Var Olmak - Nurettin Topçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Var Olmak kimin eseri? Var Olmak kitabının yazarı kimdir? Var Olmak konusu ve anafikri nedir? Var Olmak kitabı ne anlatıyor? Var Olmak kitabının yazarı Nurettin Topçu kimdir? İşte Var Olmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Nurettin Topçu
Yayın Evi: Dergah Yayınları
İSBN: 9789759955595
Sayfa Sayısı: 145
Var Olmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Cemiyeti yoğuracak ruh, ne bir sihirbazın ruhudur; ne de Gordiyon´daki düğümün üzerine kılıcını indiren kahramanın ruhudur. O bir halaskarın zafer neşesiyle sarhoş ruhu olmadığı gibi kara kaplı, kaba cüsseli kitapların üzerine eğilen bilgiçlerin ruhu da değildir. Taklit mayası onu yuğuramayacağı gibi itham ve inkar mayası da onu yuğuramaz. O ruh bize kaybolan benliğimizi bulduracak. Bin nedametle nihayet anladık ki dünyada belki herşeyi bulmak kolay, kendini bulmak zormuş. Kendimizi nerede bulalım? Kendi dışımızda nereye koştuksa gurbette kaldık. Kendimize nasıl koşalım? Bize bir aydınlık, bir rehber lazım, diyorlar. Her tarafı, her zerresi rehber olan, her ciheti aydınlıkla dolu alemde tek aydınlık, bir rehber arıyoruz. Cemiyeti yoğuracak ruh, eski Asya´nın hikmetiyle Kur´an´daki ilhami kendinde birleştirdiği halde, Garb´ın dört asırlık ilmine zihniyetine sahip, felsefesine aşina olacak Anadolu dervişinin ruhudur.
(Arka Kapak)
Var Olmak Alıntıları - Sözleri
- Bu insanlar arasında kalbim, sık bir ormanda dolaşan kelebek gibi, ne tarafa uçsa ağaçlara çarpıyor.
- Herkesin güldüğü yerde ıztırap çektim.
- Kalpsizlerin cenneti olan bu dünya, bize vatan olmayacak.
- "Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün."
- Beni hiç anlamadınız; hiç birinizin görmediği yerde işlediğim günahları bilmiyorsunuz, zaaflarımı tanımıyorsunuz. Fakat duada ve namazda, Allah’ın huzurunda, ruhumun karşısında akan gözyaşlarımı da görmediniz...
- "Sevmiyenler, yaşamıyanlardır. Onlar ölü ruhlardır".
- Kalp dilinden anlamayanlarla bir ömür boşuna konuştum.Bu insanlar arasında beni bunalmış görürsen, onda kalp sözü duymadığımdandır.
- İnsanın affedilmez şaşkınlığı, düşmanı kendi dışında aramasıdır.
- "Öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir."
- "Gerçek zafer, gerçek saadet, sana zulmedenleri, seni affetmeyenleri bile affedebilmekdir".
- "Bize ilham verecek aydınlık kalbimizdedir".
- Akıl insanları uçsuz bucaksız bir denizin kenarına kadar götürür. Eğer insanda aşk denizine açılacak güç bulunmazsa, aklın onu bıraktığı kıyılarda çarpan fırtına ile helâk olacaktır. Hayat dediğimiz, işte bu kıyıların fırtınasıdır.
Var Olmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okuduğum ilk Nurettin Topçu kitabı olmasıyla birlikte daha sonra okuyacağım yazarlar arasına girdiğini söyleyebilirim. Neredeyse her sayfa altını çizdiğim cümleler içeren bir kitap. Kitap iki bölümden oluşuyor: Düşünceler ve Duyuşlar. Birinci bölüm Düşünceler Var olmak ile başlıyor. "Var olmak, düşünmek ve hareket etmektir." Peki neyi düşünüp nasıl hareket etmeliyiz diye soruyoruz. Bize cevabı en güzel şekilde veriyor Nurettin Topçu, "Gerçek düşünüş, varlığımızın her adımda karşılaştığı muammaları kainatın bütününe sorarak, oradan da sonsuzluğa duyurarak onlardan cevap almaktır." Burada insanın sürekli bir sorgulama halinde olması yani hareket halinde olması gerekiyor, hakikate ulaşma adına. Ve birinci bölüme Dua ile son veriyor, "O, en güzel ruhların dilidir." İkinci bölüm olan Duyuşlar bölümü ise insanın ruhuna hitap ediyor genel anlamda. Kendimizi nerede arayacağımızı ve nerede bulacağımızı söylüyor. "Ben seni uzaklarda ararken sen kendi evimde idin!" Sonra bize gideceğimiz yolu gösteriyor. "Yolumuz zalim kardeşlerimize merhamet yoludur." Yine bizlere her şeyi kaybettiğimizi sandığımız zamanlarda aslında bunun yeni bir başlangıç olduğunu hatırlatarak yüreklerimize ferahlık veriyor. Ve son olarak, "Kalpler kırılmak için yaratılmıştır." derken bu kırılmış kalbin bizi Rabb'e yakınlaştırdığını söyleyerek bizdeki hüznü sevince dönüştürüyor. Kitaba damlalar bölümü ile son veriyor Nurettin Topçu ve bunlar öyle güzel damlalar ki yazıp duvara asmak her daim okuyup üzerine düşünmek gerek. "İnsan üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır: hakîkatın, hayrın, güzelliğin." "Üç hâkimin hükmünde hatâ aranmaz: kalbin, kaderin, ölümün." "Üç şey saadetin sırrıdır: tevâzu, kanaat ve ölümün eşiğinde sık sık dinlenme zevki." "Üç şeyin hududunda durmasını bilmelidir: isteklerin, aklın, hayatın." "Duygunun üç dünyası vardır: sanatın, rüyanın ve sevdanın." Velhasıl son derece düşündürücü ve güzel bir kitap muhakkak okunması gerekiyor. Var olmak için... (Ahyâr)
Anlatımı biraz ağır ama gerçekten güzel.İnsanın varoluşunu anlamak için okunması gereken bir kitap .O kadar çok cümle beğendim ki hepsini paylaşamadım ama çok beğendiklerimi paylaştım . (Damla Özdemir)
Kitabın Yazarı Nurettin Topçu Kimdir?
Nurettin Topçu, 1909 yılında İstanbul’da doğdu. Asıl adı Osman Nuri Topçu’dur. Nurettin Topçu’nun babası Topçuzâde Ahmet Efendi Erzurumlu, annesi Fatma hanım ise Eğinlilidir. (Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin eski adı) Topçu ailesi Topçuzâdeler diye tanınmaktadır. Dedesi Osman Efendi, Erzurum’un Ruslar tarafından işgali sırasında Türk ordusunda topçuluk yapmıştır, bu lâkap da oradan gelmektedir.
Eğitimi
Nurettin Topçu, öğrenim hayatına altı yaşında Bezmiâlem Velide Sultan Mektebi’nin ana kısmında başladı. İlkokulu Büyük Reşid Paşa Numûne Mektebi’nde okudu.İlkokuldan sonra Vefa İdadisi’nde öğrenimini sürdüren Nurettin Topçu, birinci sınıfta iken babasını kaybetmiştir. Lise tahsilini İstanbul Lisesi’nin Edebiyat Bölümü’nde pekiyi derece ile tamamlamıştır. (1927-28) Mehmet Akif’in medeniyet telakkisini kavramış ve ilmini almak için Akif’in oğlu Asım’ı niçin Batı’ya göndermiş olduğunu idrak etmiş olan Nurettin Topçu, daha iyi bir eğitim alabilmek için Avrupa’da tahsil görmek gerektiğinin farkında olarak liseyi bitirdikten sonra kendi imkanlarıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın açmış olduğu Avrupa imtihanlarına girmiş ve kazanmıştır. Fransa’nın Türkiye’deki liselerin denkliğini kabul etmemesinden dolayı Topçu buradaki eğitimine Paris’teki Bordeaux Lisesi’nde başlamıştır. İki sene sonra Strazbourg’a giden (1930) Topçu, burada üniversite tahsiline başlamış; psikoloji ve güzel sanatlar, genel felsefe ve mantık, çağdaş sanat tarihi, sosyoloji ve ahlak, ilk zaman sanat ve arkeolojisi dersleri almıştır. Strazbourg’da tamamladığı doktorasını 1934 yılında Sorbonne Ünivesitesi’nde vermiştir. Sorbonne Üniversitesi’nde okuyan ilk Türk öğrenci olmuştur. Çalışması Sorbone Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi seçilir. Üniversitenin geleneklerine göre birinci olan öğrenciler mutlaka ödüllendirilir. Bunun üzerine yetkili Profesör, Nurettin Topçu’nun yanına gelerek durumu anlatır ve ödül olarak neyi istediğini sorar:
- Efendim, bir altın saat mi? Amerika veya Kuzey Avrupa’ya bir mavi yolculuk mu?
Hangisini tercih edecekseniz onu alacaksınız veya o ülkeye ziyarete gideceksiniz!
Nurettin Topçu, kararlı ve gayet kendinden emin bir şekilde bu soruya şöyle cevap verir:
- Hiçbiri değil!
- O zaman ne istiyorsunuz?
- Sorbonne Üniversitesi’nin giriş ve çıkış kulelerinde yirmi dört saat ay-yıldızlı Türk bayrağının dalgalanmasını istiyorum!
- Derhal bu isteğiniz yerine getirilecektir!
Nurettin Topçu kendine yapılan teklife verdiği cevabı duyan herkes hayret ve hayranlık içinde kalmıştır. Vatan ve bayrak sevgisinin gurbet illerde okuyan bir öğrencinin yüreğinde böylesine yüceldiği az görülmüştür. Ayrıca bu olay, onun düşünce yapısını, vatan ve millet sevgisi ile hayat felsefesini yansıtan önemli bir ayrıntıdır.
Öğretmenliği
Avrupa’dan döndükten sonra 1935 yılında Galatasaray Lisesi’nde felsefe öğretmenliğine başladı. Topçu İzmir’de öğretmenliğinin henüz daha dördüncü yılında, Türk düşünce tarihinde önemli bir yeri olan “Fikir ve Sanatta Hareket Dergisi”ni yayınlamaya başlar. (1939)
Denizli’den sonra İstanbul’a tayin edilen Topçu, Haydarpaşa Lisesi, Vefa Lisesi, Robert Koleji, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve İstanbul Lisesi’nde öğretmen iken yaş haddinden emekli olmuştur. Nurettin Topçu, Bergson’dan hareketle hazırlamış olduğu Sezgiciliğin Değeri isimli çalışmasıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde doçent ünvanı almıştır.
Milletimizin son dönemde yetiştirmiş olduğu önemli fikir ve aksiyon adamlarından biri olan Nurettin Topçu’nun hayatını, sık sık idealize ettiği mesuliyet duygusunun yoğun baskısı altında Anadolu’da Türk Milletinin yeniden dirilişinin ilham kaynaklarını arayacak, münevver bir zümre meydana getirmeye çalışmıştır. Bu münevver kadroyla aklın saltanatını yönetimde, eğitimde, sanatta ve bilimde hâkim kılacak bir “Türk Rönesansı”nı gerçekleştirme çabası içerisinde olmuştur. Hayatı, bunun mücadelesi ile geçmiştir. Ahlâk alanında doktora yapmış olan Topçu, imanlı, ahlâklı debdebeden ve gösterişten uzak hayatı, doğru bildiğini söylemekten ve yaşamaktan çekinmeyen tavizsiz karakteri ile örnek bir şahsiyettir. Ömrünü her an büyük mahkemenin huzurundaymış gibi hesap vermeye hazır, hiçbir otoritenin etkisinde kalmaksızın milletinin meseleleriyle ve ahlâk dersi vermekle geçmiştir. Sınıfta, öğretmenler odasında, sokakta, camide, evde, konferans salonunda, kısacası hayatın her alanında ve her aşamasında… Kendisine maddenin ve servetin fethini değil, ruhların fethini gaye ettiği gibi, insanlara da onu hedef olarak göstermiştir. Felsefeden sanata, dinden ekonomiye ve eğitime kadar pek çok sahada kendine has tahlilleri, bakış açıları ve önerileri olan Topçu, hem Batı’yı çok iyi tahlil eden, gözlemleyen ve Batı düşüncesini bilen hem de ailesi ve muhiti dolayısıyla geleneksel yapı ve değerleri tanıyan, bilen ender düşünürlerden biridir. Birçok kaynaktan etkilenmiş olan Topçu’nun eserlerinde bu etkilerin izlerini görmek mümkündür.
Başlıca Eserleri
Yarınki Türkiye, İslam ve İnsan, Ahlak Nizamı, İradenin Davası, Mehmet Akif, Felsefe, Büyük Fetih, Devlet ve Demokrasi, Sosyoloji
Nurettin Topçu Kitapları - Eserleri
- Var Olmak
- Ahlak Nizamı
- İslam ve İnsan - Mevlana ve Tasavvuf
- İsyan Ahlakı
- Taşralı
- Ahlak
- Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda
- Bergson
- Türkiye'nin Maarif Davası
- Büyük Fetih
- Mehmet Akif
- Yarınki Türkiye
- Kültür ve Medeniyet
- Millet Mistikleri
- Felsefe
- Mantık
- Psikoloji
- Sosyoloji
- Reha
- İradenin Davası / Devlet ve Demokrasi
- Varoluş Felsefesi - Hareket Felsefesi
- Milliyetçiliğimizin Esasları
- Garbın İlim Zihniyeti ve Ahlak Görüşü
- Mevlana Ve Tasavvuf
- Devlet ve Demokrasi
Nurettin Topçu Alıntıları - Sözleri
- "Kötülük bir bilgisizliktir, hiç kimse bilerek kötülük etmez." (İsyan Ahlakı)
- Yorgundum; varlıktan sıyrılan bir sonsuzlukta sanki binlerce yıl dinlenmeye muhtacım. (Taşralı)
- İnsanlık kadar eski olduğu halde, insanların pek azına nasip olan bu nesne aşktır... (Mehmet Akif)
- Kendi tarihlerini tanımayan ve inkâr eden milletler için, yıkılıp yok olma tehlikesi vardır. (Ahlak)
- Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum? (Mehmet Akif)
- Herkes bir medenî yaşayışa sahip olduğu halde, herkes kültürlü değildir. (Sosyoloji)
- kendimden başkasına bağlanmak istemiyorum (Varoluş Felsefesi - Hareket Felsefesi)
- Tarih kronolojiden ibaret değildir; olayları zaman sırasına koyarak nakletmekle yetinmez. Onları doğurmuş olan sebepleri araştırır; tenkit süzgecinden geçirilen olaylar arasında sebep-sonuç bağıntılarını meydana çıkarır. (Mantık)
- Hamal eşyanızı eve getirdikten sonra çok yorulduğunu söyleyerek pazarlıktan fazlasını koparmak için kapınızda bağırıp çağırmaya koyulur. Ev sahibi hava parası dilenir, kiracı, kirayı ödememek için kırk dereden su getirir. Ve her yerde, her adım başında, meyhanede veya mabed kapısında o klâsik tavırlı, mel’un endamlı profesyonel dilenciler el açıp yalvarırlar: “Allah rizası için!” Allah'ın dilenciliği en çok levm ettiği bir dinin halkı ne kadar da dilencilere düşkün, bunlar ne kadar da hürmetsizce dileniyorlar! (Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda)
- Milliyet, en kısa ifadesiyle tarih ve toprak şuûrudur. (Mehmet Akif)
- … Allah bir fikir değildir ki, ispat edilsin.” O kendisine bağlanılarak yaşanan bir varlıktır.” (Varoluş Felsefesi - Hareket Felsefesi)
- “İnsan için bütün bir ömür kendini aramaktan başka bir şey değilse, acaba sonunda aradığımızı buluyor muyuz? (Millet Mistikleri)
- Anadolu'nun kapısını Malazgirt'te açarak bu ülkeyi altıyüz sene bahtiyar Islâm beldesi yapan kuvvet, Alparslan'ın ruhundaki merhametten taşan âlicenâplik hamlesi idi. Asıl fetih bu kalp ve ruh hamlesinindir. Kılıç onda, şâirin elindeki kalemin yaptığından fazlasını yapmış değildir. Haçlı seferlerinde Kudüs'ü elde eden barbar Ingiliz kralı Arslan Yürekli Rişar'ın bu şehirde yediden yetmişe kadar bütün müslümanları kılıçtan geçirmesine karşılık, büyük İslâm mücahidi Selahaddin-i Eyyübi'nin ertesi sene şehri tekrar aldıktan sonra bir tek hıristiyanın burnunu kanatmayışı, bu olayın insanlık âlemine örnek verdiği merhametten fışkırarak haçlılan bu topraklarda perişan eden kuvvet olmuştur. Onlar yine bu kuvvetlerle perişan edileceklerdir. Büyük fethi ebedi yapan kuvvet kılıçla tankın değil, atomdan daha kuvvetli olan ulu ecdadın ruhundaki adalet kuvveti idi. (İslam ve İnsan - Mevlana ve Tasavvuf)
- Izdırap dostluğu ne teselli verici şeydir! (Reha)
- Hocalık mesleği, şüphesiz ki kitap sayfalarındaki bilgileri gençlerin dimağına aktarmaktan ibaret değildir; hocanın şahsiyetinden körpe ruhlara aşı vermesini bilmektir. (Millet Mistikleri)
- Ruh için en yüksek iyilik ve en büyük erdemlilik, Allah'ın bilinmesidir. (Ahlak)
- Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim... (Mehmet Akif)
- “Ben bir insanım “ dediğim zaman bu ifadeye girmiş olan “ben…im” kelimesi varlığı ifade ettiği halde “insan” kelimesi öz ifade etmektedir. Yalnız Allah’ta varlıkla öz birleşmiş bulunur, birbirinden ayrılamaz. (Varoluş Felsefesi - Hareket Felsefesi)
- Bu insanlar arasında kalbim, sık bir ormanda dolaşan kelebek gibi, ne tarafa uçsa ağaçlara çarpıyor. (Var Olmak)
- İnsanın affedilmez şaşkınlığı, düşmanı kendi dışında aramasıdır. (Var Olmak)