Sokrates'in Savunması - Platon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sokrates'in Savunması kimin eseri? Sokrates'in Savunması kitabının yazarı kimdir? Sokrates'in Savunması konusu ve anafikri nedir? Sokrates'in Savunması kitabı ne anlatıyor? Sokrates'in Savunması kitabının yazarı Platon kimdir? İşte Sokrates'in Savunması kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.02.2022 02:20
Sokrates'in Savunması - Platon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Platon

Çevirmen: Ari Çokona

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053607021

Sayfa Sayısı: 200

Sokrates'in Savunması Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Platon (MÖ yaklaşık 428-MÖ yaklaşık 348): Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu ve hocası Sokrates’i konuşturduğu diyaloglarla felsefeyi yazıya en iyi aktarmış ustalardan biridir. Bu kitapta birbirini tamamlayan dört diyalog yer almaktadır. İlk diyalog olan Euthyphron’da yargılanışının öncesi anlatılır ve dinsizlikle suçlanan Sokrates’in inançları hakkında bilgi verilir. Sokrates’in Savunması’nda ise yargı süreci anlatılmaktadır. Kriton’da hüküm sonrası anlatılır, bir yurttaşın saygı duyması gereken ilkeler tartışılır. Platon’un en şiirsel eserlerinden biri olan Phaidon’daysa Sokrates’in son günü anlatılırken ruh hakkındaki düşünceleri yansıtılmaktadır.

Ari Çokona (1957): İstanbul’un Fener semtinde doğdu. İTÜ’den Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun olduktan sonra bir süre boya sanayinde çalıştı. Halen özel bir lisede kimya öğretmenidir. Antik ve çağdaş Yunancadan Türkçeye edebiyat, tarih ve felsefe çevirileri yapmaktadır. Ayrıca İstanbul ve Anadolu Rumlarının tarih ve edebiyatına ilişkin çalışmalar yürütmekte, kitaplar yazmaktadır. Türkiye ve Yunanistan’ın çeşitli edebiyat dergilerinde makale, şiir ve öyküleri yayımlanmıştır.

Sokrates'in Savunması Alıntıları - Sözleri

  • İyice bilin ki bir değil bin kez ölmem gerekse de doğru bildiğimi yapmaktan vazgeçmeyeceğim.
  • "Gördüğüm kadarıyla, çok az şey bildikleri hatta hiçbir şey bilmedikleri halde bir şeyler bildiklerine inanan bir sürü insan bulabiliyorlar."
  • "Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez."
  • "... göğsüne vurarak kalbine seslendi, dayan kalbim, bir zamanlar daha büyük kötülüklere dayanmıştın..."
  • Bazılarının "insan düşmanı" olması gibi biz de "düşünce düşmanı" olmayalım.
  • “Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız. Onun için, size, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm.”
  • "...göğsüne vurarak kalbine seslendi, dayan kalbim, bir zamanlar daha büyük kötülüklere dayanmıştın..."
  • "pek çok güzel şey söylüyorlar ama söyledikleri şeylerin hiçbirinin anlamını bilmiyorlar."
  • Cehaletten daha büyük bir kötülük yoktur.
  • Bir insan ya hiç çocuk sahibi olmamalı ya da olursa çocukları için zahmete katlanarak onları eğitip yetiştirmelidir.
  • ...o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini zannediyor. Ben bilmiyorum fakat bildiğimi de düşünmüyorum. Demek ben ondan daha bilgiliyim. Çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorum
  • Nerede korku varsa, orada utanç da vardır...
  • Birinin bilmediği bir şeyi bildiğini sanması cehaletin en utanç verici türü değil midir?

Sokrates'in Savunması İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öykü tadında...: Herkese merhabalar. Bugün, günümüzden yaklaşık 2400 yıl önce idama mahkum edilen ünlü düşünür Sokrates'in, idamına karar veren mahkeme heyetine karşı yaptığı savunmanın, onun öğrencisi olan Platon(Eflatun) tarafından kaleme alınıp, en ince ayrıntılarına kadar bize sunulduğu "Sokrates'in Savunması"nı inceleyeceğim. İncelememde kitabın içeriğine dair bazı ayrıntılara yer vermeden güzel bir inceleme yazabileceğimi düşünmüyorum.(Spoiler içerebir!) Zaten böyle bir kitap zevk almak adına değil de, anlatılan olayın ehemmiyetinin kavranması açısından okunmalıdır bence. Benim için felsefe tarihinin en büyük ismi Sokrates'tir.Sanıyorum ki birçoğumuza "Birkaç filozof ismi sayar mısın?" diye bir soru yöneltiğinde aklımıza gelen ilk isim Sokrates olacaktır. Size Sokrates'in yaşamından bahsedeyim kısaca. Sokrates milattan önce 469 yılında Atina'da dünyaya gelmiş ünlü Yunan düşünürüdür. Matematik, geometri, astronomi ve politika üzerine sağlam bir eğitim görmüştür. Dönemin sofistlerinden dersler dinlemiştir. Fakat sofistlere karşı hiçbir zaman sempati beslememiş, kendisini filozof(bilgiyi seven, bilgiyi arayan) olarak tanımlamıştır. Ahlaki değerleri ve kişisel gelişimi dışında askerliği ile de ün yapmıştır. Acı eşiği çok yüksek olduğu için insanlar onun askerliğine çok saygı duymuşlardır. Onun için mutluluk ruhun iyi ya da kötü oluşu ile alakalıdır. İnsanların bilgelik, adalet ve cesaret gibi kavramların ne anlama geldiğini bilmemeleri Sokrates'i bu cehalet kargaşasını yok etmek için çaba sarf etmeye sevk etmiştir. Bu yüzden de hayatını, insanlara erdem ve ahlak kazandırmak ve toplumsal düzeni olumlu etkileyebilmek için harcamıştır. Sokrates tüm bu çabaları ve çalışmaları sayesinde halkının güvenini kazanmıştır. Fakat Sokrates'in yaptığı işler bazı insanların çıkarları ile ters düşmüş ve gençlerin ve toplumun ahlakını bozmak gibi asılsız bir gerekçe ile dava edilmiştir. Sokrates'in savunması alınmış ama Beş Yüzler Meclisi'nde 220'ye karşı 281 oyla idama mahkum edilmiştir. Sokrates davasını ve ahlak anlayışını ölürken bile satmamış, erdemlerinden hiç ödün vermemiştir. 70 yaşında iken baldıran zehrini içip hayata veda etmiştir. Sokrates'in hayatı işte böyle, inceleme daha yeni başlıyor ama emin ol ki buraya kadar okuman bile sana çok bilgi kattı. Bence okumaya devam et. :)) Gelelim Sokrates'in ölüm anına... Sokrates gitti, yıkandı,temizlendi.Zehri içmek için hazırlanıyor, son anlarını yaşıyordu. Ölmeden önce 3 oğlu ve kadınlar girdi odaya. Sokrates son konuşmalarını yaptı onlarla. Baldıran zehrini içti, bacaklarından başlayan bir ağrı bir süre sonra tüm vücudunu sardı. Öleceğini, son saniyelerini yaşadığını anlamıştı ki ağzından ders niteliğindeki şu son sözleri döküldü:"Kriton, Asklepios'a bir horoz borcumuz var;ödemeyi unutma olur mu?" Sokrates'in son sözleri orada bulunan sıradan insanlar için çok tuhaf göründü tabiki. Onun ölümüne neden olan erdemliliğinden son anlarında da vazgeçmemişti. Başında dikilmiş, onun ölümünü seyreden herkes hüngür hüngür ağlıyordu ama o Asklepios'a olan borcunu düşünüyordu. İşte erdem bu demekti, işte dava buydu. Çok didaktik olan bu son cümleyi ettikten sonra canı çekildi. Sokrates böyle bir adamdı. Erdemi onun ölüm nedeni olmuştu. Dün tam da Sokrates'in durumunu anlatan bir cümle okudum,Nietzsche'den.Şöyle diyordu Nietzsche: gonderi/39683340 Aslında ben bu kitabı okuyalı uzun süre olmuştu. İnceleme yazmak da aklımda yoktu ancak Nietzsche'nin bu sözlerini okuduktan sonra erdem insanı Sokrates'e haksızlık yaptığımı fark ettim. İncelememi Nietzsche'ye borçluyum doğrusu. Şimdi biraz da Sokrates'in savunma konuşmasına değinelim. Toplumun ahlaki değerlerine baş kaldırmak ve halkı isyana teşvik etmek suçlarından dolayı mahkeme edilen Sokrates tüm bu asılsız suçlamaları red ediyor,kendisine dava açan Meletos, Anytos ve Lykon'un uğraşlarını boşa çıkarmak için büyük çaba sarf ediyor ve onları yeriyordu. Onların asılsız olan suçlamalarındaki tutarsızlıkları gözler önüne seriyor, kendini akladığını düşünüyor ve vicdani huzurunu sağlıyordu. Her şeye rağmen öleceğini, haklı olsa da idam edileceğini düşünmeden edemiyordu yine de. Çünkü o doğruları yanlış zamanda söylemiş, vakitsiz öten horoz durumuna düşmüştü. Vakitsiz öten horozun başının kesileceğini de biliyordu. Önce, kendisini insanlara hiçbir zaman bir bilgin olarak tanıtmadığını,bu özelliğini kendisinin de çok sonraları fark ettiğini söylemişti. Gerçekten de böyleydi bu. Arkadaşı Khairephon Delphoi'ye (Tanrı'nın ve sözcülerinin bulunduğu kent-o zamanki din anlayışında-) gitmiş ve Tanrı'ya:"Sokrates' ten daha bilge bir insan var mı?" diye sormuştu. Tanrı sözcüsü Python'da ona Sokrates'ten daha bilge biri olmadığını söylemişti. Sokrates bu durum karşısında çok şaşırmış, inanamamıştı. Yaşayan en bilge insan kendisi miydi? Kendisinden daha bilge olduğunu düşündüğü birkaç bilgenin kapısını çaldı. Tanrı'nın en bilge insan olarak neden kendisini seçtiğini şimdi daha iyi anlıyordu. Kendisinden daha bilge olduğunu düşündüğü tüm insanlar bilmediğini bilmiyordu. Kendisini biliyor sanıyorlardı. Oysa Sokrates bilmediğini biliyordu. Bu yüzden de artık emindi, en bilge kendisiydi. "Ben bilmediğimi biliyorum, oysa onlar bildiğini sanıyorlar;o halde ben daha bilgiliyim! " diyordu. Sokrates'in felsefesini tek bir cümleye indirecek olursak ortaya şu cümle çıkıyordu zaten:"Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir." Mesele bilmekte ya da bilmemekte değildi, mesele bilmediğini bilmekteydi. Daha sonra "Kendini bil!" diye seslendi Sokrates, insanlığa. Bu da başka bir büyük öğretiydi. İnsanın kendini bilmesi ne mühimdi. Zaten Sokrates de son anlarına kadar kendini bildiği için sağlamamış mıydı iç huzurunu? Kendini bilmek...Bugün tüm insanların en büyük sorunu kendini bilmemektir zaten. Bize "Sen kimsin?" diye bir soru yöneltildiğinde adımızı ve soyadımızı söyleyip kendimizi bildiğimizi sanıyoruz, işin tuhaf yönü şu ki soruyu soran da bu cevap karşısında tatmin oluyor, artık bizi bildiğini sanıyor. "Ben Tanrı'nın, devletin başına musallat ettiği bir at sineğiyim. Her gün her yerde sizi dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum. Erdemli ve namuslu yaşamanız için sizin peşinizi bırakmıyorum." diye devam ediyordu Sokrates savunmasına."Benim gibi birini bulamazsınız!" diye de ekliyordu. Herkes şahitti onun tüm faaliyetlerine ve tüm halk da kefil olabilirdi onun insani yönüne. Ancak bu durum çıkarlarına tersti. Karşılarında yok edilmesi gereken bir Sokrates vardı onların. Atina halkına, bir bilgeyi öldürmenin onlara tarih boyunca silinmeyecek bir leke bırakacağını söylüyordu. Kötü şöhret dışında bir kazançları olmadığı şu an da aşikar değil mi zaten? İdamı açıklandı ve artık her şey kesinleşmişti. Mahkemedekiler Sokrates'in çabasının boşa çıktığını düşünüyorlardı. "Herkes gitsin yoluna;ben ölmeye, siz de yaşamaya... Hangisi daha iyi? Bunu Tanrı'dan başkası bilemez." dedi, Sokrates. Sözlerini ve savunmasını bitiren cümle de bu oldu. Ve şu an günümüzde;baskı altında olmadan, objektif değerlendirmeler yapabilen biz insanlar oradan sağ olarak kurtulan insanın aslında kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Adı ve öğretileri felsefe kitaplarında ve insanlık tarihinde yazılı olan Sokrates'in idamına neden olan insanların tamamı tarihte bir kara leke olarak kalıyor ve oradan sağ çıkan tek insan Sokrates oluyordu.Sokrates yaşamaya hep devam etmişti, ölümsüzdü o. Sonuç böyleydi... İncelememe son noktayı koymadan önce tekrar söylemek istiyorum ki ben bugün burada faydalı bir inceleme yazmaya çalıştım ve ortaya bu çıktı. Kitabın, ehemmiyeti açısından kesinlikle okunması gerektiğini ve çok akıcı bir anlatı olduğunu üzerine basa basa belirtmek istiyorum. Buraya kadar okuyan gerçek okur dostlarıma teşekkür ediyorum. Umarım faydalı olabilmişimdir. (Salim)

Yüzlerle sayfalık kitaplar okudum bana katkısı 1 sayfa ölçümünde, onlarla sayfalık kitaplar okudum onun bana katkısı yüzlerle sayfa ölçümünde. Bu 64 sayfalık kitap da bahsettiğim o kitaplardan biri. Platon'un okuduğum ilk eseri Sokrates'in Savunması. Öğrencisi Platon tarafından kaleme alınan bir eser. Sokrates M.Ö. 400'lü yıllarda yaşamıştır. O dönemde Yunan şehrinin Tanrılarına inanmamak, yerine başka başka Tanrılar koymak ve bu şekilde gençliğe kötü örnek olmakla suçlanmıştır. Ölüme mahkum edilen Sokrates, ölmeden evvel açılan davada kendi savunmasını yapmış ve Platon o öldükten sonra bu eseri yayınlamış. Sokrates, ahlak felsefesinin temelini atmış bir filozoftur döneminde. Ve bu eserde bu anlamda ciddi bir kaynak niteliğindedir. İnsanın öncelikle kendini bilmesi kendini tanıması sonrasında da diğerlerini eleştirme hakkına sahip olmasını savunan Sokrates, çok fazla desteklediğim bu görüşü Tanrı ve kahinlere yönelttiği eleştiri oklarıyla temellendirmiştir. Batı düşünce hayatının mihenk taşlarından biri kabul edilen Sokrates, ömrü boyunca hiç kitap yazmamış, hayattayken de diyaloglarının, tartışmalarının, derslerinin hiçbirinin yazılmasına izin vermemiş. Bu nedenle Sokrates'in günümüze kadar gelmiş herhangi bir eseri mevcut değildir. Ölümünden sonra dünyaya kitap yerine, kendisini sevip saymış ve anlamış bir insanı, Platon'u, bırakıp gitmiş Sokrates. Vefalı öğrenci Platon, hocasının kendisine duyduğu güveni boşa çıkarmamış ve nerdeyse tüm eserlerinde Sokrates'i konuşturmuş, bizi Sokrates'le ve onun düşünce dünyasıyla tanıştırmış; fakat eserlerinde Sokrates'in savunduğu düşüncelerin ne kadarı Sokrates'in, ne kadarı Platon’undur bilmek olanaksızdır. Kitap üç bölümden oluşuyor. Dar kafaların mahkum ettiği Sokrates'in ölüm karşısındaki tutumu ve ölüme bakışı anlatılıyor. İlk bölümde gençlerin ahlakını bozma ve tanrılara inanmama, yeni tanrılar türetme suçlamalarının ne kadar yersiz ve saçma olduğunu yaşamından kesitler, örnekler vererek ispata çalışıyor. İkinci bölüme geçince, Sokrates'in jüri ve yargıçlar tarafından suçlu bulunduğunu ve bir ceza seçmeye zorlandığı anlaşılıyor. Ve son bölümde Sokrates'in verilen ölüm cezasına karşı tepkisini görüyoruz. Kendini kurtarmak için bile olsa düşüncelerinden vazgeçmeyen, baldıran zehirini şarap içer gibi içen bu büyük düşünür, deha için, iyi okumalar. (Vahid Mammadov)

Teşekkürler.: Kitap hakkındaki yorumlarıma geçmeden önce kendime kızdığım bir konu hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Kitap okuma alışkanlığı olmayan, bu yaşına kadar oturup kendi isteğiyle kitap okumayan bir insandım. Sahi ne büyük aptallık yapmışım. Her şeyi bildiğimi yaşıtlarımın bana göre cahil olduğumu düşünerek en büyük cahilliği yapmışım da haberim yok. Sahi ne zaman kurtulacağım bu cahillikten sanırım bunun cevabını Sokrates ile buldum, hiçbir zaman. ‘’ Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.’’ diyor üstat. Böylesine bilgili böylesine ince düşünen bir adam şaşırılacak bir şey doğrusu. Artık değişiyorum düşüncelerim hareketlerim yaşam tarzım kısaca her şeyim. Beni bir kitabıyla böylesine içten etkileyen bir adamı yakından tanıyabilseydim kim bilir belki aynı devirde yaşayabilseydim Platon gibi bende öğrencisi olur muydum? Sanmıyorum. Bu kitap ve felsefeyi gerçekten anlamaya çalışmak bana çok şey kattı. Artık ara ara kendi savunmamı vereceğim gerçek kendime. Ancak böyle düzeltebilirim her şeyi. Sokrates’ten öğrendiğim şeylerden birisi de konuşarak soru sorarak bir şeyin doğruluğunu ve yanlışlığını ispat edebilmesi. Kendi kendime bir konu hakkında tamamiyle dürüst ve doğru bir şekilde bunu uyguladığım zaman neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verebilirim artık. Ama yalan yok kendi benliğimi de kandıracak değilim herhalde. Size bir şey itiraf edeyim, yıllardır kendimi kaldırıyorum. Kendimi kandırdığımı her defasında bile bile tekrar kandırıyorum. Ama gerçek ben kendimi kandırdığımı anında biliyor. İlk zamanlar cevap veriyordu alıkoymaya çalışıyordu beni bu durumdan. Zamanla oda köreliyor gibi. Güveni kalmadı bana. Ama her şeyi düzelteceğim. Tekrardan gerçek benliğimle ve felsefeyle yeniden doğacağım. Sokrates kendi savunmasını verirken aslında benim kendimle olan davamı görmeye ve kendime bir dur dememe de vesile oldu. NE BÜYÜK BİR ADAMSIN SEN. (Serdar)

Kitabın Yazarı Platon Kimdir?

Antik/klasik Yunan Filozofu, Matematikçi, Felsefi Diyaloglar Yazarı ve Batı Dünyasındaki İlk Yüksek Öğretim Kurumu Olan Atina Akademisinin Kurucusu

Eski Yunan filozofu (Atina İ.Ö. 428-ay.y.İ.Ö. 348/347). Soylu bir ailenin oğlu olan Eflatun (ya da Platon), parlak bir Öğrenim görerek, sanatın her dalında kendini gösterdi (çok genç yaşta şiirler, trajediler yazdı); Kratilos'tan bilim dersleri aldı. Sokrates'le tanışınca (İ.Ö. 407) felsefeye yönelip, gerek beden, gerek kafa yapısı bakımından siyasete yatkın olmadığından, o karışık yıllarda siyasetten uzak kaldı. Demokrasiyi küçümserken, Otuzlar Meclisi'yle iktidara gelen dostlarının yönetimini daha da beter buldu. Sokrates'in Ölümünden sonra Megara'da Eukleides'in yanına çekildi; sonra yolculuklar yaparak Kyrene'de matematikçi Theodoros'la tanıştı. Mısır'a bir yolculuk yapıp, İtalya'ya giderek Tarento ve Lokroi'deki pyhthagorasçı çevrelerle ilişki kurdu. İ.Ö. 388'e doğru Dionysos'un kaynı Dion tarafından, Syrasos'u oek etkileyemedi. Atina'ya dönerek, Akademi Gymnasionu'nda Yunanistan'ın dört bir yanından gelen Öğrencilere ders verdi. İ.Ö. 367 ve İ.Ö. 361'de iki kez daha Sicilya'ya gittiyse de, Genç Dionysos'u da etkilemeyi başaramadı ve felsefe ile tiranlığı bağdaştırmaktan vazgeçti. Atina'ya dönüp, Akademi'de ders vermeyi sürdürerek, söylentiye göre bir şölen sırasında öldürüldü.

Eflatun'un bütün yapıtları günümüze kalmıştır: Felsefe ve felsefeyle bağlantılı konularda yazılmış 26 diyalog. Karşılıklı konuşmalar biçiminde yazıldıkları için bunlara "diyalog" denirse de, tümünü diyalog diye adlandırmak belki doğru olmaz; çünkü, sözgelimi Sokrates'in mahkemede yaptığı konuşmayı içeren Savunma ve daha birkaç yapıtı, temelde monologdur. Gene de, tarihsel kişilere dayansın ya da dayanmasın, bütün yapıtlarını kişilerin ağzından yapılan konuşmalar biçiminde yazdığı için, tümü bu anlamda tiyatrovaridir. Birkaçı dışında, diyalogların tümünde, Sokrates odak kişidir.

Platon Kitapları - Eserleri

  • Devlet
  • Sokrates'in Savunması
  • Phaidon
  • Diyaloglar 2
  • Şölen - Dostluk
  • Gorgias

  • Lysis
  • Hipparkhos Kleitophon Rakipler
  • Protagoras
  • Diyaloglar
  • Devlet Adamı
  • Mektuplar
  • Philebos

  • Meneksenos
  • Euthyphron
  • Kriton
  • Yasalar
  • Timaios
  • Ion
  • Menon

  • Sofist
  • Minos
  • Lakhes
  • Kritias
  • Alkibiades I-II
  • Parmenides
  • Theaitetos

  • Küçük Hippias
  • VII. Mektup, Dion
  • Seçmeler
  • Kratylos
  • Büyük Hippias - Theages
  • Euthydemos - Parmenides
  • İkinci Alkibiades

  • Kharmides
  • Epinomis
  • Phaidros
  • Devlet III-IV
  • Siyaset ve Retorik
  • Kleitophon veya Felsefeye Davet
  • Parmenides

  • Devlet

Platon Alıntıları - Sözleri

  • Tanrı sıradan bir kişiyi bile şair yapacak kadar bilge bir şairdir. O ana dek şiirden yana nasipsiz bile olsa aşk'ın dokunduğu herkes şair oluverir bir anda. (Şölen - Dostluk)
  • Kurtlar kuzuları nasıl severse Aşıklar da sevgililerini öyle sever. (Phaidros)
  • sözü özüne uymayan biri beni sıkar; söyledikleri ne kadar güzel olursa, o kadar sıkar. o zaman da beni söze düşman görürler. (Lakhes)
  • "Antropos* ismi sadece yakınındaki canlıları görebilen, gördüğünden farklı bir şey düşünemeyen hayvanların ifade ettiğinden farklı bir anlam ifade eder." *İnsan (Kratylos)
  • “Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız. Onun için, size, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm.” (Sokrates'in Savunması)
  • Evet birleştiren şey sevinç ve acı ortoklığı değil midir? (Seçmeler)

  • Ruha ait şeylere bakalım; bunlar ölçülülük, doğruluk, cesaret, kolay öğrenme, zihinde tutma, iyi yüreklilik ve daha başka benzer şeyler... (Menon)
  • Ya sen adaletin ne olduğunu bilmiyorsun ya da onu benimle paylaşmak istemiyorsun (Kleitophon veya Felsefeye Davet)
  • O halde, sence, söz, söylenen; görüş, görülen; işitiş, işitilen şey midir? Yoksa, söz başka, söylenen şeyler başka; görüş başka, görülen şeyler başka; işitiş başka, işitilen şeyler başka mıdır? (Minos)
  • Eğer bir resme gereğinden fazla yaklaşırsan resimden hiçbir şey anlayamazsın. (Theaitetos)
  • Devletler yeniden düzenlenmedikçe, kanunların daha iyi bir hale getirilmelerine imkân yoktur. (Mektuplar)
  • “İnsanlara tanrılardan söz ederken onları tatmin etmek, gerçekten biz ölümlülere, ölümlülerden söz etmekten daha kolay gibi görünüyor. Çünkü dinleyenlerin, kendilerine bu kadar yabancı olan meseleler üzerinde görgüsüz ve kara cahil olmaları, bu konuda söz söylemek isteyenlerin işini pek kolaylaştırır; zaten tanrılar hakkındaki bütün bilgimizin de ne olduğu belli.” (Kritias)
  • YABANCI: Sanırım henüz aşk avına dikkat etmedin. THEAİTETOS: Dikkat etseydim ne olurdu? YABANCI: Bu avın hediye olmadan yürümediğini görürdün. (Sofist)

  • "İyi şeyler istiyorum ancak farkına varmadan tanrılardan kötü bir şey istememek çok zorlu bir iş." (Alkibiades I-II)
  • Dilde yapılacak yanlışlık, sadece dile değil aynı zamanda ruha da kötü etki eder. (Phaidon)
  • Oysa, çoğunlukla, doğa ve yasalar birbirine kar­şıttır. Bu nedenle, insan utanıp düşündüğünü söylemekten çekinirse, sözleri birbirini tutmaz olur. (Diyaloglar 2)
  • gevezelik ciddi araştırmaların eğlencesi olur. (Philebos)
  • “Önemli olan yaşamak değil, iyi yaşamaktır.'' (Kriton)
  • _O halde aldanmıyorsam, kötülük kalmadığı zaman bile dostluk vardır. _Vardır. _Dostluğun sebebi gerçekten kötülük olsaydı dostluğun da ortadan kalkması gerekirdi: çünkü sebep yok olunca sonucu da yok olur. (Lysis)
  • Seyircilere dikkat etmeliyim çünkü onları ağlatırsam alacağım para beni güldürür, onları güldürürsem alacağım para beni ağlatır. (Ion)

Yorum Yaz