Yüzbaşının Kızı - Aleksandr Puşkin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yüzbaşının Kızı kimin eseri? Yüzbaşının Kızı kitabının yazarı kimdir? Yüzbaşının Kızı konusu ve anafikri nedir? Yüzbaşının Kızı kitabı ne anlatıyor? Yüzbaşının Kızı kitabının yazarı Aleksandr Puşkin kimdir? İşte Yüzbaşının Kızı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 24.02.2022 02:00
Yüzbaşının Kızı - Aleksandr Puşkin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aleksandr Puşkin

Çevirmen: Ergin Altay

Orijinal Adı: Капитанская дочка

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750517310

Sayfa Sayısı: 198

Yüzbaşının Kızı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yüzbaşının Kızı, modern Rus edebiyatının kurucu figürlerinden Puşkin’in belgesel gerçekçilik konusundaki mahareti ile kişisel öykülere açılan hayal gücü zenginliğini benzersiz bir şekilde birleştiren, eşine az rastlanır bir tarihsel roman.

Pyotr Grinyov, 17 yaşına geldiğinde, emekli bir asker olan babasının ısrarıyla askerliğini yapmak için Orenburg’a gönderilir. Burada Yüzbaşı Mironov’un kızı Maşa’ya âşık olur. Maşa ile Pyotr arasındaki aşk başladıktan kısa süre sonra Pugaçov ayaklanması patlak verir. Rusya’nın uzun modernleşme serüveninde Çar Petro tarafından tasfiye edilene kadar kritik roller oynayan Kazakların da desteğiyle “ayaklanma” büyür. Maşa ile Pyotr arasındaki ilişkinin arka planına kişisel anlatıları şekillendiren Pugaçov Ayaklanması oturur. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin’in tarihsel romana kattığı simetri, denge ve ikna edicilik ilkelerinin hayatiyetini gösteren, çarpıcı bir anlatı.

“Yüzbaşının Kızı, Puşkin’in Rus nesrini yarattığı öykülerden biridir. Bu nesnel, berrak, yapmacıksız ve vurucu anlatı ancak Puşkin gibi gerçek bir şairin elinden çıkabilirdi.”

ROBERT CONQUEST

Yüzbaşının Kızı Alıntıları - Sözleri

  • Elbiseni yeniyken, şerefini gençken koru…”
  • Benden iyisini bulursan, hatrına gelmem Benden kötüsüne varırsan, çok anarsın beni..
  • "Ceketini yeniyken, şerefini gençken koru."
  • Benden daha iyisini bulursan beni unutursun, Benden daha kötüsünü bulursan beni hatırlarsın.
  • Gerçekle rüyanın örtüştüğü bir ruh hali içindeyim.
  • Düşünceler içindeydim. Bu düşüncelerin bir kısmı da hüzün doluydu.
  • "Hayat gitgide çekilmez olmaya başlamıştı. Yalnızlıkla, işsizlikle beslenen, karanlık bir umursamazlığa gömüldüm."
  • Daha iyisini bulursan unutursun beni, Daha kötüsüne düşersen ararsın beni
  • Benden iyisini bulursan, Hatırına gelmem Benden kötüsüne varırsan, Çok anarsın beni... Türkü
  • "Ruhumda huzursuzluk hiç bitmiyor."
  • Şu erkekler ne tuhaf şeyler. Bir hafta sonra muhakkak unutacakları bir kelime için birbirlerini doğramaya hazırdırlar.
  • En kötü barış en iyi kavgadan güzeldir.
  • Fazla söz insanı günaha sokar.

Yüzbaşının Kızı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yüzbaşının Kızı: Roman; Pyotr Andreviç adındaki gencin başından geçen epik ve lirik olaylardan oluşmaktadır. Daha çok aşk romanı olduğu bilinse de bence kitabın canlılığını büyük oranda koruyan, gerçekleşen ayaklanmalardır. Baş karakterimizin Marya ile olan aşkı ise bana Yeşilçam'ın klasiklerini andırdığı için çok hoşuma gitti. Saf aşkı ve onurlu mücadelesi ile Pyotr Andreviç'in bu güzel hikayesi tarihte bir zamanlar yaşanmış olduğundan da romanı ilgi çekici hâle getiriyor. Ayrıca kitapta Rusların karakterize özellikleri de belirginleştirilmiş, okunulası bir kitap tavsiye ederim. (Rabia)

Yüzbaşının Kızı .: ♡"Benden iyisine düşersen beni unutursun. Benden kötüsüne düşersen beni ararsın..." 18. Yüzyıl Rusya’sında, rejimin çalkantılı ve belirsiz olduğu bir dönemde orduya katılan genç asilzade Pyotr Andreyiç Grinyov ile taşralı Maşa arasındaki aşkın geri planında, söz konusu yıllara damgasını vuran “Pugaçov Ayaklanması” yer almaktadır. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin’in tarihsel romana kattığı ikna edicilik ilkelerinin kaleme alındığı Rus Edebiyatının başyapıtları arasında ilk sırada yer almaktadır. Aleksandr S. Puşkin'in bu romanı Rus ve Dünya Edebiyatı üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Dünya klasiklerinin arasında sürükleyici ve okuyucuyu içerisine çeken tarihsel aşk romanıdır. Akıcı bir dille yazıldığı için bir solukta okunacak enfes bir kitap. Tavsiye ederim (Şeyma nazlı)

Kitap her ne kadar genç bir subayın aşık olduğu kadına kavuşmasını amaçlasa da bu amacı ortaya koyup dostluk, düşmanlık, Pugaçov Ayaklanması, siyaset ve bir o kadar da iyi diyaloglarla çevirmiş. Bu yüzden bu romana direkt aşk romanı diyemeyiz. **spoiler içerir** Dikkatimi çeken noktalar ise şunlar oldu: •Gözü pek genç subayımız Pyotr Andreyiç Grinyov, taşralı Maşa'ya aşık oluyor. Maşa bir yüzbaşının kızı, annesi de yüzbaşı kadar savaşmaktan çekinmeyen yürekli bir kadın. Fakat Maşa yaşadığı ortama ve ebeveynlerine göre fazla korkak bir karakter. •Puguçev...Her ne kadar ayaklanma başı olsa da Andreyiç'in iyiliğine vefa göstermesi "İyilik eden iyilik bulur." için güzel bir gönderme. •Savalyiç...İyi ki 18.yy.da değiliz dedirtti. Savalyiç "efendilerine(!)" o kadar bağlı ki onların tüm aşağılamalarına susup gerekirse onlar için canını hiç çekinmeden verir. İhtiyar bir adamın köle olarak kullanılaması yüreğimi burktu. O dönemlerdeki soylu-köle ilişkileri de kitapta güzel bir şekilde yansıtılmış. •"Türk ve İsveç askeri olsa değerdi ama Kazak haydutları..." kitapta birkaç yerde Türklerden bahsedilmiş. Her ne kadar 18.yy.da güçlü bir Osmanlı olmasa da yine de Ruslar üzerinde etkili olduğumuz hissediliyor. •Kitabın şu kısmında "Eski zaman yargılama yöntemi içinde işkence öylesine kökleşmişti ki, onu ortadan kaldıran hayırlı yasa, uzun bir süre etkisiz kaldı. Sanığın suçu üstlenmesi, onun gerçekten suçlu olduğunu göstermeye yeterli bir kanıt sayılıyordu. sağlıklı bir hukuk kavrayışına tam anlamıyla aykırı, temelsiz bir görüş. Çünkü sanığın suçu yadsıması nasıl onun suçsuzluğuna kanıt olmazsa, bunun gibi, suçu üstlenmesi de suçluluğunun kanıtı olamaz. Hatta günümüzde bile, işkencenin, bu barbarca yöntemin kalkmasından yakınan yargıçlar bulunduğunu işitiyorum. Bizim zamanımızdaysa onun gerekliliğinden kimsenin kuşkusu yoktu; ne yargıçların, ne de sanıkların." yapılan işkencelerin boyutunu kavrayabiliyoruz. Yine kitapta Kazakların kafasının kazındığı, işkenceden korkunç bir hâl aldığı da betimlenmiş. Bu yüzden soydaşlarımız için ayrıca üzüldüm. Roman hızlıca bitirilebilecek akıcı bir tarzda yazılmış. Okurken tarihi aşk filmi izliyormuş hissini veriyor. Kitaplığımızda bulanması gereken klasiklerden. kitap/yuzbasinin-kizi--903 yazar/aleksandr-puskin (R.Y.)

Kitabın Yazarı Aleksandr Puşkin Kimdir?

Aleksandr Puşkin (Rusça: Алекса́ндр Серге́евич Пу́шкин; 6 Haziran 1799 - 10 Şubat 1837), Rus şâir ve yazar. Rusya'nın "ulusal şâir"i ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir.

Yaşamı

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 6 Haziran 1799'da Moskova'da doğdu. Babası Sergey Lvoviç Puşkin, soylu bir ailenin ilk çocuğudur. Annesi Nadejda Osipovna Hannibal'in büyük dedesi Etiyopyalı Abraham Petroviç Hannibal, Rus Çarı I. Petro'nun vaftiz oğlu ve çarlık ordusunda seçkin bir subaydı. Puşkin, soylu bir ailenin üyesiydi. Annesi ve babası eğitimli insanlardı. Puşkin, ilk bilgilerini Fransız mürebbiyelerden edindi. Henüz sekiz yaşındayken Fransızca ve Rusça öğrenmişti. 11 yaşına geldiğinde özgürlükçü ve hicivci yazarlarını beğendiği Fransız edebiyatından etkilenerek Fransızca şiirler ve güldürüler yazmaya başlamıştı.

Döneminin tanınmış şair ve yazarları, Puşkin'in evine gelip gidenler arasındaydı. Ancak hiçbiri geleneksel Rus masalları anlatan, Rus türküleri söyleyen dadısı kadar Puşkin'i etkilememiştir. Yaşlı dadısı Arina'nın anlattıklarının, Puşkin'in çocuk rûhunda önemli izler bıraktığı düşünülmektedir. İleride Rus halk şiiriyle, masallarla, konuşma dilinin deyimleriyle ve anlatım özellikleriyle tanışıklığını dadısın ve anneannesi Mariya Hannibal'a borçludur.

Şiire başlaması

Puşkin, on iki yaşına geldiğinde, aristokrat aile çocuklarına yönetime hazırlamak için Rus Çarı I. Aleksandr'ın Tsarskoye Selo'da (Çarın yazlık köyü) açtırdığı okula yazdırıldı ve bu okuldaki altı öğrenim yılı boyunca, tıpkı okulun diğer öğrencileri gibi, Petersburg'a gitme izni verilmeden dış dünyadan kopuk bir şekilde eğitim gördü.

Şairlik yeteneğiyle arkadaşları arasında sivrildi. İlk şiiri "Şair Dost'a" (1814) Nikolay Karamzin'in Avrupa Habercisi dergisinde yayımlandı. Puşkin'in lise yıllarında yazdığı şiirlerinde gerçekçilik eğilimi açıkça göze çarpmaktadır. O dönem şiirinde kullanılmayan kaba ve gündelik sözcükleri kullandığı şiirleriyle Gavrila Derjavin'in dikkatini çekmeyi başardı.

Artık ünlü bir şair sayılmaya başlayan Puşkin, Çar Köyü Lisesi'ndeki eğitimini 1817'de tamamladıktan sonra Petersburg'a giderek Dışişleri Bakanlığında çalışmaya başladı. Bu arada birçoğu yasaklanan özgürlükçü şiirleri ve taşlamaları, bu sıralarda halk arasında yayılmıştır. Rus edebiyatında ilk kez, şiir halk tarafından hayranlıkla karşılanmıştı.

Puşkin, bu sırada Rus Çarı I. Aleksandr tarafından Kafkasya'ya tayin edildi ve burada ünlü Kafkas Esiri ve Bahçesaray adlı destanlarını yazdı. Gerçeği olduğu gibi aktarmayı tercih eden Puşkin'in eserlerinde ne klasik şiirin kuralcılığı, ne de Romantizm'in etkileri belirgin bir şekilde öne çıkıyordu.

Sürgün yılları

Kafkasya'dan dönen Puşkin'in Rusya'daki askeri yönetime karşı oluşundan dolayı dört yıl süreyle başkente girmesi yasaklandı ve ailenin sahip olduğu Mihaylovskoye köyünde yaşamak zorunda bırakıldı. Hükûmet tarafından oğlunu gözetim altında tutmakla görevlendirilen babası da görevini yerine getirmişti.

Yirmi dört yaşındaki Puşkin, bu sürgün döneminde, yedi yıl sonra tamamlayacağı Yevgeni Onegin adlı romanını yazmaya başladı. Çingeneler, Peygamber ve Boris Godunov adlı önemli eserlerini de yine bu sürgün yıllarında yazdı. Bu yıllarda ülkesinde süregelen özgürlük mücadalesi dışında Yunan İsyanı ve İspanya ile İtalya'daki mutlakıyet karşıtı hareketleri yakından takip etti.

1820-1824 yılları arasındaki sürgün döneminden sonra Rus Çarı I. Nikolay tarafından Moskova'ya çağrılan genç şairin kaleminden çıkan her şey, artık çarın sansüründen geçecektir. Polis baskınları ve aşk serüvenleri ise Puşkin'in yaşamının ayrılmaz parçaları olmuştu.

Evliliği

Puşkin, bir baloda yüksek rütbeli ve emekli bir memurun kızı olan Natalya Gonçarova ile karşılaştı ve bu genç kıza aşık oldu. Puşkin, Natalya'ya evlenme teklif etti; Natalya ise şairin evlenme teklifini belirsiz bir tarihte cevaplamak üzere cevapsız bıraktı. Puşkin, bu durum karşısında umutsuzluğa kapılmış ve Moskova'dan uzaklaşmak istemişti. Bu nedenle, 1829'da, bir gözlemci olarak Rus ordusuna katıldı ve Osmanlı topraklarına geldi. Sonradan yazdığı "Erzurum Yolculuğu" adlı eserinde seyâhat izlenimlerini anlatan Puşkin'in, daha başka birçok eserinde de Erzurum'dan aldığı esinlerin izlerini bulmak mümkündür.

Moskova'ya dönen Puşkin, Natalya'ya evlenme teklifini yineledi. Uzun çekişmelerden sonra Natalya'nın ailesini de ikna etmeyi başardı ve sonunda nişanlandılar. Bu evliliği istemeyen Natalya ise bu duruma kayıtsız kaldı. Natalya'nın bu olumsuz tutumu, ilişkilerinin sonuna kadar da bu şekilde devam etti.

Puşkin'in eşi Natalya Gonçarova

Bitmek bilmeyen soruşturmalar ve yasaklamalar yüzünden rahatsız olsa da, Puşkin yazmaya devam etti. Yevgeni Onegin, Don Juan, Veba Sırasında Ziyafet gibi manzum trajedyalarını ve Dubrovski, Maça Kızı gibi önemli eserlerini bu dönemde kaleme aldı. Gogol ile olan arkadaşlığı da bu döneme rastlamaktadır. Öyle ki, Gogol'a ünlü Ölü Canlar romanını yazma fikrini Puşkin'in verdiği söylenmektedir.

Ölümü

Bu dönemde hayatına George Charles d'Anthès adında biri girdi. Puşkin, kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla, d'Anthès adındaki bu Fransız'ın karısı Natalya Puşkin'e kur yaptığını öğrendi. 1837'de d'Anthès'i düelloya çağırdı. 27 Ocak 1837'de St.Petersburg yakınında Kara Dere'nin bir köşesinde düellonun yapılmasına karar verildi. Puşkin'in şâhidi arkadaşı Danzas'tı. Düelloda kullanacağı silahı almak için gümüşlerini sattığı iddia edilmektedir.

Düelloda Puşkin tarafından omzundan yaralanan d'Anthès, Puşkin'i karnından yaralamayı başardı. Büyük bir soğukkanlılıkla iki gün boyunca can çekişen Puşkin, şubat ayında bir öğleden sonra hayata gözlerini yumdu.

Şâirin ölüm haberi duyulunca evinin önünde toplanan halk, Yevgeni Onegin'in son baskısını tüketti. Şairin ölümü üzerine başlayan huzursuzluk, neredeyse hükümete karşı bir ayaklanma noktasına geldi. Olayların kontrolden çıkmasından çekinen polis, bir gece yarısı şairin tabutunu gizlice kiliseden aldı ve Mihaylovskaya köyüne götürerek toprağa verdi.

Hakkında Gogol'un “Puşkin, olağanüstü bir olaydır.” ve Dostoyevski'nin de daha mistik bir tavırla “Puşkin, bize gelecekten haber veren bir ermiştir.” dediği Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasına en büyük katkıda bulunan edebiyatçı olarak kabul edilir. Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus halk ruhunu sentezleyerek, Rus edebiyatında “gerçekçilik akımı”nı başlatan öncü bir isim olmuştur.

Aleksandr Puşkin'in düello günü uğradığı son yer, Peterburg Nevski Prospekt'de Wolf's şekercisidir (şimdiki Cafe Litteraturnia). Bu cafede Puşkin'in balmumundan bir heykeli bulunmaktadır.

Eserleri

Ruslan i Lyudmila – Ruslan ve Ludmila (1820) (şiir)

Kavkazskiy Plennik – Kafkas Esiri (1822) (şiir)

Bakhchisarayskiy Fontan – Bahçesaray Selsebili (1824) (şiir)

Tsygany, – Çingeneler (öyküsel şiir) (1827)

Arap Petra Velikogo – Büyük Petro'nun Arabı (tarihsel roman, bitirilmemiş) (1828)

Poltava (1829)

Küçük Trajediler (1830)

Boris Godunov (1825) (dram)

Papaz ve uşağı Balda'nın hikâyesi (1830) (şiir)

Povesti Pokoynogo Ivana Petrovicha Belkina – İvan Petroviç Belkin'in hikâyesi (5 kısa hikâyeden oluşur: Atış, Kar Fırtınası, Cenazeci, Menzil Müdürü ve Bey'in Kızı) (1831) (düzyazı)

Çar Saltan Masalı (1831) (şiir)

Dubrovsky (1832-1833, yayınlandı1841, roman)

Prenses ve 7 Kahraman (1833, şiir)

Pikovaya Dama – Maça Kızı (hikâye) (1833) daha sonra operaya uyarlanmıştır.

Altın Horoz (1834, şiir)

Balıkçı ve Altın Balığın Hikayesi (1835, şiir)

Yevgeni Onegin (1825-1832) (şiirsel roman)

Mednyy Vsadnik – Bronz Süvari (1833, şiir)

Yemelyan Pugachev isyanının Tarihi (1834, düz yazı)

Kapitanskaya Dochka - Yüzbaşının Kızı (1836, düz yazı)

Kirdzhali – Kırcali (kısa hikâye)

Gavriiliada

Istoriya Sela Goryukhina – Goryukhino Köyü'nün Hikayesi (bitirilmemiştir)

Stseny iz Rytsarskikh Vremen – Şövalye Hikayeleri

Yegipetskiye Nochi – Mısır Geceleri (kısa şiirsel hikâye, bitirilmemiştir)

K A.P. Kern – AP. Kern'ne (şiir)

Bratya Razboyniki – Haydut Kardeşler (oyun)

Graf Nulin – Kont Nulin

Zimniy vecher – Kış akşamı

Puşkin'in birçok eserini filolog Metehan Mollamehmetoğlu Türkçeye çevirmiştir.

Aleksandr Puşkin Kitapları - Eserleri

  • Yüzbaşının Kızı
  • Seviyordum Sizi
  • Bakır Atlı
  • Aşk Şiirleri
  • Maça Kızı
  • Dubrovski

  • Gizli Günce
  • Boris Godunov
  • Poemalar
  • Erzurum Yolculuğu
  • İstasyondaki Görevli
  • Çingeneler
  • Byelkin'in Öyküleri

  • Öyküler
  • Ruslan ve Ludmila
  • Büyük Petro'nun Arabı
  • Pugaçev İsyanının Tarihi
  • Seçme Yazılar
  • Bütün Öyküler, Bütün Romanlar
  • Küçük Tragedyalar

  • Yevgeni Onegin
  • Bahçesaray Çeşmesi
  • Mısır Geceleri
  • Bütün Eserleri 2
  • Çar Sultan
  • Balıkçı ve Altın Balık
  • Qızıl Xoruz

  • Düello
  • Qafqaz əsi­ri

Aleksandr Puşkin Alıntıları - Sözleri

  • "Umudun sadece gölgesi bile kalsa, Tanrı aşkına, vazgeçmeyin." (Dubrovski)
  • …huzur arıyordu, Uyuşukluk ve keder bitirmişti onu (Ruslan ve Ludmila)
  • Şiirlerle ne anlatıyoruz ona? Gerçek en değerli şey bana. Düşünmeden derim : şirinsin herkesten Hep aynı şeyi söylerim ben. (Aşk Şiirleri)
  • "Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır ne de dünya nimetlerinde gözü." (Erzurum Yolculuğu)
  • "İntikamdan, delilikten vazgeçer gibi vazgeçtim." (Dubrovski)
  • Bir tek aşktır soğuk ömrün neşesi, Bir tek aşktır acısı kalplerin: Bir anlık mutluluktur hediyesi, Oysa acısı dinmez çilelerin, Yüz kez daha mutludur gençliğinde O ânı havada yakalayabilen. Giz dolu bir mutluluğun önünde Çekingen güzelliğiyle boyun eğen. (Aşk Şiirleri)

  • Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
  • Hüzünlüyüm, Nina: Yolum can sıkıcı... (Seviyordum Sizi)
  • Ve tanıdım aşkı tüm benliğimle, Göksel sevinciyle Ve acı veren kederiyle…. (Ruslan ve Ludmila)
  • Ama n'eylersin ki, bende Böyle bir güç yok, biliyorum; Karar alındı: ferman sizde, Kadere teslim oluyorum. (Aşk Şiirleri)
  • Derin saygının yerini üstünkörü nezaket almıştı. (İstasyondaki Görevli)
  • "Gençlerin bağışlayacakları en son şey cesaretsizliktir. Gençler cesareti bütün insan erdemlerinin en başta geleni ve her kusurun mazereti olarak görürler." (Öyküler)
  • Ahlâk, eşyanın doğasındadır. (Yevgeni Onegin)

  • Nice aceleci olursan ol, Bir aşk randevusuna bile, Ve nice hayale dalarsan dal, Saklanıp gizleyerek kalbinde, Onunla buluştun mu, çekingen Durursun, elinde değil işte... (Aşk Şiirleri)
  • ...Ölümü dilemek mi delilik, Dona Anna? Deli olsaydım, yaşama tutunmayı dilerdim, Aşkın merhemini sürmek için yüreğinize; Deli olsaydım, pencerenizin altında beklerdim Gecelerce, serenaddan, uyku girmezdi gözünüze; Deli olsaydım, önünüze atardım kendimi Gizlenip sesizce acı çekmezdim... (Küçük Tragedyalar)
  • "Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir." (Büyük Petro'nun Arabı)
  • Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
  • Daha iyisini bulursan unutursun beni, Daha kötüsüne düşersen ararsın beni (Yüzbaşının Kızı)
  • “Bırak bana prangalarımı, Kimsesiz, ıssız anılarımı, Hayalleri, hüznü, gözyaşlarını: Benimle paylaşamazsın onları.” (Poemalar)
  • Ne sıkıcı ezgilerine, ne ziyafetlerine, Ne de ihtiyacım var gölgeliklerine- Ne yemek yerim, ne de dinlerim, Bahçelerinin ortasında öleceğim! (Ruslan ve Ludmila)

Yorum Yaz