dedas
Turkcella

Yengeç Yürüyüşü - Günter Grass Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yengeç Yürüyüşü kimin eseri? Yengeç Yürüyüşü kitabının yazarı kimdir? Yengeç Yürüyüşü konusu ve anafikri nedir? Yengeç Yürüyüşü kitabı ne anlatıyor? Yengeç Yürüyüşü PDF indirme linki var mı? Yengeç Yürüyüşü kitabının yazarı Günter Grass kimdir? İşte Yengeç Yürüyüşü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.05.2022 13:00
Yengeç Yürüyüşü - Günter Grass Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Günter Grass

Çevirmen: İlknur Özdemir

Orijinal Adı: Im Krebsgang

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750703225

Sayfa Sayısı: 248

Yengeç Yürüyüşü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İkinci Dünya Savaşı'nın son aylarında, 30 Ocak 1945 günü, Baltık Denizi'nde tüm zamanların en büyük deniz faciası yaşandı. Sovyet ordularının önünden kaçan binlerce Doğu Prusyalı mülteciyle birlikte yaralıların ve görevlilerin tıkabasa doldurduğu Wilhelm Gusloff gemisi, eski on sekiz derece soğukta bir Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek battı, on bine yakın yolcudan pek azı kurtuldu. Günter Grass, bu facia üzerine yapılandırdığı son romanına, gemi torpillendikten hemen sonra bir erkek çocuğu dünyaya getiren Tulla Pokriefke'nin öyküsüyle başlıyor. Tulla'nın oğlu Paul Pokriefke, olaydan tam elli yıl sonra, bir yandan bu felaketle sıkı sıkıya bağlı olan kendi kişisel tarihini anlatırken, bir yandan da bugüne dek 'tabu' sayılan bir konuya -felaketin boyutuna ve savaş kurbanı sivil Alman halkının çektiği acılara- cesaretle el atıyor. 1936'da ve 1995'te işlenen, birbirine benzeyen iki cinayet bağlamında Naziler ve Neonaziler, Hitler iktidarı ve günümüz Almanya'sının siyasal konumu, internetten beslenen astisemitizm kadar gemiye adını veren Nazi yönetici Wilhelm Gustloff'un ve gemiyi torpilleyen Rus komutanın öyküsü de romanın dokusuna katılıyor. Günter Grass, savaş suçlusu olarak damgalanan Almanların acılar çekmiş bir ulus olduğunu vurgularken, yurdundan sürülen ve unutulan insanların yazgılarını toplumsal belleğin yüzeyine çıkarıyor. Yengeç Yürüyüşü, bir anma ve anımsatma kitabı: Savaşı ve insan olmanın bedelini.

(Tanıtım Bülteninden)

Yengeç Yürüyüşü Alıntıları - Sözleri

  • Çünkü hakikat,üç satırı geçmez...
  • Çünkü hakikat, üç satırı geçmez…
  • Delikanlıların seçme şansı yoktu. Öyle ya da böyle yaşları daha fazla büyüyemeyecekti...
  • “Onun ne düşündüğünü ve ne düşüneceğini kimse bilmiyordu, “diyor bana. “ Her zihin kilit altındadır, yalnızca onunki değil. Yasak bölgedir orası. Alın kemiğini açmanın anlamı yok. Hem hiç kimse aklından geçeni söylemez ki. Söylemeye kalkan, daha ilk cümlenin yarısına gelmeden yalan söyler. ‘ O sırada şunu düşünüyordu’ ya da Düşünceleri şöyleydi…’ diye başlayan cümleler hep koltuk değneği gibi olmuşlardır. Bir zihinden daha sıkı kapanan şey yoktur. Evet, ölüm anında bile düşüncelerinde aldatabilir insan.
  • Bir şehitin daha Nazilere ne yararı oldu diye soruyorum kendi kendime Eh, bir gemiye adı verildi.
  • Çünkü hakikat, üç satırı geçmez...
  • Sohbet odasında kah Almanca kah ingilizce yürütülen gevezeliklerden yine de bazı olgular çıkartılabiliyordu. Sohbetçilerden biri, Diewerge'nin savaşın başlamasından hemen sonra Danzig'deki Reich Radyosu'nun başına getirildiğini biliyorsa, öteki onun savaştan sonraki faaliyetlerini sıralıyordu: Diewerge, aralarında daha sonra Hür Demokrat Parti milletvekili olan Achenbach'ın da bulunduğu yüksek rütbeli Nazilerle birlik olup güya Kuzey Ren-Westfalyalı Liberal Parti'nin içine sızmış. Aynı zamanda, diye söze karışıyordu bir üçüncü sohbetçi, yetmişli yıllarda Nazi Partisi'nin eski propaganda uzmanı, HDP'nin kara paralarını aklamayı başarmıştı, hem de Ren'deki Neuwield'de. Tıkabasa sohbet odasına en sonunda Davos'taki katil hakkında sorular da eklendi, bu sorulara kesin yanıtlar verildi.
  • Bir zihinden daha sıkı kapanan şey yoktur.
  • "Deniz buz gibi soğuktu ve bebecikler tepe aşağı gelmişlerdi. Bunu yazmalısın. Madem hayatta kaldın, bunu bize borçlusun. Sana bir gün her bir şeyi anlatacağım, baştan sona, sen de yazacaksın ... "

Yengeç Yürüyüşü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Arka kapaktan İkinci Dünya Savaşı 'ın son aylarında 30 Ocak 1945 günü Baltık Denizinde tüm zamanların en buyuk deniz faciası yaşandı. Sovyet ordularının önünden kaçan binlerce Doğu Prusyalı mülteciyle birlikte yaralıların nve görevlerin tıka basa doldurduğu Wilhem Gustloff gemisi eksi on sekiz derece soğukta bır Sovyet drnizaltısı tarafından torpillenerek battı, on bine yakın yolcudan pek azı kuruldu.. Yenge Yürüşü bir anma ve anıtsatma kitabı Savas ve insan olmanın bedeli çok ağır ödendi Ama ben artık bu yengeç yürüyüşünden bıktım. (S:31)kitaptan.. Dili ağırdı, yordu azıcık yınede tarihe düşmüş kitapları okumayı sevenlerdenim. Kefil değilim ama okuyun Buyrun (Hande gunkut)

Kitabın adı konusundan değil konunun anlatış biçiminden gelmektedir.yazar 1935 ile 1995 yılları arasındaki yaşanan olayları bir ileri bir geri giderek anlatır tıpkı bir yengeç gibi.eser nuvel özelliği taşır yani hikayeden uzun romandan kısa nuvel duyulmamışı anlatır. David frankfurtein tarafından 1936 yılında öldürülen wilhelm gustloff adı bir gemiye verilir bu gemiyle ülkelerini terk eden mültecilerin zor şartlarda hayata tutunmaya çalışırken ruslar tarafından üç torpil atılarak batırılan gemiden yaklaşık 9 bin kişiden çoğu hayatını kaybeder ve bu olayın üstü kapatılır. Baş karakter Tulla bu olayın dünyaya duyrulmasını ister ve oğlu paul’un ağzından anlatılan kitapta bu görevi paul’un oğlu konrad gerçekleşir ve kendisi internette david diye tanıştığı yahudi sandığı kişiyi öldürür ve tarih yeniden tekerür eder.almanyanın yakın tarihinde yaşanan olay yazar tarafından yeniden kurgulanmıştır.gerçekle kurgunun harmanlandığı bir kitap. İlk yarısı cok sıkıcı gelmesine rağmen yarıdan sonrası daha anlaşılır oldu.bu da sanırım olayların ve zamanların bir arada geçmesinden kaynaklandı diye düşüyorum. (Ayşegül Tezcan)

günter???: k7nu hakkında önceden bilginiz yoksa çok sıkıcı gelebilir. bu sebeple kitapta ki kişilerden çok torpillenen gemi ve içerisinde ölen binlerce insan olması konuyu araştırmaya kıymetli kılıyor. Dili akıcı, çevirmen hanım efendide işini çok iyi yapmış. Hiç kılçık çıkmadan okunabiliyot (Kadir KOÇYİĞİT)

Yengeç Yürüyüşü PDF indirme linki var mı?

Günter Grass - Yengeç Yürüyüşü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yengeç Yürüyüşü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Günter Grass Kimdir?

Çağdaş Alman Edebiyatının en önemli romancı, oyun yazarı ve şairlerinden biri olan Grass, 1927 Danzig (bugünkü Gdansk, Polonya) doğumludur. Nazi döneminde yetişmiş ve 2. Dünya Savaşı?nı yaşamış Alman kuşağınının edebiyattaki sözcülerindendir. Öteki yaşıtları gibi, küçüklüğünde Hitler Gençliği örgütünde yer aldı. 16 yaşında askere alındı ve savaşta yaralanarak tutsak düştü. Düsseldorf ve Berlin Güzel Sanatlar Akademilerinin heykel bölümlerinde okudu. Geçimini sağlamak için karaborsacılık yaptı, mezartaşı imalathanesinde çalıştı, bir ara da caz davulcusuydu. 1956?da Paris?e gitti ve orada yazdığı Die Blechtrommel (1959; Teneke Trampet, 1972, 1983) ile üne kavuştu. 1962?de Grass?a en iyi yabancı roman ödülü kazandıran ve filme de çekilen Teneke Trampet?in ardından yazdığı Katz und Maus (1961; Kedi ile Fare) ve Hundejahre (1963; Köpek Yılları) ile Danzig?de geçen üçlemesini tamamladı. Grass aynı zamanda siyasi bir kişiliktir. Batı Berlin?de Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SDP) çevresinde faaliyet göstermiş, pek çok önemli sorunda kamuoyu önünde açık tavır almıştır.

Hepsi siyasi içerik taşıyan diğer önemli romanları şunlardır: Örtlich betäubt (1969, Lokal Anestezi), Aus dem Tagebuch einer Schnecke (1972, Bir Sümüklüböceğin Günlüğünden) Der Butt (1977, Pisi Balığı), Das Treffen in Telgte (1977, Telgte?de Toplantı), Kopfgeburten: oder die Deutschen sterben aus (1980, Kafadan Doğumlar, 1987), Die Rättin (1987, Dişi Fare). Oyunlarında Uyumsuzluk Tiyatrosu?yla epik tiyatronun etkileri görülen Grass?ın Noch zehn Minuten bis Buffalo (1957; On Dakika Sonra Buffalo, 1964) adlı oyunu Türkçe'ye çevrilmiştir.

Günter Grass Kitapları - Eserleri

  • Teneke Trampet
  • Yengeç Yürüyüşü
  • Kedi ve Fare
  • Kurbağa Güncesi
  • Soğanı Soyarken
  • Dişi Fare
  • Sonluluk Üzerine
  • Yüzyılım
  • Auschwitz'den Sonra Yazmak
  • Germania
  • Kutu
  • 1999 Nobel Konuşması
  • Gravürler / Radierungen
  • Im Krebsgang: Eine Novelle
  • On Dakika Sonra Buffalo

Günter Grass Alıntıları - Sözleri

  • Günümüzde edebiyatın aslında emeklilere tahsis edildiği ve genç yazarlara olsa olsa oyun sahası olarak internetin bırakıldığı doğru değil midir ? (1999 Nobel Konuşması)
  • "Tartışmalı bir rastlantı, 1927 doğumlu olmam,acı sözler söylememi engelliyor. Ciddi bir sınavdan geçirilemeyecek kadar gençtim. .Genede günahsız degilim.. : 13 yaşında "El ver" (Hilfmit) adlı Hitler gençlik degisinin açtığı bir öykü yarışmasına katıldım. Yazma tutkusuna çok erken yaşlarda kapılmıştım..kabul görmek için de yanıp tutuşuyordum..Neyseki adresi yanlış değerlendirip Kasub larla ilgili dokunaklı bir şeyler yazdım. .üstelik bunu yanlızca özetini gönderdim de Hitler gençliğinin "El ver ödülünü kesinlikle almama şansına erişebildim...yani ucuz kurtuldum ..yani lekesizim.. (Germania)
  • Bir sürü insan - bu kulağınıza küpe olsun-hayatları boyunca değerli halıları sever durur ve sonunda çıplak marleylerin üstünde ölürler. Vazgeçmeyi öğrenin, Mahlke! (Kedi ve Fare)
  • Londra ve Halep'te olanları karşılaştırabiliyoruz: Örneğin Olimpiyat Oyunları'nda dağıtılan sayısız ışıltılı altın, gümüş ve bronz madalyanın sayısıyla, Sokak savaşına verilen molalarda toplanan, Sıra sıra dizilen ve üzerleri beyaz örtüyle örtünen cesetlerin sayısını. (Sonluluk Üzerine)
  • "Deniz buz gibi soğuktu ve bebecikler tepe aşağı gelmişlerdi. Bunu yazmalısın. Madem hayatta kaldın, bunu bize borçlusun. Sana bir gün her bir şeyi anlatacağım, baştan sona, sen de yazacaksın ... " (Yengeç Yürüyüşü)
  • Çünkü hakikat, üç satırı geçmez... (Yengeç Yürüyüşü)
  • (...) elbette mezarlıklarda şu Allahın belası politik fikir ayrılıkları sona ermeliydi. "Onu bilir, söylerim," diye bağırıdı kadın, "ölümle, düşman düşman olmaktan çıkar." (Kurbağa Güncesi)
  • Öylece sayfadan sayfaya, bir kitaptan öbürüne yaşadım. İçimde hep kahramanlar kaynıyordu. (Soğanı Soyarken)
  • O, kendisiyle savaşmak zorunda olduğumuz iç düşmandan sözettiğinden beri bana korku aşılamış olduğunu bugün gibi anımsıyorum. (Yüzyılım)
  • Kendi varlığınıza alışın ki kalbiniz huzura kavuşsun ve şeytan ifrit olsun. (Teneke Trampet)
  • Sohbet odasında kah Almanca kah ingilizce yürütülen gevezeliklerden yine de bazı olgular çıkartılabiliyordu. Sohbetçilerden biri, Diewerge'nin savaşın başlamasından hemen sonra Danzig'deki Reich Radyosu'nun başına getirildiğini biliyorsa, öteki onun savaştan sonraki faaliyetlerini sıralıyordu: Diewerge, aralarında daha sonra Hür Demokrat Parti milletvekili olan Achenbach'ın da bulunduğu yüksek rütbeli Nazilerle birlik olup güya Kuzey Ren-Westfalyalı Liberal Parti'nin içine sızmış. Aynı zamanda, diye söze karışıyordu bir üçüncü sohbetçi, yetmişli yıllarda Nazi Partisi'nin eski propaganda uzmanı, HDP'nin kara paralarını aklamayı başarmıştı, hem de Ren'deki Neuwield'de. Tıkabasa sohbet odasına en sonunda Davos'taki katil hakkında sorular da eklendi, bu sorulara kesin yanıtlar verildi. (Yengeç Yürüyüşü)
  • “Yağmur birleştirir insanları.” (Kedi ve Fare)
  • ...istisna olmasını her şeyi reddetmesine borçluydu asıl. (Soğanı Soyarken)
  • İnsanoğlu yaşadığı her yerde çöp bıraktı, her yerden çöp bırakarak ayrıldı. En son hakikati arayıp bulmaya çalışırken ve Tanrısının izini sürerken bile çöp üretmekten geri kalmadı. Toprak kazılmaya görsün, kat kat yığılmış çöpten hemen tanınabiliyordu, çünkü insanın ürettiği çöp insanın kendisinden uzun ömürlüdür. Yalnızca çöptü ki, insan soyu yok olup gittikten sonra da varlığını sürdürür. (Dişi Fare)
  • Yağmur, birleştirir insanları. (Kedi ve Fare)
  • “Onun ne düşündüğünü ve ne düşüneceğini kimse bilmiyordu, “diyor bana. “ Her zihin kilit altındadır, yalnızca onunki değil. Yasak bölgedir orası. Alın kemiğini açmanın anlamı yok. Hem hiç kimse aklından geçeni söylemez ki. Söylemeye kalkan, daha ilk cümlenin yarısına gelmeden yalan söyler. ‘ O sırada şunu düşünüyordu’ ya da Düşünceleri şöyleydi…’ diye başlayan cümleler hep koltuk değneği gibi olmuşlardır. Bir zihinden daha sıkı kapanan şey yoktur. Evet, ölüm anında bile düşüncelerinde aldatabilir insan. (Yengeç Yürüyüşü)
  • O zaman yaptığı işi yüzüne gözüne bulaştırmakta bıkıp usanan Tanrı, bizim direngenliğimiz karşısında Nuh’un itaatsizliğinin işe yaramadığını görerek gülmeye başladı. Her zamanki gibi yukardan şöyle seslendi: Bundan böyle yeryüzünde fareler insanların yanından eksik olmayacak, bütün bela ve müsibetleri onların başına musallat edecek. (Dişi Fare)
  • Ve Nuh, Tanrı’nın kendisine buyurduğu gibi yaptı; kuşların, hayvanların ve yerde sürünen hayvanların hepsinden dişili erkekli gemiye aldı; yalnızca biz fareleri dışarda bıraktı, sokmadı teknesine. Bizler onun için ne temiz hayvanlardık ne temiz olmayan. Bize karşı insanların beslediği önyargının, kendilerini kusacak gibi olmaya zorlayan biz yaratıklara karşı nefretinin ve ocağımızı söndürme arzusunun kökleri bu kadar eskiye dayanıyor işte. (Dişi Fare)
  • Çünkü hakikat, üç satırı geçmez… (Yengeç Yürüyüşü)
  • "Hüsranla sonuçlanmış bütün okul reformlarını göz önüne alarak okula gitme zorunluluğunu kaldıracağımdan kısa bir süre içinde ortaya ...hiç bir kısıtlamayla karşılaşmayan okuma sevgisiyle kalın ciltlere dalmış eğitimin "bozmadığı "çocuklar çıkardı.. (Germania)

Yorum Yaz