diorex
ARTUKBEY

Zamanın Daha Kısa Tarihi - Stephen W. Hawking Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zamanın Daha Kısa Tarihi kimin eseri? Zamanın Daha Kısa Tarihi kitabının yazarı kimdir? Zamanın Daha Kısa Tarihi konusu ve anafikri nedir? Zamanın Daha Kısa Tarihi kitabı ne anlatıyor? Zamanın Daha Kısa Tarihi PDF indirme linki var mı? Zamanın Daha Kısa Tarihi kitabının yazarı Stephen W. Hawking kimdir? İşte Zamanın Daha Kısa Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.06.2022 12:00
Zamanın Daha Kısa Tarihi - Stephen W. Hawking Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Leonard Mlodinow

Yazar: Stephen W. Hawking

Çevirmen: Selma Öğünç

Orijinal Adı: A Briefer History Of Time

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9789759919467

Sayfa Sayısı: 129

Zamanın Daha Kısa Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Evren hakkında gerçekten ne biliyorsunuz? Bunu nasıl biliyorsunuz? Evren nereden geliyor ve nereye gidiyor? Zamanın Kısa Tarihi'nin özünü oluşturan bu sorular, bu kitabın da odağında.

(...)

Ayrıca, yeni kuramsal ve gözlemsel sonuçları ekleyerek kitabı güncelleme fırsatı bulmuş olduk. Zamanın Daha Kısa Tarihi, fizik kuvvetlerini birleştiren eksiksiz bir kuramın bulunmasıyla ilgili son gelişmeleri de anlatıyor. Özellikle sicim kuramında meydana gelen gelişmeleri ve fizik kuramlarının birliğine işaret eden görünürde farklı kuramların benzerliklerini ya da "ikiliğini" anlatıyor.

(...)

Kırk yıl kadar önce Richard Feynman, "Hâlâ keşifler yapılan bir çağda yaşadığımız için şanslıyız. Tıpkı Amerika'nın keşfi gibi; bir kereden fazla keşfedilmez. Çağımız, doğanın temel yasalarının keşfedildiği çağdır" demişti. Bugün, evrenin doğasını anlamaya her zamankinden daha yakınız. Bu kitabı yazma amacımız, bu keşiflerin ve sonuçta ortaya konan yeni gerçeklik tablosunun heyecanını paylaşmaktadır."

(Arka Kapak)

Evrenin bilinmezlerini hangimiz merak etmeyiz ki?.. Yalnızca bilinmezlerini değil, hakkında bildiklerimiz bile hâlâ bir merak konusu değil midir?.. Evren nereden gelip nereye gidiyor? Onun hakkındaki bilgileri nereden ve nasıl elde ediyoruz? Ya da gerçekten neyi ne kadar biliyoruz? Bütün bu soruların yanıtını almak için çağımızın en önemli fizikçisi Stephen Hawking'den daha yetkili bir başvuru düşünülemez herhalde. Hawking, bu konuda yazdığı ilk kitabı Evrenin Kısa Tarihi yayımlandığında gördüğü büyük ilgi yanında bir o kadar da yeni bir talebi karşılamak zorunda kaldı. Stephen Hawking bu kez Zamanın Daha Kısa Tarihi'ni yazarak evrenle ilgili tüm kuramları yeniden ele aldı. Bilimsel olarak kanıtlar ile sonuçlar elbette yeni kitabında da aynı. Ama bu kitabın en önemli farkı, önemli kavramları daha rahat anlaşılacak biçimde açıklamış olması. Zamanın Daha Kısa Tarihi, çağdaş fiziğin en zor konularından söz eden ancak sıradan birine bile anlatmayı başarabilen bir kitap.

(Tanıtım Yazısından)

Zamanın Daha Kısa Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • Einstein, 1908 ve 1914 yıllan arasında, özel görelilik kuramıyla uyumlu bir kütleçekimi kuramı bulmak için bazı başarısız girişimlerde bulundu. Sonunda 1915te, bugün genel görelilik kuramı dediğimiz, çok daha devrimci olan bir kuramı öne sürdü
  • Baktığımız her yönde evrenin aynı göründüğünü gösteren bütün bu kanıtlar, ilk bakışta evrende özel bir yerimiz varmış izlenimini verebilir. Özellikle de, bütün diğer galaksilerin bizden uzaklaştığını gözlemliyorsak, evrenin merkezinde olduğumuzu düşünebiliriz. Yine de bir başka açıklama daha var: Evren bir başka galaksiden bakıldığında da her yönde aynı görülebilir.
  • Gözlemlediğimiz kadarıyla geçmiş sabittir ve geçmişe yolculuk yapmayı mümkün kılacak bükülmenin olmadığı görülmüştür. Öte yandan, gelecek bilinmez ve açıktır; yani gereken eğrilmeye sahip olabilir. Bu, herhangi bir zaman yolculuğunun gelecekle sınırlı olacağı anlamına gelir. Kaptan Kirk ve yıldız gemisi Atılgan'ın şimdiki zamana dönmesinin hiç yolu yoktur. Belki de bu, dünyanın neden gelecekten gelen turistlerle dolup taşmadığını açıklıyor, ama geçmişe dönüp tarihi değiştirmek mümkün mü, değil mi sorusundan kaynaklanan bir başka tür sorundan kaçamıyor: Neden tarihle sorunumuz var? Örneğin, biri geçmişe gitti ve Nazilere atom bombasının sırrını verdi ya da siz geçmişe gidip, büyük büyük büyükbabanızı çocuk sahibi olmadan önce öldürdünüz. Bu paradoksun pek çok biçimi var, ama temelde aynılar: Geçmişi değiştirmekte özgür olsaydık, çelişkiye düşerdik.
  • ‘’ Bazı insanlar, evrenin başlangıcıyla ilgili soruyu metafiziğin veya dinin konusu olarak görürler. Onlara göre her şeye gücü yeten Tanrı, evrenin başlangıcını dilediği gibi şekillendirebilir.Evet böyle olabilir, ama bu durumda Tanrı, evreni keyfi bir yolda gelişecek biçimde tasarlayabilirdi.Ancak öyle görünüyor ki Tanrı, evrenin belirli fizik kanunlarınca ,çok düzenli bir şekilde yavaş yavaş gelişmesini tercih etmiş. Bu durumda , evrenin başlangıcını da yöneten yasaların olabileceğini varsaymak, aynı ölçüde akla yakın görünüyor.’’
  • Maxwell'in kuramını Newton yasalarıyla uzlaştırmak için, her yerde, hatta "boş" uzayda bile esir denilen bir madde olduğu öne sürüldü.
  • Aslında tüm evreni birbirinin üzerine binmiş parçalar yağını olarak tanımlayabiliriz. Bir noktanın konumunu belirlemek için her parçada farklı üçlü koordinat grubu kullanırız.
  • Merkür'de bir gün, gezegen yılının üçte ikisi kadar sürer; yüzey ısısı güneş varken 400°C'nin üzerindedir ve gece neredeyse -200°C'ye düşer. Ancak gezegenimizden ne kadar farklı olsa da, Merkür'ü her saniye milyarlarca kilo maddenin yandığı, merkezinde ısının onlarca milyon derecelere ulaştığı tipik bir yıldız gibi düşünmek çok zordur.
  • Bugün, evrenin doğasını anlamaya her zamankinden daha yakınız.
  • Esir kuranıma göre ışık esirin içinde ışık hızında yol alıyor. Esirin içinde ışığa doğru hareket ettiğinizde, ışığa yaklaşma hızınız, esirde hareket eden ışığın hızının ve sizin esirdeki hızınızın toplamı olacaktır. Diyelim ki siz hareket etmezseniz ya da farklı bir yöne doğru hareket ederseniz, ışık size daha hızlı ulaşacaktır. Ancak ışığın hızı, bizim ışığın kaynağına doğru hareketimizin hızına kıyasla çok büyük olduğundan, hızdaki farklılığı ölçmek çok zordur.
  • Göreliliğin iyi bilinen sonuçlarından biri de, Einstein'ın ünlü denklemi E= mc2 (E enerji, m kütle ve c ışık hızı) olarak özetlenen, kütle ve enerjinin eşitliğidir, insanlar bu denklemi genellikle, örneğin bir parça maddenin saf elektromanyetik ışınıma çevrilmesiyle ne kadar enerji üretileceğini hesaplamak için kullanırlar. (Işığın hızı çok büyük olduğundan, çıkan sonuç da çok büyüktür; örneğin Hiroşima şehrini yok eden bombadaki enerjiye çevrilen maddenin ağırlığı 28,35 gramdan daha azdı.) Ancak denklem bize enerjisi artan bir nesnenin kütlesinin de artacağını ve buna bağlı olarak ivmeye direncinin artacağını ya da hızının değişeceğini de söyler.
  • Hem Aristoteles, hem de Newton mutlak zamana inanıyordu. Yani, iki olay arasındaki zaman aralığının kesin olarak ölçülebileceğine, iyi bir saat kullanılması koşuluyla her kim ölçerse ölçsün, aynı sonuçlara varılacağına inanıyorlardı. Mutlak uzayın tersine, mutlak zaman New-ton yasalarıyla uyumluydu. Pek çok insan bunu sağduyuya uygun bir görüş olarak kabul etti. Ancak XX. yüzyılın fizikçileri, hem zaman hem de uzay hakkındaki görüşlerin değişmesi gerektiğini anladılar.
  • Bilim felsefecisi Kari Popper'a göre iyi bir kuram, ilkesel olarak çürütülebilecek veya gözlemlerle yanlışlığı kanıtlanabilecek bir dizi kestirimde bulunabilecek nitelikte olmalıdır. Yeni deneylerin kestirimlerle uyuştuğu gözlemlendikçe kuram ayakta kain, ona olan güvenimiz artar; ancak kuramla çelişen yeni bir gözlem, o kuramı bir kenara atmamızı ya da değiştirmemizi gerektirir.
  • Işığın yayılmasıyla ilgili doğru kuram, ancak 1865'te, elektrik ve manyetik kuvvetleri tanımlamada kullanılan kısmi kuramları bir araya getirmeyi başaran İngiliz fizikçi James Clerk Maxwell tarafından öne sürüldü. Elektrik ve manyetik kuvvetler eski dönemlerden beri biliniyor olsa da, elektrik yüklü iki cisim arasındaki gücü yöneten nicel yasalar ancak XVIII. yüzyılda, ingiliz kimyacı Henry Cavendish ve Fransız fizikçi Charles Augustin de Coulomb tarafından saptandı. Birkaç on yıl sonra, XIX. yüzyılın başlarında bazı fizikçiler aynı şekilde manyetik kuvvet yasalarını saptadı. Maxwell, elektrik ve manyetik güçlerin birbirlerine doğru hareket eden parçacıklardan kaynaklanmadığını matematiksel olarak gösterdi; her elektrik akımı ve yükü, çevrelendiği uzayda bir alan yaratıyor ve bu alan, o uzaydaki her elektrik akımına ve yüküne bir kuvvet uyguluyordu. Maxwell, elektrik ve manyetik kuvvetleri tek alanın taşıdığını buldu; yani elektrik ve manyetik aynı kuvvetin ayrılmaz parçalarıydı. Buna elektromanyetik kuvvet adını verdi ve bu kuvveti taşıyan alana da elektromanyetik alan dedi.
  • Güneşimizin dışında bize en yakın yıldız olan Proksima Erboğa (Alpha Centauri C olarak da biliniyor) gezegenimizden dört ışık yılı uzaklıkta. Bu öylesine büyük bir uzaklık ki, tasarlanmış en hızlı uzay gemisiyle bile oraya ulaşmak yaklaşık on bin yıl sürer.

Zamanın Daha Kısa Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu şehir değil bu evren girdap gülüm: Yaklaşık iki yıl öncesi sabaha kadar ayağımda bebek sallıyordum ve mecburen çok kültürlü biriydim. Günümüzde vaziyetler tam tersi.Zannedersin ilime irfana küstüm.Zaten zaman yetersizliğinden akıcı olmayan,bana hiçbir şey katmayan,tabiri caizse;kahve ve mum olan ortamda ambiyansı tamamlamak adına, bir nevî ”şekil olsun” diye yazıldığını anladığım kitaplarla hem-men yollarımı ayırıyorum.Bu tür kitaplar dizi sektörümüzün harikalığı gibi, ne gidiyorsa onu yapmaya çalışıldığı çok aşikar çünkü.Her neyse bu kitabın öyle kitaplardan olmadığı bir o kadar aşikardı.Fakat bir çok satırında anlatılanı anlayabilmek için birden fazla okumam gerekti.Bu da bana ivme kaybettirdi.Ah, pardon okuduğum kitaptan dilime bir kaç fiziki terim bulaştı.Ve bunları tabiki cümle içinde kullanmam gerekiyordu. İlk defa bilim kitabı okuyarak aslında ne kadar keyifli olduğunu ve buna ne kadar aç olduğumu anladım ve neden ilk olduğu için kızdım kendime.Okudukça okuyasım geldi ve sonra,ee sonra nolmuş dedim her sayfada.Merak ettikçe çocuğumu seri şekilde ayak altından kaldırıp okumaya koyuldum.(Bu ayak altından kaldırma olayı, ayağım ve çocuğum arasına bir yastık koyup üçünü birden sağa sola sallamak oluyor.)bakın mesela bu parentez açma huyuda bana kitaptan yadigar.Tek rahatsız eden kısmı her okura hitap etmesi adına (zannediyorum) çok fazla parantez açılmasıydı.Özellikle de daha bilinmeyen terimler dururken elips (uzatılmış daire) şekline açılan parentez(ler)gibi.Elipsin ne olduğunu bilmeyen bir canlı türü kuvark,nötrino,pozitronu ne bilsin?Dalga geçer gibi geldi bana biraz ama yok canım adamlar ilim irfandan kısa devre yapmıştır neden küçümsesinler durduk yere hem zaten son sayfalarda sözlük bile yapılmış öğrenmeyen kalmasın diye iyi niyetimle telkin ettim kendimi.Seviyorum çünkü bu hayata karşı Zeynep Değirmencioğlu duruşumu. Fakat kitap gerçekten çok iyiydi.Ve bu güzel kitapta beni en çok etkileyen ise yapılan araştırmalarda çürüyen yüzlerce teze rağmen ısrarla ve azimle rotanın yeniden hesaplanması oldu.Misal ben ikinci denemeden sonra (ki ben ne anlarım ilim irfandan en fazla elmalı kekin denemesidir) "kızım sen bu işi halledemedin, kabul et, dönülmez akşamın ufku böyledir."der ve vazgeçerim.Ama kitap, aslında olaylar her zaman ipe dizilmiş bamya kurusu gibi hizada durmaz.Keşke olsa öyle şeyler; ama olmaz ,çünkü bu işler böyledir. Yanılmak ve tökezlemek, yeniden kalkıp daha başka bir güçle devam etmek; zafere yürümenin şanındandır diyordu her fırsatta. Özetle,şiddetle tavsiye ettiğim bir kitaptı.Bu dünyaya kısacası, bir kartela veya var olan yerküremizin konsantre hali diyebiliriz. Ama böyle abartı bir konsantre. Sıkıştıra sıkıştıra, adım başına yüzlerce insan düşüyor. Hangisinden bahsedeceğiz, biter mi o iş öyle? Sekiz yüz elli milyar çeşit insan var.Daha biz sıradan çinko piller olarak insanları anlayamazken evreni anlamak hayli komplike bir durum. Ama sırf -vayy be-demek için bile okumanızı tavsiye ediyor ve bu güzel kitao için ikiyüzellibirinci kez @cgdsrkmz a teşekkür ediyorum. (ʙüşʀᴀ)

Zamanın Kısa Tarihi kitabından sonra bu kitap, kütle çekimi kuvvetini yöneten yasalara özel bir önem veriyor. Kütle çekimi kuvveti, dört kuvvet kategorisi içinde en zayıfı olsa da, evrenin büyük ölçekli yapısını biçimlendiriyor. Genel görelilik kuramına göre geçmişte, zamanın gerçekten başladığı, büyük patlama denilen sonsuz yoğunluk durumunun olması gerekmektedir. Aynı şekilde, eğer bütün evren çökerse, gelecekte, zamanın sona erdiği, büyük çöküş diyebileceğimiz bir başka sonsuz yoğunluk durumunun da olması zorunlu. Bütün evren çökmese bile, kara delikleri oluşturmak üzere çöken herhangi bir bölgede tekillikler ortaya çıkacaktır. Bu tekillikler, kara deliğe düşen biri için zamanın sonu olacaktır gibi çıkarımlar yaptım :) okumanızı tavsiye ederim. (Kaside Diyalektik)

Evrenin başlangıcı, olası bitiş senaryoları, izafiyet teorisi, zamanın ortaya çıkışı, evrenin niceliği ve niteliği, tüm var oluşu açıklayan bir teorinin mümkün olması gibi temaları işleyen makalelerden oluşan nefis bir kitap. En zorlu konular, en anlaşılır şekilde ele alınmış. Kozmogoni hakkında merak ettiğiniz birçok soruya cevap bulabilirsiniz. (Pınar Mi)

Zamanın Daha Kısa Tarihi PDF indirme linki var mı?

Stephen W. Hawking - Zamanın Daha Kısa Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zamanın Daha Kısa Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Stephen W. Hawking Kimdir?

Çocukluğu ve eğitim yılları

Hawking sekiz yaşındayken, Kuzey Londra'dan 20 mil uzaktaki St Albans'a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi. Hawking daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimiüzerine çalışma yoktu. Cambridge'de danışman olarak Fred Hoyle'u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu. 1973'de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra HawkingUygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979'dan sonra matematik bölümünde Lucasian matematik profesörü oldu. Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlemento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da Isaac Newton'a verilmişti. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucuda karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olmadığıydı. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu.

Hastalığından sonraki yaşamı

Stephen Hawking 1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Şu anda Hawking, bilimsel uğraşlarında ve günlük yaşantısında çevresinden veailesinden büyük destek almaktadır. Konuşmak istediği anda, elindeki elekronik aleti sıkarak, sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına, dakikada ortalama 10 kelimeyi sıralayabilmektedir. Bu sessiz konuşan dehanın, özel bilgisayarının hafızasında yaklaşık 2600 kelime bulunmaktadır. Böylece herhangi bir kelimeyi söylemek istediğinde ekrana yazabilmektedir. Sağlıklı insanların konuşmalarında kullandığı kelime sayısı da 2500 civarındadır. Dolayısıyla Hawking, duygularını ifade etmede kelime sıkıntısı çekmemektedir.

Stephen Hawking kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40 dile çevrildi; evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarını geliştirecek kadar da sattı. Hawking, hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturmaktadır. Son kitabı “Ceviz Kabuğundaki Evren”de, dünyanın büyük bir felaket ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmişti. Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” kitabı, Hawking'e asıl şöhreti getirmişti. İlk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir. Yeni kitabıyla yazar, bizleri çoğu kez gerçeklerin kurmacadan daha şaşırtıcı olduğu teorik fiziğin en üst noktalarına çıkarıyor ve evrenin temel ilkelerine dair anlaşılır yorumlarda bulunuyor. Görelilik kuramından zaman yolculuğuna, süper kütle çekiminden süpersimetriye, kuantum teorisinden M-Kuramı’na ve bütünsel beyin algılanımına kadar evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralayan kitap, Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman'ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalışıyor. Okur, kitabı bir bilimsel eser olarak algılayabileceği gibi, rahatlıkla bir bilim–kurgu romanı gibi de değerlendirebilir. Hawking'in “karmaşık önermeleri günlük yaşamdan çekip aldığı analojilerle resmetme becerisi” buna imkân tanımaktadır. 2012'de “Büyük Tasarım” adlı kitabını da çıkartmıştır. Kitaplarında genellikle bir Yaradan'ın varlığını inkar eden Stephen Hawking, Her Şeyin Teorisi (Birleştirilmiş Alan Kuramı)’ne ulaşıldığı zaman, kainat’ın yaratım sürecinde, ‘Tanrı’ kavramına ihtiyaç olmadığını da net bir dille ifade etse de daha sonraları Kanal D Londra Temsilcisi Ayşegül Ekinci'nin röportajında, ilk kez Tanrı'ın varlığını kabul etti. Röportaj sırasında sorulan bir soruya Hawking'in çalışma ekibinin de şaşırdığı görüldü. Hawking, Tanrı ile ilgili sorulan soruya "Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, Bilim Kuralları'nı koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez..." cevabını verdi.

Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır. 1982'de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society'nin ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi) üyesidir.

Stephen Hawking yazdığı çocuk kitaplarıyla birlikte çocukları etkileyip onları evrenbilime yanaştırmıştır. Yazdığı kitaplar çocukların hayal dünyasını da genişletmiştir.

Stephen W. Hawking Kitapları - Eserleri

  • Zamanın Kısa Tarihi
  • Kara Delikler
  • Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar
  • Büyük Tasarım
  • Zamanın Daha Kısa Tarihi
  • Kara Delikler ve Bebek Evrenler
  • Ceviz Kabuğundaki Evren
  • Aforizmalar
  • Benim Kısa Tarihim
  • Her Şeyin Teorisi
  • Zamanın ve Uzayın Doğası
  • Zamanın Resimli Kısa Tarihi
  • Evrene Açılan Gizli Anahtar 1
  • George ve Büyük Patlama
  • George'un Kozmik Hazine Avı
  • George ve Kırılmayan Şifre
  • George ve Kozmik Hazine Avı
  • The Grand Design
  • Uzay ve Zamanın Doğası
  • The Theory of Everything

Stephen W. Hawking Alıntıları - Sözleri

  • "Tanrı zar atmaz." Fakat tüm kanıtlar Tanrı'nın uslanmaz bir kumarbaz olduğunu ve mümkün olan her vesileyle zar attığını göstermektedir. (Kara Delikler)
  • Yerçekimi maddeyi bir araya toplarken, dönme kuvveti dağıtır. İlk sorum, dönme hareketinin evrenin sıçramasına yol açıp açamayacağı oldu. (Benim Kısa Tarihim)
  • Erken ölüm olasılığı ile karşı karşıya olduğunuzda yaşamın yaşanmaya değer olduğunu ve yapmak istediğiniz birçok şey bulunduğunu kavrarsınız. (Kara Delikler)
  • Genişleyen evren, bir yaratıcının varlığını ortadan kaldırmıyor; ama bunu ne zaman yapmış olabileceğine dair bazı sınırlar getiriyor. (Her Şeyin Teorisi)
  • "Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir..." (Aforizmalar)
  • Bu renklerin nedeni, ışığın, köpüğü oluşturan ince su tabakasının her iki tarafından yansımasıdır. Beyaz ışıkta, hepsi değişik renkli, ışık dalgaları bulunur. Bazı dalga boyları için, dalga boylu, yani değişik renkli, ışık dalgaları bulunur. Bazı dalga boyları için sabun tabakasının bir tarafından yansıyan dalgaların tepeleri öbür tarafından yansıyan dalgaların çukurlarına denk düşer. Bu dalga boylarına karşılık olan renkler yansıyan ışıkta bulunmaz, böylece ışık renkli gözükür. (Zamanın Kısa Tarihi)
  • Einstein, hiçbir zaman kara deliklere inanmadı. Üstelik, bu düşüncesi, genel göreliliği savunan çoğu kişi tarafından da paylaşıldı. Kuantum kuramının kara deliklerin tamamen kara olmadığını kastettiği hakkındaki keşfim üzerine, bir seminer vermek için Paris'e gitmiştim. Seminerim oldukça tekdüze geçti, çünkü o sırada Paris'te neredeyse hiç kimse kara deliklere inanmıyordu. (Ceviz Kabuğundaki Evren)
  • Baktığımız her yönde evrenin aynı göründüğünü gösteren bütün bu kanıtlar, ilk bakışta evrende özel bir yerimiz varmış izlenimini verebilir. Özellikle de, bütün diğer galaksilerin bizden uzaklaştığını gözlemliyorsak, evrenin merkezinde olduğumuzu düşünebiliriz. Yine de bir başka açıklama daha var: Evren bir başka galaksiden bakıldığında da her yönde aynı görülebilir. (Zamanın Daha Kısa Tarihi)
  • "Sessiz insanlar, en gürültülü zihinlere sahiptirler." (Aforizmalar)
  • Kara delikler o kadar da kara değiller (Kara Delikler)
  • Işığın sonlu ama çok büyük bir hızla gittiği ilk olarak 1676 yılında Danimarkalı gökbilimci Ole Christensen Roemer (Römer) tarafından bulundu. Uydularının Jüpiter'in gölgesinde kalması olaylarının düzensiz olduğunu gözlemledi Roemer. Demek ki uydular sabit bir hızla dönmüyorlardı. Dünya ve Jüpiter, güneş etrafında yörüngelerini çizerken, aralarındaki uzaklık değişir. Roemer, Jüpiter'in uydu tutulmalarının biz Jüpiter'den uzaktayken daha uzun sürdüğünü fark etti. Bunu, uydular bizden uzaklaştıkça ışıklarının, bize erişebilmek için daha uzun zaman almasına bağladı. Ancak, Jüpiter’in dünyadan uzaklığındaki değişimleri ölçerken yaptığı hatalar sonucu, bugün saniyede 300.000 km olarak bildiğimiz ışık hızını saniyede 225.000 km olarak hesaplayabildi. Bu hataya rağmen, Roemer'in ışığın sonlu hızla gittiğini kanıtlamakla kalmayıp, bu hızı ölçerek elde ettiği başarı olağanüstüydü-hele bunu Newton'ın Matematiğin İlkeleri kitabının yayınlanmasından on yıl önce sağlamış olduğu göz önüne alınırsa.  (Zamanın Kısa Tarihi)
  • Onun fikirlerine ve yargılarına hep saygı duydum. (Benim Kısa Tarihim)
  • Evren, sandığınız gibi, sadece tek bir geçmişe sahip değildir. Çünkü bir dahaki sefere olacakları belirlemek için zar atmaya devam eder. (Ceviz Kabuğundaki Evren)
  • (...) fakat kuşku yok ki insanlar dine bağlı kalmaya her daim devam edecekler, zira bir yandan din avuntu ve huzur sağlarken, diğer yandan da insanlar ya bilime güvenmiyor ya da bilimi anlamıyor. (Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar)
  • Nesnel bir gerçekliğin var olduğuna inanmak için gerçekten bir nedenimiz var mı? (Büyük Tasarım)
  • Fizikde hangi okula gittiğinizin veya kiminle tanıştığınızın bir önemi yok. Ne yaptığın önemli. (Benim Kısa Tarihim)
  • Hala evrenin gerçek zamanda büyük patlamada bir başlangıcı olduğuna inanıyorum. Fakat sanal zamanda evrenin başlangıcı veya sonu yoktur. Bu evrenin başlama şeklinin fizik yasaları tarafından belirleneceği anlamına gelir. Tanrı'nın evrenin bizim anlayamayacağımız gelişi güzel bir şekilde işlemesini seçtiğini söylemek zorunda değiliz. Bu Tanrı'nın var olup olmadığı hakkında hiçbir şey söylemez. Yalnızca onun gelişi güzel olmadığını söyler. (Kara Delikler ve Bebek Evrenler)
  • Kısacası, güzel bir uzaylı uçan dairesiyle inip sizi içeri davet ederse uyanık olun. Kısırdöngü halinde tekrarlayan bitimli süre tarihlerinden birine düşebilirsiniz. (Benim Kısa Tarihim)
  • "Tüm olası dünyaların en olası olanında yaşıyoruz. " (Kara Delikler)
  • Dünya'da ne olursa olsun, evrenin geri kalanı kayıtsız olarak yaşamını sürdürecektir. (Kara Delikler ve Bebek Evrenler)

Yorum Yaz