Sen - Mehmed Uzun Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sen kimin eseri? Sen kitabının yazarı kimdir? Sen konusu ve anafikri nedir? Sen kitabı ne anlatıyor? Sen kitabının yazarı Mehmed Uzun kimdir? İşte Sen kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mehmed Uzun
Çevirmen: Selim Temo
Orijinal Adı: Tu
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9789752732100
Sayfa Sayısı: 215
Sen Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İnsanın dünya üzerinde "yalnız" kaldığı anlar vardır. Böylesi anlarda, içini dökebileceği tek varlık bazen sadece yolu oraya düşmüş bir böcektir. Yalnızlığın ve dışlanmışlığın acısı, sıradan bir böcek de olsa bir dinleyici bulduğunda hafifler mi?
"Sen", acılı, trajik bir yaşamdan, Doğu'nun renkleriyle bezenmiş pastoral bir manzara... Aynı insanın dününü ve bugününü iki farklı üslupla anlatan Uzun, bu ilk romanında insanın zor şartlar altında verdiği yaşam mücadelesini, dayanma gücünün sınırlarını ve Doğu insanının hayata bakış açısını bu manzaranın çerçevesi içine yerleştiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Sen Alıntıları - Sözleri
- İnsanların güzelliği, dillerinin güzelliğiyle ölçülür.
- Ve bu bay Kürt yok diyordu. Kürt yok! Güneş yok dermiş gibi, ay yok , yıldız yok dermiş gibi. Bir halk nasıl inkar ediliyordu?..
- ... ha ev Diyarbekir, xweşiya welatê me, jana dilê me ye. Hêviyê jiyana me... --------- ... ha bu Diyarbakır, ülkemizin güzelliği, yüreğimizin sızısıdır. Hayatımızın umudu...
- Ve bu bay(an); Kürt yok diyordu. Kürt yok! Güneş yok dermiş gibi, ay yok, yıldız yok dermiş gibi... Bir halk nasıl inkar ediliyordu!
- Rûmet ji me re, mirin ji wan re!
- Ben iyiyim... Sen memleketten haber ver. Hala öldürüyorlar mı, esmer yüzlü çocukları, eşkiya diye..!
- Farklı şartlar, yeni perspektifler ve mesajlar artmadığı sürece toplum kölelik boyunduruğunu kıramaz.
- “İnsan neden böyle? Neden çabuk alışıyor bir şeylere?
- Hiçbir anı zamanın, hiçbir acı da ölümün karşısında duramaz, onu yenemez. Zaman en önemli anıyı, ölüm de en büyük acıyı unutturur.
- İnsanlar yıllarca dağlarda, vadi diplerinde, mağaralarda boşuna şeytanları arayıp durdular. Şeytanlar burada. Aramızdalar, burnumuzun dibindeler.
- Ama hiçbir anı zamanın, hiçbir acı da ölümün karşısında duramaz, onu yenemez. Zaman en önemli anıyı, ölüm de en büyük acıyı unutturur.
- Xerîbî ne tu kar e Xerîbên xelkê hemû ji xerîbîyê hatine Xerîbên me, di xerîbîyê de diminin Wekî kulekên pey keriyan in
- Çaresizlere sığınak olan ve onlara cankurtaranlık yapan şey, onların umutlarıydı. Siz de böylesi bir umudu besliyordunuz.
Sen İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Mixabin ez dinêrim zêdetir em pirtûkê bi zimanê Tirkî dixwînin. Serî de ez jî bipêşbiryar bûm, lê zimanê pirtûkê gelek hêsan e. Wek ava Dicle û Firat zelal, dest bi pirtûkê dike berdewama wî tê. Em Tirkî bixwînin em eybek mezin li hember Mehmed Uzun dikin rastî. Pirtûkê de yazdeh beş heye lê bi min dû hebe. Yek qala gelek tişta dike;behsa dîrok Amedê bigire , Şex Seîd, rewşa Kurd û Ermenî ya, hin caran de şermezarî yê dike gelê xwe. Ya din di girtîgeha Amedê de diborî. Navê wî çima "Tu" ye? Pirtûk herî zêde pirtûkek piskolojî yê ye. Jîyana serlehenga( qehremanê pirtûke) di zindana Amede de çawa borî ye, çawa karîye ber xwe bide. Serleheng bi tenêtîyê de bûye du kes. Ew û ew... Wek zarokên piçûk bixwe re leyistika dilîst... Ew ê min bi got a bû du kes. Ew û sî ya xwe. Lê nabe, di tarîtiyê de sî jî tune. Tenê ew û ew e. Hin caran ji xwe re hevala afirand. Ew û tu(kezê) . Behsa bîranîna xwe dikir. Piskolojî ya girtîyek... Li ber zilma xwînxwara bi niyeta zelal hatîye nivîsandin. Di çîksayîya şevên Dîyarbekirê de Ji zindanên xwe li Heyv û stêrkên me binêrin Ew, yarê me yên hezar salan Dostên me yên zindanan in. (Bîyan)
BAŞLIK ''İNSAN'' OLSUN...: Tarih her zaman insanın insana,insanın doğaya ve diğer canlılara yaptıkları üzerine dönmüştür. Hiç bir tanrı, hiç bir canavar ve doğa olayı insanların birbirine yaptıklarını,ne insana nede başka bir varlığa yapmamıştır. Biz birbirimizin felaketiyiz. Bu söz çok acı olsada son derece doğru hatta bazılarımızın hayat felsefesi olmuş,İnsanlara karşı duruşumuzu belirlemiştir ''insan insanın kurdudur''Belki Dünyadaki tek hakikattir bu söz (bana göre)belki de dünyanın yaşanılır bir yer olmasının yolu birbirimizle uğraşmayı bırakmamızdır. Neyse... Ben incelememe geçeyım ''TU'' (SEN) Kitabını daha önceden orjinal dili olan Kürtçe okumuştum çevirisi de çok güzel arada yazım yanlışları olmasaydı daha iyi olurdu ama takılmamak gerek bu tür şeylere. Yazarın dili ve Kalemine gerçekten diyecek yok Mehmet Uzun okuyanlar bilir çok sıcak çok sade ve çok zengin bir dili var. Kitap bir insanın Diyarbakır zındanında yaşadığı işkenceleri,yanlızlığı ve çaresizliği anlatıyor karanlık bir hücrede sahip olabileceğiniz tek dost olan bir böcekle yapılan sohpeti,işkence gören arkadaşlarının seslerini bastırmak için okunan şiir ve stranları (şarkı) insanların nasılda bir anda vahşileştiğini... Kitap kahramanının ismi yok ama biz şunu biliyoruz bu yazılanlar Mehmet Uzunun kendi yaşadıklarıdır ki oda bir söyleşide bunları dile getirerek bizi onaylıyor: “Diyarbakır Askeri Cezaevi benim ilk üniversitem oldu, burada Musa Anter ve Ferit Uzun'un, ki sonradan ikisi de öldürüldü, yardımlarıyla kendi dilimle okuyup yazmayı öğrendim. Ben orada kendi kültür mirasımla ilişkiye geçtim. İşte orada kendi dilimin, Kürtçenin, sözlü anlatım geleneğiyle tanıştım. Ayrıca dünya edebiyatının Türkçe çevirilerini okuma fırsatı buldum. İnsan içerideyse çok okur, ki ben de öyle yaptım. Orada, doğal olarak Kürtçe olan her şey yasaktı ama vardı''... Ben size biraz da yazardan bahsedeyim. Mehmet Uzun, gençlik yıllarımın kitapları gazete kağıtlarıyla kaplanarak okunan, Coğrafyamın sessiz bilgesi,Ömrü zından ve sürgünde geçmişti.Yasaklı olmasının sebebi de doğduğu andan itibaren öğrendiği ve hayatı boyunca da uğruna mücadele ettiği diliyle yazmasıydı.Evet egemenlere göre (bilinmeyen bir dil olmasına rağmen) ''Yasaklı bir dilde'' yazıyordu kitaplarını. O, bir dil neden yasaklanır neden yok edilmek istenir bunu çok iyi anlamıştı ve bu uğurda hayatını feda etmiş bir yazardır. Belki de sisteme boyun eğse dünyanın sayılı yazarlarından (ki bana göre öyle) olacaktı... Ama o yaşadığı her şeye rağmen tutumundan bir defa bile geri adım atmadı... Uzun bu zorlu yaşam koşullarına rağmen Roman, söyleşi, deneme, anlatı ve inceleme türünde 20'ye yakın eser yazdı, romanlarını Kürtçe, diğer edebi çalışmalarını ise Kürtçe, Türkçe ve İsveççe yapmıştır. Hayatını anlattığı Ruhun Gökkuşagı kitabından bir alıntıyla incelememi sonlandırıyorum "Dünya, neresinden bakarsam bakayım, hangi karesini yeniden yaşarsam yaşayayım, hep bir cehennem olarak karşıma çıkıyordu." Dünyayı cehenneme çeviren yine biz insanlarız... iyi okumalar sevgiyle kalın. ( NOT:yazım yanlışlarına elimden geldiğince dikkat etmeye çalıştım genede gözünüze çarpan bi yer olursa yazarsınız) (Seyfettin...)
Bazı kitaplar vardır ne desen az kalır. Sadece okur, üstüne düşünür, keşke bunlar yaşanmadan yaşamak mümkün olsaydı diye düşünürsün. Mehmed Uzun'un anlatımıyla ortaya çıkan hüzünlü bir eser. Okumanızı tavsiye ederim. (Mehmet Hoca)
Kitabın Yazarı Mehmed Uzun Kimdir?
1953 yılında, Viranşehir kökenli bir aşiret ailesinin çocuğu olarak Siverek'te doğdu. Anne tarafı Zaza, baba tarafı Kürt kökenlidir. Babası koyun tüccarı olan Mehmed'in, beş kardeşi daha vardı. Küçük yaşlarında ailesinden duyduğu sözlü anlatım örnekleri, edebi sanatının temelini oluşturmuştur. İlerde yazacağı romanların kökü, bu çocukluk anılarından beslenmiştir.
Kürt dilinin yasak olduğu bir dönemde, birçok Kürt yazarın aksine egemen dilde değil anadilinde yazmayı tercih etmiştir. Özellikle, zayıf olan Kürtçe yazı dilini geliştirmek, ortak bir edebi dil oluşturmak ve Kürt hikâye anlatım geleneğini canlandırmaya yönelik yaptığı çalışmalarla modern Kürt edebiyatında kurucu bir role sahiptir.
26 Ağustos 1977'de, sahte Tunus pasaportuyla Suriye üzerinden gittiği İsveç'e yerleşti. Kurmanci, Türkçe ve İsveççe yazdığı kitapları yirmiye yakın dilde yayınlandı. Hakkında, Türkiye'de çok sayıda dava açıldı. 1981'de Türk vatandaşlığından atıldı ve 1992 yılına kadar Türkiye'ye gelemedi.
Uzun yıllar İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç Pen Kulübü ve Uluslararası Pen Kulüp'te aktif çalıştı. İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği'nin de üyesi olan Uzun'un bugüne kadar çok sayıda Kürtçe roman yazdı.
Mehmed Uzun, "Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık" romanı ve "Nar Çiçekleri" adlı deneme kitabı ile ilgili olarak 2001 baharında yargılandı.
Yakalandığı mide kanseri nedeniyle uzun süre tedavi gören ünlü edebiyatçı, 11 Ekim 2007 günü Diyarbakır'da yaşamını yitirdi.
13 Ekim günü Diyarbakır Ulucami'de kılınan cenaze namazı ardından, cami önündeki kalabalığa sırasıyla Yaşar Kemal, Şerafettin Elçi, Ahmet Türk ve Osman Baydemir'in yaptığı konuşmaların ardından Mardinkapı Mezarlığı'na defnedildi.
Mehmed Uzun Kitapları - Eserleri
- Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)
- Yitik Bir Aşkın Gölgesinde
- Sen
- Yaşlı Rind'in Ölümü
- Nar Çiçekleri
- Kader Kuyusu
- Dicle'nin Yakarışı
- Abdalın Bir Günü
- Dicle'nin Sürgünleri
- Dengbejlerim
- Zincirlenmiş Zamanlar Zincirlenmiş Sözcükler
- Kürt Edebiyatına Giriş
- Ruhun Gökkuşağı
- Bir Dil Yaratmak
- Ölüm Meleğiyle Randevu
- Kürt Edebiyatı Antolojisi
- Dicle'nin Sesi
- Bir Romanın Hatıra Defteri
- Küllerinden Doğan Dil ve Roman
- Mirina Egidekî
- Hez û Bedewiya Pânûsi
Mehmed Uzun Alıntıları - Sözleri
- “İnsan neden böyle? Neden çabuk alışıyor bir şeylere? (Sen)
- Dengbêjlik, bir gelenek olarak, şimdiye kadar, Kürt edebiyatı, sanatı ve müziğinin atar damarı olmuştur. Tüm baskı ve şiddete, asimilasyon ve yok etme kampanyalarına rağmen Kürt dili edebiyatı ve müziği hâlâ canlılığını koruyabiliyorsa bunda dengbêjlik geleneğinin payı büyüktür. Yüzyıllardan beri süren bu vefakar geleneğe çok şey borçluyuz. (Bir Dil Yaratmak)
- "Xwîn bi xwînê nayê şuştin." (Kan kanla yıkanmaz.) Kan, ancak adalet duygusu, insani ve vicdani yaklaşımla yıkanabilir, temizlenebilir. Adalet anlayışının, insani ve vicdani duyguların kaynağı da edebiyattır. (Nar Çiçekleri)
- ... Usul usul, hayatımın ve Ruhumun en derin yerlerinde kök saldı. ... (Kader Kuyusu)
- "Hevalno, ji bîr mekin Em pênç hezar dil Pênç hezar efsaneyên li ser lêvan Pênç hezar destanên li ser kaxizan in Pênç hezar sterkên ronî yên Kurdan in..." (Mirina Egidekî)
- Türkiye'de öğretmen okulunda okudum. Öğretmen okulunda şoven ve asimilasyonun temelde olduğu bir eğitim sistemiyle öğrenim gördük... Kürtleri kötülüyorlardı... (Mahmut Baksi) (Kürt Edebiyatı Antolojisi)
- Ben de destan ve stranlarımız¹ gibi eskiyim. Düne aidim,bugüne değil. Bugünle hiçbir ilişkim yok. 1: Kürt halk ezgisi. (Yaşlı Rind'in Ölümü)
- Kendimi o kadar çok geliştirmek zorundayım ki, öğrenmek zorunda olduğum öyle çok şey var ki. (Bir Dil Yaratmak)
- Eğer dizelerin kamaştırıcı incilerini istiyorsan, Mela'nın şiirine bak, Şirazi'ye ne gerek? (Kürt Edebiyatına Giriş)
- “İnançları farklı, dilleri farklı, kimlikleri farklı diye insanlar birbirine düşman olmamalı. İnsan bir kimliğe, bir dine, bir dile sahip olarak dünyaya geliyor ve bunlarla büyüyüp yaşıyor. Bunda insanın günahı, suçu ne?” (Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy))
- Ben sözün gücüne çok inanıyorum. Kürtçeyi yasaklayanlar, yasaklamalarla bu dilin yok olacağını, gücünü yitireceğini sanıyorlardı. Bunun ne kadar yanlış olduğu ve insanlıkdışı bir anlayış olduğu Diyarbakır' da 2000 yılının Ocak ayında bir kez daha anlaşıldı. Yasaklanmış bir söze saygınlık, bir güzellik ve bir güç vermek, işte ömrümün en kısa özeti... (Bir Dil Yaratmak)
- Annesini günlerce görmemiş bir çocuk sevgisiyle küçülmüştün göğsümde 1000Kitap (Kürt Edebiyatına Giriş)
- Aşk sözcüğü mesela neyi ifade ediyor, hiçbir şeyi. Ama Kürtçe evin çok şey ifade ediyor ve kutsal bir sözcük. O da aşk. (Bir Dil Yaratmak)
- Barış, insanlığın yarattığı en önemli, en erdemli eserdir. (Ölüm Meleğiyle Randevu)
- "Dayan, diren, sabırlı ol; günü birlik düşünme; zaman, sadece bir andan oluşmuyor, zamanı hiç bitmeyecek bir ayin gibi düşün ve yaşa; kine, nefrete, haset ve kıskançlıklara kulak verecek, onları kendine yaklaştıracak kadar küçülme; çile çekmeden insan ve insanlığı mutlu edebilecek hiçbir şeyin yaratılamayacağını unutma; acı ve hüzünden insanı mutlu edebilecek bir eser yaratmanın hünerini öğren, bu güneşin ustası ol; derin yalnızlığımı, yaratacağım eserle, herkesin ortak olabileceği bir mutluluk haline getir." (Zincirlenmiş Zamanlar Zincirlenmiş Sözcükler)
- İmdat, insan ve insanlık için imdat! (Bir Romanın Hatıra Defteri)
- Kurdistan. Di çapkirina ve pirtûka heja û tarîxî de alîkarîya bavê tejî pir bû. Di pirtûke de, şehîden me yen neteweyî li pey hev, di nav rûpelan de, rezbûyî ne. Şêx Seîd, Seyid Ebdulqadir, Xalide Cibirî, Yada Axa, Dr. Fuad Beg, Bave Tûjo, Seyid Riza, Qadî Mihemed û gelekên din têde ne... Ma tu dizanî, bavê te di bin sûretê Bave Tûjo de çi nivisiye?.. "Çehremane mezin" ... Wî weha nivîsîye... Çehremane mezin... Serdile, kezizere, Bave te hevale qehremanen mezin bû... (Hez û Bedewiya Pânûsi)
- Ez bawer im di vî warî de ê sedem esasî ne. bi kurtî 1- Gele kurd ne xwedî dewlet û müessese netewî ne ku devlet û müessen netewî bikaribin li seran serê Kurdistane xwendinê bi re xînin. Bi xebatên pêwîst bikaribin problemên zimanê kurdî hal bikin, çap kirin û vveşandina kovar, rojname û pirtûkan bikin. (Hez û Bedewiya Pânûsi)
- Ve zamanla ,yitirdiklerimize ilişkin ,şu duygu egemen hale gelir ;kendileri artık yitip gitmiştir ,bir tek ,yüreğimiz ve ruhumuzda onların kıpırdayan gölgeleri ,silikleşen sesleri ve belirsiz renkleri kalmıştır . (Nar Çiçekleri)
- Stêra'min, yıldızlara bak... Onlar anlamaz mı ahvalimizden, niçin gelmiyorlar yardımımıza, niçin yaralarımıza merhem sürmüyorlar? Niçin bu zulme, bu cehalete, bu kin ve nefrete bir cevap bulmuyorlar? (Dicle'nin Sesi)