diorex
sampiyon

Saf ve Düşünceli Romancı - Orhan Pamuk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Saf ve Düşünceli Romancı kimin eseri? Saf ve Düşünceli Romancı kitabının yazarı kimdir? Saf ve Düşünceli Romancı konusu ve anafikri nedir? Saf ve Düşünceli Romancı kitabı ne anlatıyor? Saf ve Düşünceli Romancı kitabının yazarı Orhan Pamuk kimdir? İşte Saf ve Düşünceli Romancı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 08:43
Saf ve Düşünceli Romancı - Orhan Pamuk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Pamuk

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750836800

Sayfa Sayısı: 124

Saf ve Düşünceli Romancı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Bu kitap roman konusunda bildiklerimden ve öğrendiğim en önemli şeylerden yapılmış bir bütündür.”

“Roman okurken kafamızda neler olup biter?” başlığı ve “Romanlar ikinci hayatlardır” satırıyla açılan Saf ve Düşünceli Romancı, Orhan Pamuk’un 2009 sonbaharında Harvard Üniversitesi’nde, bin kişilik Sanders Tiyatrosu’nda verdiği ve büyük ilgi gören Charles Norton konferanslarını içeriyor.

Doksan yıllık geleneğinde T. S. Eliot’tan Borges ve Paz’a, Calvino ve Eco’dan Toni Morrison’a edebiyatın ve sanatın dünyadaki en saygın yaratıcılarını ağırlayan altı oturumluk konferans dizisinde Pamuk, romancılara sıkça yöneltilen “Bunları gerçekten yaşadınız mı?” sorusundan “Müzeler ve Romanlar”ın benzerliğine, romanla resim sanatı ilişkisinden romanların yavaş yavaş ortaya çıkan ve değişen merkezi fikrine, kırk yıllık roman okurluğu ve otuz beş yıllık roman yazarlığının tüm sanatı ve zanaatını okurlarıyla içtenlikle paylaşıyor.

“Büyüleyici... Her romancı bu kitabı okumak ve sanatını ustasından öğrenmek isteyecektir.” (The Daily Telegraph)

Saf ve Düşünceli Romancı Alıntıları - Sözleri

  • Çünkü roman okumak, dünyaya roman kişilerinin gözünden, aklından, ruhundan bakmaktır.
  • İnsan Dostoyevski’yi hem kendini kaptırarak hem de hayatın tam böyle olmadığını düşünerek okur.
  • İnsanlar artık şehrin ormanında, tek tek ağaçlardan bütün ormanı göremez hale geldikçe, anlamın gerilerde bir yere gizlendiğini hissediyordu.
  • Edebi romanda muamma, katilin kim olduğunu bulmak değil, konunun tam ne olduğunu kestirmektir.
  • Rüyaları gerçek sanarak görürüz, çünkü rüyanın tarifinde vardır bu. Romanları da gerçek sanarak okuruz, ama aklımızın bir başka yanıyla böyle olmadığını da çok iyi biliriz.
  • Romanlar ikinci hayatlardır.
  • Roman sanatı,kendimizden bir başkası gibi ve başkalarından kendimiz gibi söz açabilme hüneridir.
  • Kimsenin okumadığı bir romanı okumak bizde yazarına bir iyilik ediyormuş izlenimi uyandırdığı için, kitabı daha bir gayretle ve hayal gücümüzü daha çok çalıştırarak okuruz.
  • Schiller “İki türlü insan tipi vardır,” derken, Alman edebiyatı tarihçilerine göre, “Goethe gibi saf olanlar ve benim gibi düşünceli olanlar!”
  • Kendi dışımıza çıkmak, herkesi, her şeyi, büyük bütünü görebilmek, mümkün olduğunca çok kişiyle özdeşleşip çok şey görmek; romancıyı, bütün manzaranın şiirselliğini yakalayabilmek için yukarılara, yüksek dağlara çıkan eski Çinli ressamlara benzetir. Çin manzara resmi âlimleri her şeyin yukarıdan aynı anda göründüğü bu resimleri mümkün kılan bakış açısının hayali olduğunu, aslında hiçbir ressamın dağın tepesine çıkmadığını da, naif meraklılara hatırlatmaktan hoşlanırlar. Benzer şekilde romanda kompozisyon, bütünün görüneceği hayali bir nokta arayışıdır. Bu hayalı noktadan, romanın merkezi de en iyi şekilde sezilir.
  • Romanları dünyanın özünü bilmek, kendimi insan olarak geliştirmek, ruhumu şekillendirmek için de , rüya görür gibi, her şeyi unutarak okurdum.
  • Romanlar sevmek, onları alışkanlıkla okumak, mantıkla hayalgücünün,akılla gövdenin çeliştiği tek merkezli Descartesçı dünyanın mantığından kaçmak isteğine işaret eder.
  • Roman okurken kafamızın içinde, ruhumuzda neler olup bitiyor ?Olup biten bu şeylerin,bir filmi seyrederken,bir resme bakarken ya da bir şiiri (hatta epik bir şiiri, bir destanı) dinlerken hissettiklerimizden farkı nedir?..
  • Benim için romancılık, önemli şeylerden önemsizmiş gibi ve önemsiz şeylerden önemliymiş gibi bahsetme sanatıdır.
  • Roman okurken başka hiçbir edebi biçimin sağlayamadığı bir hızla, ge­nel manzarayla geçici anlar arasında, genel düşünceler­le özel durumlar arasında gider geliriz.

Saf ve Düşünceli Romancı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öz: Roman okurken neler yaptığımizi neler hissettiğimizi yani okurları anlatmış. Klavuz niteliğinde bir eser olduğunu düşünüyorum. Okunulmasi gereken bir kitap. (hamdi us)

Orhan Pamuk’un Harvard Üniversitesi’nde verdiği Norton derslerinin kitaplaşmış hali. Orhan PAMUK okur ve yazarı ikiye ayırıyor, saf olan ve düşünceli olan şeklinde. Saf yazar; eserini ortaya koyma şekli teknikten, anlatma ve anlaşılma kaygısından uzak. Düşünceli ise; yazdığının fazlasıyla bilincinde, kullandığı yöntemlerin, tekniklerin yapaylığının farkında entelektüelliği ön planda, okurun ne düşüneceğini düşünen yazarlar. Bunları Dostoyevski, Tolstoy, Oğuz Atay, Flaubert gibi yazarlardan örnekler vererek açıklıyor. Saf okur; Yazarın yazdıklarını kendi hayatının bir parçası gibi gören, sürekli yazarın kendi hayat hijayesi gibi gören. Düşünceli okuru ise; Metnin hesap-kitap kurmaca üzerine olduğunu düşenen okur olarak ifade ediyor. Kitapta: -Roman okurken kafamızda neler olur biter? -Orhan Bey, Siz bunları gerçekten yaşadınız mı? -Edebi karakter, olay örgüsü, zaman -Kelimeler, resimler, şeyler -Müzeler ve romanlar –Merkez, -Sonsöz başlıkları mevcut. Başlıklar da içerik hakkında fikir edinmemimizi sağlıyor az çok. İyi bir yazar olmanın iyi bir okur olmakla ilişkisini derinlemesine anlatmış. iki tarafın da bakış açısıyla değerlendirmiş. Bu hatlarıyla kitabı beğendim. Pamuk’un beyninin içindekileri daha iyi görebiliyorum artık. Kitapla kalın, keyifli ve feyzli okumalar… (Fatih durmuş)

“Geleneksel dünyadan modern dünyaya roman okuya okuya” geçenlerin bayılacağı bir eser. Pamukcuğum Orhan’ın roman sanatı üzerine değerlendirmeleri. Romanın kurmaca olduğunu adımız gibi bilerek(düşüncelice) yine de bir tarafımızla yazarın onu yaşamış olduğuna(safça) inanmalarımızdan; mutsuz ve anlaşılamamış yazarları okurken sadece biz anlıyormuşuz hislerine kapılmalarımızdan; romanlarını okuduğumuz yazarları onlarla yaşamışız kadar iyi tanımalarımızdan; romanlarda bir merkez, bir sır, bir derinlik arayıp bulduğumuz anlamlarla dünyanın anlamını bulmuş gibi hislere kapılmamızdan o itinalı diliyle bahsetmiş. İyi bir okuyucu ya da yazar olmak isteyenler için mükemmel bir rehber. (Zehra)

Kitabın Yazarı Orhan Pamuk Kimdir?

Ferit Orhan Pamuk (d. 7 Haziran 1952, İstanbul), Türk yazar. Birçok başka edebiyat ödülünün yanı sıra 2006 yılında Nobel Ödülünü kazanarak bu ödülü alan en genç yaşta alan iki kişiden biri olmuştur. Kitapları altmış dile çevrildi, yüzü aşkın ülkede yayımlandı ve 11 milyon baskı yaptı. 2006 yılında TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçilen Pamuk, Nobel edebiyat ödülünü alan ilk Türk'tür.

Yaşam öyküsü

Orhan Pamuk yazarlığa 1974 yılında başladı. 1979 yılında ilk romanı olan "Karanlık ve Işık" ile katıldığı Milliyet Roman Yarışmasında birincilik ödülünü Mehmet Eroğlu ile paylaştı. Bu romanı ancak 1982 yılında Cevdet Bey ve Oğulları adıyla yayımlandı. 1983 yılında bu kitapla Orhan Kemal Roman Ödülüne layık görüldü.

Pamuk'un daha sonra yazdığı kitaplar da çok sayıda ödül kazandı. İkinci romanı olan Sessiz Ev 1984 yılında Madaralı Roman Ödülünü kazandı. Bu romanın Fransızca tercümesi de 1991 yılında Prix de la Découverte Européenne ödülüne hak kazandı. 1985 yılında yayımlanan tarihi romanı Beyaz Kale ile 1990 yılında ABD'de Independent Award for Foreign Fiction ödülünü kazandı ve yurtdışında tanınmaya başlandı. Orhan Pamuk, 2002 yılında yayımlanan Kar kitabını, Türkiye'nin etnik ve politik meseleleri üzerine kurulu bir politik roman olarak tanımlamaktadır. Kar romanı Amerika'da 2004 yılında "yılın en iyi 10 kitabından biri" olarak gösterilmiştir. Yıllar geçtikçe Orhan Pamuk'un Türkiye dışındaki ünü artmaya devam etti. 1998 yılında yayımlanan Benim Adım Kırmızı 24 dile çevrildi ve 2003 yılında İrlanda'nın ünlü International IMPAC Dublin Literary Award ödülünü kazandı.

Romanlarının dışında, yazılarından ve söyleşilerinden seçmelerin ve bir hikâyesinin yer aldığı Öteki Renkler (1999) ve Ömer Kavur'un yönettiği Gizli Yüz adlı filmin senaryosu (1992) vardır. Bu senaryo, 1990 yılında yayımladığı Kara Kitap romanındaki bir bölümden yola çıkılarak yazılmıştır.

Orhan Pamuk ABD'de yayımlanan Time dergisinin 8 Mayıs 2006 tarihli sayısının "Time 100: Dünyamızı Biçimlendiren Kişiler" başlıklı kapak yazısında tanıtılan 100 kişiden biri oldu. 2007 Mayıs'ında yapılan 60. Cannes Film Festivali'nde jüri üyeliği yapmıştır.

Nobel Ödülü

Orhan Pamuk 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak Nobel Ödülü kazanan ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tarihe geçmiştir. Akademi'nin 12 Ekim 2006 günü saat 14:00 civarında yayımladığı,

“ 2006 Nobel Edebiyat Ödülü 'Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan' Orhan Pamuk'a verilmiştir. ”

şeklindeki basın bildirisiyle Nobel Edebiyat Ödülü'nün Orhan Pamuk'a verildiği resmen açıklandı. Pamuk 7 Aralık 2006'da, İsveç Akademisi'nde Babamın Bavulu başlığı altında hazırladığı Nobel konuşmasını Türkçe yaptı, Türkçe bilmeyen izleyiciler ellerindeki çeviri metinden konuşmayı takip etti, birçok televizyon kanalı konuşmasını canlı yayınladı. Orhan Pamuk ödülünü 10 Aralık 2006 günü Stockholm Konser Salonu'nda düzenlenen ödül töreninde İsveç kralı XVI. Carl Gustaf'ın elinden aldı.

Romancılığı

Orhan Pamuk'un romancılığı postmodern roman kategorisinde değerlendirilmektedir. Eleştirmen Yıldız Ecevit Orhan Pamuk'u Okumak adlı kitabında onun avangard romancılığını değerlendirmektedir. Özellikle Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı'dan yola çıkarak bize kendisini ve olayların gelişimini anlatır. Aynı şekilde edebiyat tarihçisi Jale Parla da Don Kişot'tan Günümüze Roman adlı kapsamlı yapıtında, Benim Adım Kırmızı'dan hareketle Orhan Pamuk'un eserlerini karşılaştırmalı edebiyat bağlamında irdeler. Parla'ya göre Pamuk, Türk romanının aldığı önemli dönemeçlerin sahibi olan bir yazardır. Doğu-batı sorunsalıyla estetik düzeyde hesaplaşmaya yönelen Ahmet Hamdi Tanpınar ve Oğuz Atay gibi önemli yazarlardan birisidir Pamuk, bu sorunsalı kültürel ve felsefi içerimleriyle edebiyatına taşımış, özellikle Kara Kitap'ta bu tema bağlamında önemli, çok katmanlı bir edebi metin örneği sergilemiştir.

Eleştiriler

Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülünü kazanması değişik tepkilerle karşılaştı. Ödülün Pamuk'a Türkiye tarihi ile ilgili demeçleri dolayısıyla verildiği iddiasında bulunuldu. Orhan Pamuk Nobel ödülünü almadan on ay önce 19 Aralık 2005 Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan Erol Manisalı'nın "Orhan Pamuk Nobel'i Garantiledi" başlıklı yazısı Pamuk'un ödülü almasının ardından popülerleşti ve Orhan Pamuk'un Nobeli hakkındaki olumsuz eleştiriler bu yönde gelişti. TRT'de Banu Avar'ın hazırlayıp sunduğu "Sınırlar Arasında" adlı belgeselin Pamuk'un Nobel ödülünü almasından bir gün sonra yayımlanan bölümünde Pamuk, Nobel ödülleri ve İsveç ile ilgili olumsuz eleştiriler yer aldı. Demirtaş Ceyhun hazırladığı imza metninde Orhan Pamuk'un kitaplarını "Amerikan patentli postmodern romanlar olarak" adlandırmış ve "Nobel ödülünün Pamuk'a verilmiş bir ücret" olduğunu söylemiştir. Basında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Orhan Pamuk'u kutlamadığına dikkat çekildi. Ödüle yabancı basından olumsuz eleştiriler de gelmiş, ödülün siyasi sebeplerden dolayı verildiği belirtilmiştir.

Orhan Pamuk'un eserlerinde Atatürk hakkında kullandığı üslup ve yazıları da kimi eleştirilere uğradı.

Bir kısım edebiyatçı Orhan Pamuk'un eserlerindeki bazı bölümlerin diğer yazarlara ait başka eserlerden fazlasıyla esinlendiğini savunmakta, özellikle bazı romanlarındaki belli kısımların diğer kitaplardan neredeyse tamamen alıntı olduğunu öne sürmektedir. Hürriyet Gazetesi yazarı Murat Bardakçı 26 Mayıs 2002 tarihinde belgeleri ile yazarı sahtecilik ve intihal ile suçlamıştır. Murat Bardakçı'ya göre Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı romanı, hikâyesi ve anlatım şekli ile Amerikalı yazar Norman Mailer'in Ancient Evenings adlı romanının bir kopyasıdır. Ayrıca suçlamalara göre Orhan Pamuk'un Beyaz Kale adlı romanı Mehmet Fuat Carım'ın Kanuni Devrinde İstanbul isimli eserinden birebir pasajlar içermektedir. Orhan Pamuk günümüze dek bu konuyla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

Orhan Pamuk'un Sri Lanka'da düzenlenecek olan Edebiyat Festivaline katılması Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (Reporters sans frontières) tarafından eleştirildi. Örgüt Orhan Pamuk'u ve festivale katılmak isteyen diğer edebiyatçıları Sri Lanka'daki baskıları meşru hale getirmekle suçladı.

Orhan Pamuk davası

Yazar Orhan Pamuk, Das Magazin adlı haftalık İsviçre dergisine verdiği bir röportajda, "Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi" açıklamasında bulununca hakkında TCK'nın 301. maddesinden ‘Türklüğe hakaret’ davası açıldı.

16 Aralık 2005'de ilk duruşması yapılan Pamuk davası Adalet Bakanlığı'ndan beklenen yazı gelmediği için 7 Şubat 2006 tarihine ertelendi. Şişli Asliye Ceza Mahkemesi, bu tür davalar için Adalet Bakanlığı'nın yazılı izninin gerektiğini belirterek izin verilip verilmediğinin sorulması için bakanlığa yazı yazılmasına karar verdi ve duruşmayı da 7 Şubat'a erteledi. Duruşmanın ertelenmesi kararına AB yetkililerinden tepkiler geldi. Dava günü Şişli Adliyesi önündeki Pamuk ve yabancı yetkililere yönelik protesto gösterileri, Türkiye ve dünya basınında önemli yer tuttu.

AB - Türkiye Karma Parlamento Eş Başkanı Joost Lagendijk, "hükümet, parlamentoya değişiklik yasası getirebilir. Yapılacak şey budur. Türkiye'nin imajına büyük bir zarar vermiştir. Avrupa'da kötü bir imaj doğmuştur. Ünlü bir yazar hakkında dava açarsanız, dışarıda milliyetçiler bu yazarı dövmek için arabasına saldırırsa, burada ciddi bir sorun vardır" dedi.

AP Türkiye Raportörü Camiel Eurlings de, hükümetin yazar Orhan Pamuk davasını düşürmesi gerektiğini belirterek, hükümet reform taahhüdüne sadık kalmalı şeklinde konuştu.

Türkiye ile AB arasında ciddi gerilime neden olan Orhan Pamuk’un hakkındaki dava 22 Ocak 2006 tarihinde düştü.

Adalet Bakanlığı, Şişli İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, Yeni Ceza Yasası gereği izin yetkisi olmadığını hatırlatarak, Pamuk'un yargılanması için Adalet Bakanlığı’nın izin verdiğine ilişkin belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın düşmesine karar verdi.

Ödülleri

1979 Milliyet Roman Yarışması Ödülü Karanlık ve Işık (iki yazar arasında paylaşıldı)

1983 Orhan Kemal Roman Ödülü Cevdet Bey ve Oğulları

1984 Madaralı Roman Ödülü Sessiz Ev

1990 Independent Yabancı Roman Ödülü (Birleşik Krallık) Beyaz Kale

1991 Prix de la Découverte Européene (Fransa) Sessiz Ev (Fransızca çevirisi nedeniyle)

1991 Antalya Altın Portakal film festivali en iyi senaryo Gizli Yüz

1995 Prix France Culture (Fransa) Kara Kitap

2002 Prix du Meilleur Livre Etranger (Fransa) Benim Adım Kırmızı

2002 Premio Grinzane Cavour (İtalya) Benim Adım Kırmızı

2003 Premio rinzane Cavour (İtalya) Benim Adım Kırmızı

2003 International Impac-Dublin Literary Award (İrlanda)

2005 Prix Médicis Etranger (Fransa) Kar

2005 Alman Yayıncılar Birliği'nin Barış Ödülü (Almanya)

2005 Richarda Huch Ödülü (Almanya)

2006 Le Prix Méditerranée étranger Ödülü (Fransa) Kar

2006 Nobel Edebiyat Ödülü (İsveç)

2006 Washington University'nin Seçkin Hümanist Ödülü (Amerika Birleşik Devletleri)[24]

2006 Commandeur de l'ordre des arts et des lettres (Fransa)

2008 Ovid Ödülü (Romanya)

2010 Norman Mailer Yaşam Boyu Başarı Ödülü (Amerika Birleşik Devletleri)

2012 Sonning Ödülü

Fahri Doktoraları

2006 Tiflis Üniversitesi

2007 Berlin Serbest Üniversitesi

2007 Boğaziçi Üniversitesi

2007 Georgetown Üniversitesi

2007 Tilburg Üniversitesi

2007 Madrid Üniversitesi

2008 Floransa Üniversitesi

2008 Beyrut Amerikan Üniversitesi

2009 Rouen Üniversitesi

2010 Tiran Üniversitesi

2010 Yale Üniversitesi

2011 Sofya Üniversitesi

Onur üyelikleri

2005 American Academy of Arts and Letters Onur Üyesi (Amerika Birleşik Devletleri)

2008 Social Sciences of Chinese Academy Onur Üyesi (Çin)

2008 American Academy of Arts and Sciences Onur Üyesi (Amerika Birleşik Devletleri)

Orhan Pamuk Kitapları - Eserleri

  • Masumiyet Müzesi
  • Kar
  • Cevdet Bey ve Oğulları
  • Sessiz Ev
  • Beyaz Kale
  • Kara Kitap

  • Gizli Yüz
  • Yeni Hayat
  • Benim Adım Kırmızı
  • Öteki Renkler
  • İstanbul
  • Babamın Bavulu
  • Manzaradan Parçalar

  • Saf ve Düşünceli Romancı
  • Ben Bir Ağacım
  • Kafamda Bir Tuhaflık
  • Şeylerin Masumiyeti
  • Kırmızı Saçlı Kadın
  • Hatıraların Masumiyeti
  • Balkon

  • Babalar, Analar ve Oğullar
  • Turuncu
  • Ara Güler's İstanbul
  • Veba Geceleri
  • Evden Kaçmanın Yolları
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Üç İstanbul Romanı: Kara Kitap - Masumiyet Müzesi - Kafamda Bir Tuhaflık

Orhan Pamuk Alıntıları - Sözleri

  • Yeni yazarlar denemek lazım.bazen gerekli sakinlik için yenilik için (Hatıraların Masumiyeti)
  • Her şeyin budalalık olduğunu biliyor, gene yaşıyorum. (Babalar, Analar ve Oğullar)
  • Kafamda bir tuhaflık var, ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi. (Kafamda Bir Tuhaflık)
  • . Bütün bilincim silinsin, geçmişimden hiçbir iz kalmasın, gelecekten ve beklentilerimden de hiçbir iz kalmasın istiyorum. . (Sessiz Ev)
  • Ama mutsuzluk gerçek bir intihar nedeni olsaydı Türkiye’deki kadınların yarısı intihar ederdi. (Kar)
  • Mutluluk nedir ? ''Bütün bu yokluğu, ezikliği unutabileceğin bir dünya bulmak. Birisini bütün bir dünya gibi tutabilmek..' (Kar)

  • "Ölümden korkuyorum." (Beyaz Kale)
  • Eğer orada yeterince uzun bir süre yaşamışsak bir şehir hatıralarımız için bir çeşit müze olur. (Hatıraların Masumiyeti)
  • Ben, beni kimse görmediği zaman en çok kendim oluyorum. (Kırmızı Saçlı Kadın)
  • Roman sanatı,kendimizden bir başkası gibi ve başkalarından kendimiz gibi söz açabilme hüneridir. (Saf ve Düşünceli Romancı)
  • “Ruhum hem bir eşyanın ruhu hem de bir saatin. Karanlıkta ışıldar ve aydınlıkta kendi içine kapanınca ben de kendi içime dönerim.'' (Şeylerin Masumiyeti)
  • Ah ne kadar da güzeldir çocukken haksızlığa uğrayıp, yatağa yatıp ağlaya ağlaya uyuyakalmak! (Benim Adım Kırmızı)
  • İnsan ne kadar sıkılırsa o kadar hayal kurar. İyi yazabilmem için, iyi sıkılabilmem; iyi sıkılabilmem için de hayatın içine girmem gerekir. (Öteki Renkler)

  • Ahmet keyifle: “Canım burası Türkiye!” dedi. “Gerçeğin kendisiyle değil, kötü bir taklidiyle karşı karşıyayız!” (Cevdet Bey ve Oğulları)
  • Bir kadına uygulanan en sert şiddet sarılmak olmalıydı. (Kar)
  • Mutluluğumuzun ve mutsuzluğumuzun nedeni yaşadığımız hayattan çok, ona verdiğimiz anlam. (Babamın Bavulu)
  • Zaten okumak yazarın harflerle anlattığı şeyleri aklın sessiz sinemasında bir bir resimlendirmekten başka nedir ki? (Kara Kitap)
  • İnsan Dostoyevski’yi hem kendini kaptırarak hem de hayatın tam böyle olmadığını düşünerek okur. (Saf ve Düşünceli Romancı)
  • Çocuk olmak istiyordum! (Beyaz Kale)
  • "Tekrar, mutluluğun kaynağı, garantisi ve ölümüdür!" (İstanbul)

Yorum Yaz