dedas
Turkcella

Teneke Trampet - Günter Grass Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Teneke Trampet kimin eseri? Teneke Trampet kitabının yazarı kimdir? Teneke Trampet konusu ve anafikri nedir? Teneke Trampet kitabı ne anlatıyor? Teneke Trampet PDF indirme linki var mı? Teneke Trampet kitabının yazarı Günter Grass kimdir? İşte Teneke Trampet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.05.2022 13:00
Teneke Trampet - Günter Grass Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Günter Grass

Çevirmen: Fikret Çalışlar

Yayın Evi: Akılçelen Kitaplar

İSBN: 9786055381752

Sayfa Sayısı: 727

Teneke Trampet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ana meseleyi kağıda dökmek için gerekli ve bir o kadar da lüzumsuz ayrıntıyı, maharetli ve sabırlı parmaklarıma ilham veren trampetim olmasaydı hatırlayamazdım. Hatta hastane bana günde üç dört saat teneke trampetimi konuşturma izini vermeseydi, ebeveynlerini bile tanıyamayan zavallı bir insan olurdum.

1900`lerin ilk yarısı. Almanya. Almanların, Polonyalıların ve diğer azınlıkların bir arada yaşadıkları bir kasaba: Danzig. Üç yaşına bastığı gün bir teneke trampet hediye edilen; çevresindeki erişkinlerin mutluluktan yoksun, karamsar, yalan ve suçla dolu, deyim yerindeyse acınası dünyasına katılmak yerine büyümemeyi "tercih eden" bir çocuk: Oskar Matzerath.

Teneke Trampet, savaş öncesinde Danzig`den savaş sonrasındaki Düsseldorf`a uzanıyor ve büyümeyi reddeden bir çocuktan bir akıl hastanesi sakinine dönüşen Oskar Matzerath`ın gözünden hem Orta Avrupa hem de Almanya`yı, hiç olmadığı kadar çıplak bir şekilde görmemizi sağlıyor. Grass`ın klasikleşmiş romanında Oskar`ın toplumsal yozlaşmayı, teneke trampetinin vuruşları ve camı parçalayan sesiyle protestosuna tanık olacaksınız.

1959 yılında yayınlanan ve acılarla dolu bir dönemin sert bir eleştirisi olarak değerlendirilen Teneke Trampet, Nobel ödüllü Günter Grass`ın en bilinen romanıdır ve dünya klasikleri arasındaki değişmez yerini çok önceleri almıştır.

Teneke Trampet Alıntıları - Sözleri

  • Oysa kızıl saç görsem boyamak geçer içimden..
  • Uzunca süre beklemelerin eğitici bir etkisi vardır. Ama beri yandan uzunca beklemeler, bekleyenleri, bekledikleri karşılaşma sahnesini kafalarında o kadar ayrıntılı canlandırmaya götürür ki bu da bekleyen şeyi her türlü sürpriz şansından yoksun bırakır.
  • … rahat bir nefes aldığım zaman, hâlâ iğne gibi onun bu sözlerini vücudumda hissediyordum.
  • Oh, kutsal krema; üzerine pudra şekeri ekilmiş, açıkla bulutlu arasında değişen pazar ikindisi.
  • Kendi varlığınıza alışın ki kalbiniz huzura kavuşsun ve şeytan ifrit olsun.
  • Ayrıca Gretchen'in kitaplığında Gustav Freytag'ın “Alacak ve Verecek” hesabını gören eseriyle Goethe'nin “Gönül Akrabalıkları” üzerine bir eseri, ayrıca “Rasputin ve Kadınlar” adını taşıyan bol resimli kalın bir cilt gözüme çarptı. Uzunca bir duraksamadan sonra -seçme yapmak için elimin altında fazla bir şey yoktu, dolayısıyla acele karar veremiyordum- neye el attığımı bilmeden, sadece içimdeki o malûm sese uyarak ilkin Rasputin'e, sonra Goethe'ye uzandım. Bu ikili uzanış da hayatımı, hiç değilse trampetimden ayrı olarak yaşamaya yeltendiğim hayatı belirleyip etkiledi ileride. Oskar'ın Akıl ve Ruh Hastalıkları Kliniğinin kitaplığını bir kültür açgözlülüğüyle odasına taşıdığı bugüne kadar da Schiller ve Schiller gibilerine boş yeriyor, Goethe ile Rasputin arasında, üfürükçüyle allâmei kül arasında, kadınları kendine bent eden o karanlık ruhlu kişiyle, kadınlarca bent edilmeye can atan o aydınlık ruhlu ozanlar kralı arasında bocalayıp durdum. Zaman zaman kendimi daha çok Rasputin'e yakın görmüş, Goethe'nin hoşgörüsüzlüğünden çekinmişsem, bunun suçu içimde uyanan o hafif kuşkudaydı. Eğer Goethe'nin yaşadığı zamanlarda trampetini böyle konuştursaydın Oskar, Goethe sende tabiata bir aykırılık görür, seni tabiata aykırılığın ta kendisi olarak mahkûm eder, işte öylesine gayri tabii bir kasılma gösterdiği halde şimdiye kadar senin hayranlık duyup özenmeye çalıştığın kendi tabiiliğini pek tatlı çerezlerle beslerken, seni yumruğuyla olmasa bile “Renkler Öğretisi” adındaki eserinin kalın bir cildiyle vurup yere sererdi.
  • Benim her yere gidesim var, hiçbir yere dönesim yok.”
  • Yüreğimde bir öfke gittikçe büyümeye başlamıştı; içimde semiz, beyaz-mavimsi, gözsüz kurtlar çoğalıyor, kendilerine uygun bir leş arıyordu.
  • Yani Agnes için önemli olan, bir yere gizlenmek ve gizlendiği yerde, annesi Anna'nın eteklikleri altında babası Joseph'in bulduğundan bir başka haz ama ona benzer bir güvenlik bulmaktı. Kundakçı Koljaiczek, kızının korunmaya olan ihtiyacını anlayacak kadar pişkin adamdı. Bu yüzden, bir buçuk odalı evin cumbasında bir ada tavşanı kümesi çatacağı zaman, özellikle kızının boyunu bosunu ölçü almış, ona göre bir kulübecik çatıvermişti. İşte çocukken böyle bir kulübede günlerini geçiren annem, bir yandan bebekleriyle oynamış, bir yandan büyümüştü. Sonraları okula gidince bebeklerinin yüzüne bakmaz olmuş, cam bileler ve tüycüklerle oynayarak çıtkırıldım ve nazenin güzelliklere karşı ruhundaki eğilimi ilk kez açığa vurmuştu.
  • Bana da söylemişler; kişilik sahibi kimselerin bulunmadığını, kişilik denen nesnenin yitirildiğini, insanların yalnızlık, anonim bir yalnızlık içinde, kişisel bir yalnızlık hakkından yoksun yaşayıp isimsiz ve kahramansız bir kitle oluşturduğunu, dolayısıyla roman kahramanları diye şeyin bundan böyle söz konusu edilemeyeceğini başta kesinlikle belirtmek yerinde olur, alçak gönüllü bir izlenim uyandırır, demişlerdi. Hani söylenildiği gibi olabilir bütün bunlar, doğru ve gerçek şeyler olabilir. Ama yine de ben, kendim Oskar ve bakıcım Bruno hesabına şu noktayı açıklamak isterim ki ikimiz de kahramanız; birbirinden büsbütün değişik kahramanlarız; o gözetleme penceresinin önünde, ben gözetleme penceresinin arkasında; Bruno kapıyı açmaya görsün, bütün dostluk ve yalnızlığımıza rağmen, ikimiz de henüz isimsiz ve kahramansız bir kitle oluşturuyoruz.

Teneke Trampet İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Mazoşist bir okuma ..: 57. Kurban ses ver dedim kendime . . Neden 56 kurbandan sadece bir kısa inceleme var ? Okudukça"söylüyorum ki "Teneke Trampet" e inceleme yazılamaz. . #SPOİLER .. Ne söylesek eksik kalacak "bu cepte dursun " Kitabı sevmedim.. ama sevmiş de olabilirim,algı seviyemi yerden yere vurduğunu kabul ediyorum itiraf ediyorum ki uzun zamandır okuduğum anlamak için bütün çakralarımı zorlayan tek kitap "Teneke Trampet"_ "körleşmeden " bir üst rafa kaldırdım okuduğum "düğümleri" Çok enteresandır ki kitabı elimden bırakmadım araya hikaye koymadım ve üç gün üstünde kafa patlattım. .yani okumamak yada yarım bırakmak gibi bir his hiç olmadı .. çok sevimsiz bulduğum bölümlerde bile asıl katmanın altında ne var ? merakı beni okuyucu olarak "diri"tuttu .. Önce dilinden bahsetmek istiyorum bir iki bölüm geçtikten sonra Marquez in Alman versiyonuna dönüşmeye başladı ellerimde .. gerçek bir "büyülü gerçeklik " ve çok sesli anlatıcı orkestrası var .. Kitap bittiğinde ise "Pitoresk" bir devrim lambası yanıyordu beynimde hatta beynim de lambayla birlikte yanıyordu az daha ... Tamamen gizli ve sembolik ama bir alt katman otobiyografik bir kitap "Teneke Trampet " okuduğum üçüncü Günter Grass kitabı .. Eğer okuduğunuz yazarı tanımıyorsanız bazı kitaplar sizi "yutar" Teneke Trampet " tam bu kategoride bir kitap sizi çiğ çiğ yer kemiginizi sıyırır atar .. Grass ın kitap sonundaki artık "sanrı" fırtınasından ben bile kendimi kurtaramadım herşey bir birine girdi ve zor kaçtım ... Danzing hakkında ne biliyorsunuz mesela ? kendinizi yoklayın ikinci dünya savaşı hakkında bir kitap okurken alt yapıda bir şeyler olmalı ki zemini oturtun gerçi bu kitapta zemin çok oynak zor dengede duruyorsunuz ... 23 Ağustos 1939 da Almanya ve Rusya birbirlerine"saldırmama" anlaşması imzaladıktan sonra 1 Eylül 1939 sabahında savaş ilanı bile yapmak ihriyaci duymadan sevgili Hitler Çekoslovakya sınırından Polonya ya önce hava yollu bombalar daha ilerleyen saatlerde de panzerleri ile giris yapti . Burada bir üniforma dalaveresi vardır Nazi subayları Leh uniformlari giyerek bir radyo evini basar .. onu da başka zaman anlatırım :) Kitapta bu mevcut .. bir postahanede sıkışan karakterimiz yaşanan bu sıcak saatleri kendi gözünden bize yansıtıyor .. Günter Grass ın doğum yeridir ayrıca Danzing ..bağlantılar yavaş yavaş ortaya dökülüyor .. Ana karakter Oskar büyümeyi reddeden bir çocuk olarak karşımıza trampetiyle dikiliyor ve bana göre en sevimsiz kitap karakterlerinden biri .. konuyu dağıtmadan tarihsel süreç şöyle devam eder .. 3 Eylül Ingiltere .. 4 Eylül Fransa Almanya ya savaş ilan eder .. 17 Eylülde Ruslar diğer taraftan Polonya ya girer .. Hitler ikinci dünya savaşını başlatmak için Polonya askerinin ateş açtığı "yalanı" üzerinden ilerler ve "ateşe ateşle"karşılık verilecektir bahanesini kullanarak altı milyon insan kaybına yolaçacak asfaltı döşer hem de bol mayınlı .. artık geri dönüş "yok !" 36 gün içinde Almanlar Ve Sovyetler Polonya yı paylaşır .. birlikte şampanya kadehleri tokuşturup " darısı ıngiltere ve fransa'nın başına" diyerek sırıttıklarını .. bilmem .. biliyormusunuz... Kitap 1913 yılından 1950 lere kadar merdivenden düşerek büyümesi hem fiziksel hem zihinsel duran Oskar karekterinden bize yansır bir nevi "peter pan " sendromu tasviri aslında .. (Daha sonra kafasının arkasına yediği taşla tekrar büyümeye karar verecektir ) asla vazgeçemediği Trampet Günter Grass 'ın bir dönem caz bateristi olarak çalıştığı düşünülünce anlam buluyor ayrıca mezar taşı imalatçılıģi yaptığı dönem de ilerleyen bölümlere dahil edilmiş ve karaborsa satıcılık hepsi kitapta mevcut .. En büyük silahı olan "cam patlatan" çığlık Bu çığlığı ilk duyduğumda önce XMan in ilk sahnesi geldi gözümün önüne Magneto çocuktur ve Nazi kampında çamur içinde tekmelenir ışte o sahne .. Bu çığlık ve cam patlatma özelliği iki şekilde yorumlandı bende birincisi savaş karşısındaki suskunluk ikicisi ise meşhur Kristal gece olayları .. 9Kasım 13 Kasım 1938 arasında gerçekleşen "Kristal gece" senaryosuda soykırımın açılış sahnesi olarak tarihe geçer ... Grass savaştan sonra bir savaş karşıtı olarak sahnedeydi ama 16 yaşında askere alındığı "Soğan soyarken adlı biyografisinden ve röportajlardan " 1944_1945 yıllarında SS imha gücünde bulunduğu .. Frundersberg tank birliğinde görev aldığı ve hatta tutsak düştüğü yıllar sonra orta çıkmış ... 17 yaşında SS olduğunu 78 yaşında itiraf etmiş yazar ... Neden bu kadar süre sakladınız diye sorulduğunda "savaştan sonra yaptığım iyiliklerin yeterli olduğunu düşündüm " demiş yani ona göre "kefaret" ödemiş kitaplarıyla ... Teneke Trampette bir çok bölümde Isa rolü oynuyor Oskar inançsız bir yol izleyip Isa ve din üzerine yüklenirken sonlara doğru kendini Isa olarak tanıtmaya başlıyor ..30 yaşındayım artık havari mi toplamam gerek diyerek yaşamı sorguluyor. .. Bir bölüm varki ona değinmeden bitirmek istemiyorum .. "Yaşamalı mıyım? Yaşamamalı mıyım " Sayfa 485. . Burada 21 yaşında ve sürekli bu soruyu kendine soruyor ..cevabı :YAPMALIYIM yaşamak değil görev tamlamak gibi bir bakış açısı ile ... Toparlarsak ki toparlanmak mümkün değil ... Özellikle "beton" denilen aslında sığınak Soğan mahzen keza daha sonra biyografisini de "Soğan soyarken" adını vermiş .. Büyük annenin 4 kat bitmek bilmeyen eteği .. Amerika ya kaçtığı sanılan büyükbaba hiç olmadı .. Kendi oğlu vardı ama belki hiç olmadı .. Kibrit çöpleri kundaklama ve anlatmak istediği bombalanan Danzing .. Limon gazozu köpürtmekten hiç bahsetmiyorum iğrenç .. At kafası ile yılan balığı tutmak ile anne kaybı arasındaki gel git bir delilik ... Sonu ama aslında kitabın başı "akıl hastahanesi" iplikten heykeller ... Salezya hattı ya da Anka muhafızları. . ..diye devam eden bir liste ile tam bir çirkinlik kitabı ... Asla kendinizi hazır hissetmeden okumayın çünkü altından kalkması "ZOR" bir kitap ... Dip not : Yazarı araştırırken 1998 de Yaşar Kemal ile ortak bir ödül aldığını okudum .. Ne tesadüf ki 2015 yılı da ortak ölüm yılları .. aynı yıl Galeano da vefat etmiş Onların ardından yas tutmayın diye bir yazıya denk geldim "Çünkü onlar ölümsüzler " Sevgiyle iyi okumalar :)) Goethe ve Rasputin etkisinden hiç bahsedemedim bile :) (Ebru Ince)

“Teneke trampet” okuduğum ilk Günter Grass romanı. Oldukça hacimli bir eser ve okuduğum, tanıdığım en ilginç karakterlerden biri olan oskar unutulmaz kahramanlarımdan biri. 30 yaşında akıl ve ruh sağlığı hastanesinde kalan oskar’ın anıları şeklinde kurgulanmış kitap. Hikayenin büyük kısmı Polonya’nın Denzing şehrinde geçiyor. Rusya, Almanya, Polonya ve İngiltere güçleri savaşırken Oskar kendini hiçbir millete, şehre, hatta dünyaya ait hissetmez. Kendinden bazen 1. Kişi bazen 3. Kişi olarak bahsetmesi başta biraz kafa karıştırıyor ama zamanla eğlenceli gelmeye başlıyor. Oskar’ın çok farklı bir dünyası var. Merakınızı arttırmak için küçük bir ipucu vereceğim sadece; 3 yaşından sonra büyümemeye karar veriyor ve fiziksel olarak büyümesini böylece durduruyor. Küçük bir vücudun içine hapsolmuş Oskar, bu yaş gününde annesinin hediye ettiği teneke trampeti ile arasında bir bağ kuruyor. (Elif Osmanoğlu)

nobel ödüllü yazar günter grass tarafından 1959 yılında yayımlanan, orijinal adı die blechtrommel olan romandır. içeriğine değinecek olursak, almanların polonya'yı işgaliyle başlayan ikinci dünya savaşı'nın yaratmış olduğu korku dolu ortamda büyümeyi reddeden ve bunu henüz üçüncü yaş gününde kendi isteğiyle gerçekleştiren oscar adındaki küçük bir çocuğun trajik hayat öyküsü anlatılmaktadır. "dış bakımdan bir gelişip serpilme olmaksızın insan olarak kalabilmek ne çetin bir görev, ne çetin bir iş!" "bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir: ya yaşam boyu bir dost, ya hayat boyu bir ders." (Aktüeloji)

Teneke Trampet PDF indirme linki var mı?

Günter Grass - Teneke Trampet kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Teneke Trampet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Günter Grass Kimdir?

Çağdaş Alman Edebiyatının en önemli romancı, oyun yazarı ve şairlerinden biri olan Grass, 1927 Danzig (bugünkü Gdansk, Polonya) doğumludur. Nazi döneminde yetişmiş ve 2. Dünya Savaşı?nı yaşamış Alman kuşağınının edebiyattaki sözcülerindendir. Öteki yaşıtları gibi, küçüklüğünde Hitler Gençliği örgütünde yer aldı. 16 yaşında askere alındı ve savaşta yaralanarak tutsak düştü. Düsseldorf ve Berlin Güzel Sanatlar Akademilerinin heykel bölümlerinde okudu. Geçimini sağlamak için karaborsacılık yaptı, mezartaşı imalathanesinde çalıştı, bir ara da caz davulcusuydu. 1956?da Paris?e gitti ve orada yazdığı Die Blechtrommel (1959; Teneke Trampet, 1972, 1983) ile üne kavuştu. 1962?de Grass?a en iyi yabancı roman ödülü kazandıran ve filme de çekilen Teneke Trampet?in ardından yazdığı Katz und Maus (1961; Kedi ile Fare) ve Hundejahre (1963; Köpek Yılları) ile Danzig?de geçen üçlemesini tamamladı. Grass aynı zamanda siyasi bir kişiliktir. Batı Berlin?de Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SDP) çevresinde faaliyet göstermiş, pek çok önemli sorunda kamuoyu önünde açık tavır almıştır.

Hepsi siyasi içerik taşıyan diğer önemli romanları şunlardır: Örtlich betäubt (1969, Lokal Anestezi), Aus dem Tagebuch einer Schnecke (1972, Bir Sümüklüböceğin Günlüğünden) Der Butt (1977, Pisi Balığı), Das Treffen in Telgte (1977, Telgte?de Toplantı), Kopfgeburten: oder die Deutschen sterben aus (1980, Kafadan Doğumlar, 1987), Die Rättin (1987, Dişi Fare). Oyunlarında Uyumsuzluk Tiyatrosu?yla epik tiyatronun etkileri görülen Grass?ın Noch zehn Minuten bis Buffalo (1957; On Dakika Sonra Buffalo, 1964) adlı oyunu Türkçe'ye çevrilmiştir.

Günter Grass Kitapları - Eserleri

  • Teneke Trampet
  • Yengeç Yürüyüşü
  • Kedi ve Fare
  • Kurbağa Güncesi
  • Soğanı Soyarken
  • Dişi Fare
  • Sonluluk Üzerine
  • Yüzyılım
  • Auschwitz'den Sonra Yazmak
  • Germania
  • Kutu
  • 1999 Nobel Konuşması
  • Gravürler / Radierungen
  • Im Krebsgang: Eine Novelle
  • On Dakika Sonra Buffalo

Günter Grass Alıntıları - Sözleri

  • Günümüzde edebiyatın aslında emeklilere tahsis edildiği ve genç yazarlara olsa olsa oyun sahası olarak internetin bırakıldığı doğru değil midir ? (1999 Nobel Konuşması)
  • "Tartışmalı bir rastlantı, 1927 doğumlu olmam,acı sözler söylememi engelliyor. Ciddi bir sınavdan geçirilemeyecek kadar gençtim. .Genede günahsız degilim.. : 13 yaşında "El ver" (Hilfmit) adlı Hitler gençlik degisinin açtığı bir öykü yarışmasına katıldım. Yazma tutkusuna çok erken yaşlarda kapılmıştım..kabul görmek için de yanıp tutuşuyordum..Neyseki adresi yanlış değerlendirip Kasub larla ilgili dokunaklı bir şeyler yazdım. .üstelik bunu yanlızca özetini gönderdim de Hitler gençliğinin "El ver ödülünü kesinlikle almama şansına erişebildim...yani ucuz kurtuldum ..yani lekesizim.. (Germania)
  • Bir sürü insan - bu kulağınıza küpe olsun-hayatları boyunca değerli halıları sever durur ve sonunda çıplak marleylerin üstünde ölürler. Vazgeçmeyi öğrenin, Mahlke! (Kedi ve Fare)
  • Londra ve Halep'te olanları karşılaştırabiliyoruz: Örneğin Olimpiyat Oyunları'nda dağıtılan sayısız ışıltılı altın, gümüş ve bronz madalyanın sayısıyla, Sokak savaşına verilen molalarda toplanan, Sıra sıra dizilen ve üzerleri beyaz örtüyle örtünen cesetlerin sayısını. (Sonluluk Üzerine)
  • "Deniz buz gibi soğuktu ve bebecikler tepe aşağı gelmişlerdi. Bunu yazmalısın. Madem hayatta kaldın, bunu bize borçlusun. Sana bir gün her bir şeyi anlatacağım, baştan sona, sen de yazacaksın ... " (Yengeç Yürüyüşü)
  • Çünkü hakikat, üç satırı geçmez... (Yengeç Yürüyüşü)
  • (...) elbette mezarlıklarda şu Allahın belası politik fikir ayrılıkları sona ermeliydi. "Onu bilir, söylerim," diye bağırıdı kadın, "ölümle, düşman düşman olmaktan çıkar." (Kurbağa Güncesi)
  • Öylece sayfadan sayfaya, bir kitaptan öbürüne yaşadım. İçimde hep kahramanlar kaynıyordu. (Soğanı Soyarken)
  • O, kendisiyle savaşmak zorunda olduğumuz iç düşmandan sözettiğinden beri bana korku aşılamış olduğunu bugün gibi anımsıyorum. (Yüzyılım)
  • Kendi varlığınıza alışın ki kalbiniz huzura kavuşsun ve şeytan ifrit olsun. (Teneke Trampet)
  • Sohbet odasında kah Almanca kah ingilizce yürütülen gevezeliklerden yine de bazı olgular çıkartılabiliyordu. Sohbetçilerden biri, Diewerge'nin savaşın başlamasından hemen sonra Danzig'deki Reich Radyosu'nun başına getirildiğini biliyorsa, öteki onun savaştan sonraki faaliyetlerini sıralıyordu: Diewerge, aralarında daha sonra Hür Demokrat Parti milletvekili olan Achenbach'ın da bulunduğu yüksek rütbeli Nazilerle birlik olup güya Kuzey Ren-Westfalyalı Liberal Parti'nin içine sızmış. Aynı zamanda, diye söze karışıyordu bir üçüncü sohbetçi, yetmişli yıllarda Nazi Partisi'nin eski propaganda uzmanı, HDP'nin kara paralarını aklamayı başarmıştı, hem de Ren'deki Neuwield'de. Tıkabasa sohbet odasına en sonunda Davos'taki katil hakkında sorular da eklendi, bu sorulara kesin yanıtlar verildi. (Yengeç Yürüyüşü)
  • “Yağmur birleştirir insanları.” (Kedi ve Fare)
  • ...istisna olmasını her şeyi reddetmesine borçluydu asıl. (Soğanı Soyarken)
  • İnsanoğlu yaşadığı her yerde çöp bıraktı, her yerden çöp bırakarak ayrıldı. En son hakikati arayıp bulmaya çalışırken ve Tanrısının izini sürerken bile çöp üretmekten geri kalmadı. Toprak kazılmaya görsün, kat kat yığılmış çöpten hemen tanınabiliyordu, çünkü insanın ürettiği çöp insanın kendisinden uzun ömürlüdür. Yalnızca çöptü ki, insan soyu yok olup gittikten sonra da varlığını sürdürür. (Dişi Fare)
  • Yağmur, birleştirir insanları. (Kedi ve Fare)
  • “Onun ne düşündüğünü ve ne düşüneceğini kimse bilmiyordu, “diyor bana. “ Her zihin kilit altındadır, yalnızca onunki değil. Yasak bölgedir orası. Alın kemiğini açmanın anlamı yok. Hem hiç kimse aklından geçeni söylemez ki. Söylemeye kalkan, daha ilk cümlenin yarısına gelmeden yalan söyler. ‘ O sırada şunu düşünüyordu’ ya da Düşünceleri şöyleydi…’ diye başlayan cümleler hep koltuk değneği gibi olmuşlardır. Bir zihinden daha sıkı kapanan şey yoktur. Evet, ölüm anında bile düşüncelerinde aldatabilir insan. (Yengeç Yürüyüşü)
  • O zaman yaptığı işi yüzüne gözüne bulaştırmakta bıkıp usanan Tanrı, bizim direngenliğimiz karşısında Nuh’un itaatsizliğinin işe yaramadığını görerek gülmeye başladı. Her zamanki gibi yukardan şöyle seslendi: Bundan böyle yeryüzünde fareler insanların yanından eksik olmayacak, bütün bela ve müsibetleri onların başına musallat edecek. (Dişi Fare)
  • Ve Nuh, Tanrı’nın kendisine buyurduğu gibi yaptı; kuşların, hayvanların ve yerde sürünen hayvanların hepsinden dişili erkekli gemiye aldı; yalnızca biz fareleri dışarda bıraktı, sokmadı teknesine. Bizler onun için ne temiz hayvanlardık ne temiz olmayan. Bize karşı insanların beslediği önyargının, kendilerini kusacak gibi olmaya zorlayan biz yaratıklara karşı nefretinin ve ocağımızı söndürme arzusunun kökleri bu kadar eskiye dayanıyor işte. (Dişi Fare)
  • Çünkü hakikat, üç satırı geçmez… (Yengeç Yürüyüşü)
  • "Hüsranla sonuçlanmış bütün okul reformlarını göz önüne alarak okula gitme zorunluluğunu kaldıracağımdan kısa bir süre içinde ortaya ...hiç bir kısıtlamayla karşılaşmayan okuma sevgisiyle kalın ciltlere dalmış eğitimin "bozmadığı "çocuklar çıkardı.. (Germania)

Yorum Yaz