diorex
sampiyon

Sarı Sessizlik - Cihangir Akşit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sarı Sessizlik kimin eseri? Sarı Sessizlik kitabının yazarı kimdir? Sarı Sessizlik konusu ve anafikri nedir? Sarı Sessizlik kitabı ne anlatıyor? Sarı Sessizlik PDF indirme linki var mı? Sarı Sessizlik kitabının yazarı Cihangir Akşit kimdir? İşte Sarı Sessizlik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.12.2022 11:00
Sarı Sessizlik - Cihangir Akşit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cihangir Akşit

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786051111452

Sayfa Sayısı: 388

Sarı Sessizlik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

On binlerin yürek yakan trajedisi yüz yıl sonra ilk kez böylesine ete kemiğe bürünüyor.

Sarıkamış'ta yitip giden şikâyetçi ruhların sessiz haykırışı yürekleri ilk kez böyle dağlıyor.

Mülazım Sacit ve fedakâr askerlerinin o uçsuz bucaksız beyazlıkta ideallerine ulaşmak ve hayatta kalabilmek için tek çareleri vardı: "Hedefe gitmek!" Kesin bir emir almışlardı ve artık asla geri dönmek yoktu...

Sarı Sessizlik'i okurken, 1914-1915 çetin kışında Doğu Cephesi'nde yaşanan büyük felaketi Mülazım Sacit ve bölüğüyle birlikte anbean yaşayacak, siz de iliklerinize kadar donacak, dehşetle sarsılacak ve soracaksınız: Neden?

İnsanı derinden sarsan, yaşama sevincine ve insan sevgisine odaklı, barış özlemini haykıran destansı bir anlatı.

Oya gibi işlenmiş, soluk kesen bir savaş ve kayboluş romanı...

Sarı Sessizlik Alıntıları - Sözleri

  • "Yasamak; sevgi içinde, yürümenín, ağlamanın, nefes almanın, yive bilmenin, koklayabilmenin, soluk almanın ve işte bütün bunlanı başara bilen insanın kıymetini bilmektir.
  • Ayrıca, tetiğe dokunmanın da korkunç bir sorumluluk olduğunu hiç düşündün mü? Tetiği çektiğin anda bir küçüğün daha babasız kalacağını, bir kadını daha dul bırakacağını, büyük sevgileri yok edeceğini ve insanlara gözyaşı ve kan armağan edeceğini hiç ama hiç düşünmemişsiniz. Çünkü savaşta artık senin için tek bir amaç vardır. Karşındakinin canını almak, gözünü oymak, kanını içmek, gırtlağını parçalamak
  • “İçeride bir hasta var, kalbi yorgun. “ Ne olur az biraz sessizlik... Az ötede oynasın dünya, oyunlarını ! Nefsim sesini kıssın az biraz!
  • Sacit'in yüzü dehşet içindeydi. Balkan harbinde bile böylesine feci bir açlık ve kıtlık görmemişti. Mehmetçik gübrelerden arpa ayikliyor, çarıklarını yiyor, ormanlara ağaç kabuğu kemirmeye gidiyordu.
  • Hiç bir şeye devamlı gönüllü olma! Ama verilen her görevi en iyi şekilde yap!
  • Dün ben öldürdüm. Yarın benim öldürdüğümün çocuğu beni öldürür. Böyle kötü bu! Dünya hep kin dolu! Sen söyle şimdi; öldürdüklerine pişman mısın? Pişmansan bir daha hiç öldürmem diyebilir misin, biz askerlerin savaştaki tek görevi öldürmek. Yaralanan tabibe gider kurtulur ama döner tekrar cepheye. Bir dakika içinde onu alnından vururuz. Karmakarışık benim aklım. Gözümden hep öldürdüklerim geçer. Artık yoruldum. On üç sene öldürdüm. Almanları, Avusturyalıları, Japonları, Osmanlıları tabancamla, süngüyle, bıçağımla, kılıcımla öldürdüm ben. Tırnaklarımın arası bile kanlıdır. . Savaş şart değilse kötü, çok kötü bir şeydir
  • Yaşamak, sevgi içinde yürümenin , ağlamanın, nefes almanın, yiyebilmenin, koklayabilmenin, soluk almanın ve işte bütün bunları başarabilen insanın kıymetini bilmektir. Ölmekteyken bunun kıymetini anlarız en doğru şekilde. Ben yaşamıyor gibiyim şimdi. Sevgiden uzak, her gün az biraz ölüyorum. Sen de benim gibisin, sen de biraz biraz ölürsün. Her gün ölürüz. Biz askerler hep böyleyiz. Yani öldürdükçe biraz daha ölürüz. Her gün biraz daha, her gün biraz daha
  • ...beşli revolverini gaz lambasına doğru tuttu; pırıl pırıl parlıyordu. Topunu çevirdi, ardından anlamlı bir gülümsemeyle mırıldandı: "Bundan sonra yine en iyi arkadaşım olacaksın benim. "
  • Sen de ben de bıkmışız öldürmekten. Galiba sevecek bir şeyler arıyoruz. Ölüm Tanrı’nın ve doğanın isteği; zaten öleceğiz bir gün. Ama geçmişimize baktığımızda hep öldürmüşüz, yok etmişiz. Pek bir şey yaratamamışız. Cesaretimizden başka öğünecek bir şeyimiz yok. Yaşamalı ve savaşın nasıl bir şey olduğunu oğullarımıza anlatmalıyız ki çok merak etmesinler bu acıyı

Sarı Sessizlik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Nasıl Cengiz AYTMATOV okurken betimlediği çölleri hissediyorsanız, bu kitabı okurken de o şehitlerin hissettikleri soğuğu, acıyı hissediyorsunuz. Çok güzel bir anlatımı vardı. Genel olarak bir sonraki sayfayı merak ediyorsunuz. kitap/kitap--61072 yazar/i14486 (Çağdaş A.)

Okurken satırlarında kaybolacağınız bir kitap daha.. Elinize aldığınızda bırakamayacağınız bir Roman.. Nasıl ki Kosova’da, Niğbolu’da, Konstantiniyye’de, Mohaç’ta, Çanakkale’de, Preveze’de, İstiklal Harbi’nde, Kıbrıs Harekatında, 15 Temmuz’da, Afrin’de, İdlib’de, Zaferler Kazandık ve kazanıyorsak; Ve bu uğurda Şehitler veriyorsak, Aynı kanla, Aynı Ruhla Sarıkamış’ta da verdik. Tek bir farkla.. Onlar canlarını donarak teslim ederken, bizim canlarımız çok yandı.. Ruhları Şâd Olsun.. Bu romanı şaşkınlıkla okudum çünkü ilk kez bir savaşı edebiyat kitabı okur gibi okudum. Çok akıcıydı. Bazı sayfalarda çok üşüdüm. Bazı Sayfalarda İçim çok yandı.. Ordu içinde oluşan her bir hareket oldukça güzel aktarılmış. Üst-Ast kavramını fazlasıyla hissettim. Sarıkamış daha iyi hazırlanılması gereken doğu cephemizdi. Ne yazık ki başaramadık. Tarih tekerrür eder. Her zafer bir çok kaybı da barındırır.. Allah Müslüman Türk’ü Korusun. Kıyamet gününe dek katıldığımız harplerde bizlere kayıpsız zafer nasip etsin.. Her Türk’ün okuması gereken bir kitap. Sayın Tümgeneralimiz Cihangir Akşit Yüreğine sağlık. ️ Sarıkamış dinle tarih seslenir Mâziyle beklenen renkler hislenir Kan-ter yudumlayan ruhlar süslenir Emr-i Hak verildi Sarıkamış’ta Ne çok şey anlatır bir mezar taşı İmânla beslenir Hakk’ın savaşı Şâirin efkârı birkaç gözyaşı Islanıp kar oldu Sarıkamış’ta Şehitler ölmez hây! Şehit her yerde.. #Karantinada #Üçüncü #Kitap #EvdeKalTürkiyem (Büşra ince)

Kitap Yorumu // Sarı Sessizlik - Cihangir Akşit • • • Tarihine saygı duyan her Türk genci Sarıkamış Harekatı aklına geldiğinde mutlaka içi burkulmuştur. O günlerde yaşananları genç teğmen Mülazım Sacit'im ağzından anlatan belgesel niteliğinde bir kitap. Belli başlı yerlerde beni duygulandırdı ve gözlerimin yaşarmasına sebep oldu... • Kitabın dili bana biraz ağır geldi ama gönül rahatlığı ile her şeyi harika bir kitap diyebilirim. O kadar güzel anlatılmış ki o günlere aldı götürdü beni. Herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Sarıkamış Harekatı hakkında o kadar güzel şeyler öğreniyorsunuz ki bu kitapta. Tabi ki yanında duygu patlaması da yaşıyorsunuz. Şahsen ben öyle hissettim... • • Kitap o kadar harika ki alıp okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. (Furkan Özcanoğlu)

Sarı Sessizlik PDF indirme linki var mı?

Cihangir Akşit - Sarı Sessizlik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sarı Sessizlik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cihangir Akşit Kimdir?

Cihangir Akşit 1953 yılında İstanbul’da doğdu. 1984'de kurmay oldu. Tümen komutanlığı dahil her seviyede kıt'a komutanlığı yaptı. Uzun yıllar ulusal ve üst düzey uluslararası karargâh görevlerinde bulundu. 2008 yılında emekli oldu. Ardından T.C.ni temsilen üç yıllığına Brüksel'de bulunan NATO'nun en üst düzey yöneticilik görevlerinden birisi olan Nato Standardizasyon Ajansı'nın Direktörlüğüne getirildi ve bu görevi, uluslararası oylama sonucu oybirliğiyle bir yıl daha uzatıldı. "Uluslararası Güvenlik Stratejileri" alanında doktora yapan Akşit, Harbokulu Resim ve Seramik atelyesinin de ilk kurucusudur ve üç kişisel yağlıboya sergisi açmıştır. Akşit’in; ilk romanı 2009'da Doğan Kitap tarafından basılıp yayınlanan "Sarı Sessizlik-1914" dür. Bunun ardından 2009'da "Çiğiltepe" ve 2011 yılında da "Savruluş-Kore" olmak üzere toplam üç romanı da Doğan Kitap tarafından yayınlanmıştır.

Cihangir Akşit Kitapları - Eserleri

  • Sarı Sessizlik
  • Çiğiltepe
  • Savruluş
  • Yolcu 1854
  • Sivastopol 1855

Cihangir Akşit Alıntıları - Sözleri

  • "Yasamak; sevgi içinde, yürümenín, ağlamanın, nefes almanın, yive bilmenin, koklayabilmenin, soluk almanın ve işte bütün bunlanı başara bilen insanın kıymetini bilmektir. (Sarı Sessizlik)
  • Hemen herkesin aklı karışmıştı. Ancak birçoğuna göre en kolay çözüm, “eskiden de olduğu gibi” pek sorgulanmadan, sultan tarafından ne denirse onu yapmaktı. Çoğunluk bu nedenle kendini zamanın ve kaderin akışına bırakmış, asırlardır süregelen geleneksel iyi niyetiyle “Büyüklerimiz yukarılarda nasılsa bizim için en doğrusunu düşünüyorlardır” diyerek kendilerinin ve çocuklarının hayatlarının akışını, farkında olarak veya olmayarak kendilerini yöneten tepedeki “bu iradeye” terk etmişti (Çiğiltepe)
  • Sacit'in yüzü dehşet içindeydi. Balkan harbinde bile böylesine feci bir açlık ve kıtlık görmemişti. Mehmetçik gübrelerden arpa ayikliyor, çarıklarını yiyor, ormanlara ağaç kabuğu kemirmeye gidiyordu. (Sarı Sessizlik)
  • “İçeride bir hasta var, kalbi yorgun. “ Ne olur az biraz sessizlik... Az ötede oynasın dünya, oyunlarını ! Nefsim sesini kıssın az biraz! (Sarı Sessizlik)
  • Hiç bir şeye devamlı gönüllü olma! Ama verilen her görevi en iyi şekilde yap! (Sarı Sessizlik)
  • Askeri okullardan itibaren birbirlerinin çocukluklarını biliyorlardı ve kader şimdi birine ölüm emri verdiriyor diğerine de bunu uygulama sorumluluğu yüklüyordu (Çiğiltepe)
  • Havadan gelen ölümün artık iyice yaklaştığı ve kime çarpacağının belli olmadığı, herkesin kendi çukurunda elindeki silahına canı gibi sarıldığı, yaşamını bir başına gözden geçirdiği, en sevdiğine özlemini hatırladığı, sağ kalmak ve başarı için dua etmeye çalıştığı, sadece bir iki dakika süren, atılan mermilerin havada kaldığı esrarengiz bir sessizlik (Çiğiltepe)
  • Devlet yönetiminde tam bir keyfilik baş göstermişti. Gazeteciler ve halk baskı altında, ürkek ve suskundu (Çiğiltepe)
  • Aklı başındaki herkes huzursuzdu (Çiğiltepe)
  • Bizden kanımızla, canımızla ne pahasına olursa olsun tarih yazmamız isteniyor dostlarım Biz de yazarız (Çiğiltepe)
  • Dün ben öldürdüm. Yarın benim öldürdüğümün çocuğu beni öldürür. Böyle kötü bu! Dünya hep kin dolu! Sen söyle şimdi; öldürdüklerine pişman mısın? Pişmansan bir daha hiç öldürmem diyebilir misin, biz askerlerin savaştaki tek görevi öldürmek. Yaralanan tabibe gider kurtulur ama döner tekrar cepheye. Bir dakika içinde onu alnından vururuz. Karmakarışık benim aklım. Gözümden hep öldürdüklerim geçer. Artık yoruldum. On üç sene öldürdüm. Almanları, Avusturyalıları, Japonları, Osmanlıları tabancamla, süngüyle, bıçağımla, kılıcımla öldürdüm ben. Tırnaklarımın arası bile kanlıdır. . Savaş şart değilse kötü, çok kötü bir şeydir (Sarı Sessizlik)
  • Ayrıca, tetiğe dokunmanın da korkunç bir sorumluluk olduğunu hiç düşündün mü? Tetiği çektiğin anda bir küçüğün daha babasız kalacağını, bir kadını daha dul bırakacağını, büyük sevgileri yok edeceğini ve insanlara gözyaşı ve kan armağan edeceğini hiç ama hiç düşünmemişsiniz. Çünkü savaşta artık senin için tek bir amaç vardır. Karşındakinin canını almak, gözünü oymak, kanını içmek, gırtlağını parçalamak (Sarı Sessizlik)
  • Reşat Bey her zamanki gibi babacan bir şekilde “Korkmayın çocuklar! Herkesin kendi şarapneli veya mermisi, alnına yazılmışsa, elbet gelir ve bir gün bir yerde kendisini bulur; daha önce beni defalarca buldu. Ama bakın yine de görevimin başındayım” diyerek esprili şekilde, hafif tebessümle onların heyecanını yatıştırmaya çalışıyordu (Çiğiltepe)
  • Yaşamak, sevgi içinde yürümenin , ağlamanın, nefes almanın, yiyebilmenin, koklayabilmenin, soluk almanın ve işte bütün bunları başarabilen insanın kıymetini bilmektir. Ölmekteyken bunun kıymetini anlarız en doğru şekilde. Ben yaşamıyor gibiyim şimdi. Sevgiden uzak, her gün az biraz ölüyorum. Sen de benim gibisin, sen de biraz biraz ölürsün. Her gün ölürüz. Biz askerler hep böyleyiz. Yani öldürdükçe biraz daha ölürüz. Her gün biraz daha, her gün biraz daha (Sarı Sessizlik)
  • Sen de ben de bıkmışız öldürmekten. Galiba sevecek bir şeyler arıyoruz. Ölüm Tanrı’nın ve doğanın isteği; zaten öleceğiz bir gün. Ama geçmişimize baktığımızda hep öldürmüşüz, yok etmişiz. Pek bir şey yaratamamışız. Cesaretimizden başka öğünecek bir şeyimiz yok. Yaşamalı ve savaşın nasıl bir şey olduğunu oğullarımıza anlatmalıyız ki çok merak etmesinler bu acıyı (Sarı Sessizlik)
  • Ancak her subay ve asker unutmamalıdır ki harp meydanı fedakârlık meydanıdır. Ölümden kimse kurtulamayacaktır. İleri! Daima ileri ki zafer şan, şahadet, cennet hep ileride, ölüm ve zillet geridedir (Çiğiltepe)
  • Oysa bunca ihanete ve sorumsuzluğa rağmen ülke hala ayaktaydı (Çiğiltepe)
  • Esaret zül sayılırdı (Çiğiltepe)
  • ...beşli revolverini gaz lambasına doğru tuttu; pırıl pırıl parlıyordu. Topunu çevirdi, ardından anlamlı bir gülümsemeyle mırıldandı: "Bundan sonra yine en iyi arkadaşım olacaksın benim. " (Sarı Sessizlik)

Yorum Yaz