Tess - Thomas Hardy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tess kimin eseri? Tess kitabının yazarı kimdir? Tess konusu ve anafikri nedir? Tess kitabı ne anlatıyor? Tess PDF indirme linki var mı? Tess kitabının yazarı Thomas Hardy kimdir? İşte Tess kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.05.2022 11:00
Tess - Thomas Hardy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Thomas Hardy

Çevirmen: Özgür Umut Hoşafçı

Orijinal Adı: Tess of the d'Urbervilles

Yayın Evi: Martı Kitabevi

İSBN: 9786053481867

Sayfa Sayısı: 560

Tess Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yoksul bir ailenin kızı olan Tess, daha iyi bir hayat sürmesi için üst sınıfa mensup akrabaları D'urberville ailesinin yanında çalışması için ikna edilir. Yeni yaşamında verdiği kararlar yüzünden hayatı altüst olan Tess, gerçek aşkıyla da bu sırada tanışır. Ancak geçmişin bir gölge gibi peşinde oluşu ve art arda yaşanan sarsıcı olaylar, Tess'i aşk ile ona dayatılan hayat arasında bir seçim yapmaya zorlar.

Thomas Hardy'nin en önemli eserlerinden biri olan Tess, 19. yüzyıl İngiltere'sinde alt sınıftan bir aileye mensup saf ve güzel bir kızın trajik öyküsünü toplumsal yargıların gölgesinde ele alıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Tess Alıntıları - Sözleri

  • Sana tapması gereken biri tarafından ihmal ediliyorsun...
  • Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar.
  • kafeste bir kuş görmek yeterdi ağlamama!
  • " Seni bekleyen yıkım uyuklamaz. "
  • Geçmişten ve geçmişe ait her şeyden kaçmak gerekmiş kaçmak geçmişi yok etmek, silmek demekti, ancak bunu yalnızca oradan giderek başarabilirdi.
  • Gerçekten anlayabilseydi, o sessizlik neler neler söylüyordu oysa!
  • İster iyi bir niyetin ister basit bir cehaletin sonucu olsun, kızlarını kötülerin onlara kurabileceği tuzaklardan bihaber yetiştirmek anne babalar için bir utançtır.
  • "Artık geçmişi düşünme! Ben de bundan böyle bir tek şimdiyi düşüneceğim. Geçmişi düşünmek için hiçbir neden yok. Yarının bize neler getireceğini kim bilebilir ki?"
  • “Varlığı, deneyimleri, tutkuları ve tüm duyumsamalarını içeren vücudu, sadece kendisine aitti. ‘Bir insan olarak başkaları için gelip geçici bir düşünceyim,’ diye geçirdi içinden.”
  • "İnsan sıkıntıdayken çok şey öğrenebiliyor,"
  • Bazı koşullarda iyi bir yaşam sürmekten daha iyi bir şey varsa, o da herhangi bir yaşam sürme yükünden kurtulmaktı.
  • ""kişi yaşadığı sürece umut vardır,,,,
  • "Olan oldu, geçmişin üzerinde durma artık!"dedi. "Ben yalnızca şimdiyi düşünüyorum. Neden dünü düşünelim ki, hem yarın ne olacağını kim bilebilir?"
  • mesela güneşin neden haklının da haksızın da üzerinde aynı şekilde parladığını merak ediyorum.
  • "Acı gerçeklere karşı sığınabilecekleri bir liman arayışı içinde kaybolmuş gibiydiler."

Tess İncelemesi - Şahsi Yorumlar

#1001kitap~~~: SankiBizHiçViktoriaDönemindenÇıkamıyorGibiyiz Thomas Hardy 1840'ta dünyaya geldi. İlk sanat duygularını babasının çalıştığı yapılar karşısındaki gözlemleriyle geliştirmiştir. Londra'da mimarlık eğitimi almıştır. :::Kendime yakın hissetmem belki de sayısalcı olmasından :)::: Mezuniyetinin ardından yazarlık hayatına atıldı. Önceleri roman yazdı, daha sonra romanı bırakarak şiir alanında çeşitli eserler verdi. Kır ve köy romanları yazarak, İngiliz romancıları arasında bu çığırın en önemli yazarı sayıldı. Kır manzaralarının tasvirinde, yerli hayatı aksettirmek ve köylülerin ruh hallerini incelemekte üstün 1başarı gösteren yazar okurken resmen o ortamı gözünün önüne getiriyor gibi, kusursuz 1anlatım... Romanları 19. yüzyıl İngiliz romancılığının gerçekçiliğin zirvesine ulaştığı çağın öncüleri olma vasfını taşır. Romanlarındaki kahramanları tamamı ile gerçekçi 1görüşle ve abartı olmaksızın anlatır. Yapıtlarının önemli 1bölümü İngiltere'nin güneybatısındaki Wessex bölgesinde geçer. 1878 - 1895 arası, yazarın en başarılı dönemi olarak görülmektedir. Ömrünün son 30 yılını sadece şiir yazarak geçirmiştir. 17 kere Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmiştir... Viktoria Dönemi kitaplarından olan "Tess" dönem özelliklerini resmen yansıtır nitelikte toplumun vazgeçilmez belli kalıplarıyla, cinsiyet ayrımı, sınıf farkı, toplumca belirlenen ahlak kuralları!!! ve dışlanmışlık göz önüne alınarak okunursa kitabın daha anlamlı olduğu görülecektir, zira Viktoria Dönemi toplumsal ve dini yansıtma açısından en baskıcı ve bağnaz dönemlerden 1idir. Dönemine göre aykırı sayılan 1kitap olan Tess, başkaldırı niteliği taşımaktadır. İlk bölümde Jane Austen tadı aldığım kitap yön değiştirerek din ve vicdan konusunu da ön plana çıkarır. İyi eğitim alamamış 1köylü kızı olan Tess, soylu ve tanınmış 1aile ile akrabalık iddiasında bulunabileceklerini öğrenmeleri üzerine anne ve babasının isteğiyle kasabanın yakınlarında yaşayan bu ailenin yanına gönderilir. Ancak kendilerininkiyle benzer 1soyad taşıyan bu aristokrat ailenin d’Urberville adını sonradan aldığı ortaya çıkar. ‘Kuzeni’ Alec’in sevgisi ve ailesinin kurtuluş ümidi karşısında Tess, Alec le başından geçen olaylar sınıf farkı, cinsiyet rolleri aile ve toplumsal baskılarla başa çıkarak başına gelen tüm olaylar karşısında dik durmaya ve kendine göre 1hayat felsefesi oluşturmaya çalışır, toplumsal baskının çıkış noktası Alec le başında geçenler iken sonradan sürekli bu durumunun karşısına çıkıyor olup hayatını o duruma mahkum etmesi değişmeyen toplum baskısı niteliğinde gibi... İnsanın başına gelen 1trajediyle!!! yalnızlığını ve savunmasızlığını gözler önüne seren; gerçekliğin ne yazık ki dikenli yollarında tutkuları, içgüdüleri, ruhu ve bedeniyle var olmaya çalışan kadınların hikâyesidir "Tess". Ne yazık ki üzerinde oluşan bu geçmişin ve toplumun baskısıyla amansız son "kendi başına mücadelenin hazin sonu" olsa gerek, resmen sonu okurken içim acıtmıştır, her defasında karşısına çıkan geçmişinin sürekli tokat gibi yüzüne vurulmasıyla... Yazarı tanımak için çok geç kaldığımı düşünüyorum keşke çok daha önce okusaydım, benim için çok geç kalınmış 1yazar çok çok önceki dönemlerinde okuyup bitirmem gereken yazarlar arasında kesinlikle yoğun olduğum bu günlerde bana rahat 1okuma sunan "Tess" akıcı dili ve sade anlatımıyla, sırada adına vurgun olduğum her daim tercihim olan durumun adı olan "ÇılgınKalabalıktanUzak" :-))) kitabı var en kısa zamanda okumak dileğiyle. "Tess" Viktoria Dönemi düşünülerek okunursa o baskıcı dönemin şartlarında okumaların daha anlamlı olacağını düşünüyorum yoksa konu size çok basit gelebilir ama dönem içinde düşünülürse kesinlikle aykırı 1kitap olduğu anlaşılır. "Tess" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasındadır, iyiki okudum dediklerim arasında yerini aldı. Herkese sağlıklı mutlu huzurlu keyifli okumalar... (Ayşe...)

Yalan Bahçesinde Bir Gül Tess okuduğum ikinci Thomas Hardy romanı. Çılgın Kalabalıktan Uzak'ın ardından Tess'i de okuyarak Thomas Hardy okumalarını bitirmiş bulunuyorum. İlk olarak iki kitap açısından söyleyebileceğim şey, her iki kitabın da beklentilerimin çok altında kaldığı. İki kitapta da genel tema aşk, ancak belki de kitaplar 1800'lü yıllarda yayınlandığı içindir, kadın ve erkeklerin birbirlerine karşı davranışları, kullandıkları cümleler hoşuma gitmedi. Dönemin aşka bakış açısını ya da bunun yazar aracılığıyla karakterler tarafından dile getirilişini de sevmediğimi söyleyebilirim. Tess'i kendi içinde  değerlendirecek olursam son derece sıradan bir aşk hikayesiydi diyebilirim. Kitabın isminde de yer aldığı gibi, ana karakterimiz Tess. Maddi durumları iyi olmayan Durbeyfield ailesinde baba John Durbeyfield ailesinin soyunun üst sınıfa mensup d'Urberville'lere dayandığını öğrenir. John ve eşi Joan bir şekilde bu soyun son temsilcilerinden olan Alec d'Urberville'e ulaşırlar. Tess'in ailesinin amacı, kızlarını Alec ve annesinin yanında çalışmak için ikna etmek ve ardından Tess'in bu genç adamla evlenmesini sağlamaktır. Çalışmak için bu ailenin yanına giden Tess'in başına gelen bir olay hem o gününü hem de geleceğini fazlasıyla etkileyecek ve peşini asla bırakmayacaktır. İlk olarak şunu söylemem gerekir ki, Türk sinemasında çokça gördüğümüz zengin erkek fakir kadın veya tam tersi durum bu kitapta kendini hissettiriyor. Zaten kitabın kısaca konusundan bahsetmek yerine sadece özet geçsem ne kadar klişe bir olaylar dizisi diyebilirsiniz. Yazarımız da bu klişelikten kurtulmak için pek fazla bir şey yapmamış gibi. Kitapta ana karakterler olarak nitelendirebileceğim karakterler Tess ve Angel. Bu iki karakterden de hiş hoşlanmadım. Angel'in, tabii dönemin de etkisiyle, olaylara bakış açısı, Tess'in sevdiği adam karşısında ezilip büzülen tavırları çok sinir bozucuydu. Kitaptan bir bölümle ne demek istediğimi daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum: "... belki o zaman yapayalnız, biçare karına biraz olsun merhamet gösterebilirdin... Karın olmasam bile, hizmetkarın olarak yanında olmaktan mutlu olurum, yeter ki yanında olayım... Dön bana yalvarırım..." ve bunlar gibi daha birçok cümle. Şahsen ben bir kadın olarak Tess'in kurduğu bu cümlelerden rahatsız oldum. Birinden merhamet dilenmenin veya ona hizmetkarı olmayı teklif etmenin aşkla bağdaştırabileceğim bir yönü yok. Bu olsa olsa hastalıklı bir saplantıdır. Bin Muhteşem Güneş'ten de hatırlayabileceğimiz alıntı gibi gerçekten bir erkeğin suçlayan parmağı mutlaka bir kadını gösteriyor. Bu durum kitabın birçok bölümünde de kendini hissettiriyordu. Tess için söyleyebileceğim sınırlı sayıdaki olumlu şeylerden biri yine güçlü ama zaman zaman aşırıya kaçan betimlemeler ve Tess'in diğer Hardy kitabına oranla biraz daha iyi olmasıydı. Onun dışında Tess ile ilgili genel düşüncem olumsuz. Okura bir türlü geçirilemeyen sevme duygusu, karakterlerin genelinin sinir bozucu yapısı, olaylar zincirinin tekdüze bir şekilde sürmesi gibi nedenlerle okurken sıkıldığım, hemen bitse ne iyi olur hissini yaşadığım bir kitap oldu Tess. Thomas Hardy denildiğinde aklıma gelecek başlıca şeyler kır hayatı, aşk ama büyük ölçüde kitaplarını okurken ne kadar sıkıldığım ve karakterlere ne kadar sinirlendiğim olacak. Keyifli okumalar. (Damla)

Dönem - Hardy bilgisi ile okuma sürecimi paylaştığım İnstagram yorumlarımı buraya kopyalayacağım:)) #tess i okuyorum (bitmek üzere) ve Mina Urgan’ın İngiliz Edebiyatı Tarihi kitabından #thomashardy ile ilgili bölümü de okuyorum, artık bu tarz okumalarımdan kısaltışmış bilgiler de paylaşacağım. Önce Victoria dönemi ile ilgili genel bir bilgi sonra Hardy:) *Victoria Çağı, Kraliçe Victoria’nın 1837’de tahta çıkmasıyla başlıyor, 1901’de ölmesiyle sona eriyor. *Victorian olumsuz bir sıfat, 20.yy sözlüklerinde saygı değer olma merakını, cinsel konularda yapay çekingenliği,dinsel yobazlığı gösteren bir sıfat olarak geçiyor. *İkiyüzlü bir toplum, paraya düşkünlük, parasızların saygınlığı yok. Piyanonun ayakları kadın bacağını çağrıştırdığı için kılıf geçirdiklerini yazıyor Mina Urgan. Din konusunda tutucular, evlilik kutsal, halkın yaşam şartları kötü. *Bu çağda en önemli edebiyat türü roman. *Hardy Victoria Çağı’nın son romancısı, bizim çağımızın ilk romancısı sayılıyor genellikle. *Hardy otodidakt, yani tüm bilgilerini kendi kişisel çabaları sayesinde elde etmiş. Fransızca, Almanca, Latince ve Yunanca öğrenmiş kendi çabalarıyla. Çağdaş yazarlarından daha bilgili olmasına rağmen eleştirmenler onu akademik eğitimden yoksun olduğu için bir çeşit yetenekli köylü saymışlar. *Hardy’i çağdaşlarından ayıran başlıca farkı romanlarının neredeyse hepsinin Wessex dediği kırsal bölgede geçmesi. Ama bölgesel bir romancı değil, bölgesel romanın sınırlarını aşarak evrenselleşir. *Hardy’e yapılan eleştirilerden biri de onun kırsal yaşamı idealize ettiğidir. Sadece ilk romanlarından birinde huzurlu pastoral yaşam varmış. Kırsal bölgenin olumsuz yaşam koşullarını anlatmış diğer romanlarında. *Hardy’in romanlarının başkişileri köylü kökenli kadınlar ve erkeklerdir. Başkişileri orta sınıftan olan diğer çağdaşlarından bu yönüyle de ayrılıyor. *Gerçekliğe bağlı kalan çağdaşlarından da farklı. Gerçeklik sanat değildir görüşünü savunuyor. Hardy olayları değil, kişileri ele alırken gerçekliğe bağlı kalmak zorunluluğunu benimsemiş. *Hardy dini yadsımış. ‘Elli yıldır tanrıyı aramaktayım ve eğer var olsaydı onu bulmam gerekirdi.’ yazmış. Hardy rastlantı, yazgı, kör talih dediği bir güce inanıyor. Bunu kaderle özdeşleştiyor ve bu güç insanlara karşı acımasız. Part 2:)) Mina Urgan’ın sadece Hardy’nin değil 19. yy’ın başyapıtlarından dediği Tess’i bitirdim ve çok sevdim. Tess’e geçmeden önce #thomashardy ile ilgili bilgilerin devamını (bir önceki post) paylaşmak istiyorum. Mina Urgan İngiliz Edebiyatı Tarihi kitabından alıntılıyorum. *Hardy’nin romanlarında rastlantılar insanlara iyilik etmez, kötülük eder genellikle. Hardy bu nedenle kişilerini acımasız kaderin elinde bir kuklaya dönüştürmekle ve inandırıcılığını yitirmekle suçlandı. Hardy kişinin kaderi ne kadar kötü olursa olsun ona karşı direnmekte özgür olduğunu savundu. ‘Size karşı çıkan kader değil kendi güçsüzlüğünüzdür.’ der. *Hardy yaşama bir tragedya yazarı açısından bakıyor. Bu da Hardy’i tragedyalardan hiç mi hiç hoşlanmayan çağdaşlarından ayıran özelliklerinden biridir. *Hardy aşırı kötümserlikle suçlandı. Pessimist değil meliorist olduğunu, yani insanların çabaları sayesinde dünyayı daha iyi yapabileceklerini savundu. *Hardy cinselliğe yaklaşımı açısından da çağına ters düştü. Çağdaşlarından farklı olarak Hardy’nin neredeyse bütün romanların başlıca konusu aşk tutkusudur. Üstelik 19.yy da aklın alamayacağı bir cüretle, sadece erkeklerin değil, o sıralarda cinsellikten tümüyle arınmış melekler sanılan kadınların -hatta genç kızların bile- bu tutkuya kapılabileceklerini gösterir. Proust gibi derinlemesine irdelemez ama roman kişilerini sarsan bu duygunun yoğunluğunu, şiddetini, acımasızlığını her zaman hissettirir okuyuculara. Bunu yapabilmesi , Hardy’in 19.yy. romanına getirdiği başlıca yeniliktir. *Hardy cinsellik yüzünden sürekli sansüre uğramış ve çeşitli kurnazlıklara başvurmuş. Dergide yayımlanan bölümden çıkarmış, kitabın basımına eklemeye çalışmış. *Victoria çağının romanlarının sonunda iyiler huzura kavuşur, kötüler cezalandırılır. Hardy’ın romanlarında kötüler pek yoktur, iyiler ise her zaman ödüllendirip huzura ve mutluluğa kavuşmaz. *Hardy roman yazarken de şair kalır. Şiirsel anlatım. İmgeleri, benzetmeleri, eğretilemeleri kısa ve çarpıcıdır. *Hardy’nin bir şair üslubu konusunda garip :)) görüşleri vardır. ‘Üslup biraz özensiz olmalıdır ya da öyle görünmelidir.’ Bu kurama uyarak Hardy de çok kötü ve iyi bir anlatım arasında gidip gelir. Ve son :) Tess kırsal bölgede yaşayan bir kız çocuğunun kadın olma yolunda yaşadıklarını konu alan bir klasik. Bir Victorian tragedyası. Hardy’nın başyapıtı. Toplumun iki yüzlü ahlakçılığından fazlasıyla payını alan bir karakter Tess. #thomashardy nın 19.yy.’da kadına bakış açısı ise muhteşem. Sınıfsal ayrıma ve toplum normlarına yönelik eleştirileriyle, mitolojik ve dini göndermeleriyle çok sevdiğim bir kitap oldu #tess . Tess’in yaşadıkları yedi bölümde anlatılmış, yedi erginlenmeyi de sembolize eden sayı. Ama böyle katı-ayrımcı bir toplumda bir kadının bilinçlenmesi kendini gerçekleştirmesi de kolay değil, Hardy de umut vermiyor bu konuda okura. Mina Urgan kitabın sonunda yer alan cümle için Hardy’nin en ünlü cümlesi olduğunu yazıyor ve Tess’in Hardy’nin kadınları arasında en kusursuzu olduğunu. “ ‘Adalet’ yerine getirilmiş ve Aiskhylos’un tabiriyle, Ölümsüzlerin Başkanı, Tess’le oynadığı oyuna son vermişti.” Artık en sevdiğim klasiklerden biri olan Tess’in çevirmeni#suatertüzün , editörü ise @sirinetik (Vox Nihili)

Tess PDF indirme linki var mı?

Thomas Hardy - Tess kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tess PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Thomas Hardy Kimdir?

İngiltere'nin Dorset şehrindeki Higher Bockhampton kasabasında dünyaya geldi. On altı yaşında okulu bırakarak John Hicks adındaki bir mimarın yanında çıraklığa başladı ve 1862'de Londra'ya gidene kadar da burada çalıştı. Londra'da King's College London'a kayıt oldu. İngiliz Kraliyet Mimarları Birliği ve Mimarlar Derneği'nden ödüller kazandı. Beş yıl sonra Dorset'e geri döndüğünde kendini yazarlığa adamaya karar verdi.

1870'te Cornwall'daki bir kilisenin restorasyonu sırasında Hardy, Emma Lavinia Gifford'la tanıştı ve dört yıl sonra evlendiler. Karısının 1912'deki ani ölümünün onun üzerinde büyük etkisi olmuştur. 1912-1913 yılları arasındaki şiirleri bu acılı döneminin yansımalarıdır. Thomas Hardy, 1927'nin Aralık ayında akciğer zarı iltihabı hastalığına yenik düştü.

Ölümünden kısa bir süre sonra mirasçıları tarafından bulunan tüm mektupları ve not defterleri yakıldı ve geriye sadece Hardy'nin gazete kupürleri ve notlarını arşivleyip daha sonraki eserlerinde bunlardan nasıl yararlandığını gösteren bir dosya kaldı.

Hardy'nin çalışmaları, D.H. Lawrence ve Virginia Woolf'un da aralarında bulunduğu birçok yazarı etkilemiştir.

Thomas Hardy Kitapları - Eserleri

  • Çılgın Kalabalıktan Uzak
  • Tess
  • Adsız Sansız Bir Jude
  • Orman Kızı
  • The Withered Arm
  • Hayatın Küçük Cilveleri
  • Yuvaya Dönüş
  • A Pair of Blue Eyes
  • A Mere Interlude
  • Yeraltı Maceramız
  • Batı Poley Serüvenimiz
  • The Three Strangers and Other Stories
  • Casterbridge Başkanı
  • Wessex Tales
  • Tales from Longpuddle
  • Desperate Remedies
  • An Imaginative Woman
  • Selected poems
  • The Trumpet-Major
  • Under the Greenwood Tree
  • The Well-Beloved
  • A Laodicean

Thomas Hardy Alıntıları - Sözleri

  • “Belki de ben, bugünlerde herkesi mutsuz kılan şu ruh huzursuzluğunun, toplum huzursuzluğunun değersiz kurbanından başka bir şey değilim.” (Adsız Sansız Bir Jude)
  • "Bir kalbin samimi ve derin sevgisi, bin kalbin hürmetini hak eder." (Orman Kızı)
  • Yaşamın ölçümü, gerçek uzunluğundan çok, içerdiği deneyimin yoğunluğuyla orantılı olmalıdır. (A Pair of Blue Eyes)
  • .. insan ruhunun kütlesi, içine atıldığı dertler denizinin kütlesinden daima daha küçüktür. (Orman Kızı)
  • "Kadın ya da erkek, yaşayacağı hayatı başkalarının seçmesine bırakırsa, o insanın maymunlardaki gibi taklit etme kabiliyetinden başka hiçbir şeye ihtiyacı yoktur." J. S. Mill'in sözleri bunlar. (Adsız Sansız Bir Jude)
  • “Varlığı, deneyimleri, tutkuları ve tüm duyumsamalarını içeren vücudu, sadece kendisine aitti. ‘Bir insan olarak başkaları için gelip geçici bir düşünceyim,’ diye geçirdi içinden.” (Tess)
  • "Acı gerçeklere karşı sığınabilecekleri bir liman arayışı içinde kaybolmuş gibiydiler." (Tess)
  • “Ah Judecuğum, sen müzik dinleyen insanları seyreden bir sağır adam gibisin. ‘Neye bakıyor bunlar? Ortada bir şey yok ki!’ diyorsun. Aslında var.” (Adsız Sansız Bir Jude)
  • Ne var ki, öfkeden kudurmuş bir evrenin yanı sıra bakılınca, sevmek, yaşamak, bütün insanca şeyler küçük ve çerden çöpten kalıyor. (Çılgın Kalabalıktan Uzak)
  • He looked at her as a lover can; She looked at him as one who awakes- The past was a sleep and her life began. (Desperate Remedies)
  • Bedenleri buradaydı ama kalpleri ve akılları daima uzaklarda. (Hayatın Küçük Cilveleri)
  • I have not always been what I am now. (Casterbridge Başkanı)
  • Şimdi de içinden, “ Yüreğini tuzak ve kapan yerine kullanan kadın bence ölümden daha korkunçtur, “ dedi. (Çılgın Kalabalıktan Uzak)
  • Sen bir bukalemunsun Damon. Üstelik şu sırada en çirkin rengine bürünmüş durumdasın. (Yuvaya Dönüş)
  • “Tanrı’m, yüreğimi bu korkunç sıkıntıdan,yalnızlıktan kurtar! Bana bir yerden büyük bir aşk gönder. Öleceğim, yoksa!” (Yuvaya Dönüş)
  • “A sensible woman would rather lose her wits than her beauty.” (A Pair of Blue Eyes)
  • Aslında, hiç ses çıkarmamak belki en iyisidir, ama ondan öteye geçemem. Yalan yere yüze gülemem ben. (Çılgın Kalabalıktan Uzak)
  • Yoluna devam edecek gücü kalmamıştı. (Adsız Sansız Bir Jude)
  • Bugünlerde o kadar çok insan isim yapıyor ki, karanlıkta kalmak daha seçkin. (A Pair of Blue Eyes)
  • "Böyle olur bazen, hiçbir şey umduğumuz gibi çıkmaz." (Çılgın Kalabalıktan Uzak)

Yorum Yaz