Şehir Mektupları - Ahmet Rasim Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Şehir Mektupları kimin eseri? Şehir Mektupları kitabının yazarı kimdir? Şehir Mektupları konusu ve anafikri nedir? Şehir Mektupları kitabı ne anlatıyor? Şehir Mektupları PDF indirme linki var mı? Şehir Mektupları kitabının yazarı Ahmet Rasim kimdir? İşte Şehir Mektupları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Rasim
Yayın Evi: Kapı Yayınları
İSBN: 9786055107109
Sayfa Sayısı: 630
Şehir Mektupları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Klasikler, ölümsüz olmadıkları için değil sürekli okundukları için de değerlidir. Bizim klasiklerimiz başlangıçta bazı eksiklik ve acemilik taşısalar bile bu onların kurucu olma özelliklerini değiştirmez. Dil kadar hayat da yeniden kurulur onlarda. Dünkü nesiller tarafından ağır aksak da olsa okunan, sevilen ve hayatımızın bir parçasına dönüşen bu eserler bir kez daha ve günün zevkleri ve tercihleri gözetilerek çıkıyor gün yüzüne.
Okundukça sevilecek bu eserler dünü selamladığı kadar geleceği kurmaya aday. Aşk, dil, kurgu bütün saflığıyla göz kırpıyor. Yeniden...
Şehrin hem yazarı hem eleştirmeni, hem paparazzisi hem gurmesi, hem seyircisi hem bestecisi, hem hovardası hem de habercisi olan Ahmet Rasim'in Şehir Mektupları, sadece "Nerde o eski İstanbul?" sorusunun cevabı değil canlı ve derin İstanbul'un da karşılığıdır.
Türkçenin büyük kalemlerinden Ahmet Rasim'in Milli Eğitim Bakanlığı'nın 100 Temel Eser listesinde de yer alan Şehir Mektupları ilk defa tam metin olarak günümüz Türkçesiyle okurla buluşuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Şehir Mektupları Alıntıları - Sözleri
- Ben seninim, sen benimsin Göz önünde durma,kaçıl
- İnsan tuhaftır.Duygusuna en çok etki eden şeyleri beyninde tekrar eder.
- “Kadınlar ne şekil ve vücut ölçüsünde bulunurlarsa bulunsunlar saygıya layıktır.”
- Yaşadığım şehri aldatıyorum...Kalbim başka yerde.
- Yaşadığım şehri aldatıyorum...Kalbim başka yerde.
- “Veresiye içen iki defa sarhoş olur.”
- Bu nâr ile ben kabre girersem... bilirim ki; Dûzah tutuşur şûle-i âh-ı elemimden
- " Elindeki ne? - Vişne -(Birdenbire ve sevinerek) At gibi kişne! "
- Sen ne kadar tatlı, ne kadar güzelmişsin..." Sen ne kadar acı nasıl da üzermişsin...
- Kadınlar hangi biçimde, hangi vücut ölçüsünde bulunursa bulunsunlar, saygıya değerler.
- Bir yere geliniyor ki, oradan öteye geçilmiyor.
- İlerlemenin olması için, mutlaka bir teşvik sesine gerek vardır.
- Oof! Yine canım sıkılıyor! Hiçbir şeyin tadı yok.
- Ah, beklemek! Sen ne kadar tatlı, ne kadar güzelmişsin
- Kadınlar ne şekil ve vücut ölçüsünde bulunurlarsa bulunsunlar saygıya layıktır.
Şehir Mektupları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Eski İstanbul’a mektuplarla bir seyahat...: Bu kitapla 1900’lü yılların başına, Osmanlı’nın hüküm sürdüğü eski İstanbul’a ışınlanıyorsunuz.. Yazar yazar/ahmet-rasim ‘in 1912-1913 yıllarında ‘Malumat Gazetesi’nde yayınladığı yazı ve makalelerden oluşuyor kitap. Bundan 130 sene önceki günlük İstanbul haberlerinin 43 adet mektup halinde, siyah-beyaz fotoğraflarla ve farklı mizahi bir dille anlatıldığı bir anı kitabıdır. Geçmişe bir yolculuk.. Öz Türkçe mi okumak istiyorsunuz? Öz Türkçe neşesi ve zarafeti mi arıyorsunuz? Eski Osmanlı devrindeki halk dilini mi duymak istiyorsunuz? kitap/sehir-mektuplari--220613 ‘nın her bir parçası bunları veriyor. Kitabın içerisinde ‘bre medet, Neüzübillah’ gibi eskiye dair kelimeler bulabilirsiniz. Örn. ‘Zemher-i Zürafası’, kışın ince giyinip gezenler için söylenirmiş. Eski kelimeleri anlamakta zorlananlar için, kitabın arkasında günümüz Türkçesi ile dönemin İstanbul Türkçesine dair sözlük vardır. Yazar, İstanbul’un her semtini, doğasını, mekanlarını, geleneklerini, yeme içme alışkanlıklarını, kültürel yapısını, insan ilişkilerini, sade bir dille öyle güzel anlatmış ki. Okurken yaşatıyor ve hissettiriyor. O döneme ilgi duyanların, eskiyi özleyenlerin beğenerek okuyacağını düşünüyorum... (Funda Usta)
Kitap, 1890lı yıllardaki İstanbul'un günlük haberlerinden oluşmuş. Yazarımız İstanbul'un günlük haberlerini 43 mektup şeklinde anlatmış. Mektuplarını da gayet samimi bir üslupla yazmış. Özellikle İstanbul'da yaşayan kişiler günümüz İstanbul'u ile bundan 129 sene evvelki İstanbul'u ister istemez karşılaştıracaktır. Geçmişe yolculuk yapmak isteyen herkes bu kitabı okumalı... İyi okumalar dilerim... (Döndü BARUT)
Ah, beklemek..! Sen ne kadar tatlı, ne kadar güzelmişsin... Şehir Mektupları kitabı Ahmet Rasim’in doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul’dan her yönüyle bahsettiği şehir, kültür, sanat, insan merkezli onlarca mektubundan oluşmaktadır. 1890’lı yıllarda daha ziyade Malumat gazetesinde yayımlanan mektuplarında Adalar’dan, Bakırköy’den ve İstanbul’un çeşitli park ve bahçe alanlarından bahsederek, tasvirler yaparak İstanbul resmi çizer. Boğazdan ve mesire alanlarından haberler verir. Arkadaşlarıyla olan muhabbetini, şehrin güzelliklerini seyrederken karşılaştığı ilginç olayları anlatıyor.. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir macerayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim (/S/)
Şehir Mektupları PDF indirme linki var mı?
Ahmet Rasim - Şehir Mektupları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şehir Mektupları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Rasim Kimdir?
Kendine özgü bir üslupla kaleme aldığı eserleri geniş bir okur kitlesi tarafından okunan, mutlakiyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerine tanıklık etmiş bir yazardır. 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebi türlerde ve çok sayıda eser verdi. Dönemin İstanbul hayatının ayrıntıları üzerinde durduğu fıkralarıyla tanındı.3.ve 4. Dönem TBMM'de İstanbul milletvekili olarak yer aldı. Tanınmış bestekar Osman Nihat Akın'ın dedesidir.
Darüşşafaka mezunudur. Muharrirlik, Yazarlık, Bestekârlık, Posta Telgraf İdaresi Memurluğu, Tercümanı Hakikat, Saadet, İkdam, Sabah, Malumat, Servet, Tanin, Hak ve Tasvir-i Efkar gazeteleri yazarlıkları, Güneş, Gülsen, Sebat, Say ve Servet-i Fünun, Resimli Gazete, Musavvar ve Malumat dergileri yazarlıkları, TBMM III. ve IV. Dönem İstanbul Milletvekilliği ve III. Dönem Kütüphane Encümeni Reisliği yapmıştır. Evli ve altı çocuk babasıdır.
Yaşamı
1864'te İstanbul'da Fatih'in Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Babası Menteşeoğulları'ndan Kıbrıslı Bahaeddin Efendi, annesi Nevbahar Hanım'dır. Babası kendisi doğmadan evvel ailesini terk ettiği için Nevbahar Hanım onu tek başına yetiştirdi. 1875 yılında başladığı Darüşşafaka'da edebiyatla tanıştı. Bu okulda bestekâr Mehmet Zekai Dede'den müzik dersleri de aldı. Kendi çabasıyla Fransızca öğrendi. Eğitimini 1883 yılında birincilikle bitirdi.
Okulu bitirdikten sonra diğer Darüşşafaka mezunları gibi Posta ve Telgraf Nezareti'nde memur oldu. Bu kurumda kısa bir süre kâtiplik yaptı. Memuriyet hayatının ilk aylarında Sadberk Hanım ile evlendi; 1902'de eşinin ölümüne kadar süren bu evlilikten dört oğlu, iki kızı oldu.
Memuriyet hayatını benimsemeyen ve hayatını yazar olarak kazanmak isteyen Ahmet Rasim'in ilk yazısı Ahmet Mithat Efendi'nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlandı. Bu, 'Yolcu' başlıklı bir tercüme yazı idi. Ardından dönemin ünlü gazetecisi Baba Tahir vasıtasıyla Ceride-i Havadis'te fenni konularla ilgili yazı ve tercümeler yayımlamaya başladı. Bir süre Mekteb-i Behrami adlı okulda ve Komonto Musevi okulunda öğretmenlik yaptı. Ahmet Mithat'tan gördüğü teşvik sayesinde 1885'ten sonra kendisini tamamen gazeteciliğe verdi.
Yayın hayatına 1891'de başlayan Servet-i Fünun dergisinde fen konularındaki yazılarının yanında, tefrik halinde romanlarını da çıkarma imkanı buldu. Leyal-i Izdırap, Meşak-ı Hayat ve Afife burada yayınlandı. Ancak Servet-i Fünun yazarlarının genel edebi çizgisini benimsemedi. O, Ahmet Cevdet Paşa ve Ahmet Mithat Efendi'nin doğu ve batı edebiyatının olumlu yanlarını sentez haline getirmeyi amaçlayan edebi anlayışını benimsemişti.
1908'de Hüseyin Rahmi ile birlikte 37 sayı süren 'Boşboğaz ile Güllâbi' adlı bir mizah gazetesi çıkaran Ahmet Rasim, gazeteciliği Malumat, Sabah, Sebat, Güneş, Maarif, Resimli Gazete, Mecmuai Ebüzziya, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Resimli Ay, İkdam, Boşboğaz, Basiret, Tasvir-i Efkar, Vakit, Akşam, Cumhuriyet gazete ve dergilerindeki yazılarıyla sürdürdü. Bunun yanında Gülşen, Sebât, Hamiyyet, Şafak, Servet, Tanin, Envâr-ı Zekâ, Maarif, Resimli Gazete, Hazine-i Fünun, Mektep, Pul, Fen ve Edep, İrtika, Surâ-yı Ümmet, Donanma, Resimli Kitap, Musavver, Muhit gibi dergilere gerçek adıyla, Hanımlara Mahsus Malumât'ta ise 'Leyla Feride" adını kullanarak yazılar göndermiştir.
1898'de Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Suriye gezisi sırasında Malumat gazetesi tarafından Suriye'ye, 1916'da da Sabah gazetesince harp muhabiri olarak Romanya cephesine gönderildi.
Bu arada okullar için yazdığı tarih, dil bilgisi, imlâ ve aritmetik gibi çeşitli konulardaki eserlerini kitap halinde bastırdı. Menâkıb-ı İslâm adlı kitabı dolayısıyla II. Abdülhamit'ten Mecidi nişanı aldı. Şiir, hikaye ve roman alanlarında eserler verdiyse de onu günümüze ulaştıran "Şehir Mektupları", "Eşkâl-i Zaman", "Cidd-ü Mizah", "Gülüp Ağladıklarım" gibi inceleme, araştırma ve gözleme dayanan yazıları oldu.
Müzik alanında da eserler veren sanatçı, besteleri de kendisine ait olan pek çok şarkı sözü yazdı. Yakın dostu müzisyen Tatyos Efendi'nin bestelediği uşşak makamındaki 'Bu akşam gün batarken / Sakın geç kalma, erken gel' dizeleri ile başlayan güftesi günümüze kadar gelen eserlerindendir.
1927'de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in referansıyla İstanbul milletvekili oldu ve TBMM'nin üçüncü ve dördüncü dönemlerinde milletvekilliği yaptı. Ancak sağlık sorunları yüzünden meclis oturumlarına bile katılmadı. 1932'de Heybeliada'daki evinde hayatını yitirdi, Heybeliada'daki Abbaspaşa Mezarlığı'na gömüldü.
İstanbul Fatih Karagümrük'te 1938-1939 öğretim yılında kurulan Karagümrük Ortaokulu'nun adı 1965-1966'da Ahmet Rasim Ortaokulu olarak değiştirilmiştir. Okul 1988-1989'dan itibaren Ahmet Rasim Lisesi adını almıştır.
Ahmet Rasim Kitapları - Eserleri
- Falaka
- Şehir Mektupları
- Gecelerim ve Falaka
- Leyal-i Iztırab
- Meşakk-ı Hayat
- Hamamcı Ülfet
- Güzel Eleni
- Eski İstanbul'da Hovardalık
- İki Güzel Günahkar
- Ramazan Sohbetleri
- Eserlerinden Seçmeler
- Osmanlı Tarihi
- Eşkal-i Zaman
- Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik
- İstanbul'da Eğlence Hayatı
- Muharrir Bu Ya
- Kitabe-i Gam
- Şehir Mektupları
- Asabi Kız Sabiha
- Gecelerim
- Falaka
- Meşakk-ı Hayat
- Ameli ve Nazari Talim-İ Lisan-ı Osmani
- Söz ve Çizgi Ustalarımız
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Reform Çabaları İçinde Batış Evreleri
- Ahmet Rasim Kitaplığı 1: İlk Sevgi
- Asker Oğlu
- Hanım
- Osmanlı Tarihi
- Gülüp Ağladıklarım
- Romanya Mektupları
- Ramazan Karşılaması - Sohbetler
- Osmanlı Tarihi
- Anılar ve Söyleşiler
- İki Hatırat Üç Şahsiyet
Ahmet Rasim Alıntıları - Sözleri
- Bir kıyafet, bir eda hiç olmazsa hoş bir seda. (Eşkal-i Zaman)
- Ben seninim, sen benimsin Göz önünde durma,kaçıl (Şehir Mektupları)
- Bizde siyasete karışmayan, karıştırılmayan ne vardır? (Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik)
- Fuhuş, çıplak ve perişan sokak ortalarına, duvar diplerine, viranelere, ıssız yerlere, deniz kenarlarına, ağaç altlarına, gölgeliklerle doldu, tabir mazur görülsün, çoluk çocuk maskarası ve belki bir kat daha rezil ve rüsva oldu! (Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik)
- İşte insanlık böyle... Karanlık, muzlim, müphem vaziyete girmedikçe: “Ben neredeyim? Demez." (İstanbul'da Eğlence Hayatı)
- Görmek neye yarar? Hissetmeliyim, bu bana yeter. (Gecelerim ve Falaka)
- İnsanın tahammülden ziyade neye ihtiyacı var ? (Kitabe-i Gam)
- Meğer tutku kederle ümit arasında yatıp kalktıkça serpilir, tazelenirmiş. (Hamamcı Ülfet)
- Güler gibi ağlarım. Yok. Ağlar gibi gülerim. Ah! Tarif edemedim. (Gecelerim)
- Dayak atıldığını izlemek de hemen hemen dayak yemektir. (Gecelerim ve Falaka)
- iki sefilin bakışları , birbirlerine tesadüf etmesi gönül alıcı hasretleri olan birtakım mutluluk manzaraları anlattı. Fakat hayalleri o kadar safça , o kadar çocukçaydı ki bu özel vaziyet ancak bu çağdaki masum kalplere vergidir. (Güzel Eleni)
- “İhtiyarlık ne yaman dert…” (İstanbul'da Eğlence Hayatı)
- Zaman ne olursa olsun hızını değiştirir mi? (Hamamcı Ülfet)
- Öldürdü beni zaman (İstanbul'da Eğlence Hayatı)
- Fakat öyle kalpler vardır ki onlardaki üzüntü girdibanın derinliği bilinemez. Orası bir çıkmazdır. (Güzel Eleni)
- Siması, fotoğraf amatörlerini bile hayrette bırakacak doğaüstü bir profil çizer. (Eşkal-i Zaman)
- Kamuoyu üzerinde hükmünü yürütmek istersen, yaz. (Gürültülü sesler...) Ama bâzıları yazdıklarına saçma, sayıklama diyeceklermiş, bunlar azınlık partisidir. Senin mensûb olduğun parti ise, çoğunluktur. Kısım kısım değiş-tokuş yap, araştırıcı gâvurları kov, gerçekleri bulup ortaya çıkan günahkârlara yüz verme.(*) * Ahmet Rasim, burada; düşünmeden, aklına nasıl gelirse öyle yazan kimselere taş atmaktadır. Anlatmak istediği şey şudur: Böylelerinin gözünde gerçek araştırıcılar ve bilginler değersizdir, kötüdür. (Muharrir Bu Ya)
- Okul herhâlde evden daha eğlenceliydi. Hiç olmazsa kaçamak olarak leblebiyle; tek mi, çift mi, iplikten su yolu, almaca, ten ten, el el üstünde kimin eli var, vay benim köse sakalım, evelenme develenme, devekuşu kovalama, parmak ayırmaca, yokuş aşağı, seke seke ben geldim, çıngırağım hoş geldin, fış fış kayıkçı, duvarda top, cevizle vurup almaca, beş taş oynardık. Mahallede ise bir arkadaşımla kapı dibinde olsun, bir kaydırak oynayamaz, bahçemize; çiçekler bozulur, toz toprak olur derler diye, kimseyi çağıramazdım. Oyunsuz çocuk ise, karnına dokundukça, vık vık! eden kukla bebeklerden başka bir şey değildir. (Eserlerinden Seçmeler)
- Ben Galata'nın kendisini sevmiştim. Burada korkunç olduğu kadar eğlendirici bir hayat vardı. Hâlbuki insan etraflıca düşünecek olursa bu dünyanın ne tarafı korkunç değil? (Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik)
- Senden uzağa gitmek de mümkün değil.Azmediyorum.Takatim kesiliyor.Duruyorum.Senden sakınıyorum.Anlıyorsun ya.Seni hem görmek,hem görmemek istiyorum. (Kitabe-i Gam)