Sınıf - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Sınıf kimin eseri? Sınıf kitabının yazarı kimdir? Sınıf konusu ve anafikri nedir? Sınıf kitabı ne anlatıyor? Sınıf kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Sınıf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Rıfat Ilgaz

Yayın Evi: Çınar Yayınları

İSBN: 9789753480093

Sayfa Sayısı: 96

Sınıf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Rıfat Ilgaz'ın "Yarenlik"ten sonra yayımlanan ikinci şiir kitabı "Sınıf" yeniden okurlarıyla buluşuyor. İlk basımı 1944 yılında yapılan "Sınıf"ta 19 şiir bulunuyor. Rıfat Ilgaz'ın yaşadığı çağın tanığı olduğunun göstergesi olan şiirler, dönemin iktidarının da ilgisini çekmekte gecikmemiştir. "Sınıf" kısa sürede toplatılır. 6 ay hapse mahkum edilen Ilgaz öğretmenlikten de uzaklaştırılır.

Çocuklarım

Yoklama defterinden öğrenmedim sizi,

benim haylaz çocuklarım!

Sınıfın en devamsızını

bir sinema dönüşü tanıdım,

koltuğunda satılmamış gazeteler...

Dumanlı bir salonda

kendime göre karşılarken akşamı,

nane şekeri uzattı en tembeliniz...

Götürmek istedi küfesinde

elimdeki ıspanak demetini

en dalgını sınıfın!

İsterken adam olmanızı

çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun

palto, ayakkabı yüzünden.

(...)

(Tanıtım Bülteninden)

Sınıf Alıntıları - Sözleri

  • Gidenler gelenlerle yolladığımız selamlar da olmasa çoktan yitirirdik izimizi.
  • Maaşı yüksek, çıkarı yolunda, uygun bir iş bulup kendine vazgeçiver şu hocalıktan. (..) Kahrını ne çekmeli bu mesleğin, cahil mi kalırmış çekilirsen memleketin çocukları?
  • "Yorgana göre uzatmaktan ayağımızı Kötürüm olmak işten değil."
  • Biliriz açmasını kesenin ağzını yerine göre, hesapla kitapla işimiz yok. Nasıl olsa kurtulmuyor iki ayağımız bir pabuçtan. Yorgana göre uzatmaktan ayağımızı kötürüm olmak işten değil.
  • Bütün kış, sabah uykusunun ve bir bardak ıhlamurun hasreti çekilir. Bizim gayretimiz getirir de yazı tadını başkaları çıkarır...
  • Bütün zorumuz boğazdan, hasretiz bol sirkeli salataya henüz girmedi mutfağımızdan içeri A yşekadın ... Dilimiz bağlı geçiyoruz manavların önünden, ne karpuzun turfandası bizim , ne üzümün.
  • Benim bilgili, becerikli çocuğum , kalktığın zaman tahtaya yüzünün kızarması neden? Ayağında sağlamca bir pabuç sırtında bir ceket yok diye mi? Ne var bunda sıkılacak, utanmak bize düşer çocuğum ! Eğer çalışmadığın içinse, bildiklerin sana yeter, notun önceden verilmiş, bilmediğin şahıs zamirleri olsun!
  • Tek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak Kitaplar suç ortağınız
  • Tek suçumuz hür insanlar gibi konuşmak Kitaplar suç ortağımız
  • Yoklama defterinden öğrenmedim sizi, benim haylaz çocuklarım! Sınıfın en devamsızını bir sinema dönüşü tanıdım, koltuğunda satılmamış gazeteler...
  • Gidenler gelenlerle yolladığımız selamlar da olmasa çoktan yitirirdik izimizi.
  • Biraz kalınlaşınca bir apartman dikersin Beyoğlu'na: "Emek Apartmanı". Kiraları yüksek diye kim açabilir ağzını, sen tem eli 39'dan sonra attın. Sonra genişletirsin yazıhaneyi bir iki kâtip çalıştırır, bir de muhasip tutarsın... Biri esmer, biri sarışın iki daktilo alırsın yanına Yalova'da geçirir yazları kışın Uludağ'a çıkarsın, sen de bilirsin para yemesini alın teriyle kazandıktan sonra.
  • Tartışılacaksa, düşünce özgürlüğünün Türkiye’de sınırlanması gerekip gerekmediği değil, ülkemizde bir nebze de olsa düşünce özgürlüğü olsun mu, olmasın mı, önce onu tartışalım.
  • Bir şikayetin yok şimdilik Havalar ayaz gidiyor , o kadar ..
  • Evde kalacak değilsin ya, gidersin bir uygununa vaktin gelince.

Sınıf İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Tek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak Kitaplar suç ortağınız" R. Ilgaz Bu kitabı 70 yıl önce okusam başıma gelmeyen kalmazdı. Şimdi gönül rahatlığıyla okuyup, incelemesini yapabiliyorum. Bu güzel bir ilerleme. Şu an kitaplığımızda Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz gibi yazarlar ve şairler bulundurabiliyoruz. Ama unutmayalım büyük biraderin de dediği gibi "Bunlar iyi günlerimiz." İleride bu kitaplar yüzünden başımıza bir şey gelip gelmeyeceği kesin değil. Öncelikle Rıfat Ilgaz ile başlayalım. Rıfat Ilgaz kimdir? Çoğu kişinin Hababam Sınıfı ile tanıdığı bir yazardır. Aynı zamanda bir öğretmendir de ama her şeyden önce bir şairdir. Her şeyden önce diyorum çünkü kendini bir şair olarak tanımlıyor Rıfat Ilgaz. Peki sadece bu kadar mı? Tabii ki hayır, komünistlikle suçlanan, kitapları toplatılan, öğretmenlikten atılan, veremle uğraşan, büyük üzüntülerle karşılaşan biridir Rıfat Ilgaz. Rıfat Ilgaz'ı tanıma kısmını kendi ağzından birkaç cümle ile bitirelim. Rıfat Ilgaz der ki: "Adım komüniste çıkmıştı. İzleniyordum. Yerim yurdum, ne olacağım belli değildi. Üstelik verem gibi bulaşıcı bir hastalığım vardı. Bütün bunların eşime de zarar vereceğini, bir gün onun da işinden atılabileceğini düşünüyor, çocuklarım için de kaygılanıyordum. Ayrılmamız da bundan oldu." Rıfat Ilgaz'dan birçok kitap okuyan ve kalemini çok seven biriyim. Bu yüzden Rıfat Ilgaz okumamışlara küçük bir tavsiyede bulunabileceğimi düşünüyorum. Rıfat Ilgaz ikinci şiir kitabı "Sınıf" yüzünden komünist damgası yer ve suçlu durumuna düşer. Her yerde aranan Rıfat Ilgaz bir süre polisten kaçar. Ama sonunda teslim olur. "Karartma Geceleri adlı kitabında aranan bir devrimci öğretmenin başından geçenler anlatılır. Fark ettiğiniz üzere bu kitap Rıfat Ilgaz'ın hayatından izler taşır. Kendisinin en sevdiğim kitabıdır ve okuyacak herkesin bu kitabı çok seveceğini düşünüyorum. Rıfat Ilgaz teslim olduktan sonra altı ay hapis yatar. 1947 yılında öğretmenlikten atılır. Bundan sonraki hayatını eser üreterek kazanır. Ne yazık ki Rıfat Ilgaz'ın hayatını büyük ölçüde etkilemiş bu olay ileride tekrar yaşanacaktır. Koca çınar 12 Eylül döneminde yeniden gözaltına alınır. Bu süreçte yaşadıklarını da "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" isimli kitabında anlatır. Bu yüzden Rıfat Ilgaz okumamışlara küçük bir kitap sırası öneriyorum. 1. Sınıf 2. Karartma Geceleri 3. Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra Rıfat Ilgaz'ın kitaplarını okuyanlar bilir ki Rıfat Ilgaz halk insanıdır. Mizahı çok iyi kullanır ve eleştirisini muazzam bir şekilde yapar. Yazdığı her şey buram buram halk kokar. Fakirlik, Acı, zorluk, ezilmişlik Rıfat Ilgaz'ın olmazsa olmaz temalarındandır. Solcudur, milliyetçiliğe sığınan ırkçılarla "kafatasçılar" diyerek dalga geçer. Birkaç alıntı bırakıp "Sınıf" hakkında konuşmaya başlayacağım. "Şu ırkçı bozuntuları, bütün okullarda askerce bir eğitim uygulayıp dişten tırnağa silahlı bir gençlik ortaya çıkarmayı düşünmüyorlar mıydı?" Karartma Geceleri "Hıyardan bile söz etseniz, milliyi getireceksiniz başına! Sivri Biber, dolmalık biber, çarliston biber yok artık! Milli biberlerimiz var." Nerde Kalmıştık Şimdi gelelim "Sınıf"a. "Sınıf" okuduğunuzda 40lı yılların okullarındaki durumu görürsünüz. Şiirleri genel olarak çocukların çektiği sıkıntılar oluşturur. Çocuklar öğrenci değil, işçi olarak çıkar karşımıza. Durum bu olunca da şairimize komünist damgası yapıştırılması kaçınılmaz olur. "1944 yılının başlarında yayımlanan "Sınıf" ancak 25 gün satışta kaldı. Şubat ayında sıkı yönetimde toplatıldı. 9 Mart'ta beni Emniyet Müdürlüğüne götürmek için gelen polisleri eve dönerken kapının önünde görerek uzaklaştım. İki buçuk ay kaçarak yaşadım." der Rıfat Ilgaz. Ne yazık ki hükümetin bir kitabı zararlı görmüş olması, hatta zararlı görmüş olması varsayımı bile bir aydının hapsedilmesi için yeterlidir o yıllarda. Hatta şair öğretmenlikten atılabilir bile. Rıfat Ilgaz bu konu için "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" kitabında şöyle der: "İyi ama ne yapmıştım da atılmıştım bu meslekten? Şiir yazmış, kitap çıkarmıştım. Bunlar laikliğe aykırı mıydı? Ya da öğretmenlik yasalarına..." Ne yazık ki öyleymiş koca çınar. Rıfat Ilgaz -"Sınıf" kitabındaki şiirlerden de görülür ki- Nazım Hikmet etkisindedir. Serbest şiir yazarak toplumsal konulardan bahseder. Ilgaz'a göre şair böyle olmak zorundadır zaten. "Nerde Kalmıştık" kitabında şöyle der: "Şair yurdunun sosyal, siyasal ya da toplumsal bütün davalarının savaşçısıdır. Şiirimi yazar geçerim demek yok artık!" Ayrıca kendisi Nazım Hikmet'e "Ormanız Biz" şiirinde şu şekilde atıfta bulunur: "Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine?" Rıfat Ilgaz gerçekten de halkın yaşadığı zorlukları çok iyi bir şekilde yansıtan, solcu bir şairdi. Ama asla isyan etmezdi ve kimseyi isyana çağırmazdı. Mizahı büyük bir ustalıkla kullanıp insanları düşünmeye çağırırdı. Asım Bezirci, Rıfat Ilgaz biyografisinde şöyle der: Ilgaz, kendisi isyan etmediği gibi okurları da isyana çağırmıyor. Fakat, olayları o şekilde yansıtıyor ki okurlar kötülüğe başkaldırmak, gerektiğini duyuyorlar." Aynı zamanda Rıfat Ilgaz, Atatürk'e büyük saygı duyardı. Birçok kitabında Atatürk lafı geçer. En basit örnek olarak Hababam Sınıfı'ndaki "Gençliğe Hitabe" okuma sahnesini gösterebiliriz. Rıfat Ilgaz'dan ne kadar bahsedersek bahsedelim asla yetmez. Ama asla unutulmaması gereken bir nokta vardır ki o da Rıfat Ilgaz'ın çocuk sevgisidir. Rıfat Ilgaz kitaplarının çoğunu çocuklar için yazmıştır. "Bayramda elimi öpmeye gelsinler, yeter." der. Böyle bir çocuk sevgisine sahip bir kişinin öğretmenlikten atılması gerçekten çok üzücü. "Sosyal Kadınlar Partisi" adlı kitapta 23 Nisan için şöyle bir alıntı vardır: "Atatürk istedi ki böyle bir bahar gününde Türk çocukları süslensinler, neşeli bir gün geçirsinler..." Atatürk çocuklar için çok büyük işler başarmıştır. Çocuklara birçok şey emanet etmiştir. Bu yüzden hepimiz Atatürk'e borçluyuz. Rıfat Ilgaz da çocuklar için yaptığı bunca iş ile Atatürk'e olan borcunu ödemiştir. Borcumuzu ödeme sırası bizde... İncelememin sonunu da Rıfat Ilgaz'ın sonu ile bitirmek istiyorum. Rıfat Ilgaz uzun ve yorucu bir hayata sahiptir. Kendisi hakkında birazcık araştırma yapanlar Rıfat Ilgaz'ın birçok harika kişi ile olan fotoğraflarını görebilir. Bunlardan hatırladıklarım arasından örnek vermem gerekirse Kemal Sunal, Tarık Akan, Ataol Behramoğlu, Aziz Nesin, Ahmed Arif diyebilirim. Ama öyle bir fotoğraf vardır ki insanın içini ısıtır. O fotoğraf Can Yücel'in Rıfat Ilgaz'ı başından öptüğü fotoğraftır. Can Yücel, Rıfat Ilgaz'ı gerçekten çok sever. O fotoğraf Bir kitabevi açılımında çekilmiştir. Can Yücel o gün "Rıfat'a" başlıklı bir şiir yazar. "Ilgaz, Anadolu'nun sen yüce bir dağısın Eteklerinde kitaplar..." Rıfat Ilgaz hakikaten yüce bir dağ gibidir ve eteklerinde bize bıraktığı 70 küsür kitap vardır. Böyle bir insanın da Edebiyat dünyasından arkadaşları çoktur tabii. Kendisi de uzun bir hayata sahip olduğundan bu arkadaşlarının ölümüne şahit olmuştur ne yazık ki. Ama öyle bir ölüm vardır ki hiçbirine benzemez. Rıfat Ilgaz'ı az çok tanıyanlar hemen anlamıştır. Bu olay "Madımak Katliamı"dır. Koca Çınar arkadaşlarının bir otelde gündüz vakti canlı canlı yakılarak can vermelerinin üzüntüsüne katlanamaz ve kısa bir süre sonra kendisi de gözlerini yumar. Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ediyorum. Rıfat Ilgaz kesinlikle okunması gereken biridir. Rıfat Ilgaz okumama vesile olan etkinliği düzenleyen black Nordavind ve Adem_yce ye teşekkür ediyorum. Umarım ben de sizin okumanıza vesile olurum. Rıfat Ilgaz'dan herkese tavsiye niteliğinde bir alıntı ile bitirmek istiyorum. "Memlekette gözü bağlı dolaşma. Uyanık ol, akıllı ol, yürekli ol! Bilgili ol demeyeceğim sana, öğretilenlerin birçoğunun yanlış olduğunu bil yeter!" (Melih)

Düşünsenize bir şiir kitabı çıkarıyorsunuz ve bundan dolayı hapis cezasına çarptırılıyorsunuz. Hapis cezasının sebepleri de gerçekten çok komik. Birkaç tanesini yazayım hemen: - Şiirlerinde adaletsiz bir düzenin adaletsizliğini ortaya koymak. - Eşitliğin olmadığı bir düzeni gösterip eşitlik talep etmek. - Adam kayırmanın ayyuka çıktığı yerde liyakat talep etmek. - Kötü yönetimin olduğu idareden iyi yönetim talep etmek. - Bir kesimin yoksullaştığı bir kesimin ise zenginliğine zenginlik kattığı düzeni eleştirmek. Tüm bunları da şiirlerin içerisinde, asla sanatın dışına çıkmadan yapmış Rıfat Ilgaz. Bazen düşündükçe insanın çıldırası geliyor. Bir öğretmen, bir sanatçı, toplumda gördüğü sorunları dile getirmeyecekse ne işe yarar? Peki bir mahkeme, halkına sırtını dönüp gerçekleri söyleyenleri cezalandıracaksa ona güvenmek ve kararlarına saygı duymak mümkün müdür? Rıfat Ilgaz’ın 1940’lı yılları yansıttığı ve toplam 19 şiirden oluşan bu eserini bir gün okumanızı ve bir dönemin yönetiminin yine aynı dönemin aydınlarına reva gördüğü muamelenin farkına varmanızı çok isterim. Keyifli okumalar dilerim. (Semih Doğan)

Rıfat Ilgaz: Rıfat Ilgaz'ın 2.dünya savaşı yıllarında öncelikle ülkemizde ki yoksulluğu gözler önüne serdiği, egemen sınıfı zamanında çok rahatsız etmiş tokat gibi bir şiir kitabı. kitap/sinif--180596 yazar/rifat-ilgaz (Dogan Adsaz)

Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?

1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.

Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.

1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.

Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri

  • Karartma Geceleri
  • Halime Kaptan
  • Hababam Sınıfı
  • Sarı Yazma
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor
  • Apartıman Çocukları

  • Şeker Kutusu
  • Nerde O Eski Usturalar
  • Meşrutiyet Kıraathanesi
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
  • Pijamalılar
  • Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
  • Garibin Horozu

  • Hababam Sınıfı Baskında
  • Karadeniz'in Kıyıcığında
  • Don Kişot İstanbul'da
  • Yıldız Karayel
  • Bacaksız Okulda
  • Sınıf
  • Bacaksız Paralı Atlet

  • Bacaksız Kamyon Sürücüsü
  • Bütün Şiirleri 1927-1991
  • Dördüncü Bölük
  • Yokuş Yukarı
  • Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
  • Bacaksız Tatil Köyünde
  • Sosyal Kadınlar Partisi

  • Bacaksız Sigara Kaçakçısı
  • Kumdan Betona
  • Yaşadıkça
  • Hoca Nasrettin ve Çömezleri
  • Çalış Osman Çiftlik Senin
  • Radarın Anahtarı
  • Öksüz Civciv

  • Yarenlik
  • Rüşvetin Alamancası
  • Nerede Kalmıştık
  • Cankurtaran Yılmaz
  • Devam - Şiirler 1953
  • Cart Curt
  • Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler

  • Satılmışlar
  • Ocak Katırı Alagöz
  • Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
  • Kulağımız Kirişte
  • Güvercinim Uyur mu
  • Üsküdar’da Sabah Oldu
  • Küçükçekmece Okyanusu

  • Haydi Yolunuz Açık Olsun
  • Uzak Değil
  • Durmak Yok
  • Bunadı Bu Adam
  • Fedailer Mangası
  • Krallar ve Kurallar
  • Şevket Ustanın Kedisi

  • Çocuk Bahçesi
  • Altın Ekicisi
  • Bütün Şiirleri 1937-1983
  • Çok Küçüğüm Daha Ben
  • Kesmeli Bunları

Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri

  • Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
  • Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
  • "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
  • Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
  • Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
  • Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)

  • Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
  • Doğru! Dünyanın parası var İsviç­re'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
  • "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
  • Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
  • Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
  • Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
  • "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)

  • Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
  • Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
  • "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
  • ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
  • ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
  • Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
  • ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)