Sultanı Öldürmek - Ahmet Ümit Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sultanı Öldürmek kimin eseri? Sultanı Öldürmek kitabının yazarı kimdir? Sultanı Öldürmek konusu ve anafikri nedir? Sultanı Öldürmek kitabı ne anlatıyor? Sultanı Öldürmek kitabının yazarı Ahmet Ümit kimdir? İşte Sultanı Öldürmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Ümit
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051410135
Sayfa Sayısı: 528
Sultanı Öldürmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?"
Ahmet Ümit'in Nisan ayında yayınlanacak romanı Sultanı Öldürmek bu satırlarla başlıyor. Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesi bu. Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesi... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin'in başından geçen dört günlük tuhaf bir serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri "Ulu Hakan"ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?
"...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye'yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu'nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed'in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni..."
Ahmet Ümit, kusursuz bir kurguyla ele aldığı bu cinayet-aşk-tarih örgüsünde edebiyat okurlarının gözündeki ayrıcalıklı yerini bir kez daha sağlamlaştırıyor.
Sultanı Öldürmek Alıntıları - Sözleri
- Gözyaşları ruhun ilacıdır.
- "Çünkü kadınlar, kendilerine yapılan saygısızlıkları asla unutmaz."
- "Ne güzel olurdu, hiç doğmamış olmak."
- Tarihi halk kitlelerini peşlerinden sürükleyebilen liderler yapar ama asla kendi gönüllerince değil, tarihin bir mantığı vardır, zamanın bir ruhu... Ancak tarihin mantığını, zamanın ruhunu anlayabilenler başarıya ulaşabilirler...
- "Bazı şeyler, hiçbir zaman unutulmaz."
- "Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir."
- "Çünkü kadınlar, kendilerine yapılan saygısızlıkları asla unutmaz."
- Ve o yıldızlı zirvede muhteşem yalnızlığı tatmak... Ve zirveye ulaşmak için pek çok şeyi göze almak..
- Âşık olduğunuz insanla yıllar sonra karşılaşmak... Nereden bakarsanız bakın zor bir durumdu.
- Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir.
- "Bir memlekette namuslu insanlar en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memleket için kurtuluş yoktur."
- "Deli olanlar bir daha delirmez."
- " Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir."
- " Ne güzel olurdu, hiç doğmamış olmak."
- Mantığın bittiği yerde kaos kaçınılmazdır.
Sultanı Öldürmek İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sultanı Öldürmek Müştak Serhazin, bir gün ilk aşkı Nüzhet'ten bir telefon alır. Telefonda Nüzhet ona buluşmaları gerektiğini söyler. Ve Müştak telifi kabul eder, yola koyulur. Ama o da ne? Müştak; Nüzhet'i evinde, Fatih Sultan Mehmet turalı bir mektup açacağı ile öldürülmüş bulur. Sonrası mı? Panikler.. Kendine sorar. "Nüzhet 'i kim öldürdü? Ben mi yoksa bir başkası mı?" diye. Düşünmeye başlar. Ama Müştak işin içinden bir türlü çıkamaz. Füg hastalığından dolayı İlk aşkı Nüzhet' i öldürüp öldürmediğini bir türlü hatırlayamaz çünkü. O yüzden, o kitap boyunca kendi dahil etrafına şüpheyle bakmaya başlar. Neyse ki cinayet soruşturmasını Başkomser Nevzat ve yardımcıları Ali ile Zeynep'in aydınlatmasıyla rahata kavuşur. ### Okur olarak son söz: Uzun zaman önce okuduğum bir eserdi. Yine de olayları gözümde tekrar canlandırabilmek için kitabın yapraklarını tekrar çevirdim. Kitabı okurken kendimi, bahsedilen Nüzhet'in cinayeti ile Fatih Sultan Mehmet'in cinayeti arasında bir benzerlik ararken buldum. Mesela kitapta Fatih Sultan Mehmet'in çocukları tarafından öldürülmüş olabileceği şüphesinden bahsediliyordu. İçimden, hadi o zaman "Nüzhet'i de çocukları öldürmüş olsun," demek geçmişti ama işin garibi Nüzhet'in çocukları yoktu ki Nüzhet'i öldürmüş olsun. Bilmiyorum, sürekli kendimi "Ne alaka Nüzhet' in cinayeti ile Fatih Sultan Mehmet cinayeti, diye sorgularken buldum. Ama sonra jeton düştü. Sanırsam yazarın, gençliğinde Müştak'ın ilk aşkı Nüzhet'e "Sultanım" diye hitap ettiği için, kitabın adı Sultanı Öldürmek konulmuştu. Nitekim sonuç olarak, yazar; aşk, polisiye ve psikolojiyi harmanlayarak, güzel bir eser ortaya çıkarmış. Okumanız dileğiyle.. ๑ ◕‿◕ ๑ 06kalem06 (Gizemli okur)
Evet kitabımızın sonuna geldik Ahmet Ümit ile tanışmam bu kitap ile başlamış oldu. Okul zamanında almış olduğum bu kitap, kalın olmasından dolayı bir türlü okuma fırsatı bulamamıştım ya da benim gözümü korkutmuştu. Ama başlayınca da adeta insanı kitabın içine sürükleyen, olaylar içinde merakta bırakan ve düşündüren bir kitap olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kitaba gelecek olursak tarih alanında ün kazanan Nüzhet, 21 yıl önce Müştak'ı terk ederek İstanbul'dan yurt dışına taşınmıştır. Yurt dışında Osmanlı imparatorluğu hakkında 2. Murad ve oğlu 2. Mehmet ( Fatih Sultan Mehmet ) arasında yaşanan olayları ele alarak tezler yazmış ve birçok tepkileri üzerine çekmiştir. Yıllar sonra İstanbul'a dönen Nüzhet, Müştak'ı ve hocası Tarık Hakkı'yı yemeğe davet eder. Müştak ile Nüzhet arasında ki ilişkinin yansımasını beklerken, Nüzhet'in gün içinde cinayete kurban gitmesi kitabın akışını değiştirmiştir. Katili arama çabasına giren Müştak, olayın nasıl, ne zaman ve ne şekilde yapıldığını hatırlayamamasından dolayı bazı zamanlar katilin kendisi olduğu düşüncesine kapılmıştır. Müştak, Nüzhet'in Osmanlı hakkında kötü düşüncelere sahip olmasından dolayı, bunu çekemeyen birinin onu öldürdüğünü düşünür ve araştırma yapar. Buraya ara vermek gerekir ki kitap bizlere tarih hakkında daha çok Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u kuşatması, babası 2. Murat'ın nasıl öldürüldüğü burada bir baba katilliği söz konusu olup olmadığını yazarak bize güzel bir şekilde aktarmıştır. Arada yaşanan cinayetler ve olaylar Müştak'ın hem kafasını karıştırmış, bazen katilin kendisi olduğunu düşünmüş ama şunu net bir şekilde söylemek gerekirse hiçbir zaman katilin kim olduğundan emin olamamıştır. Kitabın sonlarına doğru kendisi tam emin olmamakla birlikte cinayeti işlediğini itiraf eden müştak karakolda polisin, katili bulduğunu söylemesiyle birlikte sonunda o meçhul kişi bulunmuş oldu. Kitap polisiye roman olmakla beraber tarih ile bir bütün haline gelmiş okuyucunun, katili aramanın yanında kişinin, tarih hakkında daha fazla bilgiye sahip olmasını sağlaması açısından takdire şayan bir eser olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim ve okumanızı da tavsiye ederim Sağlıcakla kalın... (Bahadır)
"İlim her zaman hükümdardan daha güçlüdür.": Ahmet Ümit deyince hiç şüphesiz Türkiye’nin en iyi polisiye yazarı gelir birçoğumuzun aklına. Konular, kahramanlar değişse de Komiser Nevzat bizim ana karakterimiz olarak kalıyor. Müştak ve Nüzhet in aşkı, daha doğrusu Müştağın Nüzhetten ne olursa olsun yıllar da geçse asla vazgeçmesi ve bitiremediği aşkı çok güzeldi. Tabi burda yine fazla olan herşeyin sevginin bile fazla vefasızlık getirdiğine birkez daha tanık oldum. Maalesef ki yumuşak huylu diye tabir ettiğimiz özgüvensiz insanlar hayatta hep kaybeden yara alan taraf... Tıpkı bu kitaptaki gibi... Müştağın kendine güvensizliğinin ona ne kadar yetersiz olduğunu düşündürtmesi beni üzdü biraz... Bir de işin tarihi boyutu var, ben ki Osmanlı tarihine çok hakim bir insanım çünkü çok severim bu kitapla bilmediğim ayrıntıları görmüş oldum. Hem Fatih'le İstanbul'u fetih ettim , hem de Müştakla katili bulmaya hatta kendimin katil olmadığına inandırmaya çalıştım.Kitabı o kadar sindirdim karakterlerden birinin öldüğünü duyunca sanki gerçek gibi üzüldüm. Polisiye ve tarih bu kadar güzel birleştirilebilirdi. Yorumumu en sevdiğim alıntı ile sonlandırmak istiyorum. "Bir memlekette namuslu insanlar en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memleket için kurtuluş yoktur." yazar/ahmet-umit kitap/sultani-oldurmek--189168 luluko (LüLücük)
Kitabın Yazarı Ahmet Ümit Kimdir?
Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 1985-1986 yıllarında, Moskova’da, Sosyal Bilimler Akademisi’nde siyaset eğitimi gördü. Şiirleri, 1989 yılında Sokağın Zulası adıyla yayımlandı. 1992’de ilk öykü kitabı Çıplak Ayaklıydı Gece yayımlandı. Bunu Bir Ses Böler Geceyi, Agatha’nın Anahtarı, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı polisiye öykü kitapları izledi. Hem çocuklara hem büyüklere yönelik Masal Masal İçinde ve Olmayan Ülke kitapları ile farklı bir tarz denedi. 1996’da yazdığı ilk romanı Sis ve Gece, polisiye edebiyatta bir başyapıt olarak değerlendirildi. Bu romanın ardından Kar Kokusu, Patasana ve Kukla yayımlandı. Bu kitapları Ninatta’nın Bileziği, İnsan Ruhunun Haritası, Aşk Köpekliktir, Beyoğlu Rapsodisi, Kavim, Bab-ı Esrar, İstanbul Hatırası, Sultanı Öldürmek,Beyoğlu’nun En Güzel Abisi ve Elveda Güzel Vatanım adlı kitapları izledi. Ahmet Ümit’in, İsmail Gülgeç’le birlikte hazırladığı Başkomser Nevzat-Çiçekçinin Ölümü ve Başkomser Nevzat-Tapınak Fahişeleri, Aptülika (Abdülkadir Elçioğlu) ile birlikte hazırladığı Başkomser Nevzat-Davulcu Davut’u Kim Öldürdü? ve Bartu Bölükbaşı ile birlikte hazırladığı Elveda Güzel Vatanım-İttihatçıların Yükselişi adlı çizgi romanları da bulunmaktadır. Eserleri yirminin üzerinde yabancı dile çevrilmiştir. Yazarın tüm yapıtları Everest Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
Ahmet Ümit Kitapları - Eserleri
- Sultanı Öldürmek
- Bab-ı Esrar
- Kukla
- Sis ve Gece
- Sokağın Zulası
- Çıplak Ayaklıydı Gece
- Bir Ses Böler Geceyi
- Masal Masal İçinde
- Başkomser Nevzat: Tapınak Fahişeleri
- Agatha'nın Anahtarı
- Kar Kokusu
- Patasana
- Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
- Beyoğlu Rapsodisi
- Aşk Köpekliktir
- Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü
- Kavim
- Ninatta'nın Bileziği
- İnsan Ruhunun Haritası
- Olmayan Ülke
- İstanbul Hatırası
- Başkomser Nevzat: Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?
- Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
- Elveda Güzel Vatanım
- Kırlangıç Çığlığı
- Elveda Güzel Vatanım-İttihatçıların Yükselişi
- Aşkımız Eski Bir Roman
- Orhan Kemal
- Bir Ses Böler Geceyi / Çıplak Ayaklıydı Gece
- Kayıp Tanrılar Ülkesi
Ahmet Ümit Alıntıları - Sözleri
- “Aman be ! İyi ki parayı kitaba ,musikiye harcamışım .” (Başkomser Nevzat: Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?)
- İnsanın bir üslubunun olması lazım. Ama bu kolay kazanılmaz. (Agatha'nın Anahtarı)
- Mavi damlalar toplayın Solgun çiçeklerin rüzgârından Bir tutam gökyüzü, Bir parça deniz Görkemli düşlerimiz kirlenmesin Duvarların pençesindeyken bedenimiz. (Sokağın Zulası)
- Büyüyünce bugünleri hatırla; öfke ve nefreti değil, sevgiyi miras bırak çocuklarına. (Olmayan Ülke)
- "Lafa geldi mi herkes şikayetçi. Fakat bir şeyler yapalım dediğinizde, önce kendi çıkarlarına bakıyorlar." (İstanbul Hatırası)
- "Yine bir sızı var içimde, akşam oldu diye." (İstanbul Hatırası)
- Acıyı bilmeden sevincin anlamını kavrayamayız. (Masal Masal İçinde)
- İnsanın en büyük trajedisi ölümlü olduğunu bilmesidir . (İnsan Ruhunun Haritası)
- "Bu memlekette kadınların eti de, canı da sudan ucuzdur." (Beyoğlu'nun En Güzel Abisi)
- "Kimse iyi dediği birine aşık olmaz..Aşkın iyilikle ilgisi yoktur... " (Aşk Köpekliktir)
- Ey, aradıkça arayacakları çoğalan, buldukça bulacakları çoğalan… (Ninatta'nın Bileziği)
- Yaşam insanoğlu için bir armağan mıdır, yoksa ceza mı? (Masal Masal İçinde)
- ..çünkü şairler aşklarına asla ihanet etmezler. (Aşkımız Eski Bir Roman)
- “Bütün aşklar er ya da geç aynı sonla yüzleşmek zorunda kalmazlar mı?” (Sis ve Gece)
- Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyorum... Kimseye kırgın değilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum. (Agatha'nın Anahtarı)
- Gerçekler her zaman güzel olmayabilir. Bazen ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyidir. (Kavim)
- insan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. başka çaren olmadığı için katlanıyorsun, ama alışmıyorsun. (Bir Ses Böler Geceyi / Çıplak Ayaklıydı Gece)
- " Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir." (Sultanı Öldürmek)
- " Her dağın kendine göre karı vardı." (Kar Kokusu)
- "Bazı şeyler, hiçbir zaman unutulmaz." (Sultanı Öldürmek)
Editör: Nasrettin Güneş