Teke Şenliği - Mario Vargas Llosa Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Teke Şenliği kimin eseri? Teke Şenliği kitabının yazarı kimdir? Teke Şenliği konusu ve anafikri nedir? Teke Şenliği kitabı ne anlatıyor? Teke Şenliği PDF indirme linki var mı? Teke Şenliği kitabının yazarı Mario Vargas Llosa kimdir? İşte Teke Şenliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mario Vargas Llosa
Çevirmen: Peral Bayaz
Orijinal Adı: La fiesta del chivo
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750703485
Sayfa Sayısı: 552
Teke Şenliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir diktatörün ülkesine, kendi insanına verdiği zarar nasıl tanımlanabilir? 31 kayıp yıl? Binlerce ölü? Binlerce sakat? Binlerce kayıp? Yüzlerce işkence tekniği? Yüzlerce türedi zengin? Yurtdışındaki bankalarda biriken kara paralar? Sansür? Muhbirler? Şantaj? Köpekbalıklarına atılan, vahşice yok edilen muhalifler?
Teke Şenliği, 31 yıl Dominik Cumhuriyeti’nde hüküm süren ve bu süreçte yaklaşık 50 000 insanın ölümünden sorumlu tutulan Diktatör Rafael Trujillo, namı diğer Teke’nin iktidarı süresince yaşananlara, diktatörün has adamlarından birinin kızı Urania Cabral’in ve diktatöre suikast düzenleyen bir grup Dominikli vatanseverin gözünden bakıştır... Söz sözü bağlar ve araya diktatörün anlatımları da girer. Nobel ödüllü yazar Llosa’nın gerçek kişiler arasına ustaca yerleştirdiği “kurgu kahramanlar” öyküyle öylesine bütünleşmiştir ki gerçek sanılabilir. Çok canlı, gerçekçi ve zengin anlatımıyla Teke Şenliği, diktatörlük üzerine yazılmış önemli eserlerden biridir.
Teke Şenliği Alıntıları - Sözleri
- Kitaplar açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir kardeş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok edildiğinde ağlayan bir yürektir.
- "On bir milyonun bir kısmı ayakkabı kutularında, bir kısmı da kentteki bankalarındaydı."
- "Bir insan eskiden olduğu, şimdi olduğu ya da gelecekte olacağı yerde sonsuza dek kalmaz. Bir gün olduğu yere gelmiştir, herhangi bir başka gün artık orada olmayabilir."
- Artık korunmasız kadınlarda öldürülüyordu ve kimse bir şey yapmıyordu! Alçaklığı buraya kadar vardırmışlar mıydı artık?
- Kendine acıyan insnalardan hiçbir zaman hoşlanmamıştı.
- Bir kitap açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir arkadaş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok edildiğinde ağlayan bir yürektir.
- Evde kalmış kız olmak o kadar da kötü değil. Örneğin, kocaya ya da çocuklara hizmet edecek yerde, okumaya ayıracak zamanım oluyor.
- "Bir kez daha hayatının sloganını yineledi: Her ne nedenle olursa olsun bir an için bile soğukkanlılığı elden bırakmamak."
- "Bütün varlığımı disipline borçluyum."
- Bir an anlıyor ve unutuyor. Onunla iletişim kuramıyorsun. Kendi kendine konuşuyorsun, otuz yıldan fazla bir zamandır yaptığın gibi.
- Geçmiş seni öylesine durgunlaştırmıştı ki, önünü, ileriyi göremez düşünemez olmuştun.
- Evet, inşa ettiği yollar ve köprüler, geliştirdiği endüstriler ülkenin yüzünü değiştirmişti ama öte yandan her alanda -politik, askeri, kamusal, sosyal, ekonomik- tüm gücü elinde toplamıştı. Bu yüzden de, ülkenin büyük cumhuriyet tarihi boyunca boyun eğmek zorunda kaldığı tüm acımasız diktatörler Trujillo'nun yanında hiç kalırdı.
- "Evde kalmış kız olmak o kadar da kötü değil. Örneğin kocaya ya da çocuklara hizmet edecek yerde, okumaya ayıracak zamanım oluyor."
Teke Şenliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Trujillo Çağı!: Okuma grubumuzun Ekim kitaplarında Teke Şenliği vardı. Kitap hem yıllar sonra ikinci okumam hem de bu okuma sayesinde bir inceleme yazmama da vesile oldu. O halde başlayalım! Rafael Leonidas Trujillo Molina, nam-ı diğer Teke! Aslen bir telgraf operatörü iken 1918'de ABD'nin kurduğu Ulusal Muhafız Birliği'ne girer. 1916 ve 1924 yılları arasında ABD Deniz Piyadeleri tarafından eğitilir. Ve nihayet 1924’de ABD Deniz Piyadeleri Dominik’i terkettiklerinde bu birliğin başına geçer. 1930'da seçimlere giren Trujillo, Başkan Vasquez'i bir siyasi darbe ile de devirir. ABD'yi de arkasına alarak Başkan olur. İşte her şey o günden sonra başlar. Hemen kendi gizli polis örgütünü kurar ve tüm kirli işlerini buradakilere yaptırır. Tutuklatır, öldürtür, evlerinde otellerde uygunsuz vaziyette düşmanlarının cesetleri bulunur ve işkence ettirir! 31 yıl boyunca hüküm sürer saltanatı Teke'nin. Ülkesindeki şeker sanayisinin %65'ini elinde tekelinde tutar. Öyle ki Dominik işçilerinin neredeyse tamamı Trujillo'ya ait topraklarda çalışır. Halkını köleleştirir ama lüksünden asla vazgeçmez. Demokrasi adı altında yaptıklarına BAŞKOMUTANLIĞI ÜSTLENMEK de dahildir! Yüksek rütbelere yakınlarını getirir hattâ siyasi karşıtlarını bile öldürtür. ABD'nin desteğine rağmen, halk diktatörden nefret eder. Kendi içlerinde savaş da verirler ona karşı. 14 Haziran Hareketi de bunlardan biridir. Bu ayaklanmanın başında Manuel Tavares vardır. Direnirler, sömürüye karşı çıkarlar, savaşırlar. Ve en nihayetinde 14 Haziran Örgütü kurulur. Kuruluşun en büyük etkenlerinden biri; 2 - 8 Ekim 1937'de yaklaşık 20.000 Haitili toprak işçisinin katledilmesidir. Maydanoz Katliamı yazarak detaylarına ulaşabilirsiniz. Kuruluşa öncü olanlar, bazı okurlar ve tarihe ilgi duyanlar tarafından da bilinen Mirabel Kardeşler'dir! Broşürler dağıtırlar, katledilenleri unutturmamak için ne gerekirse yaparlar. Ancak Trujillo buna da bir yanıt hazırlamıştır, bakınız: "Ülkenin en büyük sorunu Mirabel Kardeşlerdir" der. Tutuklanan kardeşler bir süre sonra serbest bırakılır. Ancak eşleri 14 Haziran Hareketi'nden dolayı Santo Domingo'da tutukludur. Eşlerini görmeye giden Mirabel Kardeşler, ziyaretten dönerken 25 Kasım 1960'da dövülerek öldürülür! Ve bir aracın içinde uçuruma atılır cesetleri. Diktatör ise bunun bir "trafik kazası" olduğunu söyler! Ama bunu kimin yaptığını hepimiz biliyoruz değil mi! Şimdi bu kadar anlattıysak geçelim kitaptaki duruma. Ve gerçekle kitabı birbirine bağlayalım böylece. Llosa'nın Teke Şenliği'nde de bu olayları ve Trujillo'nun emrindekileri okumakla başlıyor her şey. Üç farklı bakıştan okuyoruz ülkeyi ve durumları. Bunlardan ilki Teke'nin has adamlarından biri olan Agustin Cabral'in kızı Urania, diğeri Teke'nin kendisi ve sonuncu ise Teke'ye suikast düzenleyenler. Trujillo'nun 1930 ile 1961 yılları arasındaki iktidarında 14 yaşında ülkeden ayrılan Urania, 1996'da tam 49 yaşında ülkeye geri döner. Anlatmaya başladıkları, 31 yıl süren ve yaklaşık 50.000 insanın öldüğü diktatörlüğü gözler önüne serer. Babası ve ailesi ile yüzleşir Urania. Daha önce anlatmadığı sırlarını anlatır onlara. Kurgu kahramanlar ve Teke de işin içine girince olaylar neredeyse gerçeğe bürünür. Teke'nin yaptıkları yanına kalmamalıdır. Dominikli kahramanlar, Trujillo'nun bir güzergâhtan geçişini 30 Mayıs 1961'de bir araçta beklemeye başlar. Tek amaçları vardır, intikam almak. Kelebekler'in, Mirabel Kardeşler'in, 14 Haziran'ın, ölümlerin, zulümlerin intikamını almak isterler. Teke ise her şeyden, düzenlenecek suikastten habersizdir. Onu devirecek kimse yoktur, emrinde komutanlar ordular vardır, ölüm kararını verdiği görünmez cesetlere basa basa yürür Trujillo! Ezdikleri tarafından ihanete uğrayacağını düşünmez, bu iktidar ya onunla tiranlıkla devam edecektir ya da bir yerde sona erecektir. Yer içer, giyinir, parfümler sürünür, emrindekilerin eşlerine zorla sahip olur, gencecik kızları rahat bırakmaz Teke. Yani kılıf ne olursa olsun diktatör diktatördür! Ülkenin kaynaklarını yiyen, kendine evler çiftlikler yaptıran Trujillo sonunda San Cristobal'daki çiftliğine giderken makineli tüfekler ile öldürülür! Kim ne derse desin, bu saltanata halk da izin vermiştir. Ayaklananlar kadar susanların da bunda payı büyüktür. Korkunun insana yaptıramayacağı şey yoktur ve Trujillo bu korku dağının en tepesinden halkını izlemektedir! Teke'nin izleri silinse de bıraktığı enkaz unutulmayacaktır! İşte böyle bir iktidarı, bu denli acımasız bir diktatörü büyük bir metinle anlatır Llosa. Gerçeğe, tarihe bağlı kalarak oluşturduğu öyküsüne eklediği kahramanlarla kalbimizi çalar. Yaptıkları ile unutulmayan bir diktatörün aslında nasıl da acizce davranışlar sergilediğini anlatır okuyucuya. Her cümlesinde farklı detaylar keşfettirdi bana ikinci okumamda da ve hep aklımdan malûm şeyler geçti. Kıyaslamak, anlamak, diktatör tanımını daha yakından incelemek isteyen ve henüz bu kitapla tanışmamış olanlara mutlaka tavsiyemdir. (fazi)
Edebiyat Şenliği: Mutlaka okunmalı dediğim bir kitap daha! Teke Şenliği aslında Mario Vargas Llosa'nın dünya edebiyatına armağan ettiği bir edebi şölen. Bir başyapıt. Kitabın konusuna girmeden önce Mario Vargas Llosa'nın anlatımını, dilini, edebi üslubunu ve dehasını övmek istiyorum. Ciddi anlamda kitabın her bölümünde bir edebiyat ustasıyla karşı karşıya olduğunuzu hemen hissediyorsunuz. Llosa'nın kendine has anlatım tarzıyla, sık sık anlatıcı değiştirmesi, başlarda biraz karışıklık yaratsa da hemen kitaba kapılıp alışıyorsunuz. Kitap Dominik Cumhuriyeti'nde 31 yıl hüküm süren diktatör Rafael Trujello'yu anlatıyor. Sanırım diktatörlük rejimini anlatan en iyi roman bu olsa gerek. Bir diktatörde kötülük namına ne varsa hepsi Trujello'da fazlasıyla var. Mario Vargas Llosa hiçbir ayrıntıyı, detayı atlamadan anlatıyor bize bu dönemi. Kitabı güzel kılan şeylerden biri de tüm olanları tek bir karakterin bakış açısıyla görmüyoruz. Kitap Trujello'nun has adamlarından birisinin kızının bakış açısı ile başlıyor. Urania bize Trujello'nun döneminde yaşadıklarını babasıyla hesaplanarak anlatır. 49 yaşına gelmiş olan Urania'nın asla kapanmayacak olan bir yarası vardır ve bu yarayı o güne kadar sır gibi saklamıştır. Fakat artık sırlar ortaya dökülünce kitabın başka bir bölümünde Trujello diktatörlüğünün son yıllarına gidiyor ve bu son yılları acımasız diktatörün bakış açısıyla okuyoruz. Aynı zamanda üçüncü bakış ise Dominikli bir gurup vatanseverin bakışından da okuyoruz. Bu vatanseverlerin tek bir amacı var o da Teke lakaplı diktatör Rafael Trujello'yu öldürmek. Anlatım anlatımla çoğalır ve söz söze eklenerek kitapta içinde barındırdığı acılarla çoğalır. Çok keyifli ve aynı zamanda rahatsız edici bir okumayıdı. Yer yer günümüzle kesişen durumları görünce de insan üzülüyor haliyle. Bence her okurun okuması gereken bir kitap. Vargas Llosa iyi ki yazmış. (GökHan)
Rafael Trujillo ,namı değer Teke. 31 yıl Dominik Cumhiriyetini diktatörlükle yöneten , 50.000 insanın ölümünden sorumlu olan , İktidarı boyunca ayakkabı kutusunda saklanan paralar ve daha bir çok yolsuzluklar. Bir ülkede gücün tek kişide olmasının ne demek olduğunu , ne gibi felaketlere yol açacağını yüzümüze tokat gibi vuran bir eser . Kusursuz yazılmış ve çok iyi inşa edilmiş karakterlerle ile bazı konularda ders alınması için mutlaka okuması gereken kitaplardan. İnsanların kendi gölgelerinden bile korktukları bir ülke elbette bir diktatörlük ülkesidir..Böyle rezil ülkelerde iki grup insan vardır: Diktatöre hizmet eden yaşayan-ölüler yani Zombiler ve ötekiler, özgürlükleri için mücadele eden akıllı ve onurlu insanlar... Ne mutlu bize böyle bir ülkede değiliz, ama olurda bir gün olursak biz her daim mücadele edenler tarafında olalım:))) Rafael Teujillo'nun sonu diger tüm diktatörlerin başına demeden de geçemeyeceğim :)) (Lina)
Teke Şenliği PDF indirme linki var mı?
Mario Vargas Llosa - Teke Şenliği kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Teke Şenliği PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mario Vargas Llosa Kimdir?
Mario Vargas Llosa, ("Yosa" şeklinde okunur) (d. 28 Mart 1936 Arequipa, Peru) Perulu roman, öykü ve oyun yazarı, eleştirmen, 2010 yılında Nobel Ödülü kazanmıştır.
Dedesinin konsolos olarak görev yaptığı Cochabamba'da yetişti. Lima'daki askeri bir okuldan mezun oldu. Lima San Marcos Üniversitesi'nde edebiyat eğitimi gördü. İspanya'da Madrid Üniversitesi'nde doktora yaptı.
Yayınlanan ilk eseri 1952'de basılan İnkanın Kaçışı adlı oyundu. Ardından çeşitli dergilerde öyküleri yayınlandı. Gazetecilik ve televizyonculuk yaptı. Cuadernos de Composiction ile Literatura dergilerinin yayın kadrosunda yer aldı. 1959-1966 arasında Paris'te yaşadı. İlk romanı Kent ve Köpekler 1963'de yayınlandığında büyük ilgi gördü. Birçok dile çevrildi.
3 yıl Londra'da yaşadı. 1969'da ABD'de Washington Üniversitesi'nde ders verdi. 1970'te Barselona'ya yerleşti. 1974'te Lima'ya döndü.
1990'da Demokratik Cephe'nin adayı olarak katıldığı Peru başkanlık seçimlerinde başarılı olamadı. Latin Amerikalı yazarların en tanınmış ustalarındandır.
Latin Amerika'nın kır ve kent yaşamını, değişik insanlarını anlatan romanlarında kendine özgü bir üslup kullandı. Gerçekçiliği ve anlatımdaki ustalığıyla başarı kazandı. 2010 Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır.
Mario Vargas Llosa Kitapları - Eserleri
- Teke Şenliği
- Üvey Anneye Övgü
- Genç Bir Romancıya Mektuplar
- Cennet Başka Yerde
- Kelt Rüyası
- Elebaşılar - Hergeleler
- Hınzır Kız
- Kent ve Köpekler
- Masalcı
- Palomino Molero'yu Kim Öldürdü
- Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu
- Mayta'nın Öyküsü
- Ketum Kahraman
- And Dağlarında Terör
- Yeşil Ev
- Don Rigoberto'nun Not Defterleri
- Dünya Sonu Savaşı
- Bir Ziyaretçi
- Julia Teyze
- Das Böse Mädchen
- Los Cachorros
- Conversation in the Cathedral
Mario Vargas Llosa Alıntıları - Sözleri
- Kitap okumayan, edebiyata el sürmemiş bir insanlık, kaba ve ilkel dili yüzünden ürkütücü iletişim sorunları yaşayan bir sağır-dilsizler topluluğuna döner.. Aynı şey bireyler için de geçerlidir.. Hiç okumayan, az okuyan ya da yalnız süprüntü okuyan insan, engelli bir insandır..' (Hınzır Kız)
- "...Hiç1şey kolay degil, Lituma. Çok doğru gibi görünen dogrulara 4ayrı açıdan bakarsan, yakından bakarsan yarı-doğru ya da yanlış görünmeye başlarlar..." (Palomino Molero'yu Kim Öldürdü)
- No, not in any way. One thing is sure, we have to put an end to this situation. (Conversation in the Cathedral)
- İnsanın, kendisini artık bir insan gibi hissetmemesinden daha berbat bir şey olamaz. (Masalcı)
- Söz çok fiil az, ne bu böyle?! (Los Cachorros)
- Siz hiç hapiste bulunmadınız, öyle değil mi Dona Merceditas? Günler gelip geçer ve insanın yapacak hiçbir şeyi yoktur. İnsan çok sıkılır orda, inanın bana. Çok da açlık çeker. (Elebaşılar - Hergeleler)
- Aşk mucizeler yaratır. (Elebaşılar - Hergeleler)
- 'Bilindiği gibi sürüler konuşma yeteneği olmayan, az çok güçsüz yaratıklardan oluşur. Ayrıca, kargaşa anında sürünün düzensizliği değil itaatkarlığı yeğlediği deneylede 1çok kez doğrulanmıştır. Yani keçiler gibi hareket edenlerin başını çeken liderler değil tekelerdir. Bu yaratıklardan bizlere de 1seyler bulaşmış olmalı ki, insan sürüleri arasında da teke gibi yöneticiler insan kitlelerini sarp kayaklıklara sürükleyip, kayalıkların doruğundan denize atlatabiliyor. Bu tür durumlar uygarlığı kasıp kavuruyor olmasa da oldukça sık rastlanan durumlar.' (Don Rigoberto'nun Not Defterleri)
- Çok keyifsiz olduğu halde, yazdığı şeyin korkunçluğu karşısında gülme krizine tutulmuştu. (Kelt Rüyası)
- Platon'un yaşadığı dönemde spor bir araçtı, yaşamın belediyelerce kontrol altına alındığı modern zamanlarda olduğu gibi bir amaç değil. (Don Rigoberto'nun Not Defterleri)
- "Sivil kıyafetle dolaşılacak, sivillerle birlikte olunacak, bir sivil gibi çalışılacak:' "Ama, bir asker gibi düşünülecek’’ (Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu)
- Evet, onları kullanıyor, bu açık. Ama hiç değilse aşağılamiyor onları... (Masalcı)
- İnsanlar ne suçlar işliyorlar. Asıl suçluların cezasız kalmaları beni çıldırtıyor. Onlara hiçbir zaman hiçbir şey olmuyor, öyle değil mi? (Palomino Molero'yu Kim Öldürdü)
- Ve böylece günler geçiyor, sen umudunu yitiriyorsun... (Elebaşılar - Hergeleler)
- "Devrim toplumu, bilim de bireyi tüm felaketlerinden kurtaracaktır." (Dünya Sonu Savaşı)
- “Çocuklar çamura bulanmayı mı seviyor, öyleyse topluluklarda çöp toplama işi onlara verilecekti” (Cennet Başka Yerde)
- "Korkak olduğumuz için kahramanı oynarız, yakınlarımızı öldürme isteğiyle yanıp tutuştuğumuz için katili oynarız, doguştan yalancı oldugumuz için oynarız." Jean-Paul Sartre (Kent ve Köpekler)
- Bence hayatta bir insanın tutkuları uğruna şerefsizliği ve hapse girmeyi göze alması kadar değerli bir şey olamaz. (Don Rigoberto'nun Not Defterleri)
- "Neden dövüşmekten başka bir şey bilmezler, neden barış içinde yaşayıp da hayatın tadını çıkarmazlar ki bunlar?" diye söylendi Don Anselmo. "Yaşam o kadar güzelleşirdi ki o zaman." (Yeşil Ev)
- Bir an anlıyor ve unutuyor. Onunla iletişim kuramıyorsun. Kendi kendine konuşuyorsun, otuz yıldan fazla bir zamandır yaptığın gibi. (Teke Şenliği)