diorex
ARTUKBEY

Timaios - Platon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Timaios kimin eseri? Timaios kitabının yazarı kimdir? Timaios konusu ve anafikri nedir? Timaios kitabı ne anlatıyor? Timaios kitabının yazarı Platon kimdir? İşte Timaios kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.02.2022 02:20
Timaios - Platon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Platon

Çevirmen: Furkan Akderin

Orijinal Adı: Τίμαιος

Yayın Evi: Say Yayınları

İSBN: 9786050204797

Sayfa Sayısı: 120

Timaios Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur. Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve İslam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.

Timaios, Platon’un en önemli ve günümüzde de üzerinde çeşitli tartışmaların yürütüldüğü, yaşlılık dönemi diyaloglarından biridir. Platon, bu diyalogda kozmolojisini, evrenin nasıl oluştuğuna dair kendi öğretisini ve doğa anlayışını ortaya koyar. Diyaloğun diğer önemli bir yanı ise, Platon’un, sonraları farklı çalışmalara ve tartışmalara yol açacak olan Atlantis’ten ilk kez burada söz etmesidir.

Timaios Alıntıları - Sözleri

  • tanrı kötülüklerin nedeni olarak kendisinin görülmesini istemedi. bu nedenle de ruhlara kuralları anlattı, bazılarını dünyaya, bazılarını aya, bazılarını da diğer zamanların üzerine koydu. bu tamamlandıktan sonra ölümlülere şekil verdi, insan ruhunda bulunması gereken, olması gerektiği halde halen eksik olan şeyleri ekledi.
  • Ruhun kuruluşu, kurucusunun istediği gibi bitince, içine tenle ilgili olan her şeyi koydu ve ruhla teni orta yerlerinden birbirine bağladı. İşte böylece, ortasından ta uçlarına, göğün her yerinde yayılan, onu dışardan daire biçiminde çeviren ve kendi üzerinde dönen ruh bundan sonra gelecek zamanların sürekli ve dingin yaşamının tanrılık başlangıcı oldu. Böylece bir yandan göğün gözle görülür vücudu, öte yandan da gözle görülmeyen, ama akılla uyuma bağlı olan, akıl ve ölmezliği bulunan, varlıkların en yetkininin yarattığı şeylerin en yetkini olan o ruh doğdu.
  • ruhun çektiği büyük acıların nedeni bedenin istekleridir.
  • SOKRATES Ya sonra çocukların dünyaya gelmeleri için söylediklerimiz, bu gelenek ve göreneğe öyle aykırıydı ki onları kolayca anımsayabiliriz. Bütün kadınların, bütün çocukların herkesin malı olmasında karar kılmıştık. Hiç kimsenin kendisinden doğacak çocuğu kendisininmiş gibi bilmemesi; herkesin yaş bakımından kendisine kardeş olabilecekleri kardeş; kendisinden önce doğanları baba, ana; kendisinden sonra dünyaya gelenleri de çocuk, torun sayarak birbirlerini aynı soydan görmeleri için yol aramamış mıydık? TÎMAlOS Evet, dediğin gibi, bunu anımsamak kolay. SOKRATES Çocukların daha doğarken olabildiğince iyi huylarla dünyaya gelmeleri için de, kadın ya da erkek, üstlerin, birtakım ad çekimleri hazırlayarak evlenmelerin uygunluğunu gizlice sağlamaları gerektiğinde uyuştuğumuzu anımsamıyor muyuz? Öyle ki, iyi ya da kötü, herkes kendisine benzer bir kadınla birleşmiş olsun; aynı zamanda da bu birleşmeleri raslantıya vererek, hiç kimse onlara karşı kin besleyemesin.
  • Tanrı evreni düz her yanı bir ortasından aynı uzaklıkta tam eksiksiz cisimlerden bireşik bir cisim yaptı ortasında bir ruh koydu Onu her yana yaydı hani cismin dışını bile onunla kapladı Böylece daire biçiminde Biricik tek başına ama kusursuzluğu ile başka hiçbir kimseye gereksinmesi olmadan kendi kendisi yaşayabilen Bilgiden boşluktan yana da kendi kendine yeten bir gök kurdu
  • TIMAIOS: Evet, bunları söylemiştik. SOKRATES: Kadınlar konusunda ise şöyle dedik: Kadınları erkeklerle aynı duruma getirebilmek amacıyla ister savaş zamanında isterse de diğer zamanlarda erkeklerin yaptığı işlerin aynısını yapmaları gerekir. M.Ö 360
  • Bizler, geniş ölçüde raslantıya bağlandığımız için, rastgele konuşmamız da doğaldır; ama Tanrı ruhu bedenden önce, yavaş ve erdem bakımından da ona üstün yaratmıştır. Çünkü ruh, egemen olmak, buyurmak için, vücut da boyun eğmek için oluşturulmuştur.
  • "Dünya kendi soyunun tek ve muhteşem gökyüzüdür."
  • Akıl noksanlığı iki türlü olur: Biri delilikten, öbürü bilisizlikten. Bu bakımdan birine ya da öbürüne yol açan şeye, hastalık adım vermek; gereğinden çok hazlarında, acıların da ruh için en tehlikeli hastalıklar olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü, insan neşeli ya da tersine olarak son derece üzgün olursa, zevki tatmaya ya da üzüncü bir yana bırakmaya zamansız bir çaba gösterir ve hiçbir şeyi ne doğru işitmeye, ne de doğru görmeye olanak bulur; sanki bir deliye benzer; aklını basma alacak durumu kalmaz.
  • Matematikle uğraşan ya da kendilerini herhangi bir kafa işine bağlayanlar, vücutlarını da beden eğitimiyle işletmelidirler; öte yandan vücuduna dikkatle bakan kimse, müzikle felsefenin bütün kollarıyla uğraşarak ruhunu da çalıştırmalıdır; ancak bu koşulla onların ikisi de iyi ve güzel diye adlandırılmaya hak kazanırlar.
  • TİMAİOS Öyleyse, oluşla evreni yaratanın, onları neden yarattığını söyleyelim. Yaratan iyiydi, iyi olanda da hiçbir şeye karşı hırs uyanmaz. Hırs duymadığından her şeyin de elden geldiğince kendisine benzemesini istedi. Bilge insanların kanısına göre oluşan evren düzeninin en esas ilkesi budur, biz de bu kanıyı güvenle paylaşabiliriz. Gerçekten, Tanrı her şeyin elden geldiğince iyi olmasını, kötü olmamasını istediğinden, devinimsiz olmayan, kuralsız düzensiz bir devinim içinde olan, gözle görünen şeylerin bütününü aldı; düzenin her bakımdan daha iyi olduğunu düşünerek onu düzensizlikten düzene soktu. Ama her şeyden üstün olanın yaratacağı nesnenin, en güzel nesne olmamasına olanak yoktu ve yoktur. Biraz düşününce, ayrımına vardı ki, gözle görünecek biçimde yaratılmış şeylerden, hiçbir zaman zekası olan bir bütünden daha güzel, zekasız bir bütün çıkamaz. Bundan başka, hiçbir varlıkta ruh olmayınca zeka bulunamayacağını da anladı. Bu düşüncenin sonunda zekayı ruha, ruhu da bedene koydu ve evrene özü bakımından olabildiğince iyi bir yapıt yaratırcasına biçim verdi. İşte bu temelin, yakın düşünüşe göre gerçekten bir ruhu, bir zekası olan bu evrenin, bu canlı varlığın, Tanrı kayrasıyla yaratıldığını söylemek gerekir.
  • Hiç doğmadığı halde her zaman var olan nedir? hep geliştiği halde Hiç var olmayan nedir? birincisini düşünüşün yardımı ile akıl sezer Çünkü o her zaman aynıdır ikincisine gelince onu kanı ve akla dayanmayan duyum tasarlar
  • Bir canlı güzel olabilmek için tam orantı içinde bulunmalıdır. Ama biz de, orantıları ancak küçük şeylerde sezip, onlarda hesaba katıyoruz; en önemli, en büyük şeylerdeyse, ayırdına bile varmıyoruz. Örneğin, sağlıkla hastalık, erdemle kötülük için ruhla vücut arasındaki orantı ve orantısızlıklardan daha önemlisi yoktur. Böyle olduğu halde, biz buna dikkat etmeyiz. Düşünmeyiz ki güçlü ve her bakımdan büyük bir ruh, çok zayıf, çok küçük bir tende bulunursa, ya da durum bunun tümüyle tersi olursa, canlı bir bütün olarak güzel olamaz; çünkü orantısızdır; orantıysa, her şeyin başında gelir.
  • Dünyaya gelen insanlar arasında Korkaklık gösterenler yaşamlarını kötülük etmek ile geçirenler dünyaya ikinci gelişlerinde kadın olarak doğdular bundan ötürü Tanrılar o zaman bizde cinsel ilişki isteğini uyandırdılar bizde başka bir can kadınlarda başka tür bir can yarattılar her ikisini de şöyle yarattılar ciğerleri geçtikten sonra havanın baskısıyla dışarıya atılmak üzere böbreklerin altına giren içkilerin vücudumuza aktığı Yolun Başında Tanrılar baştan başlayarak boyunda ve bel kemiğinden aşağıya inen koyu ilik kemiğin de bundan önceki sözlerimize tohum adını verdiğimiz kemik iliğinde bir delik açmışlardır Bu kemik iliği canlı olduğu ve kendisine bir yol bulduğu için bu yolun bulunduğu bölümde güçlü bir Dışarı çıkarma isteği yaratmış Böylece dünyaya çocuk getirmek sevgisini doğurmuştur bunun içindir ki erkeklerin üreme organları Tıpkı akıldan yana sağır olan hayvanlar gibi doğal olarak bencildir ve Egemen olmayı sever
  • Öteki tanrılara gelince onların yaratılışını bilmek anlatmak bizim gücümüzü aşan bir iştir bu konuda bizden önce söz etmiş olanlara inanalım Onlar bu Tanrıların soyundan geldiklerini ileri sürdükleri ne göre belki de ataları Tanrılardı her nedenle sözleri İnanılacak kesin kanıtları dayanmıyorsa da tanrı çocuklara kuşkulanılamaz.

Timaios İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Platon'un bu eseri hakkında ilk söyleyeceğim şey, eğer Platon okumaya başlamak istiyorsanız başlangıç kitabınız bu olmasın. Platon okumaya devam. Platon eserlerinde diyaloglar şeklinde ilerler. Burda ise başlarda öyle olsa da sonra sazı eline alan Timaios, ders veriyor. Paragrafsız. Evreni ve tanrıları- tanrısal varlıklar - ı yaratan tanrıdan bahsediyor. Bu tanrı deist yapıda bir tanrı evreni yapıyor ve çekiliyor. Sonra düzeni sağlama ve sürdürme görevini tanrıcıklara veriyor. İnsanıda işte bu tanrıcıklar yaratıyor. Mitolojik anlayışları böyle. Matematiksel bir denklem nasıl ki eşitlik ,denge üzerine kuruluysa, o zamanın ,en azından Timaios anlayışıda bu denge üzerine kurulu. Denge ve uyum hayatın ve sürdürülebilirliğin temel ilkesi. Hiristiyan kilisenin Platonun bu Timaios adlı eserine müsamaha gösterdiği söylenir , belki bu özelliğinden dolayı en meşhur eseridir. Günümüzün ilmi ile bazı anlatımlar ve kanılar çok çocuksu kalmış olsada, değerinden fazla bir şey kaybetmeyen bir yapıt Timaios. Atlantis ve Tufandan bahsetmesi de onu ilginç kılan özelliklerden bir tanesi. Bir diğeride Reenkarnasyon yaklaşımı. Kötü erkeklerin kadın olarak dünyaya geldikleri iddiası. Aslında ne hoş olurdu ,böyle bir inança sahip olmak. Kadınlara zulmeden erkekler belki empati yaparlar yahut kadın olup zulme uğramamak için iyi olurlardı. Kimbilir. (Yüksel Yüksel)

Timaios'a dair...: Ruh beden bütünlüğü, evrenin oluşumu ve doğa üzerinden bu kadar etkileyici verilebilirdi ancak. Doğrusu öyle bir atmosferin içndeyiz ki defalarca okuyup düşünülesi başucularından bana göre. Kulağın ardından her bir harekette çıkabilecek sarsıcı ifadeleri duyuruyor aslında. Dünya ne güzel bir gökyüzü görüyor musun bak nasıl bir kirlenmişlik içindesin fark et arındır kendini diyor bir bakıma ve sadece zihnini de değil üstelik bir bütün olarak ne haldesin farkında mısın diyor bir nevi... (Gökçen)

bu kitapta platon'un insanın yaratılışıyla ilgili ilginç düşünleri de vardır. bunlardan en hoş ve çocuksu olanı bağırsaklarla ilgili kısmıdır. platon'a göre bağırsakların varlık nedeni şudur: eğer bağırsaklarımız olmasaydı, yediğimiz her şey, anında vücudumuzdan dışarı atılırdı ve biz daha tokluk hissini duyamadan yeniden yemek yemek isterdik. bağırsaklarımızın, yemekleri bir süre vücudumuzda tutması bizi sürekli yemek arama güdüsünden kurtarır ve biz bu sayede sanat, bilimve felsefeyle uğraşacak vakit buluruz. (Alaca Cafer)

Kitabın Yazarı Platon Kimdir?

Antik/klasik Yunan Filozofu, Matematikçi, Felsefi Diyaloglar Yazarı ve Batı Dünyasındaki İlk Yüksek Öğretim Kurumu Olan Atina Akademisinin Kurucusu

Eski Yunan filozofu (Atina İ.Ö. 428-ay.y.İ.Ö. 348/347). Soylu bir ailenin oğlu olan Eflatun (ya da Platon), parlak bir Öğrenim görerek, sanatın her dalında kendini gösterdi (çok genç yaşta şiirler, trajediler yazdı); Kratilos'tan bilim dersleri aldı. Sokrates'le tanışınca (İ.Ö. 407) felsefeye yönelip, gerek beden, gerek kafa yapısı bakımından siyasete yatkın olmadığından, o karışık yıllarda siyasetten uzak kaldı. Demokrasiyi küçümserken, Otuzlar Meclisi'yle iktidara gelen dostlarının yönetimini daha da beter buldu. Sokrates'in Ölümünden sonra Megara'da Eukleides'in yanına çekildi; sonra yolculuklar yaparak Kyrene'de matematikçi Theodoros'la tanıştı. Mısır'a bir yolculuk yapıp, İtalya'ya giderek Tarento ve Lokroi'deki pyhthagorasçı çevrelerle ilişki kurdu. İ.Ö. 388'e doğru Dionysos'un kaynı Dion tarafından, Syrasos'u oek etkileyemedi. Atina'ya dönerek, Akademi Gymnasionu'nda Yunanistan'ın dört bir yanından gelen Öğrencilere ders verdi. İ.Ö. 367 ve İ.Ö. 361'de iki kez daha Sicilya'ya gittiyse de, Genç Dionysos'u da etkilemeyi başaramadı ve felsefe ile tiranlığı bağdaştırmaktan vazgeçti. Atina'ya dönüp, Akademi'de ders vermeyi sürdürerek, söylentiye göre bir şölen sırasında öldürüldü.

Eflatun'un bütün yapıtları günümüze kalmıştır: Felsefe ve felsefeyle bağlantılı konularda yazılmış 26 diyalog. Karşılıklı konuşmalar biçiminde yazıldıkları için bunlara "diyalog" denirse de, tümünü diyalog diye adlandırmak belki doğru olmaz; çünkü, sözgelimi Sokrates'in mahkemede yaptığı konuşmayı içeren Savunma ve daha birkaç yapıtı, temelde monologdur. Gene de, tarihsel kişilere dayansın ya da dayanmasın, bütün yapıtlarını kişilerin ağzından yapılan konuşmalar biçiminde yazdığı için, tümü bu anlamda tiyatrovaridir. Birkaçı dışında, diyalogların tümünde, Sokrates odak kişidir.

Platon Kitapları - Eserleri

  • Devlet
  • Sokrates'in Savunması
  • Phaidon
  • Diyaloglar 2
  • Şölen - Dostluk
  • Gorgias

  • Lysis
  • Hipparkhos Kleitophon Rakipler
  • Protagoras
  • Diyaloglar
  • Devlet Adamı
  • Mektuplar
  • Philebos

  • Meneksenos
  • Euthyphron
  • Kriton
  • Yasalar
  • Timaios
  • Ion
  • Menon

  • Sofist
  • Minos
  • Lakhes
  • Kritias
  • Alkibiades I-II
  • Parmenides
  • Theaitetos

  • Küçük Hippias
  • VII. Mektup, Dion
  • Seçmeler
  • Kratylos
  • Büyük Hippias - Theages
  • Euthydemos - Parmenides
  • İkinci Alkibiades

  • Kharmides
  • Epinomis
  • Phaidros
  • Devlet III-IV
  • Siyaset ve Retorik
  • Kleitophon veya Felsefeye Davet
  • Parmenides

  • Devlet

Platon Alıntıları - Sözleri

  • Tanrı sıradan bir kişiyi bile şair yapacak kadar bilge bir şairdir. O ana dek şiirden yana nasipsiz bile olsa aşk'ın dokunduğu herkes şair oluverir bir anda. (Şölen - Dostluk)
  • Kurtlar kuzuları nasıl severse Aşıklar da sevgililerini öyle sever. (Phaidros)
  • sözü özüne uymayan biri beni sıkar; söyledikleri ne kadar güzel olursa, o kadar sıkar. o zaman da beni söze düşman görürler. (Lakhes)
  • "Antropos* ismi sadece yakınındaki canlıları görebilen, gördüğünden farklı bir şey düşünemeyen hayvanların ifade ettiğinden farklı bir anlam ifade eder." *İnsan (Kratylos)
  • “Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız. Onun için, size, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm.” (Sokrates'in Savunması)
  • Evet birleştiren şey sevinç ve acı ortoklığı değil midir? (Seçmeler)

  • Ruha ait şeylere bakalım; bunlar ölçülülük, doğruluk, cesaret, kolay öğrenme, zihinde tutma, iyi yüreklilik ve daha başka benzer şeyler... (Menon)
  • Ya sen adaletin ne olduğunu bilmiyorsun ya da onu benimle paylaşmak istemiyorsun (Kleitophon veya Felsefeye Davet)
  • O halde, sence, söz, söylenen; görüş, görülen; işitiş, işitilen şey midir? Yoksa, söz başka, söylenen şeyler başka; görüş başka, görülen şeyler başka; işitiş başka, işitilen şeyler başka mıdır? (Minos)
  • Eğer bir resme gereğinden fazla yaklaşırsan resimden hiçbir şey anlayamazsın. (Theaitetos)
  • Devletler yeniden düzenlenmedikçe, kanunların daha iyi bir hale getirilmelerine imkân yoktur. (Mektuplar)
  • “İnsanlara tanrılardan söz ederken onları tatmin etmek, gerçekten biz ölümlülere, ölümlülerden söz etmekten daha kolay gibi görünüyor. Çünkü dinleyenlerin, kendilerine bu kadar yabancı olan meseleler üzerinde görgüsüz ve kara cahil olmaları, bu konuda söz söylemek isteyenlerin işini pek kolaylaştırır; zaten tanrılar hakkındaki bütün bilgimizin de ne olduğu belli.” (Kritias)
  • YABANCI: Sanırım henüz aşk avına dikkat etmedin. THEAİTETOS: Dikkat etseydim ne olurdu? YABANCI: Bu avın hediye olmadan yürümediğini görürdün. (Sofist)

  • "İyi şeyler istiyorum ancak farkına varmadan tanrılardan kötü bir şey istememek çok zorlu bir iş." (Alkibiades I-II)
  • Dilde yapılacak yanlışlık, sadece dile değil aynı zamanda ruha da kötü etki eder. (Phaidon)
  • Oysa, çoğunlukla, doğa ve yasalar birbirine kar­şıttır. Bu nedenle, insan utanıp düşündüğünü söylemekten çekinirse, sözleri birbirini tutmaz olur. (Diyaloglar 2)
  • gevezelik ciddi araştırmaların eğlencesi olur. (Philebos)
  • “Önemli olan yaşamak değil, iyi yaşamaktır.'' (Kriton)
  • _O halde aldanmıyorsam, kötülük kalmadığı zaman bile dostluk vardır. _Vardır. _Dostluğun sebebi gerçekten kötülük olsaydı dostluğun da ortadan kalkması gerekirdi: çünkü sebep yok olunca sonucu da yok olur. (Lysis)
  • Seyircilere dikkat etmeliyim çünkü onları ağlatırsam alacağım para beni güldürür, onları güldürürsem alacağım para beni ağlatır. (Ion)

Yorum Yaz