diorex
sampiyon

Şaşkın - Molière Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şaşkın kimin eseri? Şaşkın kitabının yazarı kimdir? Şaşkın konusu ve anafikri nedir? Şaşkın kitabı ne anlatıyor? Şaşkın kitabının yazarı Molière kimdir? İşte Şaşkın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 25.02.2022 06:00
Şaşkın - Molière Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Molière

Çevirmen: Enver Behiç Koryak

Yayın Evi: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 93

Şaşkın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şaşkın Alıntıları - Sözleri

  • Dünyaya güven olmaz.
  • Cihan derde boğulmuş. Herkes her gün bir türlüsüne çatıyor.
  • Bende olsa olsa fazla insan olmak kusuru bulunabilir.
  • Vallahi şu yaşadığımız zaman pek garip.
  • O keder, bu yürekten hiçbir vakit çıkmayacaktır.
  • Peşimi bırakmayan talisizliğin başıma bela üstüne bela getirmesi reva mı?
  • İltifat kafi ; zaten biz zavallılara ihtiyaç duyuldu mu hemen seviliriz , eşi emsali yok , oluruz .
  • Ecel denen kurumlu canavar, dünya bile yalvarsa, yine kimseyi dişlemeden bırakmaz. Herkes onun halkasından geçecek.
  • Ölümün, insanlara her zaman kasdi vardır. Onları destur demeden yıkar.
  • İnsan yalnız güzellikten başka çeyiz aramazsa düğünün arkasından pişmanlık gelir.
  • Akıl her zaman başta olmaz, ama akılsızlığın neresinden dönülse kârdır.
  • Dünyada şu bizim talihimizden daha kötüsü var mıdır acaba? Derdin birinden kurtulup birine çatıyoruz.
  • - Ben senin gözünde budalanın biri miyim yoksa? - Yok, o değil, estağfurul­lah; ona yakın bir şey.
  • İnsanın karşısına çıkan engel­ler ne kadar kuvvetli olursa o kadar fazla şeref ka­zanılır. Güçlükler, muvaffakiyetin değerini artıran süslerdir.
  • Güçlükler, muvaffakiyetin değerini artıran süslerdir.

Şaşkın İncelemesi - Şahsi Yorumlar

kitap/saskin--190549 yazar/molire Kitabın incelemesine geçmeden önce çeviriyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. 1944 yılında Maarif Vekaleti tarafından basılan bu kitabın dördüncü perdesinde Türkiye, Türkiye'nin Tunus şehri ifadeleri geçiyor, bu kabul edilebilir değil çünkü kitap yazıldığında Türkiye diye bir yer yok Osmanlı var, Osmanlı'ya bağlı Tunus vilayeti var. Kitabı çevirirken Türkeli veya Türklerin Tunus şehri dense anlarım ama Türkiye ve Türkiye'nin Tunus şehri denmesi hem garip hem de tek parti devrinin Osmanlı'ya bakışını gösteriyor gibi... Kitaba geçecek olursak Moliere'in ilk tiyatro eserlerinden biri olan bu eser biraz havada kalıyor gibi, sonu da diğer eserlerini andırıyordu. Zaten genellikle tiyatro metni yazarlarının ilk eserleri biraz acemi eserler gibi duruyor ama sonra ki eserleri daha güzel oluyor. Bu eser de ilk eserlerden olması sebebiyle harikulade bir eser olmasa da okunacak bir kitap keşke günümüzde de güncel baskısı olsa... Birçok kitabında Türkler'e değinen Moliere'e selam olsun... (Münzevi Genç)

Merhabalar, inceleme yazmak pek adetim olmamasına rağmen bu hafta ikinci defa bu butonu kullanma durumunda kalıyorum. Sanırım şuan inceleme yazmak zorunda kaldığım için biraz gerginim... Kitap için şimdiye kadar tek bir inceleme yazılmış, okur Munzeviii124 tarafından. gonderi/118681283 Aslına bakarsanız yapmak istediğim tek şey bu incelemedeki bir yanlış anlaşılmayı ve hatalı bilgi paylaşımını düzeltmekti. Ama okur gönderisine yorum yapılmasını yasaklamış. Ben de olabilir deyip mesaj atmaya yeltendim maalesef orada da engele takıldım bu durumda hatalı bilginin doğrusunu kamuya açık bir şekilde paylaşma durumundayım, evet istemeyerek, özellikle siyasi bir tepki içeren incelemeye mukabelede bulunmak son derece rahatsız edici şahsım için. Yine de dürtülenerek Fransızcasından kontrol ettiğim bilgiyi kendime saklamamayı tercih ediyorum. Yarın başka yerde benzer hatalı bilgi paylaşımlarına tanık olmama umuduyla. Okur incelemesinde; Türkiye, Türkiye'nin Tunus şehri ifadelerinin geçiyor olmasını kabul edilemez olarak nitelendirmiş çünkü kitap yazıldığında Türkiye diye bir yer yokmuş Osmanlı varmış vs. Sanırım okur Türkiye'nin Türkiye adını Cumhuriyetin kurulması ile aldığı sanısında. Öyle sananlar için şuraya bir link bırakalım ve kısa bir alıntı yapalım: Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti'nde kullanılan Türkiye, Eski Fransızca'daki Turquie sözcüğünden türemiştir. Orta Çağ Latin ülkelerinde Turquia ve Turchia olarak geçer. Yunan kaynaklarında Τουρκία olarak adlandırılmıştır. Orta Çağ İngilizcesi'nde ilk defa (olarak Turkye, Torke, ardından Turkie, Turky), 1369 yılında Chaucer tarafından yazılmıştır. O zamanın diğer uygarlıkları tarafından Osmanlı İmparatorluğu'ndan sık sık Türkiye veya Türk Medeniyeti olarak bahsedilirdi." Devamı için: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27nin_ad%C4%B1#:~:text=%C4%B0sim%2C%20%C3%87inliler%20taraf%C4%B1ndan%20Orta%20Asya,milattan%20%C3%B6nce%20177%20civar%C4%B1nda%20verilmi%C5%9Ftir. Bunlar zaten bildiğim şeylerdi yine de emin olmak için metnin Fransızcasını açtım. Orijinal metinde geçen ifadeler: "Qui les aurez vus sains l'un et l'autre en Turquie." "Fort bien. Mais à propos, cet endroit de Turquie…" "Tout, vous dis-je, est égal, Turquie ou Barbarie." Metni kendiniz kontrol etmek isterseniz buyrun: https://disk.yandex.com.tr/i/Z5P6BdlAbe_E2Q (Nur)

Kitabın Yazarı Molière Kimdir?

Molière, sarayın döşemelerini yapan bir mobilyacı olan Jean Poquelin ile bir zengin burjuva ailesinin kızı olan Marie Cresse'nin oğluydu. Moliere annesini 10 yaşındayken yitirdi ve babası ile bağlantıları hiç sıkı değildi. Annesinin ölümünden sonra babası ile Paris'de o zaman yukarı burjuva sınıfından kişilerin evlerinin bulunduğu Rue Saint-Honoré'de yaşadılar. İlk okul eğitimini Paris'te yaptı ve sonra Paris'in en iyi okullarından Cizvit'lerin idaresinde olan "Collège de Clermont"'da öğrenim gördü. 1641'de bu okuldan ayrıldı. Babası 1531'de bir imtiyaz satın almıştı ve Moliere babasının işini devam ettirmeye başladı ve bu arada hukukçu olmak için çalışmalara başladığı da bildirilir.

Haziran 1643'te Moliere 23 yaşında iken birden babasının işini bırakmaya ve Paris'ten ayrılmaya karar verdi. Daha önce tanışmış olduğu tiyatrocu güzel aktrist Madelaine Bejart ile birleşip kendisi 630 livre sermaye katarak ile Bejart'la birlikte Illustre Théâtre adlı bir tiyatro topluluğu kurdu. Böylece bağlı oldugu sosyal sınıf ilişkilerini geride bıraktı. Sahne adı olarak Fransa'nin Midi bölgesinde Vigan şehri civarında bir köy olan Molière ismini kullanmaya başladı. Bundan hemen sonra bu topluğa Madelaine'nin erkek ve kız kardeşleri de katıldı. Moliere hem iyi aktörlük gücü hem de eğitimi dolayısıyla bu gezici tiyatro trupunun idarecisi oldu. 1645'te bu gezici tiyatro trupu, çoğu pansiyon masrafları olmak üzere, 2000 livre borçlanmıştı. Moliere bu borçlar dolayısıyla hapse atıldı ama ya babası ya da topluluk mensupları borcu ödeyerek 24 saat sonra hapisten kurtarıldı.

Bundan sonra Moliere ve Madelaine Bejart 12 yıl sürecek bir gezici tiyatro hayatına başladılar. Önceleri "Charle Dufresne"'nin trupuna katıldılar ve sonra kendi truplarını kurdular. Bu topluluk biraz başarı kazanarak Orleans Dükü I. Filip'in koruması ve desteği altında çalışmaya başladı. Bu gezginci tiyatroculuk döneminden Moliere'in ancak iki eseri elimize geçmiştir: "L'Étourdi" ve "Le Docteur amoureux". Bu eserlerde Moliere'in gezginci tiyatroların alışılagelen İtalyan asıllı ve yarı tuluat şeklindeki Comedia del Arte konu ve stilinden ayrılıp kendine has bir oyun uslubu geliştirmeye başladığı gorülmektedir. Bu arada Moliere Languedoc Eyaleti valisi Conti Dükü ile iyi arkadaş olmuş ve onun mali desteğini almıştır. Fakat bu kişi bir zuhrevi hastalığa tutulunca dinsel baskılar dolayısıyla tiyatroculara mali desteğini kesmiş ve şahsi ilişkilerden bile uzaklaşmıştır. 1650 - 1953'te tiyatroyla Lyon'da kaldı ve Lyons'da iken Moliere'in trubuna Markiz sahne adlı Mademoiselle Duparc katıldı. Bu aktrist tanınmış oyun yazarları olan Pierre Corneille, sonra da Jean Racine ile ilişki kurdu ve hatta bir müddet Racine'in metresliğini yaptı. Racine hazırladığı ilk eserini Moliere'in sahnelemesini istemiştir ama Moliere bunu kabul etmemiştir.

Paris'te "Rue de Richelieu" ve "Rue Molière" kavşağındaki Moliere anıtı

1658'de Moliere ve trupu en sonunda Paris'e geldiler. Kral XIV. Louis'nin kardeşinin koruması altında, 1658'de eski Louvre'da Kral'a Corneille'in "Nicomedes" adlı trajedisini ve "Le Docteur amoureux (Aşık doktor)" adlı fars oyunun oynadılar. Moliere'in trupu Kral'ın kardeşi Orleans Dükü I. Filip'in mali desteğini kazanarak "Mösyö'nun Trupu" olarak anılmaya başladılar. Yine Orleans Dükü desteği ile bu trup ve Fiorelli'nin (Scaramouche) rolünü benimsediği İtalyan Commedia dell'Arte trubu birleşip Paris'te tanınan yeni bir tiyatro topluluğu oluşturdular. Bu topluluk Louvre Sarayı yakınlarındaki "Petit Bourbon Tiyatrosu"'nda merkezlendi.

Bu toplulukla 18 Kasım 1659da "Les Précieuses ridicules (Gülünç Kibarlar)" eserini sahnediler. Bu oyunla Moliere çok dikkat çekti ise de Paris'in tiyatro seyircileri bu oyundan özellikle hoşlanmadılar. Bu sefer Moliere toplulukta arkadaşı olan ve Scaramouche karekteri ile ün yapan Italyan Tiberio Fiorelli'den Commedia dell'Arte hakkında epey ders alıp bunları uygulamaya koyuldu. 1660'da temsile koyduğu "Sganarelle, ou Le Cocu imaginaire (Hayalde Aldatılmış Koca)" adlı oyunu cok tutuldu. Bu trup 1660'da Kral huzurunda birkaç kez oyunlar oynadı. 1661'de Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı yeni "Theatre du Palais-Royal"de topluluğuyla oyunlar sahnelemeye başladı. Moliere'in bundan sonra bütün "Paris" oyunları burada sahnelendi.

1662'de trupunun kurucularından olan arkadaşı Madeleine Bejart'ın Comte de Modene'den olan kızı Armande Bejart'la evlendi. Üç çocukları oldu; ama bunlardan yalnızca tek biri yaşadı. Kral tarafından 1.000 livre yıllık maaş bağlandı. 1664'te Kral, Moliere'in oğlunun vaftiz babası oldu. Aynı yıl Kral'ın bağladığı yıllık maaş 7.000 livreye çıkartıldı.

Bu dönemde Moliere drama kuramcısı Boileau, La Fontaine ve Racine ile dostluk kurdu. "Kadınlar Okulu" ve "Tartuffe" oyunları yüzünden Cizvit Jansenitlerle arası bozuldu ve onların ve diğer koyu dindarların öfkesi üzerine çekildi. Sağlığı bozuldu. Başrolünü oynadığı "Le malade imaginaire (Hastalık Hastası)" oyununun oynandığı 17 Şubat 1673'teki oyunun dördüncü sahnesinde, Molière sahnede fenalaşıp yere düştü. Verem hastası olan yazar kanlı öksürük krizini atlattıktan sonra, tüm ısrarlara rağmen rolünü tamamladı. Oyundan birkaç saat sonra evinde yeniden fenalaşan yazar, bu ikinci krizi atlatamayarak vefat etti.

Zamanının Katolik kilisesi aktörlerden ve tiyatrodan hoşlanmamaktaydı ve kilisenin israrıyla çıkartılan devlet kanunlarına göre de aktörlerin kilise töreni ile kiliselerin takdis ettiği mezarlıklara gömülmeleri yasaktı. Moliere ölmekte iken Katolikler için geleneksel olan bir rahip tarafından son nefeste takdis edilmesi imkânı olmamıştı ve Katolik kilisesi ona dinsel cenaze töreni yapmaktan ve mezarlıkta bir kabir temin etmekten kaçındı. Fakat Moliere'in karısı Armand Krala'a başvurarak eğer kocasının cenazesi töreninin tamamiyle geleneklere uzak olarak geceleyin yapılması ve normal bir kilise cenaze törenine benzemesi için ondan özel izin aldı. Moliere'in ceseti takdis edilmiş bir kilise mezarlığının duvarla ayrılmış bir köşesinde bulunan ve vaftiz edilmeden, yani Katolik mezhebine kabul edilmeden, ölen bebeklerin mezarlığına gömüldü. 1792'de Fransız Devrimi idaresi sırasında Moliere'in ceseti bu mezarlıktan çıkartılarak o zaman kurulan "Fransız Anıtlar Müzesi"ne geçirildi; 1816'de ise Paris'te tanınmış kişiler için bir mezarlık olan Pere Laschaisee şair Lafontain mezarı yakınında bulunan bir mezara konuldu.

Molière'in bilinen ilk yapıtları, Paris dışında gezgin tiyatroculuk yapmakta iken 1655'te Lyon'da sahnelenen "L'Etourdi ou contretemps" (Türkçe olarak ilk sahnelenme adı "Savruk", 1876; Dünya Edebiyatından Tercümeler serisinde yayımlanma adı "Şaşkın yahut Beklenmedik Engeller", 1944) ve "Le Docteur amoureux (Aşık Doktor)" idi. Bu eserlerle Moliere bu dönemde gezginci tiyatroların uydukları İtalyan ve yarı tuluat şeklindeki Comedia del Arte tiyatro konu ve stilinden ayrılıp kendine has bir oyun uslubu geliştirmeye başlamıştır.

Moliere, 1656'da ilk önemli komedisi sayılan ve Paris'te sahnelenen ilk oyunu olan "Les Precieuses Ridicules"'ü (ilk Türkçe sahnelenme adı "Dudukuşları", 1876; yayımlama adı Gülünç Kibarlar , 1943) yazdı. Sosyetenin kibar davranışlarına özenen iki taşralı genç kızı konu alan bu oyun, Moliere'in bütün yapıtlarında öne çıkan bir temanın ilk işlenişiydi. Moliere burada, toplumsal kuralların gerektirdiği yüzeysel kibarlıkla altta yatan içgüdüsel davranış arasındaki uyumsuzluğun yarattığı gülünçlüğü ele alıyordu. Bu oyunla Moliere çok dikkat çekti ise de Paris'in tiyatro seyircileri bu oyundan özellikle hoşlanmadılar ve çok tenkide uğradı. Bu sefer Moliere toplulukta arkadaşı olan ve "Scaramouche" karekteri ile ün yapan İtalyan aktör Tiberio Fiorell'den Commedia dell'arte hakkında epey ders alıp bunları uygulamaya koyuldu. 1660'da temsile koyduğu "Sganarelle, ou Le Cocu imaginaire (Hayalde Aldatılmış Koca)" adlı oyunu çok tutuldu. Bu eserin aile içi ilişkiler teması Moliere'in insan ilişkilerinin yapmacıklığa dayandığı hakkındaki pesimist dünya görüşünü dramatik olarak ifade etmektedir.

Moliere'in topluluğu 1661'de, Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı Palais Royal'deki (Kraliyet Sarayı) bir salona taşındı. Moliere'in bütün "Paris" oyunları burada sahnelendi.

1662'de sahneye konan ünlü oyunu "L'Ecole des femmes" (Türkçe'de ilk sahnelenme adı "Kadınlar Mektebi, 1876; yayımlanma adı Kadınlar Mektebi", 1941) daha ilk gecesinde skandal yarattı. Seyirciler ve yetkililer, artık hiçbir değere saygısı kalmamış bir komedyenle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı. Oyun, kadınlardan çekinen ve bu yüzden de saf, gözü açılmamış bir genç kızla evlenerek onu kendi ilkeleri doğrultusunda yönetmek isteyen bir erkeği konu alıyordu. Oyunun sonunda adam genç eşine aşık oluyor, ama aşkı dile getirmesini ve kadınlara bir sevgili gibi yaklaşmasını bilmediği için gülünç durumlara düşüyordu.

Moliere oyuna gelen eleştirilere 1663'te La Critique de L'Ecole des femmes ("Kadınlar Mektebinin Tenkidi, 1944) ve L'Impromptu de Versailles (Versailles Tulûatı, 1944) adlı tek perdelik oyunlarıyla karşılık verdi. Bunlardan ilkinde komedi anlayışını yansıtıyor, ikincisinde ise oyuncuların dinlenme odasını ve prova sırasında sahne arkasındaki konuşmaları çok gerçekçi bir bakışla anlatıyordu.

Molière Kitapları - Eserleri

  • Kibarlık Budalası
  • Cimri
  • Hastalık Hastası
  • Scapin'in Dolapları - George Dandin
  • Tartuffe
  • İnsandan Kaçan

  • Kadınlar Mektebi
  • George Dandin veya Bir Koca Nasıl Rezil Edilir?
  • Kibarlık Budalası - Sevda Doktoru
  • Gülünç Kibarlar
  • Don Juan
  • Zorla Evlenme
  • Tartüf

  • Hastalık Hastası - Cimri
  • Şanlı Aşıklar
  • Münasebetsizler
  • Şaşkın
  • Mösyö de Pourceaugnac
  • Sevda Hekim
  • Amphitryon

  • Zoraki Hekim
  • Kocalar Okulu
  • Tartuffe Cilt 1
  • Don Garcia De Navarre Yahut Kıskanç Prens
  • Tartuffe ve Diğer Oyunlar
  • Hekim Uçtu ve Soytarının Kıskançlığı

Molière Alıntıları - Sözleri

  • Güçlükler, muvaffakiyetin değerini artıran süslerdir. (Şaşkın)
  • Siz erkekler bir tuhafsınız! İnsan sizi yüreğinin bütün açıklığıyla sevdi mi, sevgisini gösterdi mi, hemen soğuyuverirsiniz; hem de nasıl! Ölsek kılınız kıpırdamaz. (Cimri)
  • Ama, açık söyliyeyim, siz dediniz diye hiçbir huyumu değiştirmeye niyetim yok. Ben dinlesem dinlesem keyfimi dinlerim, yaşayışımdan da pek memnunum. (Kocalar Okulu)
  • "Kalbini başkasının çalması iki kere acı veriyor bana. Aşkıma mı yanayım, şerefime mi?" (Kadınlar Mektebi)
  • Seven adam, güzel duygulardan, insanın gönlüne hoş gelen şeylerden, şefkatten, aşktan ateşli bir şekilde bahsetmesini bilmeli, evleneceği kıza usul ve erkânı ile muamele etmelidir. (Gülünç Kibarlar)
  • Doğrulara daima düşman olurlar; hasetler ölür, hasetlik kalır. (Tartuffe ve Diğer Oyunlar)

  • Mahsus aldırmadım, anlamamazlıktan geldim. Çünkü, tabiatım hiddetlidir, bir kızarsam kendimi tutamam. (Gülünç Kibarlar)
  • Değil mi ki gönlümüz, seviyorum demeye Kararlı olunca çok zorluk çeker (İnsandan Kaçan)
  • Ah! İnsan sevdiklerinin sözlerine ne kadar kolay inanıyor. (Cimri)
  • Bu cenabet şehir de, burada oturan cenabet insanlar da cehennemin dibine gitsin. Adım başında sizi süzen, sırıtan aptallara rastlamamak kabil değil! Eh aylak baylar, işinize gidin. Herkesin suratına karşı gülmeyi bırakın da yollarına gitsinler. Hele birisi gülsün, görür görmez suratına bir tane yapıştırmazsam allah belamı versin. (Mösyö de Pourceaugnac)
  • Hem bilirsin, ben aşkta özgürlüğü severim, dört duvar arasına hapsedemem yüreğimi. (Don Juan)
  • Ama aşk kararlılık ister yürekten. (Tartüf)
  • ...-sizin kibarlığınız bizim karnımızı doyurmaz!" (Gülünç Kibarlar)

  • "Her şeyi mahveden bizim endişelerimiz, sabırsızlığımızdır." (Hastalık Hastası)
  • Ah! Sevmek ne kadar güzel Sadıkken kalplerimiz! (Kibarlık Budalası)
  • Kalbim ne kadar sağlammış, görecekler... Onu terk edeceğim. (Kibarlık Budalası)
  • Ne adaletsiz bir adalet ... (Mösyö de Pourceaugnac)
  • Dünyaya güven olmaz. (Şaşkın)
  • Güzel bir talihten kolay şüphe edilir. İnanmadan evvel elde etmek lazımdır. (Tartuffe)
  • Biz neler gördük be sizin gibi. (Don Juan)

Yorum Yaz