akademi
Turkcella

Tarih Felsefesi - Georg Wilhelm Friedrich Hegel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarih Felsefesi kimin eseri? Tarih Felsefesi kitabının yazarı kimdir? Tarih Felsefesi konusu ve anafikri nedir? Tarih Felsefesi kitabı ne anlatıyor? Tarih Felsefesi kitabının yazarı Georg Wilhelm Friedrich Hegel kimdir? İşte Tarih Felsefesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.03.2022 02:00
Tarih Felsefesi - Georg Wilhelm Friedrich Hegel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Georg Wilhelm Friedrich Hegel

Çevirmen: Aziz Yardımlı

Orijinal Adı: Vorlesungen Über Die Philosophie der Geschichte

Yayın Evi: İdea Yayınları

İSBN: 9789753970990

Sayfa Sayısı: 380

Tarih Felsefesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Felsefenin (Tarihe) getirdiği biricik düşünce Usun dünyaya egemen olduğu, öyleyse Dünya Tarihinde de ussal olanın ilerlemekte olduğu biçimindeki yalın Us düşüncesidir. Bu kanı ve içgörü genel olarak Tarih açısından bir varsayımdır', ama Felsefenin kendisinde bir varsayım delildir. Kurtul bilgi yoluyla onda Usun Tö'ze sonsuz Güç olduğu, kendi kendisinin tüm doğal ve tinsel yaşamın sonsuz Gereci ve sonsuz Biçimi olduğu tanıtlanır. Us Tözdür, yani tüm edinçselliğin varlığını ve kalıcılığını onda ve onun yoluyla bulduğu şeydir; - sonsuz Güçtür, çünkü Us yalnızca İdeale dek, yalnızca 'Gerek' noktasına dek gidebilecek denli, yalnızca edimselliğin dışında, kim bilir nerede, tikel birşey olarak kimi insanların kafalarında bulunuyor olacak denli güçsüz değildir; - sonsuz içeriktir, tüm özsellik ve gerçekliktir, ve kendisi kendi Gerecidir ki, onu işlemesi için kendi etkinliğine verir, çünkü, sonlu bir edim gibi, etkinliğinin besinini ve nesnelerini ondan kazanacağı verili bir araca, bunun dışsal bir gerecinin koşullarına gereksinmez; kendi kendisinden beslenir ve kendisi işleyeceği Gereçtir; yalnızca kendisi kendi varsayımıdır ve saltık son Erektir. Şimdi, bu İdeanın gerçek olan, bengi olan, saltık olarak güçlü olan olması, kendini dünyada sergilemesi ve onda kendi kendisinden, onur ve görkeminden başka hiçbirşeyi sergilememesi.. bu olgu Felsefede tanıtlanmış olandır ve burada böyle tanıtlanmış olarak varsayılacaktır."

Tarih Felsefesi Alıntıları - Sözleri

  • Yöneticilere, devlet adamlarına, uluslara özellikle tarihin deneyimi yoluyla öğrenmeleri salık verilir. Ama deneyimin ve tarihin öğrettiği şey ulusların ve hükümetlerin tarihten hiçbir zaman hiçbirşey öğrenmedikleri ya da ondan türetilmiş öğretilere göre davranmadıklarıdır.
  • Dünya tarihi bir mutluluk sahnesi değildir. Mutluluk dönemleri boş sayfalardır.
  • "Dünya tarihi bir mutluluk sahnesi değildir. Mutluluk dönemleri boş sayfalardır."
  • Hint görüşü bütünüyle Evrensel Panteizmdir. Tek töz vardır, ve tümüyle bireyselleşmeler dolaysızca kendilerine özgü güçlere dirilmişlerdir.
  • Köleyi seven efendi sevgisinin nesnesini tüm görkemini, gücünü ve onurunu onun ayakları önüne sererek, asasını ve tacını unutarak yüceltir; ama öte yandan onu yine eşit ölçüde düşüncesizce kurban edecektir.
  • İslam çoktandır Dünya Tarihinin toprağından yitmiş ve Doğunun rahatlığına ve dinginliğine geri çekilmiştir.
  • Feodaliteden Monarşiye geçiş üç yolda olur: 1. Feodal Lord bağımsız vasallarının tikel güçlerini bastırarak ve kendini biricik güç konumuna yükselterek onların üzerinde efendi olur 2. prensler kendilerini feodal ilişkiden bütünüyle kurtarırlar ve kimi devletler üzerinde kendileri toprağın efendileri olurlar; ya da son olarak 3. en yüksek feodal Lord tikel efendilikleri daha barıscıl bir yolda kendi tikel efendiliği ile birleştirir ve böylece Bütün üzerinde Egemen olur.
  • Günah burada sadece bilgiden oluşur; bilgi günah yüklüdür, ve insan onun yüzünden doğal mutluluğunu elden kaçırmıştır.
  • Cennet bir parktır ki, orada insanlar değil ama ancak hayvanlar kalabilir. Çünkü hayvan Tanrı ile birdir, ama yalnızca kendinde. Yalnızca insan Tindir, eş deyişle, kendi içindir
  • Gerçeklik öyleyse insanın Tin yoluyla, evrenselin ve tekilin bilgisi yoluyla Tanrının kendisini kavmasıdır.
  • Deneyim Dünyanın Bilimi olmuştur; çünkü Deneyim bir yandan algıdır; ama öte yandan Yasanın, İçin, Kuvvetin ortaya çıkarılışıdır, çünkü varolanın geriye yalınlığına dek götürülüşüdür.

Tarih Felsefesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabın Yazarı Georg Wilhelm Friedrich Hegel Kimdir?

Günümüzde Almanya'nın güneybatısında yer alan Stuttgart, Württemberg'de doğan idealist Alman filozof. Etkisi, hem onu takdir edenler (Bradley, Sartre, Küng, Bauer, Stirner, Marx ) hem de acımasızca eleştirenler (Kierkegaard, Schopenhauer, Nietzsche, Heidegger, Schelling) gibi çok farklı konumlardaki insanlar üzerinde çok geniş bir yelpazede olmuştur. Felsefenin sürekli tartışılan sorunlarının fasit dairesinin dışına çıkmak için, muhtemelen felsefede ilk kez, tarih ve yapının önemli olduğunu ileri sürdü. Efendi-köle diyalektiği nin kavramsallaştırması öz farkındalık oluşması için ötekinin öneminin altını çizdi.

Bir memurun oğluydu. Tübingen'de ilahiyat okuduktan sonra Bern ve Frankfurt'ta felsefe öğretmenliğine başladı. 1805'te Jena Üniversitesi'ne profesör oldu. Başlangıçta Schelling'in öznel idealizm felsefesine inanmış görünüyordu, sonradan kendine ayrı bir sistem kurup onun savunmasını yapmaya başladı. Kurduğu bu felsefe sistemini 'phanomenologie des Geistes' adındaki eserinde anlatmıştır. Bir süre Nürnberg'de kaldıktan sonra Berlin ve Heidelberg üniversitesinde profesörlük yaptı. Bu devrede yazdığı eserler arasında 'Mantık Bilimi' ve 'Felsefe Ansiklopedisi' dikkati çekti.

Hegel'in kurduğu sisteme 'diyalektik mantık' denilir. Buna göre bir fikir(yani tez), karşısındaki başka bir tezle(anti-tezle) karışır, bundan yeni bir anlayış doğar ki buna sentez denilir.

Hegel, Kant'ın felsefesine inanmakla beraber onun fikirlerini yetersiz buluyordu. Kant'ın aksine insanların her şeyi öğrenebileceklerine inanmıştı. Hegel'e göre dünya demek mantık demekti. İnsanlar mantığın sınırlarını çözdükleri anda beşerin sınırlarını da çözmüş olacaklardı. Hegel'e göre, biricik, canlı felsefe, çelişmelerin -daha doğrusu karşıtların- felsefesidir; çiçek, meyvanın ortaya çıkmasına yol açar, ama meyvenin ortaya çıkması için de, çiçeğin ortadan kalkması gereklidir. Demek ki üremenin gerçeği, hem çiçek hem meyva olmaktır. Ölüm hem ortadan kaldırmadır, hem yeniden doğuşu sağlayan koşuldur.

Hegel ömrünün son yıllarını Berlin'de geçirdi. 1831 yazı ve sonbaharı boyunca süren kolera salgınının son kurbanlarında biri oldu. 14 Kasım'da kısa süren bir hastalıktan sonra aniden ölmüştür.

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Kitapları - Eserleri

  • Tarihte Akıl
  • Akıl Dediğimiz Şey
  • Estetik
  • Tinin Görüngübilimi
  • Tarih Felsefesi
  • Din Felsefesi Dersleri

  • Hukuk Felsefesinin Prensipleri
  • Mantık Bilimi
  • Karalama Defterinden Aforizmalar
  • Mekanik
  • Felsefe Tarihi - 1. Cilt
  • Tarih Felsefesi - 4
  • Tarih Felsefesi - 3

  • Felsefe Tarihi 2. Cilt
  • Estetik
  • Tarih Felsefesi - 2
  • Bütün Yapıtları (Seçmeler) 1
  • Seçilmiş Parçalar
  • G.W.F. Hegel Eserlerinden Seçmeler
  • Tanrının Varoluşunun Tanıtları Üzerine Dersler

  • Felsefe Tarihi 3. Cilt
  • Hegel ve Aydınlanma Yüzyılı
  • Tüze Felsefesi
  • Elements of the Philosophy of Right
  • Felsefenin Serüveni

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Alıntıları - Sözleri

  • Ne çok gülmüşümdür. Içinde binlerce kötülük bulunan ama kendini iyi biri zanneden zayıflara. (Hegel ve Aydınlanma Yüzyılı)
  • Kant felsefesi, her şeyi özbilince geri götürür , ama özbilincin bu özüne, bu salt özbilince hiçbir gerçeklik veremez; kendi başına varlığı keşfedemez; yalın düşünceyi, kendi kendisinde farkı taşır diye kavrar, ama her gerçekliğin tam da bu farkta olduğunu henüz anlamaz; özbilincin tikelliği aşmasını bilemez. (Bütün Yapıtları (Seçmeler) 1)
  • Çoban yaşamı tüm Dünya'da aynıdır. Halkın seçtiği ve kendi gücü altında yaşattığı bağımlı din hocaları. Bu bağımlılık onları düzenbaz yapar. Onlar eğitimsiz sürüye dalkavukluk ederler, aile gizlerine üşüşürler, tarafları hoş tutarlar ve yurt sakinlerinin ruhları üzerinde kapsamlı bir egemenlik ele geçirirler. Eğitimsiz yığınların özgürlüğü yoksulluk ve iç sıkıntısı olur. İbadethaneler de dua edenlerden, caddeler hacılardan, mezarlıklar diz çökenler den hiç yoksun kalmaz. (Karalama Defterinden Aforizmalar)
  • ''Ne çok gülmüşümdür; içinde binlerce kötülük bulunan, ama kendini iyi biri zanneden zayıflara...'' (Bütün Yapıtları (Seçmeler) 1)
  • Doğada tomurcukların nasıl düştüğünü ve yerlerine yenilerinin geldiğini biliyoruz. Ama tinsel yaşam başkadır. Ağaç hep kalır, filizlenir, yapraklanır, çiçek açar, meyva verir ve daima yeniden başlar. (Tarihte Akıl)
  • Din zamanımızın gücü değil, güçsüzlüğüdür. Tanrıyı kendilerine kılavuz yapanlar boş bir gururu tatmin edecek hale gelmişlerdir. (Hukuk Felsefesinin Prensipleri)

  • Genel olarak kötülüğün kaynağı, özgürlüğün sırrında aranmalıdır. Özgürlük, zorunlu bir şekilde, kötülüğü, tabiî iradeden çıkarak, içten gelen bir şey gibi onunla zıtlaşmaya zorlar. İşte, kendi kendisiyle bir çelişki olarak mevcudiyet alanına giren, bu zıtlık içinde kendi kendisiyle uzlaşamayan irade, bu tabiî iradedir; ve yine iradenin bu özelliğidir ki, kendisini durmadan kötülük olarak belirler. (Hukuk Felsefesinin Prensipleri)
  • “… İlke bütününde mutlak olmasa da muhafaza edilir. Ağacın gelişimi tohumun, çiçek de yaprakların olumsuzlanmasıdır, zira bunlar ağacın en yüksek ve en gerçek varoluşu olmadıklarını göstermektedir. Sonuç olarak, çiçek de olumsuzlanışını meyvede bulur. Ancak bunlardan hiçbiri daha önceki aşamalar tarafından öncelenmiş olmanın dışında edimsel varoluşa gelemezler. O halde bir felsefeye yönelik yaklaşımımız bir olumlu, bir de olumsuz yan içermelidir; bir felsefeye bunların her ikisini de hesaba kattığımız zaman ilk defa hakkını vermiş oluruz. Olumlu yanı sonraları hem yaşamda hem de bilimde öğreniriz; doğrulamaktan ziyade çürütmek o nedenle bize kolay gelir.” s. 54 (Felsefe Tarihi - 1. Cilt)
  • “Hakikatin yargıcı akıldır (logos), o keyfi olmayıp tek tanrısal ve evrensel yargıçtır - her şeyin Varlığının içinden geçen ölçü, ritimdir. Mutlak zorunluluk tam da hakikate bilinçte sahip olmaktır; ama her düşünce veya bireyden kaynaklanan şey, içinde yalnızca form olan ve sıradan ideanın içeriğine sahip olan her ilişki böyle değildir; böyle olan şey evrensel anlayıştır, zorunluluğun gelişmiş bilincidir, öznelle nesnelin özdeşliğidir. Herakleitos bu bağlamda, Diogenes’e göre şöyle der: “Çok şey öğrenmek zihni eğitmez, eğer öyle olsaydı bu Hesiodos’u, Pythtagoras’ı, Ksenophanes’i ve Hekataios’u da eğitirdi. Tek bilgelik her şeye hükmeden aklı bilmektir.” s. 268-269 (Felsefe Tarihi - 1. Cilt)
  • İman, as­lında kendi içinde bir karşıtlığa sahiptir, ama bu az ya da çok belirlenmemiş bir imandır. İman bilginin karşısına yer­leştirilir ama bu içi boş bir karşıtlıktır. Zira inandığım şeyi aynı zamanda bilirim, o benim bilincimdeki bir içeriktir. Bilgi evrenseldir, halbuki inanç bilginin sadece bir parçasıdır. (Din Felsefesi Dersleri)
  • ⟨‹Tarih, fikirlerin peşinde koşan maceraperest insanların cesaretleriyle oluşur.›⟩ (G.W.F. Hegel Eserlerinden Seçmeler)
  • Her yerde kötülük görmek, olumluyu, sahiciyi gözden kaçırmak, en büyük sığlık belirtisidir. İnsan yaşlanınca genel olarak daha ölçülü olur, gençler daima güç beğenir: yaşlılık insanların yargısına olgunluk verir, kayıtsızlıktan ötürü en kötü olanda karar kılmak değildir bu, tersine gün görmüş olarak, olayların tözsel ve kalıcı yanına eğilmek demektir. (Tarihte Akıl)
  • Ahlakli insan yalnizca doğru olanı isteyen ve yapan değildir;tersine,yaptığının bilincini taşıyandır. (Tarih Felsefesi - 3)

  • Geçmiş şimdiden, şimdi de gelecekten çok daha büyük ve zengindi. (G.W.F. Hegel Eserlerinden Seçmeler)
  • İnsanlığın iyiliği için duyulan heyecan, sonuçta delice bir kendini beğenmişliğin hezeyanlarına ve ardından kendini mahvolmaktan korumak adına bilinçli olma hırsına dönüşür. (Akıl Dediğimiz Şey)
  • “Her ruh kendi acısının taşıyıcısı olarak bizâtihi sanatkârdır.” (Tinin Görüngübilimi)
  • Dindar ruhlar,başkalarının salt raslantı sandıkları birçok tek tek olayda,yalnızca genel olarak Tanrı 'nın takdirlerini değil,ama aynı zamanda Tanrı öngörüsünün yazgısını,bu öngürüdeki erekleri görmektedir.Yine de bu kabul etmeler ve görmeler tek tek olayların dışına çıkmama eğilimindedir:örneğin büyük bir bocalayış ve güçlük içinde olan bir kimseye hiç beklemediği anda bir yardım gelmişse,şükranını anlatmak için hemen Tanrı'ya ellerini açtığı için haksızlık etmememiz gerekir. Ancak burada varılmak istenen erek sınırlıdır :içeriği de yalnızca bu bireyin özel ereğidir. (Tarihte Akıl)
  • Cahil insan özgür değildir, çünkü karşısında yabancı, onun dışında ve pek de uzağında olmayan, bel bağladığı bir dünya vardır. Bu yabancı dünyada kendine ait bir yer bulamaz ve bu yüzden kendine ait bir yerdeymişçesine rahat hissedemez. Felsefi içgörünün en alt kademisinden en üst basamağına kadar olan merak dürtüsü ve bilgi edinme baskısı, yalnızca bu özgür olamama durumundan kurtulma ve fikir ve düşüncelerinde dünyayı kendine ait bir yer yapabilme çabasından doğar. (Akıl Dediğimiz Şey)
  • Varlık, karşıtını, salt Hiçlik’te bulan boş yalın dolaysızlıktır, ikisinin birleşmesi oluş’tur; Hiçlikten varlığa geçiş, olması bakımından oluş. Başlamadır: tersi sona ermedir. (Bütün Yapıtları (Seçmeler) 1)
  • Dünya tarihinde yer alan, görevi Evrenin Ruhunu temsil etmek olan kişilerin akibetine baktığımızda, hiç de mutlu bir hayat yaşamadıklarını görürüz. Dinginleştiren bir haz almamışlardır hayattan; tüm yaşamları çalışmakla ve sıkıntıyla geçmiştir; tüm hayatları yalnızca onları yöneten tutkudan ibarettir. Amaçlarına ulaştıklarında ise, tıpkı boşaltılmış bir kabuk gibi yere düşerler. (Akıl Dediğimiz Şey)

Yorum Yaz