Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları - Franz Ruppert Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları kimin eseri? Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları kitabının yazarı kimdir? Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları konusu ve anafikri nedir? Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları kitabı ne anlatıyor? Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları PDF indirme linki var mı? Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları kitabının yazarı Franz Ruppert kimdir? İşte Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Franz Ruppert

Çevirmen: Fatma Zengin

Yayın Evi: Kaknüs Yayınları

İSBN: 9789752563452

Sayfa Sayısı: 347

Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir şekilde birçoğumuz kendi yaşadığımız ya da aile sisteminde yaşanan travmaya ya da travmalara dolanık yaşıyoruz. Önceki nesiller travmalarını bağlanma süreciyle bize aktarıyorlar, biz de aynı

şekilde sonraki nesillere... Travma yaşamış anne ve babanın, yaşadığı travmayı çocuklarına aktarmama ihtimali neredeyse yok gibi. Konstelasyon çalışmaları, yaşanan travmaların anlaşılabilmesi, gün ışığına

çıkması ve iyileştirilmesi için son derece etkili bir yöntem. Travma kavramını ve etkilerini bağlanma süreciyle beraber ele almadan, iyileştirici ve gerçekten kalıcı etkisi olan bir konstelasyon çalışmasından bahsedemezsiniz. İnsanda ortaya çıkan birçok hastalığın kökeninde yatan şey, duygu ile düşüncelerin birbiriyle uyumlu olmamasıdır. Bazen duygularımız düşüncelerimize, bazen de düşüncelerimiz duygularımıza güvenmiyor ve bu kargaşa birçok hastalık için başlangıç dinamiği teşkil ediyor.Yaşadıkları travma nedeniyle yaşamla, dolayısıyla çocuklarıyla sağlıklı, normal bir ilişki

oluşturamayan anne ve babalar ne kadar iyi niyetli ve sevgi dolu olurlarsa olsunlar, çocuklarını travmatize ediyorlar. İlk koşullanmalar da böylece çok erken yaşlarda başlıyor. Çocuk kendi düşünce ve

duygularına mı güvenmeli yoksa anne ve baba tarafından aktarılan ve sistemde oluşan kargaşa içindeki duygu ve düşüncelere mi güvenmeli. Çocuk kendi yaşamına döndüğünde aile sisteminden aldığı bu

dinamiği ister istemez, kuracağı ilişkilere yansıtıyor. Dolayısıyla bir şekilde yaşadığımız ya da üstlendiğimiz travmalardan ötürü toplum içinde birbirimizi travmatize etmeye devam ediyoruz.

Bu kitap yaşanılan travmaların bağlanma yoluyla nesilden nesile nasıl aktarıldığının ve etkilerinin anlaşılabilmesi için, gerek profesyoneller gerekse ruhundaki yaraları daha iyi anlamak isteyen herkes için, okunması son derece kolay, çok önemli anlatımlar içeriyor.

Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları Alıntıları - Sözleri

  • Normlara ve değerlere saygı gösteren bir vicdan, ancak çocuk ile annesi ve babası arasında mevcut olan bir sevgi atmosferinde ve bir aileye ait olma duygusu içerisinde gelişir.
  • Bağlanma travması, sevgi, güvenlik, korunma ve kabul görme ihtiyacındaki hayal kırıklığına uğramakla karakterize olur. En çok bel bağlayabileceğiniz kişiler, ebeveynleriniz, sizin için orada olmazlar ve bazı ebeveynler çocuğun sınırlarını yerle bir edip kendi travmalarını ona yükleyerek çocuğun kendilerine olan ba­ğımlılığını istismar ederler.
  • Stresle ilgili pek çok şeyle baş edebiliriz (açlık, yoğun çalışma, olumsuz çevre ve ruhsal koşullar vs.) fakat bize baş etmesi en zor gelen ve acı veren şey kötü ilişkilerdir.
  • Dolaşık ilişkilerdeki insanlar, kendilerini eyleme geçmede yetersiz olarak deneyimler ve karşıdaki kişinin değişeceğini ve böylece daha iyi hissedebileceklerini ummaya ve beklemeye devam ederler.
  • Siga­ra ise iki etkiyi de gösterebilir. Hem sakinleştirir, hem de daha uyanık hâle getirir. Sonuç olarak da dünya genelinde bir numara­lı uyuşturucu madde sigaradır ve temel bağımlılık nedenidir.
  • Dahası, oğlanların çocukken anneleriyle ilişkilerinde çözemediği şeyler, ilerdeki tüm kişisel ve mesleki ilişkilerine taşıyacakları bir yüke dönüşür. Çoğu zaman eşlerine anneleri gibi davranırlar.
  • Ayrıca travma yaşamış kişilerin sosyal çevrelerinden çok az ya da uygun olmayan yardım gördüğü de gerçektir.
  • Failleri anlamak, kurbana yardım eder. Çaresizliği kabul etmek, yardım kapısını açar. Hakikat, deliliği ortadan kaldırır. Sevgi, ilişkisel-ruhun yaralarını iyileştirir. İyileşme ancak ilişkisel-ruha gerçekten dokunulduğunda gerçekleşir.
  • Birçok vakada devlet savaşın askerlerde yol açtığı travmayı kabul etmeyi reddetmiştir. 1. Dünya Savaşı’nda travma belirtileri gösteren askerler, korkak veya hain oldukları gerekçesiyle hem Almanya’da hem İngiltere’de cezalandırılmıştır.

Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Travmalar üzerine okuduğum ikinci kitap olduğunu söyleyebilirim (ilki kitap/kitap--70488). Bu kitapla, atalarımızdan miras olarak aldığımız ruhsal yaralanmalarımızı, beraberinde süregelen çıkmazlarımızı, açmazlarımızı çözümlemek ve bu yaralarla yaşamayı öğrenmek üzerine kurulu olan bir terapi sürecinin işleyişi üzerine temel düzeyde bir bilgi edinilip, yeni bir bakış açısına sahip olunabilir. Söz konusu terapi yöntemi: aile Konstelasyonları, diğer bir adıyla aile dizimi...Kitabın seyrine göre metottan temel hatlarıyla söz edeceğim. İlk olarak ruhsal bozuklukların, travmatik anıların aktarımı ve bağlanma süreci ile bağlantısı üzerinden yorumlandığı bir bölüm bizi karşılıyor. Vaka örnekleri ve temel kavramlar ile sunulan bu bölümde travmaya daha geniş bir yelpazeden bakma fırsatı sağlanmış oluyor. İnsanın ilişkisel ruhu kavramı ve bağlanma sürecinin aktarımlar üzerindeki etkisi kitapta sık sık karşılaşılan ve önemle üzerinde durulan yerler. Yazarın, bir pskiyatri profesörü olarak kitap boyunca sunduğu gerek terapiste gerek danışanlara yönelik tavsiyeleri önem taşır nitelikteydi. Ruhların gizemine erişmek için, gölgedeki yönlerimiz de dahil kendi ruhlarımızın farkında olmamız yönündeki tavsiyeleri, terapi sürecinin sonuç verebilmesi için terapist-danışan ilişkisinin nasıl olması gerektiği yönünde tavsiyeleri kitabın içerisine serpiştirilmiş durumdadır. Devamında, bağlanma sürecinin önemi ve yaralanma olarak tanımlanan travma ile bağlantısı üzerinde vurgu yapılmıştır. Söz konusu terapi yöntemiyle; İçsel bir karmaşa içerisinde olan travmatik bireyin, hangi durumlarda fail hangi durumlarda kurban rolünde olduğu saptanmaya çalışılmıştır. Yer karmaşası yaşayan bireyin konumunu bulmak hedeflenmiştir. Bir nebze yaşananlara mesafeden bakması yönünde bireyleri yönlendirmeye tabi tutulmak istenmiştir. Aile konstelasyonu uygulaması, bu mesafeyi sürece dahil olan diğer insanlarla sağlamak yönünü taşımaktadır. Aile konstelasyonu, çekirdek travmanın çözümlenmesi için diğer bireylerin danışanla birlikte (tıpkı tarihsel bir canlandırma gibi) çözülmemiş travmanın asıl sahibini bulmaya yönelik yaptığı bir terapi yöntemidir. Yer yer minderlerin terapi sürecinde kullanıldığı bu yöntemin, bireyleri özgürleştiren bir yönünün de olduğu savunulmuştur. Travmaya ilgisi olanlar ve bağlanma sürecinin gizemi üzerine bilgi sahibi olmak isteyen okurlara önerebileceğim bir kitaptır. (Vâhide)

Ortaya koyulan teori ne kadar değerli olsada içerdiği dogmatizm safsatası yüzünden neredeyse nefret ettirebilir. Öne sürülen örneklerin bilimsel ispatı kitap içeriğinde mevcut değil. Yazar her fırsatta "Bence bilimi" ile hareket etmiş. Bu tür kitaplar okuyup kendi kendine tanım koyan insanların kutsal kitabı olsaydı bu kitap olurdu aşikar. Unutmayalım ki konu bilim olunca keskin çizgiler ve körü körüne bağlılık büyük bir yanılgıdır. (Volkan Uzunyurt)

Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları PDF indirme linki var mı?

Franz Ruppert - Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Franz Ruppert Kimdir?

Profesör Dr. Franz Ruppert, Almanya ve başka birçok ülkede çok talep edilen bir konuşmacı ve kolaylaştırıcıdır.

Nesillerarası Psikotravmatoloji

Hem mevcut teorilere hem de kendi araştırmalarına ve danışanlarıyla yaptığı sayısız tedavi edici seansa dayanarak, Nesillerarası Psikotravmatoloji (MPT) adını verdiği teorik bir çerçeve geliştirmiştir. Bu teorik çerçeve, iki teorik yapısal bölüme ve bir uygulamalı yönteme dayanmaktadır: 1. Bağlanma kavramı ve teorisi, 2. Travma teorisi, 3. Niyet Konstelasyonu adı verilen yöntem.

Niyet Konstelasyonu

Son 15 yılda Franz Ruppert, Konstelasyon yöntemiile çalışmanın ve nesillerarası travmanın saklı dinamiklerini ortaya çıkarmak ve çözmek için özgün bir yol geliştirmiştir. Niyet Konstelasyonu, travmanın sebep olduğu parçalanma konusunu ele alır ve sadece ilgili birey açısından değil, tüm aile sistemi açısından travmanın birçok nesil üzerindeki olası etkisini anlamak için imkan sunar.

Franz Ruppert

Profesör Dr. Franz Ruppert Almanya’nın Münih şehrindeki Uygulamalı Bilimler Üniversitesinde Psikoloji Profesörüdür. Doktorasını, 1985 yılında Münih Teknik Üniversitesi’nden İş ve Organizasyon Psikolojisi alanında aldı.

Teorik çerçevenin oluşturulması

1995’ten beri psikoterapötik çalışmaya ve özellikle de psikoz, şizofreni ve diğer formlardaki ciddi akli hastalıkların sebeplerine odaklandı. Bu tür rahatsızlıkları daha iyi anlamak için pratikteki deneyimlerini, bağlanma ve bağlılık teorilerine ve modern travma çalışmasına olan ilgisiyle birleştirdi. Bu, Nesillerarası Psikotravmatoloji konusunda kendi teorik çerçevesini şekillendirmesine yol açtı.

Özgün bir çalışma şekli

Geçmiş 15 yılda Dr. Ruppert, nesillerarası travmanın saklı dinamiklerini ve etkilerini ortaya çıkarmak ve çözmek için Niyet Konstelasyonu ile çalışmanın özgün bir yolunu geliştirmiştir. Travmanın, birçok nesil üzerindeki olası etkisini, sadece ilgili birey açısından değil aynı zamanda tüm aile sistemi açısından anlama imkanı sunan bir yöntemdir.

Franz Ruppert, konuşmacı ve kolaylaştırıcı kimliğiyle Almanya ve diğer birçok ülkede çok talep görmektedir. Psikoterapötik çalışmasını, travmanın farklı kültürlerdeki daha derin nesillerarası etkileri konusundaki kavrayışlarını ilerletmek ve kendi yöntemiyle travmanın güçlü etkilerini daha iyi anlamak için araştırma yapmaya adamaktadır.

Franz Ruppert Kitapları - Eserleri

  • Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları
  • Ruhtaki Bölünmeler
  • Travmatik Yaşantılar
  • Travma Sevgi Korku

Franz Ruppert Alıntıları - Sözleri

  • Ruhtaki bölünmeler çok derine gider, aklını kaybetmeye veya intihara yol açabilir. Bazıları ise oldukça iyi gizlenir, sadece kriz zamanlarında ortaya çıkar, örneğin; bir kişi partnerinden ayrıldıktan sonra derin bir depresyona girebilir ya da işyerindeki çatışmalarda panik atak yaşar. Diğer bölünmeler ise bu kadar aşikar olmayabilir, ama yine de fark edilebilir; mesele bu kişiler bir şey söyleyip buna zıt bir şey yaparlar ya da daha sonra bundan pişman olurlar ya da hatalarından ders çıkaramazlar. (Ruhtaki Bölünmeler)
  • Bağlanma bozuklukları ruhsal bozukluklara dönüşür çünkü insanlar, gelişmek için varoluşsal olarak iyi insanlar arası ilişkilere bağımlıdırlar. Olumsuz bağlanma deneyimleri ve eşlik eden korku ve stres tepkileri, büyük olasılıkla gen yapısının —epigenesis'in- mekanizmasını harekete geçirecek kadar çok derindedir ve nesilden nesile devam eder (Fries, 2008). Stresli ebeveynlerin stresli çocukları olur. (Travmatik Yaşantılar)
  • Gözlerimiz bize izin verdiği ölçüde rengini ve şeklini algılarız. Miyopsak, taşı gözümüze iyice yaklaştırmamız gerekir ama hipermetropsak biraz uzaklaştırabiliriz. Renk körüysek üzerine yansıyan güneş ışınları taşın içindeki kırmızıyı veya yeşilin tonlarını görmemizi engelleyebilir. (Travma Sevgi Korku)
  • Net bir şekilde yapılandırılmış bir psikoterapi ya da travma terapisi insanların çocukluk korkularından, bağımlılıklarından ve dolaşıklıklarından kurtulmalarına destek olma potansiyeline sahiptir. Terapi süreci, kendi kişiliklerinin durumunu, sınırlarını ve potansiyelini gerçekçi olarak değerlendirmelerine ve bir illüzyon sisiyle ya da arzu doyurucu fantezilerle başa çıkmak zorunda kalmaksızın ve daha önceki travma deneyimlerinin bozduğu algıları olmaksızın diğer insanları ve çevrelerini görmelerine yardım edebilir. Kendi kişisel geçmişim nedeniyle dışsal yardım olmadan problemlerini çözmeyi isteme şeklindeki aşırı gururu oldukça iyi tanıyorum. En içteki benliğimi bir başka insana açabilmem çok uzun zamanımı aldı. Travmanın ve sonuçlarının dinamiklerini daha iyi anladıkça kimsenin hem ilişkiye açık hem de bu alanda uzman birinin yardımı olmadan iç ruhsal bölünmelerinden kaçamayacağına daha çok kani oldum. Tekilci düşünceler kadar bizim normal toplumumuz da kişinin travmalarını bastırmasını teşvik etmekte hatta bunları yasaklı bir konuya dönüştürmekte ve farkına varmadan çeşitli travma inkâr mekanizmalarını desteklemektedir. (Travmatik Yaşantılar)
  • “Yalnız bir kurt” otonom değildir, sadece yalnızdır. Gerçekten bir otonom olan biri, bir grubun genel görüşünün arkasına saklanmaz ve kendi eylemlerinden doğan sorumlulukları başkalarına yüklemez. (Travma Sevgi Korku)
  • Çocukluğumuzda yaşadığımız travmatik deneyimler nedeniyle içimizde psikolojik bir bölünme meydana gelmişse, kendimizle iyi bir ilişki kurmamız mümkün değildir. (Travma Sevgi Korku)
  • ''Ruh'', tüm kültürlerde yaygın kullanılan bir terimdir ve çok zengin bir imge ve çağrışım yığınını harekete geçirir. Indo- Germen ''saiwala'' sözüğü ''denizden gelen'' anlamını taşır; Indo-Germence'de deniz, doğmamış olanın ve ölü olanın temsilcisidir. (Ruhtaki Bölünmeler)
  • Ayrıca travma yaşamış kişilerin sosyal çevrelerinden çok az ya da uygun olmayan yardım gördüğü de gerçektir. (Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları)
  • Dahası, oğlanların çocukken anneleriyle ilişkilerinde çözemediği şeyler, ilerdeki tüm kişisel ve mesleki ilişkilerine taşıyacakları bir yüke dönüşür. Çoğu zaman eşlerine anneleri gibi davranırlar. (Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları)
  • “Ben kimim?” sorusu bir kimlik meselesidir. Kimlik, yaşamın farklı evrelerinde farklı anlamlar taşıyabilir. (Travma Sevgi Korku)
  • Her yeni yaşamda eski bir şeyler devam etmelidir, bu aynı zamanda da yeni bir başlangıcın olasılığını içerir. (Ruhtaki Bölünmeler)
  • Kendimize güvenmediğimiz, korkularımızla veya öfke ve acılarımızla başa çıkmayı bilmediğimiz için bize yakın olan veya yakın olabilecek insanlara karşı güven duygusu geliştiremeyiz. (Travma Sevgi Korku)
  • Bilinçten koparma ve ruhtaki bölünmeleri tartışırken, zor yaşam koşullarını, stres durumlarını ve travma durumlarını birbirinden ayırmak gerekir. Zor yaşam durumları genelde hissetme ve düşünce arasında kısa vadeli bir bilinçten koparmaya yol açsa da, stres durumları daha uzun süren bilinçten koparmaya ve duygusal blokajlara yol açar ki bu stres durumu ortadan kalkınca bunlar yavaş yavaş yeniden bütünleştirilebilir. Beden, düşünce ve duygu arasında süreğen ayrımlara yol açan derin bölünmeler ise temel olarak travmatik yaşantıların sonucudur. Bu nedenle ''bölünme'' terimini daha çok bu anlamda kullanıyorum. (Ruhtaki Bölünmeler)
  • Canlı sistemler, kendi kendilerine gelişmiş ya da atalarından devralınmış içsel bir örüntü üzerine kurulu özel bir içsel ilişki yapısını kurmak yada sürdürmek için, kendi maddi bileşenlerinin yüksek oranda uzmanlaşmış fiziksel ve kimyasal özelliklerini kullanabilen bir oluşumdan çok daha fazlası olarak görülmelidir. (Ruhtaki Bölünmeler)
  • Normlara ve değerlere saygı gösteren bir vicdan, ancak çocuk ile annesi ve babası arasında mevcut olan bir sevgi atmosferinde ve bir aileye ait olma duygusu içerisinde gelişir. (Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları)
  • Travma; kişinin fiziksel, duygusal veya sosyal ölümü anlamına gelebilir. (Travma Sevgi Korku)
  • Failleri anlamak, kurbana yardım eder. Çaresizliği kabul etmek, yardım kapısını açar. Hakikat, deliliği ortadan kaldırır. Sevgi, ilişkisel-ruhun yaralarını iyileştirir. İyileşme ancak ilişkisel-ruha gerçekten dokunulduğunda gerçekleşir. (Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları)
  • Çocukken hiç yakınlık ve sıcaklık yaşamamış insanların destek ve rehberliğe, bakım ve sevgiye çok fazla düzeyde sembiyotik ihtiyaç duyarlar ve otorite konumundakiler onları kolayca sömürebilir. (Travmatik Yaşantılar)
  • içsel olarak özgür iradesi olmayan bir kimse, uygun dışsal koşullar olsa bile kendine dönük baskıyı tekrar tekrar üretir ve başkalarını da kendi kısıtlılık ve bağımlılık alanına çekmeye çalışır. ruhsal olarak özgür olmayan bir kimse, kendi etrafında bağımlılık yapıları oluşturur. buna tezat olarak özgür biri ise dış çevresinde kısıtlılıklar da olsa belli bir düzeyde otonomisini korumayı başarır (Travmatik Yaşantılar)
  • duygularını bastıran kimseler, kendi iç benliklerini de dikkate almamış olur. duygularını hissetmeyen insanlar, yaşantılarında özne değil nesne olur (Travmatik Yaşantılar)