akademi
Turkcella

Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Veronika Ölmek İstiyor kimin eseri? Veronika Ölmek İstiyor kitabının yazarı kimdir? Veronika Ölmek İstiyor konusu ve anafikri nedir? Veronika Ölmek İstiyor kitabı ne anlatıyor? Veronika Ölmek İstiyor kitabının yazarı Paulo Coelho kimdir? İşte Veronika Ölmek İstiyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.03.2022 20:46
Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Paulo Coelho

Çevirmen: Haldun Pamir

Orijinal Adı: Veronika decide morir (On the Seventh Day #2)

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750730153

Sayfa Sayısı: 216

Veronika Ölmek İstiyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Paulo Coelho’nun ustalığı, herkese seslenebilmesinden kaynaklanıyor. Sevecen ama etkili bir öğretmen. Kitapları tüm dünyada 100 milyon satmış olan Coelho’nun şaşırtıcı çekiciliğinin nedeni de bu olsa gerek.”

Dana Goodyear, The New Yorker

Veronika her istediğine sahip görünen, renkli bir yaşam süren, yakışıklı erkeklerle gezip tozan genç bir kadın olmasına karşın mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Başarısız bir intihar girişiminin ardından, kendini bir akıl hastanesinde bulur. Üstelik çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Zaten ölmek isteyen Veronika bu süreçte, başka dünyaların insanlarını tanırken kendi kimliğini de keşfetmeye başlar…

Paulo Coelho’nun ülkemize yakın bir coğrafyada, Bosna ve Slovenya’da geçen Veronika Ölmek İstiyor adlı romanı, varoluşumuzun her dakikasına yaşam ile ölüm arasında bir seçim olarak yaklaşıyor. Toplumun alışılmış kalıplarının dışına çıkan, farklı düşünceleri yüzünden önyargıları göğüslemek zorunda kalan insanları anlatıyor.

Veronika Ölmek İstiyor Alıntıları - Sözleri

  • Ona ceketimi verme önerimi reddetti. Belki de onun dünyasında mevsim yazdı.
  • Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir.
  • Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor.
  • "Sevgi, akıldan üstündür."
  • Her gün her gece binlerce ölüm yaşıyorum, birinizin bile şu kadarcık umrunda değilim.
  • ''... her yeni gün bir mucizedir. ''
  • "İlk aşklar belki hiç unutulmaz ama mutlaka sona erer."
  • İnsan, hiçbir şeye alışmamalı.
  • Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.
  • Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir.
  • "Dünyanın bütün dağlarında, ormanlarında, bîr tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz."
  • İnsanlar farklı olmaktan neden bu kadar korkarlar?

Veronika Ölmek İstiyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Söylesene: Hiç intihar etmeyi düşündün mü? Hiç mi? O halde okumaya yeltenme! Peki neden? Bir travma mı yaşadın? Bıçağı bileklerine geçirmeden veya soğukkanlı bir şekilde şah damarını kesmeden önce soğuğu hissettin mi? Ürpertiyi ensende alabildin mi? Yoksa bütün bunlara rağmen hayati zevkler, şaşalı geçici hevesler ve korku seni alıkoyup vaz mı geçirdi? İntihar mı etmek istiyordun, yoksa edebilmeyi mi? Hiçbiri mi, koca bir hayır mı? Yoksa ağlıyor musun?... İntihar etmek zeka işidir. Sıradan insanlar sıradan şekilde hayatlarına son verirler. Sanki hiç var olmamış gibi geldikleri gibi giderler. Kim bilir, belki böylesi daha iyidir... İyi olan ve bir o kadar spesifik olan sorgulamaktan kaçınmaktır. Hiçlik o kadar içe siner ki; basit olmak, bir hiç olmak, sessizliği kulak delercesine, hissedercesine paralar benliği. İnsan sorguladığı andan beri anlam arayışının boşluğa sürüklendiğini düşünür, evre oraya doğru sürüklenir. Tamamlanması ise uyku gibidir: üzerine gitmek tatlı, devam ettirmek kâbusun dozunu artırmaya sebebiyet verir...(tekrar ve tekrar) Peki en son ne zaman intihar etmek istedin? Sahiden bunu içten bir şekilde isteyip denemeye kalktın? Bu düşünce oluşmadan önce ne yapmıştın peki? Bir dakika, bir saat, bir gün öncesinde neyle meşguldün? Şimdi sorayım: Bir insan neden intihar etmek ister? Hayattan sıkıldığı için mi? Yoksa umutsuzluktan mı? Hiçbiri. Çünkü bunlar çoğaltılması doğal varsayımlar. Neden mi?İntihar etmek ister çünkü başka çaresi yoktur. Ama her zaman bir çare vardır! Evet, her zaman bir çare vardır ama istisnalar kaideyi bozar... Bir hafta ömrünüz kalsaydı, ilk yapacağınız şey, son kez yapacağınız deneyim veya hep isteyipte ertlediğiniz şey ne olurdu? Veronika, 22 yaşlarında genç, güzel, gezmeyi ve sosyal takılmayı seven bir kadın olmasına rağmen hayattan zevk alamıyor, her daim bir şeylerin eksik olmasından kaynaklı yeterince mutlu olamayan bir kadındır. Bir gün intihar girişiminde bulunur ve hayata veda ettiğini sanarken, gözlerini açar. ''Burası cehennem mi?'' dedi Veronika. Derinden bir ses, 'hayır, daha vaktin var.' dedi. Veronika intihar girişiminin başarsızlıkla sonuçlandığını ve kendisinin bir akıl hastanesinde olduğunu anlar. İntihar girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığını öğrenen ve hoşnutsuz olan Veronika'ya iyi haberi Dr.İgor, "Yarım bıraktığın iş tamamlanacak, çünkü en fazla 1 hafta ömrün kaldı.'' der. Veronika, ilk birkaç günde hastaneyi pek umursamaz, çünkü birkaç gün sonra hayatta olmayan biri için yapacak pekte bir şey yoktur. Ama 3-4 gün geçtikten sonra hastanedekilerle arkadaşlık kurmaya çalışır. Bunlardan biri şizofreni hastası Eduard'dır. Eduard, Veronika'nın piyano çalmasına tutulmuş bir gençtir. Veronika Eduar'da karşı tarifi olmayan birtakım duygular besler, ölümün yaklaştığı günlerde onunla beraber olmak ister. Ancak Eduard, kimseyle konuşmamış ve herkese konuşmadığını sahiden bir şizofreni olduğuna ikna etmiştir. Vaktinin dolmasına sadece 1 gün kalan Veronika, Eduard ile yürüşteyken Eduard konuşur ve ona bu son günü dışarda geçirmek gerektiğini söyler ve elinden tutup firar ederler. Lüks bir lokantada yemek yerler, gece boyu şarap içerler ve birbirlerine sarılarak ağlamaya başlarlar... Kitap son derece sürükleyici, düşündürücü, imgelere ve kısa sözlere yer verme açısından tatmin edecek şekilde yazılmış. Özellikle kapak fotoğrafı olan fotoğraf gerçekten okumayan birini, 'Hımm, acaba nasıl bir şey, nasıl bir hikayesi var.' dedirtebilecek türden. Karakter isimleride son derece akılda kalıcı, bölgesel isimler olmasından beğenilecek ve kitabın yer yer kopmasından dolayı bile olsa akıldan çıkmayacak ve kopmasına izin vermeyecek türden önemliydi. Veronika, Eduard, İgor... Kitaptan birkaç bölüm paylaşmak istiyorum: ''Kendini vurmak, yüksek bir yapıdan atlamak, kendini asmak, bu seçeneklerden hiçbiri onun kadınsı doğasına uymuyordu. Kadınlar kendilerini öldürek için çok daha romantik yöntemler seçer; bileklerini kesmek ya da aşırı dozda uyku ilacı almak gibi.'' (15) Kadınlar üzerindeki bu tespiti beni mestetti diyebilirim. Ama bu tespit sadece kadınlar üzerinde mi etkili emin değilim. Paulo Coelho belki de, kadınların ağır duygusal yönlerine dikkat çekmek için bu tespiti yapmış ve intihar girişiminde olan birinin, bir kadının farklı düşüncelerine ve duygusal açıdan şiddet eğilimi gösterdiğini vurgulamıştır. 2-''İki dileğim olacak. Birincisi bana öyle bir ilaç verin ki uykum gelmesin ve yaşamımın geri kalanının her anını yaşayabileyim. Çok yorgunum, ama uyumak istemiyorum. Yapacağım sandığım günlerde hep ertelediğim şeyler bunlar, sonra, hayatın yaşanmaya değmeyeceğine inanmaya başlayınca da...'' Okurken acıyı hissettiniz mi? Problem değil, o da hissetti. Kitaptan bir söz: ''Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar.'' Keyifli okumalar. (Eminkolnikov)

Değer vermeden değer bilmeden yaşıyoruz. Oysa daha kaç hayat var ki önümüzde? Başka kaç yaşam ihtimalimiz var? Belki de bu ihtimalin olanaksızlığı üzerine düşünmemiz gerekiyordur... Sevmeli, her yönüyle yaşamalıyız bu hayatı. Acısını da sevincini de iliklerimize kadar hissetmeliyiz bence. Umut etmeli bugünü yarından farklı kılacak işler yapmalıyız. Bir amacın olmalı bu hayatta, uğrunda yaşama hevesi uyandıran bir amaç. Ve insanlara faydan dokunmalı. Benim için yaşamak budur. Başkasının yüzünü güldürebiliyorsam, başkasına faydam dokunuyorsa yaşadığımı hissediyorum. Hayatını, yaşamını, bugününü, yarınını sorgulatan bir kitap... kitap/veronika-olmek-istiyor--130735 okunmalı dediğim kitaplar arasında kendine yer buldu . Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar dilerim... (Duygu Macit)

Peki Masalın Sonrası?: Kitabın başında Veronika ölmek istiyor oluşunun nedenini gayet net açıklıyor ve benim açımdan da gayet makul bir intihar etme gerekçesi var. Hayatın monotonluğu. Veronika sıradan biri ve kendisi de yaptığı yapacağı hiçbir şeyin bir anlamı olmadığını biliyor. Merak ettiğim şey şu, Daha öncesinde Sisifos Söyleni kitabında da benzer öneriler mevcuttu.Kişi hayatından bezgin,hayatın bir anlamı yok ve hayat zor. Ama hayat yaşanmaya değer. Hmm,Neden? Bir de bu kişiye verdikleri öneriler hep,hayatı geçirmek ve intihardan uzaklaştırmak üzerine kurulu oluyor,Albert Camus ciddi ciddi yazar isimleri sayıyordu. Veronika ölmek istiyor falan değil,kelimeler yanlış kullanılıyor,Veronika yaşamak istemiyor,bu ikisinin arasında çok fark var. Paulo Coelho onun istediği şeyi ölme arzusu olarak algıladığı için,negatif bir şeyi arzuluyor sanıyor. Kendini öldürmek negatif ama Veronika bilgisiz olduğu için,bunun kötü olduğunu algılayacak kapasitede olmadığı için ölmek istiyor. Sokrates'in avam düşüncelerini almış , tıpatıp aynı şablonu ölüm ve intihar konusunda kullanıyor SENE 1998 BE ,SENE 1998. * * * Sokrates'e avam diyerek ona hakaret ettiğimi söylerseniz,eleştirdiğiniz şey ben değil,halk olur . * * * Algılayamadığınız şey şu , bir kimse intihar etmeyi arzuluyor ve sen arzulamıyorsan,bunun kaynağı perspektiflerin farklı olmasıdır. Yani senin pencerendeki görüntünün sonucu olarak uygun gördüğün yaşam algısı başkasının penceresine uymuyor. Sen yaşama değer veriyor olabilirsin,bunda hiçbir sakınca yok,keşke herkes sen gibi olsa... da işte herkes sen değil . Kitapta o inanılmaz bayağı ,ölmeden önceki anda intihar ettiğine pişman olacaksın klişesi 1500. defa pişirilip tekrar önümüze sunulmuş. SENE 1998 BE,SENE 1998. * * * Seneden ısrarla söz ediyor olmamın sebebi,daha öncesinde bunların var olmasının yanında daha iyi biçimlerinin de var olmuş olması.Bir kitap yazarken,o kitaptan çok daha iyi binlerce kitap olduğunu fark etmek,bu insanları nasıl rahatsız etmiyor anlamıyorum. * * * İntihar edildiği sırada yaşanan o pişmanlığın,içgüdü olduğunu çözemediniz mi hala? Ya da intiharın güdülere en çok karşı çıkılan an olduğunu? * * * En temel ve en kuvvetli güdü,yaşama güdüsü ise intihar etmek,hayvansallıktan uzaklaşmanın en iyi yoludur. * * * Sorun intiharın doğruluğu veya yanlışlığı değil,sorun kitapta intihar etme arzusunun temel kaynağı olan monotonluk ve tekrardan üstüne basa basa söylediğim ölme arzusu olmayan ''Yaşamama Arzusu''. * * * Yaşamama arzusu hiç var olmamaya duyulan arzudur.Yaşamama arzusuna sahip olan kişi,bir fabrika hatasını düzeltmeye çalışır,yaşamın ona verilmemiş olması gerekirdi ancak verilmiştir,bu sorunun çözümünü kendi kendisi yerine getirir. * * * Veronika kitabın sonunda elbette ağzımıza ağzıma kamu spotu sokmak isteyen Paulo Coelho tarafından hayata döndürülüyor. İyi de kardeşim ,sen hiçbir sorunu çözmedin ki. Ağrı kesici yutturdun karaktere,al baş ağrını geçirdim dedin. * * * Camus'un hayata bağlama yöntemi ile çok benzer,sorunları çözmeyip,karyolanın altına itiyorlar. * * * Kitapta Veronika'nın hastanede geçirdiği süre,zaten az önce söylediğim gibi ölüm bilinci ile gelen yaşama arzusu ile geçiyor bir de iğrençliklerin en berbatı olan hayata sevgi ile bağlanılabileceği düşüncesini üstümüze fırlatıyor. Sorun şurada ki kitabın ana teması ölüm. Şu kitabı yazarken 3.5 saniye düşünseydin,Simon de Beauvoir'un şu sözlerinden çıkan anlama ulaşırdın sanıyorum ; ''Sartre'la karşılaştığım zaman,her şeyi kazandığıma inanmıştım.Onun yanında benim kendimi gerçekleştirmem başarısızlığa uğrayamazdı.Şimdi kendi kendime şunu diyorum: Kurtuluşu bir başkasında görmek,yıkılmanın en güvenli yoludur.'' Kitabı bu bakış açısıyla okursanız görürsünüz ki,Veronika'nın kafasında ''Acaba hayat güzel olabilir mi?'' düşüncesini yaratan şey hep başkaları. Zaten hastaneye girer girmez bir bilge ile karşılaşıyor,tabi bizim Paulo'nun yaratıcılığı bu kadar olduğu için tüm düşüncelerini bir karaktere aktarır ve her şeyi ona söyletir,felsefik bir iddiası olduğu halde * * * Çünkü bu kitabı fayda gayesi ile yazıyor. * * * diyalogları okumak,Cin Ali okumak bu kitabı okumaktan daha zor. Düşüncelerini satır aralarına serpiştirmek yerine bir karakter üzerinden anlatmak tüm kötü yazarların ortak özelliğidir,bir hikaye döner kitapta ve ayrıca oraya zorla sokulmuş bir Paulo Coelho vardır,ki daha kötüsü kitabın başında Paulo Coelho'yu direkt kitabın içinde de görüyoruz,bir karakterin temsil ettiği kişi olarak değil ,kendisi olarak. Bilge ile Paulo'nun düşüncelerini dinledikten ve bolca esnedikten sonra ,Veronika'yı hayata bağlamak ile görevli karakter karşımıza çıkıyor. Tekrar ve tekrar söylüyorum,hiçbir çözüm önerisi,hiçbir anti-tez sunulmuyor. Hala Veronika neden yaşamalı en ufak bir fikrimiz bile yok. Bir diğer sorun da şu,''Son günün gibi yaşa.'' mottosunu karaktere yaşatarak çözüm önerisi sunmuş gibi yapıyor. Anlaşılamayan şey şu,son beş günüm kalsa ben de gayet hayattan keyif alabilirim ama gelecek sene üniversite sınavına çalışman gerek diyorlar,sorun burada zaten. Son günün gibi yaşayacaksan,yapman gereken şey,dümdüz hayvansı hazlarla günü geçirmektir. Evet bu kesinlikle,kısa vadede hayatın yaşamaya değer olduğunu hissettir. Bunun bir çözüm yolu olup olmadığını zengin çocuklarına sorabilirsiniz. Sevginin bir çözüm olup olmadığını da , çocuğunun karnını doyuramadığı için kendini yakmaya kalkan babaya sorarak öğrenebilirsiniz. Bir kitap yazmaya kalkışıyor ama yazdığı kitapta düşüncenin d'si yok . Benim için en önemli kısım ise kitabın sonu. Veronika mutlu,Veronika ölmekten vazgeçti. AHAHHAAJLWWRHKJQWMBQWNTKÖQWWQTÖTGMQÇWMGQENMMNQWÖGQNGÖEGENQM. Sorumu başlıkta sormuştum; Peki ya masalın sonrası? Şunu söylemeliyim ki,Veronika eğer gerçekten düşüncelerinde samimiyse,gerçekten intiharı arzulamışsa, Bu intihar girişimi yinelenecektir. Çok basit bir bilimsel veriden söz ediyorum.İntihara kalkışan bir insan eğer ölmemiş ise diğer insanlara kıyasla çok daha yüksektir onun tekrardan bunu deneyecek olması ihtimali. Çünkü intihar kararı zaten intihar eyleminin gerçekleştirildiği andan ibaret değil. Veronika yüz defa intihar etmeyi düşündü ve vazgeçti, 101. seferde bunu denedi. Başarısız oldu. Yüzlerce defa daha bunu düşünecek,*atıyorum* 500. seferde tekrar deneyecek ve başarılı olacak. İntiharın düşünülmesine rağmen gerçekleştirilmediği her seferde yaşama arzusu halen daha var olmama arzusuna baskın geliyor,yani sendeki o yaşama arzusu ve yaşama kıymet biçme Veronika'da da var merak etme Paulo. Ha gerçekten intiharı düşündüğü 3. seferde intihar eden birisi var ise bak o gerçekten ''Ölmek İstiyor''dur,ama buradaki durum bu değil. Psikolojik tahlilini doğru düzgün yapamadığın bir karakteri yazmak niye? * * * Sonuçta kast ettiğim intihar anı,zihinsel intiharın %1'lik bir kısmını bile kapsamaz ve senin önereceğin her şey o kişi tarafından kendi kendisine,yaşama bağlanabilmek için tekrar ve tekrar söylenmiş,fazla kullanılmaktan paçavra haline gelmiştir. * * * Başta kısaca geçtiğim,insanı yalnızca hayatta tutmak için gerçek dışı bir yaşama itme çabasını dibine kadar hissettiriyor kitap boyunca. Sorun şu,kurgularla kendini uyuşturduğun bir yaşam,bitkisel hayattan farksız ve yaşamın tanımı bu değil. Sanırım sizde yalnızca canlı olmaya karşı bir fetiş var anlayabilmiş değilim. Ötenaziye de karşıdır sanıyorum Paulo Coelho,eğer ki gerçekten karşı ise bu durumda daha önce de söz ettiğim kendi penceresindeki görüntülerden çıkarttıklarını başkalarına da dayatma durumu var. Siz yaşamayı seviyorsunuz diye herkes sevmek zorunda değil. Sen harika kitapların ile geçinebiliyor ve kitlelerin peşine takılan fanların sayesinde kendini değerli hissedebiliyorsun ama bazı insanlar özel olduğunu söylesen bile özel olmadığı konusunda ısrar edebiliyor :))). Kendisini özel hissetmeyen bir insanı intihar etmemek konusunda nasıl ikna edebilirsin? * * * Görüldüğü üzere konu özel olmak değil,özel hissetmek yalnızca. Özel olup özel hissetmeyenler ızdırap çekerken,Paulo gibi kendini özel hisseden ancak özel olmayanlar ise ölmek istemeyin diye kitap yazıyor. * * * Kendini özel hissetmemenin,en depresif hali şudur; ''Ben ölsem de dünyadan hiçbir şey eksilmez.'' Günlük hayatta ise; ''Bütün olarak benim taşıdıklarım da herkeste var. Farklı değilim.'' . Sanırım bir anlığına incelemede pesimistliği bırakacak olursak,yaşamının değerli olması konusunun çok yanlış anlaşıldığını söyleyebilirim. Her şeyde ''tekillik'' arayacaksanız,doğduğunuz anda intihar etmeniz gerekirdi zaten çünkü dünyaya gelen tüm insanların gelişi aynı şekilde gerçekleşiyor,kısaca bu mantıklı değil. Çoğunluğa üniversite sınavına çalış deniliyor* * * Üniversite konusunu, bana battığı için sürekli geveliyorum. * * * , çoğunluğun hayatı tekdüze günler ile dolu.İnsanlar ömürleri bittiği zaman çok hızlı geçtiğini söylüyorlar çünkü hayatlarında her şey monoton ve gözler gittikçe kendini güç tasarrufu moduna alıyor. Aynı günü ilk yaşayışında 10 x keyif alırsın, 2. gün 9 x 3. gün 8 x ... 800.defa yaşadığında ise,durumun ne kadar vahim olduğunu görmek bu kadar zor olmamalı. Veronika hayata bağlanmayı kısa süreliğine başarıyor çünkü kısa süreliğine bu tekdüzelikten kurtuluyor. 365 gününün biri ilginç olan bir insanı hayata nasıl bağlayabilirsin? Sen mutlusun çünkü insanlar senin harikulade kitapların hakkında gelip sorular soruyorlar ve sen kitaplarını yetiştirmeye çalışıyorsun. ''İnsanları hayal kırıklığına uğratmamalıyım.'',''Kitabı çıkartacağım dediğim tarihte çıkartmalıyım.'' gibi,değerli olduğunu hissettiğinin yüzde yüz belli olduğu düşüncelere sahipsin,hak etmediğin halde. Görülüyor ki yaşama bağlayan şey yaptığın şeylerin değerli olduğunu hissetmek. Fakat,podyumda bir kişi olur,onu seyredenler ise yüzlercedir,soruna sahip olanlar siz podyumdakiler değilsiniz,sizin bu konuda ağzınızı açmaya hakkınız yok. Sorunu yaşayan hep o karanlıkta,kalabalıklar arasında bir başına olanlar ve istediğiniz kadar subjektif önerileriniz ile insanlara faydalı olmayı amaçlıyor gibi yapın,Veronikalar aynı acıyı yine çekecekler çünkü dediğim gibi bunu aşmanın tek yolu yaptığın her şeyin bir şekilde değerli olduğunu hissetmek,bunun başkalarına dokunmaktan geçiyor olması ise çok acınası ama yine de gerçek. Albert Camus gibi kitap okumanın çözüm yolu olduğunu düşünmüyorum * * * Gene gelecek Camus fanları,biliyorum bunu söylemiyor ama kitabın bir parçası idi bu, onun düşüncelerine saygısızlık etmek gibi bir amacım asla yok,beni kitabı anlamamak ile de suçlamayın lütfen,kasti biçimde cımbızlıyorum,karşıt görüş olarak sunabilmek için.* * *,çözüm uzun süre 1k'da alıntı paylaşmadığın zaman,birisinin sana ''Bir şey mi oldu?'' diye sormasıdır * * * Bu sevginin kurtarıcılığı değil,ilginin kurtarıcılığı . * * * ya da kendini özel hissetmek konusunda başkalarına muhtaç olmayacak "Tanrısal" seviyeye gelmelisin. .* * * İncelemeyi pozitif bitirebilmek için kendim ile çelişmek zorunda kaldım,başkalarına her halükarda mahkum olunduğunu söylememek için,tanrısallık mümkünmüş gibi konuştum ama sanıyorum mümkün değil. * * * ... Tabi ki de bu da yetmeyecektir ancak artık öneri veremediğim salt sorun tespitinden ibaret incelemeler yapmak istemiyorum,bunu benden ya da Paulo Coelho'dan dinlemek saçma ama bence de ölmek istemeyin. Başka birisi olmak ister miydiniz gerçekten? * * * Burada var olmak istememeyi,başkası olmak istemek ile özdeş tutuyorum,öyle olmasa bile . * * * Müzik zevkiniz,yemek zevkiniz,dizi/film zevkiniz,düşünceleriniz ve yaşamınızla getirdiğiniz karakter özellikleri. Supernatural değil de Fargo mu sevmek isterdiniz gerçekten? Oğuz Atay değil de Balzac ya da ? Sanmıyorum. (Polycephaly)

Veronika Ölmek İstiyor PDF indirme linki var mı?

Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Veronika Ölmek İstiyor PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Paulo Coelho Kimdir?

Paulo Coelho yazarlığa başlamadan önce ülkesinde tanınan bir şarkı sözü yazarıydı. Bir süre gazetecilik de yapan Paulo Coelho, 1986 yılında Hıristiyanların Batı Avrupa'dan başlayıp İspanya'da Santiago de Compestela kentinde sona eren geleneksel hac yolculuğunu yaptı. Bu deneyimini Hac (özgün adı: "The Pilgrimage") adlı kitabında anlattı. 1988 yılında yayınlanan romanı Simyacı, Coelho'yu en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. 42 ülkede yayınlanan, 26 dile çevrilen Simyacı, benzersiz bir başarıya ulaştı ve bu kitap sayesinde Gabriel Garcia Marquez'den sonra en çok okunan Latin Amerikalı yazar oldu. Paulo Coelho'nun kurduğu Paulo Coelho Enstitüsü, ülkesindeki yoksul çocuk ve yaşlılara yardım etmektedir. Coelho, UNESCO'nun Kültürlerarası Diyaloglar programında danışman olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda İsviçre'nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu'nu düzenleyen Schwab Vakfı'nın yönetim kurulundadır. Paulo Coelho pek çok saygın ödülün sahibi oldu; bunlar arasında Dünya Ekonomik Formu'nun verdiği Crystal Award ve Fransız Légion d'Honneur nişanı da vardır. Yazar 2002 yılında Brezilya Edebiyat Akademisi'ne kabul edildi. Coelho, ayrıca pek çok saygın basın kuruluşu için haftalık köşe yazıları yazmaktadır. Paulo Coelho Rio de Janerio'da yaşamaktadır.

Elif adlı romanı, Portekizce'den sonra ilk olarak Türkçeye çevrildi ve Mart 2011'de yayınlandı. Romanda, yazar ve yetenekli bir keman virtüözü, sıradışı genç bir Türk kızı Hilal'in Sibirya'yı baştan başa geçecekleri bir yolculuk sırasında, kendileri, birbirleri ve varoluşları ile yüzleşmeleri anlatılmaktadır. Kitabın tanıtımı için açtığı yarışmayı Aleph by Raif Kurt videosuyla, Türk sanatçı Raif Kurt kazanmıştır.

Türkçe'ye "Okçu'nun Yolu" (The Archer) adıyla çevrilen son kitabını 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya kazanarak tarihi bir başarıya imza atan milli okçumuz Mete Gazoz'a adadı.

Paulo Coelho Kitapları - Eserleri

  • Elif
  • Simyacı
  • On Bir Dakika
  • Portobello Cadısı
  • Işığın Savaşçısının Elkitabı
  • Şeytan ve Genç Kadın

  • Hac
  • Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım
  • Akra'da Bulunan Elyazması
  • Zahir
  • Beşinci Dağ
  • Brida
  • Kazanan Yalnızdır

  • Aldatmak
  • The Valkyries
  • Casus
  • Hippi
  • Maktub
  • Veronika Ölmek İstiyor
  • Sei wie ein Fluß, der still die Nacht durchströmt

  • A, B, C, D
  • Sülhün Mənası
  • Okçu'nun Yolu
  • Seçilmiş Əsərləri
  • El Alquimista

Paulo Coelho Alıntıları - Sözleri

  • Hayat ne kadar karmaşık. (Brida)
  • Usta bir şey öğreten değil, öğrenciye zihninde zaten bulunan bilgiyi keşfetmesi için ilham veren kişidir. (Okçu'nun Yolu)
  • "Tanrı, güneşi her gün yedinden doğurarak, bizi mutsuz kılan her şeyi değiştirmemiz için zaman tanıyor bize. Oysa biz her gün, böyle bir zamanın bize bağışlandığı görmezden geliyoruz, bugünün düne benzediği gibi, yarina da benzeyeceğini düşünüyormuş gibi davranıyoruz. Ama dikkatini yaşamakta olduğu güne veren kişi, o büyülü ânın varlığını keşfediyor. O büyülü an belki de sabah anahtarı kilide soktuğumuz dakikada, akşam yemeğini izleyen suskunluk sırasında, bize birbirinin benzeri gibi gelen binbir şeyde gizli. Ama öyle bir an var ve işte o anda yıldızlar tüm güçleriyle içimize doluyor ve bizi mucizeler gerçekleştirmeye hazır hale getiriyor." (Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım)
  • "Kendi yoluna güvenebilmesi için başkasının yolunun yanlış olduğunu kanıtlaması gerekmez." (Işığın Savaşçısının Elkitabı)
  • "En çok muhtaç olduğum anda beni terk etmişsin. Senin yüzünden ölmüşüm. Şimdi vicdanına çöreklenmeye geldim." (Elif)
  • Gökyüzünü seyretmek. (Aldatmak)

  • Gözlerinizi kapayın, şimdi ruhlarınızın gözlerini açın. (Brida)
  • "Sence âşık olmak nedir peki?" Her şeye izin vermektir. Güneşin doğuşu ya da ormanların büyüsüne kafayı takmamktır, akıntıya karşı mücadele vermemektir, mutluluğa teslim olmaktır. Daima özgür kalmak, bunu yanımızdaki insanı kendimize köle etmeden başarmaktır. (Hippi)
  • Şu anda geçmiş yaşantıma bakıyorum ve hafıza dediğimiz şeyin daima tersinden akan bir nehir olduğunu idrak ediyorum. (Casus)
  • Sonbaharda çiçeklerden bahsetmek iyi gelir. İnsanın içini ilkbahardaymış gibi ümitle doldurur. (Aldatmak)
  • Herkes kendi mutsuzluğunu idare etmeye çalışıyor.. (Aldatmak)
  • "İzleyeceğimiz en iyi yolun hangisi olduğunu her zaman biliriz, ama yalnızca alışık olduğumuz yolu izleriz." (Hac)
  • Kim sahip olduğu en önemli şeyi,sevgiyi feda eder ki.. (Portobello Cadısı)

  • İnsanın, kendi yazgısından uzaklaşmasının nedeni belki de Tanrı’nın ondan uzaklaşmasıydı. İnsanların yüreklerinde, her şeyin mümkün olduğu bir dönemin isteklerini esinledikten sonra, başka şeylerle ilgilendi. Dünya değişti, yaşam daha da zorlaştı; buna karşın Tanrı, insanların düşlerini değiştirmek için geri dönmedi. (Beşinci Dağ)
  • Severiz çünkü sevgi bizi özgür kılar… (Akra'da Bulunan Elyazması)
  • Zaman ne hareket eder ne de durur. Zaman değişir. Bu daimi değişimin içinde her birimiz bir noktada, kendi Elif'imizde dururuz. (Elif)
  • Ağacın barı olmayanda budaqları daim dik durur. Axmaq adam həmişə başqalarından daha yaxşı olduğuna inanır (Maktub)
  • Ne var ki,gururun parıltısı,en büyük bilgeliği bile kör edebilir. (Beşinci Dağ)
  • "Ve hiçbir şey bana ait değilse, benim olmayanlar için kaygılanmamın gereği de yok demektir." (On Bir Dakika)
  • Yıllar, yıllar sonra bir gün Şöyle diyeceğim iç çekerek: İki yol ayrılıyordu bir ormanda ve ben Vurdum daha az gidilmiş yola Ve buradaydı işte bütün fark da. (Kazanan Yalnızdır)

Yorum Yaz