Sadist - Stephen King Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sadist kimin eseri? Sadist kitabının yazarı kimdir? Sadist konusu ve anafikri nedir? Sadist kitabı ne anlatıyor? Sadist kitabının yazarı Stephen King kimdir? İşte Sadist kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Stephen King
Çevirmen: Gönül Suveren
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 9789754050134
Sayfa Sayısı: 382
Sadist Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Çok ünlü bir yazardı, ama bir gün, hayatta kalabilmek için kitap yazması gerekeceğini hiç düşünmemişti...
Sadist Alıntıları - Sözleri
- Çünkü yazarlar her şeyi hatırlar, Paul. Özellikle acıları, ıstırapları... Bir yazarı çırılçıplak soy. Yara izlerini işaret et. O sana her küçük yaranın hikayesini teker teker anlatır. Büyükler içinse birer roman yazar.
- Sanat, güçlü hafıza demektir.
- Yazmak mutsuzluğun nedeni değil, sonucudur.
- "Huzur içinde yalnız yaşayacaktı."
- Bu dünyada yapamadığım milyonlarca şey var.
- Ummak ve çabalamak soylu bir şeydir.
- Hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim.
- Yazmak mutsuzluğun sebebi değil, sonucudur.
- Gerçeklik şart değil ama kalleşlik yasak.
- "Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir ama sözler bana zarar veremez."
- Günler geçerken bu vücudumu bırakıp gitmeyi daha çok istiyorum.
Sadist İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okurların Takıntıları Üzerine: Kitapta dikkatimi çeken unsur sadistimizin,yazarı sevdiğini iddia ediyor olduğu halde onun yazdığı eseri kabul etmiyor olması. Bütün fanatikler aslında kendi kafalarında ''Beğenilesi Şey'' olduğunu düşündükleri şeyi orada bulmaya çalışıyorlar,yani ilgilendiği şey sen falan değilsin,sendeki kendi beğendiği parçaların bulunuyor oluşu. Müzisyenler bunu bilirler,dinleyiciler ilk çıkarttığınız albümleri severlerken daha sonraları sizin karakterinizin ve müziğinizle yapmak istediğiniz şeylerin değişmesi ile birlikte sizden ciddi ciddi yeni çıkarttıklarınızdan nefret ederler ve ''Eski X'' yok derler. Evet kanka yalnızca senin penceren hep aynı,sorun her insanın değişiyor olmasına rağmen senin fanatikliğin dolayısıyla pencerenin hep sabit kalması. Ki zaten bu müzisyenlerin dinleyicileri aynı şarkıyı belki binlerce defa dinleyebilirler,aynı şey her alana uygulanabilir. Yüzüklerin efendisini 30 defa,50 defa izleyen insanlar var.50 defa bir yapımı izlemiş birinin değişiminin ne kadar büyük olmasını bekleyebilirsiniz? Kendisi bir kaya olduğu için diğer herkesin de böyle olmasını istemektedir ayrıca. Kitaptaki sadist ise bütün fanatiklerin arzuladığı şeyi eyleme dökmektedir yalnızca aslında.Bütün fanatikler hayranı oldukları şeyin üzerinde hakimiyet sağlamak isterler,o nesne bir insan olduğu vakit sorunlar ortaya çıkmaya başlar.Bu yüzden mümkünse fanatik olmaya meyilli insanlar,ölü insanları seçsinler.Dostoyevski hayranı olursanız,Dostoyevski stabil ölü bir varlık olarak kalacaktır ve ne Dostoyevski zarar görecektir ne de siz kafayı yiyeceksinizdir onun değişimi ile birlikte. Neden hakimiyet istedikleri sorusunun cevabı da kendilerinden oldukça büyük bir parça olması bu insanın eserinin/kendisinin.Bu yüzden kitapta yaşamasını istediği bir karakter öldürüldüğü zaman kendisinin vücuduna saldırı yapılıyormuş gibi bir tepki verirler,ki evet gerçekten de onun vücudundan bir parçaya verilmiş olan bir zarardır bu. Ayrıca okurlar kurgunun bütünlüğüyle ilgilenmezler,fark edildiyse kitapta bir kurgudan söz ediliyor ve aslında o kurguya uygun olan sadistin yaşamasını istediği karakterin öldürülmesi ama onun istediği şey onun yaşaması.Bu halde onun ilgilendiği şey kurgunun iyi olması falan değil,bütünselliği aramıyor,mükemmeliği ise hiç istemiyor yalnızca kendi isteklerine uygun olsun. Başta müzisyen örneğini vermiştim,müzisyenler ileri yaşlarında çıkarttıkları albümlerde genelde deneysel şeyler yaparlar, çünkü sıkılmışlardır artık sürekli aynı tarz müzik yapmaktan. Mantıken de zaman içerisinde gelişirler ancak bu gelişim nedense fanatiğin hiç ilgisini çekmez ve işin sonunda ya fanatikler sanatçıyı öldürürler ya da sanatçı onları öldürür. Bu da böyle bir spoilerımsı bilgi olsun :). (Polycephaly)
Ünlü bir yazar olduğunuzu ve karlı bir günde, fırtınanın tam ortasında, insanların pek de yaşamadığı dağlık bir yerde, tek başınıza araba kullandığınızı hayal edin. Oldukça ürkütücü bir hayal değil mi? Birçoğumuz geceleri böyle kabuslar görmüş ve irkilerek uyanmıştır. İnsanın tüylerini diken diken eden cinsten bir hayal... Peki ürkütücülük dozunu biraz daha artıralım mı, ne dersiniz? Çünkü Stephen King bu kadarcık gerilimle asla bırakmaz bizi. Devam edelim... Şimdiyse fırtınanın iyiden iyiye arttığını ve yoldan çıkarak çok ciddi bir trafik kazası geçirdiğinizi, baygın ve ağır yaralı bir halde olduğunuzu düşünün. Ailenizin, yakınlarınızın ve güvenlik güçlerinin size çok uzak olduğu bir yerde karlar altında kaldınız... İşte kritik soruya geldik: Tam o anda sizi biri bulacak olsa, kimin sizi bulmasını isterdiniz? Bir yazar olarak bir numaralı hayranınız sizi bulsa sevinir miydiniz? Kendim cevaplamam gerekirse, bir numaralı hayranım beni bulsa, o an kendimi dünyanın en şanslı yazarı olarak kabul ederdim. Sanırım siz de aynı görüştesinizdir... Elbette yukarıdaki soruları boşuna sormadım ve boşuna gerilim dolu bir hayal kurdurmadım size. Sadist isimli bu kitabın konusu, tam da yukarıdaki gibi. Paul Sheldon isimli ünlü bir yazar, tıpkı yukarıda anlattığım gibi bir kar fırtınası esnasında dağ yolunda trafik kazası geçiriyor ve bir numaralı hayranı Annie Wilkes isimli bir kadın tarafından ölmekten son anda kurtarılıyor. Fakat bu "kurtarılış"a tam anlamıyla, "Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak," diyebiliriz. Zira Paul Sheldon fırtınada ölmüyor; ama Annie Wilkes'ın evinde yaşadıklarından sonra, ölebilmek için dua eder hale geliyor. Hiç yoktan sizleri gerdiysem, affedin. Fakat günlerdir Stephen King de beni geriyor. Annie Wilkes'ın Paul Sheldon'a yaptığı psikolojik ve fiziksel şiddet kelimelere dökülemeyecek cinstendi. Gerçekten de Stephen King çok usta bir yazar. Önünde saygı ile eğiliyorum. Sevdiğim yazarların kafasının içerisinde bir gün geçirebilmek için birçok şeyimi feda ederim. Fakat Thomas Bernhard ve Stephen King'in kafasının içerisine girmeyi bir an olsun bile istemem. Kaldırabileceğimden emin değilim... Stephen King'in daha önce Hayvan Mezarlığı ve Göz isimli eserlerini okumuştum. Onlara da hayran olmuştum, bu kitabına da en az onlar kadar hayran oldum. Fakat anlayamadığım bir konu var: Yazarın kitapları orijinal isimleri ile değil de neden daha yumuşatılmış isimler ile çevriliyor? Daha önce okuduğum "Göz" isimli eserinin orijinal ismi "Carrie" olmasına karşın, Türkçe'ye "Göz" olarak çevrilmişti. Bu eserinin orijinal ismi de "Misery" olmasına karşın, Türkçe'ye "Sadist" olarak çevrilmiş. Kitapları okuyanlar ne demek istediğimi daha rahat anlarlar. Bu noktada çevirmenin işgüzarlık yaptığını düşünüyorum. Ayrıca King'in, kitabın içerisinde "başka bir kitap yazmaya zorlanmak" fikrini de oldukça beğendim. Zira Annie Wilkes isimli hasta ruhlu karakter, Paul Sheldon isimli yazardan, daha önce öldürmüş olduğu bir kitap kahramanını diriltmesini istiyor ve bu konuda yazarın üzerinde psikolojik ve fiziksel baskı kuruyor. Yazar Paul Sheldon önceleri bunun imkansız olduğunu söylese de Annie Wilkes'ın baskıları sebebiyle kabul etmek zorunda kalıyor... King bu vesileyle bir kitap yazmanın ne kadar zorlu ve eziyetli bir iş olduğunu bizlere göstermek istemiş olabilir. Tabii başka bir açıdan bakarsak, iyi bir yazarın okurlarının, yazarı istedikleri gibi yazdırmaya ve yönlendirmeye çalışmalarının ince bir eleştirisi olarak da görebiliriz. Son olarak, kitabın 1990 yılında çekilmiş bir filmi de var. Bugün izledim. Fakat filmdeki korku ve gerilim unsurlarının, kitaptakine oranla çok daha yumuşatılmış olduğunu gördüm. Kitapta beni özellikle etkileyen bir "doğum günü mumu" hadisesi vardı ki, filmde buna hiç yer verilmemiş... Bir okurun çok etkilendiği bir bölümün filmde bulunmuyor olması bile o filmin vasat kaldığını düşünmesine yeter. Bu sebeple filmi vasat bulduğumu belirtmeliyim. Tabii film ile ilgili yorumları da okudum. Sinemseverler filmi oldukça başarılı bulmuş ve övgüler yağdırmış. Onlara tavsiyem, film izlemekten vazgeçmesinler; ancak izledikleri filmlerin kitapları varsa önce kitaplarını okuyarak filmleri izlesinler. (Semih Doğan)
Bir insana istediğini yaptırmak için elinden geleni yapan insanalar var. Peki bu insanlar ne kadar ileri gidebilir? Işte bunun cevabı. Bir yazarımız ıssız bir ormanda arabası ile kaza geçiriyor. Sonrasında bir hanım ablamız yazarımızı buluyor. Hastaneye götürmek yerine evinde tedavi altına alıyor(kendisi eski hemşire). Yazar kendine gelince başta ona iyi davranıyor. Bu hemşire, yazarın büyük bir hayranı. Son kitabında ana karakterin öldüğünü ve kitabın sonunun geldiğini öğrenen hemşire çıldırıyor. Ona kitaba devam etmesini söylüyor. Adam yapamam desede hemşire bunu cevap olarak kabul etmiyor. Hatta ona seçenek bile sunmuyor. Adama aklımın almadığı işkenceleri yapıyor. Okurken sürekli ürperdim. King'in hayal gücüne BAYILDIMMMMMM... (Tuğçe)
Kitabın Yazarı Stephen King Kimdir?
Stephen Edwin King (d. 21 Eylül 1947; Portland, Maine), ABD'li hikâye ve roman yazarı.
Genellikle gerilim ve korku türünde eserler vermiştir. Kitaplarının çoğu Türkçe'ye de çevrilmiştir. İlk romanı Göz (Carrie) 1974 yılında yayınlanmıştır. Özellikle 1982 yılında başlayıp, 2005 yılında sona erdirmiş olduğu Kara Kule (The Dark Tower) serisi ile ünlüdür. Pek çok kitabı senaryolaştırılıp beyaz perdeye aktarılmıştır.
İlk profesyonel kısa öykü satışını "The Glass Floor" adlı öyküsüyle Starling Mystery Stories'e yapmıştır(1967). Kendisini tekrar ettiği gerekçesiyle 2002 yılında yazarlığı bıraktığını açıklamıştır. Ancak bu kitaptan sonra birçok yeni eser verdi. Kingin en son romanı 2009 Kasımında yayımlanan Under the Dome (Kubbenin Altında) olup, New York Times En Çok Satanlar listesinde uzun süre 1 numarada kaldı. 2010un Ocak ayında, King yazılmış halde olan ve basılmayı bekleyen iki kitabı daha bulunduğunu açıkladı
Stephen King Kitapları - Eserleri
- Göz
- Maça Kızı
- Medyum
- Karanlık Öyküler
- Yeşil Yol
- Kara Ev
- Christine
- Yüzyılın Fırtınası
- Sadist
- Kara Kule - Jericho Tepesi Savaşı
- Hayvan Mezarlığı
- 22/11/63
- Tom Gordon'a Aşık Olan Kız
- Kubbe'nin Altında
- Duma Adası
- O
- Kujo
- Hayaletin Garip Huyları
- Kemik Torbası
- Yaratık
- Silahşor
- Üç'ün Çekilişi
- Çorak Topraklar
- Büyücü ve Cam Küre
- Anahtar Deliğinden Esen Rüzgar - Kara Kule 8
- Mahşer
- Zifiri Karanlık Yıldızsız Gece
- Kara Kule - Gilead'ın Düşüşü
- Calla'nın Kurtları
- Susannah'nın Şarkısı
- Kule
- Ceset
- Tepki
- Sis
- Karanlık Çökünce
- Kara Kule Silahşör - Yolculuk Başlıyor
- Falcı
- Çağrı
- Ejderhanın Gözleri
- Ruhlar Dükkanı
- Tılsım
- Cep
- Çılgınlığın Ötesi
- Eğlence Parkı
- Doktor Uyku
- Gece Yarısını 2 Geçe
- Gece Yarısını Dört Geçe
- Dolores Claiborne
- Rüya Avcısı
- Buick 8
- Oyun
- Azrail Koşuyor
- Rüyalar ve Karabasanlar
- Rüyalar ve Karabasanlar 2
- Korku Ağı
- Ateş Yolu
- Düzenleyiciler
- Hayatı Emen Karanlık
- Şeffaf
- Colorado Kid
- Yazma Sanatı
- Kurtadamın Döngüsü
- Bay Mercedes
- Ölüm Hücresindeki Fare
- Bir Aşk Hikayesi
- Diriliş
- Kuşku Mevsimi ve Esaretin Bedeli
- Amerikan Vampiri
- Uykusuzluk
- Kim Bulduysa Onundur
- Kara Kule - Silahşör'ün Doğuşu
- Kabuslar Pazarı
- İki Ölü Kız
- Coffey'nin Elleri
- Ölümün En Kötüsü
- Coffey Yeşil Yolda
- Gece Yolcuları
- Ölüm Dansı
- Rüyalar ve Karabasanlar 3
- Son Nöbet
- Gwendy’s Button Box
- Kara Kule - Eve Giden Yol
- Kara Kule - İhanet
- 1922
- Uyuyan Güzeller
- Yüzyılın Suçlusu Blaze
- Yabancı
- The Method of Breathing
- Siyah Takım Elbiseli Adam
- Hekayələr
- If It Bleeds
- Later
- Blockade Billy
- Elevation
- Enstitü
- In the Tall Grass
- Kan Varsa
- You, Human
- Rita Hayworth and Shawshank Redemption
- IT
- Joyland
- Billy Summers
- Everything's Eventual 1408
Stephen King Alıntıları - Sözleri
- silahşor, “gerçek aşk sıkıcı bir şey,” diye tekrarladı. “bağımlılık yaratan herhangi güçlü bir uyuşturucu gibi ve bütün güçlü uyuşturucular gibi de.. (Büyücü ve Cam Küre)
- Bu dünyada efendice oyun kaybedenler de vardır, kederli, somurtkan, küstah ve ağlamaklı olanlar da. Bir de en berbat kaybedenler olabilir. Ronnie işte bunlardandı. (Maça Kızı)
- Kendi kendine, en son ne zaman şöyle içten, katılırcasına güldüm diye sordu. Bana çabalarla dolu kurşuni hayatım boyunca hiç gülmemişim gibi geliyor.. (Azrail Koşuyor)
- " Mutlu gözüküyorsun ama bence bu sadece takındığın bir maske. Bence sen hiç de mutlu değilsin. " . (Çorak Topraklar)
- Bazen insanın elinden gülmekten başka bir şey gelmiyor... Bazen de durum ne kadar kötü olursa olsun dayanamayarak gülüyorsunuz... (Christine)
- ...yedide tekrar uyanırdım ve gün boyunca kendimi başka birinin kabusunda rol alan bir oyuncu gibi hissederek dolaşırdım. (Uykusuzluk)
- Gerçeklerin insanı özgür kılacağını her kim söylemişse muhtemelen aptalın tekiydi. (Buick 8)
- Ancak son günlerde başkalarının bizi ne kadar sık ve ne kadar çok etkilediklerini öğrendim. Bu kontrolümüz ve kendimize güvenmemizle gururlandığımız zamanlarda bile böyle. (Oyun)
- Bir kadının elinin değdiği her yer cennete dönüşüyor... (Uykusuzluk)
- - Nasıl oluyor da kötü adamlar hakkındaki kitaplar hep çok satıyor? + Çünkü kötülük satar, dostum. (Amerikan Vampiri)
- İnsanoğlu çok tehlikeli bir hayvandır. (Cep)
- " Savunmasız, güzel ve yalnız. Onu bırakamam. Gülü korumam gerekiyor. " . (Çorak Topraklar)
- Yabancıdan kaçabilirsin ama kendi kendinden kaçamazsın. (Medyum)
- Unutmak her zaman istek dışı bir süreç değildir. Bazen insan isteyerek unutur.. (Duma Adası)
- ''Unuttuğunu hatırlayacaksın.'' (Doktor Uyku)
- Aklındaki tek şey koşmak, aydınlıktan kaçıp karanlığın içine gizlenmekti. (Göz)
- ...yatağına uzanıp gözlerini karanlığa dikerek uyumayı veya sabahın olmasını bekliyor ; hangisi daha önce gelirse... (Son Nöbet)
- Sorunların mi var ? Öyleyse dünyaya hoş geldin , Dennis. (Sis)
- "..fikir denilen şey kıç gibidir, herkeste bir tane vardır." (22/11/63)
- Ve sen de başbelası olarak hamamböceği düzeyinden az daha büyücek bir haşaratın düzeyine çıkmadan buradan çıkıp gitsen iyi edersin. (Coffey Yeşil Yolda)
Editör: Nasrettin Güneş