diorex
sampiyon

Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tehlikeli Oyunlar kimin eseri? Tehlikeli Oyunlar kitabının yazarı kimdir? Tehlikeli Oyunlar konusu ve anafikri nedir? Tehlikeli Oyunlar kitabı ne anlatıyor? Tehlikeli Oyunlar kitabının yazarı Oğuz Atay kimdir? İşte Tehlikeli Oyunlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 16:23
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Oğuz Atay

Editör: Sezar Atmaca

Editör: Ayla Duru Karadağ

Tasarımcı: Ümit Kıvanç

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789754702095

Sayfa Sayısı: 479

Tehlikeli Oyunlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hikmet Benol, toplumdaki yoğun kargaşanın temelinde yatan gerçekliği araştırırken, gerçeklerle içtenlikle ilgilenmenin toplumu yönetenlerce tehlikeli görüldüğünü seziyor ve “oyun oynuyormuş gibi ilgilenme” yolunu seçiyor. Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.

Tehlikeli Oyunlar Alıntıları - Sözleri

  • Oysa, kitaplardan söz ederken sesin ne kadar farklıydı.
  • Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum...
  • Bu kalbin, birini sevmeye ihtiyacı vardı. Ve sen bunu anlamadın.
  • - Biliyor musunuz Albayım ne olmalı? Yeni bir gençlik yetişmeli...
  • Beklenen geç geliyor; geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor.
  • beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum
  • Oysa, elimin tersiyle seni yıkabilirdim. Bıraktım ki, sen kendi sonunu hazırla...
  • Kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum.

Tehlikeli Oyunlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çok mu işsizsin? Bu kitabı okuyacak kadar?: Albayım, 15 gündür Hikmet Benol'un etkisinden çıkmaya çalışıyorum. Derdi ne bu adamın albayım? Ne bu kadar tatava? Noldu, anlattın da noldu Hikmet? Senin yüzünden 15 gündür ne okuduğumdan zevk alabiliyorum ne de herhangi bir kitaba elim gidiyor. Ne vardı bu kadar sarsacak? Tanımadığım bilmediğim insansın, karakter olarak hayatıma girip beni bu kadar derin düşüncelere sokup, kendi düşüncelerim altında ezilmeme sebep olmana ne gerek var. Amacın ne? Noktalama işaretleri mi kullanmayayım ben de senin canını yakabilmek için? Fakat, Allah kahretsin insan okuyup anlamak da istiyor albayım, böyle budalaca bir isteğe kapılıyor. Bir yandan da öncekinin etkisi geçmesin istiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çapraşık duyguların altında eziliyor. Fakat benim de etkiden kurtulup, okumaya devam etmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de bir köşemde oturup tavuklu pilavımı yerim, uzaktan derse de girmem spora da gitmem. Oturduğum kanepenin üzerinde birinin beni kurtarmasını beklerim; ama karantina var albayım. İnsanlar dışarı çıkamadan gelip beni nasıl bulsunlar? Ramazan'da teravihe gidenlerin dışarıdan beni görüp yardım etmelerini mi bekleyeyim? Bilmiyorum albayım, insan çok düşündüğünde deliriyor, özellikle de düşüncelerinin bir değeri olmadığında. Hayat ne bir film kadar güzel ne de bir dizi kadar klişe. Poyraz Karayel veya Leyla ile Mecnun'da belki bu kitabı gördün. Ve Poyraz gibi ezberden bu kitabı okuyup sen de sevdiğine açılmak istiyorsun ( Bu arada bu numarayla sizden elektrik alamazsa zaten üstüne Zeus düşse yine etki etmez). Güzel numara; ama Hikmet Benol ne çözülebilecek bir karakterdir ne de tatavası uzun zaman çekilebilecek bir insandır. Bu nedenle okurken dizideki akıcı cümleleri her sayfada beklemeyin. Oğuz Atay şu an okusa, kendisinin bile o anki durumda söylediği sözlerden ötürü "Burada ne demeye çalışmışım?" diyebileceği ve anlamayacağı yerler mevcut, bu benim fikrim. Zor kitap. Zorlukla yüzleşip az çok Hikmet'in serzenişlerine kulak verip, anlamaya başladıktan sonra da tadından geçilmiyor. Tehlikeli Oyunlar benim en sevdiğim kitaplarda ilk beşte yerini aldı. Aynı zamanda etkisinden kurtulamadığım en uzun kitap olarak da gönlümde taht kurdu. Tavsiye etmiyorum. Hikmet cümlelerine, ironine ve hayat felsefene o kadar alıştım ki, 1 puanın sebebi de bu. Sevgili okur, yaptıklarım, söylediklerim ve ironimle umarım beni anlamışsındır.. (Hakan l Diocha)

Kendimi aramaya çıktım, ama yolu kaybettim hangi sokakta olmam gerekiyor bilemiyorum. Ve artık kendimi aramanın yolunu da kaybettim. Hangi caddeye çıkmam gerekiyor bilemiyorum. Bu minik paragraf kitabın ana hatlarıyla bana düşündürdüğü bir, iki kısımın özeti. Düşüncelerin özeti mi olur derseniz, evet her şeyde olduğu gibi düşüncelerin de özeti olur. Kitabı okumaya başladığım ilk andan son ana kadar içinde olan arayış kendini birçok yolla teşhir ediyor. Gerek diyaloglar, gerek iç düşünüşler ve karakterlerin tasvirinde de bu hava mevcut. Yalın olmayan bir dille anlatılsa da biraz kafa karıştırıcı olsa da bu havanın kokusunu her türlü alıyorsunuz kitap boyunca. Kitapta kullanılan üstkurgu ve zihin akışı teknikleri okuru karmaşa içine sokuyor, çok fazla olmamakla birlikte olayların idrakını güçleştiriyor. Küçük bir olayın tasviri yapılırken bir anda kendinizi bambaşka olaylar ve mekanlarda bulabiliyorsunuz. Bazı olayların bağlantısız akımlarına kapılabiliyorsunuz. Bu da doğal olarak okuru biraz sıkıyor. Kitapta en çok dikkatimi çeken şeylerden biri ana sahnede yer alan karakterlerin isimleri oldu. Kurgu içinde karakterlerin hepsinin isimleriyle ters bir şekilde bağlantılı olduğunu seziyorsunuz ve bu da ortaya güzel bir ironik durum çıkarmış oluyor. Diğer bir yandan kitap, toplumun bir çok çatışmasını işliyor karakterler aracılığıyla. Doğu-Batı çatışmasının sağlam bir şekilde işlendiğini görüyoruz.Karakterlerin zaten isimlerine ters olan hallerine şahit oluyoruz ve toplumun bel kemiğini oluşturan birçok konuya ev sahipliği yaptıklarını görüyoruz çok yalın bir şekilde ortaya konulmasa da. Drım drım drım... Lafı yavaştan bitirecek olursak Oğuz Atay'ın ilk okuduğum kitabı Tehlikeli Oyunlar oldu. Pek meraklısı değildim aslında ama çok muhterem ve sevgili ve değerli ve kıymetli bir arkadaşımın kitabı hediye etmesiyle kitabı okumaya başladım. Açıkçası biraz ön yargılı olarak kitaba başladım. Çünkü Oğuz Atay popüler kültüre çoktan kurban edilmiş ve selasının da okunduğu bir yazar, eee doğal olarak her yerde aynı cümleleri aynı kelimeleri görünce hatta bunlar Tv dizilerine bile konu olunca ben de Oğuz Atay'a karşı kronik soğukluk hastalığı başlamış oldu. Lakin kitabı okudukça Oğuz Atay'ın popüler kültürden çok daha fazlası olduğunu da anlamaya başladım. Maruz bırakıldığımız şeylerden daha sağlam bir yapıya sahip olduğunu anladım. Hep gösterilen o melankolik havalardan ironilerle nasıl sıyrılıp geçildiğini anladım. Kısaca bir nebze de olsa ön yargılarımın bir kısmı çürümüş oldu bu kitapla. Eee zaten ön yargılar yıkılmaktan başka ne için vardır ki. (Umut)

Yine bir Oğuz’cuğum Atay klasiği. Ona hayranlığım her geçen gün artıyor. Kitabı okurken her satırın altını çizmek istedim. Kitabı o kadar sevdim ki galiba yemek istedim. O kadar güzel ve kıymetliydi. Ama Oğuz Atay okumak kolay iş değildir. Onun kitapları uzun yolculuklar gibidir. Uzun ve meşakkatli. Tehlikeli Oyunlar yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk Tutunamayanlar’ ı okumuştum. Onu da nasıl beğendiğimi anlatamam. Kavraması oldukça güç bir kitaptı. Bilinçakışı yöntemi ile yazılmış. Karakter kendi kafasındaki dünyada yaşıyor. Hep anlaşılmamaktan yakınıyor. Tıpkı Selim Işık gibi. İsmi gibi-Hikmet Benol- o da kendi benliğini arayan biri. Turgut Özben’ in Olric ile konuştuğu gibi o da albayı ile konuşuyor. Onu albayının anladığını düşünüyor. Kitabın ortalarında ölmek istemiyorum, herkesin burnundan getireceğim derken, kitabın sonunda “artık ölmek istiyorum, her şey birbirine karıştı albayım”, der her şey biter, o da tutunamamak sorununa gömülür ve ordan çıkamaz ve Hikmet Benol ölür. Kitap biter bu sefer de okurun sorgulaması başlar. Not: kitapta bir yer var. Orada yazar belki de Mütercim Arif ile kendini kastetmiştir. “O ileride anlaşılacağını ve belki de öldükten sonra şöhrete mazhar olacağını düşünmüştü. (s. 285) Oğuz Atay’ da yaşarken anlaşılmamış, öldükten sonra anlaşılmış ve değeri bilinmiştir. Herkes Oğuz Atay’ ı tanımalı ve okumalı. Saygıyla... (Gamzeee)

Kitabın Yazarı Oğuz Atay Kimdir?

Oğuz Atay (1934; İnebolu, Kastamonu - 13 Aralık 1977, İstanbul), Türk yazar

Babası, VI., VII dönem Sinop, VIII. Dönem Kastamonu Milletvekilliği yapan Cemil Atay'dır. 1951'de bugünkü adı TED Ankara Koleji olan Ankara Maarif Koleji'ni, 1957'de de İTÜ İnşaat Fakültesi'ni bitirdi. Üç yıl sonra İDMMA İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi (şimdiki Yıldız Teknik Üniversitesi) İnşaat Bölümü'nde öğretim üyesi oldu. 1975'te doçent olan Atay, Topografya adlı bir de mesleki kitap yazdı. Çeşitli dergi ve gazetelerde makale ve söyleşileri yayınlandı. Oğuz Atay, Tutunamayanlar'ın 1971-72'de yayınlanmasından sonra, önemli bir tartışmanın odak noktası oldu. Bu romanıyla 1970 TRT Roman Ödülü'nü kazandı.

Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar, eleştirmen Berna Moran tarafından, "hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı" olarak nitelendirilmiştir. Moran'a göre Tutunamayanlar'daki edebi yetkinlik, Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır.

Atay'ın büyük etki yaratan eseri Tutunamayanlar'ı 1973'te yayınladığı Tehlikeli Oyunlar adlı ikinci romanı izlemiştir. Hikâyelerini Korkuyu Beklerken başlığı altında toplayan Atay, 1911-1967 yılları arasında yaşamış Prof. Mustafa İnan'ın hayatı konu eden Bir Bilim Adamının Romanı'nı 1975 yılında yayımlamıştır. 1973 yılında yayımlanan Oyunlarla Yaşayanlar adlı oyunu Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir. Atay, beyninde çıkan bir tümör nedeniyle büyük projesi "Türkiye'nin Ruhu"nu yazamadan 13 Aralık 1977'de, İstanbul'da hayatını kaybetmiştir. Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'na defnedildi.

Öldükten sonra 1987'de Günlük, 1998'de ise Eylembilim adlı kitapları yayımlanmıştır. Sağlığında hiçbir kitabı ikinci baskı bile yapamayan Atay'ın kitapları ölümünden sonra büyük ilgi gördü ve defalarca basıldı. Yıldız Ecevit'in hazırladığı Oğuz Atay biyografisi Ben Buradayım... 2005 yılında yayınlandı. Türk edebiyatında yazdığı Tutunamayanlar ile post-modern tarzda eser veren ilk yazar Oğuz Atay'dır.

Oğuz Atay, özellikle Tutunamayanlar romanında, modern şehir yaşamı içinde bireyin yaşadığı yalnızlığı, toplumdan kopuşları ve toplumsal ahlaka,kalıplaşmış düşüncelere yabancılaşan, tutunamayan bireylerin iç dünyasını anlatır. Yapıtları eleştiri, mizah ve ironi barındırır.

Oğuz Atay Kitapları - Eserleri

  • Tutunamayanlar
  • Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
  • Eylembilim
  • Günlük
  • Korkuyu Beklerken
  • Oyunlarla Yaşayanlar

  • Tehlikeli Oyunlar

Oğuz Atay Alıntıları - Sözleri

  • Kaderimizi kötü bir oyun gibi yaşıyoruz artık. (Günlük)
  • Hayır, sizi de sevmemeliyim. Çünkü her zaman olduğu gibi hayal kırıklığı bekliyor beni. (Oyunlarla Yaşayanlar)
  • Kaçıp gitmek istiyoruz.. (Günlük)
  • "Ben yalnızlığı istemekle suçlanıp yalnızlığa mahkum edildim. Bu karara bütün gücüm ile muhalefet ediyorum. Ben yalnızlığa dayanamıyorum," (Korkuyu Beklerken)
  • Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim. (Tutunamayanlar)
  • Oyunlarda bile hür olmak mümkün mü? (Günlük)

  • "Fakat mesele bu değildi; mesele, bir şeyleri, sıcak bir çorbanın kokusunu duyar gibi hissedebilmekti." (Korkuyu Beklerken)
  • İçimin yorulduğunu hissediyordum. (Korkuyu Beklerken)
  • "Hayır, gerçekten ölmedi; çünkü ben yaşayamazdım ölseydi." (Korkuyu Beklerken)
  • Oysa bu ülke Hindistan'a benziyordu: Kastlardan geçilmiyordu. (Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan)
  • Artık benim sesimi de dinlemeli insanlar! İster keman sesi olsun, ister oyun sesi; yeni bir ses getirmeliyim bu dünyaya! (Oyunlarla Yaşayanlar)
  • Biliyor musunuz, ne düşünüyorum? (Oyunlarla Yaşayanlar)
  • Ölsem artık demiştim ya geçen gün. Siz insanlara inanmayın. Şimdi hiç ölmek istemiyorum. (Günlük)

  • Sevgi propagandası yapan nefret dolu insanlar... (Günlük)
  • "Anlamıyorlar, nazlanıyorum sanıyorlar. Oysa hiçbir şey istemiyor içim." (Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan)
  • Zaten zaman nedir ki? Belki birçok kişi, benim gibi, yaşadığı olayların sırasını değiştirmek için kim bilir neler vermezdi! (Eylembilim)
  • Oysa, elimin tersiyle seni yıkabilirdim. Bıraktım ki, sen kendi sonunu hazırla... (Tehlikeli Oyunlar)
  • - Biliyor musunuz Albayım ne olmalı? Yeni bir gençlik yetişmeli... (Tehlikeli Oyunlar)
  • "Sessiz faziletlerin heykeli dikilmiyor." (Günlük)
  • Olayların heyecanına kapılıp sürüklenmekle hiçbir şey çözümlenemez. (Eylembilim)

Yorum Yaz