Üç Mesele - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Üç Mesele kimin eseri? Üç Mesele kitabının yazarı kimdir? Üç Mesele konusu ve anafikri nedir? Üç Mesele kitabı ne anlatıyor? Üç Mesele PDF indirme linki var mı? Üç Mesele kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Üç Mesele kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İsmet Özel
Yayın Evi: Tiyo Yayınları
İSBN: 9786056323911
Sayfa Sayısı: 173
Üç Mesele Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Teknoloji, medeniyet, yabancılaşma adını verdiğimiz meseleler (Müslüman veya kâfir) bütün çağdaş insanların en önemli meseleleri olduğu için -sırf bunun için- ele alınıyor değildir. Kuşku yok ki birçok düşünce adamı, bu meseleleri, kendi bağımlı oldukları anlayışlar açısından ele almışlardır. Benim yaptığım burjuva, Marksist, yapısalcı vs. bakış açılarının yanı sıra meseleleri bir de İslâm noktasından ele almak değildir. Bu üç meselenin Müslümanları yeni bir dünyaya açılmaları bakımından birinci derecede ilgilendiriyor olması, beni bu konularda yoğunlaşmaya mecbur bırakmıştır.
Bir meseleyi kökten kavramakla, o meseleye köklü bir çözüm getirmeye çabalamak birbirinden çok farklıdır. Kavrayıştaki köktenci tutumumuz bizim şükreden, hamdeden tarafımızdır. Buna karşılık bir meseleyi kökten bir çözüm önermek, bir rubûbiyet iddiasıdır. Gerçekte meseleyi kökten kavrayan kişi, o meselenin nihaî çözümünün elinde olmadığını da kavramış sayılır. Ancak meselenin radikal bir yaklaşımla kavranışı o mesele içinde erimekten, o mesele dolayısıyla karşılaşılan belâlara, günahlara bulaşmaktan bizi alıkoyar. Kavrayışında radikal olmayan, istikametinde de isabetli olamayacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)
Üç Mesele Alıntıları - Sözleri
- Bugünkü Türkiye köksüzlüğün acısını veya zevkini yaşayan insanlarla doludur.
- Amaç sıkıntısız bir hayatsa bu hayat ne işimize yarayacak?
- Batı'nın büyük olduğuna inanıyoruz, ama büyük bir musîbet olduğuna.
- Korkunç şekilde tehlikeli bir şey varsa o da insandır.
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok.
- İlginç bir çağda yaşayasın!
- Samimiyete açılan kapının anahtarı kimsenin elinden kapılarak değil. Kapıyı açan anahtarı insan kendisi üretir.
- Müslümanlardan kim bir kötülüğü kalbi ve dili ile düzeltmeye gayret etmezse, işte o yaşayan bir ölüdür.
- Yaşayışta mütevazı, kavrayışta ise yüce olunabiliyordu .
- Ben mahvoldum dediğiniz bir zamanda birisi kalkıp size " Bu da geçer!" demelidir.
- "Hakikat, (şu) insan çok nankördür." (22/66)
- Ya saadetine yahut feláketine doğru yürür insanoğlu.
- Çağımızın ilginçliği eskilerin "zamane azgın" dediği bozulmaların da ötesindeki özelliklerden ileri geliyor.
- Batı medeniyeti dışında kalmak New York'ta ne kadar mümkünse Çorum'da da o kadar mümkündür.
- Gelişmiş bir zihnin İslâm'ı kavrayışı da elbet yüksek bir seviyede gerçekleşecektir.
Üç Mesele İncelemesi - Şahsi Yorumlar
“ÜÇ ZOR MESELE”yi “teknoloji, medeniyet,yabancılaşma” konularında, ülkemiz Müslümanlarına yön vermek amacıyla hazırlanmış bir eser olarak kabul edebiliriz.Kitap; “neyim” sorusuyla “yabancılaşma”yı, “ne yapıyorum” sorusuyla “medeniyet”i, “nasıl yapıyorum” sorusuyla da “teknoloji”yi açıklayarak bunların birbirleri ile olan bağlarını ve bunların birbirlerinden ayrı değerlendirilemeyişlerini izah etmektedir. Yabancılaşma; insan olarak kendimizi nasıl algıladığımızla ilgili bir kavramdır..Bu kavramı Özel, insanın anlam arayışı sürecinde ele almaktadır.Ona göre,insanın; kendisiyle, hakikatle,gerçeklikle, tabiatla … kurduğu ilişkilerin sıhhati ölçüsünde yabancılaşma gerçekleşir veya gerçekleşmez.Hayata, ahiret ile hayat dışı bir alandan anlam yüklemeyi başaran,varoluş güvenliğini iman ile sağlayan ve sağlamlayan kişilerle; zulüm, küfür ve hiçliğin içerisinde karanlıkta kalanların bu noktadaki durumu bir değildir.Özel, kendi içerisinde bir bütünlük arz etmekte zorlanan günümüz insanının aile,cemaat,millet,medeniyet ilişkilerine ışık tutar.Teknolojinin insanları tek tipleştirmesini vurgular.İnsanların, birbirlerine benzeyen bireyler olarak birbirlerinden uzaklaştığının altını çizer.Hayatı anlamlandırabilmek için ölümü ve hayatı birlikte ele almayı önerir. Medeniyet;yaşama biçimimiz, insanlarla olan bağlantımız, hayat tarzımızla ilişkili bir kavramdır.Özel,medeniyet kavramını kullanırken daha çok Batı Medeniyet’ine atıfta bulunurken, medeniyetin beşer mahsülü olduğunu,birçok medeniyetin varolduğunu hatırlatır. Medeniyeti bir insan kalıbı olarak görür.Onu,kendi döktüğü kalıplara girmeye çalışmak olarak algılar.İslam’ın medeniyet kavramına ihtiyacı olmadığını söyler.Bu noktada ilahi olana vurgu yaparak İslam’ı; Kur’an ve Sünnet Yolu’nda inanç, düşünce ve davranış bütünlüğü olarak tanımlar. Batı Medeniyeti’ni ise insanlığın sorumluluğunu üstlenmediği için eleştirir.Bir yandan açlık,savaş,hastalık,eşitsizlikle savaşır gözükürken diğer yandan yine(sistemin doğası gereği) açlık,savaş,hastalık ve eşitsizlik ürettiğini söyler.İslam Dünyası’na kendi yaşam tarzlarını dikte etmelerini doğru bulmaz. Teknoloji;yaşamımızın maddi çerçevesidir.Yabancılaşma ve medeniyet gibi bir kavram olarak karşımıza çıkmaz.Teknolojisiz devam ettirilemeyecek düzeye gelen hayatı yaşamak, günümüz insanı karşısına bir sorun, bir problem olarak çıkmaktadır.İnsanlar teknolojiye kayıtsız kalamayacak hale geldi,getirildi. Özel, bu süreçte tekniğin Batı Medeneiyeti ideallerine uygun olarak Burjuvaziye hizmet etmek amaçlı geliştirildiğini vurgular.Üretilen bilgilerin gerçeği manipüle etme noktasında kullanıldığını belirtir. İsmet Özel böylece modern teknolojinin küresel ölçekte yaygınlaştırılmasıyla kültür farklarını ortadan kaldırarak dünyayı aynı kültür altında yönetmeyi amaçlayan sömürgeci zihniyetin gözükmeyen planlarını gün yüzüne çıkarır. Bilime ve ürettiklerine de eleştirel bakar.Din ve bilimi varsayımları ve yönelimleri itibariyle ayrı oluşlarını vurgulayarak din-bilim çatışmasını reddeder. “Bu üç mesele neden zor?” diye sorduğumuzda ise bu konuların iç içe geçmişliğini, teker teker karşımıza çıkmayışlarını görürüz. Biraz daha açarsak; yabancılaşma,ancak medeni bir hayat tarzı ile birlikte söz konusu edilebiliyor. Medeniyet, ancak kendi teknolojisiyle ayakta durabiliyor. Teknoloji, hayatını devam ettirebilecek bir medeniyeti türetiyor.Yabancılaşmadan medeni olunamıyor. Bu üç temel mesele karşısında İsmet Özel Müslümanlara sistem karşıtı olmayı değil, sistem dışı olmayı önerir.Zıtlıkları birbirine çatıştırarak kendine zaman ve mekan devşiren sistemi pasifize etmenin yolunun onun ürettiklerine onun isteği doğrultusunda anlam yüklememek olduğunu söyler.”Niçin” sorusunu sıklıkla sormamızı ister.Medeniyetle veya medeniyetlerin ürettikleriyle kendimizi bağlamamız gerektiğini, hayatı ilerleme ve gerileme olarak değil hakikate yakınlık uzaklık ölçüsünde değerlendirmemizin doğru olacağını belirtir. Faal bir hayatı Müslümana yakıştırır.Sanat ve tefekkür ile gündelik meselelerden sıyrılarak gerekli olan bilincin kazanılacağını vurgular. Keyifle okuduğum bu güzel kitabı, bu zor meselelerin halline talip bütün okur kardeşlerime öneriyorum.İyi okumalar... (Süha Murat Kahraman)
BEN NE YAPIYORUM ? Sorusuna Teknik-Medeniyet-Yabancılaşma başlıkları altında Müslüman'ca yaklaşım nasıl olur sorusuna cevap bulmaya çalışan muazzam bir deneme. Yaklaşık 40 yıl önce yazılanların geçerliliğini koruması ve şimdiye ışık tutması yerinde bir eser. (Turgut Tanrıverdi)
İlk baskısını 1978'de yapan deneme-inceleme türündeki kitap Özel'in bakış açısını en iyi anlatan eserlerinin başında geliyor. Aradan geçen yıllar söylediklerinin ne etkisini ne de geçerliliğini azaltmış, tam aksine perçinlemiş. 600 sayfaya yakın bu kışkırtıcı eseri biraz da kişisel nedenlerle uzun bir zaman diliminde sindirerek okudum, çok şey öğrendim. Keşke siz de okusanız. Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun! (Ceyhun Ozan)
Üç Mesele PDF indirme linki var mı?
İsmet Özel - Üç Mesele kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Üç Mesele PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?
1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.
İsmet Özel Kitapları - Eserleri
- Tavşanın Randevusu
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın 1
- İrtica Elden Gidiyor
- Henry Sen Neden Buradasın 2
- Surat Asmak Hakkımız
- Tahrir Vazifeleri
- Toparlanın Gitmiyoruz 1
- Erbain
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar Ve Görenler
- Üç Mesele
- Kırk Hadis
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Zor Zamanda Konuşmak
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Kalın Türk
- Of Not Being A Jew
- Faydasız Randevu
- Çatlıycak Kadar Aşki
- Ve'l-Asr
- Sorulunca Söylenen
- Desem Öldürürler Demesem Öldüm
- Küfrün İhsanı Olmaz
- Cuma Mektupları 1
- Faydasız Yazılar
- Tehdit Değil Teklif
- Cuma Mektupları 2
- Cuma Mektupları 3
- Cuma Mektupları 4
- Cuma Mektupları 5
- Cuma Mektupları 6
- Cuma Mektupları 7
- Cuma Mektupları 8
- Cuma Mektupları 9
- Evet İsyan
- Cinayetler Kitabı
- Geceleyin Bir Koşu
- Şiir Resitali
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
- Bilinç Bile İlginç
- Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
- Bileşenleriyle Basit
- Siper Beden
- Karz-ı Hasen
- Neredeyizim
- Başbaş Başbaşa Başabaş
- Evet Mi, Hayır Mı?
- Muvazzaf
- Toparlanın Gitmiyoruz 2
- Toparlanın Gitmiyoruz 3
- Ebruli Külah
- Evlenseydik Boşanacaktık
- Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
- Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
- Çenebazlık
- Dil ile İkrar
- Tok Kurda Puslu Hava
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Şiir Kitabı
- Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
- Tahrir Vazifeleri 2
- Tahrir Vazifeleri 4
- Tahrir Vazifeleri 3
- Tahrir Vazifeleri 5
- Tahrir Vazifeleri 6
- Tahrir Vazifeleri 7
- Tahrir Vazifeleri 8
- Tahrir Vazifeleri 9
- Tahrir Vazifeleri 10
- Cuma mektupları 10
- Tahrir Vazifeleri 11
- Tahrir Vazifeleri 12
- Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
- Bir Vefa Daha
- Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
- İslamla Damgalanmış Varoluş
- Tekne Kazıntısı
İsmet Özel Alıntıları - Sözleri
- Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
- Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
- ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
- Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
- İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
- Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
- Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
- Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
- İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
- gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
- İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
- tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
- Çin, Mısır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri elbette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik süreçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
- "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
- kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
- İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
- Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
- Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
- "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)