Sus Barbatus! - 3 - Faruk Duman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sus Barbatus! - 3 kimin eseri? Sus Barbatus! - 3 kitabının yazarı kimdir? Sus Barbatus! - 3 konusu ve anafikri nedir? Sus Barbatus! - 3 kitabı ne anlatıyor? Sus Barbatus! - 3 PDF indirme linki var mı? Sus Barbatus! - 3 kitabının yazarı Faruk Duman kimdir? İşte Sus Barbatus! - 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Faruk Duman
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı: 600
Sus Barbatus! - 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Ormanda her mevsimin bir kazananı olur… Bugün zayıf görünen çiçekler, sözgelimi papatyalar. Mevsimi geldikçe güçlenir. Güçlenince de o kötü kaba borazançiçeklerinin, çarkıfeleklerin gözünün yaşına bakmaz.”
Sus Barbatus! 3’te mevsim dönüyor!
Sus Barbatus!’un üçüncü ve son cildinde umutlu yarınlar için çalışan devrimci gençler pınarları kurumuş A. Dağları’nın eteklerinde örgütlenerek Ş. Mitingi için kente inerler. Kadir Ağa’nın gölgesi ve radyodan çalınan marşlar yeni bir kışın, ülkede Eylül darbesinin habercisidir.
Faulkner, Yaşar Kemal gibi yazarların kaleminde destanlaşan modern romanın çağdaş bir çeşitlemesini sunuyor Faruk Duman. Gerçeküstünün dilini yaratarak siyasal, tarihsel, toplumsal gerçekleri ete kemiğe büründürüyor.
Orhan Kemal Roman Armağanı ve Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü alarak geniş bir yankı uyandıran Sus Barbatus! doğanın tahrip edilmediği, ütopyaların diriliğini koruduğu, emeğin ve adaletin saygınlığını yitirmediği, masumiyetin egemen olduğu zamanların romanı.
(Tanıtım Bülteninden)
Sus Barbatus! - 3 Alıntıları - Sözleri
- İnsanoğlu kusursuzmuş. İnsanoğlu kusurdan ibarettir. Hem de denebilir ki onun yanında yöresinde kusurdan başka bir şey bulunamaz.
- Haksızlık dediğin şeyi şu yeryüzünde bir kişi de olsa görecek ve söyleyecek arkadaş.
- ...akıl ve duygu asla anlaşamaz. Bu nedenle ikisi de yoluna tavizsiz devam eder.
- ...bu düzen bizi birbirimize düşman ediyor. Sebepsiz yere düşman ediyor. İki kardeşi alıyor, birini asker, birini anarşist ilan ediyor, neden, kendi çıkarları bozulmasın, kendi düzenleri yolunda gitsin diye...
- Güç. Güç insanı böyle yapar. İnsanı mutlu eder. Ama buradaki güç elbette, kişinin kendinde hissettiği güçtür. Yoksa başka türlü bir şey değil. Diyelim devletin elinde ki kaba güç gibi bir şey değil.
- Oysa düşünmek dediğin nedir, taş atıp da kolunu yoracak değilsin ya. Ama öyle değil işte. Bir insanın oturup düşünmesi de basbayağı bir iş. Hem de müşkül bir iş.
- ...şu dünya üzerinde yok olmak için, öncelikle. Gerçekleri görmeyen bir göze sahip olmak gerekir...
- Kimse olmayınca, mutlu olacak mıydı? Kafasına taktığı onca şeyi, takmaz mı olacaktı artık? Bazen, o kadar çok şeyi bir arada düşünmekten. Ve bunların hemen hemen hiçbirinin bir yere varmamasından o kadar yorulurdu ki, hayal ediyordu. Birisi bir ilacını söylese. Düşünmeme ilacı. Bir gün için hiçbir şey düşünmediği bir anısı olsa örneğin. Değil mi? O kadar mutlu olurdu ki. Dinlenmiş bir kafa, düşüncenin, tasanın etkisiyle yorgun düşmemiş bir kafa. Sıkıntısız. Bunun olanaklı olabileceğine inanmıyordu artık.
- Ah ah. Her şey olsun da insanın hevesi kırılmasın. Heves kırıldı mı, onun yerine bir şey konamıyor.
- “Bana göre insan, kendi içinde, kendi çağını yaşar.”
- Bazen, bu bir iki yıl önce daha çok oluyordu, bazen dünyada bir daha asla mutlu olamayacağını, başına gelen olumsuzlukların asla düzelemeyeceğini düşünürdü. O zaman tüm çare kitaplardaydı sanki; yaşının üstünde kitapları alır, bunları kafasını gözünü yararak okumaya koyulurdu.
- Hep biriz, kardeşiz,birlikteyiz. Ama bu düzen bizi birbirimize düşman ediyor. Sebepsiz yere düşman ediyor. İki kardeşi alıyor,birini asker, birini anarşist ilan ediyor, neden, kendi çıkarları bozulmasın ,kendi düzenleri yolunda gitsin diye...
- Cocuklar, biliyor musunuz, iyi bir hikayeyi okumakla bitiremezsiniz. O orada, yanı başınizdaki kitaplıkta sizi bekledikçe yenilenir. Zamana ayak uydurur. Bir zamanlar bir köyde geçtiğini düşünerek okuduğunuz hikâye, bir bakarsınız meğer bambaşka bir şey. Bambaşka. Bu o kadar büyüleyici bir şeydir ki, kitapliklarimiz bu nedenle vardır.
- İnsan, yiyemedigi insanı cezalandırır.
- Âşık olmuştu. Böyle bir durum insanın başına binde bir gelebilir ve. Geldikten sonra da onun hakkını vermeli. Hak önemli. Haksızlık olmaz.
Sus Barbatus! - 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yaklaşık 30 küsür sayfa bir araştırma yazısı oluşturup şuraya ne yazacağını bulamamak.Cümleleri seçememek.Herhalde o kadar şey yazdıktan sonra buraya yazmaya üşeniyorum galiba.Neyse…Başlayalım elbet aklımıza bir şeyler gelir. Serinin 3. Cildinde olaylar kaldığımız yerden devam ediyor ve yeni kahramanlar ekleniyor. Romanımız aslına bakarsanız parçalı bir şekilde ilerliyor.Bunun için F.Duman’ın bir açıklaması da mevcut.Tabii kitap içinde gizli.Diyor ki “Romanı özete çevirmeden hızlandırmanın yolu, zamanı da birbirine eklenen bölümleri de parçalamaktan geçer.” Eseri bu minvalde değerlendirirsek: 1.Dede Sultan ve devesi Davut’un Boncuklu Pınarı bulması 2.Demiryolu memuru olan Mehmet’in oğlu Kemal ve çevresinde gelişenler 3.Dağda Halil, Murat ve Hakim’in başlarına gelenler 4.Aysel, Faruk ve Barbatus’un ruhlarının kendilerine konak araması 5.Aynur, Ferit ve Orhan ‘ın hapisten kurtuluşu 6.Gülşen ve Mustafa öğretmenin bir nevi yol ayrımına gelmeleri(Tabii Gülşen geliyor Mustafa’nın bir naneden haberi yok) 7.Ve halk hareketinin gerçekleşmesi.Akabinde Aynur, deve Davut ve kertenkele Coco’nun ruhlar alemine irtihali… Son gibi ancak değil efendim “ Yeni bir başlangıç”aslında. Bu parçalı yapı gözünüzü korkutmasın bir şekilde olaylar birbirine bağlanıyor.Bundan önceki iki cildi okuduğunuzu varsayarsak dil yapısı aynı şekilde ilerliyor.Hatta yazar bu kitapta dili biraz daha deneyselleştirmiş.Metin içinde metin yazma çabası insana Bilge Karasu’yu anımsatıyor doğrusu. Yer yer metin tahribi yaptığını da görüyorsunuz. Mustafa öğretmen üzerinden aydın tipi, Sus Barbatus üzerinden yabancılaştırma mevzu devam ediyor.Normalde yazar başka eserlere metinlerarasılık yapmakta, fark etmişsinizdir.Ancak burada kendi eserleri olan Adasız Deniz, Baykuş Virane Sever, Kaptan Kanca ve Köpekler İçin Gece Müziği eserlerine de selam çakmış.Yani benim fark ettiklerim bunlar diyelim. Koku,korku, av/avcı, rüya kavramları üzerinde ziyadesiyle duruyor yazarımız.Okudukça tabiri caizse her şeyin kokusunu alıyorsunuz.(ıslak tavuk boynu kokusu ne demektir yav) Dede Korkut’tan,Sarı Saltuk’a, Aşık Şenlik’ten, Evliya Çelebi’ye, Hz. Adem’den, Nemrut’a uzanan geniş bir yelpazeyi ele alan 18 tane de hikaye mevcut eserimizde. Gelelim ideoloji kısmına. Eser Komünist,Marksist ve Sosyalist felsefeden de yerli yabancı pek çok insanı bir araya getirmiş.Zaten giriş epigrafı Yunus Emre’den güya azıcık araştırıyorsun arkasından Ataol Behramoğlu çıkıyor, Dede Sultan kim olabilir diye bakınca Börklüce Mustafa geliyor önünüze.Kitabın içinde Hasan Hüseyin Korkmazgil,Nazım Hikmet,Enver Gökçe,Karl Marks,Lenin, Engels,Georges Politzer, vs. Oradan oraya kol geziyor.Kızıl devrim doğaya, hayvan renklerine bile yansıyor.Okuyunca bana hak vereceksiniz. Özellikle Tolstoy’un Savaş ve Barış’ıyla bayağı oynadığını görüyorsunuz.Ne geziyor arkadaş Nataşa falan bizim kitapta hani biz devrim yapıyorduk diye düşünüyorsunuz. Albert Camus ve Sartre bunların yanında Puşkin,Gogol, Victor Hugo da yazarın eksenine dahil olmuş. Araya sıkıştırılan türkülerimiz var bir de… Bir anda kendinizi Zülfü Livaneli, Oğuz Aksaç, Musa Eroğlu dinlerken buluyorsunuz. Fikir vermesi adına birkaçını paylaşıyorum.Dinlemeden geçmeyelim: “Sinek Destanı”. https://youtube.com/watch?v=O26epi208Bk&feature=share “Dede Sultan” https://youtu.be/x0GLk3w1m3U “İşidin ey ulular” https://youtu.be/S2NDuCA7Gdw Mitoloji kısmına da girip lafı daha fazla uzatmak istemiyorum. Eserlere iliştirdiği nice şey yetmezmiş gibi bir de Ahmet Muhip’in dizelerini de eklemiyor mu??Güzel iş çıkarmış, takdire şayan doğrusu. Gözümü tırmalayan tek şey yerli yersiz kullanılan noktalama işaretleri.(Gerçi yazarın ona da bir açıklaması var da ben sevemedim işte.) İşbu yazı tarafımızca kaleme alınmıştır efendim. Keyifli okumalar dileriz. (S.D)
Sus Barbatus! 3: “Bitti!” demeye varmıyor dilim. Hatta isyan etmek geliyor içimden “Neden 333 cilt değil de sadece 3 cilt sürdün!” diye… Hangi kitapta bulabilirim bir daha Dede Sultan kadar temiz kalplisini, Mustafa Öğretmen kadar aydınını, Aynur kadar cesurunu, Murat kadar soğukkanlı ve sadığını… Halil kadar kendini davasına adamışını, Toprak-Çetin-Ferit kadar inandığı bir düşüncenin peşinden canı pahasına koşanını?! Erdal Öz’ün “Nuri’leri”ni düşündüm okurken… Üç fidanı… Solzhenitzin’in Şukhov’larını andım; Sartre’ın Altona Mahkumlarını gördüm; Tolstoy’un Piyer’ini Nataşa’sını okudum sanki yeniden, hem de alakasını sorgulamaya bile gerek duymadan… Yaş bakımından “ucuz yırtmışız o dönemlerden” dediğim yılları yaşarmışçasına içine çekildim bahse konu dönemlerin… Sonra ilk iki ciltteki gibi, her ne kadar yer adları kısaltma da olsa tahmin edilmesi zor olmayan o yerlere gittim; mağaralarda, ağaç kovuklarında uyudum, pınarlarından kana kana su içtim. Ormanlarında yürürken “boncuk boncuk” terledim, Dede Sultan’ın ulaşmaya çalıştığı o pınarın boncukları iriliğinde, ilk kitabın dondurucu soğuklarına tezat… Peki ya o kokular! “Tarifle, betimlemeyle koku hissedilir mi?” deseler, “İmkansıza yakın” olurdu cevabım. Ama hissediliyormuş; okuduğum satırların gücü ile yazılanı kokladım buram buram… Küfü, rutubeti, çürümüş ağaçları, toprağı, yumurtalı lavaşı, geyik etini, Sus Barbatus’un tüylerini, Davut’un hörgücünü, Karagöz’ü, hatta “ıslak tavuk boynunu” bile… Sadece kokuları da değil, açlığı, ateşler içinde yanan bir hasta vücudunu da hissettim; nefesimi kesen öksürüğü… Ya cümlelerin düzensizliğine, gereksiz kullanılmış görünen noktalama işaretlerine ne demeli! “Ustalık” burada işte… Hiçbir şey denemez; tek kelime etmeden uzun bir alkış ve üstada saygıyla eğilmek… Türk edebiyat hazinesinin en özel bölümde bu seriye yer açılmıştır, ölümsüzler köşesine…️ (Ayşen&Erdal)
Sus Barbatus! - 3 PDF indirme linki var mı?
Faruk Duman - Sus Barbatus! - 3 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sus Barbatus! - 3 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Faruk Duman Kimdir?
Ankara Dil ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünden mezun oldu. Öyküleri, 1991 yılından beri Yazıt, Damar, Papirüs ve Adam Öykü gibi dergilerde yayınlandı. 1996 yılında Çankaya Belediyesi'nin Öykü-Şiir Yarışması'nda Çocuk Öyküleri dalında ikincilik aldı. Bu öyküleri daha sonra Mızıkçı Mızıka adıyla yayınlandı. İlk öykü kitabı Seslerde Başka Sesler 1997 yılında yayınlandı. 1998'de Orhan Kemal ödülleri öykü dalında ikincilik ödülü kazandı. 2000'de Sait Faik Hikâye Armağanı, 2004'de Haldun Taner Öykü Ödülü, 2010'da Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı.
Öykü
Kedi'çin Masallar, Notos Kitap (2010)
Sencer ile Yusufçuk, Can Yayınları (2009)
Keder Atlısı, Can Yayınları (2004)
Pîrî, Can Yayınları (2003)
Nar Kitabı, Can Yayınları (2001)
Av Dönüşleri, Can Yayınları (1999)
Seslerde Başka Sesler, Can Yayınları (1997)
Roman
Köpekler İçin Gece Müziği, Can Yayınları (2014)
Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur, Can Yayınları (2012)
İncir Tarihi, Can Yayınları, (2010)
Kırk, Can Yayınları, (2006)
Deneme
Adasız Deniz, Can Yayınları (2010)
Çocuk Kitabı
Cüce Prens, Can Çocuk Yayınları (2011)
Jüpiter'in Eteği, Can Çocuk Yayınları (2009)
Gagalar, Patiler ve Başka Güzel Şeyler, Can Çocuk Yayınları (2009)
Faruk Duman Kitapları - Eserleri
- Sus Barbatus
- Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur
- Köpekler İçin Gece Müziği
- Yazmalı Defter
- Sus Barbatus! 2
- İncir Tarihi
- Keder Atlısı
- Baykuş Virane Sever
- Tom Sawyer'in Kitap Okuduğu Kulübe
- Seslerde Başka Sesler
- Nar Kitabı
- Pîrî
- Kırk
- Beydeba'dan Kelile ve Dimne
- Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor
- Sus Barbatus! - 3
- Adasız Deniz
- Cüce Prens
- Av Dönüşleri
- Kaptan Kanca’nın Bir Macerası ve Öbür Yeni Öyküler
- Sencer ile Yusufçuk
- Doğa Betiği
- Kedi'çin Masallar
- Jüpiterin Eteği
- Piri Reis Yedi Deniz
- Gagalar, Patiler ve Başka Güzel Şeyler
Faruk Duman Alıntıları - Sözleri
- O zaman bezgin vapurlar geçerdi, izlerdik. Biz köprüde salkım salkım izlerdik, onlar suda eriyip giderlerdi. (Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor)
- Her ölüm ardında ya bir hikâye bırakır, ya da, ölenin bir hikâyesi bu taraftaki yaşamda (somut yaşamında) oluşmamışsa bile, orada, öbür tarafta pekâlâ oluşabilir. (...) Ve ölümle birlikte söz yeniden gündeme gelir. (Tom Sawyer'in Kitap Okuduğu Kulübe)
- Yoluna kavuşmamış bir at, her zaman, hep, sabırsızdır. (Sencer ile Yusufçuk)
- ...bu düzen bizi birbirimize düşman ediyor. Sebepsiz yere düşman ediyor. İki kardeşi alıyor, birini asker, birini anarşist ilan ediyor, neden, kendi çıkarları bozulmasın, kendi düzenleri yolunda gitsin diye... (Sus Barbatus! - 3)
- Zamanın durduğu evlerde büyüdüm ben, asılı tozun içinde. (Keder Atlısı)
- Bütün bunlardan şu sonuç çıkıyor: bir başucu yazarı, gerçek bir büyücüdür aslında. Düşlerinize girer ve siz yokken evi karıştırır. (Adasız Deniz)
- Bulutlar kararıp kararıp dağılıyor, yağmur sanırsın bir evsiz; yağacak yer arıyordu. İnsan nasıl da bağımlıdır böyle şeylere. Ruh halimiz, bana kalırsa, kapanan havanın, huzursuz yaprağın peşinde yürür. (Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur)
- İyilik, korkutucu oluvermişti. Kaçınılması gereken bir şey. Bu olmuştu sonunda. (Nar Kitabı)
- "... hayat nedir ki başka. Sözlerin sarf edilmesinden, durup dururken. Sonra bu sözlerin anlamlandırılmaya çalışılmasından. Ama acıda, insanın insafıyla örülü bir şeyler var. Gölgede, belirsiz, ta eskilerden hız almış, her insanın yüzünde." (Kedi'çin Masallar)
- İnsan zamanın birinde yüzünü serinletip geçen bir rüzgârı bile unutamaz. Sanki o rüzgâr hep o yerde durur ve bizimle yaşamımızı paylaşır. Ama sonra o da ölür, biz de. O da geçmiş olur, biz de. Bir bakıma, orada o rüzgâr estiği için biz biz olmuşuzdur. Zira o olmasaydı, bizim de o anımız olmayacaktı. (Tom Sawyer'in Kitap Okuduğu Kulübe)
- Oysa insanoğlu genelde birbirini sevmez. Sevgi belki de insanoğlunun en büyük hatasıdır. (Sus Barbatus! 2)
- İnsan sevdiğinin ölüsüne dokunmakta zorlanıyor. (İncir Tarihi)
- Âşık olmuştu. Böyle bir durum insanın başına binde bir gelebilir ve. Geldikten sonra da onun hakkını vermeli. Hak önemli. Haksızlık olmaz. (Sus Barbatus! - 3)
- Ağaçları da ölümleri nasıl büyüttüysek, öyle büyütmek gerek. (Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor)
- "...kitap okumak da bir yalnızlık biçimidir." (Tom Sawyer'in Kitap Okuduğu Kulübe)
- Annemle babam birbirlerine o kdar güzel, uzun uzun bakıyorlardı ki, ben o zaman her şeyin yolunda olduğunu düşündüm. (Kaptan Kanca’nın Bir Macerası ve Öbür Yeni Öyküler)
- Gece yine her zaman gecedir. Uyusan da, uyumasan da, fark etmez. (Köpekler İçin Gece Müziği)
- Hayat çok büyük bir hayal kırıklığıdır. (Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur)
- Bahaneler böyledir, her şeyden önce, yazılması gerektiği için yazılmışlardır… (İncir Tarihi)
- Güç. Güç insanı böyle yapar. İnsanı mutlu eder. Ama buradaki güç elbette, kişinin kendinde hissettiği güçtür. Yoksa başka türlü bir şey değil. Diyelim devletin elinde ki kaba güç gibi bir şey değil. (Sus Barbatus! - 3)