Salambo - Gustave Flaubert Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Salambo kimin eseri? Salambo kitabının yazarı kimdir? Salambo konusu ve anafikri nedir? Salambo kitabı ne anlatıyor? Salambo kitabının yazarı Gustave Flaubert kimdir? İşte Salambo kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.02.2022 12:00
Salambo - Gustave Flaubert Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gustave Flaubert

Çevirmen: Samih Tiryakioğlu

Orijinal Adı: Salammbô

Yayın Evi: Literatür Yayınları

İSBN: 9750402464

Sayfa Sayısı: 393

Salambo Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gustave Flaubert, 1851 yılında Roma'da bir kadına rastlar. O an, zihninde Salambo'nun fiziksel görünüşü canlanır. Romandaki tutkulu aşık Matho'nun anlatımıyla; gür kaşlarının altındaki iri gözleri, zafer taklarının altındaki güneşi andıran bir kadındır bu. Sözcüklerin ahengini yakalayabilmek için cümleleri bir kuyumcu gibi işleyen Flaubert, romanı altı yılda tamamlar. Yazar, Salambo'da kurmacanın yanı sıra, tarihi bakımdan gerçek kabul edilen olaylara yer verir. Kartacalılar ile paralı askerler arasındaki heyecanlı, sürükleyici savaş sahneleri üzerine kurulu romanın en can alıcı noktası ise; Kartacalı komutan Hamilkar'ın güzel kızı Salambo ile paralı askerlerin elebaşısı Matho arasındaki gönül ilişkisidir. Böylece, tarihi bir romandan öte, şiirsel anlatımıyla da dikkati çeken, etkileyici bir eser ortaya çıkar.

Gustave Flaubert bir mektubunda Salambo için şöyle diyor: "Ben belirli sayıdaki okur için bir eser yazmıştım; bütün halk tabakaları bunu sevip benimseyiverdi." Yazarın bu sözleri bugün için de geçerlidir.

Salambo Alıntıları - Sözleri

  • Birdenbire, yanık bir türkü işittiler. Gür ve tatlı bir türküydü; yaralı bir kuşun kanat çırpışı gibi havada yükselip alçalıyordu.
  • Benim asıl amacım ta­nınmak degıldır; daha buyuk hır amacım var: Kendi kendimin hoşuna gideyim istiyorsam. Başarı be­nim için amaç değil sonuçtur. Bende bu sonuca doğru yürüyorum. Olgunlaşmamış bir cümleyi yazmak için bir tek saniye acele etmektense öleyim daha iyi
  • Askerler, yemekte şarap içtikten sonra korkunç bir hal alıyorlardı! Kartaca ordularında şarap içmek yasaktı. İçenler ölümle cezalandırılırdı. Askerler de Kartaca di­sipliniyle alay etmek için kupalarını Kartaca kenti için kaldırıyorlardı. Sonra, paraları getiren kölelerin yanına gidip yeniden öldürmeye başlıyorlardı. Her dilde söyleni­şi farklı olan "Vur" sözcüğünü herkes anlıyordu.
  • Aydan daha güzel, sabah yelinden, ikramsever bir ev sahibinin yüzünden daha iyisin sen. Zencilerin ülkesin­den Kartaca'da bulunmayan şeyler getirteceğim sana. Evimizin odalarına altın tozları serptireceğim
  • Barbarlar gülmeyi bırakarak büyük bir hayret içine düştüler. Aslanları çarmıha çekmekle eğlenen bu kavim nasıl kavimdir? diye düşünüyorlardı.
  • Ben belirli sayıda okur için bir eser yazmıştım, bütün halk tabakaları bunu sevip benimseyiverdi
  • Ne istiyorsun? Söyle bana!
  • Bir korkak gibi ağlıyorsun, bak! Bir kadın sana böylesine acı çektiriyor diye utanmıyor musun?
  • Hünsa Baallar ancak düşünceleri bakımından erkek, za­afları bakımından kadın olan bizlere görünürler. Bu iste­ği beslemekle kafir oluyorsun. Edindiğin bilgiyle yetin!
  • Matho tanrıçanın kutsal örtüsünü taşıyarak geri geldi­ ğinde uzun alkışlarla, sevinç çığlıklarıyla selamlanmıştı. Kenan dininden olmayanlar bile, içlerinde duydukları coşkudan, doğaüstü bir yaratığın gelmekte olduğunu an­lamışlardı. Kutsal örtüyü ele geçirmeye kalkışmayı ise kimse düşünmedi bile. Barbarlara göre, Matho'nun örtü­yü ele geçirmek için kullandığı esrarlı örtünün onun sa­hibi olmasını meşrulaştırmaya yetiyordu. Afrika soyun­dan askerler böyle düşünüyorlardı. Hınçları daha diri olanlar ise neye karar vereceklerini bilemiyorlardı. Elle­rinde gemiler olsa, hemen kalkıp giderlerdi.
  • Ortada bir hain varsa, o da Büyük Meclis'tir. Askerlerin bağlılığı savaşla sona erdiğinden, savaş bitin­ce serbest kalırlar.
  • Sizlerle birlikte zafer kazanılamaz
  • Tamiri imkansız olanı yok edemezsin!
  • Sürüyü yaralayan köpeğe lanet olsun!

Salambo İncelemesi - Şahsi Yorumlar

SALAMBO – GUSTAVE FLAUBERT SALAMBO Yazar: GUSTAVE FLAUBERT Çeviren: ALİŞANZADE İSMAİL HAKKI Yayınevi: PAPERSENSE KLASİKLERİ Sayfa: 416 sayfa Basım Tarihi: 1. Baskı KASIM 2014 BÜTÜN İYİ KİTAPLARI OKUMAK, BU KİTAPLARIN YAZARI OLMUŞ GEÇMİŞ YÜZYILLARIN İNSANLARI İLE KONUŞMAK GİBİDİR. Kartaca’nın şehir haricindeki Megara Mahallesi’nde Hamilkar’ın Bahçeleri’nde, Sicilya’da onun kumandan etmiş olduğu askerler Eryx Muharebesi’nin yıl dönümünü tesit için kendilerine büyük bir ziyafet veriyor… Köy halkı eşeklere binerek veyahut yayan koşarak benizleri atmış, nefes nefese ve korkudan çılgın bir halde şehre geldiler. Ordunun önünden kaçıyorlardı. Askerler üç günde Sikka’dan Kartaca’ya her şeyi tahrip etmeye gelmişlerdi. Kapıları kapadılar. Derakap Barbarlar da gözüktü. Lakin berzahın ortasında, gölün kenarında tevakkuf ettiler. Birçokları ellerinde hurma dalları ile yaklaştılar. Fakat korku ve dehşet o kadar büyüktü ki bunlar ok atarak püskürttüler. Bunlar tayfalar tarafından satılan olgun hrma gibi esmer, zeytin gibi yeşilimtırak, portakal gibi sarı idiler ve sefil ve murdar mahallelerde seçilmiş ve kervanlardan çalınmış, şehirlerin süfli yerlerinden alınmış kadınlardı ki genç oldukları müddetçe onları aşk ve muhabbetle yorarlar ve ihtiyarlayınca döverek ezerlerdi ve bozgunluklarda yolların kenarında eşyalar arasında metrük yük hayvanları beraber ölürlerdi. Göçebelerin kadınları topuklarına kadar deve tüyünden boz renginde esvaplar giymişlerdi. Bingazili müzikacı kadınlar lacivert tüllerle sarılı, kaşları boyalı olduğu halde hasırların üzerine oturarak şarkı söylüyorlardı. Ortasında bir direk dikili olan bu geniş çadırı Lotus çiçeği şeklinde bir büyük lamba aydınlatıyordu. Bu lamba sarı bir yağ ile dolu idi ve içinde avuçlarla kıtık yüzüyordu. Karanlıkta asker eşyaları parıldıyordu. Bir kalkanın yanında yalın bir kılıç bir iskemleye dayalı idi. Deniz aygırı derisinden kırbaçlar, ziller, yuvarlak çıngıraklar, boyun halkaları karmakarışık hasır senetler üstünde yayılı idi. Bir keçe yorganın üzerinde siyah ekmek kırıntıları vardı. Bir köşede yuvalar bir taş üzerinde, bakır paralar yağı duruyordu. Salambo, Flaubert’in; Kartacalı kumandan Hannibal’ın Roma ile mücadelesini anlattığı ve özellikle cümle yapısı ile Marcel Proust’a öncülük ettiği kabul edilen eseridir. Ayrıntılar konusunda dakik bir realizm Salambo romanında ayan beyan ortadadır. Sonuç? Flaubert dilin kendisini çok küçük detaylara indirdiği için parçalanamaz fakat bizatihi paramparça bir bütün kurmuştur. Flaubert’de ve bağlacının işlevi dilbilgisinden tamamen farklıdır. Ritim ölçüsünde bir esi belirtir, bir tabloya böler. Ayrıca ve kullanılması gereken her durumda Flaubert bu bağlacı atar. Hayran olunacak nice cümle modellerinin biçimi budur. Kuşkusuz edatların çeşitliliği bu üçleme cümlelerin güzelliğine güzellik katar. Ama farklı biçimdeki başka bazı cümlelerde asla ve yoktur. Askeri deha, Halimkar’ın kızı Solambo, Metinde savaş ve aşkın ( BENCE ) MUHTEŞEM UYUMU KİTABI TAM PUAN YAPAR… Matho’nun bir cümlesi var ki; bunu YAZMAK VE PAYLAŞMAK İSTEMEYECEK KADAR KISKANÇLIK YARATTI BENDE… (Richard Wagner)

Savaş bir sanat mıdır?Bir çok insan gibi ben de savaşın vahşiliğine sanat kelimesini pek yakıştıramıyorum.Kartacalılar ve paralı askerler(barbarlar) arasındaki savaşı anlatan kitap bana Game of Thrones izliyormuşum hissi verdi.Tabi ki canavarlar, ejderhalar yok ama bol bol açlık, yamyamlık, işkence ve savaş stratejisi var.Kartacalı komutan'ın kızı Salambo'nun aşk hikayesi biraz sönük kalmış. Flaubert Mısır'ı boydan boya dolaştıktan sonra 6 yılda yazmış romanı.O yüzden Kuzey Afrika tanrılarını, otlarını,kokularını, değerlerini birde Falubert'in gözünden görmüş olduk.İlkçağlara şöyle küçük bir bakış atmak isterseniz okunmaya değer.... (Tuba Korkmaz)

Kitabın Yazarı Gustave Flaubert Kimdir?

Edebiyat eleştirmenleri tarafından modern romanın kurucusu kabul edilir. En tanınmış eseri, 19. yüzyıl toplumsal gerçekliğini çarpıcı biçimde aktaran ve dünya klasikleri arasına giren Madame Bovary'dir. 1857'de yayımlanan ve Fransa'da ciddi tartışmalara neden olan bu eserden sonra realist akımı başlatan kişi olarak gösterilmiştir.

12 Aralık 1821’de Fransa'nın Rouen kentinde doğdu. Bir hekim kızı ve dinsel bağlılıkları sahip bir aristokrat olan annesi Justine-Caroline Fleuriot ile Hôtel-Dieu'de baş cerrahlık yapan orta sınıftan gelme babası Achille-Cléophas'nın ortanca çocuğuydu. Rouen'de mutlu bir çocukluk dönemi yaşadı.

1832-1840 yılları arasında Rouen Koleji'nde öğrenim gördü. Edebiyat alanındaki ilk denemelerini okul gazetesinde ve Le Colibri ("Sinek Kuşu") adlı küçük bir dergide yaptı. 1834’te arkadaşı Ernest Chevalier ile birlikte Art et Progrès (Sanat ve İlerleme) adında bir dergi çıkarmaya başladı. Henüz 15 yaşındayken Trouville sahilinde tanıştığı kendisinden on yaş büyük ve evli bir kadın olan Elisa Schlésinger'e aşık oldu. Bu aşk, yaşamında çok önemli etkiler, izler bıraktı. Elisa Schlesinger daha sonra "Duygusal Eğitim" adı ile kaleme alacağı eserde Marie Arnoux karakterinin de temel kaynağı oldu. Öğrencilik yıllarında sürekli yazdı. "Bir Çılgının Hatıraları" (1838), "Smarh" (1839) ve 1840 yılında yazmaya başladığı "Kasım" lise öğrencisi olduğu dönemin ürünleridir.

1841'de Paris'e gidip Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Hukuk öğrenimi sırasında da yoğun bir şekilde yazmakla meşgul oldu. 1844 yılında sara kaynaklı ilk krizini geçirince, dinlenmesi gerektiğinden hukuk eğitimini yarıda bırakarak eve döndü. Hastalığı nedeniyle vaktinin çoğunu evde geçirmek zorunda kaldı.

1845’te "Duygusal Eğitim"in ilk taslağını bitirdi ve ailesiyle beraber bir İtalya seyahatine çıktı. Cenova'da gördüğü ve onu çok etkileyen bir Brueghel tablosunun verdiği ilhamla “"Aziz Anthony'nin Baştan Çıkışı”'nı yazmaya başladı.

1846 yılında babasını, hemen ardından kız kardeşini kaybetti. Ölen kardeşinin küçük bebeğinin bakımını üstlendi. Babasından kalan yüklü miras sayesinde tüm zamanını yazı yazarak geçirmeye karar verdi. Yeğeni ve annesi ile Rouen yakınlarındaki Croisset'ye yerleşti, hayatının tamamını burada geçirdi. Bu arada edebiyat dünyasında kendisinden uzatmalı sevgilisi olarak bahsedilen şair Louise Colet ile tanıştı (1846) ve ilişkileri sekiz yıl sürdü.

1849’da "Aziz Antoine" adlı eserinin ilk okumasını arkadaşlarına yaptığında büyük hayal kırıklığı yaşadı. Arkadaşları ona sıradan konular seçmesini ve bunu doğal bir üslupla, herkesin anlayabileceği bir dille yazmasını öğütlediler. Bu hayal kırıklığının ardından yakın dostu Maxime du Camp ile birlikte 18 ay süren bir Ortadoğu gezisine çıktı. Yunanistan, Anadolu, Mısır, Filistin, Suriye ve İtalya'yı dolaştı. Gezi esnasında mal varlığının çoğunu harcayan ve frengiye yakalanan Flaubert, içe kapanıklığından, yalnız Mısır’a ve Tunus’a yaptığı yolculuklarla sıyrıldı. Ünlü romanı Salambo’yu ona esinleyen de, bu yolculuklar oldu. Madame Bovary’i de bu esnada kurgulamakta olduğu ifade edilir. Edebiyat dünyasından pek çok kişiyle mektuplaştı. Bu mektuplardan bazıları sonradan büyük ün kazandı. Sevgilisi Louise Colet’e mektupları ise edebî açıdan eserleri arasında sayılacak değerde kabul edilir.

Yakın Doğu seyahatinden dönüşünden üç ay sonra, Eylül 1851′de Madame Bovary'yi yazmaya başladı. Kitabı 1856 baharında bitirdi ve eser tefrika edildi. Flaubert 1856′da "Baştan Çıkış"'ı tekrar kaleme ve "Salombo" üzerinde çalışmaya başladı (1857). Bu arada ilk romanı Madame Bovary, 1857’de kitap olarak basıldı. Eser “ahlaksızlık-sapkınlık” eseri olarak suçlanarak yasaklandı ve yazara dava açıldı. Savcıya göre kitapta eş aldatma yüceltilmekte, cinsel duygular abartılıp kışkırtılmakta, geleneklere hakaret edilmekteydi. Yargıç “namus cellâdı kadın”ın kim olduğu sorulduğunda, Falubert’in verdiği "Madam Bovary, c'est moi! (Madame Bovary benim!)” yanıtı meşhurdur. Avukatı Marie-Antoine-Jules Senard’ın başarılı savunması Flaubert’in aklanmasını sağladı. Bu nedenle avukat Senard’ın adı bu nedenle kitabın yeni basımında, daha ilk sayfada, ithaftan da önce, Flaubert’in kendisine hitaben yazdığı kısa bir teşekkür notuyla birlikte yer almıştır. Flaubert bu savunmadan sonra, yazdığı kitabın kendi gözünde bile umulmadık bir değer kazandığını söylemiştir.

Yazar, 1858 ilkbaharında Kuzey Afrika'da iki aylık bir araştırma gezisi yaptı. Salomo adlı romanını Nisan 1862′de tamamladı. 1864-1869 arasında Duygusal Eğitim’in son taslağını yazdı. Yirmi beş seneye yayılan bir çalışma sonunda ortaya çıkan bu eserde kendi gençlik yıllarından hareketle bir "nesil hikâyesi" anlatmıştır.

Yaşamının son yılları acılar, edebi başarısızlıklar ve maddi zorluklarla geçti. Bitiremediği son projesi "Bouvard ve Pécuchet"'yi ("Bilirbilmezler" ismi ile Türkçeye çevrildi) yazmaya 1874′te başladı. Para sıkıntısı yüzünden, projeye iki senelik bir ara verip 1877′de yayımlanacak olan "Üç Hikâye"'yi (Saf Bir Kalp, Konuksever Aziz Julien Efsanesi ve Hérodias) kaleme aldı. Çocukluk arkadaşı Laure le Poittevin'in oğlu Maupassant'ı manevi evladı olarak benimsemişti. Onu iyi bir yazar olarak yetiştirmeye çalıştı ve Maupassant'ın başarılarıyla avundu.

Flaubert, 8 Mayıs 1880 günü, ani bir felç sonucu, Croisset’de öldü.

Romanları

Salambo (Salammbô)

Duygusal Eğitim

Madam Bovary

Gönül ki Yetişmekte

Ermiş Antonius ve Şeytan

Bilirbilmezler (Bouvard ile Pécuchet)

Günlük

Kırlarda ve Kumsallarda (1886)

Anı

Bir Delinin Anıları (1838)

Gustave Flaubert Kitapları - Eserleri

  • Madame Bovary
  • Saf Bir Yürek
  • Bir Delinin Anıları
  • Madam Bovary
  • Bibliyomani
  • Üç Öykü

  • Yerleşik Düşünceler Sözlüğü
  • Ermiş Antonius ve Şeytan
  • Duygusal Eğitim
  • Bilirbilmezler
  • Herodias
  • Kasım
  • Salambo

  • Doğu’ya Yolculuk
  • Gönül Eğitimi
  • Konuksever Aziz Julien Söylencesi
  • Kabul Görmüş Kanaatler Sözlüğü
  • Cehennem Rüyası
  • Aşk Eğitimi
  • Mektuplar

  • Bir Delinin Anıları
  • Bibliomanie
  • Madame Bovary
  • Herodias Stage 2
  • Madame Bovary

Gustave Flaubert Alıntıları - Sözleri

  • Elle tutulup gözle görülmez bir derdi nasıl anlatabilirdi insan ? (Madam Bovary)
  • Ne istiyorsun? Söyle bana! (Salambo)
  • Ortada bir hain varsa, o da Büyük Meclis'tir. Askerlerin bağlılığı savaşla sona erdiğinden, savaş bitin­ce serbest kalırlar. (Salambo)
  • Tanrı’dan başka kral yoktur! (Üç Öykü)
  • FATURA: Muhakkak kabarık gelir. (Kabul Görmüş Kanaatler Sözlüğü)
  • ÇAĞ(IMIZ): Çağımıza şiddetle karşı çıkmalı. — Şiirsel olmamasından yakınmalı. — Onu, geçiş dönemi, çöküş dönemi olarak adlandırmalı. (Yerleşik Düşünceler Sözlüğü)

  • "Belki de onu unutmuşlardı ya da yoksulluk kalplerini taşlaştırmıştı." (Saf Bir Yürek)
  • Felicite arkasından bir efendi için dökülmeyecek gözyaşlarıyla ağladı. Madamın kendinden önce ölmüş olması kafasını karıştırıyor, doğanın düzenine ters, kabul edilmesi olanaksız, korkunç bir şey gibi görünüyordu. (Saf Bir Yürek)
  • Öyle ya , yüreğinize soğuğun gelip çöktüğünü hissetmek bir sevinçtir ,ve hâlâ tüten bir ocakmışçasına elinizle yoklayıp , artık yanmıyor diyebilmek . (Kasım)
  • “Yüreğinde bir bağ, onları birleştiriyordu; yazgıları da benzer olacaktı.” (Üç Öykü)
  • Kudurmuş hayvanlar ortalığa salınmaz (Herodias)
  • Ben belirli sayıda okur için bir eser yazmıştım, bütün halk tabakaları bunu sevip benimseyiverdi (Salambo)
  • "Hepimiz dünyaya ıstırap çekmeye geldik." (Madam Bovary)

  • Robespierre, azınlıgın haklarını savunurken, XVI. Louis'yi Milli Konvansiyon'un önüne götürdü ve halkını kurtardı. Sonuçlar alayları meşru kılar. Diktatörlük kimi zaman zorunludur. Yaşasın zorbalı k! Elverir ki zorba iyi şeyler yapsın ! (Gönül Eğitimi)
  • "Kadının sözleriyle büyülendiği gibi, sessizliğiyle de büyülenmişti" (Madam Bovary)
  • - Eee! Sizin şu evlenmeden ne haber? dedi. - Hangi evlenme? - Şu sizinki ! - Benimki mi? Yok böyle bir şey! -Hem böyle bir şey ne zaman olur? Düşlerinde yaşattıgın guzelden umut kesip basit bir hayatta yaşamaya razı olunca. (Gönül Eğitimi)
  • - Ne olursa olsun, birbirini çok sevmiş iki kişi olarak kalacagız. - Birbirimizin olmadan, ama! - Böylesi belki daha iyi, (Gönül Eğitimi)
  • Her birimiz dünyaya bir prizma arkasından bakarız; gülümseyen renkleri ve neşe veren şeyleri seçebilenlere ne mutlu.. (Bir Delinin Anıları)
  • Ve Atlas Dağı'nın tepesindeydim, altını ve çamuruyla, erdemi ve gururuyla dünyayı izliyordum. (Cehennem Rüyası)
  • "Neyi mi bekliyorum? Sadece birinin gelip sarılmasını..." (Bir Delinin Anıları)

Yorum Yaz