Silo - Hugh Howey Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Silo kimin eseri? Silo kitabının yazarı kimdir? Silo konusu ve anafikri nedir? Silo kitabı ne anlatıyor? Silo PDF indirme linki var mı? Silo kitabının yazarı Hugh Howey kimdir? İşte Silo kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Hugh Howey
Çevirmen: Gökhan Sarı
Çevirmen: Mehmet Rasim Emirosmanoğlu
Orijinal Adı: Wool
Yayın Evi: Monokl Yayınları
İSBN: 9786055159115
Sayfa Sayısı: 520
Silo Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yakın bir gelecekte, yeryüzü zehirli gazlardan yaşanmaz hâldedir. İnsanlar dünyanın hayli sınırlı bir bölümünü, yaşadıkları çok katlı yeraltı silosunun en üst katındaki ekranlardan seyretmektedirler. Yasalar gereği bu tek görüntüyle yetinip yeryüzü hakkında hiçbir meraka kapılmaksızın yeraltına gömülü olarak, âdeta kapana kısılmış hâlde yaşamlarını sürdürürler. Zaten silodaki hayat da ancak sorgusuz ve sualsiz yaşandığında katlanılabilirdir. Ama bir de yaşadıkları hayatın gerçekliğinden şüphe duyup dışarısı hakkında sorgulamalar yapanlar vardır ki onlar bir daha asla uyanamayacakları bir kâbusun ortasında bulurlar kendilerini.
Silo Alıntıları - Sözleri
- "Sebep amacın kendisi."
- "Bilinen renkleri karıştırıp yeni renkler elde edebilirsiniz, ancak bilinmeyenlerden hiçbir şey var edemezsiniz."
- "İnsanlar makineler gibiydi. Bozuluyorlardı. Takırdıyorlardı. Dikkatli olmadığınız takdirde sizi yakıyor ya da sakat bırakabiliyorlardı."
- "Günler üst üste yığılıyor ve ufak kararlara baskın geliyor, değil mi? Şu ziyaret etmeme kararın. İlk birkaç gün yeterince kolay geçmiştir, öfkenin ve gençliğinin gücü buna yardımcı olur. Ama sonra geri dönüştürülmeyi bekleyen çöpler gibi birikirler. Yanılıyor muyum? Günlerin haftalara, haftaların aylara, ayların yıllara dönüşmesi... Bir süre sonra eski bir hatayı düzeltmek için çıldırırsın. Sonrasında bu bir oyuna dönüşür. İki insan birbirine sırtını döner, dönüp arkalarına bakmayı reddederler, ilk pes edenin kendileri olmalarından korkarlar..."
- "Akıl sağlığımızın kıymetini kimse bilmiyor, değil mi? Ben daha kıymet vereni görmedim."
- "Bazı şeyleri artık geri almak olanaksızdı; mesela dile dökülmüş düşünceleri..."
- "Sanırım senin her zaman mutlu olmanı istedi. Zaten bu yüzden senin için doğru adamdı."
- "Yaşınız ikerledikçe elinizin uzandığı her şeyi sıkı sıkıya kavramanız gerektiğini bilirdiniz. Nihayetinde başka şeyler kayıp giderdi."
- ..insanlar makineler gibiydi.Bozuluyorlardı.Takırdıyorlardı.Dikkatli olmadığınız takdirde sizi yakıyor ya da sakat bırakabiliyorlardı.
- Günün birinde birer ölü olacağımız gerçeği dışında hiçbir şeye güvenmeyin.
- Geçmişini bloke etmiş, bütün hayatını şerif rütbesinin ağırlığı altında geçirmişti. Son zamanlardaysa hayatının üçüncü evresini yaşıyordu çocukluğun ve şerif olmanın ötesinde, gizli bir hayat. Bu, toza dönüşmeden önceki son katmanıydı; hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir şey için üç yıl boyunca sessizce beklemişti; bekleyişinin her bir günü, mutlu günlerinin bir ayına bedeldi
- Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar
Silo İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ben bayıldım , harikaydı, türü çok sevip , sürekli okuduğumdan dolayı , kurgu ve yok oluştan sonra yaratılan dünya çok hoşuma gitti. Her distopyada olduğu gibi sonu gelmiş dünya ve yaşam mücadelesi veren bir grup ,alt-üst ilişkisi içerisinde belirli görevlerle yaşamlarını sürdürmekte. Kitabın 200-250 sayfası olguyu anlamak ve cinayetleri çözmekle geçiyor bu türü ilk okuyacaklar için biraz sıkıcı gelebilir ama sevenler için olaylar nasıl açılacak merakı ile güzel bir beklentiyle geçiyor. 250’den sonra bilinmeyen ya da gizlenen gerçeklerle karşılaşıyoruz ve işin boyutu değişiyor. Silo alt katlara doğru yaşamı sürdüren girişimlerin sırasıyla oluşturduğu alanlardan oluşuyor. Aklı çalışan insanlar en altlarda çalışıyor( isyan başlatmasınlar diye) yöneticiler en üstlerde yaşıyor. Başkarakterimiz Juliet , Silo Şerifi öldükten sonra Başkanın özel isteğiyle şerif oluyor. Önünde duran birçok gizemli dosyayı araştırırken bazı zeki arkadaşlarının ortak aklıyla dönen dolabı çözüyor. Yeni başkan tarafından temizliğe gönderiliyor. Temizlik ise silonun dış görüntüleri görmeye yarayan kameraların ekranlarını temizlemek , dışarı temizliğe giden geri dönemiyor oksijen bitiyor. Dediğim gibi Juliette zeki bir kız dışarı çıktığında yaşadıklarını okumanızı isterim. Spoiler vermemem lazım ama beni en çok etkileyen çıktıktan sonra olanlar oldu. İkinci kitap #vardiya hemen okuyacaklarım arasında aşırı heyecanlıyım. (Merve Kayalı @sandalkitapligi)
Silo: Yeryüzünde biten hayatı yeraltında yaşamaya çalışan insanlar içinde adaleti sağlamak hiç kolay değildi. Julyetin akıllı, adil, maceracı, azimli manevralarıyla ordan oraya akan bir roman. Nefessiz okuyacaksın. (MaviYeşil)
************** DİKKAT******************* Spoiler içerebilir, içermeye de bilir. (Çünkü ne yazacağıma henüz tam karar vermedim. Yazdıkça gelişecek) Wool üçlemesinin ilk kitabı Silo. Temelde çok bilindik bir hikâyeyi anlatıyor aslında. Yok olan, yaşanmaz hale gelen dünyamız, geride kalan insanlar ve onlardan saklanan gerçekler. Bu kısımın eleştirilecek bir yanı yok aslında. Çünkü hikâyeler ister istemez birbirine benzeyecektir. Dünya yaratıldığından bu yana on iki hikâye yazıldı derler. Diğer tüm hikâyeler ister istemez bu on iki hikâyeye benzeyecektir. Burada önemli olan o bilindik hikâyeyi nasıl anlattığınız, nasıl süslediğinizdir. Yazar bu konuda epey başarılı. Kitap yıkım sonrası ismine ''Silo'' denen bir yapıda geçiyor. Yapı bir katı hariç tamamı toprak altında. Her kat farklı bir işe / iş dalına ayrılmış. İçeride yaşayan insanlar dünyanın silodan ibaret olduğunu zannediyorlar. Çünkü onlara öyle anlatılmış. Silodan dışarıya çıkmak mümkün değil. Mümkün olmaması bir yana dışarısı hakkında konuşmak bile büyük bir suç. Kesinlikle yasaklanmış bir konu. Olur da dışarısı hakkında konuşmaya cesaret eden biri olursa adına ''temizlik'' denen cezaya çarptırılıyor. Yani mutlak ölüme. Temizlik cesasına çarptırılanlar dış dünyayı ( küçücük bir kısmını) görmeye yarayan pencereyi silmek zorundalar. Bu cezaya çarptırılan herkes temizliği kesinlikle yapmayacaklarını söyleseler de ne hikmettir ki her temizlik mahkumu mutlaka bu temizliği yapıyor. Bu silo halkından kimsenin anlam veremediği bir durum. Kitaptaki bilinmezler, anlatılan dünya ilgi çekici. Bu tarz klostrofobik yıkık dünya hikâyelerinde genellikle komün tarzı yapılanmalar anlatılır. Fakat hikayemiz bu konuda da farklı. İnsanlar çalışıyor, para kazanıyorlar. Ta çocuk yaştayken bir meslek dalına yazılıyor, adına ''gölge büyüten'' denen ustaların yanında ''gölge'' yani çırak olarak çalışıyor, meslek ediniyorlar. Ve bunun karşılığında ücret alıyorlar. Yani anlayacağınız Silo'da bir düzen var. Aşılmaz tabular, kesin çizgilerle belirlenmiş kurallar ve bu kuralları uygulamak için söylenmiş bolca yalan var. Daha önce de belirttiğim gibi hikâye ilginç ve sürükleyici. Hikâye ilginç olmasına ilginç ama uzun betimlemeler, gereksiz anlatımlar kısa sürede olay akışından kopmanıza, sıkılmanıza neden oluyor. Ben kolay kolay okumaya başladığı kitabı yarım bırakan biri değilim. Çok nadiren yaşadığım bir durumdur bu. Fakat Silo'yu okurken defalarca bıraksam mı diye düşündüm. Özellikle ilk 100 sayfada. İlk 100 sayfa boyunca atmışlı yaşlarında olan başkan jahns ve neredeyse aynı yaştaki Şerif Marnes'in uzun silo yolculuğunu oluyoruz. yazar muhtemelen bu bölümleri silo'yu bize tanıtmak için yazmış ama o kadar ağır ilerliyor ki ister istemez sıkılıyorsunuz. İki bastonlu ihtiyarın yolculuğu üç gün iniş ve üç gün tırmanış olarak sürüyor. Varın siz düşünün. Sanki kitap daha kalın olsun yazılmış gibi duran bir sürü bölüm var. Bu tür bir durumu Stephenie Meyer'in okuduğum tek kitabı olan Göçebe'de yaşamıştım. yaşamış ve bir daha adı geçen yazara bulaşmama kararı almıştım. Merak ettiğim, okudukça cavabını almak istediğim şeyler varken gereksiz kelimeler denizinde ağır ağır ilerlemek en azından kendim adına söyleyebilirim ki çok bunaltıcıydı. Kitabı bitirdiğimde hâla cevaplanmamış bir sürü soru mevcuttu. Muhtemelen serinin diğer kitaplarında bu sorulara cevaplar bulacağım. Ne yalan söyleyeyim merak ediyorum ama bir yandan da yine bu sıkıntılı süreci yaşamalı mıyım diye düşünmeden edemiyorum. Son olarak: Serinin ismi olan Wool'un açılımının World Order Operation Fifty ( Roma rakamı ile elli yani L ) Türkçesi ile Dünya Düzeni Operasyon Elli olduğunu belirtip küçük bir spoiler vereyim. ( Bu ellinci operasyon ise diğer kırkdokuzu neydi? Akılımda deli sorular) (Akın Taşpınar)
Silo PDF indirme linki var mı?
Hugh Howey - Silo kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Silo PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Hugh Howey Kimdir?
Hugh Howey Kitapları - Eserleri
- Silo
- Kum
- Vardiya
- Toz
- Wool Serisi Kutu Seti
Hugh Howey Alıntıları - Sözleri
- "Öngördük. Her şeyi planladık. Yedekler bu yüzden var, Kabul Töreni de öyle. İnsanların ruhlarını sınamak için bir fırsat, geri sayımı başlamış bombalarımızı içlerine yerleştirebileceğimiz bir kutu o. Sen bunu anlamak için fazla gençsin ama insanoğlunun uzlaşmaya çalıştığı --ve asla tam olarak başaramadığı- en zor görevi nihai gücü kendisinden sonrakilere aktarmaktır" (Toz)
- ..insanlar makineler gibiydi.Bozuluyorlardı.Takırdıyorlardı.Dikkatli olmadığınız takdirde sizi yakıyor ya da sakat bırakabiliyorlardı. (Silo)
- ..gerçekler ile yalanlar siyah beyazdılar ve birbirine karıştıklarında her şeyi griye boyayıp anlaşılmaz kılıyordular. (Vardiya)
- İnsan ve dünya kendi hallerine bırakılmalıydı. İnsan ırkının kendi sonunu getirmeye hakkı vardı. Hayat böyleydi; herşeyin sonu gelirdi, sıradakine yer açılırdı. Ama münferit Kişiler sıklıkla doğal düzene kafa tutardı. (Toz)
- İnsanoğlunun uzlaşmaya çalıştığı ve asla tam olarak başaramadığı en zor görev nihai gücü kendinden sonrakilere aktarmaktır.. (Toz)
- Özürler kırıkları tamir etmiyordu; yalnızca bir şeylerin kırıldığının itirafıydı onlar. Sıklıkla da iki insan arasında. (Toz)
- Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar (Silo)
- Gerçekler er ya da geç ortaya çıkar. (Vardiya)
- "Başkalarından övgü bekleyenler ,mutluluklarını başka kişilerin eline bırakmış zavallılardır. " (Kum)
- "Hiç kimse kendi öm ründe bir sonun geleceğini düşünmezdi. İnsanlar başlarını kaldırıp upuzun beton duvarlara ve demir çubuklara bakarlar, onların yıkılışını çocuklarının veya torunlarının göreceğini zannederdi. Bir sonraki duvarı inşa etmek uzak bir nesle bırakılırdı. Yenisinin daha sağlam, daha büyük olması beklenirdi. Tıpkı her bir çöküş gibi." (Kum)
- Erkeklerle kadınların doğruluk adına mücadele verdiği, hep mutlu sonla biten, daima imkansızlara karşı savaşılan ve hepsi de birer saçmalıktan ibaret olan o eski kahramanlık efsanelerini düşündü. Kahramanlar kazanmıyordu. Kazananlar kahraman oluyordu. Tarih onların hikayelerini anlatıyor, ölülerse buna karşı çıkamıyordu. Hepsi de saçmalıktan ibaretti.... (Toz)
- Özürler kırıkları tamir etmiyordu; yalnızca bir şeylerin kırıldığının itirafıydı onlar. Sıklıklada iki insan arasında. (Toz)
- Uyumaya çalıştı. Uyku zaman geçirmek, 'şimdiden' kaçmak için etkili bir vasıtaydı (Toz)
- Ve farelerin bot seslerinden kaçtığı gibi, insanlar da korkuya meyyal hayvanlar değilse nedirler? (Toz)
- Erkekler sadece konuşmazlar,aynı zamanda böbürlenirler. Kiralık sevgiden bile. (Kum)
- Erkeklerle kadınların doğruluk adına mücadele verdiği, hep mutlu sonla biten, daima imkansızlıklara karşı savaşılan ve hepsi birer saçmalıktan ibaret olan tüm o eski kahramanlık efsanelerini düşündü. Kahramanlar kazanmıyordu. Kazananlar kahraman oluyordu. Tarih onların hikayelerini anlatıyor, ölürlerse buna karşı çıkamıyordu. (Toz)
- İyilik görmenin yolu iyilik yapmaktan geçer... (Kum)
- Gerçekler ile yalanlar siyah beyazdılar ve birbirlerine karıştıklarında herşeyi griye boyayıp anlaşılmaz kılıyordular. (Vardiya)
- "İnsanlar makineler gibiydi. Bozuluyorlardı. Takırdıyorlardı. Dikkatli olmadığınız takdirde sizi yakıyor ya da sakat bırakabiliyorlardı." (Silo)
- "Sanırım senin her zaman mutlu olmanı istedi. Zaten bu yüzden senin için doğru adamdı." (Silo)