Yan Tesir - Hüseyin Akın Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yan Tesir kimin eseri? Yan Tesir kitabının yazarı kimdir? Yan Tesir konusu ve anafikri nedir? Yan Tesir kitabı ne anlatıyor? Yan Tesir PDF indirme linki var mı? Yan Tesir kitabının yazarı Hüseyin Akın kimdir? İşte Yan Tesir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Hüseyin Akın
Yayın Evi: Şule Yayınları
İSBN: 9786059087964
Sayfa Sayısı: 92
Yan Tesir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
ÜRÜN AÇIKLAMASI
Sevgili babacığım ne çok şiir yazmadın
Uyanmasın acılar, düşler ürkmesin diye
Ben ki hayattan düştüm, kime çektimse böyle
Gelmeseydim dünyaya o kadar kırılmazdım
Bu yüzden seviyorum her şeyi ölesiye
Yan Tesir Alıntıları - Sözleri
- "Ey boş bulup içimi terk eden heves.."
- "Bildikleri tek dua yemek duası; Yetim malını, kul hakkını, kardeş etini,..."
- "İçimde hiçbir şey yerli yerinde değil.."
- "Ey boş bulup içimi terk eden heves.."
- "Şimdi hatırladım,acının çok daha uzun bir adı vardı Gidecek yerin yoksa olduğun yerde kal,diye başlardı.."
- "Hayat hep tekrarladı kendini hiç bıkmadan.."
- "Yoruluyor hayat,kâğıttan düşüyor bütün şiirleri.."
Yan Tesir İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ve Başladım "MARSTAN GELEN ÖLÜM" kitabının ardından bir şiir kitabı gider... Ve bu kitabın bende çoook özel bir yanı var Çünkü ben bu kitabı YAZARINDAN TESLİM ALDIM . Güzel bulduğum şiirleri sizinle paylaşmaya çalışacağım. (Nisa)
Hüseyin Akın "Yan Tesir"de tesirsiz bir mısra bırakmıyor gönlümüze... Ölüm dediğimiz kaçınılmaz sonun şiire dökülürken sanata dönüşmesini seyretmek isterseniz, Yan Tesir sizin için biçilmiş bir kaftan. Hüseyin Akın şiirleri, tavsiyedir vesselâm... (Sedabayrakdurgut)
SUÇÜSTÜ/Hüseyin Akın Karabatak Dergisi bir adamı borcu için öldürmüşler tam o anda bir çiçekçi dükkanının önünden geçiyorum adamın eşi onu yıllar önce bırakıp gitmiş mi ne çok çiçek var kırmızı, pembe, sarı. ben en siyah olanını seçiyorum Ispartalıymış, emekli olmak için uğraşıyormuş İski'den siyah çiçekler şu sıralar çok rağbette diyor çiçekçi kadın eşi bilmese de adam da çiçek satıyormuş eskiden yirmi yetmez diyor beş lira daha istiyor toprağı senden diyor günü geçmiş bir gazeteyle örtmüşler adamın üstünü çiçekçiden çıkarken bir anda akşam oluyor, işçiler dağılıyor ölmüş bir adamı ne diye gazeteyle örterler diyorum içimden elimde çiçek tam geçerken atatürk büstünü arkadaşın biri katilin yakalandığı haberini veriyor internetten bu siyah çiçeklere antoryum mu gülhatmi mi diyorlarmış yalan olmasın akbilini doldurmuş karşıya geçmek için adam tam on dakka evvel cinayetten İyi de toprağı nereden bulacağız bu çiçeği yaşatmak için adamın başında yere kapaklanmış kadın maktulün annesi olmalı toprak bulduk diyelim, sonra bunun güneşi, suyu... şimdi kurdeleyle çeviriyor polis ölümün etrafını ben bu gülü niye aldım üstelik siyah, bunun bir izahı yok olay yeri inceleme alanında ölüm ve hayat seçiyor tarafını insan bir şeyler söylemek için hayata dair yaklaşır çiçekçilere o siyah pardösülü adam tam ortasında durdu ölümün galiba savcı giderken 'yine bekleriz' demedi hiç, o çiçekçi kadında kaldı aklım iki kadın konuşuyorlardı, kuyumculuk yapan bir oğlu varmış adamın çemberlitaşta neyse dedim, dünya böyle; kimimize toprak lazım, kimimiz toprağa lazım ne de olsa yaşamak için vuruşanlar ölür bu meydanda bu savaşta ölen adamın avuçlarında sımsıkı tuttuğu yıpranmış kağıt beş lira en kötüsü, bu çiçeği ben şansıma küsüp talihimin yakasına takarım öldürülmüş adamların hala işleyen bir saatleri olabiliyor kollarında, garip bir de şu var, eve gittiğimde 'bu çiçeği nerden buldun' derse karım.. önce saatini çıkardılar sonra takma dişlerini, adam kurtuldu ağırlıklarından saat yediyi yirmi beş geçiyordu ve havanın karardığı fark edilmiyordu çiçekten şimdi oturma odasında dünyanın freni patlamış bir cenaze arabası yok, bulamadım dünya gibisini, dolaştım bütün oyuncakçıları benim çiçek aldığım yerde kaşkol örüyordu bir kadın torununa şimdi hatırladım öldürülen adamın bir de ölmeyen kardeşi vardı trafikten bir yerlerde birileri hiç yoktan ölüyorsa bunda çiçekçilerin de suçu vardır. adamı çelenge ve ağıtlara sardılar borç yüzünden öldüğü anlaşılmasın diye bilmeden kanatır hayatı her çiçek soldurur ömrün yapraklarını bir adamdan bir ömrün üşüyen dalları kalır geriye yürüyoruz, bir sürü yaralı kuş, yaralı çiçek geçiyor önümüzden adamın vurulup düştüğü yerdeki kanı yıkıyor temizlikçiler, kanı yerde kalmıyor. kan neden kırmızı kanıyor diyorum, gece neden siyah, inerken metrobüsten destursuz nasıl girer ölümün odasına bir çiçek, benim aklım almıyor. benim aklıma bir çiçek nasıl girer hiç sormadan destursuz, maktul konuşsun artık, yol ortası, suçüstü; çiçekçi kadın sen sus! (Ahmet Şefik VEFA)
Yan Tesir PDF indirme linki var mı?
Hüseyin Akın - Yan Tesir kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yan Tesir PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Hüseyin Akın Kimdir?
1965 doğumlu Hüseyin Akın, şairliğinin ve yazarlığının yanı sıra, edebiyatın emekçilerinden biri. İşin ucundan tutmakla yetinmedi, bizzat işin içine girdi. Özülke, Kardelen, Endülüs, Kırklar, Derkenar, Lamure, İtibar gibi dergilerin mutfağında bulundu, yeni isimlerin temayüz etmesine ciddi katkılar sağladı. Yine, Süleyman Çobanoğlu'ndan İbrahim Tenekeci ve Ahmet Murat'a kadar birçok şair hakkında ilk yazıyı o yazdı. Bu, ileriyi görebilmek adına mühim bir örnektir.
Hüseyin Akın, edebiyatı edebiyle yapan kıymetlerimizden birisi aynı zamanda. Onun macerası, bir iç kanama gibi sessiz ve derinden ilerler. "Titizlik ahlakın ta kendisidir" sözünden hareketle, işini yapar ve kenara çekilir. İlişkilerin değil, işlerin ehlidir.
İlk şiir kitabı 1997 yılında yayınlanan Hüseyin Akın, sonrasında dört şiir kitabı daha çıkardı. Ömrümün Kısa Günü, son kitabı olarak, geçtiğimiz aylarda Profil Yayınları’ndan çıkarak okuyucuyla buluştu. Bu kitap, Hüseyin Akın'ın olgunluk dönemi şiirlerinden oluşuyor. Bir şiirinde, "Ben rüyaya inanırım, dünyaya değil" diyen, bir konuşmasında da "Sanat, dünyadan kaçış yollarını arama çabasıdır" tespitini yapan Akın, o büyük yalnızlığımızın şiirini yazıyor. "Önce evlerden başlıyor yalnızlık" diyerek, ortak kaderimizin ve kederimizin altını çiziyor.
Hüseyin Akın şiirinin belgesel bir yönü de var. 28 Şubat süreci dâhil olmak üzere, üzüntümüzün ve öfkemizin şiirini hep o yazdı. Zaten kendisi de, bu sorumluluk ve zorunluluğun farkındadır. "Şair, yaşadığı çağın en büyük tanığıdır. Tarihçilerin es geçtiğini şairler hatırlatır" der.
Akın, sadece o büyük yalnızlığımızı yazmıyor. İnsanın acısı ve acımasızlığı da şiirlerinin ilgi alanına giriyor. Yine, özellikle yazılarında, kirlenmeyi ve kirletmeyi konu ediniyor. Akın'a göre, kirlenen insan; sadece toprağı, suyu ve havayı değil, en yakınlarından başlayarak, insanları da kirletiyor. Özellikle edebiyat dünyasındaki kirlenme ve kirletme karşısında, bir büyük olarak, şunları söylüyor: "Bir insanı şair, ârif ve hakîm yapan şey, kazanılmış yoksulluğudur. Bazı şairler o kadar mülk derdine düşmüşlerdir ki, şiire ve kelimelere bile mülkiyet hırsıyla yaklaşır hale gelmişlerdir."
İlk şiiri 1987'de yayınlanan Hüseyin Akın, bugün itibariyle, yirmi beşinci sanat yılını geride bıraktı. Şiire adanmış bir ömür ve şiirle geçen çeyrek yüzyıl. Emeğe hürmet adına, yirmi beş yıllık bu çabanın ne anlama geldiğini edebiyatçılarımıza sorduk. Ahmet Edip Başaran, Ahmet Kekeç, Ahmet Murat, Ali Görkem Userin, Furkan Çalışkan, Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, İbrahim Tenekeci, Murat Menteş, Süleyman Çobanoğlu ve Tarık Tufan, Hüseyin Akın'ın sanatını ve şahsiyetini anlattılar.
Hüseyin Akın Kitapları - Eserleri
- Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli
- Bana Öğretmenini Söyle
- Hu Dönüşü
- Yan Tesir
- Yalan Dünyanın Yanlış İşleri
- Kırk Dakika Koridoru
- Sevmek Karanfil ve Kiraz
- Tespitçi Dükkanı
- Canlı Renkler
- Bana Öğretmenini Söyle
- Unutmanın Sildiği Resimler
- Babam ile Mersedes
- Kitabım Çıktı Alınmayın
- Kumaştan Çalan Terzi
- Ateistler için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
- Ömrümün Kısa Günü
- Semtlere Göre Dualar
- Geçmiş Günler Matinesi
- Ay Tanığım Olsun
- Hepsi Hikaye
- Tasavvuf Tedbirleri
- Kastamonu'nun Çanakkale Kahramanları
- Bu Senin Hikayen Niye Gülmüyorsun
- Menkul Kanaatler Borsası
- Ayağımda Kırk Numara Kağıthane
- Ankara
- Çöl Vaazları
Hüseyin Akın Alıntıları - Sözleri
- • Yaşımız ilerledikçe ilk kaybettiğimiz şeyin çocukluk olduğunu anlıyoruz. • (Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli)
- • Yanımızda olanların yarınımızda da olacağının hiçbir garantisi yok. Herkes herkese refakatçi.. • (Unutmanın Sildiği Resimler)
- Meğer dünyada hiç bir nesneye kendimizi onda unutacak kadar alışmamak gerekliymiş. (Geçmiş Günler Matinesi)
- Sanal dünyanın mutlulukları da hüzünleri de sanal olur. (Yalan Dünyanın Yanlış İşleri)
- Konu anlatırken her cümlede bir çağrışım yakalayıp bir parantez açmak ya da hatıra anlatmaya kalkmak öğretmeni yörüngesizleştirir. Öğrenciler bu tür öğretmenden ümitlerini daha ilk derslerde kesmiş olurlar. Ne zaman ne diyeceğini, hangi klişe kelime ve cümleyi kullanacağını çok iyi kestirirler. (Kırk Dakika Koridoru)
- Herkes derin bir yalnızlık yaşıyor da bunun farkında değil galiba. (Unutmanın Sildiği Resimler)
- Ne güzeldi ışıkları dünyanın çarptıkça uzaktan yüreğine bir şehrin Aynı yere vardı aşk ve gözyaşı salıverdim kirpiğimi denize (Kumaştan Çalan Terzi)
- Dünün cahiliyesinde türlü endişelerden dolayı çocuklar acımasızca öldürülüyordu, bugünün cahiliyesinde ise çocuktaki çocukluk katledilmektedir. (Bana Öğretmenini Söyle)
- “Efendimiz acemilik. Bir taş alacaksınız. Yontmaya başlayacaksınız. Şekillenmeye yüz tutmuşken atacaksınız elinizden. Bir başka taş, bir başka daha. Sonunda bir yığın yarım yamalak biçimler bırakacaksınız. Belki başkaları sever tamamlar. Ama her taşa sarılırken gücünüz, aşkınız, korkunuz yenidir, tazedir. Başaramamak kaygısının zevkiyle çalışacaksınız.” Turgut Uyar (Kırk Dakika Koridoru)
- Zira sabır en haysiyetli geri çekiliş biçimidir. (Hu Dönüşü)
- • Ah "anlayış" seni yazmaya kıyamıyorum. Sen ki bir zamanlar yaşanan bir şeydin aramızda, şimdi sadece bir yazı konusu olabiliyorsun. • (Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli)
- Üniversite sayısının çoğalması, okullaşma oranının artması sadece kemiyete hizmet eden bir gerçektir. Şayet keyfiyetli bir sonuç oluşmuş olsaydı bilimle birlikte bilinç düzeyimizde ve kültür-sanat dünyamızda tezahür ederdi. (Bana Öğretmenini Söyle)
- Söz iyi söylenmediğinde anlamını incitir. (Geçmiş Günler Matinesi)
- Kim derdi ki yanlış yerde indiğimiz bu dünya Kapısında tüy kanatlı bolca çocuk gezdiren Adresimiz olacak Aşermesiz dağ-desenli kumaş yüklü anneler Büyümeden son oğul ona gök beğenmeye Herkesin kefenine bir terzi bulmak için Nasıl desem Can havliyle can havliyle can havliyle koşacak (Kumaştan Çalan Terzi)
- "Ey boş bulup içimi terk eden heves.." (Yan Tesir)
- "Yanımızda olanların yarınımızda da olacağının hiçbir garantisi yok.Herkes herkese refakatçi." (Unutmanın Sildiği Resimler)
- Eskiden herkes ne düşerse payına razı olurdu. Eskiden herkes önce kendisinde arardı eksikliği ve suçu. Eskiden her şey eskimeyecek kadar yeniydi. Ya şimdi ? Herkes bir fazlasını istiyor payına düşenden. Bilmiyor ki herkesin payına düşenden bir fazlası sadece ölümdür. Çok konuştuğumuz için eskittik kardeşliği , ahdetti vefayı, sadakat , hilm ve müsamahayı . Bu kelimelerin yeri sahiden konuşma ortamları, masa başları, cami minberleri, miting alanları mıydı? (Hu Dönüşü)
- Bekleriz çöksün diye bizim yorgun devemiz onun ayak izine Taiflerden geçeriz onu yaralayan taş bize de değsin diye Kaybettiğine küsmüş çölün tam ortasında bir bedevi yalın ayak Şimdi biz nereye göçeriz böyle yetim güllere sığınarak (Kumaştan Çalan Terzi)
- İnanmakla sevmek arasında sanki dağlar varmış gibi birinden diğerine giden yolları ön yargılarımız ve peşin fikirlerimizle tıkıyoruz. (Tespitçi Dükkanı)
- • Ne çok konuşuyoruz ah ne çok. Biraz az konuşsak eminim herkes birbirini daha iyi anlayacak. Biliyorum, sessizlik denilen tülün altında gizlemişler seni. Susmayı bir bilsek, şöyle aynı dilden susmayı, bir daha kaybetmemecesine yakalayacağız seni. • (Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli)