkemli zamanlarını dinledi. İngilizler yurdu sardığında artık yerinden doğrulması gerektiğini biliyordu.
Trablusgarp’ta, Balkanlar’da, Kudüs’te, Yemen’de, İstiklal Harbi’nde ön safı hep o tuttu.
İleri gidilecekse gitti, geri adım atması gerektiğinde geri çekildi ve en zoru, içinde yanan ateşe rağmen beklemesi gerektiğinde durdu.
Sonra daha güçlü, daha hızlı koştu…
Trablusgarp’ta Kuşçubaşı Eşref’le tanışınca hayatı artık değişmişti. Davasını dava bildiği Kuşçubaşı Eşref’in yanında girdiği bütün mücadelelerde o heybetli cüssesiyle galip çıktı. Kader, onlara farklı vazifeler için farklı yollar çizse deZenci Musa, ondan kalan bir fotoğrafı ve dedesinin verdiği kefeni yanından hiç ayırmadığı bavulunda gittiği her yere taşıdı.
Çöllerden hazineler geçirdi, taburlardan silahlar çaldı… Vatanını satması için kendisine teklif edilen büyük paraları elinin tersiyle itti. İhtiyaçlarını karşılasın diye kendisine bağlanacak emekli maaşını dahi reddetti. Bir kahramanın yapabileceği her şeyi yaptı.
İsmail Bilgin’in güçlü kaleminden, kendisini Osmanlı’ya adayan, “Önce ümmet!” diyen bir kahramanın hikâyesi…
“Yarabbi, bana ölünceye dek bu devlete hizmet etmeyi nasip eyle…”
Zenci Musa Alıntıları - Sözleri
- İçlerinde terör örgütleri kurdurmalısınız. Bu örgütler birbiriyle çatışmalı, bizlere alan açmalı. Böylece çok şey kazanacağız. Bir taşla beş ya da altı kuş vuracağız. Ortadoğu'da olduğu gibi yeraltı zenginliklerini işleteceğiz, paralar bankalarımızda toplanacak. Sonra kendi aralarında savaşacaklar. Silah satacağız. Birbirlerini yıkacaklar. Onların imarını yine bizler yapacağız, yine onları ucuza çalıştıracağız. Hastalık çıkaracak, ilacı yine biz satacağız. Kendi istediklerimizi yönetime getirip, onları idare edeceğiz. Eh bu çizgiden çıkmak isteyen olursa da..." “Darbe yaptırırız..." "Herhalde!” “Biz bu düzeni kurmak için Osmanlı'yı yıktık," dedi İngiltere elçisi.
- Başı sıkışan kula Hızır koşar gelir. Koşup gelmezse Azrail gelir. Her kim gelirse başımın üstüne hoş gelir, sefalarla gelir..
- İnsan ömrünü ne bir nefes eksik ne de bir nefes fazla yaşar.
- "Fecr ile uyanan kuş yalnız yiyecek için kanat çırpmaz. Kanatları göğün derinliklerinden gelen o karşı konulmaz davete cevap verir."
- Avrupa Birliği'ne üye yapmadınız. Onlardan çok daha kötü olan ülkeleri birliğe aldınız. Onlar ise hâlâ bekliyor." "Çok beklerler," dedi Fransa elçisi, "Çok da merakla beklediklerini sanmam. Türkiye o eski Türkiye değil.
- Eşref Bey ona, şair hakkında bazı şeyler anlatmıştı. Mesela kendisinin sporcu olduğunu, iyi yüzdüğünü, uzun mesafeler yürüdüğünü ve çok iyi güreştiğini duyunca şaşırmadan edememişti.
- Yolcunun dinlenme zamanıdır. Ama yola dinlenme yoktur. Hep yolcusunu bekler. Yolcusu taşlarına basarsa, tozunu atarsa mutlu olur. Yolcusuz yol gariptir. Yalnızdır. Ne kadar uzayıp giderse gitsin...
- Düşünsenize her bir Türk'ün dünyaya meydan okuduğunu. Bu meydan okumayı sadece savaş olarak düşünmememizi rica ederim. Bilimde, sanatta, teknikte, ticarette en önde olduklarını bir düşünsenize. Mesela İsrail ve Amerika'dan İHA alamayınca kendileri yaptılar. İsrail'in yenilemeye çalıştığı tankların yerine kendileri tank yapmaya ve modernizasyonlarını da gerçekleştirmeye başladılar.” “Savunma sanayilerini hızla geliştiriyorlar." "Eskiden biz onlara balık veriyorduk şimdi onlar savunma sanayinde balık tutmayı öğreniyorlar."
- Eğer hastane açılırsa ve arkası da gelirse bu kara derili insanlar daha az hasta olur. O zaman ilacı kime satariz? "Biz de hastalık icat ederiz. Hastalık mı bitmiş? Domuz gribi, kus gribi, ebola, HIV virüsü vesaire...
- Gönüllerde, yüreklerde açan yaralar da kabuk bağlar mı?
- Osmanlı gün ışığı gibidir. Tek bir renk görürsün... Ancak camla bakarsan güneşin yedi ana renkten, yedi rengin de yetmiş farklı tondan ibaret olduğunu anlarsın.
- İki dev güreşçinin karşılaşması beraberlikle bitti. Zenci Musa kendine karşı koymaya çalışan kalem erbabının sırtını yere getirmekten imtina etti. Kaçak güreşerek zamanı uzattı ve sonra: "Üstadım en iyisi bu güreşi beraber bitirelim," teklifi yapınca yazar/mehmet-akif-ersoy, “Peki,” dedi. Her iki güreşçi birbirlerini kucakladı. yazar/mehmet-akif-ersoy Musa’nın beline dek ancak geliyordu. Başını kaldırıp bakınca kendine samimiyetle gülümseyen Musa’ya candan sarıldı ve onun hakkında karaladığı dizelerin ne denli doğru olduğunu bir kez daha anladı.
- Orta Asya ülkeleriyle de ilişkileri iyi... Rusya ile aralarını bozduk ama şimdi adeta ittifak halindeler. S-400 füzelerini almak için çalışıyorlar. Korkarım en büyük kozumuz da elimizden alınacak." "Neymiş o koz?" “NATO olarak füze sistemiyle sizi koruyoruz diyorduk. Onlar şimdi ilk defa kendi milli füze sistemlerini geliştiriyorlar. Üstelik bunları terör örgütleriyle savaşırken yapıyorlar."
- Mehmed Akif'in dudakları kapır kıpır duadaydı. Sık sık dua ederdi. Namazlarını hiç aksatmaz,vakit geldi mi hemen yer ve mekân tanımaksızın namaza dururdu. Kumluk, taşlık, çimenlik onun için fark etmezdi. Çok görmüştü, kuru katılaşmış kum tabakaları üzerinde namaz kıldığını ve alnında pek çok kum tanesiyle namazına son verdiğini.
- “Eşref Bey'in emir eri Zenci Musa. İsa Peygamber'e omuzlarını ödünç verir, Ve Peygamber bu sayede göğe tırmanabilir...'
Zenci Musa İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap istanbul kuşatmasını ve osmanlının son dönemlerini anlatıyor. Zenci musanın osmanlının ayakta durabilmesi ve kuşatmaya karşı olan çabaları gücü ve direnci inanılmaz çok etkileyici bir hikaye (zeynep akkaya)
Osmanlı Aşığı Mütevazi İnsan Zenci Musa: “Allah var, Allah bizimle ise gam yok, keder yok, hüzün yok. İçimde bir ümit kırıntısı var, her daim ışıldar. Çok şükür... Buna da şükür...” Tarihin bazı dönemlerinde öyle insanlar vardır ki yaptıklarıyla, söyledikleriyle ve yürekleriyle insanların içlerine işlerler ve tarih sahnesinde yerlerini alıp usta şairlerin şiirlerine bile konu olabilirler. İşte Kuşçubaşı Eşref Bey’in emireri Zenci Musa da böyle biriydi. Eser, meraklıları için oldukça farklı bir hikayeyi, kendine has bir biçimde aktarıyor. OKUR HİKAYEYE ORTAK OLUYOR Eser daha ilk sayfalarından itibaren okuyucuyu içine çekerken İsmail Bilgin’in akıcı üslubu ve edebi tarzı sayesinde hikâyeye ortak olmamızı sağlıyor. Aslen Sudanlı olan ve Girit’te bir Türk mahallesinde başlayan Zenci Musa’nın hayatı Trablusgarb’tan Balkanlar’a, Yemen çöllerinden Anadolu’ya ve en son İstanbul’da Kurtuluş Savaşı’na destek olurken hastalığı nedeniyle inzivaya çekildiği Özbekler tekkesine kadar uzanıyor. Zenci Musa, Teşkilat-ı Mahsusa Reisi olan Kuşçubaşı Eşref Bey ile Libya çöllerinde İtalyanlara karşı gösterilen mücadele sırasında tanışmış, savaşta gösterdiği başarılardan sonra Eşref Bey’in sağ kolu olmuş ve o günden sonra her görevde komutanının yanında yer almıştır. Öyle ki Balkan Harbi sırasında Edirne’nin geri alındığı savaşta Zenci Musa ön saflarda savaşmış, devletin ve milletin nerede ihtiyacı varsa Musa orada olmaya gayret göstermiştir. Romanda Zenci Musa’yı bazen komutanı Kuşçubaşı Eşref ile gizli bir görev için Arap çöllerinde 300 bin altını Yemen’e ulaştırmaya çalışırken bazen Karaköy limanında hamallık yaparken bazen de İstiklal Harbi için Anadolu’ya silah kaçırılmasına yardım ederken buluyoruz. yazar/ismail-bilgin-1 (《《 T͜͡c٭ Murat Erkan T͜͡c٭》》)
Zenci Musa destanı.: Tarih bizlere genellikle zorlu savaşları, büyük komutanları, şanlı zaferleri ve akıllıca uygulanan stratejileri anlatmaktadır. Bu sayılanlar üzerine ciltlerce kitaplar yazılmış ve uzun övgüler dizilmiştir. Ancak tarihin bazı dönemlerinde öyle insanlar vardır ki yaptıklarıyla, söyledikleriyle ve yürekleriyle insanların içlerine işlerler ve tarih sahnesinde yerlerini alıp usta şairlerin şiirlerine bile konu olabilirler. İşte Kuşçubaşı Eşref Bey’in emireri Zenci Musa da böyle biriydi. Eser, meraklıları için oldukça farklı bir hikayeyi, kendine has bir biçimde aktarıyor. OKUR HİKAYEYE ORTAK OLUYOR Eser daha ilk sayfalarından itibaren okuyucuyu içine çekerken İsmail Bilgin’in akıcı üslubu ve edebi tarzı sayesinde hikâyeye ortak olmamızı sağlıyor. Aslen Sudanlı olan ve Girit’te bir Türk mahallesinde başlayan Zenci Musa’nın hayatı Trablusgarb’tan Balkanlar’a, Yemen çöllerinden Anadolu’ya ve en son İstanbul’da Kurtuluş Savaşı’na destek olurken hastalığı nedeniyle inzivaya çekildiği Özbekler tekkesine kadar uzanıyor. Zenci Musa, Teşkilat-ı Mahsusa Reisi olan Kuşçubaşı Eşref Bey ile Libya çöllerinde İtalyanlara karşı gösterilen mücadele sırasında tanışmış, savaşta gösterdiği başarılardan sonra Eşref Bey’in sağ kolu olmuş ve o günden sonra her görevde komutanının yanında yer almıştır. Öyle ki Balkan Harbi sırasında Edirne’nin geri alındığı savaşta Zenci Musa ön saflarda savaşmış, devletin ve milletin nerede ihtiyacı varsa Musa orada olmaya gayret göstermiştir. Romanda Zenci Musa’yı bazen komutanı Kuşçubaşı Eşref ile gizli bir görev için Arap çöllerinde 300 bin altını Yemen’e ulaştırmaya çalışırken bazen Karaköy limanında hamallık yaparken bazen de İstiklal Harbi için Anadolu’ya silah kaçırılmasına yardım ederken buluyoruz. (M.Salih ASLAN)
Zenci Musa PDF indirme linki var mı?
İsmail Bilgin - Zenci Musa kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zenci Musa PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmail Bilgin Kimdir?
1964 yılında Gelibolu'nun Evreşe bucağında doğdu. İlk ve ortaokulu Evreşe'de, liseyi Gelibolu'da bitirdi ve İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümünü kazandı. Fakülteye devam ederken, iki sene süreyle Türkiye Çocuk dergisinde çalıştı. Daha sonra, mezun olduğu üniversiteye asistan olarak girdi. 1993 yılında yüksek lisansını, 1999 yılında doktorasını tamamlayarak jeoloji doktoru unvanını aldı.
2000 yılında, akademik hayatını sürdürdüğü İstanbul Üniversitesi'nden ayrıldı. Hâlen bir kamu kurumunda jeoloji mühendisi olarak çalışmaktadır. Yayınlanmış makaleleri bulunan yazarın, edebî faaliyetlerinin yanı sıra bilimsel çalışmaları da sürmektedir.
Küçüklüğünden beri okuma yazmaya karşı büyük tutkusu olan yazar, 2000'de Ömer Seyfettin Hikâye yarışmasında İstanbul Depremi’ni anlattığı “Ne Oluyor Dendiği Zaman” adlı hikâyesi ile birinci oldu. Bu tarihten itibaren artan bir gayretle yazı hayatını sürdüren İsmail Bilgin, 2014'te Eskader tarafından tarih dalında "Kut’ül Amare" romanıyla; 2015'te de Yazarlar Birliği tarafından tarihî roman dalında ilk defa verilen büyük ödüle Çanakkale Romanları/Araştırmaları sebebiyle layık görüldü. Daha çok yakın tarih konularını, özellikle de 1. Dünya Savaşı dönemini ele alan eserlerle çocuklarda tarih bilincinin oluşmasına katkıda bulunmak için tarihî hikâyeler ve gençlik romanları yazdı ve yazmaya devam ediyor.
İsmail Bilgin Kitapları - Eserleri
- Sarıkamış
- Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa
- Kut'ül Amare
- Kuşçubaşı Eşref
- 57. Alay Çanakkale
- 57. Alay Filistin
- Çanakkale Destanı
- Elveda Balkanlar
- Gelibolu
- 57. Alay Galiçya
- Diriliş / Osmanlılar Geliyor
- Sütçü İmam - Kahramanmaraş
- Safiye Hüseyin
- Zenci Musa
- Şerife Bacı / Kastamonu
- Şahin Bey / Gaziantep
- Çanakkale'ye Gidenler
- Küçük Yusuf / İstanbul
- Çanakkale'nin İsimsiz Kahramanları
- Hasan Tahsin / İzmir
- Ankara'nın Ateştir Yolu
- Onbaşı Nezahat / Kütahya
- İpsiz Recep / Karadeniz
- Çanakkale İçinde Vurdular Beni
- Yörük Ali Efe / Aydın
- Fatma Seher Hanım / Erzurum - İzmit
- Binbaşı Emire Ayşe / Aydın
- Sultan Alparslan
- Mehmet Fazıl Paşa
- Kara Yılan / Gaziantep
- Kurtuluşa Koşanlar
- Kambur Kerim / Adapazarı - Eskişehir
- Kudüs’teki Son Osmanlı
- Asker Saime / İstanbul - İzmit
- Cafer Efe / Soke
- Casus Mehmet / Tarsus
- Ahmet Hulusi Efendi / Denizli
- Tayyar Rahime / Osmaniye
- Hamdi Bey / Eceabat
- Hatice Bacı / Pozanti
- Evliya Çelebi'nin Maceraları
- Yahya Kaptan / İzmit
- Gizemli Ok
- Kurtuluş Savaşı Hikayeleri
- Alparslan'ın Akıncısı Alperen - Saklı Hazine
- Özgürlük Savaşı
- Fetih Yolunda
- Cesur Hemşire
- Gizli Görev
- Esirler Kalesi
- Esrarengiz Bilgin
- Çanakkale Tufanı
- Cezeri
- Tarihimizi Yazanlar
- Çaka Bey
- Biruni
- Ayrılmaz İkili
- Alparslan'ın Akıncısı Alperen - Oyunun Sonu
- İngiliz Kıskacı
- Deli Dumrul
- Evliya Çelebi Maceraları / Hazarfen Ahmet Çelebi Uçuyor
- Bedeli Çanakkale’de Ödenmiştir
- Destan Yazanlar
- Kayıp Ferman
- Çanakkale Savaşı Günlüğü
- Harizmi
- Zafer Getiren Mayınlar
- Korkusuz Pilot
- Osman Gazi / Aşiretten Beyliğe
- Oruç Reis - Kahraman Türk Denizcileri
- Tepegöz
- Oğuz Kağan Destanı
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 3. Kitap / Azak Kalesi'nin Fethi
- Denizaltıyı Vuran Kahraman
- Düşmana Göğüs Gerenler
- Dünyayı Sırtlayan Yiğitler
- Orhan Gazi / Beylikten Devlete
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 8. Kitap / Mısır Piramitlerinde
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 10. Kitap / Hollanda Macerası
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 4. Kitap / Kırım’ın Buzlu Denizi
- Düşmana Korku Salanlar
- Esaretten Kurtulan Nefer
- Ertuğrul Gazi / Aşiretten Beyliğe
- Barbaros Hayreddin Paşa - Kahraman Türk Denizcileri
- Kemal Reis - Kahraman Türk Denizcileri
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 1. Kitap / Marmara Korsanları
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 7. Kitap / Bağdat Çekirgeleri
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 6. Kitap / Dicle Serüveni
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 5. Kitap / Eşkıya Peşinde
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - Çalınan Ferman
- Evliya Çelebi Mecaraları / Çocukluğu Ve Rüyası
- Evliya Çelebi Maceraları / Siyah Lale'nin Peşinde
- Evliya Çelebi Mecaraları / Karadenizde Fırtına
- Evliya Çelebi Mecaraları / Marmara Korsanları
- Masal Ormanı
- Sihirli Nar
- Evliya Çelebi Mecaraları / Balkanlarda
- Denizlerin Ejderhası - Turgut Reis
- Kara Mürsel Reis(Kahraman Türk Denizcileri)
- Umur Bey-Kahraman Türk Denizcileri
- Piri Reis - Kahraman Türk Denizcileri
- Bamsı Beyrek
- Battal Gazi
- Boğaç Han
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu
- Çelebi Mehmet
- Evliya Çelebi Mecaraları / Buz Tutan Denizde
- Mehmet Kamil
- Mehmet Nuri Efendi - Kurtuluşun Kahramanları 3
- Anadolu ve Balkanlara Vurulan Mühür Yıldırım Beyazıd
- Evliya Çelebi Mecaraları / Edirne'de
- Satuk Buğra Han Destanı
- Uluç Reis
- Büyük Türk Gezgini Evliya Çelebi’nin Dünya Turu - 9. Kitap / Foncistan Yolunda
- Evliya Çelebi Mecaraları / Afrika Ormanlarında
- Evliya Çelebi Mecaraları / Yol Kesen Kara Haydaroğlu
- Kurtuluşun Kahramanları 2 (10 Kitap)
- KURTULUŞUN KAHRAMANLARI 3
- Halide Edip
- Küçük Şükriye
- Mehmet Nuri Efendi
- Onikiler
- Tülütabaklar
- Tek Kurşun Atmadan
- Taş Bebek
- Devletten İmparatorluğa Sultan 1.Murad
- Buz Adaları
- Kuşların Dilinden Hikayeler
- Kelile ile Dimne'den Aslan ile Tilki
- Evliya Çelebi Mecaraları / Piramitlerdeki Hazine
- Seydi Ali Reis - Osmanlı'nın Hint ve Mısır Donanmalarının Kaptanı
- Çanakkale'nin Kahramanları Set 1
- Sarıkamış
- Evliya Çelebi - Buz Adaları
- Evliya Çelebi Mecaraları / Bitlis Diyarında
- Evliya Çelebi Mecaraları / Foncistan'da
- Evliya Çelebi Mecaraları / Ege Macerası
- Evliya Çelebi Mecaraları / Ferman Peşinde
- Evliya Çelebi Mecaraları / Gelibolu'da
- Evliya Çelebi Mecaraları / Diyarbakır'a Kelekle Yolculuk
- Evliya Çelebi Mecaraları / Bağdat'ta
- Fatih Sultan Mehmet
- Evliya Çelebi Mecaraları / Mısır Çöllerinde
- Evliya Çelebi Mecaraları / Battal Gazi İstanbul´da
- Hasret Hikayeleri
İsmail Bilgin Alıntıları - Sözleri
- Düşenin dostu olmazmış…Doğru ,çok doğru bir söz. (Kut'ül Amare)
- "Bakalım gelecek günler kimi haklı çıkaracak göreceğiz.. " (57. Alay Çanakkale)
- Mehmed Akif'in dudakları kapır kıpır duadaydı. Sık sık dua ederdi. Namazlarını hiç aksatmaz,vakit geldi mi hemen yer ve mekân tanımaksızın namaza dururdu. Kumluk, taşlık, çimenlik onun için fark etmezdi. Çok görmüştü, kuru katılaşmış kum tabakaları üzerinde namaz kıldığını ve alnında pek çok kum tanesiyle namazına son verdiğini. (Zenci Musa)
- - Yiğit şu hançerini bana sat, -Olmaz -İyi fiyata alırım -Olmaz dedim ya, bizde silah satılmaz . Silahsız yiğit çıplaktır, bilmez misin ? Çekil yolumdan! -Omzundaki Şahini sat o zaman. -Olmaz dedim ya . Biz dostlarımızı da satmayız. -Şahin’den dost mu olurmuş . -Olur ya ... Haydi çekil şimdi yolumdan! (Diriliş / Osmanlılar Geliyor)
- Orta Asya ülkeleriyle de ilişkileri iyi... Rusya ile aralarını bozduk ama şimdi adeta ittifak halindeler. S-400 füzelerini almak için çalışıyorlar. Korkarım en büyük kozumuz da elimizden alınacak." "Neymiş o koz?" “NATO olarak füze sistemiyle sizi koruyoruz diyorduk. Onlar şimdi ilk defa kendi milli füze sistemlerini geliştiriyorlar. Üstelik bunları terör örgütleriyle savaşırken yapıyorlar." (Zenci Musa)
- Çeşmeye yaklaştığında, arkadaşlarının su içmek isteyen bir taşladıklarını görmüştü. Köpek bu taşlardan korunmak için acı acı havlayarak kaçıyordu. Arkadaşları yavruyu taşlamaya devam ediyorlardı.bu hareketini gören Hasan onlara çıkıştı: -Ne yapıyorsunuz, rahat bırakın o köpeği! -Sen Karışma! -Niye karışmicakmışım, o da su içmek istiyor? -o içemez. -neden içemezmiş ? -içtikten sonra içebilir. -Siz içtiniz ya... -olsun, o köpek su içemez. -Birgül demiş ve daha sonra arkadaşları ile köpek için kavga bile etmiş. Ama neticede köpek çeşmeden su içememişti. Hasanda yavruyu alıp ona bir kapta su vermişti. Kana kana su içen Köpek teşekkür etmek etmek ister gibi Hasan'ın karşına geçip tatlı tatlı havlama havlayıp Durmuştu. (Çanakkale İçinde Vurdular Beni)
- Gönüllerde, yüreklerde açan yaralar da kabuk bağlar mı? (Zenci Musa)
- Yaran ağır değil. Çabuk iyileşirsin bak sen de gazi oldun -Arkadaşlarım daha yüksek bir rütbeye kavuştular.Lakin ben ulaşamadım Hasan hoca anlamamış gibi sordu: -Neymiş o rütbe -Şehitlik (Gelibolu)
- "Sonrada adamların dikkatini dağıtmak için; asıl siz kim oluyorsunuz da bize hesap soruyorsunuz." (Fatma Seher Hanım / Erzurum - İzmit)
- Gönlüm yine bir afet-i hicrana dolaştı Sevda'yı muhabbet başıma gör neler açtı Bu hal-i perişanıma düşman bile şaştı Yine sevda'yı muhabbet gör neler açtı... (Sarıkamış)
- Pirincin içindeki siyah taşlardan değil beyaz taşlardan kork. (Sultan Alparslan)
- Çanakkale boğazı ile izmir körfezinin kapatılması için hazırlık emri verildi. (Çanakkale Savaşı Günlüğü)
- Dikkatlice ellerime bakardım, defalarca parmaklarımı sayardım; bir, iki, üç, dört, beş. “Tamam” derdim içimden. Sonra diğer elimin parmaklarını sayardım. “Bir, iki, üç, dört, beş parmaklarım tamam” derdim. Gizli bir sevinç yaşarken, gözlerimin önünde elini, kolunu, bacağını, gözünü, kafasını yitirenler bitiverirdi. O zaman içimde büyük tezat yaşar, sevincim kursağımda kalır, derin kederler içinde kaybolurdum. (57. Alay Galiçya)
- Herkes adamın gösterdiği yere baktı. -Fransız karakolunda bir Türk bayrağı. -Bayrağımız sallanıyor. -Bakın bakın. -Bayrağımız dalgalanıyor. -Hem de düşman karakolunda! (Küçük Yusuf / İstanbul)
- Olaylar çok hızlı gelişti.. (57. Alay Çanakkale)
- Allah her şeye kadirdir. (Elveda Balkanlar)
- Şimdi düşman boğazımıza hançerini dayamış, son yurdunda milletimizi ve İslam'ı esir etmek istiyor. Eller koştu, biz yerimizde saydık. Birbirimize, 'Ah, vah!' ederek tefrika içinde bölündük. Çalışmadan ilerleyemezsin, geride kalırsın viraneler ülkesine dönersin. Başına akbabalar toplanır, seni durmadan didikler. (Ankara'nın Ateştir Yolu)
- İnanmış dört adam bütün dünyayı etkiler. İnanmak, bir davaya inanmak her işin başıdır. (Kuşçubaşı Eşref)
- Osmanlı hükümeti, harbiye nezaretinin 1.Ordu dahilinde bir müstakil süvari tugayı kurulması için emir verdi. (Çanakkale Savaşı Günlüğü)
- "Ailelerinden, vatanlarından uzaktaki bu adaya getirilenler, yaklaşık altı yüz yıldır köklü ama şimdilerde ayakta ölmeye başlamış bir çınarı andıran devletin evlatları, ilk defa esareti tadıyor, bu esaret rüzgarının esmesiyle, içlerinde yeşillenen ümit yaprakları titriyordu." (Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa)