Vesvese Risalesi - Bediüzzaman Said Nursî Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Vesvese Risalesi kimin eseri? Vesvese Risalesi kitabının yazarı kimdir? Vesvese Risalesi konusu ve anafikri nedir? Vesvese Risalesi kitabı ne anlatıyor? Vesvese Risalesi kitabının yazarı Bediüzzaman Said Nursî kimdir? İşte Vesvese Risalesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Bediüzzaman Said Nursî
Yayın Evi: Nesil Yayınları
İSBN: 9786051312606
Sayfa Sayısı: 120
Vesvese Risalesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ey maraz-ı vesvese ile müptelâ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder; havf etmezsen hafif olur, mahfî kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanısan, gider.
Ehemmiyetsiz ve zararsız olan vehmî ve asabî hastalığına ehemmiyet verme. Şifaya dua edilmekle beraber, zararsız, hatasızdır. Çünkü eğer hatarat, seyyie ise, nasıl ki âyinede temessül eden pislik, pis değil; ve âyinedeki yılan sureti ısırmaz ve ateşin timsali yakmaz. Öyle de, kalbin ve hayalin âyinelerinde rızasız, ihtiyarsız gelen pis ve çirkin ve küfrî hatıralar zarar vermezler.
-Said Nursî-
(Tanıtım Bülteninden)
Vesvese Risalesi Alıntıları - Sözleri
- Bak, ey biçare vesveseli adam! Telâş etme. Çünkü senin hatırına gelen şetim (sözle söylenen inkar) değil, belki tahayyüldür (hayal etmektir). Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi; tahayyül-ü şetm dahi şetm değildir. “Zira, mantıkça, tahayyül, hüküm değildir” Şetm ise hükümdür. Hem bununla beraber, o çirkin sözler, senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin, ondan müteessir (üzülür) ve müteessiftir (esef eder). Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytanîden (şeytanın vesvese verdiği yer) geliyor. Vesvesenin zararı, tevehhüm-ü zarardır. Yani, onu zararlı tevehhüm etmekle, kalben mutazarrır olmaktır. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. “Hem şeytanın işini kendi kalbine mal eder; onun sözünü ondan zanneder. Zarar anlar, zarara düşer. Zaten şeytanın da istediği odur.”
- Meselâ: Sen namazda, münâcâtta, Kâbe karşisinda, huzur-u ilâhîde iken, âyâti tefekkürde olduğun bir hâlde; şu tedâi-yi efkâr, seni tutup en uzak mâlâyâniyat-i rezîleye sevk eder. Senin başin, böyle bir tedâi-yi efkâra müptelâ ise, sakin telâş etme. Belki intibaha geldiğin anda, dön. "Aman ne kusur ettim!" deyip tetkikle meşgul olup durma; tâ o zayif münasebet, senin dikkatinle kuvvet peydâ etmesin. Pis hayalât, gelip nezih efkârin içine girse, zarar vermez; meğer kasden olsa veya zarar zanniyla onunla ziyade meşgul olsa. Hem bazan kalb yoruluyor. Fikir, kendini eğlendirmek için rast gele bir şeyle meşgul olur. Şeytan firsat bulur, pis şeyleri önüne serpiyor, sürüyor.
- Zira şu vesvese öyle bir şeydir ki cehil[cahillik, bilgisizlik] onu davet eder, ilim onu tard[kovmak] eder.
- Zira şu vesvese öyle bir şeydir ki cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.
- Hakîm-i Mutlak herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan, sınırsız hikmet sahibi Allah şu dâr-ı imtihanda, şu meydan-ı müsabakada bize bir kamçı-yı teşvik olarak, vesveseyi şeytanın eline vermiş, beşerin başına vuruyor. Şayet ziyade incitse, Hakîm-i Rahîme şekvâ etmeli “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.” demeli.
- Ne sen fâilsin ve ne senin esbabın... Binaenaleyh, mâlikiyet dâvâsından vazgeç. Kendini mehasin ve kemâlâta masdar olduğunu zannetme. Ve kat’iyen bil ki, senden sana yalnız noksan ve kusur vardır.
- ✔ Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. ✔ Ona büyük nazariyla baksan büyür; küçük görsen küçülür. ✔ Korksan ağirlaşir, hasta eder; havf etmezsen hafif olur, mahfî kalir. ✔ Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanisan gider.
- Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlariniza karşi; ✔ Zirhiniz: Kur'ân tezgâhinda yapilan takvâdir. ✔ Siperiniz, Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnet-i seniyyesidir. ✔ Silâhiniz, istiâze ve istiğfar ve hifz-i ilâhiyeye ilticadir.
- ✔ İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesetli ervâh-i habîse bilmüşâhede bulunduğu gibi, cinnîden cesetsiz ervâh-i habîse dahi bulunduğu, o kat'iyettedir. ✔ Eğer onlar maddî ceset giyseydiler, bu şerîr insanlarin ayni olacaktilar. Hem eğer bu insan sûretindeki insî şeytanlar cesetlerini çikarabilse idiler, o cinnî iblisler olacaktilar. ✔ Hatta bu şiddetli münasebete binaendir ki, bir mezheb-i bâtil hükmetmiş ki: "İnsan sûretindeki gayet şerîr ervâh-i habîse, öldükten sonra şeytan olur.
- ...Hem bazan kalb yoruluyor..
- Çendan,[gerçi, her ne kadar] şeytan yüzünden ekser[pek çok] insanlar dalâlete[hak yoldan ayrılma, sapkınlık] giderler. Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle[çoğunlukla] keyfiyete bakar; kemiyete[sayıca çokluk, nicelik] az bakar veya bakmaz.
- Şeytanın mühim bir desisesi: İnsana kusurunu itiraf ettirmemektir. Tâ ki istiğfar ve istiaze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enaniyetini tahrik edip tâ ki nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin âdeta taksirattan takdis etsin. Evet şeytanı dinleyen bir nefis, kusurunu görmek istemez; görse de yüz tevil ile tevil ettirir.
- Ey âlem-i beka için yaratılan ve fâni âleme müptela olan bîçare insan!
- Sen alâküllihal öleceksin.
- Kusurunu görmemek o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır.
Vesvese Risalesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Vesvese şeytanın kalbe ektiği bir tohumdur. Sulamayın ki yeşerip büyümesin.: Euzübillahimineşşeydanirracim Bismillahirrahmanirrahim. Şeytan önce kalbe bir tohum atar. İlgilenilirse (yani sulanır, bakılırsa) hayalde yeşerir suret bulmaya başlar. Eğer daha da ilgilenilirse suret (zihnimizde) gerçeğe dönüşür. Vesvese yüzde çıkan çiban gibidir. İlgilenirsen büyür azar seni rahatsız eder. İlgilenmezsen gelir geçer. İtibar etme ki istenmediği yerde durmasın. Özetle; Algını değiştir, hayatın değişsin. Aziz Üstadım; Vesvesenin muhtevasını, nasıl geliştiğini ve çaresini, kur'an ve sünnet ışığında aklı delillerle en derin tafsilatlı bir şekilde gönüllere şifa ile sunuyor. Ekstra olarak bir takım imani meselelere ışık tutması da çok güzeldi. Bil hassa vesveseli kardeşlerim olmak üzere herkese okumalarını tavsiye eder, kalplere şifalar dilerim. Saygılar... (꧁ Hz. Corona ve 2039 ꧂)
Bu eserinde üstad vesvese türlerinden, vesvesenin ne zaman korkulacak birşey olup ne zaman zararsız olduğundan, vesvese gelen kimsenin nasıl hareket etmesi gerektiğinden bahsediyor. Gerçekten yararlı, bu konuda sıkıntı yaşayanların başvurabileceği ve istifade edeceği bir eser. Öneririm (Cansu Koc)
Kitabın Yazarı Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?
Bediüzzaman Said Nursî (Mart 1878, Bitlis - 23 Mart 1960, Şanlıurfa), İslam alimi, düşünürü.
1892'de Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman unvanı verilmiş; diğer alimler tarafından da kabul görmüş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır.
I. Dünya Savaşı'nda gönüllü alay komutanı olarak Kafkas Cephesi'nde mücadele etti. Savaş sırasında birçok öğrencisi ölmüş, kendisi ise gazi olmuştur. Başarılarından dolayı kendisine Harp madalyası verildi. Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi ile Dar'ül-Hikmet'ül İslamiye azası olarak atandı. 1922'ye kadar görevini yerine getirdi.
1923 yılında TBMM'nin daveti üzerine Ankara'ya gelen Nursî, Ankara'da aradığı atmosferi bulamaz. Van'a dönerek inzivaya çekilir ve daha sonraları bu dönüşünü Yeni Said'in başlangıcı olarak nitelendirir. Bu dönemde sosyal ve siyasi meselelerden uzaklaşır. En önemli vazifenin imanı kuvvetlendirmek olduğunu söyler. Şiddetle karşı çıktığı ama silah çekmediği Cumhuriyet idaresi tarafından bu dönem zarfında uzun yıllar sürgün, gözetim ve yer yer hapis hayatı yaşatılacak ve zorunlu ikamete tabi tutulacaktır. Büyük çoğunluğunun Isparta Barla'da yazıldığı Risale-i Nur külliyatının yazımı ve Nur Cemaati'nin oluşumu bu dönemde yaşanmıştır.
23 Mart 1960'ta Şanlıurfa’da vefat etti.
Detaylı bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nursî
Bediüzzaman Said Nursî Kitapları - Eserleri
- Sözler
- Gençlik Rehberi
- Lem'alar
- Namaz Risalesi
- Hanımlar Rehberi
- Asa-yı Musa (Büyük Boy)
- İman ve Küfür Muvazeneleri
- Hizmet Rehberi
- Mektubat
- Şualar
- Barla Lahikası
- Kastamonu Lahikası
- Emirdağ Lahikası
- İşaratü'l-İ'caz
- Mesnevi-i Nuriye
- Sikke-i Tasdik-i Gaybi
- Zülfikar
- Tılsımlar Mecmuası
- Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
- Muhakemat
- Münazarat
- Hutbe-i Şamiye
- Divan-ı Harb-i Örfî
- Sünnet-i Seniyye Risalesi
- Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
- Tabiat Risalesi
- Münacat
- Namaz ve Hikmetleri Risalesi
- Miftahü'l İman
- El-hüccetüz Zehra
- Tiryak
- Beyanat ve Tenvirler
- Nur'un İlk Kapısı
- Nur Aleminin Bir Anahtarı
- Latif Nükteler
- Ayet'ül Kübra
- Otuz Üç Pencere
- İman Hakikatleri
- Haşir Risalesi
- Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri
- İhtiyarlar Risalesi
- Meyve Risalesi
- Sünuhat
- Hastalar Risalesi
- İhlâs Risaleleri
- Uhuvvet Risalesi
- Küçük Sözler
- Vesvese Risalesi
- Risale-i Nur'dan Dualar
- Kader Risalesi
- Yirmiüçüncü Söz
- Risale-i Nura Giriş
- Bediüzzaman Cevap Veriyor
- Müdafaalar
- İçtimai Dersler
- Fihrist Risalesi
- Asar-ı Bediiyye
- Said Nursi'nin Kendi Dilinden Nesebi
- Dersên Civakî
- Telvihat-ı Tis’a
- Mucizat-ı Kur`âniye Risalesi
- İsm-i Âzam Risalesi
- Mirac Ve Şakk-ı Kamer Risaleleri
- Hakikat Nurları
- Rahmet Ve Şefkat İlâçları
- İçtihad Risalesi
- Ene Ve Zerre Risalesi
- Risale-i Nur Hakkında verilen Bir Konferans
- Zühretünnur
- Açıklamalı Cevşenü'l Kebir
- Siracü'n-Nur
- Hakkı Müdafaa Cephesi
- Hutuvat-ı Sitte
- Sevgi Risalesi
- Hizmet Düsturları
- Beş Risale
- Mektubat Mecmuası-1 (Osmanlıca)
- Mektubat Mecmuası 2 (Osmanlıca)
- Eski Said Dönemi Eserleri
- Mirkat-üs Sünnet
- Mektubat (Osmanlıca - Orta Boy)
- Ezkar-ı Nuriye
- Hizbul Kur'âni Ekber ve Virdül Kur'âni Elazım
- Bediüzzaman Said Nursi'nin İlk Dönem Eserleri
- Tefekkürname
- Mektubat Mecmuası 1. Kısım
- Mektubat Mecmuası 2. Kısım
- Şualar Mecmuası 2. Kısım
- Tasavvuf Risalesi
- Otuzuncu Lem'a Esma-i Sitte
- Hikmetü'l-İstiaze Risalesi
- Yirmi Dördüncü Söz
- İçtihad Sahabe ve Cennet Risalesi
- Münacat ve Hasbiye Risaleleri
- Mi'rac Risalesi
- Otuzikinci Söz
- Nurlardan Seçmeler - 2
- Beka-yı Ruh Melaike ve Haşr Risalesi
- İkinci Şua - Tevhide Dair
- Peyven Biçuk Peyva Bistu Seyemin Mektubata Bistemin
- Medrese-i Yusufiye Risalesi
- Sünuhat - Tuluat - İşarat
- Emirdağ Lahikası Mecmuası Cilt -1
- Nur Çeşmesi
- Emirdağ Lahikası 2.cilt
- Risale Günlüğüm
- Keşfü'l-Envar Külliyatından Arabi İşaratü'l-İcaz Meal ve Şerhi 4
- Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden Hulusi Ağabey'e Gönderilen ve Neşredilmeyen Mektuplardan
- Usko ja Ihminen
- Viisaita Sanoja
- Totuus Luonnosta
- Yirmi Dördüncü Mektup
- Risalei Nur Külliyatından Namaz
- Fatiha Tefsiri
- Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu Mektup
- Risale-i Nur
- İhlas ve Kardeşlik
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Ene Risalesi'nin Şerhi
- Tesettür Risalesi
- Hüve Nüktesi
- Dua Risalesi
- Vesvese ve Hikmetü'l İstiâze Risâleleri
- Sabır Risalesi
- Risale-i Nur Külliyatından Misbahu'l-İman
- Ehl-i Beyt Risalesi
- Hastalar Risalesi ve Çocuk Taziyenamesi Risale-i Nur Külliyatından (Cep Boy)
- Emirdağ Lahikası Mecmuası-3
- Hukuk-u Valideyn (mini boy)
- Makalât-ı Hulûsiyye - 2
- İkinci Şua
- Rîsaleya Lem'eyan
- Rumuzat-ı Semaniye
- Namaz Tesbihatı
- Nurlardan Seçmeler -1
- Hakikat Çekirdekleri
- Türkçe Açıklamalı Kaside-i Celcelutiye ve Hizbü’l-Ekberi’n-Nuri
- Namaz Risalesi
- Mu'cizât-ı Ahmediye (asm) Risalesi
- Sırr-ı İnna A'tayna Risalesi
- Hastalar Risalesi
- Hutuvat-ı Sitte Risalesi
- Risale-i Nur Külliyatından Aile Risalesi
- Çekirdekler Çiçekleri
- Müsbet Hareket
- Risale-i Nur Külliyatı
- Vesvese Bahsi
Bediüzzaman Said Nursî Alıntıları - Sözleri
- Kelâmullah olan Kur'an o kadar hayatdar ve kıymetdardır ki, onu dinleyen, işiten kulakların adedini ve o kulaklara giren o kudsî kelimelerin sayısını, bütün denizler mürekkep ve melaikeler kâtib ve zerreler, nutfeler ve nebatlar ve kıllar kalemler olsa bitiremezler. (Latif Nükteler)
- Mahlukatın en zalimi insandır. (Mesnevi-i Nuriye)
- Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. (Hizmet Rehberi)
- Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve taş-toprak hükmünde cansız bir insan olma ihtimalin var! (Otuz Üç Pencere)
- Bununla beraber, meşâgil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın malâyani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz ve malûmat ile vakit geçiriyorsun. (Namaz ve Hikmetleri Risalesi)
- Evet, Kur'an der ki: "Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup denizler mürekkep olsa Cenab-ı Hakk'ın kelimatını yazsalar, bitiremezler." (Zülfikar)
- Bedevîlikte beşer üç dört şeye muhtaç oluyordu. O üç dört hâcâtını tedarik etmeyen, on adette ancak ikisiydi. Şimdiki garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, su-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havâic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarurî hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hâcâtı tam helâl bir tarzda tedarik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir; on sekizi muhtaç hükmünde kalır. Demek, bu medeniyet-i hâzıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş. (Hizmet Düsturları)
- Kardeşlerimden rica ederim ki: Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudûr eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve "Haysiyetime dokundu" demesinler. Ben, o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim. (Medrese-i Yusufiye Risalesi)
- Her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı Hâlık'ımız bize ihsan ediyor; tâ ki, iki hayatımıza lâzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saatı sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek; ne kadar hilâf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntıları çekmek ve o sıkıntılar yüzünden ahlâkını bozmak ve meyûsane hayatını geçirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasâret ederiz, kıyâs edilsin. (Meyve Risalesi)
- . Ey göz, güzel bak! (Küçük Sözler)
- Bir sinek, elime kondu. Emanetullah olan gözünü, yüzünü, kanatlarını güzelce temizlemeye başladı. Bir neferin mîrî silâhını, elbisesini güzelce temizlediği gibi, sinek de temizliyordu. Nefsime dedim: "Bak!" Baktı, tam ders aldı. O sinek ise, mağrur ve tenbel nefsime hoca ve muallim oldu. (Latif Nükteler)
- ...mahlûkatın sıkıntılı gürültüsünden sıyrılıp huzûr-u Rahmân'a gitmek; bin can ile arzu edilir bir seyahattir, belki bir saadettir. (Tiryak)
- حَسْبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَ كِيلُ Onun bekası bize yeter" dedim. (Şualar)
- "İhtiyarın cüz'î ise; kendi mâlikinin irâde-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak'ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayât-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise; Kur'ân'ın güneşi altına gir, îmanın nuruyla bak ki; yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur'ân, birer yıldız misillû sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır." (Ayet'ül Kübra)
- Ey rahmet ve keremi, sonsuzluğa uzanan bütün ümitlere tükenmez bir hazine olan ve her ne halde olunursa olunsun Kendisinden asla ümit kesilmeyen yüce Recâ (Açıklamalı Cevşenü'l Kebir)
- Tevafuk birkaç cihette bir şeyi gösterse, delalet derecesinde bir işarettir. Bazan bir tek tevafuk, bazı karainle delalet hükmüne geçer. (Latif Nükteler)
- İşte enva-ı dalalet derecatına göre az çok kâinatın yaratılmasındaki hikmet-i Rabbaniyeye ve dünyanın bekasındaki makasıd-ı Sübhaniyeye zarar verdiği için ehl-i isyana ve ehl-i dalalete karşı kâinat hiddete geliyor, mevcudat kızıyor, mahlukat öfkeleniyor. (İman Hakikatleri)
- Hem kat'iyyen biliniz ki; bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. (Hanımlar Rehberi)
- Artık bütün insanları kardeş yaparak yemyeşil cennetlerin nurlu ufuklarından esen refah ve saadet, huzur ve asayiş rüzgârıyla dalgalanan âlemşümul bir bayrak altında toplayacak olan yegâne kuvvet, İslâmdır. Zira beşeriyetin bugünkü hali, tıpkı İslâmdan evvelki insan cem'iyetlerinin acıklı halidir. Bunun için insanlığı o günkü ebedî felâketten kurtaran İslâm, bugün de kurtarabilir... (Nur Aleminin Bir Anahtarı)
- Zira bir müslimin herbir sıfatı İslâmiyetten neş'et etmek lâzım gelmez. (Muhakemat)