dedas
Turkcella

Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi - James Joyce Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kimin eseri? Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kitabının yazarı kimdir? Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi konusu ve anafikri nedir? Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kitabı ne anlatıyor? Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi PDF indirme linki var mı? Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kitabının yazarı James Joyce kimdir? İşte Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.05.2022 20:00
Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi - James Joyce Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: James Joyce

Çevirmen: Murat Belge

Orijinal Adı: A Portrait of the Artist as a Young Man

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789750517112

Sayfa Sayısı: 339

Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Murat Belge çevirisi, Harry Levin'in önsözü, Murat Belge'in sonzözü, Yazar ve dönem kronolojisiyle.

James Joyce'un yarı otobiyografik bu romanı, genç Stephen Dedalus'un bir sanatçı olabilme arzusuyla, hayal gücünü boğan ve yaratıcılığını sindiren kiliseye, okula ve topluma başkaldırışını anlatıyor. Joyce'un İrlanda'da geçen çocukluk ve gençlik yıllarından esinlenerek kaleme aldığı bu anlatı, sanatçının bağımsızlığını ilan etmesi için ailevi, kültürel ve milli değerlerini sorgulamasını ele alıyor. 19. yüzyıl sonunda Dublin'de dünyaya gelen Stephen Dedalus'un bilinci, İrlanda'nın tarihî ve siyasi hareketleriyle, Katolik Kilisesi'nin kültürü ve değerleriyle yoğrulmuştur. Roman boyunca entelektüel, cinsel ve manevi gelişimini adım adım izlediğimiz Stephen, aldığı dinî eğitim ve ilkgençlik yılları boyunca kendisini öğretmenlerinden, ailesinden ve çevresinden ayrı tutanın ne olduğunu fark edeceği bir uyanış anına doğru ilerlemektedir. Sanatçı'nın Bir Genç Adam Olarak Portresi, Dublinliler'in sosyal gerçekçiliğini Ulysses'in sembolizmine bağlayan bir halka niteliği taşıyor.

"Joyce tek eliyle 19. yüzyılı yerle bir etti."

-T.S. Eliot- 

Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi Alıntıları - Sözleri

  • Bütün dünyayı kazanmak ne işine yarardı kişinin ruhunu kaybedecek olduktan sonra?
  • Fikir yürütmekten bahsediyorsanız efendim, dedi Stephen, her düşünce kendi kurallarıyla bağlı olduğundan, özgür düşünce diye bir şey olasılığına inanmıyorum.
  • Bu ülkede bir adamın ruhu doğunca uçmasını önlemek için ağlar atıyorlar üstüne. Sen bana ulusçuluğun, dilin, dinin sözünü ediyorsun. Bense bu ağlardan kaçmaya çalışacağım.
  • "Ama yeşil bir güle sahip olamazdın. Yine de, dünyanın başka bir yerinde belki de böyle bir şey mümkündü."
  • Yeryüzü senin sandığından bile daha kasvetli bir yer.
  • Şu kokuşuk bok yığını dünyada hiçbir şeyden emin olamıyoruz ana sevgisinden başka.
  • Bu ülkede bir adamın ruhu doğunca uçmasını önlemek için ağlar atıyorlar üstüne. Sen bana ulusçuluğun, dilin, dinin sözünü ediyorsun. Bense bu ağlardan kaçmaya çalışacağım.
  • Onu Tanrı’dan ayıran günahı, günah işleyenlerin sığınağına yaklaştırdı.
  • Düşüncesiz coşkunluk yolunu şaşırmış bir gemiye benzer..

Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Merhaba kitap dostları,iyi akşamlar diliyorum.Bu akşam sizlere James Joyce’nin Sanatçının Gençlik Portresi isimli kitabından bahsetmek istiyorum. Bu kitap, aslında Joyce’nin otobiyografisi. Joyce, bu romanı, Cizvit okullarında geçen çocukluğundan, üniversitede tanıştığı insanlardan, alkolik babasından, dindar annesinden, dönemin siyasi gerginliklerinden, inançla, kadınlarla ilişkisinden beslenerek yazmış. Joyce u tanırken bir yandan da kiliseyi kilisedeki ilişkileri siyaset ve din ilişkisini görmek, her ne kadar cofrafyalar farkli olsa da insan denen mahlukun her yerde ayni hirsa ve ayni hatalara düştüğünü tespit etmek tuhaf ve eglenceli. Bir ruhun evrimini izlemek kadar genel olarak milletler, devletler ve din ilişkilerini de fotograflayan bir kitap. Çeviriye gelirsek başarılı ancak bazı dipnotlar yersiz. Okurun anlamayacagini düşünüp yaptığı açıklamalar kitaba konsantre olmaniza engel oluyor, dikkat dağıtıyor. Tür olarak roman kabul edilse de daha çok anlatı biçimindedir. Çocukluk ve ilk gençlik yılları sanatçının peyderpey dinden uzaklaşması ve kendi yolunu özgürce çizmesi çerçevesinde anlatılmış. Günlük dilde pek kullanılmayan fiiller, öznel durumlar okumayı zorlaştırıyor. Zaman zaman klasik anlatı biçiminde ilerleyen kitap, kimi bölümlerde de bilinç akışı tekniği ile anlatılıyor. Zaman zaman kendimi bulduğum bu ruhani savaş oldukça merak uyandırıcıydı. Dikkatli okuma gerektiren ve ufak dikkatsizlik sonucu konunun hemen kafanızdan dağılacak türden bir anlatı hakim. Bu yüzden mutlaka okunmalı veya okunmamalı diye tavsiyede bulunacağım kolay bir kitap değil. Gerçekten okuyucusunu seçen bir eser diye düşünüyorum. (Dark Reader)

Ünlü İrlanda’lı yazarın otobiyografik romanı. Sanatını konuşturduğu bir kitap olmasına rağmen diğer başyapıtlarına göre dili, anlatımı son derece basit diyebilirim. (Basit olanı buysa dediğinizi duyar gibiyim :) ) Anlayabileceğiniz, Joyce’a başlamak için de uygun bir kitap. Her şeyden önce, James Joyce hakkında bir ön okuma yaptığınızı düşünebilirsiniz. Peki bu kitap bir ön-okuma, ön bilgi istiyor mu? Dostlarım maalesef cevabım yine evet. Fuat Sevimay’ın eşsiz dipnot katkılarına rağmen iki üç yüzyıllık bir İrlanda Tarihi bilmek ( en azından genel hatlarıyla) gerekiyor. Çünkü çok fazla siyasi gönderme ve analiz var. Bunun dışında Katolik, Ortodoks, Protestan mezheplerinin İrlanda toplumundaki yeri hakkında da fikir sahibi olmalısınız. Değilseniz bu kitapta fikriniz olur ama yeter mi anlamaya bilemem. Şöyle de düşünülebilir; “bana ne kardeşim İrlanda tarihinden, ben okuduğuma bakarım.” Bu da bir metot. Açıkçası ben de bu düşünceye yakınım. Her kitabı derin okuma yapmak zorunda değiliz sonuçta fakat Joyce’ tan alınan lezzetin artması için bu da şart gibi duruyor. Size kalmış. O göndermeleri dipnotlardan yakaladığınız kadar alıp, gerisini boş vermek okumayı da baya rahatlatıyor. Akademik bir okuma yapmıyorsanız bu gayet tercih edilebilir bir metot. Kitabın üçüncü bölümünde Katolik inancına göre ölüm ve yargılama safhaları anlatılıyor. Sonrasında da cehennem. Cennete pek değinilmiyor. Zaten Joyce’ un “yoldan çıkma” serüveninde bu korkutma metodu çok etkili oluyor gibi sanki. Bu kısımlarda Kitab-ı Mukaddesten yapılmış alıntılar ve İslam’ın kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’ de bize haber verilen pek çok noktanın birebir aynı olması, her ne kadar konu hakkında bilgim olsa da beni çok etkiledi. İşte yazarlık, anlattığını okuyucuya geçirebilme ve değinmezsem olmaz çevirmenlik bu bölümde sahneye çıkıyor. Düşünsenize öyle bir metin ki, okuyanın dininden bile bağımsız. Evrensel dil böyle bir şey işte. Müthiş bir bölümdü. Hangi dine inanıyorsak inanalım, öleceğiz. Öldükten sonra ise elimizde unvanlarımız, paramız, yanımızda tanıdıklarımız olmayacak. İşte o gün, insanlığımız ve Rabbimizle karşı karşıya olacağız. İnananlar için bu ölüm ve yargı gerçeği, hayatı şekillendiren, şekillendirmesi gereken yegâne gerçek aslında. Tabi nihayetinde James Joyce okuyoruz. Ne kadar nispeten hafif de olsa bu da halen bir Joyce kitabı. Dördüncü bölüme gelince kitap yeniden akış olarak frenliyor ve bilinç akışı tekniğiyle bizi Stephen’ın iç hesaplaşmalarına götürüyor. Okuması zor bir bölüm. Beşinci ve son bölüm de öyle. Bu bölümde ise Stephen’ın felsefi, dini, toplumsal birçok aforizması ve düşüncesi arkadaşlarıyla diyaloglar halinde verilmiş. Bir sanatçının dininden(dinlerden) uzaklaşırken, toplumdan da, hatta ailesinden de uzaklaştığına şahit oluyoruz. İyi bir kitaptı. Başyapıt diyemem ama usta işi olduğu gerçek. (Burak Kuşcu)

BAŞLIK: JAMES JOYCE OKUYUN, OKUNMALI! ANA KONU: DİN BASKISI, AİLE BASKISI, TOPLUM BASKISI, BASKI... BASKILAR!... BENIM GÖZÜMDEN STEPHEN: Karmakarışık her zaman olduğum gibi... Adımlarımı henüz atmadım. Dışarı çıktım. Önümde koskoca bir bataklık. Bunu oluşturan insanlar; ailem, arkadaşlar, akrabalar... Kim için, ne için yaşıyorum? Bataklığa batmadan nasıl ilerleyeceğim. Evet bir adım attım. Daha yüzeydeyim. Başka bir adım. Devam et! Nereye gideceğim? Korkuyorum. Batarsam! Nefessiz mi kalacağım? Bir kuşun daha ilk kanat çırpmaya başladığı an gibi, ürkek ve tereddütlü. Acı var içimde, kaynağı belli olmayan. Tüm dualarım, yalvarışlarımı yapıyorum. Tanrıya inanıyorum. Günahkar oluşum yüzünden acılar içinde kıvranıyorum. Adım atmaya devam... Aklımda derin şüpheler var. Evren, dünya... Mantıksız birçok şey. Kabuğumdan sıyrılmalıyım. Başka bir ben olmalı, başka bir yol, başka bir biçim... İnançlıyken bu pis insanlar yüzünden, bu iki yüzlü, dini kullanan, politik sinsiliklerini her yerde gözüme sokan. Tutarsız her şey tutarsız... Katlanamıyorum ben buna be bataklıkta ilerlerken düşünerek yavaş yavaş, başka bir bene dönüşüyorum. Ağır ağır inancımı sorgulayarak. Yolu bitirdim. Ya sonra? Kendi algımla anlatmaya çalıştım Stephen'ı. O, zayıftı. Fiziksel olarak değil bir tek, ruhen de. Bu yüzden sürekli alay edilen bir genç. Arkadaşı yok. Yalnız o... Kendi iç dünyasında hayaller ve düşünceler içerisinde yaşayan bir çocuk. Bu sebepten babasının enerjisi bile ona oldukça fazla geliyor. Sanki babasından daha yaşlıymış gibi hissediyordu. Hele ki o okul... Cizvitlere ait olan o okulda okuduğunda, insanların o lanet olası iki yüzlülükleri, dini kendilerine göre yorumlayıp kullanmaları, Stephen'ı çileden çıkarıyordu. Kendini soyutladı herkesten. Bir süre sonra kendini dine adadı. Hatta papazlık teklifi bile yapıldı ona. Kabul etmedi. O hür ve iradesi ile yaşama yolunun doğruluğuna inandı. Kafasını kurcalayan her şeyi okuyarak, araştırarak çözümledi. Sanatı, güzelliği ve estetiği Aristo ile buldu... EKLEME: CİZVİTLER: İsa Tarikatı adıyla da bilinir. Katoliklerdir. Protestanlara sert tutum sergilemişlerdir. En önemli özellikleri; sinsi bir şekilde, politik gücü ellerinde tutmuşlar ve bu güçle onlara ters gelen kuruluş ve toplulukları kapattırıp, yok etmişlerdir. Dine bağımlı ve katı kuralları vardır. STEPHEN DEDALUS= JAMES JOYCE Kendini yazmış Joyce... Ulysses de hapsolmuştum. Beni hapseden yazar bu kitapta ise kilitledi beni. İmgeleri ve betimlemeleri ile... Zekası kesinlikle reddedilemeyecek birisi. NOT NOT: "Kimse anlamıyor mu?" Cesaretiniz olsun ve Joyce okuyun.! (Esther. Sema)

Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi PDF indirme linki var mı?

James Joyce - Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı James Joyce Kimdir?

James Augustine Aloysius Joyce (1882 - 1941) İrlandalı yazar.

Katolik bir ailedendi. Dublin Üniversitesinde çağdaş dilleri öğrendi (1902). Özellikle karşılaştırmalı dil bilgisiyle ilgilenerek sağlam bir kültüre sahip oldu. Tıp öğrenimi için Paris'e gitti, bir yıl sonra Dublin'e döndü. Bir müddet ders verdi. 1904'te tekrar Avrupa'ya geçti. Bir süre Paris'te kaldıktan sonra İtalya'nın Trieste şehrine yerleşti (1906). Trieste'de İngilizce dersleri vererek geçimini sağladı. 1907'de şiirleri yayınlandı: Chamber Music (Oda müziği). 1914'da hikayelerini topladığı Dublinliler'i Londra'da çıkardı. Asıl ününü romanlarıyla sağladı. Şair Ezra Paund'un yardımıyla ilk romanı Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, The Egoist dergisinde tefrika edildi, 1916'da da kitaplaştırıldı. Ulysses'i de tefrika edilmeye başladıktan sonra 1922'de tamamladı. Joyce'un bu eseri dizgi yanlışlarıyla doluydu. Aslına uygun yeni baskısı ancak 1984'te yapıldı.

Hemen bütün eserlerinde doğup büyüdüğü Dublin'i merkez alır. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi'inde kendi hayatını konu edinen yazar, altmış kadar dilden aldığı unsurları birleştirerek yazdığı son romanı Finnegan Akşamları'nda (1939) aile fertlerinin bir gecede gördükleri rüyaları anlatır. Joyce, zor anlaşılan bir yazar olarak bilinir.

James Joyce Kitapları - Eserleri

  • Ulysses
  • Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi
  • Ölüler
  • Kedi ile Şeytan
  • Eleştiri ve Deneme Yazıları
  • Oda Müziği
  • Dublinliler
  • Gözünü Kapat ve Gör
  • Sanatçının Mektupları
  • Bırak Seni Seveyim
  • Giacomo Joyce
  • Finnegan Uyanması
  • Sürgünler
  • Kahraman Stephen
  • Bir Küçük Bulut
  • Nora'ya Mektuplar
  • Finneganın Vahı 1
  • Finneganın Vahı 2
  • Epiphanies / Anıklıklar
  • Kardeşler
  • Araby
  • Clay

James Joyce Alıntıları - Sözleri

  • Melankolinin mizacı içindeki en baskın nota olduğunu düşündü ama bu melankoli, inanç, vazgeçiş ve basit zevkin nüksetmesiyle şekillenen bir melankoliydi. (Dublinliler)
  • Gözlerim çok zaman yaşla doluyor (neden bilmiyordum) ve zaman zaman yüreğimden bir sel göğsüme taşıyordu. Gelecek üstüne pek düşünmüyordum. Onunla konuşup konuşmayacağımı, konuşursam da, bu karmakarışık hayranlığımı ona nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Ama bedenim bir arp ve onun sözleri ve jestleri teller arasında gezinen parmaklar gibiydi. (Araby)
  • "Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak" (Eleştiri ve Deneme Yazıları)
  • Gözleri düşüncelerimi içti... seller gibi taşırdı.. (Giacomo Joyce)
  • Kaçtığını düşünürken kendinle karşılaştın. eve giden en kısa yol, en uzun olandır. (Gözünü Kapat ve Gör)
  • Aşk, güçsüzlüğün başka bir adı zaten. (Ulysses)
  • “Kör olabilirim. Uzun bir süre kızıl-kahverengi bir saça baktım ve onun sen olmadığına karar verdim. Eve oldukça mahzun gittim. Bir randevu vermek isterdim ama sana uygun olmayabilir. Umarım sen bana randevu verebilecek kadar iyi olursun, eğer beni unutmadıysan.” (Sanatçının Mektupları)
  • Öğlenin çarptığı günün korkusu, her gecenin gelincisinin gizliçiziği. Ama, bozuk cennetlisanı ile söylenecek olursa, öyle mi o? Kim o? Kimin o? Neden o? Nekadar o? Hangisi o? Ne zaman o? Nerede o? Nasıl o? Ve de ne şeytantüyüdür ondaki öyle, ... rahat dur, telaşını yatıştır! Yaklaş, önümüze düşüp yol göster! (Finneganın Vahı 2)
  • Senden gelen tek bir övgü sözü beni neşeye boğuyor, gül narinliğinde bir neşeye. (Nora'ya Mektuplar)
  • Bu yürekli yaralı ve üzgün. Sevda ile çıkmazda mı ? Sarkık, şehvetle sırıtan dudaklar: morumsu yumuşakçalar. (Giacomo Joyce)
  • Rahmine sokulabilirim, senin canından kanından doğan bir çocuk gibi, kanınla beslenip bedeninin, sıcak gizli kasvetinde uyuyabilirim. (Nora'ya Mektuplar)
  • Çünkü cocuğun yaradılışında fazlasıyla var ana sevgisi. (Sürgünler)
  • Edebiyatın hayal mahsulü olması ve hayallerle ilgilenmesi, gerçeklere dayanmaması ve fikirleri de kesin bir şekilde ele almaması nedeniyle hor görülmesi gerektiği yönünde bir beyan, düpedüz deli saçmasıdır. (Eleştiri ve Deneme Yazıları)
  • Kitapsız, şarkısız duruyor kibiri. Orada bitiyor gözünün akında kırmızı şeytan yok artık. Sığların sakini düşüp çarpıyor! (Finneganın Vahı 2)
  • "...Benden uzun mektup yazmamı istedin ama yazmaktan nefret ediyorum gerçekten,bir şey söylemenin öyle tatminsiz bir yolu ki yazmak!.." (Nora'ya Mektuplar)
  • Ulysses edebiyatın "denklembilgisiyse", Finneganın Vahı da onun kısmi diferansiyel denklemidir. (Finneganın Vahı 1)
  • Bu düşmangeberten ingiliss, bu bir ekose grisi, bu bir galli devyisi, eğilen. (Finneganın Vahı 1)
  • My body was like a harp and her words and gestures were like fingers running upon the wires. (Araby)
  • Sen yanımdayken kibirli, şüpheci yanımı bir yana bırakıyorum. Şimdi başını omzumda hissetmek isterdim. (Bırak Seni Seveyim)
  • Onu bunu bırak sen, en güzel kadında bile en çekici şey nedir? (Sürgünler)

Yorum Yaz