Türk Bilge Kağan - Mustafa Çevik Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türk Bilge Kağan kimin eseri? Türk Bilge Kağan kitabının yazarı kimdir? Türk Bilge Kağan konusu ve anafikri nedir? Türk Bilge Kağan kitabı ne anlatıyor? Türk Bilge Kağan PDF indirme linki var mı? Türk Bilge Kağan kitabının yazarı Mustafa Çevik kimdir? İşte Türk Bilge Kağan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mustafa Çevik
Yayın Evi: Kapı Yayınları
İSBN: 9786055147334
Sayfa Sayısı: 300
Türk Bilge Kağan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında dağınık kabileler halinde yaşarken onları derleyip toparlayan, bir araya getirip millet olmalarını sağlayan ve onları uğrunda can verilecek bir sevgili gibi koruyup sarmalayan bir hükümdar: Türk Bilge Kağan...
Erdem ve bilgelikle kuşatılmış yüreklerin, töre ışığıyla parlayan çelik kılıçların gölgesinde yükselen bir devlet: Göktürkler...
Muhteşem bir Orta Asya panoraması eşliğinde, ihanet ve türlü entrikalarla zaman zaman dağılmak zorunda kalsa da her defasında yeniden küllerinden doğmayı başaran bir milletin zengin tarihi...
Orta Asya’nın bilinmeyen karanlıklarından çıkıp gelen akıl, bilgelik, töre ve erdemlerle bezenmiş bir kültür ve medeniyet...
Eşine âşık bir kağanın kişiliğinde yiğitlik, cesaret, devlet, millet, töre, aşk ve bilgelik gibi kavramların gerçek anlamlarını görecek, taşlara kazıdığı sözleriyle çağları aşan çığlıklarını duyacaksınız.
Bilge Kağan halkına hesap verirken sözlerini neden taşlara kazıdı? Onun mirası neydi?
Cevaplarla birlikte bugüne dair çok şey bulacaksınız bu romanda...
Hükümdar, Zamanın Oğlu, Kutlu Dağlar Ülkesi romanlarından alışık olduğunuz coşkulu anlatımıyla, Mustafa Çevik’in kaleminden...
“Bilgelik güneşini ateşleyen, kötülükleri şimşek gibi yakan, çığ gibi büyüyen halkını toplayan, güneyden esen sert rüzgârlar gibi enginleri coşturan, düşmanın üzerine ezelî kuvvetin kızgın bozkurdu gibi şiddetle atılan, kaya gibi sağlam, töre gibi temiz, ölüme aldırmayan, sevdiğinin göğsüne yattığında tir tir titreyen erdemli kağanlarının buyruğunda bir halk. Özgür ruhlu, Tanrı’dan aldıkları ilhamla ve imanla kaderin cilvelerine aldırmadan, karanlığın, kötülüklerin pençesinden kurtulmuş, hayalden gerçeğe dönüşen mutlu hayatlarına, barışın saadetine sımsıkı tutunmuş bozkıra hükmediyorlardı.”
Türk Bilge Kağan Alıntıları - Sözleri
- Kutluk atını mahmuzladı.Dörtnala ileriye doğru atılırken bağırdı: "Taşkın mevsimi yaklaşıyor!" Tonyukuk arkasından cevap verdi,"kurt puslu havayı sever!"
- Acılar içinde kıvranan Türk halkı, Nihayet kendi kendine sormaya başlamış: Hani ben, ili, ülkesi, şanı, şerefi Ve imparatorluğu olan bir millettim! Nerede şimdi benim ilim, ülkem, Şanım, şerefim ve yüce imparatorluğum? Şimdi ben, hangi il’e, ülkeye hizmet ediyorum? Kimin için il, ülke, şan, şeref, devlet kazanıyorum? demiş. Hani ben, kendi kağanı olan bir millettim! Nerede şimdi, benim kağanım? Ben, şimdi hangi kağana hizmet ediyorum? Hangi Kağanın işinde gücünde ömür tüketiyorum? demiş. Böyle deyip düşünerek Çin kağanına düşman olmuş. Düşman olmuş ama, iyi düzenlenip, örgütlenemediğinden Çin boyunduruğundan kurtulup, bağımsızlığını kazanamamış.
- Bu düşünceleri at kafandan. Bütün boylar ayaklandı. Böylesine kenetlendikten sonra kim Türk'le başa çıkabilir.
- Tonyukuk, "Taşkın mevsimi hızla yaklaşıyor" dedi. Kutluk, "Kurt puslu havayı sever" diye karşılık verdi. Bu onların parolasıydı. Börüler arasında böyle selamlaşırlar, içlerindeki isyan ateşini her an taze tutarlardı.
- Gözlerini yeniden bozkıra doğru çevirdi Kutluk. Alçak bir sesle "Az kaldı. Çocukluğumdan beri her gece buraya geliyor, bozkırdan gelecek bir kurt ulumasını duymak istiyorum. Babam duyamadan gözyaşları içerisinde öldü. Ben onun özlemini gerçekleştireceğim," dedi
- "Çok tuhaf. Yıllar içerisinde yurt sevgisinin Tanrı tarafından verilmiş bir ilham olduğunu öğrendim. Bilmeden, göremeden bir baktım ki içimde bozkıra dair bir ateş yanmış. Ruhum ait olduğu yeri biliyor. Çin'de doğdum. Onlar gibi yetiştirildim. Tatlı sözleri, güzel kızları, yumuşak ipekleri var. Yine de bu ülkeye ait her şey bana mutluluktan çok acı verdi. O zaman anladım ki insan ancak kendi vatanında, bağımsız ve özgür olunca mutlu olabiliyor.
- Elli yıldır bize ait olmayan bir dünyada yaşıyoruz. Gitmeliyiz. Ötüken'e, anavatana gitmeliyiz.
- Üstte mavi gökyüzü, altta yağız yer yaratıldığında ikisi arasında insanoğlu yaratılmış. Tanrı insanoğlunun üzerine Türk Halkı yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağan'ı, anam İlbilge Hatun'u yukarı kaldırıp tahta oturtmuş.
- Şehirden iyice uzaklaştıklarında heyecanları geçti. Atlar rahvan gitmeye başlar başlamaz okudukları bir türkü yankılandı karanlıklar arasında. Duygu yüklü nağmelerle içi ürperdi Tonyukuk'un. "Bin defa öleyim. Bedenim çürüsün. Toprak olsun kemiğim. Hiç bir keder ruhumu, Ebedi yurdumdan vazgeçiremez."
- "Adım Aşina Kutluk. Kardeşlerimle beraber yere düşen kurt başlı sancağı kaldırdım. Yönüm Ötüken'edir. Türk töresini yüceltmek isteyen peşimden gelsin."
- Devletin merkezinin Ötüken olması ataların töresiydi. Türkler ataların ruhunu, aslını unuttukları için yenilmişlerdi. Kurt, aslana düşman olmuştu. Tekrar birleşmenin, güçlü olmanın yolu öze dönüşten geçiyordu.
- Aşina'nın kağan, Aslan'ın da vezir olması Bumin ve İstemi'den sonra gelenekselleşmişti. Bu liderler genellikle birbirlerinin derinliğinden dolayı bir danışman gibi çalışmışlar, kağanlığın koruyucusu, devletin muhafızı görevini üstlenmişlerdi. "Otu ot, odunu odun, aslanı vezir bilirsen yanlış yapmazsın" demişti babası Kutluk'a. Odundan at, ottan da kırbaç olmayacağı gibi, iyi yetiştirilmemiş ve asil bir soydan gelmeyen kimseden de devlet adamı olamazdı. Türk kağanlığını kuran iki ruh Aşina ve Aslan sülalesiydi.
- Türk Ülkesi'nin kalbi Ötüken'e uzayan yola dizilmiş yiğitler, bozkırın atar damarı olan Orhun'un kıyısında düşmanın al kanını akıtmaya gidiyorlardı.
- Kutluk, beraberindekilerle Ötüken'e ulaştığında hızla atından indi. Yüzü dağa dönük biçimde yere diz çöktü. Ellerini açarak Tanrı'ya dua etti. Ötüken'e ulaşmak kutsal bir görevin yerine getirilmiş olması demekti. Orta Asya'da kağanlık otağını Ötüken'de kurmayan hiç bir kabile iktidar olamazdı. Burası bozkırın kalbiydi. En uzaktaki Çin'den en yakındakilere kadar hiçbir düşman Ötüken'e yerleşen Türklerle başa çıkamazdı. Türk Halkı Ötüken'i terk ettiği, Çin'e yakınlaştığı için çok kez yenilmiş, yok olmaya yüz tutmuştu. Şimdi yeşerecekler, bahar çiçekleri gibi bozkıra hakim olacakları günlerin arifesine gelmişlerdi.
Türk Bilge Kağan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabı proje ödevim sebebiyle bişgi edinmek amacıyla okumuştum ama okudukça bende bu konusa daha fazla bilgi edinme hevesi isteğine sebep oldu. Kendi tarihimizi kendi atamızı romansal bir üslupla çok güzel ve sürükleyici bir şekilde anlatmış. (Burak Denizli)
Bir milletin devlet oluşunu adım adım anlatan bir roman. Yazarın diğer kitapları gibi bunuda okurken kendimi Orta Asyanın bozkırlarında hissettim. Kitabı okurken kimi zaman Bilge Kağan oldum kimi zaman kardeşi Göl. Eski Türk Tarihine meraklı olanlar için okunacak bir eserdir diye düşünüyorum. (Onur UYGUN)
Kitap akıcı bölümler arasında geçişlerde herhangi kopma veya bilgi yanlışlığı bulunmuyor. Ayrıca bölümlerin başında kitabelerden alıntılar yapılmış . Kesinlikle öneririm (Emre EZER)
Türk Bilge Kağan PDF indirme linki var mı?
Mustafa Çevik - Türk Bilge Kağan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türk Bilge Kağan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mustafa Çevik Kimdir?
1967 yılında Elazığ'ın Maden ilçesinde doğdu. 1988 yılında Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Farklı liselerde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalıştı. Süleyman Demirel Üniversitesinde Yeni Türk Edebiyatı üzerine yüksek lisans yaptı. Kiev Dil Bilimleri Üniversitesi ve Kiev Milli Savunma Akademisinde toplam on yıl yabancılara Türkçe eğitimi verdi.
Halen dizi ve sinema senaryoları yazarak hayatına devam eden yazarın ilk yayımlanan eseri "Hükümdar" dır.
Mustafa Çevik Kitapları - Eserleri
- Hükümdar
- Kutlu Dağlar Ülkesi - Göktürkler
- Türk Bilge Kağan
- Zamanın Oğlu
- Tanrı Dağı Oğulları
- Aşka Sığınmak
Mustafa Çevik Alıntıları - Sözleri
- "Gökyüzündeki ayın şavkına kendini kaptırarak avucundaki cevheri bırakıverme. Her zaman yalnız dış görünüşü arayarak, hazır buza su değildir diye aldanıp kanma. Uyanık ol. Yazın suyuna kış gününde buz derler. Kışın buzuna da yazın su derler." (Hükümdar)
- Elli yıldır bize ait olmayan bir dünyada yaşıyoruz. Gitmeliyiz. Ötüken'e, anavatana gitmeliyiz. (Türk Bilge Kağan)
- "Vatan, gamlı yüreğin attığı yerdir." (Kutlu Dağlar Ülkesi - Göktürkler)
- İdealleri uğruna verdiği savaş, hayata karşı verilen savaşla aynı derecede büyüktü. Yiğitlik gönülleydi. Yiğidin sevdası da kavgası kadar büyük olurdu. (Hükümdar)
- İnsan kalbi doymak bilmezdi. Kötülüğün her biçiminden, vurmaktan, kan döküp öldürmekten, aldatmaktan gizli gizli zevkler alırdı. Bir süre sonra nedenini unutur, kötülük hayatın sıradan bir parçası haline gelirdi. İşte o zamanlarda ufak bir kıvılcım, bir küçük parıltı halinde ölüme yatardı iyilik (Tanrı Dağı Oğulları)
- Gece olunca güneş yere iner, ama ölmez. (Tanrı Dağı Oğulları)
- "Adım Aşina Kutluk. Kardeşlerimle beraber yere düşen kurt başlı sancağı kaldırdım. Yönüm Ötüken'edir. Türk töresini yüceltmek isteyen peşimden gelsin." (Türk Bilge Kağan)
- Aklın güzelliği dil. Dilin güzelliği söz. Kişi güzelliği yüz. Yüzün güzelliği Oğuz. (Hükümdar)
- Öyle bir zamandayız ki, ahir zaman dedikleri bu olsa gerek. Yönetenler zalim. Yürüyenler zalim... Onlara güvenilmez herhalde. Ya kime güveneyim? (Zamanın Oğlu)
- Tonyukuk, "Taşkın mevsimi hızla yaklaşıyor" dedi. Kutluk, "Kurt puslu havayı sever" diye karşılık verdi. Bu onların parolasıydı. Börüler arasında böyle selamlaşırlar, içlerindeki isyan ateşini her an taze tutarlardı. (Türk Bilge Kağan)
- "Çok tuhaf. Yıllar içerisinde yurt sevgisinin Tanrı tarafından verilmiş bir ilham olduğunu öğrendim. Bilmeden, göremeden bir baktım ki içimde bozkıra dair bir ateş yanmış. Ruhum ait olduğu yeri biliyor. Çin'de doğdum. Onlar gibi yetiştirildim. Tatlı sözleri, güzel kızları, yumuşak ipekleri var. Yine de bu ülkeye ait her şey bana mutluluktan çok acı verdi. O zaman anladım ki insan ancak kendi vatanında, bağımsız ve özgür olunca mutlu olabiliyor. (Türk Bilge Kağan)
- Gençler geçmişlerine bakmıyor. Hep geleceğe doğru koşuyorlar. Onları birseyin beklediğine inanıyorlar. Oysa geçmişi unutursan gelecekte de seni hiç bir şeyin beklemediğini acı bir şekilde göreceksin. (Kutlu Dağlar Ülkesi - Göktürkler)
- Kutluk atını mahmuzladı.Dörtnala ileriye doğru atılırken bağırdı: "Taşkın mevsimi yaklaşıyor!" Tonyukuk arkasından cevap verdi,"kurt puslu havayı sever!" (Türk Bilge Kağan)
- Hangi yürek bu güzelliğin arasında karanlığa esir olmayı seçer? Toprak ağırdır, her cesedi taşır. Ama ya bulutlar, sınırsız gökyüzü. Tanrı buna razı gelir mi? (Tanrı Dağı Oğulları)
- Sanki diri bir ölüye benziyor insan. (Zamanın Oğlu)
- Bilgiliye bilgisi, giysi ve aştır. Bilgisizin davranışı kötü bir arkadaştır. (Hükümdar)
- Korku, gönüle girene kadar her şey iyidir... (Tanrı Dağı Oğulları)
- "Hayat bizi örsünde eziyor. Ateşe, suya atıyor. Söndürüyor, törpülüyor. Yine de hep eksik bir tarafımız kalıyor." (Kutlu Dağlar Ülkesi - Göktürkler)
- Gündoğusundan günbatısına kadar bütün kavimlerin efendisi Türklerdir. (Kutlu Dağlar Ülkesi - Göktürkler)
- Bir Han, halkı yoksulluk içindeyken asil arkadaşlarıyla birlikte hayatını zevke ve adice eğlencelere adayamazdı. (Hükümdar)