diorex
sampiyon

Şahnâme - Firdevsi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şahnâme kimin eseri? Şahnâme kitabının yazarı kimdir? Şahnâme konusu ve anafikri nedir? Şahnâme kitabı ne anlatıyor? Şahnâme PDF indirme linki var mı? Şahnâme kitabının yazarı Firdevsi kimdir? İşte Şahnâme kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 30.09.2022 07:00
Şahnâme - Firdevsi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Firdevsi

Çevirmen: Mehmet Necati Lugal

Yayın Evi: Kabalcı Yayınları

İSBN: 9789759971441

Sayfa Sayısı: 1072

Şahnâme Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İran edebiyatının önde gelen şairi Firdevsi'nin İran efsanelerini anlatan manzum destanıdır Şahname.

30 yıllık bir zaman diliminde yazılan Şahname 10. Yüzyılda kaleme alınmıştır ve yazıldığı döneme kadar süregelmiş İran tarihiyle ilgili rivayetleri içermektedir.

Şahname İran'ın islamiyete kadar olan yaklaşık 1000 yıllık dönemini anlatmaktadır. Firdevsi Şahname'yi bitirdikten sonra "Bununla İran milletini yeniden dirilttim." demiştir.

Tarih otoriteleri tarafından destan olarak nitelendirilen Şahname'de olaylar masal ve tarih karışımı bir üslup ile anlatılır. 

60.000 beyitlik Şahname, Gazneliler'in sultanı Mahmud'a 1014 yılından sonraki bir tarihte sunulmuştur.

İran edebiyatının en önemli eseri olarak kabul edilen Şahname sonraki dönemlerde Osmanlı kültürünün de önemli bir parçası olmuştur. Osmanlı hanedanında ve halk arasında "şah­nâmehan" adı verilen kişiler tarafından okunan Şahname, Osmanlı padişahları ile İran kahramanlarını özdeşleştirmişlerdir. Bu sebeple Şahname, Osmanlı hanedanını yücelten önemli eserler arasına girmiştir.

Şahname Divan edebiyatının kuruluşunda da önemli etkilere sahiptir.

Şahnâme Alıntıları - Sözleri

  • Yüreğim tasalı, aklım kayıp, bu derdin dermanı ne olduğunu siz söyleyin!
  • "Ey, oğul! Adaletli olmaktan başka düşüncen olmasın!"
  • Yarabbi, bu iğreti dünyadan artık bıktım, ona doydum. Beni bir an evvel onun zahmetinden kurtar!
  • Ben, sana bir öğüt vereyim: Bu dünyaya bağ­lanmaktan vazgeç!
  • Ey, dünya! Sen baştanbaşa ıstırapla dolusun, saadetten yana bomboşsun; hiçbir akıllı kimse sende mesut olamamıştır.
  • Şu iğreti dünya sarayı hep böyledir. Kimine rahat, kimine zahmet düşer. İyi günler de gelir geçer, kötü günler de... Akıllı olan neden tasalansın?
  • Sen demirden yapılmış bir kale bile olsan, felek seni yine toprakla bir yapar.
  • Saadet olsun, felâket olsun, gördüğün her şey bir rüya gibi gelip geçer. Bu dünyada ebedî kalmak için hiç çabalama.
  • Nihayet, zulmün de bir ortası, bir sonu, bir sınırı ve bir sebebi olur...
  • Fakat, verdiğini sonunda geriye alacak olduktan sonra, verdiğin ha toprak olmuş, ha mercan... ne kıymeti var?

Şahnâme İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Söz söylemek irfan ister anlamak insan. Evet firdevsi sözü tartı, inceledi ve kitaba döktü, bizde okuyarak anlayarak, düşünerek akla döktük. 1) Şahnâme'nin yazılış amacı? Söylenecek bütün sözler söylenmiş, yeniden söylenmeye değer söz kalmamıştır. Bende sana bunlardan birini söyleyeyim. Ama ne söyleyeyim? Benim her söylediğim benden önce söylenmiş, bilgi bahçesinin her yeri gezilmiştir. Bununla beraber bir meyve ağacının üstünde yer bulamayınca onun meyvesinden de mahrum kalmak doğru olur mu? Bir kimse büyük bir ağacın gölgesine sığınınca, gölge onu güneşin kızgınlığından korur. Belki ben de her tarafa gölge salan o servi ağacının bir dalının gölgesinde kendime yer bulurum. Ve o ünlü padişahın adına yazmak istediğim bu kitapla bu dünyada bir yadigar bırakırım. Sen bu anlatılanların yalan ve efsane olduğunu sanma. Cihanda tek tarzda gidiş yoktur. Aklı başında olan bir kimse eğer bunun işaret ettiği anlamı araştırırsa bundan faydalanır. İçinde eski zamanlardan kalma birçok destanın yazılı olduğu bir kitap vardı. Bu kitap şurada burada bazı mûbedlerin elinde dağınık bir halde bulunmaktaydı ve akıllı olan herkes bundan faydalanırdı. Dihkânlar soyundan gelme olgun, bilgili, akıllı ve cesur bir yiğit vardı. Eski zamanlarda olup bitmiş olayları araştırır dururdu. Her memleketten ihtiyar mûbedleri getirterek o dağınık parçaları topladı. Onlara, o zamana kadar gelmiş geçmiş bütün padişahların, o ünlü bahtiyarların bize kötü bir durumda bıraktıkları bu dünyayı nasıl idare ettiklerini, saltanat günlerinin saadetle nasıl gelip geçtiğini sordu. Onlar da bu kahramana, bütün padişahların başlarından geçmiş olayları ve feleğin onlara nasıl davrandığını bir bir anlattı. Bu yiğit onların bu sözlerini dinledikten sonra her yanda tanınacak bir kitap vucüda getirdi. Böylece cihanda ondan bir yadigâr kaldı ki, bu büyük küçük herkes tarafından beğenildi. Sözlerine güvenilen kişilerin yazdıkları tarihlerden topladığım bilgilerle bu eski İran tarihini meydana getirdim. Fakat Keyânîyan tahtı üzerinde, dört bir yanı aydınlatan, bağışı bol bir padişah göremedim. Bunun içindir ki, cömertliğinin hazinesi kilitli olmayan, dini ve padişahlığı koruyan, tacı ve fildişi tahtı aydınlatan, yaratılışın sırlarını bilen; cesur, savaş yiğitleriyle savaşmakta güçlü, dinin ve aklın ağacını yeşillendiren, Düşüncesi aklın ve bilginin üstünde olan, kötülük düşünmeyen ve her işinde Tanrı'ya sığınan bir padişah ortaya çıkana kadar bekledim. Böylelikle ömrümün altmış beş yılını yoksulluk ve zahmet içinde geçirdim. Bu altmış beş yıl, çöllerde esen bahar yelleri gibi çarçabuk geçiverdi. Altmış altıma girince çöktüm, bir sarhoşa döndüm; elime dizgin yerine asa almaya mecbur kaldım. Vaktiyle lale gibi olan kırmızı yanaklarım saman gibi sarardı; o siyah saçlarım kafur gibi ağardı. Servi gibi düzgün boyum kamburlaştı ve nergise benzeyen gözlerimin ışığı azaldı. Altmış sekizime geldiğimde, gençliğimin geçmiş olmasına rağmen yine de kendimi genç hissediyordum. Bu sırada, dünyanın dört bir yanından yükselen bir sesle, fakirlik ve yoksulluk düşüncelerinden kurtuldum. Bu ses şöyle diyordu: "Ey Feridun'dan yeryüzünde bir nişan arayan büyük ve ünlü kişiler!, O uyanık yürekli Feridun dirildi, yeniden dünyaya geldi ve zeminle zaman ona kul oldu. Adaleti ve cömertliğiyle yeniden dünyaya hâkim oldu. Onun başı, bütün padişahlardan daha yücedir. Onun bıraktığı eserler hâlâ ortalıkta parıldıyor. Soyu ebedi olsun!" Bunu duyduktan sonra artık hiçbir sese kulak vermedim. O kılıç, taç ve taht sahibi padişahın Tanrı onu büyüklük makamında ebedi kılsın! İhtiyar halimde bana yardımcı olması için bu kitabı ona armağan ediyorum. Sağ olduğum müddetçe yüce Tanrı'dan dilerim ki, bu kitabı o yeryüzü padişahı'nın adına yazıp bitireyim de, kalmasın yazılmadık bir şey. Şu değersiz vücudum toprak olduktan ve ruhum o temiz makama eriştikten sonra adım yeryüzünde unutulmasın! Bütün erdemleri yeryüzünde açıkça görünen o adaletli ve cömert dünya fatihi. Hint'in, Çin'in, Turan'ın ve İran'ın sahibidir; temiz yaradılışlı ve ahlaklı, her türlü eksiklikten uzak bir yeryüzü padişahıdır. Onun bir kerecik kızıp bağırmasıyla korkudan kaplanların derisi çatlar. O karada kaplan, denizde de timsah'tır. Güneşe benzeyen o cihan fatihi Mahmud, savaşlarda kılıç kullanan bir aslandı! e, dünyada beni her türlü ihtiyaçtan arındırmış ve benim için büyükler arasında seçkin bir yer ayırmıştır. Onun padişahlık tahtı ebedi olsun; talihi gönlünün dileğince dönsün. Eğlence meclislerinde toprakla altın onun için birdir. Cömertlikten yana, hiçbir şeyden çekinmez. Onu övmek büyük bir cesaret sayılır. Ben onu övebilsem bile yine de kimse onu kavrayamaz. Çünkü o hayalin üstündedir. Müşteri yıldızının tacına benzer. Ey padişah! Kulluğumu göstermek için sana bir eser takdim ediyorum ki, o bu dünyada benden bir yadigâr olarak kalacaktır. Mamur yapılar, yağmur ve güneşten harap olur. Bense sana yağmurun ve rüzgarın zarar veremeyeceği şiirden yüce bir saray yaptım. Bu eserin üzerinden yıllar geçse de aklı olanlar onu yine okuyacaklardır. Cihan fatihi padişaha dualar ederim. Kimse tahtı onsuz görmesin! Onun övülmesini sağlayanlar da yine kendi işleridir. Bütün yeryüzü onun eserleriyle doludur. Benim gücüm ne ki onu, hatta onun ayağının tozunu övebileyim? Yeryüzü onunla var olsun ve aklı onun talihini nurlandırsın! Yüreği bahar gibi şen, vücudu feleğin felaketlerinden ırak olsun. Onun sayesinde milletin yüreği sevinçle dolsun. Her işte muzaffer olsun ve vücudu selamette kalsın! Şu felek bir tekerlek gibi döndükçe ve Müşteri yıldızı üzerinde dolaştıkça, o da büyüklük ve naz içinde var olsun! Kötü gözler ondan ırak olsun, muhtaçlık nedir bilmesin! Sözüne güvenilir kimselerden işittiğim olayları toplayıp, bu tarih kitabını yazdım. Feleğin elinden çıkmış bir olayı anlatmak için başka bir bilgin kişinin öğütlerine ihtiyacım yok. Şimdi sıra Keyhüsrev'in yaptığı savaşlara geldi. Bunları anlatırken çok hünerler göstermem gerek; inciler saçıp, kayalarda laleler bitireceğim. Bu konuyu canlandırmaya gerekli malzemeyi ele geçirdiğim için, işlenmiş bir kumaşi andıran şiirler düzeceğim. Ey bunları hayal eden kişi, bu zamanlar bazen sevinç bazen de öfkeyle geçmiştir. Şu hızlı dönen felek ne tuhaftır. Gönül her zaman birtakım dertlerle karşılaşır. Bakarsın birinin ömrü zahmet, felaket, dert ve pişmanlıkla geçerken; bir başkasının hissesine bal, şeker, rahat, naz ve padişahlık tahtı düşer! Kimi feleğin sürekli hilesine ve haksızlığına uğrar; bazen yükselir bazen alçalır. İşte felek insanları böyle büyütüp yetiştirir. Dikenin cefası, gülün sefasından çoktur. Altmışına giren bir kimse felekten daha fazlasını istememeli. (Ha K eN)

Size bu kitapla ilgili arastirmalarimi anlatacagim İnsaAllah Merhabalar Benim İstanbul da kitapciya gidip orada gördüğüm bir kitap pek ilgimi cekmisti adı şahname idi ben de hemen bir arastirma yaptim Tabi kitabin ismi da ilgincti acaba şahmerandan mi geliyor diye de sormadan edemedim ben arastirmami buraya yazayim siz eger okuyanlariniz varsa fikirlerinizi alalim İnsaAllah ŞAHNAME YAZIN TERİMİ Divan Yaziminda hükümdarlarin yaşam öykülerini üstün başarilarini anlatan mesnevi biciminde yazilmis koşuk Şahname ne anlatir? Sahname tarihte yasandiğı Kabul edilen İran ve Turan savaşlarina ve ilişkilerine ışık tutması bakimindan Önemli bir kaynaktır Firdevsin zaman zaman övdüğü zaman zaman kendi milletini yüceltmek adına kücümsedigi efrasiyabin iskit destan kahramani olduğu pek cok kaynakta belirtmektedir Sahname firdevsin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanidir İran edebiyatinin en büyuk eserlerinden biri olarak kabul edilir 977 ile 1010 yılı arasinda yazilmistir 60.000 beyit civarinda hacime tek sair tarafindan yazilan en uzun epik şiirlerindendir sahname tarih oncesi zamanlarda baslayip sasani imparotorlugu sonuna dek tüm eski İran krallarini inceler Bunlar keyûmers ( Orta farsca koyomart hosengi) hosen tahannunes cemsid zehhak ferudun menucer Keykubat keykavus Keyhusrev bahman dara (III. DARİUS ) (iskender Buyuk iskender 1. Ardesir 1. Sapur 1. Hürmuz V. Behram 1. Husrev III.yezdigirit gibi krallar ana tema zebulistan prensi efsanesi kahraman Rüstem esfandar gibi kahramanlari Ve suclulalri icerir ozelte Bu kitap mesnevi ve biraz da tarihi bir kitap olsa gere k Daha iyi aciklama icin Kaynaklara bakiniz (Yazar Gizem Canver)

Kitabın kalınlığı ilk başta gözü korkutsa da üç hafta gibi bir sürede bitirmiştim kitabı. Firdevsî, yer yer aşırıya kaçıp Kürtlere, Araplara ve Türklere hakaret-âmîz şeyler söylüyor. O zamanlar bunu milliyetçi bi edâ ile okuduğumdan “heh, herkes kötü bir siz iyisiniz“ diyordum. Zamanla okuyup, Şuubiye akımını da öğrendiğim zaman bunun Emevîler yüzünden ortaya çıkmış bir durum olduğunu anladım.Beni asıl hayret ettiren şey dünyada yapılmış her ilki Farslara dayandırmasıydı (ilk giyecek, ilk medeniyet vs vs) hatta bütün ulusların Farslardan çıktığını iddia ediyordu şair. Kitapta beni en çok etkileyen şey ise Firdevsî’nin Sohrab bahsinde yaptığı ölüm tasviriydi. Okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu. (İbrahim Demirdelen)

Şahnâme PDF indirme linki var mı?

Firdevsi - Şahnâme kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şahnâme PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Firdevsi Kimdir?

Samanîler ve Gazneliler dönemleri İran edebiyatının önde gelen Fars şair.

Başlıca yapıtı Şehnâme'yi (60.000 beyitten oluşur; ilk insandan III. Yezdigirt dönemine kadar İran tarihi anlatır) tamamlayınca 1010 yılında Gazneli Mahmut'a sunan Firdevsi, bağlanan aylığı az bulduğu için sultanı ağır biçimde hicvedince, Gazne'den göçmek zorunda kaldı. Bir süre Herat'ta ve Taberistan emiri Şehriyar'ın yanında kaldıktan sonra, Tus'a dönerek orada öldü. Firdevsi'nin soyca bir Dihkan ailesinden olduğu söylenir. Doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir. Firdevsî, Gazneli Mahmut'un fikirler aldığı bilginlerden de bir tanesidir. Firdevsi gibi bilginlere Gazneli Mahmut maddi ve manevi yönden destek olmuştur.

Firdevsi Kitapları - Eserleri

  • Şahnâme
  • Şehname 1
  • Şehname 2
  • Şehname 3
  • Zal ile Rudabe
  • Şehname 4
  • Rüstem ile Efrasiyab
  • Zaloğlu Rüstem
  • İskendername
  • Şehnameden Seçme Hikayeler
  • The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia
  • Şerîfî Şehnâme Çevirisi

Firdevsi Alıntıları - Sözleri

  • "Ey, oğul! Adaletli olmaktan başka düşüncen olmasın!" (Şehname 1)
  • Dünyada en iyi kadın, anasından doğmayandır! (Şehname 3)
  • Ben, sana bir öğüt vereyim: Bu dünyaya bağ­lanmaktan vazgeç! (Şahnâme)
  • Eğer bir kimse kanatlanıp bulutlara uçsa, gücüyle mızrağın ucunu çiğnese, onun kükremesiyle korkan aslanların derisi yırtılsa ya da büyük bir kuvvete sahip olup dişleri çelik kadar sağlam bile olsa o, Tanrının fermanının tutsağı olmaktan kurtulamaz. (Zal ile Rudabe)
  • Komutan gerçek bir savaşçı olursa, erler timsahlarla bile savaşmaktan çekinmezler. (Şehname 4)
  • O kadar üzülmüştü ki gözlerinde ay ve güneş bile karardı... (Şehname 2)
  • Zaman rüzgar gibi önümüzden akıp geçiyor. Ve akıllı insanların bu rüzgara kapılmaları; ona gönül vermeleri, taç, taht, saraylar ve bahçeler için, bir diğeriyle savaşa tutuşmaları ve kemerlerini birbirlerini öldürmek için kuşanmaları onlara yakışmaz. (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Yarabbi, bu iğreti dünyadan artık bıktım, ona doydum. Beni bir an evvel onun zahmetinden kurtar! (Şahnâme)
  • Bu uçsuz bucaksız dünyadan yedi karışlık bir yere sıkıştın.Bunun böyle olduğunu bilseydin,nefsini dünya peşinde sürüklemezdin. (İskendername)
  • Yarabbi, bu iğreti dünyadan artık bıktım, ona doydum. Beni bir an evvel onun zahmetinden kurtar! (Şehnameden Seçme Hikayeler)
  • Kızgınlık anında hüküm verme. Çünkü, böyle işlerde acele, pişmanlık verir. (Şehname 3)
  • Fakat, verdiğini sonunda geriye alacak olduktan sonra, verdiğin ha toprak olmuş, ha mercan... ne kıymeti var? (The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia)
  • Bir filin bile sineğe zulm etmeye hakkı yoktur. (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Barışı sağlamak için sakın bugünü yarına bırakma. (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Nihayet, zulmün de bir ortası, bir sonu, bir sınırı ve bir sebebi olur... (Şahnâme)
  • Şu dönen felek, oldum olasıya hep böyledir. İnsana bazan sevginin balını yedirir, bazan da savaşın zehirini... (Şehname 4)
  • “Herkes biliyor ki ölümün elinden kaçıp kurtuluş asla mümkün olamaz!Ben bu konuda asla ve asla telaş ve korkuya kapılmıyorum!Benim artık bundan daha fazla ömrüm kalmadı.Demek ki bu dünyadan nasibim bu kadarmış!Kader insanın ömrünü ne eksiltebilir ne de ona bir an ekleyebilir!” (İskendername)
  • Ey yüce gökleri yücelten! Neden yaşlılığımda beni çaresiz bırakıyorsun? (İskendername)
  • Benim gözlerim üç km uzaklıkta ki siyah bir kumaşın üzerindeki siyah bir karıncanın arka ayaklarını seçebiliyor . (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Biz insanlar, başımıza taç da giysek, tulga da giysek, hepimiz ölümün avıyız! (Şehname 2)

Yorum Yaz