dedas
Turkcella

Türlerin Kökeni - Charles Darwin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türlerin Kökeni kimin eseri? Türlerin Kökeni kitabının yazarı kimdir? Türlerin Kökeni konusu ve anafikri nedir? Türlerin Kökeni kitabı ne anlatıyor? Türlerin Kökeni PDF indirme linki var mı? Türlerin Kökeni kitabının yazarı Charles Darwin kimdir? İşte Türlerin Kökeni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.06.2022 09:00
Türlerin Kökeni - Charles Darwin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Charles Darwin

Orijinal Adı: Origin Of Species

Yayın Evi: Yason Yayıncılık

İSBN: 9786053243649

Sayfa Sayısı: 404

Türlerin Kökeni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Darwin`in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temeli ve birleştirici öğesidir. Evrimin gerçekleştiği gerçeği Charles Darwin`in yaşadığı dönemde, doğal seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olduğu ise 1930`lu yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür. Darwin`in orijinal teorileri modern evrimsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitliliği üzerine birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır. Darwin`in doğa tarihine duyduğu ilgi, önce Edinburgh Üniversitesi`nde tıp, sonra Cambridge Üniversitesi`nde teoloji okurken gelişti. Beagle gemisinde yaptığı beş senelik yolculuk sırasında, zamanın meşhur jeoloğu Charles Lyell`ın ortaya attığı, geçmişteki jeolojik süreçlerin bugünkilerle aynı olduğunu savunan teoriyi destekleyecek pek çok gözlem yaptı ve iyi bir jeolog olarak ünlendi. Aynı yolculukta, canlıların coğrafi dağılımı ve fosiller üzerine yaptığı dikkatli gözlemler sonucunda, türlerin birbirine dönüşümüyle ilgilenmeye başladı ve 1838`de doğal seçilim fikrini geliştirdi. Daha önce benzer fikirlerin "sapkınlık" olarak nitelendirildiğini ve bastırıldığını görmüş olduğundan, uzun süre fikirlerini en yakın arkadaşları dışında kimseye açmadı. Olası itirazlara en iyi şekilde cevap verebilmek için araştırma yapmaya ve kanıt toplamaya başladı. 1858`de Alfred Russell Wallace`dan aldığı bir mektubu okuyunca, Wallace`ın da kendisininkine benzer bir teori geliştirdiğini anladı, ve nihayet teorisini yayımlamaya karar verdi. 

(Tanıtım Bülteninden)

Türlerin Kökeni Alıntıları - Sözleri

  • Bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır.
  • Tamamıyla inanıyorum ki türler değişmez değildirler; bunun gibi gene inanıyorum ki aynı cinsten dediğimiz türler, genel olarak tükenmiş bir başka türden doğrudan türerler, aynı şekilde hangisi olursa olsun bir türün kabul gören çeşitleri de bu türün doğrudan dölüdürler. En sonu gene inanıyorum ki, türlerin değişime uğramasında her ne kadar başka etkenler işe karışmış olsa da başrolü oynayan doğal seçmedir.
  • Çok sayıda bitki çeşidiyle bezenmiş, çalılarında kuşların şakıdığı, etrafta çeşitli böceklerin uçuştuğu ve nemli toprağında solucanların kaynaştığı curcuna içindeki bir yakayı seyretmek ve birbirinden böylesine farklı ve birbirine böylesine karmaşık bir şekilde bağımlı olan özenle yapılanmış tüm bu formların, çevremizde etkisini sürdüren yasalar yoluyla üretilmiş olduğunu düşünmek ilginçtir. En geniş bağlamda alınırsa, bu yasalar Üreme ve Büyüme; üremenin adeta gereği olan Kalıtım; dış yaşam koşullarının dolaylı ve doğrudan etkisinden ve kullanma ve kullanmamadan kaynaklanan Değişkenlik; Yaşam Mücadelesine ve onun sonucunda, Karakter Iraksamasını ve daha az iyileştirilmiş formların Tükenmesini beraberinde getiren Doğal Seçilime yol açacak kadar yüksek bir Çoğalma Oranıdır. Böylece doğanın savaşından, açlıktan ve ölümden, aklımızın alabileceği en yüce ülküye, diğer bir deyişle daha yüksek hayvanların üretilmesine varılır. Yaşamın, Yaratıcı tarafından başlangıçta birkaç veya tek bir forma üflenmiş çeşitli güçlere sahip olduğunu anlayan; ve bu gezegen sabit kütleçekim yasasına göre dönmeyi sürdürürken, böylesine basit bir başlangıçtan, sınırsız sayıda en güzel ve en şaşırtıcı formun evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu kavrayan bu görüşte ihtişam vardır.
  • Bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır.
  • Bilgisizliğimiz öyle derin ve önyargılarımız da öyle fazladır ki, bir organik varlığın tükendiğini öğrendiğimizde hayrete düşer ve buna yol açan etkeni görmediğimiz için, açıklama olarak tüm dünyayı ıssız bırakan felaketlerden medet umar veya yaşam biçimlerinin dayanma sürelerine ilişkin yasalar icat ederiz!
  • ❞Fırtınakuşları, havada ve okyanusta en fazla vakit geçiren kuş türleridir; ama Ateş Topraklarının sakin koylarında yaşayan Puffinuria berardi´nin alışkanlıklarını, şaşırtıcı dalma yeteneğini, yüzme tarzını ve mecbur kalınca sergilediği uçma tarzını gören herhangi biri, onu bir dalıcı martıyla veya batağanla karıştırabilir: oysa bu kuş aslında, düzenlenimindeki birçok parçası büyük oranda değişmiş olan bir fırtınakuşudur. Buna karşılık en titiz gözlemci bile, bir Amerikan derekuşunun ölü bedenini inceleyerek onun yarı-sucul alışkanlıklarını öngöremeyebilir; oysa tam karasal ardıç familyasına dahil olan bu olağandışı kuş, ömrünü dalarak geçirir; ayaklarıyla taşları kavrar ve kanatlarını suyun altında kullanır.❞
  • ❞Seçilim, bir sihirbazın arzuladığı biçimde ve kalıpta canlılar yaratmak için kullanabileceği sihirli bir değnek gibidir.❞
  • Son olarak Türlerin Kökeni, Darwin'in yaşadığı döneme uygun olarak, Victoria dönemi edebiyatının belirgin izlerini taşır ve dolayısıyla anlaşılırlığı zorlaştıran uzun ve karmaşık cümleler içermektedir. Ancak yine aynı nedenle, şiirsel bir akcılıta da sahiptir. Türlerin Kökeni, evrim kuramını öğrenmek adına en anlaşılır kitap olmamakla birlikte, bilim insanlarının bugün bile rehber aldığı ve konuya ilgi duyanların takdir edeceği bir kaynak kitaptır. Fakat kitabın çevirmeni olarak, Darwin'in ancak çeviri sırasında fark edilebileceğini düşündüğüm bambaşka bir yönüne de dikkat çekmek istiyorum. Türlerin Kökeni'ni daha önce hem Öner Ünalan'ın değerli çevirisinden hem de özgün İngilizce basımından okumuş ve son 10 yıldır evrim konusuyla özel olarak ilgilenmiş olmama karşın, Darwin'in edebi ustalığını yeni fark ettiğimi itiraf etmeliyim. Onun doğaya duyduğu hayranlığı, kuramını geliştirirken deneyimlerinden ve çalışmalarından faydalanmış olduğu diğer bilim insanlarına olan saygısını ve bilimsel kanıta verdiği değeri; dahası ne kadar kuşkucu, titiz ve disiplinli bir bilim insanı olduğunu, yazdığı her cümleden açıkça görmek mümkündür.
  • bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır.
  • Koşulların doğası, belki de, alevin doğasını belirlemede, yanıcı bir madde yığınını tutuşturan bir kıvılcımınkinden daha önemli değildir.
  • Bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır.
  • Farklı birçok zihni eylemlerin bu terimle anlatıldığını göstermek kolaydır; ama ben, kül rengi guguğu göç etmeye ve yumurtalarını başka kuşların yuvalarına bırakmaya dürten içgüdüdür deyince,ne demek istediğimi herkes anlar.Bizim yapabilmemiz için gereken bir işi, bir hayvan,özellikle çok genç bir hayvan ,hiç denemeden yapıyorsa, ve bireylerin bir çoğuda aynı tarzda davranıyorsa, bunun içgüdüsel olduğu çoğu zaman söylenir.
  • “O halde bir bitkiye sayıca çoğalma gücü vermek istediğimizi hayal edersek, ona rakiplerine veya kendisiyle beslenen avcılara karşı belli bir üstünlük kazandırmamız gerektiği açıktır.”
  • Çoğu kez bilinçli irademizle doğrudan çelişmesine karşın bilinçsizce yürütülen, alışkanlığa bağlı ne çok eylem vardır!
  • Memelilerin kıtalarda, diğer ve daha düşük hayvanlara kıyasla çok daha hızlı bir oranla ortaya çıktığı ve kaybolduğu düşünülmektedir. Okyanus adalarında karasal memeliler bulunmamasına karşın, uçan memelilere hemen her adada rastlanır. Yeni Zelanda'da, dünyanın başka hiçbir yerinde görülmeyen iki ayrı yarasa türü yaşar. Norfolk Adası, Viti Takımadaları, Bonin Adaları, Caroline ve Marianne Takımadaları ve Mauritius gibi yerlerin hepsinde özgün yarasalar bulunur. Varsayılan yaratıcı gücün, uzak adalarda neden diğer memelileri değil de yarasaları üretmiş olduğu sorulabilir. Bu soru, benim görüşüm üzerinden kolayca yanıtlanabilir; çünkü hiçbir karasal memeli, denizlerle kaplı geniş alanlar boyunca denizaşırı taşınamaz, ancak yarasalar bu mesafeyi uçarak katedebilir. Yarasaların gündüzleri Atlas Okyanusu açıklarında dolaştığı görülmüştür ve Kuzey Amerika'ya özgü iki yarasa türü, ana karanın 600 mil açığındaki Bermuda'yı ya düzenli ya da arızi olarak ziyaret etmektedir. Bu familyayı özellikle inceleyen Bay Tomes'dan, aynı yarasa türlerinden birçoğunun muazzam yayılma alanlarına sahip olduğunu ve kıtalarda ve çok uzak adalarda yaşadığını öğrendim. Dolayısıyla böyle gezgin türlerin, doğal seçilim sürecinde yeni yuvalarındaki yeni konumları karşısında değişmiş olduğunu varsayarsak, adalarda endemik yarasalar bulunuyorken neden tek bir karasal memeliye rastlanmadığını rahatlıkla anlayabiliriz.

Türlerin Kökeni İncelemesi - Şahsi Yorumlar

“Bir fikri Öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır.”: Evrim neden kabul görmüyor ? Darwin teorisinin Hıristiyan ortodoksluğu karşısında şansının olmadığını biliyordu. Bu insanların diğer hayvanlardan ayrılamaz olduğu anlamına geliyordu. İnsanlar, Tanrı'nın suretinde yaratılmak yerine, maymun benzeri ataların soyundan geliyorlardı. Böylece Darwin sabırla bekledi, kanıt topladı, en sonunda da 1859 yılında Türlerin Kökeni adlı kitabını yayımlattı. Darwin türlerin zaman içinde evrim geçirdiğini öne sürdü çünkü zaman zaman rasgele bir birey, kendisini dahil olduğu türün diğer yaratıklarına oranla hayatta kalmak ve üremek için daha iyi donatan bir özellikle ortaya çıkıyordu. Nesiller boyunca avantajlı niteliğe sahip bireylerin hayatta kalma ve bu niteliği yavrularına aktarma olasılığı, bu niteliğe sahip olmayanlara oranla daha fazladır. Böylece türler değişir ve yeni çevrelere daha etkili şekilde uyum sağlar. Bu süreç daha sonraları "en uygun olanın hayatta kalması" olarak isimlendirilmiştir. Evrim Karşıtlığı; Canlıların doğada ve yapay ortamda nasıl değiştiğini açıklayan evrim kuramı ve evrimin temel mekanizması olan doğal seçilim, Darwin'den bu yana sayısız bilim insanı tarafından sınanmış ve doğrulanmıştır. Bu bağlamda evrimsel süreçlerin anlaşılması, insanın doğayı anlama çabasındaki en önemli devrimlerden biridir. Biyoloji bilimi, evrim kuramı olmadan anlaşılamaz ve öğretilemez. Ancak evrim karşıtlığı, bugün artık bilimsel geçerliliğini tartışma gereği dahi duymadığımız evrimin anlaşılmasına ve öğretilmesine ciddi bir engeldir. Neyse ki kişisel ve toplumsal basmakalıp önyargılarla ve hiçbir somut kanıta dayanmayan dinsel inanç argümanlarıyla çürütülmeye çalışılan evrim kuramı, geçen onca yıla karşın tüm bu saldırılara göğüs germiş, hatta bu saldırılar sayesinde üzerine eklenen yeni bilgilerle daha da güçlenerek, günümüzde tıp ve tıpla ilgili alanlar başta olmak üzere çok yaygın bir kullanım alanı bulmuştur. Bugün kullandığımız antibiyotiklerden kanser ilaçlarına, kök hücre tedavilerinden genetik mühendisliğine kadar pek çok uygulamanın temelinde evrimci yaklaşım vardır. Evrim gerçeğini reddetmek bilimi, bilimsel düşünceyi ve bilimin dayanak aldığı kanıtları hiçe saymak anlamına gelir.” Evrim kuramı nedir ? Darwin'in doğal seçilim yoluyla evrim kuramı, dünyada yaşamış ve yaşamakta olan tüm canlıların, ortak bir atadan başlayarak cok uzun bir zaman zarfında çeşitlenmesini ve değişmesini açıklar. Bu kuram, hiç şüphesiz bilim tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Doğal seçilim, mevcut yaşam koşullarına en iyi şekilde uyarlanmış, diğer bir deyişle şartlara en iyi uyum sağlamış olanların sağ kalma ve soyunu devam ettirme şansının en yüksek olması ve böyle olmayanlarınsa elenmesi anlamına gelen bir evrimsel mekanizmadır. Evrimsel değişim, genetik çeşitliliğin her nesilde bol miktarda üretilmesiyle elde edilir. Aslında çok basit bir çıkarım olan doğal seçilim kavramının ve evrimsel düşüncenin kökeni, Anaksimander'e (MÖ 610-546) ve MÖ 400’lü yıllarda yaşamış olan Empedokles'e kadar uzanır. Ancak bu noktada, doğal seçilim ilkesine Darwin'den bağımsız ve eşzamanlı olarak ulaşan Alfred Russel Wallace'ı özellikle anmak gerekir. Özü kalıtıma dayandığı halde, henüz genetik bilimi ortada yokken ve bugün DNA ve RNA olarak bildiğimiz eşleyici birimler keşfedilmemişken, bilim dünyasına adeta bir bomba gibi düşen evrim kuramı, biyoloji bilimini yepyeni bir temele oturtmuştur. Darwin, geniş ilgi uyandıran ve alkışlanan, ama aynı zamanda bilim tarihinin en yanlış anlaşılan ve sert eleştirilere maruz kalan bu kuramını, o dönemin doğa bilginlerinin, doğanın hayran olunası dinamiklerini Tanrı'nın biricik yaratımları olarak açıklama çabasına giriştiği bir dönemde ortaya koymuştur. Bununla birlikte genetik, moleküler biyoloji, biyokimya, paleontoloji, jeoloji, morfoloji, embriyoloji vb alanlardaki pek çok bilim insanının katkılarıyla kaydedilen ilerleme, Darwin'in bundan tam 158 yıl önce mevcut verilere, gözleme ve sağlam bir öngörüye dayanarak ortaya koyduğu evrim kuramının modern sentezini ortaya çıkarmıştır. Böylelikle bu kuram, tıpkı Türlerin Kökeni'nin son bölümünde Darwin'in de öngördüğü gibi, bilim dünyasında yeni ve heyecan verici alanların açılmasına öncülük etmiştir. Doğal Seçilim. Organik evrimi açıklayan doğal seçilim kavramının sosyal, siyasi ve ekonomik alanlara da uygulanmasını savunan Sosyal Darwinizm akımı, yukarıda anılan ve Darwin'in çalışmalarının yanlış yorumlanmasından kaynaklanan çıkarımlardan biridir. 1880'li yıllarda Avrupa'da ortaya çıkan ve 1940'lı yıllarda daha da yayginlaşan bu akımın, isim benzerliğine karşın ne Darwin'in bilimsel görüşleriyle ne de organik evrimle ilgisi vardır. Söz konusu hatalı çıkarımlardan bir diğeri de Darwin'in ölümünden bir yıl sonra ortaya atılan, zayıf bireylerin tıpkı doğada olduğu gibi elenmesini ve insan neslinin ıslah edilmesini savunan, böylece genel çerçevede Sosyal Darwinizme benzeyen öjenik kavramıdır. Evrim kuramının yanlış yorumlanmasına dayanan bu ve benzeri görüşler, sıklıkla ve haksızca Darwin'le ilişkilendirilir. Kimi zaman gerek kasıtlı gerek kasıtsız olarak yapılan hatalı çeviriler de böylesi ciddi yanılgılara neden olabilmektedir. Darwin, dini akımların güdümünde doğan ve Tanrı'nın siyahileri beyazlardan farklı zamanlarda yarattığını savunan yaradılışçı akımların hep karşısında durmuş; bu akımların kaynağı olan poligenizme (farklı insan ırklarının farklı kökenleri olmasına) şiddetle karşı çıkarak, honogenizmi (bütün insanların aynı türe ait olduğunu ve insan ırklarının da bu türün çeşitli varyantları şeklinde ortak bir kökenden evrimleştiğini) savunmuştur. (Kamal)

Ahmet Mithat Efendi'nin maymunlarından mı geliyoruz? Bu soruyu neden sordum ve Ahmet Mithat'la evrimin ne ilgisi var? Evrim kavramını Türkiye ile ya da Osmanlı ile tanıştıran isim Ahmet Mithat Efendi imiş. Kitabın önsözünde bu bilgi verilmiş. Kendisine ait Dağarcık dergisinde Darwin ve teorisi hakkında makale yayınlamış. Yayınlamış yayınlamasına da bu işi biraz da görmek istediği şekilde yaparak insanların maymundan geldiği şeklinde belirtmiş evrimi. Tabi bu çıkış o dönem müthiş tepki çekmiş ve Sultan Abdülaziz tarafından sürgün edilmiş Ahmet Mithat Efendi. Evrimin konuşulması yasaklanmış. Adnan Hoca ekibinin A9 TV'sinde evrim karşıtı yayınlar yapılır sürekli ve Sultan Abdülaziz de övülür. Bu övgünün temeli de budur maşaallah. Mehdinin gelmesiyle de tüm evrimcilerin kökü kazınacak inşaallah. Evrim düşüncesinin temeli ta milattan öncelerine dayansa da bilimsel olarak ortaya koyan ilk kişi Darwin değil, Lamarck'tır. Ancak evrim mekanizmasını daha sağlam temellere dayandıran Darwin olmuştur. Hatta evrim teorisi, darwinizm olarak da anılır. İki ismin öne sürdükleri teorideki en önemli fark Doğal Seleksiyon'dur. Kısaca, canlıların doğa koşullarına uyum sağlama gücü ve bunun neticesinde soyunu devam ettirmesi diyebiliriz buna. Doğal seleksiyon meselesi teorinin en çok tartışılan konusu. Çünkü bu konu başlığında Darwin'e göre türler, cinsler ve familyaların herbiri kendi sınıfı ya da grubu içinde ortak bir atadan türemiştir ve türeme devam ettikçe değişim de devam edecektir. Yani Darwin diyor ki türler ayrı ayrı yaratılmamıştır. Örneğin eşek ve zebranın atası ortaktır. Evrimin sanki farklı bir konusu yokmuş gibi herkesin atıp tuttuğu konu insan maymundan geliyor iddiasına gelirsek bu kitap da insanın kökenine inilmemiş. Bu konunun asıl irdelendiği kitap kitap/insanin-tureyisi--22833 kitabıdır. Ama kısaca söylersek, insan maymundan gelmiyor, insanla maymun ortak bir atadan gelmekte görüşü hakim. Doğal seleksiyonun iddia ettiği üzere yeni türler niye şu anda oluşmuyor diye bir soruya verilecek cevap şudur: Değişim çok uzun sürelidir. Değil bir insan ömrü bin insan ömrü bile bu değişimi gözlemlemeye yeterli değildir. Evrim teorisine dolayısıyla doğal seçilime getirilen itirazlardan biri, belki de en önemlisi gözün evrimleşmesi süreciyle ilgili. Darwin de bu itirazlara hak verip şu şekilde özeleştiri yapıyor: "Gözün odağını farklı uzaklıklara uydurması, içeri bırakılacak ışık tutarını ayarlaması, küresel ve renksel sapmayı düzeltmesi gibi eşsiz düzenlenişlerinin tümünün doğal seçmeyle oluşabildiğini düşünmenin pek saçma göründüğünü açık yürekle itiraf ederim." Şu durumu belirtmekte fayda var. Darwin türlerin kökenini araştırırken genetik bilimi henüz Mendel'in bezelyeleri seviyesindeydi. DNA'nın tespit edilmesi dahi 1950'leri bulmuştur. Teoriye getirilen eleştiri ve itirazların ne yazık ki büyük bir kısmı bilimsellikten uzak dini yönden yapılagelmiş ve hala yapılmakta. Kitabın içeriğinde bunca bilimsel çalışma varken hem de. Evet, kitabı okuduktan sonra Darwin'e karşı ön yargılarınız varsa kesinlikle silinecektir. Çünkü yaptığı araştırmalar, incelemeler ki birçoğu yerinde yapılmış, neredeyse dünyayı turlamış çalışmaları için bu insan. Evrim teorisine yapılan itirazların çoğunluğunun bilimden uzak olması ne kadar da talihsizlik insanlık adına. Gelişen bilim neticesinde Darwin'den sonra bile evrim teorisinin bunca karşı çıkmaya rağmen bilimsel olarak hala çürütülememesinin sebebi yukarıda bahsedildiği gibi ön yargılarla yapılan temelsiz eleştirilerdir. Peki bu kadar din demişken Darwin ateist miydi? Kitapta bunu ben anlayamadım. Hatta yaratılışa karşı çıkmak şöyle dursun, yer yer destekleyen fikirlerini de görüyoruz. Yalnız bu cümlelerini dindar olan eşini üzmemek için olduğuyla alakalı yorumlar yapılmış. Velhasıl-ı kelam evrim teorisi bilimsel bir mesele ve teoriye inanmanın dinden çıkarmakla falan bir ilgisinin olmadığını düşünüyorum. Nitekim Darwin hazretlerinin şu sonsözü yeterlidir: "Bu kitapta sunulan görüşlerin herhangi bir kimsenin dinsel inançlarını sarsması için anlaşılır bir gerekçe göremiyorum." (Mehmet D.)

Yanılmıyorsam 1993 yılı Kasım ayıydı. Galatasaray Üniversitesini açıldığı ilk sene kazanmıştım, Kamu Yönetimi, Fransızca Hazırlık 1C. Okul yeni, adam gibi kütüphane bile yok, aslında kütüphanecisi var da kitap yok! Fransa’nın bağışladığı tamamı Fransızca bilimsel ve edebi eserler ile İnan Kıraç’ın vakfından gelen Türkçe eserler, ama çok az sayıdalar. Neyse, okulda düzgün sosyal faaliyet de yok, biz de soluğu paso kütüphanede alıyoruz, amaç hem sohbet hem de bir şeyler okumak. Kütüphaneci kız (GS Üniversitesi bir devlet üniversitesidir), çiçeği burnunda bir devlet memuru, genç, ama bizden büyük (ben 24’üm). Neyse, hatunla arkadaş olduk, akademik sohbetler vs. Kız -hafızam beni yanıltmıyorsa- fanatik Dev Yolcu, solun tillahı, ama korkunç da sloganist. Bir gün Karl Marx’dan konuşuyoruz, ne desin: “Aa, siz Kapital’i okumadınız mı? İyi de bu kitabı okumadan solcu olunmaz ki!” Biliyorum, sizce de kel alaka bir öngörü bu, ancak öyle içime işlemiş ki hatunun söylediği, ertesi gün soluğu Beyazıt Sahaflar çarşısında aldım. Amaç Kapital’i satın alıp okumak, tuğla gibi bir sürü kitap, bir değil altı kalın kitaptı sanırım, unuttum, çok eski baskı üç kitabı satın aldım (eksiklerdi, tamamını bulamadım). Ama o gün bugün hiç okuyamadım Kapital’i, yani tam solcu sayılmam! Gerçi Kapital’in iki farklı mangasını okudum, bu nedenle solcu sayılır mıyım sizce!? Darwin’in Türlerin Kökeni adlı eserini okumak istemem de bu tür bir durumdu. Neden derseniz, kendimi bildim bileli Yaradılış Teorisinin değil aksine Evrim Teorsinin doğruluğunu kabul ederim. Ancak bu kuramı kabul edip en önemli eserini okumamak da olmaz dedim ve kitabı 2019 Mayısında okumaya başladım. Zor kitap, elimde bir roman yok elbette, ciddi bir bilim eseri var, ansiklopedi gibi bir şey de değil, Darwin’in yıllarca emek verdiği, yüzlerce deneyin, testin, gezinin, maceranın ürünü Türlerin Kökeni. Bilimsel altyapısı olmayan -benim gibi- insanlar da okusun diye bunu yazmış, illa biyolog olmanıza gerek yok. Ancak konuya ilgi duymayanları sayfalarca süren benzer test sonuçları nedeniyle sıkabilir. Bir ara kitabı okumaktan vazgeçmiştim ancak bir hevesle kitabı son bir hafta içerisinde bitirdim. Özellikle 626-661 sayfalar arası ÖZET VE SONUÇLAR bölümü son derece berrak, akıcı bir dil barındırıyor. 1850’lerde yazılmış bir eser hala güncelliğini koruyor, nefis… Tabii aslında bu eserin çevirisinden de bahsetmek gerekiyor. Sevim Belli bu kitabı İngilizceden değil Fransızcadan çevirmiş ancak ortaya çıkan çeviri metin ilgili editörlerce İngilizce kaynak metinle birebir karşılaştırılmış. Sevim Belli, kesinlikle Öztürkçeci, bu tüm metinde hissediliyor, eseri okursanız siz de duyumsarsınız bunu, bence çeviri edimi kuvvetli bir insan, son derece akıcı bir dil kullanmış, problem olarak görebileceğiniz çok uzun cümlelerin bile altından rahatlıkla kalkmış. Beni tek geren konu, kaynak metinde (İnglizce a/an; Fransızca un/une) “bir” karşılıklarına sıkça başvurmuş olması, bazı yerlerde çok sıkıcı oluyor, kaynak dillerde bu ek olmazsa olmazdır, dilbilgisi anlamında kullanmak zorunlu ancak anadilimizde birçok yerde gereksiz kullanmış, “mot a mot” bir çeviri olmuş diyebilirim, tabii çevirinin sadece bu noktasında. Edisyon iyi sayılır, matbaa dizgi hataları epeyce var (50-60 tane), göz yumulabilir… Benim gibi Evrim Teorisi taraftarıysanız -ki olmasanız da bakmalısınız-, özellikle Sevim Belli çevirisini (Onur Yayınları) okumanızı öneririm. Süha Demirel, 4 Kasım 2020, İstanbul. *** Kitabın Künyesi: Adı: Türlerin Kökeni Yazar: Charles Darwin, Sevim Belli (Çevirmen) Baskı tarihi: 1 Ocak 2009 Sayfa sayısı: 661 Format: Karton kapak ISBN: 9789753510257 Kitabın türü: Antropoloji-Etnoloji, Bilim-Teknoloji-Mühendislik, Eleştiri-Kuram, İnsan ve Toplum Orijinal adı: The Origin of Species Dil: Türkçe Ülke: Türkiye Yayınevi: Onur Yayınları (Süha Demirel)

Türlerin Kökeni PDF indirme linki var mı?

Charles Darwin - Türlerin Kökeni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türlerin Kökeni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charles Darwin Kimdir?

İnsan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Darwin'in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temeli ve birleştirici öğesidir. Evrimin gerçekleştiği olgusu Darwin hayattayken, doğal seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olması ise 1930'lu yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür. Darwin'in orijinal teorileri modern evrimsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitliliği üzerine birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır.

Darwin'in doğa tarihine duyduğu ilgi, önce Edinburgh Üniversitesi'nde tıp, sonra Cambridge Üniversitesi'nde teoloji okurken gelişti. Beagle gemisinde yaptığı beş senelik yolculuk sırasında, zamanın meşhur jeoloğu Charles Lyell'ın ortaya attığı, geçmişteki jeolojik süreçlerin bugünkülerle aynı olduğunu savunan teoriyi destekleyecek pek çok gözlem yaptı ve iyi bir jeolog olarak ünlendi. Aynı yolculukta, canlıların coğrafi dağılımı ve fosiller üzerine yaptığı dikkatli gözlemler sonucunda, türlerin birbirine dönüşümüyle ilgilenmeye başladı ve 1838'de doğal seçilim fikrini geliştirdi.Daha önce benzer fikirlerin "sapkınlık" olarak nitelendirildiğini ve bastırıldığını görmüş olduğundan, uzun süre fikirlerini en yakın arkadaşları dışında kimseye açmadı.Olası itirazlara en iyi şekilde cevap verebilmek için araştırma yapmaya ve kanıt toplamaya başladı.1858'de Alfred Russell Wallace'dan aldığı bir mektubu okuyunca, Wallace'ın da kendisininkine benzer bir teori geliştirdiğini anladı, ve nihayet teorisini yayımlamaya karar verdi.

1859'da yayımladığı On the Origin of Species (Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı, canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği fikrinin geniş kabul görmesini sağladı. Daha sonra yayımladığı The Descent of Man, and Selection in Relation to Sex (İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçilim) kitabında insan evrimini ve cinsel seçilim fikrini inceledi. The Expression of the Emotions in Man and Animals (İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi) adlı kitabında ise insanların ve hayvanların duygularını ifade ediş şekilleri arasındaki benzerlikleri ortaya koydu.

Darwin bugün, John Herschel ve Isaac Newton gibi isimlerle beraber Westminster Kilisesi'nde gömülüdür.

Charles Darwin Kitapları - Eserleri

  • Türlerin Kökeni
  • Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu
  • İnsanın Türeyişi
  • Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır
  • Türlerin Kökeni Manga
  • Cinsel Seçilim
  • İnsan ve Hayvanlarda Beden Dili
  • Otobiyografi
  • Türlerin Kökeni
  • Darwin Kuramı
  • Solucanlar
  • Tazı Yolculuğu
  • İnsanın Türeyişi ve Evrim Üzerine
  • Əqli Qabiliyyətimin və Xarakterimin İnkişafı Haqqında Xatirələrim
  • Bilgisizliğin Verdiği Güveni, Bilgi Hiçbir Zaman Verememiştir

Charles Darwin Alıntıları - Sözleri

  • Bu keşfin en önemli sonucu, yaşayan hayvanların soyu tükenmiş olan türlerle bir akrabalığı olduğu yasasını doğrulaması olmuştu. (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)
  • Tanrılarının veya tanrılaştırılmış hükümdarlarının tasvirlerini yapacak kadar ilerlemiş her ulusta, heykeltıraşlar güzelliğe ve görkeme dair en yüksek ülkülerini ifade etmeye çalışmıştır. (Cinsel Seçilim)
  • Solucanların hiçbir suretle işitme duyusu yok. Yanlarında defalarca çalındığı halde, metal düdüklerin cırtlak sesiyle kesinlikle ilgilenmiyorlar; fagotun derin ve gürültülü tınılarını da fark etmiyorlar. Eğer nefesin vücutlarına çarpmamasına dikkat edilirse, çığlığa karşı da kayıtsız kalıyorlar. Piyano tuşlarına yakın duran bir masanın üzerine yerleştirildiklerinde, piyano mümkün mertebe gürültülü çalındığında, sükunetlerini hiç bozmadılar. (Solucanlar)
  • Herkesin bildiği gibi kediler, belki de geçmişte kurak Mısır topraklarında yaşamış oldukları için patilerini ıslatmaktan hoşlanmaz; ıslanan patilerini de sertçe silkelerler. Kızım bir kedi yavrusunun kafasının yakınında duran bir bardağa su doldurduğunda, hayvan patilerini hemen alışıldık biçimde silkelemişti; o halde burada alışkanlığa dayanan bir hareketin, dokunma duyusuyla değil, ilişkili bir sesle hatalı olarak uyarıldığını görüyoruz. (İnsan ve Hayvanlarda Beden Dili)
  • ❞Seçilim, bir sihirbazın arzuladığı biçimde ve kalıpta canlılar yaratmak için kullanabileceği sihirli bir değnek gibidir.❞ (Türlerin Kökeni)
  • Bizi düşük hayvanlardan ayıran tek şey, insanın çok çeşitli sesleri ve fikirleri ilişkilendirmeye yönelik sınırsız bir yetiye sahip olmasıdır ve bunu da yüksek düzeyde gelişmiş zihin yetilerine borçludur. (İnsanın Türeyişi)
  • Öğrencilik yıllarından beri Darwin, büyük babası Erasmus Darwin ve Lamarkçı öğretmen Robert Grant tarafından anlatıldığı biçimiyle, evrimci yaklaşımla ilgili bilgi sahibiydi. (İnsanın Türeyişi ve Evrim Üzerine)
  • Buradaki ıssız yerlerde egemen olan ruh; yaşam değil ölümdü… (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)
  • İnsanınki kadar kusursuz bir el, tırmanmayı zorlaştırmış olabilir; çünkü dünyanın en ağaççıl maymunları olan Amerika'ya özgü Ateles, Afrika'ya özgü Kolobus ve Asya'ya özgü Hylobates maymunları ya başparmaktan yoksundur ya da ayak parmakları kısmen birleşiktir, böylece kolları ve bacakları kavrayıcı birer kancaya dönüşmüştür. (İnsanın Türeyişi)
  • Bilgisizliğin verdiği güveni, bilgi, hiçbir zaman verememiştir. (Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır)
  • Cinsel seçilim sürecinde gelişmiş olabilecek başka pek çok yapı ve içgüdü daha vardır: Erkeklerin, rakip erkeklerle savaşmaya ve onları uzaklaştırmaya yarayan saldırı silahları ve savunma araçları, cesareti ve kavgacılıkları, çeşitli süsleri, sesli veya enstrümantal müzik üretme düzenekleri ve koku bezleri böyle örneklerdir. Bu yapıların çoğu, yalnızca dişiyi baştan çıkarmaya uyarmaya yarar. Bu karakterlerin sıradan seçilimle değil, cinsel seçilimle geliştiği açıktır; çünkü silahsız, süssüz veya cazibesiz erkekler ortamda daha donanımlı erkekler olmasa, yaşam savaşında ve yüksek sayıda döl bırakmakta en az onlar kadar başarılı olur. (Cinsel Seçilim)
  • "Toprağın doğal yollarla işlenmesine dair güzel bir örnek; yıllar boyunca dışkılanan solucan gübresi ölü yaprakların üzerini kaplıyor; sonuçta, gayet kalın, zengin bir humus tabakası oluşuyor." (Solucanlar)
  • Kitap okumuyorsa evlenme. (Darwin Kuramı)
  • "Bilgi kuşkuyla başlar." *Sokrates* (Türlerin Kökeni Manga)
  • Uygar insanın güzellik algısı çok karmaşık bir duygudur ve çeşitli entelektüel fikirlerle ilişkilidir. (Cinsel Seçilim)
  • Türlerin birbirini izlediği yasası, bazı önemli istisnalarla birlikte, aklı felsefeye yatkın her doğa bilimcinin ilgisini çekmelidir. Bu duruma ilk olarak Avustralya'da rastlanmış, kanguru ve diğer keseli hayvanlara benzeyen iri ve soyu tükenmiş bir türün fosilleri bir mağarada gömülü halde bulunmuştu. Amerika'da memeliler içinde rastlanan en dikkate değer değişim, mastodon'un, filin ve atın çeşitli türlerinin kaybedilmesi olmuştur. Bu Pachydermata' türleri bir zamanlar dünya üzerinde şimdilerde geyik ve antilopların olduğu kadar yaygındılar. (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)
  • Son olarak Türlerin Kökeni, Darwin'in yaşadığı döneme uygun olarak, Victoria dönemi edebiyatının belirgin izlerini taşır ve dolayısıyla anlaşılırlığı zorlaştıran uzun ve karmaşık cümleler içermektedir. Ancak yine aynı nedenle, şiirsel bir akcılıta da sahiptir. Türlerin Kökeni, evrim kuramını öğrenmek adına en anlaşılır kitap olmamakla birlikte, bilim insanlarının bugün bile rehber aldığı ve konuya ilgi duyanların takdir edeceği bir kaynak kitaptır. Fakat kitabın çevirmeni olarak, Darwin'in ancak çeviri sırasında fark edilebileceğini düşündüğüm bambaşka bir yönüne de dikkat çekmek istiyorum. Türlerin Kökeni'ni daha önce hem Öner Ünalan'ın değerli çevirisinden hem de özgün İngilizce basımından okumuş ve son 10 yıldır evrim konusuyla özel olarak ilgilenmiş olmama karşın, Darwin'in edebi ustalığını yeni fark ettiğimi itiraf etmeliyim. Onun doğaya duyduğu hayranlığı, kuramını geliştirirken deneyimlerinden ve çalışmalarından faydalanmış olduğu diğer bilim insanlarına olan saygısını ve bilimsel kanıta verdiği değeri; dahası ne kadar kuşkucu, titiz ve disiplinli bir bilim insanı olduğunu, yazdığı her cümleden açıkça görmek mümkündür. (Türlerin Kökeni)
  • En çetin savaş aynı türün bireyleri arasında olandır, çünkü aynı bölgeleri kullanırlar, aynı besine ihtiyaç gösterirler ve aynı tehlikelerle karşılaşırlar. (İnsanın Türeyişi ve Evrim Üzerine)
  • Bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır. (Türlerin Kökeni)
  • San Blas Körfezi'ne on mil kadar uzaklıkta olduğumuz akşamlardan birinde, binlerce kelebek, sürüler halinde gökyüzüne uzanıyordu. Denizciler, "Lapa lapa kelebek yağıyor!" diye haykırıyordu ve manzara gerçekten de öyleydi. (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)

Yorum Yaz