diorex
sampiyon

“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” - Murat Bardakçı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” kimin eseri? “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” kitabının yazarı kimdir? “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” konusu ve anafikri nedir? “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” kitabı ne anlatıyor? “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” PDF indirme linki var mı? “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” kitabının yazarı Murat Bardakçı kimdir? İşte “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.06.2022 00:00
“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” - Murat Bardakçı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Murat Bardakçı

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786254052316

Sayfa Sayısı: 272

“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Tatlîk etmek”, “boşamak”; “tatlîk ettim” de “boşadım” demektir…

Türkiye’de Medenî Kanunun bulunmadığı devirlerde yürürlükte olan fıkıh temelli uygulamaya göre; koca, karısını bir talâkname, yani boş kâğıdı yazarak boşayabilir ve evlilik birkaç kelimeden ibaret bu boş kâğıdı ile son bulurdu… Kitabın ismi; İslâm fıkhının kocaya tanıdığı boşama hakkını kullanan Mustafa Kemal Paşa’nın eşi Lâtife Hanım’a 5 Ağustos 1925’te gönderdiği talâknamedeki kendi ifadeleridir ve 2 sene 6 ay 8 gün, yani sadece 920 gün devam edebilen evlilikleri, bu talâkname ile son bulmuştur…

Evliliklerinin seyri ve boşanmalarının sebebi hakkında doksan küsur seneden buyana çok şey yazılıp söylendi, çeşit çeşit tahminlerde bulunuldu, ortaya türlü türlü iddialar atıldı ama bunların hemen tamamı kulaktan kulağa fısıldanan ve doğru olup olmadıklarının belirlenmesine imkân bulunmayan söylentilerden, hattâ tarafların hem özel hayatlarına, hem de kişiliklerine tecavüz mahiyetindeki dedikodulardan ibaret kaldı.

Bu kitap, Mustafa Kemal Paşa ile Lâtife Hanım’ın boşanmaları hakkında başta Cumhurbaşkanlığı Arşivi olmak üzere diğer resmî arşivlerde bulunan yayınlanmamış belgelere dayanılarak yapılmış ilk yayındır ve Paşa’nın hayatının şimdiye kadar meçhul kalmış bir dönemi bu yayınla aydınlığa kavuşmaktadır.

“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” Alıntıları - Sözleri

  • "Büyük Gazi! Yaşa.. Varol! Canınla, başınla sevdiğin Türk Milleti, senin dinmek bilmeyen menba-ı dehandan kana kana içsin. Sensizliği kimsecik tatmasın. Fecidir... " latife hanım/1925
  • Benim mini mini kalbim bir mâbbettir. Orada bir ışık yanar. Ona Mustafa Kemal aşkı derler.
  • Değil mi büyük reisim? İnsanlar ölür... Râbıtalar zâhiren kırılır... Fakat yüksek hisler... Eserler... Mezarlarda değil... Kalplerde yaşarlar. Onlar ebedîdir.
  • Evet... Zafer sana âşıktır, büyük adam!
  • Güneşin daimî ziyasi altında yaşayanlar, medîd(uzun) bir karanlığın ne müthiş bir uçurum olduğunuz bilmezler...
  • Gözlerinizi ağlamak için değil.... “Gözlerinizi ağlamak için değil, görmek için kullanınız”
  • Ve işte bazen pek mesut günler yaşatanlar aksini hissettirmeden mütelezziz olurlar.
  • Âsi-Yozgat, bugün Ankara’nın ilçesi olan Elmadağ’ın bir bölümünün o zamanki ismidir. Mustafa Kemal Paşa ile Lâtife Hanım’m boşanmaları hakkında bugüne kadar yapılan yayınlarda Hasan Rıza Bey’in sözünü ettiği Âsi-Yozgat’ın Yozgat şehri olduğu zannedilmiş ve Paşa’nın Lâtife Hanım’ın Çankaya’yı terkettiği haberini Yozgat’ta beklediği söylenmiştir.
  • Zira güneşin daimî ziyası altında yaşayanlar, medîd bir karanlığın ne müthiş bir uçurum olduğunu bilemezler...
  • Törende nikâhlanacaklar bulunmazdı o zamanki usule göre nikâhı her yerde mahallin kadısı veya onun izniyle mahalle imamları kıyardı. Törende nikâhlanacaklar bulunmazdı; onların yerine seçtikleri vekiller ile şahitler bulunurdu. Atatürk ve Lâtife Hanım vekil tayinine lüzum görmemişler, bir yenilik olmak üzere törende bizzat hazır bulunmayı tercih etmişlerdi.
  • Atatürk, beraber yaşadıkları müddetçe refikasına daima muhabbet ve hürmet göstermiştir; kendisini hiçbir suretle rencide etmemek için büyük gayretler de sarfettiği muhakkaktır. Fakat, bilindiği gibi O, şahsî hayatında ne durumda ve nasıl olursa olsun, bir kayıt altına girecek adam değildi; yaradılışı buna mani idi, bu itibarla evlendikten sonra da, alıştığı tarzda yaşamaya devam etmişti.
  • İzmir’in gülünü kokladın mı? Ama ikinci mısraı okuyamadı, tam “İzmir’in gülü” demişti ki, Mustafa Kemal elini şiddetle masaya vurdu; hanende ve saz heyeti sustular, salonu sessizlik bürüdü... Paşa “Çocuk, sen hiç İzmir’in gülünü kokladın mı” diye sordu... Cevdet Hoca korka korka “Hayır Paşam” cevabını verdi... Mustafa Kemal Paşa sustu, gözleri birkaç saniyeliğine uzaklara daldı, sonra “Bu şarkıyı okuma!” dedi...
  • Büyük Gazi! Yaşa... Varol! Canınla, başınla sevdiğin Türk Milleti, senin dinmek bilmeyen menba-ı dehandan kana kana içsin. Mefkuren iliklerine kadar işlesin, tamamen onun olsun.
  • zira güneşin daimî ziyası altında yaşayanlar, medîd (uzun) bir karanlığın ne müthiş bir uçurum olduğunu bilemezler..
  • İnsanlar ölür... Râbıtalar zâhiren kırılır..Fakat yüksek hisler... Eserler.. mezarlarda değil.. Kalplerde yaşarlar onlar ebedidir.

“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sizi Serbest Bırakmayı Muvafik Bularak Tatlik Ettim!: Murat Bardakçı'nın, "Sizi Serbest Bırakmayı Muvafik Bularak Tatlik Ettim! " adlı kitabı, Atatürk'ün boşanmasının belgeli öyküsüdür. Bu konuyu uzun uzadıya ya da kişiler üzerinden veya onların ağzından hareket ederek bir kurgu ile roman formunda anlatmıyor. Öyle bir amacı da yok. Bazı bilinenler ile bilinmeyenlerin belgeli dökümünü sunuyor. Yıllardır doğru ve yanlışların iç içe geçtiği durumu, birinci el kaynaklardan yararlanarak aydınlatmaya çalışıyor. Bu konu üzerine çokça kitap yazıldı. Ben de 1990'ların başında bazı kitaplar okumuştum. Tabii bu özel hayat olduğu için çok üzerinde durduğum ve derinliğine inmeyi de merak ettiğim şey değildi. Murat Bardakçı'nın ifade ettiği bazı hususlar, bugünkü zaman içinde de geçerliliğini korumakta. Bu evliliğin bitme sebebi ise art niyetle bakmazsak, açıkça ortaya çıkabiliyor. Murat Bardakçı, bilinen ama görünmeyen bazı konuları belgelerle açıklamaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı ve diğer arşivlerden yararlanarak, yaşanmışlıkları, arşivlerin tozlu raflarından çıkartarak, "belgeleri" herkese sunuyor. Lakin sadece belgeler de yok. Yine yayımlanmış bazı hatıratlardan da faydalanmış. Kitabın birinci kısmı Bardakçı'nın anlatımını içerirken, diğer kısımlar ise o anlatımların belgelerini ihtiva etmektedir. Bu kısım kitabın çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bu kitap belki de milat olacak. Artık buradan hareketle bu konuyla ilgili yeni kitaplar da yazılabilir. O telgraf ve mektuplar, bilinenin görünmeyen yüzünü sahneye çıkartıyor. Kitap belgeleri ortaya çıkartıp tarihçilere kılavuzluk sağlıyor. O yüzden bu kitap niçin 'roman formunda yazılmamış' diye bir sitemde bulunulmasın. Ya da "ben de evliliğin arka planının derinliğine ışık tutacak sanmıştım ama hep belgeleri doldurmuş, ben şimdi belge mi okuyacağım" diye de düşünülmesin. Çünkü bu kitap, o yaşanmışlıkların gün yüzüne çıkmamış, şimdi belge olarak gözüken, o samimi düşüncelerin kağıda dökülmüş halini içeriyor. Bu kitabı da tarih kitaplarını okumayı sevenlere öneririm. Lakin, yukarıda belirttiğim gibi, Atatürk'ün evliliği, öncesiyle sonrasıyla roman formunda yazılmamış. Belgeler ve onların üzerinden bazı noktaların aydınlatılması sağlanıyor. Kitap için not: (Söz meclisten dışarı) Aşağıda ifade etmeye çalıştığım durum, tamamen benim düşüncelerim olup keşke o şekilde olsaydı çok daha güzel olurdu şeklindedir. Ben, beyaz kağıda basılmış bir kitabı kitap formunda görmüyorum. Yayınevi de daha iyi ve özel diye beyaz kağıda basmış olabilir. Yine özellikle, 'iş, ekonomi' kategorisindeki kitaplarını genelde 'beyaz kağıda' basıyor. Lakin, itiraz ettiğim nokta ise şu: Farklı renklerde kitaplar basılabilir. Fakat, fotokopi kağıdı diye tarif ettiğimiz beyaz kağıdın kitap olarak karşıma çıkması çok da hoş olmuyor. Örneğin, ders kitapları pahalı olduğu için, üniversite çevrelerinde bulunan kırtasiyelerde fotokopi ile bu kitaplar çoğaltılır ve bir kapakla birleştirilir. Bunlar alınır. Çünkü ucuz olduğu için ve o kitabın aynısı olduğu için. Genelde beyaz kağıda basılı olur. Bu kitapta bana, fotokopi yoluyla çoğaltılmış gibi geliyor. Ben böyle düşünüyorum. Yazmayacaktım, söylemeyecektim lakin en son bu kitapla da karşılaşınca yazma gereği hissettim. Beyaz kağıda basılı bir kitap, içeriği ne olursa olsun; yazarı kim olursa olsun kitap formundan çıkıp fotokopi ile çoğaltılmış ve sonra birleştirilmiş gibi geliyor. İçindeki bilgiler ne kadar önemli olursa olsun, o 'kitap kağıdının' verdiği samimiyeti, sıcaklığı ve ruhu vermiyor. Mezar taşı gibi sessiz, soğuk ve ruhsuzdur. O yüzden kitap için tercih edilmemesi gereken bir kağıt türüdür. Hatta ben tamamen yasaklarım. Zarf da önemli mazrufta önemli. Örneğin yazı tipleri (fontlar) de önemli. Öyle yazı tipleri var ki, kitabı okuyacağınıza pişman ediyor. (Bu konuda yazılmış bir kitap da bulunuyor.) Beyaz kağıda basılmış bir kitap aynen fotokopi kağıtlarının üst üste dizilmesi ve bir kapakla birleştirilmesi gibi duruyor. Daha parlak gözükebilir, lakin kitap kağıdı tabir edilen bir kağıda baskı ile beyaz kağıda baskılı bir kitabı şöyle bir karıştırdığınızda, beyaz kağıt önce hoş gelse de sonra ruhsuzluğu etrafa yayılır. Çünkü; soğukluk, donukluk ağır basıyor. Lakin diğer tür ise bir sevecenlik, yakınlık, hoşluk, sıcaklık hissi uyandırıyor. Belki birileri sevebilir, sorun değil. Lakin ben sevemedim. Bu kısım bu kitapla ilgili değil. Yanlış anlaşılmasın. Sadece kitapta kullanılan kağıtla ilgili. Örneğin, kitabın kapağında kullanılan arka fon renk, kitabın sayfaları için de geçerli olsaydı çok daha güzel olurdu. Bu benim kendi düşüncelerimdir, ben böyle bakıyorum. Ezcümle: Bu kitabı 10 - 11 Mart 2021 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 12 Mart 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. Tavsiye ederim. (S. Ali)

Tatlik ettim fıkıh temelli uygulamaya göre boşadım demek. Bilinmeyen bir dönemi çok değişik resmî yazışmalarla anlatmış Murat Bardakçı. Hep merak etmişimdir neden yalnız kaldı diye ? Siz de merak ediyorsanız okuyun lütfen . Bu sadece bir evliliği değil siyasette ailenin getirdiği yükü de anlatmış oluyor ayrıca. İlginç gelen Fikriye Hanımın kardeşler arasında diye bir hitabı var bir telgrafında . Bu kitaptan sonra ‘’ Beni iki kadın çok sevdi ‘’ Oğuz Akay okumaya başlıyorum... (GÜLÇİN TÜRKMEN SARIYILDIZ)

Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’ın boşanmalarının belgeli öyküsü: Murat Bardakçı : Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’ın boşanmalarının belgeli öyküsü Bu kitap, Mustafa Kemal Atatürk ile Latife Hanım’ın boşanmaları hakkında başta Cumhurbaşkanlığı arşivi ve diğer resmi arşivlerde bulunan yayınlanmamış belgelere dayanılarak hazırlanmıştır. Murat Bardakçı çok önemli belgelere ulaşmış. Türkiye'de en ciddi yayınları yapan isimlerin başında geliyor Bardakçı. 19 Mayıs'ı konu edinen kitabında da, Yıkılış ve Kuruluş adlı kitabında da, İttihatçının Sandığı adlı kitabında da, Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü adlı kitabında da resmi evrakları kullandı. Murat Bardakçı bu kitabında bir çok yanlış bilginin düzeltilmesine katkı sunacak. Herkesin kitaplığında bulunması gereken bir kitap. (Hasan Çelik)

“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” PDF indirme linki var mı?

Murat Bardakçı - “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!” PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Murat Bardakçı Kimdir?

Murat Gökhan Bardakçı, 1955 yılında İstanbul'da doğdu, ekonomi öğrenimi gördü.

Musikiye Dr. Selahattin Tanur'la tanbur ve eser meşkederek başlayan Murat Bardakçı, Tanur'dan "icazet" aldı, Ekrem Karadeniz'le teori, teori tarihi ve ses sistemi üzerine çalıştı, Fahire Fersan ve Vecdi Seyhun'dan yararlandı, ilgi alanını daha sonra musiki tarihine yöneltti. Abdülbaki Gölpınarlı'dan şarkiyat kaynakları ve metodolojisi alanlarında büyük ölçüde faydalandı, bu arada Türk ve İslam Müziği'nin tarihiyle ilgili kitap, belge, fotoğraf, film ve ses kaydı gibi arşiv malzemesi topladı, geniş bir nota kolleksiyonu oluşturdu. 

Murat Bardakçı Kitapları - Eserleri

  • Enver
  • Şahbaba
  • Son Osmanlılar
  • Osmanlı'da Seks
  • Neslişah
  • Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü
  • İttihadçı'nın Sandığı
  • Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi
  • Naciyem Ruhum Efendim
  • “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!”
  • Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs
  • Safiye
  • Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü
  • Yıkılış ve Kuruluş
  • Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları
  • Üçüncü Selim Devrine Ait Bir Bostancıbaşı Defteri
  • Fener Beyleri’ne Türk Şarkıları
  • Atatürk’ün Mutfağı
  • Şahbaba
  • Ahmed Oğlu Şükrullah
  • 25 Yıla 25 Besteci
  • Girit Oyunu Ve Kıbrıs

Murat Bardakçı Alıntıları - Sözleri

  • Şevket Efendi, bir trafik kazasında iki kişinin ölümüne sebep olduğu için daha önce Halife Abdülmecid Efendi tarafından Osmanlı tarihinde örneği görülmemiş bir uygulamaya tâbi tutulmuş ve hanedandan ihraç edilmiştir. (Son Osmanlılar)
  • Vahideddin'in şehzadelik yıllarını bilenler, onun ağabeyi Abdülhamid'le yakınlığının saraya mensup hemen herkesi kıskandırdığını söylerler. (Şahbaba)
  • Huzura çıktım. Zât-ı şâhane Edirne’nin terkolunmaması arzusunu izhar etti ve Kamil paşa ile kabinesini pek ziyade çekiştirdi. (Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü)
  • Seneler ve belki asırlar geçecek fakat Osmanlı milletine can veren Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti daima pâyidar, daima müttehîd, daima bir olacaktır kandaşlarımız! (İttihadçı'nın Sandığı)
  • Gözlerinizi ağlamak için değil.... “Gözlerinizi ağlamak için değil, görmek için kullanınız” (“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!”)
  • Âh! Yine seni üzdüm, uzun yazdım. Fakat affet, sana da derdimi dökmezsem kime dert yanayım? (Naciyem Ruhum Efendim)
  • ... Ah Enver! Ah! Bu kış seferini ta'cil etmek, sonra da bu parlak taarruzda 9. Kolordu'yu dörtnala kaldırmakla yüz bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin. Hafız Hakkı Paşa (3 Kanuni Sani 1915) (Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü)
  • - Ay balam, bu gemi hara (nereye) gider ? + Hansı (hangisi)? - Köprüden indi (şimdi) kalkan bu parahod (gemi). O baktı, baktı sonra karar verdi: + Krasnovodska gider... Ona bir 'Sağol balam' diye teşekkür ettikten sonra denizin kenarına yaklaşarak mazot dumanları salıvererek manevra yapan gemiyi seyrettim. (Enver)
  • "Seni öper, sever, kucaklar, bu mevcudiyet-i maddiyemle, aşk ve iştiyakımla sarılarak canını yakar, Hüdâ'nın birliğine yavrularımla beraber emanet ederim rûhum efendiciğim. Karaağaca çakımla ismini yazdım." (Enver)
  • Rusya Devleti'nin tecavüzât-ı muhtemelesine karşı Almanya Devleti ile tedafüî bir ittifak akdine Sadrazam ve Hariciye Nâzırı Mehmed Said Paşa me'zundur. 18 Temmuz 1330 (31 Temmuz 1914) Mehmed Reşad (Yıkılış ve Kuruluş)
  • Bizler için "hacı-hoca takımıyla birleşip ihtilal yapacaklar" bile dendi. Söğüt'ten elde kılıçla çıkıp Viyana'ya kadar gidenlerin torunuyduk. Türkiyen'in fenalığını nasıl düşünürdük? ama memlekete 600 sene hizmet ettikten sonra, bir gecede kovulduk. Diş değiştirirken kovuldum, saçlarıma ak düştüğünde dönebildim. Fakat emin olun, birimizin aklından bile, bir gün kötü şey geçmedi. Mustafa Kemal'in muvaffakiyetlerini işittikçe sevinir, "Türkiye iyiye gidiyor" derdik. (Son Osmanlılar)
  • Bennet, hatıralarında Samsun için verdiği vizelerden şöyle bahsedecekti: "... Günün birinde, fark etmeden kaderin vasıtası oldum. 15 Mayıs'ta Yunan kuvvetleri İzmir'e çıkmış ve beklenmedik direnişle karşılamıştık. Sultan, başında Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa'nın bulunduğu bir heyetin Türk ordusunun ihtilâfın dışında kalmasını sağlamak maksadıyla gönderilmesi konusunda müttefiklerin Yüksek Komiserleri ile anlaşmaya varmıştı. 22.doğum günümde garip bir rastlantı olarak bir Türk subayı odama geldi ve Mustafa Kemal Paşa ile maiyetindekiler için vize istedi. Listeyi okuyunca Türk Ordusu'nun en faal 35 generaliyle albayının isimlerinin yazılı olduğunu gördüm. Vizeleri vermek istemedim. Binbaşı Van M., her zaman olduğu gibi özel işler için dışarıdaydı. Listeyi karargaha götürüp talimat istemeyi kararlaştırdım.Görevli subaya 'Bu liste bende barışçıdan ziyade savaşçı bir heyet intibaı uyandırıyor' dedim. Yüksek Komisyon'a danışılacağını söyleyip beklememi istediler. Yaklaşık bir saat sonra çağırıldım ve gidip vizeleri verme talimatı aldım. Bana 'Mustafa Kemal Paşa, Sultan'ın güvenine tam olarak sahiptir'dendi. (Yıkılış ve Kuruluş)
  • Sizden ayrılış, ruhumun bedenimden ayrılmasından daha dehşetli oldu. (6 Aralık 1914, Naciye Sultana mektubundan) (Enver)
  • Ailenin reisi Faik Bey servetini halde, Rus ve Alman paralarına çevirmiş, her şeyini Avrupa bankalarına transfer etmişti. Almanya’nın savaşta yenilip iflas etmesi ve Rusya’da patlayan 1917 Ekim Devrimi her iki parayı da pula çevirmiş, eski mabeyincinin muazzam serveti kül oluvermişti. İşte Refik-Fahire çiftinin bir zamanlar aristokrat aile gelenekleri icabı başlattıkları musikiyi sonradan meslek edinmelerinin sebebi de, bu geçim derdidir. Sefalet çekmemiş ama, hiç bir zaman da müreffeh bir hayat sürmemişlerdir. “Kış yaklaşıyor, kömürümüzü hala alamadık..” “Hamdolsun tig-ü teber, şâh-ı levendâz” (Mali vaziyeti bozuk, meteliksiz) (Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları)
  • " Zaferler ne kadar bizim ise, mağlubiyetler de aynı şekilde bizimdir ve o mağlubiyete sebebiyet veren hataların tekrar edilmemesi için bilinmeleri, hatırlanmaları şarttır." (Enver)
  • 1920 sonbaharında Meclis kürsüsünde artık başka Mustafa Kemal vardır ve bu Mustafa Kemal birkaç ay önce, 24 Nisan günü aynı kürsüde padişahtan bahsederken "ecdad-ı kiramımızın bize en kıymetli yadigârı" diyen, İstanbul'un aldığı kararların işgal baskısından kaynaklandığını anlatan ve "....Ben, şahsen hiçbir şey düşünmem. Zat-ı Şahane'nin ağzından işitsem, bunun icbar ve tazyik altında olduğuna hukmederim" ifadelerini kullanan Mustafa Kemal'den çok başkadır. (Şahbaba)
  • Devlet solcularla beraber sağcıları, milliyetçileri, dindarları, dinsizleri ve toplumda öne çıkmış kim varsa hemen hepsini “acaba rejimin aleyhinde bir iş çeviriyorlar mı?” Paranoyası yüzünden devamlı olarak izlemiştir… (Safiye)
  • Ben, Mustafa Kemal'e her zaman saygı duydum. Harpten yenik çıkan devleti kurtarabilecek tek kişi, Mustafa Kemal idi. (Son Osmanlılar)
  • Ve Hazreti Ali -Radiyallahu anh- buyurdular ki, "Cimada itidal (ilişkide ölçülü olma) topuklara ilik ve gözlere nur ve bedenlere kuvvettir". (Osmanlı'da Seks)
  • (Kitabın 18’inci sayfasında Refik Beyin 1919’da girdiği ve en yüksek Booth aldığı, Mızıka-i Hümayun’a giriş imtihanından sorulara bir göz attıktan sonra...) Bu imtihanın, bugünkü resmi musiki kuruluşlarında yapılanlarla mukayesesini veya bu seviyede yapılacak bir başka imtihanda, günümüz üstatlarının ne derece başarılı olacakları hususunu bir yana bırakalım... Asıl mesele, günümüz musikisinin, artık değil bu imtihana girebilecek öğrencinin, bu soruları sorabilecek bir imtihan heyetinde yer almaya layık tek bir hocanın bile bulunmadığı bir hale gelmiş olmasıdır. (Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları)

Yorum Yaz