Simyacı - Paulo Coelho Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Simyacı kimin eseri? Simyacı kitabının yazarı kimdir? Simyacı konusu ve anafikri nedir? Simyacı kitabı ne anlatıyor? Simyacı kitabının yazarı Paulo Coelho kimdir? İşte Simyacı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Paulo Coelho
Çevirmen: Özdemir İnce
Tasarımcı: Ayşe Çelem
Orijinal Adı: O Alquimista
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750726439
Sayfa Sayısı: 188
Simyacı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâme"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.
Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.
Simyacı Alıntıları - Sözleri
- Bazen işi oluruna bırakmak, ilişmemek daha iyidir.
- İki insan karşılaşınca ve gözleri buluşunca, bütün geçmiş ve bütün gelecek artık tüm önemini yitirir.
- 'Seni seviyorum çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.
- '' Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum..''
- Sabır, bir çobanın öğrendiği ilk erdemdir.
Simyacı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
DÜNYANIN EN ÇOK ABARTİLAN KİTABI: Neden Simyacı dünyanın en çok abartılan kitabı?: https://youtu.be/lFYm2W7uV0o Evrenin dili, kişisel menkıbe, evren işaretleri, sözcüklerin ötesinde bir dil, evrenin işbirliği bla bla bla... 1000kitap'ta inceleme yapması içimden gelmeyen nadir kitaplardandır Simyacı. "Ha şimdi sen bu kadar popüler ve beğenilmiş bir kitabı eleştiriyorsan kesin prim yapmak için yapıyorsundur bunu." mantığıyla gelinebilir bunu anlarım fakat zaten dünyada büyük etki bırakmış bu tür eserleri böyle eleştirmek, kötülemek vs. biraz ilginç ve hadsiz hissettirmiyor da değil. Keza bu durumun tersi olarak, bu zamana kadar epey popülerleşmiş 1984 ve Kürk Mantolu Madonna gibi eserleri de çok sevmiştim mesela. Bu incelemeyi de sadece kitabı okuyup bitirdikten sonra oluşan duygularımı dürüstçe açıklamak istediğim için yazıyorum, zaten bu sitede de yaptığım puanlamaları elimden geldiğince gerçek okuma deneyimime dayanarak vermeye çalışıyorum. Kitabı okuyanlar için spoiler entry'si : https://eksisozluk.com/entry/24419002 Kitabın konusu aslında birebir Takkeci İbrahim Ağa hikayesinden alıntıdır diyebiliriz. Okumadan önce haberim yoktu bu hikayeden fakat kitapla birleşemememin sebebi de bu değil zaten. Basit bir kişisel gelişim kitabı mantığına da katılmamakla birlikte, kitabın konusunu ve anlattığı şeyleri epey sade buldum. Aslında dünyada da genel olarak bu sadeliğinin güzelliğinden dolayı seviliyor olabilir. Fakat, Simyacı bana bu sadelik, detaysızlık ve konunun katmanlı değil tek bir yönde ilerlemesinden ötürü bir tuzsuz pilav yemiş etkisi yaptı. Evet, okuduktan sonra okudum ve bu kitabı hayatıma kattım diyebiliyorsunuz ama ben kendi adıma tat alamadım bu kitaptan. Hiçbir kitabı zaman kaybı olarak görmeyen ben, bu kitabı da keza zaman kaybı olarak görmedim. Sadece popüleritesinin yerini alabilecek çok fazla sayıda başka kitap var iken bu kitabın neden bu kadar popüler ve kıymeti abartılmış, gereğinden fazla değer verilmiş olmasını sorguladım kendi adıma. Hayatın sürekli devam ettiğini, kendini tanımanın ve "kişisel menkıbe"nin önemini, yolculukların, gelişimin ve güzelliklerin önemini ben de biliyorum fakat bu bir romana yoğrulunca bende bir kişisel gelişim kitabıymışçasına algı bırakıyor sanki. Dediğim gibi benim için hala tuzsuz bir pilav, şekersiz bir tiramisu, ekşisiz bir mandalina, acısız bir çiğköfte etkisi bırakan kitaptır. Eğer gerçekten kişisel olarak gelişmek istiyorsanız Simyacı, Ferrari'sini Satan Bilge ya da bu minvaldeki kitapları bu kadar abartmanıza gerek yok. Dostoyevski, Kafka, Yaşar Kemal, Yusuf Atılgan kitaplarından okuyarak da kişisel olarak çok fazla gelişirsiniz. (Oğuz Aktürk)
"Seni seviyorum, çünkü bütün Evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı..." Yılın son günlerinde okumuş olmama rağmen tüm yıl okuduğum en iyi kitaptı diyebilirim. Büyük bir merak içerisinde ilerlememe rağmen bitmesin diye az az okudum. Kitap hakkında ne desem yetersiz kalacaktır. Ben bütün kitapların ihtiyacımız olduğu vakitte bize geldiğine inanıyorum, Simyacı da ihtiyacınız olduğunda sizinle buluşacaktır. Çünkü, "Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor." Keyifli okumalar... (Seymaa)
Popüleritenin göcü: Denizli'li amcamızın dediği gibi "çok tepkiliyim" Okuduğum tam olarak neydi ? Masal mı, kişisel gelişim klavuzu muydu yoksa "Hayal kırıklığı mıydı?" Evet, çok popüler olan bu kitap "hayal kırıklığı" intibası bıraktığı üzerimde. Hoş, popüleritenin bir ölçütü olmadığı için bazen duvara toslamak da mümkün. Neyse popülizmi fazla da deşip "Düz Dünyacılar" tarafından hain ilan edilmek istemiyorum ki bana göre de dünya düzdür, bir boğanın boynuzları üzerindedir bazen balina karnına girdiği de oluyordur (atlantiği geçinceye kadar) Kitabı biraz deşmek isterim. (Dikkat: Bu bir İnceleme değil eleştiridir.) 1) İki yıl boyunca koyun çobanlığı yapan baş karakter Santiaogo'nun bir zoologtan veya zoolotekni uzamanından daha fazla bilgi ve birikime sahip olması çok şaşırtıcı geliyor insana. Hatta koyunlarla geçirdiği bu iki yıl o kadar şey öğretmiş olacak ki kitabın bir yerinde "koyunlar kitaplardan çok daha öğreticidir" şekline talihsiz bir konuşma geçiyor. Ben de köyde büyüdüm sayılır. Çobanlık yapmışlığım da vardır (büyükbaş, küçükbaş falan) Ya benim tanıdığım koyunlardan bahsetmiyor ya da benim tanımadığım koyunlardan bahsediyor, ikisinden biri.. Kitabın her birkaç sayfasında kendisinin koyun çobanı olduğunu ve koyunları birer Ordinaryüs Profesürüymüş gibi vurgulaması gerçekten insanın okuma hevesini kırıyor. Aklıma yazar/bohumil-hrabal 'ın kitap/gurultulu-yalnizlik--16426 Kitabı geldi. O da her paragraf başında "Ben otuzbeş yıldır kitap presleme işinde çalışıyorum" diye başlıyordu. Gayet tabi bir durum. 35 yıl yolun kaçta kaçı eder bilmiyorum ama Hrabal'ın bunu her sayfada okurla paylaşması en doğal hakkıydı kanımca. (Saygıyla anıyorum) 2) Bir kişisel "menkıbe" dir almış başını gidiyor. Yazar, "Kader" (arzulanan kader) diyebileceğimiz bu olguyu masalsı bir anlatımla bıyıkları yeni terlemiş bir çocuğa öğretir gibi sayfalarca dillendirmiş durmuş. Kişisel menkıbe uğruna evinden kaçan gençlere kim bilir ne oldu? Aristokrat menkıbeciler sizi... Bu kitap klişe ve nasihat sevenler için muazzam temalar barındırıyor olabilir ama benim gibi "hayat klişelerden fazlasıdır"cılara ancak sıkıcı gelir(hoş, bu da bir klişe ama olsun) . Şunu da söylememde fayda var ki hiçbir kitabı zaman kaybı olarak değerlendirmem mümkün değil haddim de değil. Görece durumlar bunlar.Örneğin bir arkadaşım okuduğum en iyi kitaptı demesi ile benim hayır sıradan bir kitaptı işte demem arasındaki kütle-enerji iz düşümene görecelilik denir. Bazıları buna kısaca E eşittir MC kare diyor. Neyse konuya gelecek olursak asıl sitemim alalade bir okuma serüveni sağlayan bu kitabın neden bu kadar popüler olması ile alakalı? Benim göremediğim neyi gördü insanlar? Sayfaları yesemiydim yoksa? Sözün kısası: bir kişisel gelişim kitabı okuyorsanız bir kişisel gelişim kitabı okuyorsunuzdur. İçini bir iki rütuşla (gökten zembille inercesine) aşkla romana çevirmek ne denli lezzetli olabilir ki? Allah'ın çölünde bir kızla tanışıyor, kız filozof, yol arkadaşı filozof, deveci filozof, deve filozof:) Herkes kendi nasihat sırasını bekliyor. Tabi bunlar Ismarlama olunca benim gibi cahili cühelaların hevesi kursağında kalıyor. Yazım dilinde İnsan isterse taşı bile konuşturabilir ve taş insana bilmediklerini öğretebilir, itirazım buna değil itirazım olay akışının uç noktalarda olması ve bilgiyi göze sokma durumuna. Her satırda bin hisse! Yahu yorumu biraz da okuyucuya bırak La Fontaine ! 3) Biri çıkıp bana "Simyacı" yı kısaca anlatır mısın derse, ona özet olarak sadece şunu söylerim: "ihtiyar bir dolandırıcı tarafından "kader" teması ile kandılmış bir çobanın ( ki koyunlarını ihtiyara kaptırdı) başından geçen olayların nasihatlerle perçinlenmiş hali derim ve kendime demli bir çay ısmarlarım. Sevgi İçimizde. (Serdal)
Simyacı PDF indirme linki var mı?
Paulo Coelho - Simyacı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Simyacı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Paulo Coelho Kimdir?
Paulo Coelho yazarlığa başlamadan önce ülkesinde tanınan bir şarkı sözü yazarıydı. Bir süre gazetecilik de yapan Paulo Coelho, 1986 yılında Hıristiyanların Batı Avrupa'dan başlayıp İspanya'da Santiago de Compestela kentinde sona eren geleneksel hac yolculuğunu yaptı. Bu deneyimini Hac (özgün adı: "The Pilgrimage") adlı kitabında anlattı. 1988 yılında yayınlanan romanı Simyacı, Coelho'yu en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. 42 ülkede yayınlanan, 26 dile çevrilen Simyacı, benzersiz bir başarıya ulaştı ve bu kitap sayesinde Gabriel Garcia Marquez'den sonra en çok okunan Latin Amerikalı yazar oldu. Paulo Coelho'nun kurduğu Paulo Coelho Enstitüsü, ülkesindeki yoksul çocuk ve yaşlılara yardım etmektedir. Coelho, UNESCO'nun Kültürlerarası Diyaloglar programında danışman olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda İsviçre'nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu'nu düzenleyen Schwab Vakfı'nın yönetim kurulundadır. Paulo Coelho pek çok saygın ödülün sahibi oldu; bunlar arasında Dünya Ekonomik Formu'nun verdiği Crystal Award ve Fransız Légion d'Honneur nişanı da vardır. Yazar 2002 yılında Brezilya Edebiyat Akademisi'ne kabul edildi. Coelho, ayrıca pek çok saygın basın kuruluşu için haftalık köşe yazıları yazmaktadır. Paulo Coelho Rio de Janerio'da yaşamaktadır.
Elif adlı romanı, Portekizce'den sonra ilk olarak Türkçeye çevrildi ve Mart 2011'de yayınlandı. Romanda, yazar ve yetenekli bir keman virtüözü, sıradışı genç bir Türk kızı Hilal'in Sibirya'yı baştan başa geçecekleri bir yolculuk sırasında, kendileri, birbirleri ve varoluşları ile yüzleşmeleri anlatılmaktadır. Kitabın tanıtımı için açtığı yarışmayı Aleph by Raif Kurt videosuyla, Türk sanatçı Raif Kurt kazanmıştır.
Türkçe'ye "Okçu'nun Yolu" (The Archer) adıyla çevrilen son kitabını 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya kazanarak tarihi bir başarıya imza atan milli okçumuz Mete Gazoz'a adadı.
Paulo Coelho Kitapları - Eserleri
- Elif
- Simyacı
- On Bir Dakika
- Portobello Cadısı
- Işığın Savaşçısının Elkitabı
- Şeytan ve Genç Kadın
- Hac
- Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım
- Akra'da Bulunan Elyazması
- Zahir
- Beşinci Dağ
- Brida
- Kazanan Yalnızdır
- Aldatmak
- The Valkyries
- Casus
- Hippi
- Maktub
- Veronika Ölmek İstiyor
- Sei wie ein Fluß, der still die Nacht durchströmt
- A, B, C, D
- Sülhün Mənası
- Okçu'nun Yolu
- Seçilmiş Əsərləri
- El Alquimista
Paulo Coelho Alıntıları - Sözleri
- Hayat ne kadar karmaşık. (Brida)
- Usta bir şey öğreten değil, öğrenciye zihninde zaten bulunan bilgiyi keşfetmesi için ilham veren kişidir. (Okçu'nun Yolu)
- "Tanrı, güneşi her gün yedinden doğurarak, bizi mutsuz kılan her şeyi değiştirmemiz için zaman tanıyor bize. Oysa biz her gün, böyle bir zamanın bize bağışlandığı görmezden geliyoruz, bugünün düne benzediği gibi, yarina da benzeyeceğini düşünüyormuş gibi davranıyoruz. Ama dikkatini yaşamakta olduğu güne veren kişi, o büyülü ânın varlığını keşfediyor. O büyülü an belki de sabah anahtarı kilide soktuğumuz dakikada, akşam yemeğini izleyen suskunluk sırasında, bize birbirinin benzeri gibi gelen binbir şeyde gizli. Ama öyle bir an var ve işte o anda yıldızlar tüm güçleriyle içimize doluyor ve bizi mucizeler gerçekleştirmeye hazır hale getiriyor." (Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım)
- "Kendi yoluna güvenebilmesi için başkasının yolunun yanlış olduğunu kanıtlaması gerekmez." (Işığın Savaşçısının Elkitabı)
- "En çok muhtaç olduğum anda beni terk etmişsin. Senin yüzünden ölmüşüm. Şimdi vicdanına çöreklenmeye geldim." (Elif)
- Gökyüzünü seyretmek. (Aldatmak)
- Gözlerinizi kapayın, şimdi ruhlarınızın gözlerini açın. (Brida)
- "Sence âşık olmak nedir peki?" Her şeye izin vermektir. Güneşin doğuşu ya da ormanların büyüsüne kafayı takmamktır, akıntıya karşı mücadele vermemektir, mutluluğa teslim olmaktır. Daima özgür kalmak, bunu yanımızdaki insanı kendimize köle etmeden başarmaktır. (Hippi)
- Şu anda geçmiş yaşantıma bakıyorum ve hafıza dediğimiz şeyin daima tersinden akan bir nehir olduğunu idrak ediyorum. (Casus)
- Sonbaharda çiçeklerden bahsetmek iyi gelir. İnsanın içini ilkbahardaymış gibi ümitle doldurur. (Aldatmak)
- Herkes kendi mutsuzluğunu idare etmeye çalışıyor.. (Aldatmak)
- "İzleyeceğimiz en iyi yolun hangisi olduğunu her zaman biliriz, ama yalnızca alışık olduğumuz yolu izleriz." (Hac)
- Kim sahip olduğu en önemli şeyi,sevgiyi feda eder ki.. (Portobello Cadısı)
- İnsanın, kendi yazgısından uzaklaşmasının nedeni belki de Tanrı’nın ondan uzaklaşmasıydı. İnsanların yüreklerinde, her şeyin mümkün olduğu bir dönemin isteklerini esinledikten sonra, başka şeylerle ilgilendi. Dünya değişti, yaşam daha da zorlaştı; buna karşın Tanrı, insanların düşlerini değiştirmek için geri dönmedi. (Beşinci Dağ)
- Severiz çünkü sevgi bizi özgür kılar… (Akra'da Bulunan Elyazması)
- Zaman ne hareket eder ne de durur. Zaman değişir. Bu daimi değişimin içinde her birimiz bir noktada, kendi Elif'imizde dururuz. (Elif)
- Ağacın barı olmayanda budaqları daim dik durur. Axmaq adam həmişə başqalarından daha yaxşı olduğuna inanır (Maktub)
- Ne var ki,gururun parıltısı,en büyük bilgeliği bile kör edebilir. (Beşinci Dağ)
- "Ve hiçbir şey bana ait değilse, benim olmayanlar için kaygılanmamın gereği de yok demektir." (On Bir Dakika)
- Yıllar, yıllar sonra bir gün Şöyle diyeceğim iç çekerek: İki yol ayrılıyordu bir ormanda ve ben Vurdum daha az gidilmiş yola Ve buradaydı işte bütün fark da. (Kazanan Yalnızdır)