akademi
dedas

Üç Öykü - J. D. Salinger Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Üç Öykü kimin eseri? Üç Öykü kitabının yazarı kimdir? Üç Öykü konusu ve anafikri nedir? Üç Öykü kitabı ne anlatıyor? Üç Öykü PDF indirme linki var mı? Üç Öykü kitabının yazarı J. D. Salinger kimdir? İşte Üç Öykü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 14.03.2022 06:00
Üç Öykü - J. D. Salinger Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: J. D. Salinger

Çevirmen: Eren İnan Canpolat

Yayın Evi: Kendi Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 56

Üç Öykü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kısa süre öncesine kadar yalnızca belli kütüphanelerin kilitli salonlarında okunabilen üç J.D. Salinger öyküsü, paylaşım siteleri sayesinde hepimiz için ulaşılabilir hale geldi. Tek bir kitapçıkta topladığımız “Doğumgünü Çocuğu” (1946), “Bovling Toplarıyla Dolu Okyanus” (1947) ve “Paula” (1948), Salinger okurlarına tanıdık gelecek. Özellikle anlatıcısı Çavdar Tarlasında Çocuklar‘dan bildiğimiz Vincent olan “Bovling Toplarıyla Dolu Okyanus”, Caulfield ailesinin temellerinin daha 1945 gibi erken bir tarihte atılmaya başlandığını göstermesiyle Salinger meraklılarının ilgisini çekecektir.

Üç Öykü Alıntıları - Sözleri

  • "Phoebe'yi koydukları beşiğin içine baktığında sevgiden deli olmuyor musun?...''
  • "Birini seviyorsan, onu ne kadar sevdiğini herkese söyle."
  • Şiir kadar düzyazıyı da severdi, özellikle de kurmacayı. Günün herhangi bir saati odama gelir, kitaplığımdan bir kitap alıp, onunla odasına ya da verandaya seyirtirdi. Nadiren kafamı kaldırıp ne okuduğuna bakardım. O günlerde yazmaya çalışıyordum. Çok zor iş. Çok soluk benizli iş. Ama arada bir bakardım. Bir keresinde onu F. Scott Fitzgerald'ın Buruktur Gece'siyle çıkarken gördüm, bir başka zaman da bana Richard Hughes'ün Masum Seyahat'inin konusunu sordu. Söyledim, o da okudu; ama daha sonra ona ne düşündüğünü sorduğumda tek söylediği depremin, bir de başlardaki zenci elemanın fena olmadığı oldu. Başka bir gün de odamdan Henry James'in Yürek Burgusu'nu aldı. Bitirdikten sonra bir hafta evdeki kimseyle konuşmadı.
  • Şiir kadar düzyazıyı da severdi, özellikle de kurmacayı. Günün herhangi bir saati odama gelir, kitaplığımdan bir kitap alıp, onunla odasına ya da verandaya seyirtirdi. Nadiren kafamı kaldırıp ne okuduğuna bakardım. O günlerde yazmaya çalışıyordum. Çok zor iş. Çok soluk benizli iş. Ama arada bir bakardım. Bir keresinde onu F. Scott Fitzgerald'ın Buruktur Gece'siyle çıkarken gördüm, bir başka zaman da bana Richard Hughes'ün Masum Seyahat'inin konusunu sordu. Söyledim, o da okudu; ama daha sonra ona ne düşündüğünü sorduğumda tek söylediği depremin, bir de başlardaki zenci elemanın fena olmadığı oldu. Başka bir gün de odamdan Henry James'in Yürek Burgusu'nu aldı. Bitirdikten sonra bir hafta evdeki kimseyle konuşmadı.
  • "Bu kadar ketum olma," dedi Kenneth. "Peki" "Birini seviyorsan, onu ne kadar sevdiğini herkese söyle, dedi Kenneth. " Tamam"
  • "Kitabı bırak. Beni eğlendir."
  • "O gece sekizi on dakika geçe öldü. Belki bunları yazıya dökmek onun artık bizi bırakıp gitmesini sağlar. Holden'la İtalya'ya gitti, benimle Fransa'ya, Belçika'ya, Lüksemburg'a ve Almanya'nın bir bölümüne geldi. Dayanamıyorum. Artık gitmeyi bilmeli."
  • Yalnızlıktan içim sıkılıyor!
  • "Birini seviyorsan, onu ne kadar sevdiğini  herkese söyle," dedi Kenneth.
  • "Birini seviyorsan, onu ne kadar sevdiğini herkese söyle," dedi Kenneth.
  • Aslında yapardım ama onu sevmiyorum. Sürekli insanın yüzüne gülüyor ama ne zaman eline bir fırsat geçse kötülük yapıyor.
  • "Yaşınızın adamı olun."
  • "İnsanlara isim takmayın."
  • "İstemem Ölüm gözlerimi bağlasın, sakınsın beni, Ya da sürünerek geçirsin beni öte yana usulca, istemem."

Üç Öykü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Üç hikayesi de çok güzel ama son hikaye neydi be kardeşim, müthiş!.. Bir cümlesi üzerine konuşmak isterim : " Birini seviyorsan, onu ne kadar sevdiğini herkese söyle" dedi. Burada doğu ile batı arasındaki aşk anlayışını rahatlıkla görebiliriz. Doğuda aşk bir sırdır. Sevdiğinin adını söylemek edepsizliktir. Bunu divan edebiyatında veya halk edebiyatında da görebiliriz. Köroğlu, Karacaoglan sevdiklerinin ismini masalların, efsanelerin içine serpistirmisler. İsimlerini göremeyiz. Divan edebiyatında kara kaş, siyah uzun dalgalı saç, ince gibi bel, selvi boy görürüz ama sevgilinin ismini göremeyiz. Bilakis aşkını gizleyip iffetiyle ölen insanlar şehit sayılıyor. Tabi son zamanlardaki aşk anlayışından bahsetmiyorum : Yok yaz aşkı yok telefon aşkı yok arkadaşımın aşkı...Aşkı ne kadar kirlettik değil mi? Batıda ise aşk herkesin sevdiğini bilmesini isterler. O herkes ve her şeyden üstündür... (İlhan ucuk)

Jerome David Salinger'ın usta olduğu birkaç özellik var: ölümü çok basit anlatabiliyor, sonu muğlak veya bilip de kestirenedğiniz film sahnelerindeki gibi. Sonra çok iyi başlangıç ve kapanış cümleleri yapıyor. Başlangıç zor değil de kapama cümlesi çok zordur. Bowling Toplarıyla Dolu Okyanus'un kapanışı enfes. Bir de isimler var.. Seçtiği adlar okunuş olarak hoş geliyor, özellikle soyadlar çok önemli. (Nurettin)

Çavdar Tarlasında Çocuklar yada Gönülçelen ile tanıdığım Salinger'den tekrar bir kitap okumak da varmış. Üç hikayeden oluşuyor. İlk hikayede bizim atarlı ergen Holden'e denk gelmek keyifliydi. Diğer hikayelerde de Paula'nın son hali yürek burktu. En sevdiğim hikaye ilk hikaye oldu. Kitaptan kısacık bir cümle; "Birini seviyorsan, onu ne kadar sevdiğini herkese söyle." dedi Kenneth. Diyor Kenneth. Herkese söylemese de olur. Sevdiğine söylesin kafi. Hatta ilk ona. Bunu onun bilmesi yeterli diğerleri teferruat. Bu arada , e kitap okumak o kadar da itici bir eylem değilmiş. (Sibel D. Yılmaz)

Üç Öykü PDF indirme linki var mı?

J. D. Salinger - Üç Öykü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Üç Öykü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı J. D. Salinger Kimdir?

Jerome David Salinger 1 Ocak 1919'da New York'ta doğdu. 1934-36 arası Valley Forge Askeri Akademisi'ne, 1937-38 arası Ursinus College ve New York Üniversitesi'ne gitti. 1941-48 arasında Colliers, Esquire ve Cosmopolitan gibi dergilerde yirmi öykü yayımladı. 

Salinger, Zen-Budizm öğretisinden etkilendi ve bunu yazdıklarına da yansıttı. Yeni Dönem öykülerinden oluşan Nine Stories (İngiltere'de For Esme – With Love and Squalor (Esme için – Sevgi ve Sefaletle)) 1953'te yayımlandı. 

Salinger, 1950'lerin ikinci yarısından itibaren New Yorker'da yedi tuhaf kardeşli Glass Ailesi'nin birbirine bağlı uzun öykülerini yayımlamaya başladı. Bu dizi öykülerin ilk ikisini Franny and Zooey adıyla 1961'de, sonraki ikiliyi ise Raise High the Roof Beam, Carpenters and Seymour: An Introduction adıyla 1963'te kitaplaştırdı. Glass Ailesi'ne ait yayımlanan son öykü olan Hapworth 16, 1924 ise New Yorker'ın 16 Haziran 1965 tarihli sayfalarında kaldı. 

Salinger, 1963'ten beri yeni bir kitabı çıkmamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.

J. D. Salinger Kitapları - Eserleri

  • Çavdar Tarlasında Çocuklar
  • Franny ve Zooey
  • Dokuz Öykü
  • Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş
  • Üç Öykü
  • Titrek Bacanak
  • 16 Hapworth, 1924

J. D. Salinger Alıntıları - Sözleri

  • Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan “ Tanıştığıma memnun oldum ” demek beni öldürüyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız. (Çavdar Tarlasında Çocuklar)
  • Bizi birazcık değiştirmezlerse sevemiyorlar. (Dokuz Öykü)
  • Kendi iyiliğin için beni gurur nedeniyle uyanık tutma. Sanırım söylemek istediğim tam da bu. Keşke artık asla beni gurur nedeniyle uyanık tutmasan. Bana beni mantıksız bir şekilde tetikte tutacak bir hikaye ver. Beni sadece bütün yıldızların çıktığı için 5’e kadar ayakta tut. Başka hiçbir nedenle değil. (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş)
  • “Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.” (Çavdar Tarlasında Çocuklar)
  • "Hayat, tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur." (Çavdar Tarlasında Çocuklar)
  • En az bin yıldır tanımadığım insanların canını sıkamam. Ana insanları uzaktan da olsa artık eleştirmeyeceğim. Bu dediğime gözü kapalı inanabilirsiniz. (Dokuz Öykü)
  • "Hayat, tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat kurallara göre oynanması gereken bir oyundur." (Çavdar Tarlasında Çocuklar)
  • Kedi yavrusunu sevmişti ve benim de sevmemi istiyordu. Karanlıkta bile, onun sevdiği şeyleri ben de otomatik olarak sevmediğimde hissettiği o olağan yabancılaşmayı duyumsuyorum. (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş)
  • Bizi olduğumuz gibi sevemiyorlar. Bizi birazcık olsun değiştirmeyi başaramazlarsa sevemiyorlar. Bizi sevme nedenlerini, en az bizi sevdikleri kadar, hatta çoğu kez daha da fazla seviyorlar. (Titrek Bacanak)
  • …öyle ki, bu delikanlılardan her biri, kendi tiz ve keskin sohbet sırası geldiğinde, dışarıdaki, üniversite-dışı dünyanın yüzyıllardır, ister kışkırtıcı biçimde ister başka şekilde boğuşup yüzüne gözüne bulaştırdığı hayli tartışmalı bir konuyu tek bir kerede açıklığa kavuşturuyormuş gibiydi. (Franny ve Zooey)
  • Hemen hemen daima ne olduysam, temelde hep o kaldığıma inanıyorum; bir anlatıcı, ama son derece baskın kişisel ihtiyaçları olan bir anlatıcı. Sunmak istiyorum, tanımlamak istiyorum, yadigârlar, muskalar dağıtmak istiyorum, cüzdanımı çıkarıp herkese enstantane fotoğraflar vermek istiyorum, burnumun doğrusuna gitmek istiyorum. Bu ruh halinde, kısa hikâye biçiminin civarına yaklaşmaya bile cesaret edemem. Benim gibi tarafsızlıktan uzak şişko küçük yazarları bir lokmada yutar. (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş)
  • gözlerimle ölçebileceğim büyük suçlamalara kaygılanıyorum. sanırım senin zıplayarak benim görüş alanımdan çıkma cüretini göstereceğini hayal ediyorum. bağışla beni. artık çok hızlı yazıyorum. (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş)
  • Kimin ne dediği umurumda bile değil. (Franny ve Zooey)
  • Bana gülümsemeyi öğretmeye çalıştı, ağzımın çevresindeki kasları gevşetmek için parmaklarıyla dokundu bana. Ne harika onu gülerken seyretmek. Tanrım, nasıl mutluyum onunla. Keşke o da benimle daha mutlu olabilseydi. (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş)
  • Bir muhalif görüş, ne kadar ustalıkla dile getirilmiş olursa olsun, ancak uygulanabilir olduğu sürece geçerlidir. (Franny ve Zooey)
  • yeryüzünde amatör okuyucu -yani okuyup geçen biri- kalmışsa eğer, tarifsiz sevgi ve minnetle, rica ediyorum ondan, bu kitabın ithafını dörde bölsün, karım ve çocuklarımla paylaşsın. (Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar - Seymour Bir Giriş)
  • Bizi birazcık değiştirmezlerse sevemiyorlar. Bizi sevme nedenlerini neredeyse bizi sevdikleri kadar, hatta çoğu zaman bizden fazla seviyorlar. Herkes diğerini sevdiği ölçüde, onu sevme nedenini seviyor, hatta çoğu zaman bu nedeni daha da çok seviyorlar. (Dokuz Öykü)
  • "Phoebe'yi koydukları beşiğin içine baktığında sevgiden deli olmuyor musun?...'' (Üç Öykü)
  • "İnsanlara isim takmayın." (Üç Öykü)
  • Aslında yapardım ama onu sevmiyorum. Sürekli insanın yüzüne gülüyor ama ne zaman eline bir fırsat geçse kötülük yapıyor. (Üç Öykü)

Yorum Yaz