diorex
sampiyon

Yazma - Sevgi Duvarı - Can Yücel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yazma - Sevgi Duvarı kimin eseri? Yazma - Sevgi Duvarı kitabının yazarı kimdir? Yazma - Sevgi Duvarı konusu ve anafikri nedir? Yazma - Sevgi Duvarı kitabı ne anlatıyor? Yazma - Sevgi Duvarı kitabının yazarı Can Yücel kimdir? İşte Yazma - Sevgi Duvarı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.02.2022 09:30
Yazma - Sevgi Duvarı - Can Yücel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Can Yücel

Yayın Evi: Papirüs Yayınevi

İSBN: 9789757432074

Sayfa Sayısı: 118

Yazma - Sevgi Duvarı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Başka türlü bir şey benim isteğim,

Ne ağaca benzer, ne buluta benzer;

Burası gibi değil gideceğim memleket,

Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;

Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız !

Rengi başka, tadı başka.

Yazma - Sevgi Duvarı Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşıyormuş.."
  • •° Sevince çocuk oluyor insan •°
  • •. "Kötü kişi oldum kendimle' •.
  • ︎•° "Çalmadım öldürmedim ama Daha kötüsünü yaptım Na'aptım biliyor musunuz Reis Bey Tuttum insanları sevdim" ︎•°
  • •~ Bekle, içini döksün, konuşsun hüzün!!" •°
  • •° Mavi kalemlere yordum bu düşü •°
  • •° "emzikten kesildikten sonra alıştı dünya kendi tırnaklarını yemeye." •°
  • •° Boşluğun kederi göklerden ırak olsun. ︎°
  • •° "Yaşamak dururken düşünmek niye?" ︎°
  • Sevince çocuk oluyor insan.
  • O da mı olmadı tutar çocuklara masal anlatırım Ben de bir işe yararım elbet Değil mi ya ben de insanım
  • O da mı olmadı Tutar çocuklara masal anlatırım Ben de bir işe yararım elbet Değil mi ya ben de insanım
  • ︎° "Eskisi gibi değil burası sensiz." ︎°
  • •° "Düşünürken avuçlarıma doldu Yaşanacak günlerim" •°

Yazma - Sevgi Duvarı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Can baba, ahmet kaya ve tuncel kurtiz siz bu işe girişirken bizim karaciğeri hiç mi düşünmediniz? başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi. Sevgi duvarı 1973 te can yücelin kalemiyle yazılmış bir şiir kitabıdır. Sevgi duvarı kitabını okurken mutlaka sesli okuyun. Cümlelerde ki noktalama işaretlerine uyarak ve biraz da düz yazı okuyormuşcasına okunduğunda anlamı iyice meydana çıkıyor 1990 yılında çıkarılan albüme de adını veren muazzam eser. ahmet kaya'nın bu şiiri besteledikten sonra can yücel'le paylaşma hikayesi de çok güzeldir. ''kaya’lar, çok sevdikleri bu can yücel şiirinin mutlak şarkılaştırılması ve ahmet’i sevenlerle paylaşılması gerektiğine karar verdiklerinde, iki şey onları çok korkutur; birincisi şiirin hakkını verememek, ikincisi, can baba’nın bu işe ne diyeceği? bir tedirginlik daha vardır; ahmet kaya, düzenlemelerin kendi ekibinden ahmet koç tarafından yapılmasına, genç ve yetenekli arkadaşlara da yol açılmasına gerektiğine ve bu albümü osman işmen’siz gerçekleştirmeye karar vermiştir. stüdyo değiştirilir ve melih kibar’ın stüdyosunda kayıtlar başlar… sevgi duvarı bittiğinde, can baba’ya dinletmek için onun kuzguncuk’taki evine gidilecektir. akşam 21.00 gibi sözleşilir. kuzguncuğa gelindiğinde, can baba’yı bilen esnaf “ahmet bey yandınız! baba saat 5’ten beri buralarda yolunuzu bekliyordu (buluşma saatini yanlış anlamış) ve tabii beklerken boş durmadı ve içti” derler. eve gidildiğinde ilk ‘merhaba’ gün yüzü görmemiş bir küfür olmuştur. bütün hiddetiyle ve çocuk gibi sevimliliği ile saldırıya geçmiştir bile. “neyimizle dinliycez bu şarkıyı, bu evde teyp var mı güleerrr”? sevgili güler abla tüm sükunetiyle “yok tabii” der. panikler ahmet. gülten, yanlarındaki asistanı koşturur bir yerlerden teyp satın alıp getirmesi için ama o saatte açık yer de bulunamaz. çözümü, can baba’yı bir kat aşağıya, arabaya indirmekte bulmuşlardır. o heybetli gövdesini ahmet’e yaslar ve güler abla ile arabanın arka koltuğuna yerleşirler. kaya çifti önde, ‘sevgi duvarı’ teypte, sessizce ve sonuna kadar dinlerler şarkıyı. can baba’nın gözleri nemli, iltifatını yine geleneksel küfürleri ile yapar. ahmet mutludur ve artık sabaha kadar hazırdır bu yakışıklı küfürlere… şiirler okur can baba geç saatlere kadar ve ayrılırlar. ve/fakat can baba bu, sistemin saçmalıklarını adeta üzerine çeken bir dev muhalif! kültür bakanlığı ‘sidikli’ kelimesine takar ve şarkı denetime takılır. kaya çifti bunu can baba’ya kim izah edecek diye kura çekerler aralarında ve bu defa sisteme yönelik yepyeni küfürlerin muhatabı gülten olur. can baba telefonda gürlemekte ve “ ne demeliyim yani, çişli mi yapıcaz bu kelimeyi bu saatten sonra”? gülten ne diyeceğini bilememektedir, tüm tedirginliği şarkının iptali olasılığına dönüktür ama, şarkının melodik yapısını da dikkate alarak, farkında olmadan telefonda kelime türetmeye başlarlar can baba ile ve kurtarıcı kelime bulunur; ‘pasaklı’!! gülten hüzünle kapatır telefonu, çünkü şarkıyı dinledikleri gece, can baba bu şiirin güler abla ile ilgili samimi öyküsünü anlatmıştır onlara… milyonlarca şiir severin dağarcığındaki ‘sidikli kontes’ bir anda ‘pasaklı kontes’ olmuş ve bir devasa şairin tevazusu ile denetim yasasının anekdotları arasına girmiştir bile…'' (Rahmi Tice)

Okuduğum kitapları arasında en iyi diyebileceğim şiirleri bulunan güzel bir eserdi. Şiir kitaplarına yorum yazmak diğer kitaplara göre daha zordur. Çünkü anlatılan bazen 3-5 mısrayla insanın derinlere dalmasını sağlar. Tavsiye ederim. İyi okumalar. (Yasin Bektaş)

Biliyorum suçluyum razıyım cezama Çalmadım öldürmedim ama Daha kötüsünü yaptım Ne yaptım biliyor musunuz Reis Bey Tuttum insanları sevdim... Aşk, sevgi, hayaller, umutlar, sitemler dökülmüş şairi dizelerinde... Can YÜCEL sevenlerin okuyabileceği şiir dolu bir kitap... (SANİYE AYGİRAY)

Kitabın Yazarı Can Yücel Kimdir?

Kullandığı kaba ama samimi dil ile Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Can Yücel, 1926'da İstanbul'da doğdu. Millî Eğitim Eski Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğludur.

Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü.

1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu. Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya gömüldü.

Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında `Yenilikler`, `Beraber`, `Seçilmiş Hikayeler`, `Dost`, `Sosyal Adalet`, `Şiir Sanatı`, `Dönem`,`Ant`, `İmece` ve `Papirüs` adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları `Yeni Dergi`, ‘Birikim`, `Sanat Emeği`, `Yazko Edebiyat` ve `Yeni Düşün` dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı "Bir Siyasinin Şiirleri" adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı.

1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı.

Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip kovuşturmaya uğrayan Yücel, ilk şiirlerini 1950 yılında `Yazma` adlı kitapta toplamıştır.

Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır.

Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.

Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi ünlü yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına, Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına tam olarak bağlı kalmasa da son derece başarılıdır. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiştir.

Can Yücel Kitapları - Eserleri

  • Bir Siyasinin Şiirleri
  • Mekanım Datça Olsun
  • Düzünden
  • Portreler
  • Her Boydan
  • Güle Güle - Seslerin Sessizliği

  • Canfeda
  • Çok Bi Çocuk
  • Rengahenk
  • Ölüm ve Oğlum
  • Gökyokuş
  • Yazma
  • Sevgi Duvarı

  • Ben ve Bizimkiler
  • Gece Vardiyası
  • Gezintiler
  • Seke Seke
  • Alavara
  • Maaile
  • Benim Öfkem Gecelerin Beyidir

  • Yazma - Sevgi Duvarı
  • Can'dan Yazılar 2
  • Ölüm ve Oğlum - Gökyokuş
  • Şiir Alayı
  • Gökyokuş / Kuzgunun Yavrusu
  • Gece Vardiyası Albümü
  • Kısa Devre

  • Düzünden Düzyazılar 1
  • Portreler

Can Yücel Alıntıları - Sözleri

  • • Ne sen ne ben sevgilim Öldükse ölümden değil Sevişmenin acından (Rengahenk)
  • Keşke kendini bırakıp gitse insan; ama olmuyor... (Ben ve Bizimkiler)
  • Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı, belki de kalp göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer... (Portreler)
  • Senden ayrılınca anımsadım Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu… (Mekanım Datça Olsun)
  • Şiir getirenlerin çok olsun çocuğum! (Ölüm ve Oğlum - Gökyokuş)
  • ..... Bu ara kendimi toprağa çok yakın hissediyorum O kadar seviyorum ki toprağı İçine giresim geliyor. (Portreler)

  • Gitmek istiyorsa, bırakacaksın gitsin. Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin? (Düzünden)
  • Dünya gözlerimi kendi ellerimle örttüm Değdi yorgunluğuma Bi ölüm kaldıydı onu da gördüm Beni pişman etmedi doğduğuma (Portreler)
  • Son yıllarda daha da yaygınlaştı, eli-yüzü düzgün üç-dört dize düzen bazı arkadaşlar, kendilerini Almanca telaffuzuyla GOETHE sanıyorlar ki çok da haksız değiller... (Alavara)
  • Hatırım sordular karşı masadan Yuvarlanıp gidiyoruz dedi cesedim (Canfeda)
  • Bir derin uykudaydım ölümün içinden Açtım ki gözlerimi Bir suyun gölgesi gibi Kendisi adeta bir suyun Ayakucunda sen oturuyorsun Şiir getirenlerin çok olsun çocuğum! (Ölüm ve Oğlum - Gökyokuş)
  • Şu dar çerçeveden dünyaya bakmak bir âlem. Tam tamamına bir Devr-i Âlem. (Maaile)
  • Nereydi gittiğim o? Nereydi geldiğim o? Adlardan anılar Anılardan adalar Sonlardan sanrılar (Alavara)

  • “Bir insan görünce insan oluyorum Bir ağaç görünce ağaç Bir çocuk görünce çocuk Bir kadın görünce erkek Bir faşist görünce kahroluyar kahrediyorum insanlığın en amansız lüveri Şiirle” (Gezintiler)
  • “Sazımın tellerinde geziniyorum dünyayı Düzen tutmuyor” (Gezintiler)
  • Çok çektik onların çilesini Gördük kaplanı, gördük sırtlanı, Gördük domuzunu, hergelesini. Tıkınmak topunun dini imanı. Kiminin eh, az fenaymış huyu! Bakma hepsi aynı bokun soyu! Ne fark eder ne cins çizme, Bastıktan sonra ümüğüne! Anlatabildim mi derdim? Aramızda kalsın lakin; Efendi istemiyoruz gayrı, İstemiyoruz efendim! Bertolt Brecht (Her Boydan)
  • Bir sözsün sen işitilmedik bir söz Bir gözsün görülmedik bir göz. (Gece Vardiyası)
  • Biz bu dünyayı değiştireceğiz . (Maaile)
  • ... Senden ayrılınca anımsadım Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu... (Mekanım Datça Olsun)
  • Geceleri onun seyrettiği yıldızları seyrediyorum. (Mekanım Datça Olsun)

Yorum Yaz