diorex
sampiyon

Utanç - Salman Rushdie Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Utanç kimin eseri? Utanç kitabının yazarı kimdir? Utanç konusu ve anafikri nedir? Utanç kitabı ne anlatıyor? Utanç PDF indirme linki var mı? Utanç kitabının yazarı Salman Rushdie kimdir? İşte Utanç kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.04.2022 04:00
Utanç - Salman Rushdie Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Salman Rushdie

Çevirmen: Aslı Biçen

Orijinal Adı: Shame

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750718311

Sayfa Sayısı: 360

Utanç Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Politik bir roman, Utanç. İktidar çılgınlığına kapılmış politikacılar, olgunlaşmamış gördükleri toplumun vasiliğine kendilerini atayan hırslı, "dini bütün" generaller, tepkisiz kalabalıklar, elbirliğiyle demokrasisi delik deşik edilen bir ülke... Müthiş bir ironi ve derin bir hüzünle anlatıyor Rushdie bu ülkeyi politik romanların sıklıkla başvurduğu basmakalıp çözümlere rağbet etmeyen, zengin karakterlerle dolu bir alegori yaratarak başarıyor bunu.

Biri Ziya-ül Hak'a, ikisi baba kız Bhutto'lara "hem benzeyen hem de benzemeyen" karakterlerin önemli roller üstlendiği bu olağanüstü roman, yine "benzeyen ama tam da Pakistan denemeyecek" bir ülkenin tarihini, utanç duygusunun prizmasından anlatmaya girişiyor. Ayıbı, rezaleti, skandalları da içeren bir anlam zenginliği taşıyan bu "utanç", özellikle iki karakterde somutlanıyor: Utanmazlığın kişileşmiş hali Ömer Hayyam Şakil ile öteki insanların hissetmedikleri bütün utancı ruhunda yaşayan karısı Safiye Zeynep...

(Tanıtım Bülteninden)

Utanç Alıntıları - Sözleri

  • "Sevgi kendini başkalarında tanıyan bir histir."
  • İbadet inancın kılıcıdır.
  • "Kızarmak usulca yanmaktır. Ama aynı zamanda başka bir şeydir: psikosomatik bir olay."
  • Adaletin olmadığı yerde onu aramanın da manası yok.
  • "Dinler diktatörlere hizmet eder; onları güçlü sözlerle, halkın itibardan düşmüş, imtiyazını kaybetmiş, alay konusu olmuş halde görmek istemediği sözlerle kuşatarak."
  • “hayat amma boktan.”
  • “‘Kadın,” dedi, tevekkülle içini çekerek kızına, “ne laf! Bu kelimenin kaldırmayı başardığı yükün ucu bucağı yok mu? Hem bu kadar zengin hem de bu kadar kirli bir kelime var mıdır hiç?”
  • Nereye baksam utanacak bir şey var. Ama utanç da diğer şeyler gibi; insan onunla uzun süre yaşadığında mobilyalardan biriymiş gibi alışıyor.
  • Görücü usulü evliliklerden hoşlanmam. İnsan zavallı ana babasını suçlayamayacağı bazı hatalar yapabilmeli.
  • Görücü usulü evliliklerden hoşlanmam. İnsan zavallı ana babasını suçlayamayacağı bazı hatalar yapabilmeli.
  • "Dedikodu su gibidir. Zayıf yer bulmak için satıhları yoklar ve nihayet çıkacak bir delik bulur."
  • Görücü usulü evliliklerden hoşlanmam. İnsan zavallı ana babasını suçlayamayacağı bazı hatalar yapabilmeli.  
  • “Adaletin olmadığı yerde onu aramanın da manası yok.
  • "Benim hikâyemin bir ismi yok. Sürgündeki Çek yazarı Kundera bir yerde şöyle diyordu: 'Bir isim geçmişle devamlılık anlamına gelir ve geçmişi olmayan insanlar ismi olmayan insanlardır.'"
  • Kimim ben? Halkın sevgisinin cisim bulmuş haliyim.”

Utanç İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"NEREYE BAKSAM UTANACAK BİR ŞEY VAR..": Şarım.. Tam olarak değilse de utanç demek. Utanmaktan mahcup olmaya, yüz kızarmasından alttan almaya kadar pek çok nüansları var. Baktığımız her şeyde utanacak bir şey gören insanoğlu için aslında oldukça tanıdık. Ama Hayyam için yasaklanmıştı. Çünkü 'şarım'ın zehirli okları vardı. Diyetti kimileri için. Utanmazlık da utanç kadar şiddetin köklerini barındırırdı. Ve Ömer Hayyam.. "Şeytan’ın tohumu! Ateş çeşmesi!" Kitaptaki kurguya göre üç annenin tek oğlu. Hayata sünnetten, berberden, ilahi tasdikten nasibini almadan başlıyor. Rüyalarında, değersizleşen benliğini gördükçe çığlıklar atarak uyanırdı. Onun için geleneksel ya da sıradan bir şey yoktu. Cennet, göklerde değil, ayaklarının altındaydı ona göre, mesela. Şımartılmıştı, kurnazdı. Özgürlük dışında her şeyi vardı. Inanılmaz sonsuzlukta bir hayal gücüne sahipti. Arapça, Farsça, Latince, Fransızca, Almanca öğrendi. Ve kitaplara gömüldü. Üç anne, altı göz, hapishanesinde üç demirden kelepçe..Kaçtı sonunda. Kim kaçmazdı ki.. Ömer Hayyam.. Doktor, alkolik, hipnozcu, hedonist. Utanmazlığın sembolü. Kendi hayatının bile kahramanı değildi. "Başı dönen, uçlarda, tepetaklak duran, âşık, uykusuz, yıldızlara meftun, şişko: Ne biçim kahraman bu böyle?" Iran'da fazla ilgi çekemeyen Iran'lı Ömer Hayyam'ın şiirleri ,uyarlanarak da olsa Batı dillerine çevrilmiş ve oldukça rağbet görmüştü. Insan hayatına felsefi pencereden bakması onun en büyük ayrıcalığıydı. Bu romanda ana kahramanın Ömer Hayyam olması fazlasıyla etkiliyici olmuş. Salman Rushdie'nin her ne kadar Pakistan hakkında yazdığı düşünülse de, kendisinin de söylediği gibi, onun hikayesinin iki ülkesi var. Biri kurgusal ve gerçeğe belli bir açıdan bakıyor. Hudutların haritasını çıkaran sınır komisyonlarına inat, çatal diliyle anlattıkça anlatıyor. Salman Rushdie, sürgün bir yazardır. Buna rağmen hiçbir kısıtlama onun kaleminin cesaretini kıramamıştır. Binbir gece masallarını anlatırcasına yazdığı satırların arasına kendi fikirlerini serpiştirerek oluşturduğu kompozisyona, siyasi roman diyebiliriz. Arka planda bir ülkenin doğuşu, gelişimi ve ölümünü işliyor. Yazdığı karakterlere kendisinin dışında bir gerçeklik veriyor. Bunu o kadar ustaca yapıyor ki, bazen şiddetli bir şekilde eleştirerek, âdeta kendi zihninden kendini soyutluyor. Onunkisi modern bir peri masalı. Iktidar hırsı, tuz buz edilen demokrasi kavramı, tepkisizleştirilen insanlar, din tacirleri.. Kadro muazzam derecede zengin, ironi son haddinde. "Ah iktidarın iktidarsızlığı!.." Utanç her yerde.. Çocuk yaşta evlendirilen Safiye Zeynep'te. Kızının namusunu kızının kanıyla temizleyen babanın birinde. Utanç, kimliksiz yaşamaya mahkum edilen insanlarda. Tarihte, zamanda, çağda. Dünyadan tiksinen ihtiyar Şakil'de. Utanç, soykırımda, işkencede, idamda. Utanç, kendini sorgulamayı beceren her insanda.. Keyifli okumalar..:) (Liliyar)

Nedir utanç? Kişisel hatalardan kaynaklanan sıkıntı, stres duygusu ile tanımlanırlar psikolojide. #okudumbitti Tanıdık bir Doğu kâbusu #utanç . Geri kalmışlığın, kirlenmiş siyasetin tasviri. Olmayan Pakistan’ın olmayan karakterleri ya da politikacıları ya da sıradan insanları ya da utanmazları ya da çıkarcıları ya da düzenin çarkında dönüp duran düzensizlerin arasında geçen, ön koltuktan izlediğiniz eser. ⬇️ Coğrafya kaderdir… Ülkelerinki de öyle… Doğduğunuz ülkenin değiş(tiril)meyen kaderi, sizi de etkiler, içine çeker. Çatallı, keskin dili ile gerçekleri işaret ediyor Rushdie, üstelik bunu mizahla harmanlayarak okura sunuyor UTANÇ ile. Politikanın şahbaz olduğu az gelişmiş ülkelerdeki siyasetin, iktidarın içinde olmak uğruna atılan taklaların çerçevesinde, nice utanmazlığın hissedildiği tabloyu çizen Rushdie, kalemini ustaca kullanmış. Utanç her yerde… Keşke herkes biraz utansa… Demem o ki; çok da güzel okunur bu kitap. “Utanç, sevgili okur, sadece Doğu’nun malı değildir.” (epia)

Yazarların başına bela olan yasaklanmış kitaplarla ilgili bir makaleyi okuyana dek Salman Rushdie'nin adını hiç duymamıştım. Oysa Rushdie'nin kaleminden çıkan Şeytan Ayetleri isimli kitap zamanında islam ülkelerini birbirine katmış. Yakın bir zaman sayabileceğimiz 90'ların sonlarında ortalık yatışmaya başlamış. Yaşımı hesaba katacak olursam kasırganın beni es geçmiş olması gayet normal. Hatırlayacak olursanız -yine yakın tarihte- Hz. Muhammed'i konu alan -yanılmıyorsam- Fransız karikatüriste de benzer tepkiler gelmiş, islam alemi ayağa kalkmıştı. Karikatüriste yapılan suikastler, etrafındaki tanıyıp tanımadığı birçok insanın bundan zarar görmesine neden olmuş, meslek arkadaşlarının öldürülmesine yol açmış, kısacası hayatını cehenneme çevirmişti. Okuduğum bir yazıda şimdilerde koruma altında hayatı eve, duvarların içine hapsolmuş, izole bir şekilde yaşamını sürdürmeye mahkum edilmişti. Karikatür olayına değindim ki insanların inançları konusunda ne kadar hassas olabildiğini, inançlarının her şeyden bin adım önde geldiğini, bu uğurda canlarını verip can almaktan sakınmayacaklarını hatırlamakta fayda var. Hem böylece Salman Rushdie'nin Şeytan Ayetleri'nden sonra vuku bulan kaosu da daha iyi anlayabiliriz. Kitabın Hz. Muhammed'e hakaret olduğu hükmüne varıldıktan sonra, kitaplarının islam ülkelerinde yasaklandığını, yayıncılara ve çevirmenlere suikastler düzenlendiğini, yazar hakkında katli caizdir diye fetva verilip kellesine ödül konduğunu da belirtmeden geçmeyeyim. Asıl okumak istediğim kitabı elbette Şeytan Ayetleri'ydi ancak iblisin eseri olmakla damgalandığı için kitaba ulaşmak imkansız gibi görünüyor. Bu yüzden Salman Rushdie ile tanışmak için politik bir peri masalı olan Utanç kitabını seçtim. Kitaplarının bir'den fazla ödüle layık görülmesine şaşmamalı. Tıpkı yasak yemesine şaşmamak gerektiği gibi. Çünkü insanların sırtını dönüp görmezden geldiği, kaçıp uzaklaştığı, korktuğu her şeyi korkusuzca dile getirebiliyor. Bunu yaparken de kendine has hayal gücünü ve kendine has dilini kullanıyor. Yine de hislerim beni yanıltmıyorsa yaşadığı baskının etkisini hala üzerinde hissediyor olmalı. Bu yüzden fazla derinlere inmiyor, inecek olursa da hemen silkiniyor, kendisini konuyu dağıtmakla suçladıktan sonra şööyle* bir toparlayıp geri dönüyor. İnsanların kafalarının içinde bile özgür olamamaları ne acı. Birilerinin çıkıp da diğerlerinin düşüncelerine ve fikirlerine uçlarından pislik damlayan parmaklarını daldırması ne acı! Günah addettikleri düşünce ve fikirleri kafalarının içinden koparıp atmaya çalışmaları, şayet başaramazlarsa doğrudan kafaları koparıp atmaları, bunu yaparken de her yeri batırmaları ne acı! Düşüncelerin ve fikirlerin öyle elle tutulur bir şey olmadığının farkında olmamaları, bunu anlamamakta ısrar etmeleri, tahammül edemedikleri düşünceleri kafalardan süpürseler dahi boşalttıkları kafanın içine kendi pisliklerinden başka koyacak bir şeyleri olmaması ne acı! Herneyse! Sevgili okur, yine çok dağıttık hemen konumuza geri dönelim ve şööyle* bir toparlayalım. Ne Salman Rushdie ne de herhangi bir yazar -ve eserleri- iblis diye damgalanmayı haketmiyor. Herkes bir diğerine zıt gelebilecek düşünceler besleyebilir ancak bu yasağı veya ölümü meşrulaştırmaz. Bu, sizin sevdiğiniz rengi sevmeyen, sizin sevdiğiniz yemeği yemeyen, sizin sevdiğiniz romanı beğenmeyen arkadaşınızı suçlayıp öldürmek kadar aptalca bir görüntü. Herkese keyifli okumalar dilerim. Düşündüğümden daha fazla uzayan yazımı okuyan herkese de teşekkür ederim. Beğenmeyenler, siz şu köşede bekleyin! :) (Aysun Çavdar)

Utanç PDF indirme linki var mı?

Salman Rushdie - Utanç kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Utanç PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Salman Rushdie Kimdir?

Salman Rushdie,(Hintçe:सलमान रश्दी, Okunuşu: Selman Rüşti) (d. 19 Haziran 1947, Bombay, Hindistan) Hint asıllı Britanyalı yazar ve romancı.

Romanlarının çoğu Hindistan'ı konu alır. Anlatımı, mit ve fantaziyi gerçeklik ile iç içe geçiren bir tarzdır. Bunun yanında Günter Grass, Mikhail Bulgakov gibi isimlerden de etkilenmiştir. Booker ödülü yanında birçok ödül sahibidir.

Salman Rushdie, Urduca ve İngilizce konuşan Müslüman bir ailenin oğlu olarak 1947'de (bağımsızlıktan iki ay önce) Bombay'da doğdu. 1961'de lise eğitimi için İngiltere'ye gönderilen Rüşdi'nin ailesi, 1964'te diğer Müslümanlarla birlikte zorunlu olarak Pakistan'a göç etti ve Karaçi'ye yerleşti.

Cambridge'de tarih eğitimi gören Rüşdi, fantastik bir bilimkurgu denemesi olan ilk romanı Grimus (1975) ile eleştirmenlerin dikkatini çektikten sonra,Geceyarısı Çocukları (Metis, 2000) romanıyla (1981 Booker, 1982 James Tait Black, 1993 Booker of Bookers ödülleri) dünya çapında ün kazandı. Hindistan tarihi ve politikasına eleştirel yaklaşımı nedeniyle Hindistan'da yasaklanan bu romanı, bu kez Pakistan'da aynı akıbete uğrayan Utanç (Metis, 2005) izledi.Nikaragua anılarını aktardığı The Jaguar Smile'ın (1987, Jaguar Gülüşü, Pencere, 1989) ardından yazdığı The Satanic Verses (1988, Şeytan Ayetleri) ile 1988 Whitbread ödülünü kazandıysa da Müslümanlığa hakaret ettiği gerekçesiyle kitap Hindistan ve Güney Afrika'da yasaklandıktan sonra Humeynitarafından yazar hakkında ölüm fetvası verildi.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğuDünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 10., 2008 yılında 23. sırada yer almıştır.

Şeytan Ayetleri tartışması

1989'da yayınlanan Şeytan Ayetleri romanı, İslam dini peygamberi Muhammed'e ithamda bulunduğu gerekçesiyle İslam dünyasından büyük tepkiler almış; Güney Afrika, Pakistan, Suudi Arabistan, Mısır, Somali, Bangladeş, Sudan, Malezya, Endonezya, ve Katar'da kitabın yayınlanması yasaklanmış; 14 Şubat 1989'da İran lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni tarafından fetva verilerek Rüşdi'nin başına üç milyon Amerikan doları ödül konmuştur. Dünyanın birçok ülkesinde aleyhinde yapılan kitlesel gösteriler Şubat 1989 gündemini oluşturmuştur.

Bunun takip eden yıllarda da çeşitli ülkelerde kitabın çevirmen ve yayıncı kuruluşlara yönelik saldırılar olmuştur. 1998'de İran, İngiltere ile ilişkilerini düzeltmeye yönelik bir adım olarak Salman Rüşdi hakkında aldığı ölüm cezası kararından vazgeçmişse de İran dini lideri Ali Hamaney 2005'te fetvayı sadece veren kişinin kaldıracağını, ancak bu kişinin yani Humeyni'nin 1989'da öldüğünü ifade etmiştir.

Salman Rushdie Kitapları - Eserleri

  • Geceyarısı Çocukları
  • Floransa Büyücüsü
  • Utanç
  • İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz Gece
  • Doğu, Batı
  • Öfke
  • Ayaklarının Altındaki Toprak
  • Mağripli’nin Son İç Çekişi
  • Altın Ev
  • Soytarı Şalimar
  • Harun ile Öyküler Denizi
  • The Satanic Verses
  • Peyğəmbərin Tükü
  • Jaguar Gülüşü
  • Soytarı Şalimar
  • Quichotte
  • At the Auction of the Ruby Slippers

Salman Rushdie Alıntıları - Sözleri

  • ‘O zamanlar neredeyse sekizimdeydim, o da yedisinde. Anlam arayışıyla kafayı bozmak için çok erken bir yaştı.’ (Geceyarısı Çocukları)
  • Ben dürüst davrandım ve sen beni kendi yalanına çevirdin. Bu ben değilim. Ben değilim bu. Sensin. (Soytarı Şalimar)
  • ...Hasarlı insanlar koleksiyonu yapmak ve onları tamir etmeye çalışmak, Mila’nın özel hobilerinden biriydi. Bu konuyu ona açtığında, genç kız dürüstçe cevap verdi: “Benim becerim de bu. İnsanları onarmak. Bazıları eski evleri satın alıp yeniden dekore eder. Ben insanları onarırım.”... (Öfke)
  • Zaten sık sık, pek çok açıdan vekâleten yaşıyorum ben. (Doğu, Batı)
  • Konuşacak kimsesi yoktu. (Floransa Büyücüsü)
  • Adaletin olmadığı yerde onu aramanın da manası yok. (Utanç)
  • "İnsanların asıl özlem duyduğu şey toplumsal normlar değil; olağandışı, ölçü dışı, sınır dışı olandı." (Mağripli’nin Son İç Çekişi)
  • "Hatim şut," dedi yavaş sesle, "tüm Öyküler'in, hatta Dil'in bile Baş Düşmanı'dır. Susku'nun Prensi ve Sözün Düşmanı'dır. Her şey sona erdiğinden, düşler sona erdiğinden, öyküler sona erdiğinden, yaşam sona erdiğinden, her şeyin sonunda onun adını kullanırız. 'Bitti,' deriz birbirimize, 'sona erdi. Hatim Şut: Son.' " (Harun ile Öyküler Denizi)
  • Korku ya heptir ya hiç. Ya zalim bir zorba gibi bütün hayatınızı aptalca, kör edici bir kuvvetle yönetir ya da onu bertaraf edersiniz ve gücü bir anda duman olup yiter. (Mağripli’nin Son İç Çekişi)
  • Aradığım şey, rahat bırakılmak. (Öfke)
  • İnsanlar en çok bahar aylarında intihar eder. Dünya aşık olurken kendi sevgisizliğiniz bir tokat gibi patlar. (Ayaklarının Altındaki Toprak)
  • En küçük ünlü olma olasılığının mahremiyetten vazgeçmeye değer olduğunu herkes öğrenmişti, ancak mahremiyetini koruyan bir bireyin gerçekten özerk ve özgür olduğu düşüncesi televizyon dalgalarının statiğinide kaybolup gitmişti. (İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz Gece)
  • Her koleksiyoncu, hazinelerini en az bir kişiyle paylaşmak zorunda olduğunu hisseder. (Doğu, Batı)
  • Benden kalbimi isteme, çünkü onu çekip çıkartıyorum, paramparça ediyorum ve fırlatıp atıyorum, bu yüzden kalpsiz kalacağım, ama sen bunu fark etmeyeceksin bile, çünkü aşık bir kadını kusursuz biçimde canlandıracağım ve sana mükemmel bir sahte aşk sunacağım. (Soytarı Şalimar)
  • Yoksullar asla zenginler kadar sinsi olamayacak, bu yüzden en sonunda hep kaybedecekler. (Mağripli’nin Son İç Çekişi)
  • ‘Gerçeklik nereden baktığınıza bağlıdır; ne kadar uzaklaşırsanız geçmiş size o kadar somut ve anlamlı görünür- bugün ise yaklaştıkça gitgide daha inanılmaz görünmeye başlar.’ (Geceyarısı Çocukları)
  • İyiler yalnızca henüz yol ayrımına gelmemiş hainlerdi. (Altın Ev)
  • İbadet inancın kılıcıdır. (Utanç)
  • “Sevgi nedeniyle,” dedi. “Bütün bunlar Sevgi için. Sevgi harika bir şeydir ve insana sınırsız bir şevk verir. Ama sevgi çok aptalca bir şey de olabilir, elbette.” (Harun ile Öyküler Denizi)
  • Hiçbir şey beklemeyin, böylece hayal kırıklığına uğramazsınız. (Öfke)

Yorum Yaz