Sınıf Arkadaşları - Cevdet Kudret Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sınıf Arkadaşları kimin eseri? Sınıf Arkadaşları kitabının yazarı kimdir? Sınıf Arkadaşları konusu ve anafikri nedir? Sınıf Arkadaşları kitabı ne anlatıyor? Sınıf Arkadaşları PDF indirme linki var mı? Sınıf Arkadaşları kitabının yazarı Cevdet Kudret kimdir? İşte Sınıf Arkadaşları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Cevdet Kudret
Yayın Evi: Evrensel Basım Yayın
İSBN: 9789756106389
Sayfa Sayısı: 288
Sınıf Arkadaşları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Süleyman'ın Dünyası'nın ilk cildi olan Sınıf Arkadaşları, İstanbul'un Birinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesinden başlayarak savaş ve işgal dönemlerini de kapsayarak anlatır. Bunun için yazar Süleyman'ın ve onun sınıfındaki arkadaşlarının çevresini ve yaşadığı olayları kullanır. Bir dar çevre gözlemi gibi görünen bu anlatım, yoklukların, zorlukların İstanbul'unu paşa ya da aristokratından hizmetkârına, esnafından işçi ya da gündelikçisine bir imparatorluk başkentinin hemen bütün sınıflarını yaşamlarıyla yansıtır.
Sınıf Arkadaşları Alıntıları - Sözleri
- Acaba insanların her istediğini yapabildiği başka bir dünya, başka bir mutlu dünya var mıydı?
- Nathanaël, geçmişin sularını bırak, onları yeniden tadayım deme.
- Kendimi ünlü ağustosböceğine benzetiyorum: bir yanda sıkıntı, acı, kaygı ve sefalet; öbür yanda sanat, şiir, fantezi, sözcükler, sözcükler, kuru ve boş sözcükler.
- Biz Türkler her zaman uygarlığa kapılarımızı kaparız, bu ulusal kusurumuzdur!
- Demek ki yeryüzünde beyaz ekmek henüz bulunuyordu. Fakat bu, ancak kimi insanlarda vardı; kimilerinde ise hiçbir şey yoktu.
- Çok iri yapılı bir kadındı. Tek kanatlı kapılardan girebilmesi için yan dönmesi gerekti; çift kanatlı kapılardan gireceği zaman kapının iki kanadını birden açarlardı. Entari giymez, şalvar giyerdi. Onun şalvarından, orta büyüklükte üç kişiye birer entari çıkabilirdi.
- İnsanların bir tek sözcük söylemeden konuştuğu zamanlar vardır; saatlerce konuştukları anlar vardır. Öyle anlar ki bakış bir cümledir, elin bir hareketi bir sayfa sözdür, duruş bir sestir.
- - Şu kanaryalı adam canım! Zanneder misiniz ki içinde bir şey taşıyor? - Şey, hiç değilse bağırsakları var.
- Parası olan düdüğü çalardı; olmayan da düdüksüz otururdu. Sadece düdüksüz değil, aynı zamanda çorapsız, gömleksiz, terliksiz, kimi zaman da yemeksiz otururdu.
- Hak!.. Bu, ne demekti? Şimdiye kadar dünyanın hiçbir yerinde "hak" adında bir kuş duymamışlardı. Bu, nasıl bir kuştu? Acaba eti tatlı mıydı?
Sınıf Arkadaşları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Gelmiş geçmiş en iyi roman değil belki ama gelmiş en underrated romanlardan biri olabilir. Keza yazarı da öyle. Cevdet Kudret hem edebiyat tarihçisi hem edebiyatçı özelliğiyle Zweig'ı andırıyor, tabi onun kadar edebiyat yapamadı çünkü hayat şartları ona derlemeler, incelemeler, ders kitapları yazmaktan biraz olsun uzaklaşıp ilhamının peşinde koşmaya vakit bırakmıyordu. Roman teknik açıdan o kadar basit ki bana on yedi on sekiz yaşlarındayken on sayfa yazıp bıraktığım roman girişimlerimi andırdı. Kısa cümleler, kısa diyaloglar, kısa yargılar, sürekli sıralanan olaylar, adı geçen kişiyi, o sırada anlatılan konuyu bir kenara koyarak, çocukluğuna dek tanıtma, her şeyi ama her şeyi bilen tanrısal bir anlatım. Klasik bir biyografik nitelikli ilk roman. Bana çocukken okuduğum hikayeleri de andırdı bir parça. Başta Ömer Seyfettin hikayeleri ve de yazarlarını hatırlamadığım ama kurtuluş savaşını anlatan kimi hikayelerdeki o yoğun fakirlik, sefalet, yozlaşma. Sanki daha önce okumuşum gibi. Fakat romanın başından sonuna dek sinmiş olan sınıfsal bakış pek öyle hatırladığım cinsten değildi, eşsizdi. Sennur Sezer'in de kitabın sunumunu belki bu sebepten yaptığını tahmin ediyorum. Ömer Seyfettinlerde filan milliyetçilikle bezeli, biraz da sezgisel olan ve dolayısıyla adı koyulamayan sınıf kini bu romanda baş kahraman halinde. Mütareke dönemi ezilen ulusal gurur, savaş zenginleri, çocukların acımasız dünyası ve diğerleri de yan unsurlar olarak esas kahramanı parlatıyor. (Baba)
Gogol'ün Türk versiyonu Cevdet Amcam: Cevdet Kudret Solok edebiyat tarihçisi, yazar, şair ve tiyatro oyun yazarı olan çok yönlü isimlerden. Türk edebiyatında "Yedi Meşaleciler" olarak adlandırılan isimlerden birisidir de aynı zamanda. Ama ne yazık ki kıymeti bilinmemiş ve kıyıya köşeye ötelenmiş bir yazar. Duyduğumda çok yazık, dedim. Hele ki kitabını okuduktan sonra bir okur olarak kendime de yazıklar olsun, dedim. Böylesine akıcı bir dille toplumsal gerçekleri dile getirmiş ve Rus yazar Gogol' a benzeyen üslubuyla hiciv tekniği kullarak ortaya koyduğu eserleri nasıl duymamışım? diyerek hayıflandım. Sınıf Arkadaşları Cevdet Kudret'in üç kitaptan oluşan serisinin ilk kitabı. Kitabımız Birinci Dünya Savaşı yıllarından başlayarak sonrasında Istiklâl Mücadelesi, Istanbul'un işgal edilişi, Fatih'teki yangını, Istanbul'un tekrar özgürlüğüne kavuşmasını ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını kapsayan bir süreci ele almaktadır. Kahramanımız Süleyman, babasını Birinci Dünya Savaşı' nda yitirince annesi Ayşe ile birlikte anneannesinin evine taşınmak zorunda kalan yaralı bir çocuk. Anneannesinin ikinci kocası Ibrahim'in cimriliği ile onlara yaptığı zulümler o kadar can yakıcı ki. Insan eti ağır olur, derler ya? Bu da o mesele! Öncelikle Süleyman'ın dedesini gençliğini, neden böyle cimri olduğunu, sonra annesi ile babasının tanışma hikayesini okuyoruz. Daha sonra da Süleyman ve on üç sınıf arkadaşının tek tek kitap olacak derecedeki yaşam hikayelerini okuyoruz.. Öyle ki memlekette savaş baş gösterince namuslu görünen insanların nasıl namussuzlaştığını, savaş zenginlerini, çamaşırcı annelerden paşa babalara kadar her sınıftan insanın öyküsü var bu kitapta. Para için karısını-kocasını aldatan insanlar, makam ve mevki için İstanbul'u işgal eden Fransızların kadınları ile evlenmek için sıraya girenler, hırsızlık yapan imamlar, müezzinler, ekmeğin yağın şekerin çayın karne ile dağıtıldığı savaş yıllarında ölüleri diri gösterip onların hakkını para ile satıp zenginleşenler ve buna rağmen ahlâk borazanlığı yapanlar!! Halkın cehaletini, rehavetini ve ahlaksızlığını okuyunca bu ülkenin işgal kuvvetlerinin eline geçtiğine şaşırmamalı. Tıpkı günümüzde geldiğimiz noktaya şaşırmadığıımız gibi!!! Tam da bu topraklardaki insanların fotoğrafını çekmiş yazar ve bunu Hiciv tekniği ile anlatıyor bize. Nazım Hikmet'in deyimi ile "memleketimden insan manzaraları" hepsi de. Hem gülüyorsunuz hem kızıyorsunuz hem küfür ediyorsunuz hem ağlıyorsunuz. Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorsunuz bu kitabı okurken. Ben çok çok çok beğendim ve bu yazarla tanıştığıma geç de olsa çok çok çok memnun oldum. Herkese de tavsiye ediyorum. Lütfen Cevdet Kudret okuyun. Serinin diğer kitapları ile de görüşmek üzere. Hoşça kalın Çav Bella (Burcu Ekinci)
Sınıf Arkadaşları PDF indirme linki var mı?
Cevdet Kudret - Sınıf Arkadaşları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sınıf Arkadaşları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cevdet Kudret Kimdir?
7 Şubat 1907 - 10 Temmuz 1992): Şair, yazar. İstanbul'da doğdu. Tam adı Süleyman Cevdet Kudret'tir. Soyadı kanunu çıktığında, 1934'te Solok soyadını almıştır. Bu soyadını 1959'da Kudret olarak değiştirmiştir. İstanbul Erkek Lisesini hastalığı yüzünden yarım bıraktı; sonra İstiklâl Lisesini (1930), İstanbul Darulfünûnu Hukuk Fakültesini (1933) bitirdi. Edebiyat öğretmenliği ve avukatlık yaptı.
1952’den başlayarak önce takma adlarla sonra kendi adıyla edebiyat ders kitapları yazmış olan sanatçı, öğretim görevlisi olarak girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu’ndan emekli olmuştur. 1992 yılında İstanbul’da ölmüştür.
Cevdet Kudret edebiyata şiirle girdi. İlk şiiri 1927'de Servet-i Fünûn'da Yedi Meşale şairlerinden idi. Sonra oyun, hikâye, roman türünde eserler verdi. İncelemeler yayınladı. Abdurrahman Nisarî imzasıyla ders kitapları hazırladı. Cevdet Kudret Solok, Nevzat Yesirgil, Suat Hızarcı, Mermi Ocaklı, Cevdet Baykara, Cevkud imzalarını da kullanmıştır.
Şiirleri:
Yedi Meşale (Müşterek, 1928),
Birinci Perde (1928).
Hikâyeleri:
Sokak (1974).
Romanları:
Sınıf Arkadaşları (1943; 1976),
Havada Bulut Yok (1958; 1976),
Karıncayı Tanırsınız (İlk iki romanıyla birlikte, 1976).
Oyunları:
Tersine Akan Nehir (1929),
Rüya İçinde Rüya (1930),
Kurtlar (1933): Bu üç eser Darulbedayi'de (İstanbul Şehir Tiyatrosu) oynandı, Varlık, Gündüz, Ağaç dergilerinde tefrika edildi.
Danyal ve Sara, 1931'de yazıldı, 1938'de Varlık'ta tefrika edildi.
Yaşayan Ölüler (1994).
Denemeleri:
Dilleri Var Bizim Dile Benzemez (1966),
Bir Bakıma (1977),
Benim Oğlum Bina Okur (1983),
Kalemin Ucu (1991),
Edebiyat Kapısı (1997).
İncelemeleri-derlemeleri:
Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman Antolojisi (1945),
Tanzimat Edebiyatı Antolojisi (Suat Hızarcı adıyla, 1955),
Divan Şiiri Antolojisi (Mermi Ocaklı adıyla, 1958),
Yurt İçin, Ulus İçin (1958),
Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman I: Tanzimattan Meşrutiyete 1859-1910 (1965),
Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman II: Meşrutiyetten Cumhuriyete 1911-1922 (1967),
Abdülhamit Devrinde Sansür (1977),
Örneklerle Edebiyat Bilgileri (2 cilt, 1980),
Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman III: Cumhuriyet Dönemi 1923-1959 (1990),
Örnekli Türk Edebiyatı Tarihi (1995),
Karagöz (3 cilt, 1968-1970),
Ortaoyunu (2 cilt, 1973-1975).
Cevdet Kudret Kitapları - Eserleri
- Havada Bulut Yok
- Sınıf Arkadaşları
- Nedim: Divan Şiirinde Üç Büyükler 3
- Divan Şiirinde Üç Büyükler 2- Baki
- Karıncayı Tanırsınız
- Divan Şiirinde Üç Büyükler 1- Fuzuli
- Halk Şiirinde Üç Büyükler 2- Pir Sultan Abdal
- Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman 2
- Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman 1
- Halk Şiirinde Üç Büyükler 3- Karacaoğlan
- Abdülhamit Devrinde Sansür
- Dilleri Var Bizim Dile Benzemez
- Sokak
- Halk Şiirinde Üç Büyükler 1- Yunus Emre
- Karagöz
- Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman
- Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman 3
- Divan Şiirinde Üç Büyükler Fuzuli Baki Nedim
- Karagöz
- Örneklerle Edebiyat Bilgileri 1
- Abdülhamit Döneminde Sansür 1
- Baki
- Türk Edebiyatından Seçme Parçalar
- Örneklerle Edebiyat Bilgileri 2
- Karagöz
- Ortaoyunu
- Batı Edebiyatından Seçme Parçalar
- Kalemin Ucu
- Örneklerle Edebiyat Bilgileri
- Halk Şiirinde 3 Büyükler
- Yaşayan Ölüler
- Dillerin Gizli Dünyası
- Benim Oğlum Bina Okur
- Tevfik Fikret Hayatı Sanatı Şiirleri
- Türk Edebiyatına Yön Verenler
- Ziya Gökalp
- Bir Bakıma
- Hüseyin Rahmi
- Edebiyat Kapısı
Cevdet Kudret Alıntıları - Sözleri
- 1-Ey giyip gül-gun dema-dem azm-i cevlan eyleyen Her taraf cevlan edip döndükçe yüz kan eyleyen 2- Ey beni mahri'im edip bezm-i visalinden müdam Gayrı han-ı iltifatı üzre mihman eyleyen 3- Bunca kim ey mah efgaanım işittin giceler Dimedin bir gice: «kimdir bunca efgaan eyleyen?» (Divan Şiirinde Üç Büyükler 1- Fuzuli)
- Romalı ünlü hatip Cicero'nun (Çiçero, MÖ 106-MÖ 43) adından, halk çaçaron sözcüğünü yaratmış. Güçlü hatip Çiçero'dan, "çenesi kuvvetli kadın" anlamına gelen çaçaron sözünün yaratılması... Nereden nereye!.. Milattan önce I. yüzyılın Roma'sı nere, milattan sonra XX. yüzyılın İstanbul'u nere?.. Şaşılacak bir dil olayı... (Dilleri Var Bizim Dile Benzemez)
- Senden ayrılınca, gönül, durmadan kalbe vuruyor.. (Baki)
- İnsanlar nasıl ayrı ayrı doğup ayrı ayrı ölüyorlarsa, yaşarken de öyle ayrı ayrı yaşıyorlar. Bakma sen bir arada göründüklerine. Yürürken adımlarını birbirlerine uyduranlar bile gene ayrı ayrı yaşıyorlar. Hele bir an geliyor ki, bütün bağlar kopuyor, tek başına kalakalıyorsun ortalıkta. "İşte ben... İşte ben... Neyim ben? -İnsanlar içinde en yalnız insan." (Karıncayı Tanırsınız)
- "İnsanlar vicdanları gibi vücutlarını da hep örtülü görmeye alışmışlar" (Karıncayı Tanırsınız)
- Gazetelerde okumuşsundur belki: Hani adamın birine öldükten üç ay sonra sanatoryumdan mektup göndermişler, "Sıranız geldi, buyurun,'' diye; karısı da cevap vermiş hani: "Kocam öldü, siz buyurun cenaze namazına,'' demiş. (Karıncayı Tanırsınız)
- “Ben edebi sayılacak hiçbir eser yazmadım. Çünkü benim eserlerimin çoğunu yazdığım sıralarda, memlekette edebiyattan anlamayanlar nüfusumuzun bila-mübalağa yüzde doksan dokuzunu teşkil ediyordu…Edebiyatı Hamit’lere, Ekrem’lere, yani erbabına bıraktım. Fakat ne yalan söyleyeyim, eğer elimde olsaydı, onları da, o devirde ‘edebiyat’ yapmaktan men ederdim.” (Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman 1)
- Ama bugün usul bu: bilen geçer, bilmeyen döner. (Havada Bulut Yok)
- Minnet hüdaya devlet-i dünya fena bulur Bâki kalir sahife-i âlemde adımız... (Baki)
- Hadden efzun mihrim ol na-mihriban bilmezlenir Hep bilir çok sevdiğim amma heman bilmezlenir (Divan Şiirinde Üç Büyükler 2- Baki)
- Ferman-ı aşka can iledir inkıyadımız Hükm-i kazaya zerre kadar yok inadımız Baş eğmeziz edâniye dünyâ-yi dûn için Allahadır tevekkülümüz i'timadımız (Divan Şiirinde Üç Büyükler 2- Baki)
- Ey kaşı ya yüzün beri dönmez misin dahi Ey gurre-i ümid görünmez misin dahi (Nedim: Divan Şiirinde Üç Büyükler 3)
- Yıktı virân etti gönül tahtımız Tâ ezelden kara imiş bahtımız Böyle miydi ikrârımız ahdımız Gönül hayâline gelmeyiversin (Halk Şiirinde Üç Büyükler 2- Pir Sultan Abdal)
- Avazeyi bu aleme Dâvûd gibi sal Bâki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş (Divan Şiirinde Üç Büyükler 2- Baki)
- Dünyadaki büyük mizah ve yergiciler zorba iktidarı silah zoruyla devirme olanakları bulunmadığı için, onları silah yerine mizahla içinden çürütüp yıkma yoluna başvuşlardır. Aziz Nesin'in yaptığı da budur. (Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman)
- 1910'ların Anadolu kasabaları tragedyalar için en elverişli mekanlardır. Kasaba eşrafı ve mütegallibesi (zorba takımı) öylesine ezici bir güce sahiptir ki, bu güce her hangi bir karşı geliş, "doğa veya töre yasasını" bozmuşçasına, zorunlu olarak, bu karşı gelişin sonucunu doğurur. Sonuç, eski Yunan'da tanrıların isteği ise, Anadolu kasabasında da -eski Yunan Tanrılarının gücüne sahip- eşrafın isteğidir. (...) Kasabanın tanrılarını kızdıran Yusuf yıkılır, yenilir, ezilir. Modem bir tragedyadır Kuyucaklı Yusuf. (Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman 3)
- Gayrı derman istemez Baki kulun Zahmına derdin devası hoş gelir (Divan Şiirinde Üç Büyükler 2- Baki)
- Haldun Taner Hikayelerinde işlediği temalar, genellikle, eğitim ve öğretim eksikliğinden kaynaklanan düzensizlikler, büyük şehrin yaşayışına uymaya çalışan sonradan görme türedi insanlar, bilgisiz, kaba kimseler, züppeler, kişilerin yaratılıştan gelme ruhsal bozuklukları vb. Bunları bıyık altından gülen bir mizah (humor), kimi zaman da yergi havası içinde verir. Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasının ürünü olan züppe tipinin Ahmet Mithat (Felatun Beyle Rakım Efendi), Recaizade Mahmut Ekrem (Araba Sevdası), Hüseyin Rahmi (Şıpsevdi) vb. ile sürüp gelen yergisinin son örneğini Haldun Taner yazmıştır. "Made in USA" Yazar, belli bir vakaya dayanan, alışılmış hikaye tekniğini sürdürmüştür. Gerek kurgu gerek humor'u ön plana alması bakımından, Refik Halit geleneğine bağlı olduğu söylenebilir. (Nitekim, Tuş hikayesi, Refik Halit'in Sarı Bal adlı hikayesinden esinlenmiş görünmektedir). Mahalle kadınlarını ele aldığı hikayelerde Hüseyin Rahmi havası sezilmektedir. (bk.. İki Komşu). Yalnız birkaç hikayede (Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında "Çalışkur") yeni biçimler denemiştir. (Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman)
- Solculuk suçlamasıyla 12 yıl hapiste yatan bir yazarın, (Kemal Tahir) köyü anlatan kitaplarında, devamlı samanlık çiftleşme olaylarından çok başka sorunlara ağırlık vermesi gerekirdi. (Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman)
- Fuzuli, sözcüklerin istifi, birbirleriyle olan anlam ve ses ilişkileri konusunda gerçekten eşsizdir. Kurduğu dizelerde, çoğu zaman tek bir sözcüğü dahi değiştirme olanağı yoktur. (Divan Şiirinde Üç Büyükler 1- Fuzuli)